AVRUPA BİRLİĞİ YÖNETİMLERİNE İKİNCİ UYARI!
yönetimin
hak ve adâletle yapılmasını emreden eşsiz TANRInın adıyla
Avrupa
Birliği yönetimlerini
ikinci kez uyarmak zorundayız. Çünkü bazı Avrupa yönetimleri, müslümanlara karşı haksızlık ve
adâletsizlik içindedir ve bunda
inat etmektedirler. Bu inat ise hak ve adâleti ezip geçmektedir. Bu da kabul edilemez bir
durumdur. Çünkü bir ülkeyi
yönetenlerin, hak ve adâleti çiğneme ve çiğnetme
hakları yoktur. Onların görevi, hak ve adâleti uygulamaktır. Adâletin bir ilkesi de, ayrımcılık yapmamaktır. Yani suç işlemiş sıradan
vatandaşları cezâlandırırken, suç işleyen
sevdiklerinizi kayıramazsınız, onları adâletten kaçıramazsınız. Bunu
yaptığınız an adâleti çiğnemiş olursunuz.
Muhammed
Peygamber sizin bir hakkınızı yemedi, çiğnemedi.
Dolayısıyla ona hakaret etme ve ettirme hakkınız yoktur.
Fakat Fransa Cumhurbaşkanı, insan soyunu kurutacak bir fiil içinde olan eşcinsellere ve Filistinlilerin topraklarını gasbetmiş ve gasbetmekte
olan yahudilere ve
Cumhurbaşkanlığı'na hakareti yasaklarken, Fransızların hiçbir hakkını yememiş ve çiğnememiş Muhammed Peygamber'e hakaret edilmesine
izin vermekte ve bu izinle de Muhammed bağlısı
yüzmilyonlarca müslümana küfrettirmektedir. Bu çok büyük saygısızlık ve saldırı son bulmalıdır.
Unutmayınız! İsa, Musa ve Muhammed Peygamberler sizin
bir hakkınızı yemedi ve çiğnemedi. Bu
halde onlara hakaret etme ve ettirme hakkınız yoktur. Onlara inanmama hakkınız vardır, fakat hakarete izinli değilsiniz. Haklı ve adâletli olma bunu gerektiriyor.
Madem ülke yöneticisisiniz, hak ve adâletin gereklerini yerine getiriniz. Onların hakkını çiğnetmeyiniz.
Peygamberlerin
hakkını çiğneme hakkınız olmadığı gibi, onların bağlılarının haklarını da çiğneme hakkınız yoktur.
Bir müslüman kadın başını örterek
okumak ve çalışmak istiyorsa, onun bu hakkını
gözetmelisiniz. Ülkenizde başı açık bir kadının okuma ve çalışma hakkı olduğu gibi, başı kapalı bir kadın da bu hakka sahip olmalı. Çünkü eşitlik ve adâlet bunu gerektirir. O halde
başı kapalı bir kadına okul ve işyeri yasaklanıyorsa, başı açık kadına da yasaklanmalı. Başı açığa yasak yoksa, başı kapalıya da yasak olmamalı. Çünkü başı kapalılar da sizin meşru vatandaşınızdır ve devletinize vergi ödemektedir.
Ayrıca siz laiklik ilkesine bağlı ülkelerin
yöneticileri ve aydınları olarak erkeğin kadını dövmesini
hoş karşılamıyorsunuz.
Hatta bu konuda Kur'anın meşru iznine de karşı çıkıyorsunuz. Ama müslüman bir kadının baş örtülü olarak okuma ve çalışma hakkına tecavüz ederek
ona en büyük dayağı atıyorsunuz. Müslüman kadına attığınız bu dayak
size yakışıyor mu, yakışır mı?
Hem siz
Avrupa Birliği ülkeleri, laikliği yani dinler arasında tarafsızlığı kabul etmiş ülkelersiniz. O
halde sekülerlik dininin bağlıları olan başı açık kadınlara karışmadığınız gibi, başı örtülü müslüman kadınlara da karışmamalı değil misiniz?
Eğer laiklik herhangi
bir dini referans almamaksa, sekülerlik dininin kadınlarının başı açıklığını niçin referans alıyorsunuz ve bunu giyim konusunda temel ölçü yapıyorsunuz? Fransa laiklikten ne zaman çıktı?
Unutmayınız! "İfade özgürlüğünü yasaklayamayız" diyerek Muhammed Peygamber'e ve
dolayısıyla bütün bağlılarına hakarete izin veriyorsunuz, bununla da
çok büyük bir suç işliyorsunuz.
Madem ifade özgürlüğü sizin için bu kadar önemli, o halde bir kadının başını örterek
kendini ifade etme özgürlüğüne de karışmayınız. Fakat kendini ifade etme özgürlüğüyle bir inanca hakaret etme aynı ve eşit şeyler değildir.
İfade özgürlüğü bir haktır. Fakat hakaret bir hak degildir. O
halde ifade özgürlüğüne bir sınır koymalısınız. Çünkü bir özgürlüğün başkalarının hakkını çiğneme hakkı yoktur. Bu durumda ifade özgürlüğünü hak ve adâlet ve namus ölçüleriyle sınırlandırmalısınız. "Biz bir devletiz" diyorsanız, bunu yapmak zorundasınız. Çünkü bir devlet; hak, adâlet, namus ve
bunlara bağlı özgürlükle idare edilir. Bu idareyi
yapamayacak olanlar da yönetimden çekilir, yönetilen olmayı kabul
eder.
Yönetici mi
olmak istiyorsunuz, yönetilen mi? Madem yönetici olarak kalmak istiyorsunuz, o
halde hak ve adâlet ve namus ve bunlara bağlı özgürlüğün gereklerini yerine getiriniz.
İmza: Mehdiyet Makamı.
Not 1: Bir kadın açıksaçıklığıyla mahremi olmayan bir erkeğin ahlâkını bozmamak
ve erkeğin de kadının açıksaçıklığına kapılarak ona kötülük
etmemesi için Kur'anda kadınların kollarını, bacaklarını ve göğüslerini açarak veya seksî kıyafetle sokağa çıkması yasaklanmıştır. Fakat başı örtüp örtmeme konusunda kesin bir emirde
bulunmamıştır. Bu sebeple başı örtüp örtmemede kadınlar özgür bırakılabilir.
Yani bir müslüman kadın isterse başını örter,
istemezse örtmez. Ama kollarını, bacaklarını ve göğsünü kapatmak zorundadır. Madem Kur'an başı örtme konusunda bir zorlamada
bulunmuyor, Avrupa ve Avrupaî yönetimler de başını örtmek
isteyen kadınlara açmaları için zorlamada bulunmamalı, onları özgür bırakmalıdır. Çünkü müslüman bir kadın güzelliğini gizlemek ve başka erkeklerin ilgisini çekmemek istiyorsa, başını örtmek
isteyebilir. Bu onun yaratılışsal hakkıdır.
Not 2: Bu bildiri bütün
Avrupa aydını ve siyasetçilerine, medya ve basınına
iletilmelidir.
İmza:
Mehdiyet Makamı.
Tanrı tektir. İsa, Musa ve
Muhammed tekTanrı'nın elçisidir.
Zaman: Yeni Çağ'ın yirmisi, Kasım başı.
Mekan: Avrupa.
Makam: Hakka dâvet ve uyarı.
Boyut: Muranizm.
Yayınlayan: Avrupa Muranistleri.
*
* *