CHP'LİLER REFERANDUMDA
NİÇİN HAYIR NİÇİN EVET DEMELİDİRLER?
iyi işler yapanları seven yüce ALLAHın adıyla
Siz
CHP'liler herşeyden
önce neye niçin
hayır
de-
meniz
gerektiğini
iyi bilmek zorundasınız. Bildiğiniz
gibi
önümüzdeki 16 Nisan'da yapılacak referan-
dumda,
Anayasanın
18 maddesi değişecek ve bu
değişecek maddelerin en önemlisi de, başbakanın
aradan
kaldırılıp, ülkenin, Cumhurbaşkanı tarafın-
dan
yönetilecek olmasıdır. Yani ikibaşlılık kalkmış
olacak,
yönetimde teklik gelecektir. Bu Cumhurbaş-
kanı, meclis tarafından değil, halk çoğunluğu tara-
fından seçilecek ve 5 yıl yönetimde kalacaktır. Tek-
rar seçildiğinde bir 5 yıl daha ülkeyi yönetmeye de-
vam
edebilecektir. Bu Cumhurbaşkanı, yaptıkların-
dan
sorumlu olacak, sorumsuzluğu kalkacaktır. Ya-
ni onun
hakkında
soruşturma
açılabilecektir.
Yani:
"Keyfim
nasıl
istiyorsa ben ülkeyi o şekilde yöne-
tirim"
diyemiyecektir. Yani diktatörlük yapamaya-
caktır. Hatta Atatürk ve İnönü gibi dahi olamaya-
caktır.
Gördüğünüz gibi seçimler iptal edilmiyor. Partiler
kapatılmıyor. Yani demokrasi ortadan kaldırılmıyor.
Çoğulculuk olan Cumhuriyet de ortadan
kalkmıyor.
Çünkü
bu sistemde azınlığın veya gücü yetenin ve-
ya
yönetimde olanın
önerdiği
değil,
halk çoğunluğu-
nun seçtiği kişi Cumhurbaşkanı olacaktır.Aynı şekil-
de
lâiklik de ortadan kalkmıyor. Çünkü Türkiye dinî
bir yasa
ile değil,
beşerî
bir yasayla yönetilecektir.
Türkiye
beşerî
bir yasayla yönetilecekse, laiklik ka-
pı dışarı edilmiyor demektir.
Şimdi
siz bu Cumhuriyet'e, Demokrasi'ye, Laiklik'e,
Hukuk
Devleti'ne ve İnsan
Hakları'na
aykırı olmayan
yasa değişikliğinin nesine hayır diyeceksiniz?Elbet-
te siz bu
değişikliğe Türkiye hesabına bakarsanız,
hayır diyecek bir nokta bulamazsınız. Ama partiniz
ve egonuz
hesabına
bakarsanız,
hayır
demenizi
gerektirecek
bir nokta bulursunuz. O nokta da: Bu
sistemde
koalisyonlarla yani parti ortaklığıyla, gen-
sorularla
ve darbelerle iktidara gelinemiyecek olma-
sıdır. Şimdiki sistemde partiniz CHP'nin
koalisyonla
iktidara
gelebilme ihtimali vardır. Fakat yeni sistem-
de bu
ihtimal ortadan kalkıyor.
Şimdi
siz eğer
bu Cumhurbaşkanlığı Sistemi'ne
"hayır" derseniz, bu hayırınız, egonuz ve partiniz i-
çin
olacaktır.
Yani "Türkiye için" değil, sırf partinizin
iktidar
olabilme ihtimalini kaybetmemesi için, yani
benliğiniz için olacaktır. Yani bu "hayır"ınızla, benli-
ğinizi
"Türkiye içinciliğin" önüne geçirmiş olacaksı-
nız. Yani egoistliğinizi göstermiş olacaksınız.
Eğer bu egoistliğe düşmek istemezseniz şu soruya
cevap
bulmak zorunda kalacaksınız: BİZ CHP'Lİ-
LER
REFERANDUMDA NİÇİN
EVET DEMELİ-
YİZ?
Eğer bu soruyu kendinize sorar ve gerekli doğru
cevaba göre
hareket ederseniz, egoistliğe düş-
mekten
kurtulur, "Türkiye içincilik"e veya "Türkiyeci-
lik"e
yükselirsiniz. O halde biz de soruyoruz: Yük-
selmek
ister misiniz?
Madem
istersiniz, öyle ise işte istediğiniz cevap:
Evet, bu
sistemde partiniz CHP'nin koalisyonlarla ik-
tidar
olma ihtimali ortadan kalkıyor. Bu da, sizin bu
sisteme
(bencilliğiniz
açısından) "hayır" demenizi
gerektiriyor.
Fakat bu sistem, partiniz CHP'nin tek
başına iktidar olma ihtimalini yok
etmiyor. Bu gerçe-
ği
de görmek zorundasınız. Bu gerçeği görmeyi
göz ardı ederseniz, bencilliğinizden çıkamazsınız.
Türkiyeciliğe yükselemezsiniz. Türkiyeciliğe yüksel-
mek
isterseniz, bu gerçeği görecek ve gereğini ye-
rine getireceksiniz. Madem bu yeni Cumhurbaşkan-
lığı Sistemi,
partiniz CHP'nin tek başına iktidar ol-
ma
ihtimalini yok etmiyor, o halde bu ihtimale neden
sahip çıkmayasanız? Neden sizin partiniz de tek
başına iktidar olmasın? Neden bir avuç elitin, seç-
kinin partisi olmaya ve hep muhalefette kalmaya
mahkûm kalsın partiniz?
Eğer partinizin
bu mahkûmiyetten kurtulmasını,
ço-
ğunluğun
partisi olmasını
isterseniz, bu halde şu
gerekleri
yerine getirmeniz gerekecektir: Sizler ve
partiniz ve particileriniz herşeyden
önce milletin ya-
ni Türkiyelilerin değerleriyle
barışmalıdır.
Bu değer-
ler de, onların dini ve
tarihidir.Bu değerlere yabancı
kaldığınız
müddetçe sizler ve partiniz de millet ço-
ğunluğu
tarafından "yabancı"
olarak görülecek ve
güvenilmeyeceksiniz. Bu güvensizlik ve yabancılık
durumu da partinizin iktidar olmasına
imkân ve ola-
nak vermeyecektir ve vermiyor.
Şimdi kendinize ve partililerinize
sormalısınız:"Ken-
dinizi milletinizin, halklarınızın
dinine ve tarihine ya-
bancı olmaya ve
kalmaya niçin mahkûm ediyorsu-
nuz? Bu
mahkûmiyete mecbur musunuz? Kim sizi
mecbur ediyor? Bu mecburiyet sürerse, partiniz
nasıl iktidar
olacaktır? Türkiyelileri müslümanlıktan
çıkararak mı?
Böyle bir şeyi kıyamete
kadar başa-
rabilir misiniz? Madem başaramazsınız,
o halde
Türkiye çoğunluğunun
diniyle barışmanız
gerek-
mez
mi?"
O halde
bu yabancılık derhal son bulmalıdır! Bu ko-
nuda
ciddî olmaya karar verirseniz, (meselâ Aya-
sofya'nın ibadete açılmasına öncülük ederek veya
"Meclis'in
açılışına Nisa 58 ve Maide 8 âyetlerinin
türkçesi okunarak ve hatta dualarla başlansın" şek-
linde bir
teklif getirerek), bu ciddiyetinizi gösterebi-
lirsiniz.
Bununla birlikte câmi, ezan, başörtüsü düş-
manlığınızı da sona erdirmelisiniz. İşte bu şekilde
millet çoğunluğunun güvenini kazanmaya başlaya-
bilirsiniz.
Eğer
samimi olursanız,
gerekli güveni
mutlaka
kazanacaksınız.
Tabii
millet çoğunluğunun güvenini kazanmak yeter-
li değildir. Güven kazanımı ile birlikte partinizin "Tür-
kiye için çalışan en iyi parti" olduğunu da kanıtlamak
zorundasınız. Bu kanıt için de, Türkiye'nin yenilen-
mesini,
güçlenmesini,
büyümesini ve ilerlemesini
gerçekleştirecek bir teziniz, öneriniz ve harıl harıl
bir çalışmanız olmalıdır.Ancak böyle bir çalışmayla
partinizin
"en iyi partilerden biri" olduğunu kanıtla-
mış olursunuz. Bu kanıtla da AK Parti'yi geçmeniz
mümkün
olabilir. Ve bu şekilde
partinizin iktidar ol-
ması gerçekleşir. Yani, sizin
ve partinizin AK Parti'
yle bir yarışa girmesi
gerekiyor. Bu yarışa var mısı-
nız?Eğer
"bu yarışa varız"
diyorsanız, işte
o zaman
siz ve partiniz, "Türkiye'nin partisi"
olursunuz. Şu
anda
partiniz, Türkiye'nin partisi değil, egonuzun
partisidir.
Bu bir buz parçası gibi olan egonuzu Tür-
kiye
havuzunun içine
atıp
eritmezseniz, partiniz hiç
bir zaman
iktidar yüzü göremeyecek ve 16 Nisan'
dan sonra
yok olup gidecektir, (eğer referandum'
da
"hayır"
derseniz.)
Ama siz
CHP'liler bu yok oluşu durdurabilirsiniz.
Bunun için de, referandumda "güçlü, yeni, büyük
ve
ilerleyen bir Türkiye için evet" diyerek, partinize
ve
partililerinize bir kamçı vurmalısınız. Ancak bu
kamçı ve kırbaç
ile partiniz ve partilileriniz yeni bir
uyanışa geçebilir
ve partiniz yokluğa mahkûm ol-
maktan kurtulur.
Ey CHP'liler! Var mısınız
kurtarıcılığa?
Eğer "yokuz" derseniz, şu an Türkiyelilerin yüzde
66'sı Cumhurbaşkanlığı Sistemi'ne "evet" demeye
hazırdır. Bu yüzde 66'lık oran, sizin "hayır"ınızı 16
Nisan'da çöpe atacaktır. Siz de, Türkiye'nin tarafın-
da değil, egonuzun tarafında kala kalacaksınız. Ya-
ni ne
partiniz için
ne de Türkiye için
olumlu bir adım
atmamış olacaksınız. Sadece demokratik hakkınızı
kullanmış olmakla kalacaksınız. Bunu yeterli mi gö-
receksiniz?
Bu gayretsizliği kendinize yedirebile-
cek misiniz? Eğer
"yediremeyiz" diyorsanız, sizden
16 Nisan'da istenen cevap şudur:
"Güçlü, büyük,
yeni ve ilerleyen bir Türkiye için
evet mi, hayır mı?"
Eğer
"evet" derseniz,Cumhurbaşkanlığı
Sistemi'yle
güçlü, büyük,
yeni ve ilerleyen Türkiye'nin önündeki
engellerin kaldırılmış
olmasına hizmet etmiş
ola-
caksınız.
Aksi halde Türkiye'nin önünde takoz ol-
maya devam edeceksiniz. Bu takozluğunuz
da, par-
tinizi eritip bitirecektir.Yani zararınız
yalnız Türkiye'
ye değil,
kendinize de olacaktır. Bu zarara râzı
mı-
sınız?
Gelin, bu zarara râzı olmayın! Hem kendiniz,
hem de
Türkiye için
faydalı
olmayı
seçin.
Karar si-
zindir!
İmza:
Mehdiyet Makamı.
Not 1:
Siz CHP'liler eğer
"referandum" denilen halk
oylamasında "evet" derseniz,
partinizin geleceğine
yatırım
yapmış olacaksınız.
Eğer partinizin AK Parti
ile yarışabilen bir
parti seviyesine yükselmesini is-
terseniz, bu yatırımı
yapmak zorundasınız.
Bu yatı-
rımı
yaptığınız
takdirde AK Parti'ye oy veren vatan-
daşlar
diyecekler ki: "Artık CHP'liler
de yeni, güçlü,
büyük ve ilerleyen bir Türkiye istiyor." Bu
durumda
-tabii partiniz de sizin yöneliminize karşı çıkmazsa-
AK
Parti'ye oy verenlerin CHP korkusu ortadan kal-
kacak ve
partiniz CHP'yi, "Türkiye'nin önemli ve gü-
venilir bir partisi" olarak görmeye başlayacaktır.
O
halde, Erdoğan düşmanlığıyla
bir yere varamayaca-
ğınızı
görmeli, partinizin Türkiyeli çoğunluğun
güve-
nebileceği bir parti haline gelmesi için gayret gös-
termelisiniz.
Not 2: 16
Nisan'daki Halk Oylaması'nda "evet" de-
meyi
kararlaştırmış olan MHP'liler, kendi partilerinin
geleceğine büyük bir yatırım yapmış ve partilerini
"Türkiye
için
ikinci güvenilir parti" seviyesine çıkar-
mış olacaklardır. Eğer CHP'liler MHP'yi geçmek
isterlerse,
Halk Oylaması'nda
"evet" oyunu kullan-
maları gerekecektir. Aksi halde MHP'nin aşağısına
düşeceklerdir.
Not 3: Ey
CHP'liler! Kesinlikle bilmelisiniz ki, değiş-
tirilmek
istenen 18 madde ve getirilmek istenen
Cumhurbaşkanlığı Sistemi; Cumhuriyet'e, Laiklik'e,
Demokrasi'ye
ve İnsan
Hakları'na
aykırı değildir. E-
ğer
böyle olduğu
halde Halk Oylaması'nda "hayır"
derseniz,
hiçbir
kazancınız olmayacaktır. Bununla
birlikte
-eğer
"hayır"lar
çoğunluk olursa-, Erdoğan
da
iktidarda ve Cumhurbaşkanlığında kalmaya yine
devam
edecektir. Sizler ise, Türkiye'nin düşmanı
olan ve
Türkiye'nin yenilenmesini, güçlenmesini,
büyümesini
ve ilerlemesini istemeyen ve bunlara
engel
olmaya çalışan HDP, PKK, DAEŞ ve FETÖ'
nün
seviyesine düşeceksiniz.
Bu düşüşe de hazır
mısınız? Erdoğan düşmanlığıyla doğru bir yere va-
ramayacağınızı görebiliyor musunuz? Erdoğan gi-
derse,
onun yerine yine onun misyonunu ve vizyo-
nunu
üstlenmiş
olanlar gelecektir. Çünkü AK Partili-
ler ve
onlara oy veren Türkiyeliler, gidecekleri yolu
bilmiş ve belirlemiş ve planlarını çizmişlerdir. He-
defleri
de: Türkiye'yi "Süper Güç" yapmaktır. Bir
Süper Güç için de "Başkanlık" gerekmez ve yaraş-
maz mı? Sizin "hedefiniz" nedir?
Üstün bir hedefi
olmayan
bir partinin geleceği olabilir mi? İşte siz,
"hayır" demeden önce bunların cevabını verin!
Not 4:
CHP'liler şunu
da bilmelidirler ki,Cumhurbaş-
kanlığı Sistemi sırf Erdoğan için değil, iktidar olma-
yı başardıklarında sizin liderleriniz de bu
sistemden
faydalanacaklardır. Onların da halk tarafından seçil-
miş Cumhurbaşkanı olarak yönetime gelmesi müm-
kündür.
Bütün mesele, iktidar olmayı başarmaktır.
Bunun da
yollarını yukarıda anlattık. Yani: Partiniz
"oy
isteyen" olduğu için, partilileriniz Türkiyeli ço-
ğunlukla
barış
içinde
olmak zorundadır.Bu
zorunluk
olmazsa,
partiniz tek başına
iktidar olamaz. İktidara
gelebilmek
için
de, partililerinizin Türkiyeli çoğunlu-
ğun
dinine ve tarihine karşı hiç bir düşmanlığı bu-
lunmamalıdır. Bununla birlikte partinizin egosu
için
degil,
"Türkiye için"
çalışan ve "iyi işler" yapan bir
parti
olduğunuzu
da samimiyetinizle ve "doğru mu-
halefetçilik"inizle gösterebilmelisiniz.
Not 5: Eğer bu Halk Oylaması'nda "bölünme" olma-
sın isterseniz, oyunuz
"evet"e olmalıdır. Bu evetle,
bu
konudaki birliği
korumuş
olursunuz. Ve eğer;
de-
ğiştirilecek maddelerin ve getirilecek
sistemin Cum-
huriyet'e,
Demokrasi'ye, Hukuk'a, Laiklik'e ve İnsan
Hakları'na bir aykırılığı varsa, bunu önceden söyle-
yin ve
isbatlayın.
İsbatınız yoksa, "hayır" demenizin
de bir
haklılığı kalmayacaktır.
Siz
CHP'liler bilmelisiniz ki, iktidardaki Partinin, dar-
beci
Kenan Evren'den kalma şimdiki Anayasa'nın
Cumhuriyet'e,
Demokrasi'ye, Hukuk'a, Laiklik'e ve
İnsan
Hakları'na
zıt
maddelerinden temizlemeye
hakkı ve yetkisi vardır.Mecliste de yeterli oyu almış-
sa, bu
hakkını kullanır ve kullanmaktadır. Eğer siz
bu kullanıma ve yapılacak değişikliklere "hayır" der-
seniz,
Kenan Evren kalıntısı Anayasa'ya "evet" de-
miş olacaksınız. Bu da sizin gerçek kimliğinizi ve is-
teğinizi gösterecektir. Şunu da unutmayın ki, yapıla-
cak
Anayasa değişiklikleri, gelecekte Türkiye'nin
başına geçecek "liderler" içindir, tek bir "lider" için
değildir. Çünkü Erdoğan dünyada ebedî kalmaya-
caktır. "Ama uzun müddet kalacaktır" derseniz, o-
nun ne
kadar kalacağını ancak yasalar ve halk ço-
ğunluğu karar verir. Millî İrade olan halk çoğunluğu-
nun kararına karşı mı çıkacaksınız? Siyasette "hâ-
kimiyet,
kayıtsız şartsız milletin" değil mi? Lütfen!
Gayretsizliğinizin suçunu başkalarının üzerine yık-
mayın ve bu yıkım üzerinden düşmanlık üretmeyin.
Bu
üretimle de bozguncu olmayın! Tabii partinizin
iktidar
olmasını isterseniz.
Not 6: Ey
CHP'liler! "Cumhurbaşkanlığı Sistemi dik-
tatörlük
getirecek" deyip sizi aldatmaya çalışan li-
derlerinizin
sözüne aldanmayın.
Onları
televizyonda
konunun
tarafsız
uzmanları
önünde iddialarını isbat-
lamaya
dâvet edin. Değiştirilecek Maddeler'in yeri-
ne
gelecek olanlara bizzat kendiniz bir göz atarsa-
liderlerinizin
yalan söylediğini
kendi gözlerinizle
görürsünüz.
Bunu gördükten sonra sizi aldatmaya
çalışan liderlerinizi "lider"
olarak kabul etmemelisi-
niz. Aksi
halde siz de onlar gibi olursunuz. Yalancı
olmayı kabullenebilecek misiniz?
Ey iç savaşa karşı olan (veya öyle sandığımız)
CHP'liler!
Lideriniz Kılıçdaroğlu, Referandumda
"evet"
diyecek olanları:
"Böyle bir başkanlık siste-
mini kan dökmeden bu ülkede gerçekleştiremezsi-
niz. Açık ve net" diyerek tehdit etti. Siz onun bu teh-
didine
uyarak ve PKK'lıların, Fetöcülerin ve Batılı-
ların peşine takılarak iç savaş çıkarmaya çalışma-
malı ve liderinizi bu sözlerini geri
almaya çağırma-
lısınız. Eğer bu sözlerini geri almazsa, onun
hak-
kında dâvâ açılabilir ve bu bir haktır. Lideriniz bu
tehditle,
partiniz CHP'nin Türkiyeliler için güvenil-
mez olduğunu gösteriyor. Halbuki güvenilir
bir par-
tinin
lideri, tehdit etmez; bir haksızlık varsa, huku-
ka
müracaat eder. Eğer
lideriniz hukuk yerine teh-
dide başvuruyorsa, ona itibar etmemeli ve
onun
"iç savaş çıkarma" arzusuna da "hayır" demelisiniz.
Hiç Suriyelilerin durumuna düşmek ister misiniz?
İstemezseniz,
sizler de iç
savaş
arzu etmemelisi-
niz. Dolayısıyla çoğunluğun "evet"ine boyun eğmek
zorundasınız. Tabii demokrasiye ve milletin kayıt-
sız şartsız hâkimiyetine inanıyor ve onları kabul e-
diyorsanız.
Ey hakkı ve hukuku çok seven veya çok sevdiğini
iddia
eden CHP'liler! Cumhuriyet, Demokrasi ve
Lâiklik
gibi siyasal değerler,
toplumları
yönetmek
içindir ve hukukun ve İnsan Hakları'nın üstüne çı-
kamazlar,
çıkarılamazlar. Temel olan; haktır, hukuk-
tur, İnsan Hakları'dır. Siyasal değerler, bu temele
uygun
olmak zorundadır.
Uymuyorsa, onların
uy-
gunsuz
yönlerini ve maddelerini değiştirmek bir
haktır. Bu hakkı çiğnememelisiniz, çiğnetmemeli-
siniz.
Dolayısıyla şimdiki darbe Anayasası kalıntısı-
na
"hayır",
değiştirilmek istenen maddelerine ve
getirilen
teklife de "evet" demelisiniz. Tabii hakkı
ve hukuku
seviyorsanız,
istiyorsanız.
İstemiyorsa-
nız, "hayır"ınızın bir önemi yoktur, olamaz!
Şunu
da biliniz ki, geçmişteki liderler ve yaptıkları
devrimler;
hakkın,
hukukun, adâletin üstüne çıka-
mazlar ve
çıkarılamazlar. O halde geçmişteki önder
ve
liderleri; hakkı,
hukuku ve adâleti çiğneyen Ana-
yasa
maddelerinin değiştirilmesine engel yapma-
yınız, hakkınız yoktur. Üstün olan; haktır, hukuktur
ve
adâlettir. Ve bu değerlere uyanlardır. Bu değer-
lere
uymayanlara kutsallık ve üstünlük vermemeli-
siniz.
Ey
"demokrat" olduğunu iddia eden CHP'liler! Eğer
15
Temmuz'da darbeci Gülen Cuntası başarılı ol-
saydı, şimdiki Anayasayı istediği gibi değiştirecek
ve size
de zorla evet dedirtecekti. Ve sizler de bun-
dan kaçamayacak, kuzu kuzu evet
diyecektiniz. Can
korkusundan
isyana kalkışamayacaktınız. Şimdi ise
darbeci
Evren'in yaptırmış olduğu bir Anayasanın
bazı kalıntılarından kurtulmak için bir yasa değişikli-
ği
önünüze geliyor. Sizler ise bu değişikliklere "ha-
yır" diyerek, Darbecinin yasa
maddelerine "evet"
demektesiniz.
Türkiye'nin önünün açılmasını, vesa-
yetten
kurtulmasını istememektesiniz. Yoksa sizin
demokratlığınız bu mu? Yoksa Anayasayı illa dar-
beciler
mi değiştirmelidir? Yoksa darbeciler millî
iradeden,
millet çoğunluğunun oyundan daha mı
değerlidir?
Ey
Anayasayı
"Tanrısal
Metin" olarak görmekte o-
lan
CHP'liler! Kesinlikle bilmelisiniz ki, Anayasalar
Tanrısal Metin değildir. Tanrısal Metin değilse, o-
nun
"değiştirilemez" maddesi olmaz. Şartlar gerek-
tiriyorsa,
onun her maddesi değiştirilebilir. Hak ve
adâlet de
bunu gerektirir. Aksi halde adâletsizlik
baş gösterir. Bu da denge ve düzeni
bozar. Şimdi-
ki
Türkiye Anayasası'nın ilk üç maddesine darbeci-
ler tarafından kilit vurulmuştur. Sizler de bu kilidin
kırılmamasını istemektesiniz. Fakat böyle bir
istek,
darbecilere
bağlanmaktır. Bu bağlılığınızı sona er-
dirmelisiniz.
Çünkü
darbecilere bağlanarak
Cumhu-
riyet,
Demokrasi ve Lâiklik korunmaz. Bu üç siyasal
değer ancak hukukun üstünlüğünü kabul ederek ve
millet
iradesini egemen yaparak korunabilir. Eğer
Anayasaya
"değiştirilemez" bir madde koymak ge-
rekirse,
o da şu
olabilir: "Türkiye Cumhuriyeti Dev-
leti;
haksızlığa, hukuksuzluğa ve adâletsizliğe daya-
namaz.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti; hakka, hukuka
ve
adâlete dayanmak zorundadır." Sizler eğer Ana-
yasada
bir kilit olsun istiyorsanız, o kilit ancak bu
sözler
olabilir. Çünkü
Cumhuriyet, Demokrasi ve
Laiklik;
hak, hukuk ve adâlet'in üstüne çıkamazlar.
Ama
darbeci Evren'in şimdiki
Anayasaya vurdur-
muş olduğu kilit, yukarıdaki üç siyasal değeri, hak-
kın, hukukun ve adâletin üstüne çıkarmaktadır. Ve-
ya
onlarla eşitlemektedir.
Bu eşitleme
ve çıkarmayı
reddetmelisiniz.
Eğer
"demokratız"
diyorsanız.
E-
ğer
hakkın,
hukukun ve adâletin üstünlüğünü kabul
ediyorsanız. Şunu da unutmayınız ki, bir darbeci,
bir
diktatör geldiği
zaman "değiştirilemez madde"
tanımaz. Millet
iradesi niçin tanısın?
(CHP'liler
geçen
paragraftaki temel gerçekleri ka-
bul
etmeden yani radikalizmi terketmeden daha
doğrusu darbecilerin vurduğu kilidi reddetmeden,
onlarla
yeni bir Anayasa yapılamaz ve yapılama-
maktadır. Eğer CHP'liler yeni bir Anayasa yapılma-
sına taraftar iseler, Halk Oylaması'nda "evet" de-
meliler
ki, onların,
darbecilerin yaptığı
Anayasa'ya
onay
vermedikleri anlaşılsın. Ancak bundan sonra
yeni bir
Anayasa yapımına gidilebilir. O halde CHP'
liler
referandumda "evet" demek zorundadırlar. Ye-
ni bir
Anayasa ancak referandumda "evet"in galip
gelmesiyle
gündeme gelebilir.)
Ey
Atatürk'ün ve İnönü'nün
demokrasiye dayanma-
yan tek
adamlıklarına lâf söyletmeyen, fakat Erdo-
ğan'ın Cumhuriyet'e, Demokrasi'ye ve
Laiklik'e da-
yanan güçlendirilmiş liderliğine karşı çıkan ve Cum-
huriyet'e,
Demokrasi'ye, Laiklik'e aşıkmış gibi ha-
reket
eden CHP'liler! Okursanız göreceksiniz ki,
AK
Parti'nin değiştirilmesi için halk oyuna sunduğu
18
Anayasa maddesine girecek yeni teklifleri;
Cumhuriyet
yerine krallık
ve padişahlık, Demokrasi
yerine
diktatörlük ve Laiklik yerine de şeriat getirmi-
yor. Tam
aksine o üç
siyasal değeri
yani Cumhuri-
yet,
Demokrasi ve Laikliği koruyor, güçlendiriyor.
Böyle
olduğu
halde sizin "hayır"ınızda ne hayır ola-
bilir?
"Evet"e yönelmeniz gerekmez mi?
Ey evet ile
hayır
arasında
kararsız
kalan CHP'liler!
Kararsızlıktan kurtulmak isterseniz, kendinize
şu
suali
sorunuz: "Eğer
bugün
iktidarda Erdoğan
yeri-
ne Kılıçdaroğlu olsaydı bu yasa değişimine evet mi
derdiniz,
hayır
mı?"
Elbette ki "evet" derdiniz! O
halde şimdi de evet demelisiniz. Çünkü sayın Er-
doğan iktidara zorbalıkla gelmedi. Millet çoğunlu-
ğunun
seçimiyle,
özgür iradesiyle geldi. Millet onu
beğenmeseydi veya ondan iyi icraatta
bulunan bi-
ri olsaydı, onu iktidara getirmezdi. Bu
durumda e-
ğer
demokrasiye inanıyorsanız, ona düşmanlığınız
olmamalı. Ona (yani Lider'e) düşmanlığınız, milletin
iradesine
düşmanlık olur.Bu düşmanlıkta bulunmak,
demokrasi
taraftarı
olduğunu
iddia eden siz CHP'li-
lere yakışmaz. O halde yasa değişikliğine "evet" di-
yerek bu
düşmanlığı kaldırdığınızı gösteriniz ki, de-
mokratlığınızı göstermiş olasınız.
Eğer; "yapılacak değişikliklere evet dersek, Erdo-
ğan
daha da güçlü
bir liderliğe
sahip olacak" diye
korkuyorsanız, bu korkunuz boşunadır. Çünkü onun
sahip
olacağı
güç,
sonsuz ve sorumsuz olmayacak
ve bu güçlü liderliğe, iktidarı kazandığında partinizin
başkanı da sahip olabilecektir. Bu durumda
sizin
yapacağınız iş, korkmak ve "hayır"cılık değil, parti-
nizi
iktidara taşıyacak
iyi çalışmalar yapmaktır. Tür-
kiye'yi
ilerletmede ve daha güçlü yapabilmede AK
Parti'yle
yarışa
girebilmektir. Siz bu yarıştan kaçar-
sanız, kendinizi muhalefette kalmaya
mahkûm kılar-
sanız, daima korku içinde yaşamaya ve Türkiye'nin
önünü
kapatmaya mecbur kalırsınız. Bu ise, yalnız
kendinize
değil,
Türkiye'ye de kötülük olur. Siz bu
kötülüğe düşmemelisiniz. "Güçlü, büyük, yeni ve
ileri bir
Türkiye için
AK Parti'yle yarışa
varız"
diye-
bilmelisiniz.
Eğer
bunu diyemezseniz ve gerekeni
yapamazsanız, partiniz batacaktır!
Partiniz
CHP'in batmasını istemezseniz, onu, se-
vimli ve
güvenilir bir parti haline getirmelisiniz. Şu
anda
partiniz, Türkiyeli çoğunluğun nazarında "se-
vimsiz"
ve "güvenilmez"dir. (Aynı zamanda "tehlike-
li"dir.
Çünkü
partiniz millete değil, terör örgütlerine
dayanmaktadır.) Onun sevimli ve güvenilir olması
için de, particileriniz, yıkıcı muhalefeti bırakıp, yapı-
cı muhalefete geçmeli ve terör örgütlerine dayan-
maktan da
vazgeçmelidir.
Yapıcı muhalefete geçil-
diğinde partiniz hemen iktidar
olamayacak olsa da,
Türkiyeli
çoğunluğun nazarında sevimli ve güvenilir
bir mevki
kazanacaktır.
Ama partiniz yıkıcı muhale-
fete
devam ederse, kendisini hep muhalefette kal-
maya
demirlemiş
olacak ve iktidar nimetinden ebe-
diyen
mahrum kalacaktır.
Bu mahrumiyet de eninde
sonunda
partinizi bitirecektir ve bitirmektedir. Artık
"hayır"ınızda hayır olmadığını görebiliyor musu-
nuz?
O halde
sizler, "hayır"cılığı bırakıp, partinizi önce 4
kusurundan
yani sevimsizliğinden,
güvenilmezliğin-
den,
tehlikeliliğinden
ve yıkıcı muhalefetçiliğinden
kurtarmaya
çalışmalısınız. Referandumda "evet"
çiliğinizle beraber bu çalışmaya başlamazsanız,
son şansınızı da kaybetmiş olacaksınız. Bu son
şansı kaybetmemelisiniz. "Hayır"cılık sizi ebediyen
kaybettirecektir.
İşte
bu kayba râzı
olmamalısınız.
Unutmayın! "Hayır"da kazancınız yoktur. Çünkü
MHP,
"evet" safındadır. "Evet" derseniz, partinizin
geleceği kazanacaktır. Eğer "hayır" derseniz, MHP'
yi
birinci ana muhalefet seviyesine çıkarmış, kendi
partinizi
de ikinciliğe
düşürmüş olacaksınız. Çünkü
"hayır" dediğinizde MHP, Türkiyeli çoğunluk naza-
rında güvenirlik kazanacaktır. Bu da onu yükselte-
cek,
sizinkini düşürecektir.
Düşüş yaşamamak için
sizler de
"evet" demek zorundasınız. Tabii MHP'
nin altına düşmek istemiyorsanız...
Eğer derseniz: "Bizim partimiz AK
Parti'yle yarışa-
maz. Biz
partimizin hep muhalefette kalmasını isti-
yoruz."
Aslında
bunu hiç
dememelisiniz! Çünkü
bu
sözler;
yenilgiyi, umutsuzluğu baştan kabul etmek-
tir ve
sizin ve partinizin hiçliğini ifade eder. Böyle
bir parti
kendini kapatsın
gitsin daha iyidir! Onun
yerine hiç olmazsa AK Parti'yle yarışabilecek yeni
bir parti
kurulur. Partinizi kapatmaya râzı değilseniz,
yarışmayı kabul etmeli ve iktidar olmayı istemelisi-
niz.
Partinizin iktidara gelebilmesi için de, onun
"halk
partisi" değil,
"halkların
partisi" olmasını sağ-
lamalısınız. Bunun için deTürkiyeli çoğunluğun di-
niyle barışmalısınız. Onların dinlerine ve dindarlık-
larına karşı bir düşmanlığınız olmamalı. Aksi halde
"halkların partisi" olamazsınız. Eğer illa muhalefet-
te kalmayı seçerseniz, o zaman Türkiye'nin önünü
kapatan
değil,
açan
bir muhalefet izlemelisiniz.
Yoksa
partiniz daha fazla hayatta kalamaz.
Ey
partilerini çok
seven ve onun iktidar olmasını
çok
isteyen CHP'liler! Şu ölçüyü çok iyi belleyiniz:
Doğru muhalefet, kötülüğe engel olmak ve iyiliğe
yol
vermektir. Eğer
getirilmek istenen Cumhurbaş-
kanlığı Sistemi'nde ve değiştirilmesi teklif edilen
Anayasa
maddelerinde bir kötülük varsa ve bu kö-
tülük
yüzde elliyi aşıyorsa,
bunu engellemek hak-
kınızdır. Fakat bu hakkı kullanmadan önce o kötü-
lüğün kötülük olduğunu isbatlamalısınız. İsbatınız
yoksa,
ona engel olma hakkınız yoktur; iyiliğe yol
vermek
zorundasınız. Eğer iyiliğe engel oluyorsa-
nız, kötü yoldasınız demektir. Bu da sizin, Türkiye
ve
Türkiyeli çoğunluk için değil, partiniz ve egonuz
için hareket ettiğinizi gösterir. Bu gösterim de sizi,
Türkiyeli
çoğunluk karşısında sevimsiz ve itici ya-
par. Bu
iticiliğiniz
de sizi, iktidara gelmekten mah-
rum eder.
Mahrum olmak istemiyorsanız, yapıcılı-
ğa yöneliniz. Yapıcılığınız da, "evet"tedir.
Ey
CHP'liler! 16 Nisan'da artık darbelerden, vesa-
yetlerden
ve terör örgütlerinden, kaos ve bozgun-
culuktan
medet beklemediğinizi,
iktidarı
millî irade
çoğunluğundan istediğinizi, bölünme ve iç savaş
istemediğinizi, barıştan yana olduğunuzu "evet"iniz-
le
gösteriniz. Bu gösterim, partiniz için en iyi reklâm
ve
propagandadır.
"Hayır"a
ihtiyacınız yoktur!
Ey yalanı sevmesi mümkün olmayan CHP'liler!
Re-
ferandumda
kullanacağınız "hayır" oyu, sizin partini-
zin
geleceğini
bile kurtarmaz ki, Türkiye'nin gelece-
ğini
kurtarsın!
Dolayısıyla referandumda "geleceği-
miz için hayır" dediğinizde, koskoca bir yalan söy-
lemiş olacaksınız. Bu yalancılığa düşmemelisiniz.
Sizin doğruluğunuz "evet"tedir. O halde
"Evet"ten
şaşmamalısınız. Şaşmamalısınız, şaşmamalısınız,
o kadar!
Not 7: Ey
CHP'liler! Bu oylama sonucunda, çıkan
sonuçlarda neye oy verdiğiniz belli olacak ve bunu
bütün
Türkiye görecektir. Vereceğiniz görüntüye
göre de,
partiniz, Türkiyeliler nazarında bir değer
kazanacak
veya kaybedecektir. Siz, değer kazan-
dıran olmalısınız. Olmalısınız ki, partiniz güvenil-
mezlikten
kurtulsun. Tabii kurtuluş isterseniz!
Not 8: Ey
Halk Oylaması'nda
"evet" oyu verecek o-
lanlar!
Dikkatli olunuz! Bu oylamada "hayır" demeye
hazır olan HDP, PKK, DAEŞ ve FETÖ gibi Türkiye
ve millî
irade düşmanları ve onların taraftarları da
dönüp
"evet" oyu vermeye veya "verecekmiş gibi
yapmaya"
kalkabilir. Ama onlar bunu, Türkiye'yi
sevdikleri
için
veya onun önündeki engellerin kalk-
ması için değil, sırf sizin "evetiniz"i
engellemek için
yapacaklardır. Onlar ne yaparsa yapsın, siz hedefi-
nizden şaşmamalısınız. Çünkü sizin hedefiniz:
Güçlü, büyük, yeni ve ilerleyen bir
Türkiye için
"evet"tir.
Bu evetinizle böyle bir Türkiye'nin önün-
deki
Cumhuriyet'e, Demokrasi'ye, Hukuk'a, Laiklik'
e ve İnsan Hakları'na zıt engelleri kaldırmış olacak-
sınız. Türkiye'nin düşmanları ise, elbette ki bu en-
gellerin
ortadan kalkmasını istemez. Sizler isteye-
ceksiniz.
Çünkü
Türkiye'nin gerçek
dostlarısınız.
Darbe,
diktatörlük ve vesayet altında kalan bir Tür-
kiye'ye
râzı
olmayacaksınız. Olamazsınız!
Ey
"değişikliğe evet dediğimizde Erdoğan'dan
sonra
kötü birisi iktidara gelirse ne olacak" diyen
endişeliler! Endişeniz boşunadır. Çünkü siz Türki-
yeliler,
"akıllı" insanlarsınız. Başınıza kötü bir lider
getirmezsiniz.
Bakınız! 15 Temmuz'da darbecileri
bile
devirdiniz. Siz istemedikten sonra sizin başını-
za kötü
bir lider veya diktatör gelemez. Erdoğan'ı
geçecek bir performans sergilemeden ve
Türkiye'
yi süper
güç
yapma aşkıyla yanıp tutuşan bir tavır
ortaya
koymadan Kılıçdaroğlu'na hiç iktidar verir
misiniz?
O halde endişe
etmeyiniz!
"Evet"iniz
hayırlı olsun!
Not 9:
Türkiye'nin, süper güç olmaya gidebilmesi
için, siyasal istikrarı kazanması gerekiyor. Bu ka-
zanım için de referandumda evet oylarının ağır
basması şarttır. Avrupa ülkeleri ise, Türkiye'nin
sü-
per güç olmasını kabul edemeyecekleri için (yani
çıkarlarına ters olduğu için), "hayır" safında yer ala-
caklardır. 15 Temmuz darbe girişimine destek ver-
miş olan ülkeler, Türkiye'nin hayrını istemezler. Bu
sebeple
Türkiyeliler, onların sözlerine itibar etme-
melidirler,
onları
dost olarak görmemelidirler. Tür-
kiye'nin
"en güçlü"
olabilmesi için
ne gerekiyorsa,
onu
yapmalıdırlar. Türkiye'nin büyük güçlerce yu-
tulmaması için de onun en güçlü olması şarttır. Bu
güce ulaşmanın yolunun açılması için de siyasal
istikrarın en kısa zamanda kazanılması gerekiyor.
İşte
referandumdaki "evet" oyları bu kazanımı sağ-
layacaktır. O halde bütün Türkiyeliler bir kaç yüzyıl-
dır sürmekte olan devirler uykusundan
uyanmalıdır-
lar. Şimdi zaman, iş başına geçme zamanıdır, ha-
reket
zamanıdır, aksiyon zamanıdır! Türkiyeli genç-
lerin şimdi tek derdi ve düşüncesi: "Türkiye'yi nasıl
süper güç yapabiliriz?" olmalıdır. Çünkü bu yapıl-
mazsa,
Türkiye'nin büyük güçler tarafından yutul-
ması veya parçalanması ihtimali büyüktür.
Not 10:
Türkiye'ye hizmet etmek isteyenler bu bildi-
rimizi
bütün CHP'lilere ulaştırmaya çalışmalıdır.
İmza:
Mehdiyet Makamı.
Allah'tan başka ilah yoktur.
Mehdi ve
Mesih O'nun kulu ve elçisidir.
Zaman: Yeni Çağ'ın
onyedisi, Mart başı.
Mekan: Avrupa.
Makam: Uyarı ve Hakka dâvet.
Boyut: Muranizm.
YAYINLAYAN
AVRUPA MURANİSTLERİ
* * *