Samstag, 30. April 2016

RUSYA'NIN GİZLİ HEDEFİ NEDİR?



           RUSYA'NIN GİZLİ HEDEFİ NEDİR?

   geleceği bilen ve gören yüce TANRInın adıyla

Acaba nedir bu hedef? Bu hedef, "Dünya İmpara-
torluğu"dur.

Rusya lideri bu hedefi niçin istiyor? Çünkü Rusya'
nın içinde bulunduğu ekonomik bunalım, Rus lide-
rine bundan başka çare bırakmıyor ve yol göster-
miyor.

Aslında Putin, istifa ederek kendini Rusya'nın yü-
künden ve derdinden kurtarabilir. Ama o, bu dert-
ten ve yükten kurtulmak istemiyor. Çünkü elinde,
bütün dünyayı diz çöktürecek nükleer bir güç var.
Elde böyle büyük bir güç varken ve bu güçle dün-
ya imparatorluğuna yürümek mümkünken, Putin
neden kaçıp gitsin? Elbette ki Rus lider, kaçmayı
değil, mücâdele etmeyi ve savaşmayı seçecektir.

İşte bunun için Rus lideri Putin, kendini büyük bir
dünya savaşına hazırlamaktadır. Çünkü Putin, Rus-
ya'nın kurtuluşu için bundan başka bir yol görme-
mektedir. Madem kurtuluş için bundan başka yol
yok, o halde o da gerekeni yapacaktır. Çünkü bu
yolun sonunda bir dünya imparatorluğunu elde et-
mek de mümkündür.

Böyle bir imkân varken Rus lideri Putin; "ya tersi
olursa, ya herşeyi kaybedersem?" diye düşünme-
yecektir. Çünkü şu an Rusya zaten büyük bir kayıp
ve çöküş içindedir. Gereken yapılmazsa, Rusya'
nın batışı kaçınılmazdır. Bu kaçınılmaz gerçek kar-
şısında Avrupa ve Amerika yönetimleri kalkıp: "Ne
olur, sakın savaşa kalkışma! Biz bütün gelirlerimizin
yarısını seninle paylaşmaya ve Baltık Ülkeleri'ni ele
geçirecek olsan dahi üzerindeki ekonomik ambar-
gomuzu kaldırmaya hazırız" demeyeceklerdir. Böy-
le bir paylaşım ve karşılık veriş olmayacağına göre,
Rusya'ya da imparatorluğa gitmekten başka seçe-
nek kalmaz. Bunun için de Avrupa ve Amerika bü-
yük bir savaşla karşı karşıya kalacaktır.

Rusya savaşa ve saldırılarına nasıl başlayacaktır?

Rusya önce Türkiye'ye saldıracaktır. Bu saldırısını
da Türkiye'nin eski düşmanları olan Yunanistan, Er-
menistan ve şimdiki düşmanı olan PKK/PYD, IŞİD
ve Baas rejimi üzerinden bahane üreterek yapacak-
tır. Rusya, kendi savaş ucağının düşürülmesine se-
bep olan sınır tecavüzüyle, Türkiye'nin tepkisini ölç-
tü, onun gücünü hesapladı. Bu, Türkiye'ye yapaca-
ğı saldırının ilk adımıydı. Bundan sonrası da mutla-
ka gelecek.

Rusya'nın Türkiye'ye yapacağı saldırı karşısında
elbette Avrupa ve Amerika ses çıkartacaklardır. A-
ma Rusya'ya savaş açmaya cesaret edemeyecek-
lerdir. Rusya bunu, Kırım'ı cebine atarken, Ukrayna'
yı bölerken ve Suriye'de ABD'nin önüne geçerken
gördü ve kendi kendine dedi: "Ben bütün dünyayı
ele geçirebilirim! O halde niye duruyorum? Haydi
Rusya, ileri!"

Rusya, Türkiye'ye yapacağı saldırıyla Avrupa ve A-
merika'nın tepkisini ölçecektir. Onlarda bir saldırı
ihtimali görmezse, Türkiye'nin sırtını yere vurduk-
tan sonra Rusya, Avrupa'ya yönelecektir. Birliği da-
ğılmış Avrupa'yı teker teker yutmak Rusya için zor
olmayacaktır. Bunun için Rusya, Avrupa'yı lokmalar
haline getirmekten uzak durmayacaktır. Rusya, Av-
rupa'yı yutarken, Amerika'nın cesaretsizliğinden,
karşı koyamamasından çok faydalanacaktır. Çünkü
kırmızı çizgileri aşıldığı halde Suriye diktatörüne
birşey yapamayan ve destroyerlerinin üzerinden
alçak uçuş yapan Rus jetlerine dokunamayan Ame-
rika, Rusya'ya ne yapabilir ki? Rusya'yla savaşma-
ya cesaret edebilir mi? Cesaret etse bile 17,5
trilyonluk çok büyük bir borç yükü altında olan Ame-
rika Birleşik Devletleri büyük bir savaşa kalkışabilir
mi? Elbette kalkışamayacaktır. İşte bunları hesap-
lamış olan Rusya, Türkiye'ye ve Avrupa'ya saldır-
maktan korkmayacaktır ve Avrupa'yı da diz çöktür-
dükten sonra Amerika'ya yönelecektir. Bu yönelim
karşısında da Amerika mecburen savaşmak zorun-
da kalacak ve çok büyük kayıplar verecektir. Ameri-
ka bu savaşta 800 bin askerini kaybedecektir. Ki-
min kazanacağını ve kimin kaybedeceğini ise,
ancak savaş sonunda görebileceğiz.

Savaşı eğer Rusya kazanırsa, Rusya Soros'un ve
Rothschilder'in ve diger en büyük zenginlerin Ne-
veda/Reno'daki 40 trilyon dolara yaklaşan servetle-
rine el koyacak ve sahip olacaktır. Bu da, "kapitaliz-
min sonu" demektir. Avrupa'da çıkacak savaş se-
bebiyle ve vergiden kurtarmak için paralarını Neve-
da'ya kaçırmış olan 40 trilyon'un sahipleri, Rusya
Amerika'ya saldırdığında o paraları acaba nereye
kaçıracaklardır? Uzaya kaçırabilirler mi? Çin'e
kaçırsalar, paralarını kurtarmış olurlar mı?

Geliniz, ey servetlerini devletten ve fakirlerden ka-
çıran kapitalistler! Kur'anizm'e girerek ve onun e-
mirlerine teslim olarak, servetinizin yüzde üç veya
beşini, fakirlere aktarılmak üzere devlete servet
vergisi ödeyiniz. Bu ödeme ile paranızı oraya bura-
ya kaçırmaktan kurtulunuz. Hem bu ödeme karşılı-
ğında yüce Tanrınız, ölümünüzden sonra size yeni
bir hayat verecek ve sizleri, içinde ölüm bulunma-
yan bir cennetle ödüllendirecektir. Bu ödüle önem
vermelisiniz. Çünkü dünyada ebedî kalamazsınız.
Madem dünyada ebediyet yoktur, o halde yüce
Tanrı'nın son ideolojisi ve gerçek kurtarıcısı Kur'a-
nizm'in dâvetine icabet ediniz. Bu icabetinizle fakir-
lere bayram yaptırınız. Fakir olan işçiler bayram ya-
pamaz. Bayram yapamayan fakirler de:"Yık bu dün-
yayı ey Tanrım! Kurtar bizi fakirlik azabından!" de-
meye başlar. Tanrı azap içindeki fakirlerin duasını
kabul edip, dünyayı yıkacak olursa, ne yaparsınız?
Elinizdeki servet neye yarar? O halde vakit geç ol-
madan Kur'anizm'in dâvetine "evet" deyiniz. Aksi
halde Rusya gibi, Çin gibi despot ülkeler, nükleer
silahlarıyla üzerinize gelip, devletten ve fakirlerden
kaçırmakta olduğunuz o trilyonlarınıza el koyacak-
lardır. Böyle bir sonuç hiç işinize yarar mı? Madem
yaramaz, servetinizin çok küçük bir kısmını fakirler-
le paylaşmaya okey deyiniz. Siz de kurtulun, fakirler
de kurtulsun. Bu şekilde Adâlet dünyamıza ege-
men olsun. Böyle bir egemenlik, Rusya ve Çin'in
imparatorluğundan iyi değil mi? Eğer hâlâ "iyi de-
ğil" diyorsanız, bir Üçüncü Dünya Savaşı kaçınıl-
maz demektir. Çünkü bu dünya, adâletsizliğin ege-
menliğini daha fazla kaldıramaz.

O halde geliniz, dünyanın üzerindeki dengesizliği
kaldıralım, gasbedilmiş hakları ve toprakları sahip-
lerine iade edip, bir Üçüncü Dünya Savaşı'ndan
kurtulalım. Bu kurtuluşla da bütün dünya bayram
yapsın.

Unutmayalım: Fakirler, zengin olmadıkça bayram
yapamaz. Kapitalistler servetlerini kaçırdıkları
müddetçe de, fakirler zengin olamaz. Azap içinde
kıvranan fakirler, kapitalistler için en büyük tehdit-
tir. İnsanlığı hakka, adâlete, namusa; sonra kardeş-
liğe, paylaşımcılığa, dayanışmaya ve iyilikçiliğe ça-
ğıran İSLÂM, hiç bir zaman tehdit olamaz! O halde
asıl tehdit, servetlerini fakirlerden kaçıran kapitalist-
lerdir ve onların sapık ideolojisi kapitalizm'dir. Kapi-
talizm, Kur'anizm'e teslim olduğu vakit, sapıklıktan
kurtulur. Dünya barışı için bu kurtuluşa muhtacız.

Not 1: Dünya Barışı için şunların da yapılması ge-
rekir: İsrail, gasp altında tuttuğu Filistin topraklarını,
bu senenin son ayının sonuna kadar iade etmelidir.
Bu iade yapılmazsa, İsrail'in kapısını "BüyükSavaş"
çalacaktır.

Avrupa ve ABD de, PKK'yı Türkiye'den geri çek-
melidir. Çünkü PKK, en büyük zararı Kürtlere ver-
mektedir. Eğer Kürtler AB ve ABD için önemliyse,
PKK'nın terörüne göz yummamalıdır. Gözden
kaçırılan şu gerçeği de göz ardı etmemelidirler:
PKK ve PYD, Kürtlerin yüzde yüzünü değil, ancak
yüzde on veya yirmi kadarını temsil edebilirler.Tam
temsil için demokrasiye ve Kürt çoğunluğun dini o-
lan İslâm'a teslim olmaları gerekir. Bu teslim oluş
gerçekleşmediği müddetçe, onların temsilciliği ka-
bul edilemez. Ve Türkiye, egemenliğini PKK ile
paylaşamaz. Eğer AB ve ABD PKK'yı meşru görü-
yorsa, yüzde yirmilik PKK'lı Kürtleri kendi toprakları-
na alsınlar ve onlara egemenlik versinler. Türkiye'
nin PKK'lı Kürtlere karşı verdiği savaşta bir haksız-
lık yoktur. Adâletli olmak isteyenler, gerekli ayırde-
diciliği yapabilmelidir. Yoksa adâletsizlik isteyenle-
rin itirazları ve talepleri geçersiz sayılacaktır.

Rusya ve İran da Suriye'den çıkmalıdır. Bu ülkele-
rin, Baas diktatörlüğünün yüzde onluk hakkı için
yüzde seksenlik Müslüman Araplara zarar verme-
ye, sivilleri katletmeye hakları yoktur. Bu haksızlık
ve zulüm derhal son bulmalı, Beşar Esad ve rejimi
iktidardan uzaklaştırılmalıdır.

Ermenistan da, işgal etmiş olduğu Azarbeycan top-
raklarını derhal terketmelidir.

Not 2: Ey servetlerini devletten ve fakirlerden kaçı-
ran kapitalistler! Fakirlerin hakkını ödemedikçe dini-
niz yoktur. "Yerlerin ve göklerin Tanrısı tektir. O da,
İncil'i, Tevrat'ı ve Kur'anı indirmiş olandır ve İsa,
Musa ve Muhammed o tek Tanrı'nın kulu ve elçisi-
dir" demedikçe de dininiz geçersizdir. Dini geçer-
siz olanlara da öte dünyada cennet değil, ancak
cehennem vardır. Ebedî olan bu cehennemden
kurtulmaya çalışmalısınız. Bu dünya da, kurtuluş
alanıdır, uyku ve oyun alanı değildir. Madem dün-
yada sonsuz bir ömrünüz yoktur ve ötede sizden
hesap soracak bir Tanrı vardır, o halde  kendinize
geliniz!

Not 3: Rusya Türkiye'nin sırtını yere vurabilir mi?
Bunun cevabını, Rusya Türkiye'ye saldırdığında
göreceğiz.

Not 4: Bu bildiri, uluslararası diplomatik platformda
paylaşıldı.

İmza: Mehdiyet Makamı.


                     Allah'tan başka ilah yoktur.
          Mehdi ve Mesih O'nun kulu ve elçisidir.

Zaman:  Yeni Çağ'ın onaltısı, Mayıs başı.
Mekan:  Avrupa.
Makam: Cevaplama ve Hakka dâvet.
Boyut:   Muranizm.

                                                   YAYINLAYAN
                                       AVRUPA  MURANİSTLERİ
                                       *   *   *


Samstag, 16. April 2016

AVRUPA ÜLKELERİNİN ÜZERİNE DÜŞEN BİR GÖREV VAR!



     AVRUPA ÜLKELERİNİN ÜZERİNE DÜŞEN
                          BİR GÖREV VAR!

    hakkı gözetenleri seven yüce TANRInın adıyla

Nedir o görev? O görev şudur: 1915 yılının Mayıs
ayında Rusya'nın destek verdiği Ermeni isyancıla-
rın katliamları yüzünden Doğu'daki Ermeni vatan-
daşların Osmanlı Devleti tarafından göçe zorlan-
ması olayında bir kısım Ermeninin zayiatını, "Er-
meni Soykırımı" olarak niteleyen ve bu delilsiz id-
dialarının tanınmasını Türkiye'ye dayatan ve bu da-
yatmayı her yıl tekrarlayan bazı önemli Avrupa ülke-
leri, bu dayatmalarına son vererek, çeyrek asırdan
beri Azarbeycan topraklarının yüzde yirmisini işgal
altında tutan Ermenistan'ı, bu işgaline son vermeye
dâvet etmektir. Bu dâveti kabul etmediğinde ise,
ona savaş açılacağını duyurmalı ve gerekeni
yapmalıdır.

Bu haksız işgal göz önünde dururken, bazı Avrupa
ülkelerinin, tâ bir asır öncesine gidip delilsiz dâvâla-
ra sarılması ve bununla Türkiye'yi taciz etmesi, hak
ve adâlet yolunda olduğunu iddia eden o Avrupa
ülkelerinin yöneticilerine yakışmıyor. O yöneticilere
yakışan, önce göz önündeki haksızlıkları gidermek-
tir. Ancak bu haksızlıklar giderildikten sonra yüz yıl
öncesinin dâvâlarına bakmak hak olabilir. Bu dâvâ-
lara bakarken de, Osmanlı Devleti'ni Ermenileri gö-
çe zorlamak durumunda bırakan Rusya, İngiltere,
Fransa, Italya ve diğer devletler de hesap vermeye
hazır olmalıdır. Eğer hesap vermeye hazır değiller-
se, delilsiz iddialarından da vazgeçmeli ve Türkiye'
yi rahat bırakmalıdırlar.

Ayrıca iddialarında ısrar eden o Avrupa ülkeleri,
kendilerini Osmanlı Devleti yerine koyup sormalı-
dırlar: "Acaba Osmanlı Devleti'nin yerinde biz ol-
saydık Ermenilere ne yapardık?" Bunun cevabını,
Hitler'in Yahudilere yaptıklarında görebilirsiniz. Şu
anda da Avrupa ülkelerinin Suriyeli mültecilere na-
sıl davrandıklarını, onları nasıl reddettiklerini ve
süründürdüklerini görmekteyiz.

Bu durumda o Avrupa ülkeleri (ellerinde geçerli de-
lilleri olmadığı halde) Türkiye'ye "Ermenilere soykı-
rım yapıldığını tanı" demeye utanmayacaklar mı-
dır? Hem o dönemde Ermenilerin yaptıkları soykı-
rımları gündeme getirmeyen Avrupalı yöneticiler,
"adâletli" olduklarını nasıl iddia edebilirler?

Ey Avrupa ülkeleri! Utanmalı ve adâletli olduğunuzu
isbatlamalısınız! Eğer utanmaz ve adâletinizi isbat-
lamazsanız, insanlık ve medeniyetten çıkmış olur-
sunuz. Bu halde sizin bir hükmünüz kalmaz. Eğer
gerçekten hak ve adâleti çok önemseyen milletler-
seniz, işte gözünüzün önünde koskocaman bir hak-
sızlık var. O haksızlık: Ermenistan'ın Azarbeycan
topraklarının yüzde yirmisini yirmi iki yıldır işgal al-
tında tutmasıdır. Hadi kaldırın bu işgali, eğer hak
ve adâlet çok umurunuzdaysa! Niye kaldırmıyorsu-
nuz? Halbuki siz 22 Avrupa ülkesi, Ermenistan'ı bir
tokatta devirebilecek güçtesiniz. Rusya'dan mı kor-
kuyorsunuz? Yanınızda koskoca Amerika var! Ma-
dem yüz yıl önceki dâvâlara bakacak kadar hassas
ve hakperestsiniz, kaldırın bu işgali ortadan. Hak-
perestliğinizi isbat edin. Yoksa, yüz yıl öncesine
gitmeye hakkınız yoktur.

Yoksa bu dâvâyı beğenmediniz mi? O zaman İsra-
il-Filistin dâvâsına bakın ve İsrail'i, yarım asırdır iş-
gal altında tuttuğu yüzde yirmibirlik Filistin toprakla-
rından çıkarın. Eğer çıkmayı kabul etmezse, ona
savaş açın, haksızlığı giderin. Eğer bu haksızlığı
gidermezseniz, milletlerinizin nazarında küçülecek-
siniz. Ama siz, bu küçülmeyi kabul etmemeli ve ü-
zerinize düşen görevi yerine getirmelisiniz. Çünkü
âciz değilsiniz, yeterli gücünüz var. Osmanlı Devle-
ti'nin mensuplarını diriltip hesap soramazsınız. Fa-
kat İsrail ve Ermenistan'dan hesap sorabilirsiniz.

Sizlerden, gerekli hesabı sormanızı ve gereken
hakkın alınmasını talep ediyoruz. Ama, "ama" de-
meden, hemen!

İmza: Mehdiyet Makamı.


Not 1: Eğer Avrupa ülkeleri Osmanlı'yı yutmaya
kalkmasaydı ve Rusya da Ermeni komitacıları isya-
na sevketmeseydi, Osmanlı Devleti'nin de Ermeni-
leri göçe zorlamasına gerek kalmazdı. O halde her-
kes (geçmişteki dedelerinin) suçunu görmeli, ona
göre hareket etmeli.

Not 2: Eğer soykırım iddiasından vazgeçmeyen o
Avrupa ülkeleri: "Ermenistan'a savaş açmak bizim
değil, Azarbeycan'ın görevidir" derlerse, o zaman
o Avrupa ülkeleri Azarbeycan'a destek vermeli ve
Rusya da, Azarbeycan'ın Ermenistan'dan hakkını
almasında engel çıkarmamalıdır. Hak ve adâlet
bunu gerektirir. Öyle değil mi?

Not 3: Vatikan lideri, Ermenistan ve İsrail'i, işgal al-
tında tuttukları topraklardan çıkmaya ne zaman dâ-
vet edecektir? Aynı dâveti, Rusya'nın Ermenistan'a
ve Amerika'nın da İsrail'e yapması gerekmez mi?
Fakat yapılacak dâvetlerin yaptırım gücü olmalıdır.
Yoksa o dâvetlerin bir değeri olmaz.

Not 4: Azarbeycan yönetiminin, Ermenistan'a: "Fa-
lan tarihe kadar işgal ettiğin topraklarımdan çık.Çık-
madığın takdirde sana savaş açmak zorundayım"
deme hakkı vardır.Azarbeycan'ın bu hakkını kullan-
masında eğer Rusya, Ermenistan'ın haksızlığına
destek vermeye kalkarsa, Üçüncü Dünya Savaşı'
nın düğmesine basmış olur. Rusya bu haksızlıktan
uzak durmak zorundadır. Artık emperyalist dönem
sona ersin. Rusya da bu sona sevinçle katılsın.

Not 5: Türkiye'yi her yılın Nisan ayında "Ermeni
Dosyası"yla taciz etmesini bilen Avrupa ülkelerinin
yönetimleri, Ermenistan yönetimine şunu diyebil-
melidir: "Sen önce içinde bulunduğun işgal haksız-
lığına son ver ki, senin yüzyıl önceki dedelerinin
uğradığı sözde haksızlık gündeme gelebilsin. Sen
işgaline son vermedikçe, bir asır öncesinin dâvâla-
rına bakamayız."

Not 6: Türkiye yönetimi de, "Ermeni Dosyası"yla
tacizlerine son vermek istemeyen Avrupa ülkeleri-
ne şunları söylemek durumundadır: "Ermenistan
yönetimi, içinde bulunduğu işgale son vermediği
müddetçe, "Ermeni Dosyası" gündemimize gire-
mez! Onu gündemimize aldığımızda da, Osmanlı-
yı zor durumda bırakan Rusya ve Avrupa ülkeleri-
nin yakasına yapışmak zorunda kalırız."

Not 7: Avrupa'nın dikkatine! Azarbeycan'a ait Kara-
bağ, Rusya tarafından işgal ettirilmiştir. Bunun için
Rusya, Ermenistan'a: "İşgaline son ver. Yoksa se-
ni döverim" demeyecektir. Çünkü Rus lideri Putin,
bu işgal bölgesini Türkiye'ye saldırmak için kullana-
caktır. Bu sebeple Putin, bu işgalin sona ermesini
isteyemez ve izin veremez. Çünkü Putin'in Türkiye'
ye saldırmaya ihtiyacı vardır. Çünkü Dünya İmpara-
torluğu'na giden yolun, "Türkiye'nin sırtını yere vur-
maktan geçtiği"ni bay Putin çok iyi bilmektedir. Tür-
kiye'nin sırtını yere vurduktan sonra sıra, Avrupa'ya
gelecektir.Avrupa'nın sırtını da yere vurduktan son-
ra, gerisi kolaydır! Çünkü Amerika Birleşik Devlet-
leri'nin, Rusya'ya karşı savaşmaya cesareti yoktur.
Rusya lideri, bunları elbette ki inkâr edecektir. Fa-
kat unutulmamalıdır ki, "harp hiledir". Türkiye'nin
sırtı yere vurulduktan sonra Avrupa kokmalıdır!
(Avrupa'nın en zenginleri, gelecekteki savaşı gör-
dükleri için, sermayelerini Amerika'ya kaçırmaya
başladılar. Apaçık gösterdiğimiz geleceği, Avrupalı
liderler de görmeli, önlemlerini almalı ve Türkiye'yle
uğraşmaya son vermelidirler.)

Not 8: Bu bildiri, uluslararası diplomatik platformda
paylaşıldı.

Not 9: Türkiye ve Azarbeycan yönetimleri bu bildiri-
mizi veya bir benzerini, bütün Birleşmiş Milletler
üyelerine iletmelidir.

İmza: Mehdiyet Makamı.


                     Allah'tan başka ilah yoktur.
          Mehdi ve Mesih O'nun kulu ve elçisidir.

Zaman:  Yeni Çağ'ın onaltısı, Nisan ortası.
Mekan:  Avrupa.
Makam: Uyarı ve Hakka dâvet.
Boyut:   Muranizm.

                                                   YAYINLAYAN
                                       AVRUPA  MURANİSTLERİ
                                       *   *   *