Freitag, 31. Oktober 2008

MASONLARIN DiKKATiNE!

(Bu bildiri, 9 ay önce yayinlandi.)

MASONLARIN DIKKATINE!

Basörtme yasaginin kalkmasina karsi oldugunuzu, demokrasi ta-
raftari degil, diktatörlük taraftari oldugunuzu ve kendinizi "âlemin en
akillisi" zannettiginizi sözlerinizden görmüs ve gercek kimliginizi de
bilmis olduk. Yani, "halk yanilabilir" iddianizdan, "cogunlugun oyu ge-
cersizdir, öyleyse demokrasiye gerek yoktur" anlami cikmaktadir.
Demokrasiye gerek yoksa, laiklige ne gerek var? Onun da bir anla-
mi kalmaz! Laikligin bir anlaminin olabilmesi icin demokrasinin var-
ligi sarttir. Demokrasi de, azinlik oyuna degil, cogunluk oyuna dayan-
maktadir.

Ama siz, Türkiye'deki dindar kadinlarin kamusal alandaki basörtme
özgürlügüne halk cogunlugunun taraftar olmasini, "halk yanilabilir" ge-
rekcesiyle karsi cikmakta ve bu özgürlügün laiklikle uyusmadigini id-
dia etmektesiniz.

"Halkin yanilabilecegi" iddiasi bir noktaya kadar dogrulanabilir. Fa-
kat "halk her zaman yanilir" iddiasinda bulunamayiz. Cünkü halk ken-
di basina degildir. Onlarin basinda onlarca aydin, yüzlerce bilgin ve
binlerce akilli insan bulunmaktadir. Ve halkin oylari da, onlarin oyla-
riyla birlesmektedir. Eger halkin basindaki baslar "öyle yapmayin
böyle yapin" dedigi halde halk kendi bildigini okursa, o zaman halkin
yanilmasindan bahsedebiliriz. Fakat basörtme özgürlügüne evet di-
yen halk cogunlugu ile o cogunluga öncülük eden yüzlerce aydin ve
bilgin ve akillilar uyum icindedirler. Iste bunun icin halk cogunlugunun
yanildigi iddia edilemez. Ancak siz; "biz, halk cogunlugunun basin-
daki baslardan daha akilliyiz" diyebilirsiniz. Bu halde meselenin yönü
ve boyutu degisir.

Siz böyle bir iddiada bulundugunuz takdirde, onu isbatlamaniz gere-
kir. Isbatiniz yoksa, halk sizi dinlemez ve dinlemek zorunda kalmaz.
Siz cok akilli olsaniz bile, eger hak ve adaleti gözetmiyorsaniz, sizin
akliniz bes para etmez. Hem Türkiye halki egri ile dogruyu, iyi ile kö-
tüyü ayird edemiyecek kadar akilsiz degildir. Basörtme yasagindaki
haksizligi cok iyi görebiliyor. Görebildigi icin de bu haksizligin sona
ermesini istiyor.

Türkiye halkinin cogunlugu, (meselâ töre cinayetlerine) evet diyecek
kadar kör ve zalim degildir. Kör ve zalim olmadigi icin de, töre cina-
yetleriyle basörtme özgürlügünü bir tutmaz ve hangisinin reddedilme-
si ve hangisinin sahip cikilmasi gerektigini iyi bilir. Bunun icin basört-
me özgürlügüne evet diyen halk cogunluguna "akilsiz" diyenler, en
akilsiz olurlar!

Size ve laikcilere göre basörtme, "laiklige aykiri" olabilir. Bize göre
ise aykiri degildir. Bu durumda bize kim hakemlik edecektir? Laiklik
Avrupa'da dogduguna göre, oradaki uygulamalar da basörtme soru-
nuna hakem yapilacaktir. Biz de öyle yapmaktayiz.

Diyebilirsiniz: „Avrupa’daki Laiklik uygulamalari simdikinin tersi olsay-
di ne yapardiniz?"

Laiklik, siyasal bir degerdir. Yani laiklik, sosyal hayatin bir olmazsa
olmazi degildir. Yani insanlarin yasam ölcüsü olamaz. Ancak siyase-
tin bir ölcüsü olabilir. Bu halde biz, hak ve adalet’in geregi neyse onu
uygulardik ve uygulamaliyiz. Eger laiklik, (siyaset disinda) dine hayat
hakki tanimayan bir deger ve ölcü olsaydi, böyle bir laiklige (dinsiz
ülkeler haricinde) hic bir ülke sahip cikmazdi.

Demek adaletli olabilseniz ve bunun geregi olarak empati yapabilse-
niz, bu sorunu cözmek hic de zor degildir. Yani: Dindar kadin ve ög-
rencilere uygulanmakta olan zorbaligin tersi sizin kadinlariniza uygu-
lansa ve baslari Iran’daki gibi zorla örtülmek istenseydi ne yapardi-
niz? Elbette bizim yaptigimizi yapacak, laikci zorbalara karsi sava-
sacaktiniz!

Bir kadin sacini, gögsünü, kollarini ve bacaklarini mahremlerinden
baska erkeklere göstermek istemiyorsa, siz o kadinin hareketine
saygili olmak zorundasiniz. Bunun aksini yaparsaniz, onun kimligine
ve yasamina tecavüz etmis olursunuz. Basörtme yasaginin kaldiril-
masina karsi cikanlar da simdi bundan baskasini yapmiyorlar! Yani
dindar kadin ve kiz ögrencilere acikca yapilmakta olan bir saldiri ve
tecavüz var! Bu saldiri ve tecavüz derhal son bulmak zorundadir. O
halde son bulduralim!

Bunun icin de (laiklik yerine) hak ve adalet ve dürüstlügü hayatimiza
temel yapalim ve geregine uyalim. Yani laiklik, "siyasetin ölcüsü" o-
larak kalsin. Cünkü sosyal yasamin ölcüsü laiklik olamaz. Sosyal ya-
samin ölcüsü ancak Hak ve Adalet ve Dürüstlük olabilir. Bunlar da,
bir devletli ülkede "kanun"la temsil edilir. Hic bir kanun da; hak ve a-
dalet ve dürüstlüge aykiri olmayan bir özgürlügü engelleyemez. Bu-
nun da ölcüsü: "Evrensel insan haklari" olarak belirlenmis durumda-
dir.

O halde (sosyal yasami düzenlemede) Hakk'in geregi olarak Allah
ve kanunlar ne diyor ona bakalim. (Dinli halk, yalniz kanunlarin dedi-
gine degil, Allah'in ne dedigine de bakar. Fakat halk, dinini kendisi
icin yasar, baskasina dayatamaz. Bireyin dinsel yasantisi da, "bas-
kasina yapilmis bir dayatma" olarak algilanamaz).

Adalet’in geregi olarak da empati yapalim; kendimizin hoslanmaya-
cagi bir uygulamayi baskasina dayatmaya calismayalim.

Dürüstlügün geregi olarak da kadini zorla acma veya kapama gibi
zorbaliklardan uzak duralim.

Bunun geregi olarak da kadinin bas kapama (veya acma) özgürlügü-
nü elinden almayalim.

Korkmayiniz! Türkiye Iran'a benzemez. Cünkü Türkiye, Humeynist-
lerin elinde degil, modernistlerin elindedir. Ve cok yakin gelecekte
de Iran'da yapilacak yeni devrimler sonucunda Iran Türkiye'ye ben-
zeyecektir. Yani Iran, zorla örtünme veya acilmanin olmadigi bir ülke-
ye dönüsecektir.

Sonuc olarak: Bu kâinatin mimari ve padisahi yüce Allah, insanlarin
"iyilikci" olmalarini emretmektedir. Siz de o yüce Mimar'in emrine
uyarak iyilikci olunuz ve bunun geregi olarak da dindar kiz ögrenci-
lerin bas örtme özgürlügüne evet deyiniz, kadin haklarina tecavüz
etmekten kurtulunuz ve gercek insanliga yükseliniz.

Zaman: Yeni Cag'in sekizi, subat ayi sonu.
Mekan: Avrupa.
Makam: Yol gösterme.
Boyut: Muranizm.

YAYINLAYAN
AVRUPA MURANISTLERI
* * *

Keine Kommentare: