İNSANNAME
insanı yaratan İLAHın adıyla
Ey İnsanlar!
Medeniyetin sağladığı kolaylıklar ve toplumsal yaşantının meydana getirdiği yardımlaşma ve dayanışmalar ile sizin içinizde yerleşik bulunan
acizlik ve fakirlik, muhtaçlık ve geçiciliğinizi tam
hissetmiyorsunuz. Bu hissinizin körelmişliğinden dolayı Yaratıcı'nıza dönemiyor,
O'na koşamıyorsunuz. Fakat bir felakete uğrasanız derhal o his ve duygularınızın körlüğü kalkacak,
acizlik ve fakirliğinizi, muhtaçlık ve geçiciliğinizi apaçık ve çırılçıplak göreceksiniz.
Ey İnsanlar geliniz, görülmesi gerekeni görmek için Yaratan'ın felaketini
beklemeyiniz. O'nun felaketi geldiği zaman herşey bitmiş olur. Öyle ise
herşey bitmeden evvel niçin ve kim tarafından yaratılıp yaşatılmakta olduğunuzu merak edip
düşünerek Yaratıcı'nızı bilmeye, bulmaya ve O'na bağlanmaya çalışınız. O'nsuz ve
O'ndan kopuk yaşanan bir hayat, hayat değil ölümdür. Ayrıca O'nsuzca yaşamak, haksızca yaşamaktır. Haksızca yaşamak zulümdür. İnsanın insanlık vazifesi ise
zulmüne son verip iyilikçi olmak için çalışmaktır. Bu çalışma ise ancak
Yaratan'a inanç ve bağlanç ile geçerlik kazanır.
Ey İnsanlar! Nefis ve şeytanınız bu gerçekleri görmemek için direnecektir.
Fakat sizler başınızı aldanış kumuna sokmamalısınız. Çünkü elinizde tükenmez bir ömür yok. Ömrünüz tükeniştedir. Kalbiniz
ise ebedi saadetli tükenmez bir ömür istemektedir. Bunu da ancak sizin Yaratıcınız sağlayabilir. Bunun
için de O'nu tanımak ve O'na teslim olmak zorundasınız. Bu zorunluğu size, hayatın gerçekleri dayatmaktadır. Bu dayatım karşısında sizin için iki seçenek var: Ya
hayatın gerçeklerini kabul eder Yaratıcı'nıza dönersiniz, ya da bu gerçekleri reddeder,
ebedi mutluluğunuzu kaybedersiniz.
Seçiminizi yaparken Yaratıcı'nıza, mülk ve hayat borcunuz olduğunu ve O'na ait
bir beden taşıdığınızı unutmamalısınız. Çünkü şu an O'nun mülkünde ve O'nun verdiği hayatı yaşamaktasınız. Bu yaşatılma ise bir karşılık ister. O da:
Yaratan'ı tanımak ve O'nun isteklerine teslim olmaktır.
Yaratan'ı tanıyabilmek için önce kendinizi tanımanız gerekiyor. Kendini tanımayan, Yaratan'ını bilmez. Bu bilgi
için de bir "yaratık" ve "yaşatık" olduğunuzu
görmelisiniz. Doğumlu ve ölümlü olduğunuz da sizin bir "yaratık" olduğunuzu gösterir.
Bu gösterim karşısında da "beni yaratan Kim?" demek zorunda kalırsınız ve kalmalısınız. Çünkü sizi siz
yaratmadınız. Çünkü ezeli ve ebedi bir varlık değilsiniz. Demek siz bir "yaratık"sınız. Demek bu yaratılmışlığınız karşısında da sizi bir
"Yaratan" var. Acaba o yaratıcı Kimdir?
Ve O sizden ne istemektedir? Bunun en mükemmel cevabını Kur'anda
bulabilirsiniz.
Ey insan, oku! Çünkü sen bilgisiz olarak dünyaya geldin. Öyle
ise oku! Fakat seni Yaratan'ın adıyla oku. Çünkü eser ustasız olmaz. Sen de
bir esersin. Sen de Yaratan'sız olmazsın. Seni Yaratan'ın kim olduğunu hâlâ
bilmeyecek misin? Merak
etmeyecek misin? İlk tanışman gereken O değil mi? Seni yapan eşsiz Usta'yı tanıdın mı? İşte senin en
birinci görevin budur! O halde görevini yap! "İnsan" olduğunu ispatla. Bu
ispatla "hakiki insan" oluşa ilk adımını atmış olacaksın.
Bu adımı atmalısın. Zira ebedi cennet ödülünü verebilmek için Yaratıcınız sizi bekliyor.
Bu ödülü alabilmenin şartı ise; O'na ve ötedünyasına inançtan sonra: Haklı olmak, adaletli
olmak, namuslu olmak, ibadetli olmak, ahlâklı olmak ve iyilikçi olup kötülüğü terketmektir.
Bu ödülü reddedenler ise ötedünyada boşluğa değil, ateşe atılacaklardır. Mülk ve hayat
Yaratan'a ait olduğu için suçluları cezalandırmak evren Sahibi'nin hakkıdır. Haklıya hakkını vermek de adaletin gereğidir. Adalet
isteyenler Yaratan'ın hakkını ödemelidir. O'nun hakkını ödemeyenler için de cehennem
yaratılmıştır. Cehennem, evren Sahibi'nin ateşli hapishanesidir.
Aklını iyi kullanan hakiki insanlar Yaratan'ın hakkını ödeyerek bu
hapishaneye düşmemeye çalışırlar. Aklını iyi kullanmayan sahte insanlar ise keyflerine uyarak Yaratan'ın hakkını çiğneyip cehenneme
düşerler.
Sizler ise ey İnsanlar! Düşen değil, ödülü kazanan olmalısınız.
İmza: Mehdiyet ve Hilafet Makamı.
Not 1: İnsanın öz kimliğini bilmek isteyenler, Risale-i Nur külliyatı içindeki 23. Söz'ü
mutlaka okumalıdır.
Not 2: İstanbullular, "İstanbul depremi" gelmeden önce Yaratan'ı tanımalıdırlar. Yaratan'ı tanıyanlar da O'na
teslim olmalıdırlar.
Allah'tan başka ilah yoktur. Mehdi ve Mesih Allah'ın kulu ve elçisidir.
Zaman: Yeni
Çağ'ın
yirmibiri, Haziran'ın ikinci haftası.
Mekan: Avrupa.
Makam: Hakka dâvet ve uyarı.
Boyut: Muranizm.
Yayınlayan: Avrupa
Muranistleri.
*
* *