Sonntag, 29. August 2010

MÜSLÜMANLARIN "ALLAH VAR" DEMESİ ANLAMSIZ MIDIR?

MÜSLÜMANLARIN "ALLAH VAR" DEMESI ANLAMSIZ MIDIR?

(Bu bildiride; yazarimiz Hakki Hakperest'in, mustafaakyol.org site-
sinde, müslümanlarin "Allah var" demesini "anlamsiz" bulan "Sen-
yör Grand" rumuzlu tartismaciya verdigi cevaplari bulacaksiniz.)


Ateistler, Allah'in "yok" olduguna inanir. Müslümanlar da, "var"
olduguna inanir. Bu halde Allah: "Varlik olmayan bir Var"dir, "yok"
degildir. Yani: "Varligin ve yoklugun tek Varedicisi"dir. Yani: "Lâ ilâ-
he Illallah"tir. (Allah'tan baska ilah yoktur veya O'ndan baskasi ilah
degildir.) Bu da: "O bir 'var'dir, 'yok' degildir"dir. "Var" olmasa, "yok"
olmaz. 1 olmasa, 0 olmaz. Yaratici olmazsa, yaratik olmaz. Yaratik
"var"sa, Yaratici da "var"dir. Bu da sonucta: "Lâ ilâhe Illallah"tir.

Senyör Grand, siz haklisiniz: Allah bir "varlik" degildir. Fakat Candar-
oglu da haksiz degildir. Cünkü o da: "Allah, varligi kendinden olan
veya varligi gerekli olan varliktir" derken, o bunu; "Allah'in baskalari
tarafindan varedilmedigini" kabul ederek söylüyor.

Sanirim bu tartismadaki anlasmazlik, kavram bulma zorlugundan ve
ifade etme yetersizliginden kaynaklaniyor.


Bay Senyör Grand,

Candaroglu'yla yaptiginiz tartismada bir cümlenize takildim.
Dediniz ki: "Allah hakkinda var-yok demenin bir anlami yoktur."

Ben de diyorum ki: Nicin olmasin?
Cünkü, Allah bir "varlik" degildir, fakat "var"dir. "Yok" olsa,
"Lâ ilâhe illallah" olmaz. Lâ ilâhe illallah olduguna göre, Allah da
"var"dir. Allah'in "var" olmasina nasil "yok" deriz?

Cünkü Enbiya 22. ve Isra 42. ayetlerde Allah: "Allah'tan baska
ilahlar olsaydi, ..." diyor. Dikkat ediniz: "Olsaydi" kelimesi, O'nun
"var" oldugunu bildirir. Yani "baska ilahlar yok", ama O "var".

Karsimda bir agac olsa, "bu agactan baska agac yoktur"dan baska,
"karsimda bir agac var" diyemez miyim? Elbette diyebilirim! Peki,
ortada bir "Lâ ilâhe illallah" varsa, "Allah 'var'dir" niye diyemiyeyim?
"Allah'tan baskasi ilah degildir" desek, bir ateist yine de "Allah yok-
tur" diyemez mi? Elbette ki der ve diyor!

Hem dıkkat edelım: "Allah'tan baska ilah yoktur (veya) O'ndan bas-
kasi ilah degildir" demek, "Allah'tan baska birsey yoktur" demek de-
gildir. Cünkü ortada bir kâinat 'var'dir! Allah, yarattigi kâinati inkâr et-
mez. Demek, "Lâ ilâhe illallah": Allah'tan baska ilahlari reddeder. A-
ma "seyler"i ve yaratiklari reddetmez. Sadece onlardan bir "ilah" ci-
kamayacagini bildirir.

Demek: "Allah var-yok" demenin bir "anlami" 'var'dir. Dolayisiyla
"Allah vardir" demekte bir kusur görmüyorum.

Senyör Grand,

Ateistler, Allah'in "yok" olduguna inanir. Müslümanlar da, "var"
olduguna inanir. Bu halde Allah: "Varlik olmayan bir Var"dir, "yok"
degildir. Yani: "Varligin ve yoklugun tek Varedicisi"dir. Yani: "Lâ ilâ-
he Illallah"tir. (Allah'tan baska ilah yoktur veya O'ndan baskasi ilah
degildir.) Bu da: "O bir 'var'dir, 'yok' degildir"dir. "Var" olmasa, "yok"
olmaz. 1 olmasa, 0 olmaz. Yaratici olmazsa, yaratik olmaz. Yaratik
"var"sa, Yaratici da "var"dir. Bu da sonucta: "Lâ ilâhe Illallah"tir.

Biraz daha ileri gidersek: Biz aklimizla gördüklerimize göre bir yargi-
da bulunuyoruz. Fakat hersey bizim aklimizla ve gördüklerimizle
sınırlı degildir. Bunun icin: "Yaratiklar olmasa da Allah yine 'var'dir".
O "var" oldugu icin biz de 'var'iz ve bu varligimizla bunlari söyleyebi-
liyoruz.

Senyör Grand, siz haklisiniz: Allah bir "varlik" degildir. Fakat Candar-
oglu da haksiz degildir. Cünkü o da: "Allah, varligi kendinden olan
(veya) varligi gerekli olan varliktir" derken, o bunu; "Allah'in baskalari
tarafindan varedilmedigini" kabul ederek söylüyor.

Sanirim bu tartismadaki anlasmazlik, kavram bulma zorlugundan ve
ifade etme yetersizliginden kaynaklaniyor.


Senyör Grand,

Kur'anda Allah, sadece "Lâ ilâhe illallah" demiyor. Bu cümleyi:
"Muhammeden Resulullah"la tamamliyor. Yani: "Muhammed Allah'in
Elcisidir". Yani: Hz. Muhammed'in elciligi olmasaydi, biz, Allah'in
"var" oldugunu veya "O'ndan baska Ilah olmadigi"ni bilemiyecektik.
Bu durumda "Allah var-yok" demenin bir anlami olmazdi. Cünkü akil
kendi basina varlik üstü bir Var'i bilemez. Cünkü herseye ihatasi yok-
tur. Fakat simdi biz Hz. Muhammed'in elciligiyle "bir Allah'in var ol-
dugu"nu ögrenmis bulunuyoruz. Bu ögrenim ve bilgilenme sebebiyle
de; "Allah var-yok" demenin bir anlami vardir. Bir anlami vardir ki,
Kur'anlilar Allah'in "var" oldugunu kabul ederken, ateistler de O'nun
"yok" olduguna inaniyor, "var" oldugunu reddediyor. Bu kabul ve red
elbette ki "anlamsiz" degildir.

Sonuc: Yani: Siz belki bir filozof ve cok bilgili bir kimse olabilirsiniz.
Fakat "Allah'in bilgilendirdigi bir kimse" degilsiniz. Bu gercegi bilme-
nizde fayda var...


Senyör Grand,

Demissiniz: "Kitabimizda Allah icin "var" denmiyor, denemez, bu
Allah'a $irke/ortak-kosmaya goturur. Cunku varlik onun yarattik-
laridir, O yaratiklarindan bir yaratik degildir, onun icindir ki ancak
onun yarattiklari icin var/yok diyebiliriz O'nun icin degil."

Kur'anlilar "Allah var" derken, O'nun "bir yaratik" olmadigini ka-
bul ederek "var" diyorlar. Bu demede bir ortak kosma yoktur.
Cünkü, Allah, "Kendinden baska ilah olmayan"dir. Fakat O "bir
yok" degildir. O bir yok olmadigi icin de "var" diyoruz. Cünkü O'
nun "var" oldugunu yani "eşsiz bir Ilah" bulundugunu, Hz. Muham-
med'e indirilen Kur'andan ögrenmis bulunuyoruz. Bu gercekler
ortada dururken, milleti kavram darligina hapsetmenin bir anlami
yoktur!


Senyör Grand,

Diyelim ki siz: "Allah'tan baskasi ilah degildir" dediniz. Bir ateist de
cikip buna karsi: "Hayir, Zeus da bir tanridir" diyebilir ve diyor. Yani
"degildir"in de bir ziddi ve karsiligi var. Simdi burda "budur" ile
"degildir"in bir anlami var mi, yok mu? Yani bu sözler "anlamsiz"
midir?

Siz: "Allah'tan baskasi ilah degildir" demeye devam edebilirsiniz.
Bizim buna bir itirazimiz yok. "Fakat biz de: "Allah'tan baska ilah
'YOK'tur" ve "Tek bir Tanri 'VAR'dir, o da Allah'tir" demeye devam
edecegiz. Bunun sevabi da, günahi da bize aittir.

Siz tekyasaciliga karsi "cokyasacilik" önerisini yaparken sahip
oldugunuz "genislig"e, bizim farkli görüs ve düsüncemiz karsisinda
da sahip olabilirsiniz herhalde...


Senyör Grand,

Allah(cc), Kendisinin "var" bulundugunu zaten biliyor. Bunun icin
O'nun: "Ben varim" demesine ihtiyaci yoktur. Hem, "görünmezde"ki
Allah'in "Ben varim" demesi anlamsiz olurdu. Cünkü insanlar ancak
gördüklerine "var" derler. Görmediklerine ise "yok" derler. Bir de
ancak bilgi ve kalbleriyle O'nun "varliginin" isaretlerini gördükleri ve
hissettiklerinde "var" kabul edip, O'na inanirlar. Dolayisiyla O: "Lâ
ilahe illAllah" der. Fakat O'nun nazariyla insanlarin nazari bir degil-
dir. Bu nazar(bakis) esitsizligi sebebiyle insanlar, bilgi ve inancla-
rina göre O'na "var-yok" diyebilirler. Ve inanclilar bilgileriyle O'nun
"varligi"nin isaretlerini gördükleri ve/ya kalbleriyle hissedip inandik-
lari icin: "Allah var" derler. Bu yüzden yani "kendi taraflarindan"
Allah'a baktiklari icin, onlarin: "Allah vardir" demelerinde bir yanlis
ve hata yoktur. Hata, Allah'in nazariyla insanlarin bakisini "bir tut-
mak"tir.

Not: Candaroglu, tesekkürünüz icin: Rica ederim!

Senyör Grand, bir insan cok bilgili olabilir. Fakat bununla birlikte
onun yanilmasi da mümkündür. Cünkü o, "mutlak bilgi"ye sahip
degildir. Hem; "her bilenin üstünde bir baska bilen vardir" gercegini
de unutmamak gerekir.



Senyör Grand,

Siz, Allah'tan; "Allah vardir denemez" seklinde bir ayet mi aldiniz?
Böyle bir ayet aldiniz da mi iddianizda diretiyorsunuz?

Bu tartismayi: "Allah'tan baska ilah yoktur, Senyör Grand Allah'in
kuludur" diyerek bitirmek istiyorum. Herhalde "böyle bir ayet yok"
diye, "Allah'in kulu" oldugunuzu reddetmezsiniz... Yoksa...?!


Senyör Grand,

"Allah var-yok" bahsini noktalamistim. Fakat sunlari da söylemeli-
yim:

(Yukarida Deniz Hanim'in da parmak basmis oldugu gibi) Kur'anin
indigi toplum, ateist bir toplum degil, Allah'tan baska ilahlar uyduran,
puta tapar bir toplumdu. Bu yüzden Allah onlarin "hali"ne uygun ola-
rak: "Lâ ilâhe illAllah" demistir. Eger o toplum ateist, yani "Allah
yok" diyen bir toplum olsaydi, bu halde o topluma indirilen söz daha
baska, meselâ: "Hic süphesiz ki, Allah 'VAR'dir, birdir, essizdir. Mu-
hammed O'nun elcisidir" seklinde olacakti.

Ben de: "Lâ ilâhe illAllah" diyorum. Fakat "düsünce" ve "tercümeleri-
miz" farkli. Biz sizinkine saygi gösteriyoruz. Ama siz bizimkine say-
gi gösteremiyorsunuz. Sorun bu!


Senyör Grand,

Eğer "şu hal ve şartta Allah var denilemez" derseniz, bunu anlarım.
Fakat "hiç bir hal ve şart ve makamda Allah var denilemez" derseniz,
buna karşı çıkarım. Çünkü, "Allah var denilemez" şeklinde bir ayet
yoktur.


Senyör Grand dedi 1:

[O zaman "Allah yoktur" diyen Ateistlerin soyle bir soruya cevap
vermeleri gerekli oluyor: "Ne demek Allah vardi da yok mu?"

Cevap: Ateistler bu sualinize söyle cevap vereceklerdir: "Allah hic
bir zaman olmadi ki, simdi olsun!"

Yani: Onlar icin "Allah yok" demenin cok büyük bir "anlami"
(VAR)dir.

Senyör Grand dedi 2:

Ayni sekilde "Allah vardir" diyenlerin soyle bir soruya cevap
vermeleri gerekli oluyor: "Ne demek Allah yoktu da var mi?"
boylece ikisinin de sacmaladigi gosterilmis oluyor.]

Cevap: "Allah vardir" diyenler, Allah'in ezelî ve ebedî varligini
(müslüman olmadan önce) "bilmiyor"du. Bu bilgisizlik nedeniyle
de O'nu "yok" biliyordu. Ama O'nun ezelî ve ebedî varligini Kur'
andan ögrenince, "O vardir" demeye basladilar. "Lâ ilâhe illAllah"
in anlami ise daha baskadir. Bu Kur'an cümlesi, Var-yok tanimla-
masini iptâl etmez. Ancak "vardir"a destek verir ve "yoktur"a da
cevap verip, onu yalanlar.

Yani Allah'in 'var-yok'lugu, "bize göre"dir. Aklin arastirmasiyla
yapilan var-yok tanimlamasinda bir sacmalik yoktur. Cünkü bu,
aklin acizlik ve sınırlılığından dogan bir "ihtiyac"tir.

Bunun icin, sizin "anlamsiz" saydiginiz sey, bizim icin "ANLAMLI"
dir. Bu durumda belki: "Asil sizin iddianiz (ANLAMSIZ)dir",
demek zorundayiz.

Görüyorsunuz: Ögrendiginiz koskoca felsefe buhar oldu!


Arkadaslar,

Ben, Senyör Grand'in nece konustugunu bir türlü cikartamadim.
Filozofca mi, Kur'anca mi, tarikatca mi, tasavvufca mi, yoksa Yeni
Zelandaca mi anlayamadim. Icinizde onun lisanini bilen biri varsa,
lütfen aramizda tercümanlik yapsin:

Ihlas Suresinde Allah; "dogmadigini", "dogurulmadigini" söylüyor.
Biz Kur'anlilar da bu ifadeyi; "Allah, ezelî ve ebedîdir" seklinde
tanimliyoruz. "Senyörümüze göre" ise böyle bir tanimlama "Allah'a
iftira" imis. Simdi gecmisteki onbinlerce âlim ve evliya bu tanimla-
mayi yaptigi icin Allah'a iftira mi etmis oldu?

Yoksa bu Senyör Grand, aramiza girmis bir "saptirgan" midir?


Senyör Grand'in basarisi!

En azili ateistler bile bizim imanimizi yikmayi basaramadi. Ama bir
"Senyör Grand" geldi, bir hafta icinde bizi imandan cikarmayi basar-
di! Cünkü onun "filozof aklina göre", "Allah var" demek, "anlamsiz"
mis ve bu anlamsizligi sürdürenler de "Allah'a iftira" etmekte imis.
Biz simdi "Allah var" demekte oldugumuzdan da, "müfteri" oluyoruz.
Bu da tabii "imandan cikis" sebebi demektir. Eyvah, gitti bizim iman!
Birbucuk milyar müslüman da "Allah var" demege ve onlarin âlimleri
de inancsizlara Allah'in "varligi"ni ve "birligi"ni isbatlamaya devam
edecegine göre, dünyada Senyör Grand'dan baska "Müslüman" kal-
mamaktadir!

Erbakan Hoca veya MSP'liler de gecmis zamanda, MSP'li olmayan-
lari "kâfirlik"le sucluyorlardi. O zamanlar kâfir olmak korkusundan
MSP'li olmayi bile düsünmüstüm. Neyse ki, Allah gercegi göstermis-
ti de, o belâdan kurtulmustum. Cünkü "MSP'li olmayanlar kâfir olur"
seklinde bir ayet yoktu... Ama simdi karsimizda baska bir belâ var.
Bakalim ondan nasil kurtulacagiz? Acaba Kur'anda: "Allah var diyen-
ler kâfir olmustur" seklinde bir ayetin bulunmamasi bizi kurtarir mi?...


Sonuc aciklamasi,

"Allah var" demenin anlamliligi ve anlamsizligi ile ilgili tartismada
sonuc:

Yalniz yaratilmislar icin degil, herseyin yaraticisi Allah icin de "O
var" denebilir. Bunun denilmesinde (Kur'anca) bir anlamsizlik ve
hata yoktur. Cünkü bunun söylenilmesini engelliyecek acik bir ayet
yoktur. Kur'anda ancak su kadari vardir: "Allah hakkinda bilmediginiz
seyler söylemeyin" der. Allah'in "var" oldugunu söylememiz, "bilme-
digimiz" bir sey degildir. Cünkü Allah Kendi "varligi"ni, Kur'an indire-
rek bildirmistir. (Lâ ilâhe illAllah=Yoktur Allah'tan baska ilah) Yani:
ilah olarak sadece Allah "var"dir. O'ndan baska ilah "yok"tur. Dolayi-
siyla "Allah var" demekte, O'na bir "iftira" yoktur. Hem Kur'anllilar "O
var" derken, bunu Allah'i asagilamak icin kullanmiyorlar. Bu kullanim
lisanin gerektirdigi bir zorunluktur. Böyle oldugundan, "O var" demek
bir "küfür" de olamaz. Eger Allah cennette göz ile görülebilecek bir
Ilah'sa -ki öyledir-, bu halde O'nun "var" oldugunu söylemek anlam-
siz olmaz, hata degildir, küfür de sayilmaz.

Eger Senyör Grand: "Felsefî acidan anlamsizdir" derse, bunu anlariz.
Fakat "Kur'anî ve Islâmî acidan anlamsizdir" derse, bunu kabul et-
mek mümkün degildir. Cünkü elinde bunu kabul ettirecek bir delili
yoktur.

"Allah sizin icin kolaylik diler, zorluk dilemez" ayetinin geregince,
Senyör Grand, milleti kavram darligina hapsetmeye son vermelidir.
Son vermezse, müslümanlara kötülük yapmis olacaktir. Herhalde
Senyör Grand bu zulmü kazanmak istemez...


Merhaba Candaroglu,

Sizinle ilgimi ceken bir noktayi paylasmak istiyorum:

Lâ ilâhe illAllah cümlesi: "Allah'tan baskasi ilah degildir" seklinde
tercüme edilirse, "sanki baska ilahlar varmis da, onlar ilah olamaz-
mis" gibi bir mânâ aciga cikiyor.

Ama: "Allah'tan baska ilah yoktur" seklinde tercüme edilirse, yuka-
ridaki anlamlar dogmuyor. Yani: "Ilah olarak sadece ALLAH vardir".
Bence (Senyör Grand'in hilafina olarak) bu tercüme daha isabetlidir.

Fakat "Lâ ilâhe illAllah" birleme cümlesini bir ateiste söylemekte
fazla bir etki meydana getirecegini düsünmüyorum. Cünkü bir ateist,
-gercek olsun, sahte olsun- hic bir Tanri'yi tanimiyor, kabul etmiyor.
Dolayisiyla onlara: Allah'tan baskasi ilah degildir" veya "baska yok-
tur" demenin de bir anlam ve faydasi kalmiyor.

Bu durumda onlara yepyeni bir ayetin inmesi gerekiyor. Allah adina
ayet bulmaya hakkimiz yok ama, ben Kur'andan örnek alarak, eger
Allah ateistlerle ilgili yeni bir ayet indirecek olsaydi, o ayetin herhal-
de söyle olacagini düsünüyorum: "Hic süphesiz ki sizi yaratan, ya-
şatan ve yöneten bir ilah var. O, Benim! Eger Ben olmasaydim, siz
var olamazdiniz. Madem (var)siniz, inkâriniz yalandir! Madem varo-
lusun kaynagi olarak gördügünüz madde ve tesadüf size bir ayet
indirmedi, indiremez; o halde yalaniniza son verin!"

Hata ettiysem, Allah kusurumu affetsin...

(Allah, kendisine bilgi verdigi kimselere istedigini söyletir.)

***

Sonuc ne oldu?

Tabii Senyör Grand yukarida verdigim cevaplarin hic birini kabul et-
medi ve "Allah var demek anlamsizdir" demeyi sürdürdü. Halbuki,
"var" demek, yalniz yaratilmislar icin degil, yaratici Allah icin de
kullanilabilir. Cünkü bunun kullanilmasini engelliyecek ne bir ayet
vardir, ne de Allah'i asagilayacak bir durum! "Ona göre" ise, "var"
demek; yalnizca yaratilmislar icin kullanilabilirmis... Ama, bunu
isbatlayacak bir delili yok!

Zaman: Yeni Cag'in onu, Agustos sonu.
Mekan: Avrupa.
Makam: Cevaplama.
Boyut: Muranizm.

YAYINLAYAN
AVRUPA MURANISTLERI
* * *

Dienstag, 24. August 2010

ATEİSTLER SORUYOR KUR'ANİSTLER CEVAPLIYOR 14

ATEISTLER SORUYOR KUR'ANISTLER CEVAPLIYOR 14

(Dikkat! Burada gecen agir sözler, gercegi arayan ve dine saygili
olan ateistlere degil, Islâmiyet'e karsi mücâdele veren ateistleredir.)

Bayan ateist demis: "[Her yeni düzen, yerini aldığı düzeni haklı
veya haksız argümanlarla kötüler...]
Aynen katılıyorum. Putperestliğin günah olduğuna, Yahudi ve
Hıristiyanlığın tahrif edilmişliğine ilişkin sözde tanrısal bildiriler
de aslında tanrısal filan olmayıp yeni düzenin eskisini kötülemesi,
yanlışlamasıdır."

Cevap: Kur'an, kendinden önceki semâvî dinleri kötülemez. Ancak
onlara sonradan ilâve edilmis uydurmalari yanlislar, onlari düzeltir.
Gerekli düzeltme yapilmis ve kabul edilmisse, Isevîlik ve Musevîlik
de gecerliligini korur. Gerekli düzeltme yapilmaz ve kabul edilmezse,
o dinler gecerlilik kazanamaz.

***

Ateist demis: "Sizi yazdiklarimda bir tane hata bulmaya davet
ediyorum. Dayanaksiz iftira atmakta iyisiniz masaallah."

Cevap: Onun yazdiklarinin hepsi hatadir. Cünkü verdigi cevaplar
ve bulundugu iddialarin hepsi Hakk'i inkâra dayaniyor! Inkârin
neresini dogrulayalim? Biz iftiradan hoslanmayiz. Ama o, iftiraci-
larin en iyisidir!

***

Ateistlerin Hakk'i inkârda kendilerini "hatasiz" görmesi gibi, seytan
da kendini hatasiz görür. Allah, seytana dedi: "Yarattigim şu insana
secde et." Seytan, dedi: "Ben ona secde etmem. Cünkü ben ondan
iyiyim, o benden kötü. Ben kötüye hic secde eder miyim!" Allah da,
kendini hakli, Allah'i haksiz sayan seytani cennetten kovdu. Cennet-
ten kovulan da, cehenneme odun oldu! Hakk'i yalanlayan ateistlerin
sonu da böyledir işte... Ama onlar bu gercegi de inkâra devam
edeceklerdir. Nereye kadar? Atese girecekleri güne kadar!

***

"Uçan mor inekler nerede bulunur?" sualine, bayan ateist:
"Uçarak yedigökleri aşanlar nerede bulunursa orada!" cevabini
vermis. Ama bu cevap, yanlis cevap! Dogru cevap ise: "Ateist-
lerin Allah'a inancsizliklarinda bulunur" olmaliydi.

Hz. Muhammed'in Allah'a cikisina inanmayan ateistler, bizim
nazarimizda; "dünya dönüyor" diyen Galileo'nun sözlerini yalan-
layan Ortacag Papazlari gibidir.

Gelin ey Yenicag Papazlari! Hz. Muhammed'in gökleri aşarak
Allah'a cikisina simdiden inanin. Bir gün bilim bu cikisi gercek-
lerse, utanmayin... Utanc gününe varmadan, ateist papazligi
terkedin. Terketmeyeceginizi biliyoruz ama, biz dâvetimizi
yapmis olalim...

***

Eger ateistlerin gercegi gören gözü, gercegi duyan kulagi, gercegi
anlayan akli, gercegi hisseden kalpleri olsaydi; semâvî Kitap'larin
"gökten düsmedigi"ni, aksine "Allah'tan indirildigi"ni bilirlerdi. Ama
bilemezler. Cünkü gercege karsi onlarin kalpleri, akillari, gözleri kör;
kulaklari da sagirdir. Onlar, uzayli(?)larin dünyalilara "mesaj" gönder-
digine inanabilirler. Ama uzayin sahibi yüce Tanri'nin bir elcisine
"söz" indirdigine inanamazlar!

***

Ey Zeuslu, Ahurali, Mazdali, Xenuslu, Yehovali, Odinli, Thorlu,
Jupiterli ateist!

Sekiz tanriya kul olmakla, sekiz parcaya bölünmüssün. Tek Allah'
a inanirsan, parcalanmisliktan kurtulursun. Hem, varligini isbatlaya-
mayacagin tanrilar uydurmaktan vazgec. Acaba senin 8 tanrindan
hangisi bu evreni icad etmis ve onu işletmektedir? Yoksa bu icad
ve işletmeyi ortaklasa mi sürdürüyorlar? Ortaklasa sürdürüyorlarsa,
böyle aciz tanrilara kullukta hangi kuvveti buluyorsun? "Aciz"lerin
"gercek Tanri" olamayacagini ne zaman ögreneceksin? Hem sen
nasil oldu da gercek Tanri Allah dururken, aciz tanrilara kul oldun?
Sen "tanrisiz" degil miydin? Yoksa tanrisizliga "paydos" mu dedin?
Eh, bu da bir gelismedir! Ama "eksik" bir gelisme... Dilerim bunu,
"Allah'a inanc"la tamamlarsin. Hadi kolay gelsin...

***

Ey müfteri Ateist!

Allah'a inancsizliginla bütün kâinat ve kâinatlilara tecâvüz etmekte
oldugundan bir pedofili senin yaninda cok mâsûm kalir! Elinde hic
bir gecerli delil olmadigi halde mâsûm bir Peygambere iftira atmak-
la da, alcakligin zirvesine cikiyorsun. Ciktigin yerde istedigin kadar
kalabilirsin, seni kim indirir oradan! Ama dikkat et; oradan düsecegin
tek yer, Allah'in kodesidir. Kodese girmene de cok az bir vakit kaldi.
O az vakit geldiginde önce yokluk kuyusuna atilacaksin. Oradan da
inkâr ettigin kodese. Tekrar diriltilmemege gücün yok ki, o kodese
girmeyesin! Kodesli günlerin simdiden hayirli olsun!

***

Yedi tanrili(!) ateist demis 1: "Ey Zeussuz, Ahura Mazdasiz,
Xenusuz, Yehovasiz, Odinsiz, Thorsuz, Jupitersiz ve bize tapip
ateist olunamayacagini cakmayan etmeyen imansiz:"

Ey hem yedi tanrili ve hem yedi tanrisiz ateist! Ben yalnizca bir tek
Allah'a iman ederim. Birbirleriyle ortaklik kurmus aciz sahte tanri-
lardan da nefret ederim.

Yedi tanrili(!) ateist demis 2: "Bir tanri sekiz tanridan guclu olur mu?
Tabii ki olamaz. Biz gucumuzu birlestirince sahte tanrilari ezeriz."

Sekiz tane eksi tanri, arti 1 Tanri etmez. Sen biraz matematik ögren!
Hem herseye gücü yetmeyen, bu evrenin Sahibi olamaz ki, Allah'tan
baska tanrilar bulunsun! Hem baska tanrilarin gücüne muhtac aciz
tanrilardan sonsuz kudret arayan insana ne hayir gelir ki, aciz insan
onlari Rab tutsun! Allah tarafindan asil ezilecek olan, sizin uydurduk-
larinizdir! Uyduranlar uydurduklariyla beraber cehennemin odunu-
dur!

Yedi tanrili(!) ateist demis 3: "Bizlere inanirsan daha alçak gönüllü
olursunuz, butun dunyanin sizin sahte tanrizini etrafinda donmedigini
kavrarsiniz. Sizin tanrinizdan evvel meydana kac tanri cikti bir bilse-
niz. Biz sekiz tanrilar is bolumu yapmaktayiz. Hem birbirimizi icat
ettik hem evreni. Evren icad edildi de tanrilar icad edilmediler mi?
Boylelikle o isi de cozduk."

Asil siz Allah'a inanirsaniz, daha da alcak gönüllü olursunuz! Inanin,
görün! Ama inanamazsiniz. Cünkü sizin gercek tanriniz, gururunuz-
dur! Gururuna tapanlar da, cehennemin odunudur!

Allah'tan evveli yoktu ki, baska tanrilar cikabilsin! Varligi olmayan
uydurma tanrilarinizin bu evrende ne hissesi olabilir ki? "Yok"un
hissesi, "var" olamaz!

Bak sen! "Hem birbirlerini icad etmisler, hem evreni!" Buna iste
ancak bizim yedi tanrili(!) ateistimiz inanir! "Sonradan olanlar",
"Allah" olamaz! Bunu iyi bil ey ateist! "Icad edilen tanri"ya da "Al-
lah" denilemez. Isi, senin gibi bir ölümlü acizin "cözümü"ne kalmis
tanrilar ancak senin isine yarayabilir. Insanlar, Allahsizlarin yardi-
mina muhtac düsmüs tanrilardan medet ummazlar! Umanlar da,
ateistler gibi akilsiz olurlar! Sen hic bir sey cözmüs degilsin ey ger-
cegin yalanlayicisi ateist! Aksine sen seytan tarafindan cözülmüs
bir seytan kulusun!

Yedi tanrili(!) ateist demis 4: "Gercek tanrilar dururken cahil bir
pedofilin uydurdugu putperest bir dinin pesinde gitme. Hata yapi-
yorsun ey kafir. Zaman varken yolundan don. 2012'de dunya
sona erecek. Bunu bilesiniz diye size bir Hollywood filmi bile
yolladik... kanit olarak daha ne istiyorsunuz?"

Ateistlerin akli tersinden islediginden, sahte tanrilari gercek tanri
yaparlar ve onlara taparlar. "Tapmayiz" derler, ama taptiklarindan
habersiz olurlar!

Allah'a inancsizligindan dolayi bütün kâinata ve kâinatlilara tecâvüz
etmekte olan bu ateist, "dünyanin en büyük pedofili" olmayi da hak-
etmis bulunuyor! Böyle cok cok büyük tecâvüzcü ve pedofilinin ve
bilgili cahilin sözlerine kim inanir! Kim inanir ki, insanlar onun uydur-
dugu tangirtilarin pesinden gisin! Ey ateist, sen de zaman varken,
daha henüz yokluk kuyusuna düsmemisken Allah'a inan ve teslim
ol ki, tecâvüzcülügünden, pedofililiginden, seytana kulluktan kurtul.
2012'yi bekleme. O zamana kadar ecelin aniden gelebilir ve kurtu-
lustan mahrum kalirsin. Kurtulustan mahrum kalmislarin yurdu, Al-
lah'in kodesidir, unutma!

Allah'in varligina delil istiyorsan, o sensin! Eger buna inanmiyorsan,
haydi senin gibi bir sen yarat, delilimi bosa cikart! Eger yapamiyor-
san, o halde cok güvendigin maddeye, tesadüfe, ayiklamaya hattâ
"deneme" ve "yanilma" hazretlerine de müracaat edebilir, bir "sen"
yaptirabilirsin. Eger bunu basarirsan, Allah'a tapmaktan kurtulur-
sun. O zaman ben senin tanrilarina tapmak zorunda kalirim... Hadi,
dene! Tanrisizliginin tanrilari olan o yedi tanrini da yardima cagira-
bilirsin...

Ha, sana ve tanrilarina sunu hatirlatmak isterim: Önce bu evrenden
baska bir evren yaratin. Bu yaraticiligi yaparken de evrendeki hic bir
seyi kullanmayin. Cünkü onlarin hepsi "Allah"a aittir. Yoksa bu ev-
rendeki madde ve örneklerle yapacaginiz bir yaraticilik gecersiz
olacaktir.

***

Peygamberdeki kuvvet, iman kuvvetidir. Bu kuvvet, Allah'tandir. Bu
kuvvetle ay ikiye bölünür, deniz ortadan yarilir, ölüler dirilir. Ama din
düsmani ateistin bunu anliyacak kalbi yoktur. Kafasi da tersinden
isler, gercegi göremez. Mehdi de gelir, ateistin ters isleyen kafasina
bir hak ve hakikat darbesi indirir; ateistin sesi, solugu kesilir!

***

Hz. Muhammed mûcizeten ayi ikiye böldügünde mor inegi degil,
ateizmi ikiye bölmüstü! O bölünenlerden birisi bugün "agnostik"
oldu, öbürü de "din düsmani" kaldi...

Ama onlarin din düsmani veya ateist olmasi yine Allah'in izniyledir.
Eger Allah cebir kullansaydi, onlar ateist olamaz ve kalamazdi.

Peki, Allah buna nicin izin veriyor?

Herkesin icindeki iyilik ve kötülük aciga ciksin ve aciga cikanla da
mükâfât veya ceza görsün diye!

Peki Allah, kimin icinde ne bulundugunu bilmiyor muydu?

Biliyordu. Fakat iyilik ve kötülük işlenmeden, ceza ve mükâfât hak
olmazdi. Eger Allah, Kendi bilgisine yani (insanin ileride yapacakla-
rina) göre, yani daha iyilik ve kötülük işlenmeden bir insana ceza
vermeye kalksaydi, o insan da: "Ben hic bir iyilik veya kötülük işle-
memisken bana nasil ceza (veya mükâfât) verdin, veriyorsun" diye-
cekti.

Işte adaletsizlikten arinmis olan Allah bu sebeple, Kendi bilgisine
göre degil, sevap ve günahin işlenmesinden sonra, aciga cikan fiile
göre karsilik vermektedir. Ateistler de hak ettikleri karsiliklarini mut-
laka alacaklardir. Bu alacagin ödenmesi icin de mutlaka kiyamet
kopacak, dünya ve evren yikilacak ve bu yikimdan sonra da insanlar
diriltilip dünyanın kalıntısı üzerınde kurulmus olan "Büyük Mahkeme"
de hesap vereceklerdir. Ateistler bunu inkâr etseler de! Cünkü hersey
ateistlerin elinde degildir... Onlar; ölüm, Allah ve ates tarafindan ku-
şatilmis varliklardir. Fakat kalpleri kör oldugu icin bu kuşatilmislikla-
rini göremiyorlar. Göremedikleri icin de Allah'in diniyle ve dindariyla
alay ediyorlar. Fakat onlarin alaylari, onlari kuşatmis olandan kurtar-
mayacaktir, kurtaramaz. Onlar alaylarina devam etsinler. Allah da,
cehennemi kizistirmaya devam edecektir...

Ateistler "var"mis, ama onlari yaratan ve yaşatan Allah "yok"mus!
Hah hah hah hah hah hah hay! "Sevsinler onlarin fikirlerini" diyecegim
ama, bu fikri cehennemden baska sevecek bir varlik yoktur.

***

Tanritanimaz Emre, Tanritanir ve Allahbilir Hermes'e demis: "Oku-
ma yazma bilmeyen pedofillerin izinden giderseniz boyle olur iste."

Ben de diyorum: Sagdan soldan toplanmis bilgi kirintilariyla cok
okumus ve cok bilmis kâinat tecavüzcüsü müfteri ateistlerin pesin-
den gidenler cehenneme; Allah'tan aldigi bilgi ve isikla herseyi bilir
hale gelmis ve aracilik ettigi dinle de pedofili dahil bütün ahlâksizlik-
lari kökünden kazimis olan Hz. Muhammed'in izinden gidenler de
cennete gider. Delilim mi? Delilim Kur'andir. Ya senin cehennemlik
olmayacagina dair delilin nedir, ey ateist?

***

Hermes,

"Emre" rumuzlu tanrisizlik tapicisini artik kaale almiyorum.

Gercegi ararken sapiklik batagina saplanmis ve saplandigi batakta
hâlâ "yikilmadim ayaktayim" diyen ve bu haliyle "komedyen" olmak-
tan cok "drammedyen" olmayi basaran bu cok okumus ve cok bil-
mis ama gercekten mahrum kalmis ve sonunda "cehennem odunu"
olmayi basarmis kâinat tecavüzcüsü ateisti, parmaklarinizda da
oynatabilirsiniz. Kolay gele...

***

Iki türlü "dogru" vardir. Birinci dogru: "Yaratan"in dogrusudur. Ikinci
dogru ise: "Yaratilanlar"in dogrusudur. Yaratan'in dogrusu tektir. Ama
yaratilanlar'in dogrusu birden fazladir. Cünkü Yaratan'in dogrusunu
bilmedikleri veya dinlemedikleri icin herkes kendine göre bir "dogru"
icad edebilir ve etmektedirler. Fakat, Yaratan'in dogrusuyla uyuşma-
yan icad edilmis bütün dogrular, Yaratan'in dogrusu yaninda "egri"dir.

***

Ateist demis: ["Her canlı ölümü tadacaktır" sözü malumu ilam zaten.]

Ebediyete aşik olan nefis, ölümü unutur; kendini ebedî görmek ister.
"Her canlı ölümü tadacaktır" ayeti ise, onu bu gafletinden uyandirir,
gözünü gercege actirir.

Ateist demis: "Tanrı adaletsizliği bu dünyada çözemedikten sonra
ötekinde bunu başaracağına nasıl inanayım?"

Ateistlere göre Tanri (Allah) "yok"tur ki, O'nun adaleti olsun!.. Onlara
Allah'in adaletini anlatmak bosuna olacagindan, onlari birakip gercegi
arayanlara şunlari söylemek lâzimdir:

Tanri, insanlar arasindaki adaletsizlige cogunlukla müdahale etmez.
Cünkü onlari birbirleriyle imtihan etmektedir. Bunun icin karsilik bul-
mamis adaletsizlikler, baska bir âlemde bir BÜYÜK MAHKEME'ye
havale edilmektedir. Cünkü dünyada verilecek bir ceza veya mükâfât,
adaleti karsilamaya yetmez. Cünkü meselâ, on kisiyi öldürmüs bir
adami bir kere idam edebilirsiniz. Halbuki onun hakki on kere idam
edilmektir. Eger baska bir diyarda hesap-kitap görme olmazsa, maz-
lûmlarin hakki yanmis olacaktir. Bu da cok büyük bir adaletsizliktir.
Allah ise bu adaletsizlige izin veremeyeceginden, sonucu baska bir
diyara ertelemektedir.

Hem meselâ; Allah, maddî dünyamizin gecesini karanliktan kurtarmis
olan Edison gibi bir adama bu dünyada mükâfât vermek istese, o in-
sanin alacagi ödül -Allah'a inanmis olmak sartiyla- cok büyük olaca-
gindan, o ödülün sefasini tam süremeyecektir. Cünkü bir insan bu
dünyada ancak 60-70 yil gibi kisa bir ömre sahiptir. Halbuki bu insa-
na milyonlar sene ömür vermek gerekir ki, ona verilecek büyük ödül-
ün sefasini sürebilsin.

Işte bu gerceklerden dolayi bu dünyada adaletin tam gerceklesmesi
mümkün degildir. Bunun icin de bir öte dünya ve ona girmeden önce
de bir BÜYÜK MAHKEME'de adaletlesmek, Allah'in üzerine borc ol-
mustur. Allah da bu borc ve vaadini yakinda ve mutlaka yerine geti-
recektir. Ateistler inanmasa ve kabul etmese de!

Ateist demis: "Tanrı bana aklını kullan diyor. Bu aklı bana Tanrı verdi
ve ben fıtraten aklımın ötesindekini bilemem, değil mi? Tanrı bana bu
bilgiyi bahşetmemiş. Eeee, o takdirde ben ancak bu dünyadaki ada-
lete bakarım. Diğeri üstüne ahkam kesmek Tanrı'nın bana fıtraten
bahşetmediği bir alana tecavüz etmek olur."

Sen, aklinin ötesindekileri kendi basina bilemezsin. Fakat senin yara-
ticin olan Allah, onlari sana bildirebilir ve Kur'aniyla bildirmis. Sen bu
bildiriyi reddedersen, karanlikta kalmak senin sucundur!

Ateist demis: "Tanrı adaletini benim aklımın alacağı biçimde bu
dünyada ispat etsin. Öteki dünyaya erteleyip durmasın. Kendimi
fena halde kandırılmış hissediyorum!"

Tanri, senin keyfine göre hareket edemez! O'nun adaletine dair bir
isbat ariyorsan, o isbat: "Kur'an"dir. Onu kabul etmezsen, kendi key-
fine göre bir adalet uydurmak zorunda kalacak, bu uyduruk adaletle
de insanlara zulmedip zalim olacaksin! Seni kandiran Allah degil,
seytandir. Allah'a inanmadigin müddetce de seni Allahsizlikla, ate-
istlikle kandiracaktir ve kandirmaktadir. Kandirilmaktan kurtulmak
istiyorsan, herseyin sahibi BILEN Allah'a yönel, kurtul! Bilgisiz mad-
deye ve kör tesadüfe tapmaya devam edersen, kurtulusun yoktur...

Eger Allah olmasaydi, sen de olmazdin. Eger O'nun adaleti olmasay-
di, O'na inancsizligindan dolayi seni suracikta bir böcek gibi eziverirdi.
Fakat adaleti geregi ve hem "belki düzelirsin" diye ve sana verilen sü-
renin dolmasi icin hemen ceza vermemekte, seni kiyametten sonra
kurulacak olan Büyük Mahkeme'ye ertelemektedir.

Zaman: Yeni Cag'in onu, Temmuz basi.
Mekan: Avrupa.
Makam: Cevaplama.
Boyut: Muranizm.

YAYINLAYAN
AVRUPA MURANISTLERI
* * *

ATEİSTLER SORUYOR KUR'ANİSTLER CEVAPLIYOR 13

ATEISTLER SORUYOR KUR'ANISTLER CEVAPLIYOR 13

(Dikkat! Burada gecen agir sözler, gercegi arayan ve dine saygili
olan ateistlere degil, Islâmiyet'e karsi mücâdele veren ateistleredir.)

Ateist bayan demis: "Hakperest'e vahiy indi herhalde... Demek
Türkiye 7 yıl içinde halifelik'e çıkıyor ve nükleer silah sahibi İran'ı
da halifeliği altına alıyor! ...Sen inanadur sevgili Hakperest, kendi
kendini kandırarak mutlu olmak imanın bir şartı zaten! Ben de
rüyamda gördüm ki 'üç zaman içinde' AKP gidiyor gibi...Ama
bu 3 zaman artık üç ay mı, yıl mı, dönem mi olur, bilmem...
Halifelik geliyor! Yehhuuuuuuu!!!! Bakın, Hakperest gibiler
(AKP tabanı) 7 yıl içinde 'halifelik' ilan ediyorlar. Bu teokrasi
demek. Ve TEOKRASİ - adı üstünde - DEMOKRASİ
OLAMAZ!"

Vahiy inmedi. Sadece dünya gidisatina bakarak görüsümü söylü-
yorum. Tabii herkesin görüsü bir olmaz ve bazi kimseler daha faz-
lasini görebilir. AKP'nin gitmesi, halifeligin gelmesini önlemez. 9 ay
icinde Iran'in Israil tarafindan vurulacagini düsünüyorum. Yakin
gelecekte cereyan edecek olaylar, Türkiye'yi mecburen halifelige
cikaracak. Hem de en fazla on yil icinde!

Halifelik demek, "teokrasi" demek degildir. Halifelik, müslüman
bir millet icin demokrasiden daha uygun bir yönetim bicimidir. "Her
millet demokrasiyle yönetilecek" diye bir kaide yoktur. Hangi rejim
hangi millete daha uygunsa, o kabul edilir. Dogal olan budur. Ate-
istler ve Kemalistler halifelikten hoslanmiyor mu, onlari da kendi
yasalariyla basbasa birakiriz. Ama onlarin yasalariyla yönetilmeyi
kabul edemeyiz. Cünkü Müslümanlar, "müslüman olmayanlar"
gibi degildir; nasil ateistler ve Kemalistler "müslüman gibi" degilse...

***

Allah'in Allahsiz kuluna,

Benim, demokrasiyle bir alip veremedigim yoktur. Simdiki durumda
demokrasiden memnunum. Fakat zamanin degismesiyle insanlarin
ihtiyaclari da degisiyor. Ihtiyaclar degisince, insanlarin talepleri de
degisiyor. Bunun icin halifelik kacinilmazdir diyorum. Tabii bu benim
görüsüm. Siz de; "yanlis görüyorsunuz" diyebilirsiniz. Ben de: Bekle-
yelim görelim" derim.

***

Bay/bayan Anonymous veya Nilgün ve Emre,

Soruyorsunuz: "Neden Kur'an korunmuştur da İncil korunmamış-
tır?"

Allah Incil'i düzeltmek icin Kur'an'i göndermistir. Kur'an gönderil-
dikten sonra, Incil'in korunmasina gerek kalmiyor tabii. Buna karsi
ısrarla, "Incil'in neden Kur'an gibi ebedî bir Kitap olarak birakil-
madigini" sorabilirsiniz. Cünkü Allah, yalniz Isa döneminin Allah'i
degil, Isa'dan sonraki asirlarin da Allah'idir. Bunun icin Tevrat'tan
sonraki Incil'in devami olan Kur'an'in da gönderilmesi gerekti.
Cünkü Allah, bütün toplum ve topluluklarin Sahibi'dir. Sahipligini
onlara duyurmadan Ilahlik olmaz. Bu cevabim karsisinda da diye-
bilirsiniz: "Madem Allah bütün toplum ve topluluklarin Sahibidir,
öyleyse neden bizim asrimiz icin de bir Kitap göndermiyor?"

Cünkü Kur'an, bütün asirlara yetebilecek mahiyette bir Kitap'tir
da ondan. Kur'andan üstün bir Kitap getirip ortaya koymadikca
da bu cevabimi cürütemezsiniz! Haydi, getirin "üstün Kitab"inizi.

"O (Kur'an) ayrica; Allah'in, âlimlere ilham edilen bilgileri ve
Evliya'nin kalblerine indirilen Kur'an özetleriyle de koruma
altinda tutulmustur" dememe karsi demissiniz:

"Söz ettiğiniz kişiler ALİM ve EVLİYA ve bu alim ve evliyaların
verdiği bilgiler hiçbir zaman ÖRTÜŞMEZ. (Peygamberlerin ki
de örtüşmüyor ya, hadi nesye!) Hıristiyanların 4 İncili 140 küsur
İncil arasından seçilmiş."

Kur'an, her asir, Âlim ve Evliyalarin kalbinde Allah tarafindan
yenilenmekte ve güncellenmektedir. Siz, Âlim ve Evliya'nin
yorumlarina degil, Kur'ana bakiniz. Dünyada bir tek Kur'an
vardir. Birbirini tutmayan onlarca Kur'an yoktur. Âlim ve
Evliyalar yorum yapar, ama Kur'an yazmaz. Siz, birbirini
tutmayan "ikinci bir Kur'an" var mi, onu gösteriniz. Göstere-
miyorsaniz, onun tekligini kabul etmek zorundasiniz.

Âlim ve Evliyalarin verdigi bilgiler tam örtüsmez, ama özde
ve esasta birlesir. Hepsi, Kur'anin tekliginde müttefiktir.

***

Bayan ateist demis: "TC kanunları altında yaşayan kadının
kocasının metresine benzemez bu iş. TC kanununda metres
İLLEGALDİR; İslam kanununda ise LEGAL! Seçim sizin.
Ben kocasını başka kadınla paylaşan kadının yüzündeki hüznü
kızımın yaşamasını asla istemem. Bunun için İslam'ı hayatımızdan
uzak tutmağa çalışıyorum."

Allah'in izin verdigine "helâl" denir. Helâli haram yapmaya kimsenin
hakki yoktur. Allah'in izin verdigi cokevliligi yasaklayanlar, erkegin
dogasina isyan etmis ve gayrimesruluk kapisini acmis olurlar ve olu-
yorlar. Sizin kiziniz, "kocasini baska kadinla paylasan kadinin yüzün-
deki hüznü" paylasmayacaktir belki, ama onun gizli iliskilerine katlan-
mak zorunda kalacak veya evlilige elveda diyecektir. Allah'in verdi-
gine razi olmayanlar, seytanin verdigine razi olmak zorunda kalirlar.
Hem Islâmiyet, cokevlilige izin vermekten ibaret degildir. O, cogun-
lukla insanin ebedî saadet yoludur. Fakat Allah'a ve Âhirete inanma-
makta diretenler icin o yol kapali kalacaktir. O yolu acmak da yine
sizin elinizdedir. Islâmiyet'i hayatlarindan uzak tutanlar, seytanî haya-
ta yakin ve onun icinde olurlar! Kim karisir! Sizin dinsizliginiz size,
bizim dinimiz bize...

***

Bay Ateist,

Bana verdiginiz cevap, gercekleri örtmekten baska bir sey degildir.
Ve cevabiniz bana gelmemis, cehenneme gitmis. Gidin, size
verilecek cevabi orada arayin!

***

Ateist demis: "Kol/bacak kesme cezası ilke midir?
Hürün köleden, erkeğin kadından, müslimin gayr-i müslimden
üstünlüğü ilke midir?
Tanıklıkta bir erkeğe karşı iki kadın gerekmesi ilke midir?
Kadınlar tarlanızdır ilke midir?
Ateistin hayvandan aşağı sayılması ilke midir?
Homoseksüelin pislik olması ilke midir?
Yahudi ve Hıristiyanla dost olma ilke midir?
Kadınları gerektiğinde dövebilirsiniz ilke midir?
Anne babanı dinleme (İslam yolunda) ilke midir?"

Cevap 1: Kol, bacak kesme bir cezalandirmadir. Cezalar ve
sekilleri, sartlara göre degisebilir. "Bu cezalandirma sekilleri,
14 asir öncesindeki gibi aynen kalacaktir" seklinde bir kaide
olamaz. Cünkü hükümler sartlara göredir. Sartlar nazara alin-
mazsa, adaletsizlik dogar. Bu da, dinin esaslarina zittir. Cünkü
dinin (Islâmiyet'in) temel esaslarindan biri de "adalet"tir. Islâmi-
yet, adaletsizligi kabul edemez. Bu da, "sartlara göre hükmetme"
yi gerekli kilar. Müslümanlar da bu gereklige uymak mecburi-
yetindedir.

Sosyal statüde Hür olan, köle olandan üstündür. Ama inanc
noktasinda inancli köle, inancsiz hürden üstündür.

Erkek, kadindan "yaratilisca" üstündür. Fakat din noktasinda
Allah'a itaatli olan kadin, itaatsiz erkekten üstündür.

Inanc noktasinda, Allah'a inanan, inanmayandan üstündür. Fakat
iyilikcilik noktasinda, iyilikci gayri müslim, kötülükcü müslimden
üstündür.

Şahitlikte bir erkege mukabil iki kadin istenmesi, kadinin annelik
ve kadinlik duygularinin sahitlikte ariza cikarabilecek olmasi sebe-
biyle birinin ötekini tamamlamasi icin, yani "biri unutur veya sasirir-
sa, öbürü hatirlatsin" diye gerekli görülmüstür. Ama olay yerinde
birden fazla kadin yoksa, bir tek kadin da yeterlidir. Birisi eksik
diye, öbürüsü reddedilemez.

Kadinin erkegin "tarlasi" yani cogalma vasitasi olmasi, dogaldir.

Allah katinda ateist, hayvandan asagi bir mahlûktur. Asagilik bir
mahlûk olmayi kendine yediremiyenler, Allah'a inanmayi kabul
ederek asagiliklarindan kurtulabilirler.

Homoseksüel, homoseksüellikten cikmadigi müddetce, Allah
katinda onun yaptigi is "pislik"tir. Pisligini terketmeyen, cezasini
cekecektir; o, bir "müslüman" olsa da.

Yahudi ve Hiristiyanlarin Islâma düsman olanlari düsman, düs-
manlik göstermeyenleri de dost kabul edilir.

Haksiz kadinin erkek tarafindan cezalandirilmasi bir "hak"tir. Er-
kek isterse bu hakkini bosanmaya da cevirebilir. Erkegin kadina
haksizlik etme hakki yoktur.

Hakli anne-babaya itaat farzdir. Fakat, haksizliklarina itaat mec-
buriyeti yoktur.

Ateist demis: "YALNIZCA ERKEĞE HİTAB ETMEK İLKE
MİDİR? YARATTIĞIN İNSANOĞLUNA NE YAPARSA
YAPSIN - DERİLERİ SONSUZA DEK DÖNE DÖNE
YAKAN CEZA REVA GÖRMEK İLKE MİDİR?"

Cevap 2: Kur'anin (Islâm'in) hitabi, genelde erkege ve kadinadir.
Özelde, erkegedir. Cünkü ailenin reisi erkektir.

Haksiz yere adam öldürmüs bir adamin cezasi, ya ebedî hapis,
ya da idamdir. Bunun gibi, Allah'a inkârciligiyla kâinat ve kâinat-
lilari mânen katletmis bir ateistin cezasi da, ebedî cehennemdir.
Kâinat büyüklügünde bir cinayete -adaleten- yine kâinat büyük-
lügünde bir ceza vermek gerekiyor. Bu cezaya ugramak isteme-
yenler, vakit varken yaraticilari ve yaşaticilari olan Allah'i bilsin,
tanisin ve O'na teslim olsunlar, barbarliklarindan kurtulsunlar!

Allah'in ilkelerini kabul etmeyenlerin ilkeleri kabul edilmez. Ancak
"Hak" olan ilkeler kabul edilir. Bir ilkenin hak olabilmesi icin de,
onun, Allah'in diniyle veya (yaratilisla, yani kesin bilimle) uyusmasi
gerekir. Bir Müslüman, Islâmiyetle bagdasmayan bir ilkeyi kabul
etmek zorunda degildir. Ama bir Müslüman, yaratilisin yasalarina
itaate mecburdur. Cünkü "yaratilis", "Allah'a ait"tir. Bunun icin bir
Müslüman, kesin bilime uymak ve bilgisizce iş yapmamak zorun-
dadir.

***

Verdigim cevaba cevap veren ateist'e,

Verdiginiz cevaplar. Verdiginiz cevaplar. Verdiginiz cevaplar! Onlar,
gercegin inkârindan baska bir sey degildir. Inkârin ise dayanagi
yoktur. Gercege göz kapamalariniz bir cevabi hak etmiyor. Ancak
şunlari söylemek isterim:

El kesme ve zina edenin cezalandirilmasi gibi konular, Islâmiyet
ve onun Kitabi olan Kur'an'da ancak yüzde bir kadar yer tutar. Onlar-
da yüzde doksandan fazla yer kaplayan konular ise; inanc, ibadet,
ahlâk, merhamet ve iyilikciliktir. Seytanin gör dedigini gören, ama
melegin gör dedigini görmek istemeyen ateistler, yüzde birlik yer
tutan konulari öne cikarip, yüzde doksanini gözardi ediyor ve ettir-
meye calisiyorlar. Onlarin bu seytanca gayreti bosunadir. Cünkü
insanlarin yüzde doksandokuzu hirsiz degildir, Kur'anin el kesme
cezasindan fazla etkilenmezler. Belki; "birisi benim malimi calsa,
onun elini degil, kafasini keserim" diyecek ve Kur'andaki cezayi az
bile bulacak... Ayni sekilde insanlarin yüzde seksenden fazlasi da
zina etmez. Bu insanlar da, bazi Ortadogu ülkelerinde zina edenle-
re verilen taşlama cezasini biraz barbarca bulsalar da, o insanlarin
cogu: "Benim karim veya kocam zina etse, onu vurur, öldürürüm"
diyecektir. Yani ateistlerin "barbarlik" olarak gösterdikleri o ceza-
lardan korkacak adam sayisi cok azdir ve ancak suc işleyenler on-
lardan ürküp kacabilir. Ama geri kalaninin korkup kacacagi bir şey-
si yoktur. Işte bunun icin Avrupa ve Amerika süratle Islâm'a kosuyor
ve bazi sözde Islâmcilarin terör faaliyetleri bile onlarin önünü kese-
miyor. Buradan da, 21. yüzyilin bir "Islâm Cagi" olacagini ve insan-
ligin ondan kacamayacagini cikartabiliriz.

Ey Islâm'i "barbarlik" olarak gösterip, insanlari ondan kacirmaya
calisan ateistler! Önünüzde ölüm var. Ölümün ardinda da yokolus
kuyusu sizi bekliyor. Onun ardinda da, asla savamayacaginiz ebedî
cehennem sizi gözlüyor. O gözleyen, sizin icin ne güzel bir yerdir!
Yaptiginiz din düsmanligina karsi da lâyiginiz ancak odur! Dayanin
ona, dayanabilirseniz. Merak etmeyin, orada yalniz kalmayacaksi-
niz. Soysuz Zeus'unuz ve uydurdugunuz diger tangirtilariniz da si-
zinle birlikte olacaktir. Yüce Yaratici ve Yaşatici'nin elinden kacip
kurtulamazsiniz!

Yoktur Allah'tan baska ilah! Siz, Allahsiz olsaniz da, O'ndan baska-
sina ait degilsiniz.

***

Ey ateistler!

Siz ne derseniz deyiniz: Yirmibirinci yüzyilin yarisina kadar
Islâmiyet dünyaya egemen olacaktir. Siz ateistler istemeseniz de!

Ve yakinda göreceksiniz: Zeus'un hadesi mi, yoksa Allah'in kodesi
mi gercek! Yakinda göreceksiniz...

***

Ateist demis: "(Islâmiyetin dünyaya egemen olmasinin) ateizmle ne
ilgisi var? Kac zamandir bu palavrayi tekrarliyorsunuz da en ufak
bir delil gosteremiyorsunuz. Islami ulkeler yuzyillardir batakliktalar.
Ne oldu/olacak da bu durum degisecek? Karninizdan konusaca-
giniza bize kanit gosterin; istatistikler iddianizi yalanliyor."

Cevap: Ilgisi var. Cünkü ateistler Islâmiyetin dünyaya egemen ol-
masini istemezler. Yoksa isterler mi?

Dünyaya egemen olacak olan, Islâmiyettir; yoksa Ortadogu ülke-
leri degil. Avrupa ve Amerika'nin müslümanlasmasi demek, Islâ-
miyet'in egemenligi demektir.

Dünyanin gidisatini istatistikler belirlemez. Bir olay olur, bakarsin
insanligin yönü degisiverir. Hem insanligin yönü ister istemez Islâ-
miyet'e dogru degisecektir ve degismektedir. Cünkü onun maddî ve
mânevî ihtiyaclarini karsilayacak bir din ve ideoloji (Islâmiyet'ten
baska) kalmamistir. Kanit mi? Kanit, Avrupa ve Amerika'nin Islâ-
miyet'e yönelmis olmasidir. Yakinda insanligin kitalar halinde Islâ-
miyet'e girecegini ve Hiristiyanligin da Islâmiyet'e dönüsecegini dü-
sünüyorum.

Ateist demis 2: "Siz, Islâmiyet disindaki dinleri incelediniz mi?"

Cevap 2: Inceledim. Ancak hic birinin Islâmiyet'e yetisemedigini
gördüm. Islâmiyet'ten üstün yeni bir din gelse, dinimi degistirmekten
cekinmem. Ama, ondan üstün bir din gelmeyecektir. Cünkü dünya-
nin sonu yaklasmis bulunuyor. Sonu yaklasmis bir dünyaya, yeni bir
din gerekmez. Evrenin Sahibi de zaten Islâmiyetle bunu noktalamis
bulunuyor.

Akil uydurmasi dinlere "gercek din" denemez. Gercek din, "evrenin
Sahibi'nden gönderilen din"dir. Akil uydurmasi dinleri herkesin ince-
lemesi gerekmez. Zaten halk cogunlugunun arastirma yapmaya
vakti ve meraki yoktur. Ancak onlardan yüzde on veya yirmisi bu işe
yönelebilir. Müslüman halki bilgilendirmek icin de Diyanet'in veya Â-
limlerin arastirma ve aydinlatmalari yeterlidir. Yeterli görmeyenlere
de yol aciktir.

Islâmiyet'in "en üstün" ve "gercek din" olduguna dair delilim nedir?
Allah'in ögrettikleridir, O'ndan gelen "bilgi"dir ve Kur'andir. Biz gerce-
gi ancak "vahiy"le, yani "Allah'tan gönderilen"le bulabiliriz. Cünkü
aklin referansi akil degil, vahiydir. Cünkü pinarin kaynagi pinar degil,
yagmur veya denizdir. Bunun gibi, aklin referansi da bilim ve akil de-
gil, ancak vahiydir. Bilim ise; aklin arastirma, inceleme, deneme, ya-
nilma ve kesfetme sonucunda elde ettigi "bilgi"dir. Bu bilgi, akil üreti-
mi oldugu icin, akla referans olamaz. Ancak vahyin görüsü alindiktan
sonra bilim referans olarak kabul edilebilir. Vahyin görüsü yoksa, bi-
limsel referans, "yarim referans"dir. Yarim referans ise, gercegi bul-
mada merci yapilamaz. Gercegi bilmenin birinci kaynagi ancak Va-
hiy'dir. Acik vahiy de, ancak Kur'andir.

Kur'an ise, "gercek din"in, ancak "Islâmiyet" oldugunu bildiriyor. Bu-
radan da, Islâmiyet disindaki dinlerin "gercek disi" oldugunu anlaya-
biliriz. Tabii ateistler bunu kabul etmeyecektir! Ne yapalim, etmezler-
se etmesinler! Evrenin yaraticisi onlar degil ki! Ama onlar hoslanma-
sa da Allah, dinini dünyaya egemen kilacaktir. Hem de cok yakin bir
zamanda...

***

Bayan ateist demis: "Bir yığın dini yücelten safsata ama sorum
havada asılı kalmış! Önceki dinler ya da hukuk sistemleri içinde
bulunmayan, YALNIZCA İSLAMA ÖZGÜ BİR İLKE istiyo-
rum. Bir tek ilke. Bu meydan okumaya karşı verecek tek cümle
cevabınız bile yok mu?"

Cevap: Siz, ilkeyi milkeyi birakin. Islâmiyet, Islâmiyet'indir. O da,
Allah'a aittir. Islâmiyet'ten önceki bütün semâvî dinler de Allah'a
aittir. Allah'a ait olmayan ise, akil ürünü "uydurma dinler"dir. Uy-
durma dinlerin ilkeleri ise, ancak ilkesizlik olabilir. Bütün iyi ve gü-
zel ilkeler ancak Islâmiyet'tedir ve Islâmiyet'e aittir. Sahte dinlerde
bulunan (varsa) güzel ilkeler de yine ancak Islâmiyet'tendir. Islâmi-
yet disinda güzel ilke aramak, sapikliktir. Lâkin ateistler bu sapik-
liktan cikmayacaktir! Onlara da "safsata" yarasir...

Zaman: Yeni Cag'in onu, Temmuz basi.
Mekan: Avrupa.
Makam: Cevaplama.
Boyut: Muranizm.

YAYINLAYAN
AVRUPA MURANISTLERI
* * *

ATEİSTLER SORUYOR KUR'ANİSTLER CEVAPLIYOR 12

ATEISTLER SORUYOR KUR'ANISTLER CEVAPLIYOR 12

(Dikkat! Burada gecen agir sözler, gercegi arayan ve dine saygili
olan ateistlere degil, Islâmiyet'e karsi mücâdele veren ateistleredir.)

Bay Ateist,

Bana verdiginiz cevap, sizi yokluk kuyusundan kurtarmiyor. Sizi
o kuyudan kurtaracak bir cevap bulmaniza kadar, size elveda!...

***

Bay Ateist!

"Emre" ismi size yakismiyor. Sizin isminiz: "Ateslik" olmali.
Ben sizi cehenneme zaten coktan ugurlamistim. Tekrar ugurlamama
gerek yok! Atesiniz bol olsun... Bay Ateslik!

***

Nilgün demis: "Dinlerde, aksini iddia etmelerine rağmen, özgür irade
OLAMAZ. Ben insanı özgür irade ile yarattım demekle özgür irade
var olmaz. Bütün doktrini bir MANTIK SİSTEMİNE oturtmak
gerekir, ki dinler bunu yapamıyor. Herşeyi BİLEN, tahmin eden
değil, bilen Tanrı ile özgür irade bağdaşmaz. Tanrı A,B,C, seçenek-
lerinden benim B seçeneğini seçeceğimi BİLİYORSA, özgür irade
yoktur. Çünkü o takdirde ben A seçeneğini seçtiğimde,
Tanrı BİLMEMİŞ olur!"

Islâmiyette "dinli olmak", özgür irade ile mümkündür. Iradesi özgür
olmayanin dini olmaz. Cünkü; "din imtihandir" ve "dinde zorlama
yoktur". Cennet-cehennem vaadi ise, iradeyi yok etmez; insanı iki
secenek arasinda birakir. Iradede "mutlak özgürlük" ise, mümkün
degildir. Cünkü insan; "Yaratici" degil, "yaratik"tir. Yaratik olanin,
mutlak özgürlüge hakki yoktur. Ateistler begensin, begenmesin; bu
degismez.

Tanri herseyi bilir. Eger Tanri, olmus-olacak herseyi bilmezse,
insana hâkim olamaz. Bu da cok büyük bir noksaniyet olacagin-
dan, Tanri'da barinamaz. Hic bir surette Tanri'yi cehâlete zorlaya-
mayiz. Ama Tanri'nin mutlak bilmesi, iradeyi iptâl etmez. Cünkü
bilmek, "zorla yaptirim" degildir. Bunun icin insan, istedigi secenegi
secmekte özgürdür. O isterse inanmayi, isterse inanmamayi veya
hic bir secimde bulunmamayi secebilir. Allah da insanı sectigi şıkta
yürütür. Ama ınsan, sectiginin sonucuna katlanmak zorundadir.
Cünkü insan; "imtihan eden" degil, "imtihan edilen"dir. Ateistlerin
zorladiklari "insanin mutlak özgürlügü"ne göre fikir yürütemeyiz.
Insanin bir "yaratik" oldugunu kabul etmek zorundayiz.

Dolayisiyla bir ateist, Allah'in zorlamasiyla degil, kendi istegiyle
ateist olmustur. Eger Allah'in (bu konuda) bir zorlamasi olsaydi, o
ateist, ateist olamazdi. Cünkü Allah bütün insanlarin Kendine
inanmasini ister. Bu istegi dururken, insanlarin bir kismini nicin zorla
ateist yapsin? Eger böyle yapacak olsaydi, bastan bütün insanlari
"inancli" yapar, olur biterdi! Imtihana da gerek kalmazdi.

Demek, seni ateist yapan, Tanri'nin "bilmesi" degil, senin "secimin"
dir. Sen secmissin, Allah da onu yaratmis. Bu yaratisda bir "kötülük"
yoktur. Cünkü kötülügü yaratmak kötü degil, onu işlemek kötüdür.
"Tanri kötülügü yaratmasaydi ben kötü olmazdim" diyemezsin. Cün-
kü Tanri senin iyiligi secmeni ister. Ama sen gidip kötülügü secmis-
sin. Sonucuna da katlanacaksin! Cünkü Tanri seni imtihan eder, sen
Tanri'yi imtihan edemezsin. Kurallari O koyar, sen koyamazsin. Bu
noktadaki aczin ve kisitli özgürlügün, senin "yaratik" olmandan
dolayidir. Eger "Tanri" olsaydin, imtihana maruz kalmayacaktin.
Fakat bunu degistirmenin hic bir surette imkâni yoktur. Tek yapa-
bilecegin iş, Allah'a inanci ve O'na teslim olmayi secip, O'nun riza-
sina ermeye calismaktir. Bunun sonucu da "cennet"tir. Aksi şıkkı
secersen, sonun cehennemdir! Secim, senin... Sen ateizmi sece-
bilmissen, demektir ki: Sen, özgür iradeye sahipsin. Iradenin gasp
edildigini iddia edemezsin. Tanrı ise; herseyi bilmezse, "Tanri"
olamaz. Bunun icin Tanri, senin neyi sececegini önceden bilmis ve
yazmistir. Sen, O'nun "yazmis" olmasindan dolayi degil, kendi
seciminden dolayi cennetlik veya cehennemlik olacaksin. Cünkü
yazmak, "yaptirim" degildir. Insan, secer ve yapar; Tanri da yara-
tir. Yaratan degil, secen ve yapan sorumludur. Simdi sen ateizmden
Islâmiyete gecsen, Tanri buna engel olmaz. Cünkü O, seni, iradeni
kullanmakta özgür birakmistir. Ateizmi secmene engel olmadigi gibi,
inanci secmene de engel olmaz. Sen de inanmayi secebilirsin...

Nilgün demis 2: "Diğer yandan dinlerde 'fıtrat' insanın doğasıdır.
Erdem, fıtrata karşı gelmek mi, fıtrata uymak mıdır? Bu belirsizdir.
Erdem fıtrata UYMAK ise özgür irade zaten yoktur. Erdem fıtrat'a
KARŞI DURABİLMEK ise, o takdirde insanda 'fıtrat'tan BAŞKA
BİR GÜÇ OLMALIDIR. Bu güç nedir?"

Erdem, fitrata uymaktir. Cünkü insan, din ve bilim ile olgunlasmak
ve deger kazanmak icin yaratilmistir. Erdemin zitlari ise, insanin
yaradilisini bozar, insanı "insan" olmaktan cikarir. Insandan istenen
ise: "Hakiki insan" olmasidir. Insan, "tek tarafli" bir varlik degildir.
O, iyilige de, kötülüge de meyledebilen bir varliktir. Ve bunlardan
birisini secebilecek iradeye de sahiptir. Eger iradesi elinden alinmis-
sa, yaptigindan sorumlu olmaz. Sorumlu olabilmesi icin, iradesinin
özgür olmasi gerekir. Insanda, onun iradesini kötülüge ceken "nefis"
ve "seytan" da bulunmaktadir. Nefis ve seytana uyulmamasi icin de
"din" gönderilmistir. Dini (ama gercek dini) reddedenler, nefis ve sey-
tana uymaktan baska care bulamazlar.

Nilgün demis 3: "Sonuç olarak, kendime bile çok ters ve hüzün
verici gelmesine rağmen, bir özgür irademizin maalesef olmadığını
düşünmeye başladım. İster dinler açısından bakın, ister evrim!
Bana öyle geliyor ki, biz hayvanlar alemi içinde aklını daha çok
kullanmak yoluyla FARKLILAŞMIŞ (üstün değil)bir gurubun
üyeleriyiz. Kendimizi üstün saymamamın nedeni ise, aklı daha iyi
kullanmanın, örneğin suda yaşamayı bilmekten NEDEN daha
üstün bir nitelik addedilmesi gerektiğini izah edememem. Dünya
sular altında kalırsa, benim aklım ne işe yarar? Suda yaşayabilen
hayatta kalır. Bilmem, bu düşünceler çok uçuk mu?"

Insan "akil" sahibi olmakla, bilincsiz hayvandan "üstün" olmustur.
Fakat bu üstünlük, "yaradissal" bir üstünlüktür. Insanin insanî
üstünlügü ise, din ve bilim araciyla "olgunlasmakta"dir. Gercek
dini (veya isbatlanmis bilimi) reddeden bir insanin olgunlasmasi ise,
yarim ve gecersiz kalir. "Dünyanin sular altinda kalmasi" ise, mil-
yarda bir ihtimaldir ve bir "istisna"dir. Insan, istisnalara göre degil,
"kaide"lere göre hareket etmek durumundadir.

***

Ateist demis: "Demek ki ŞEYTAN fena halde iş başında!
Şu şeytanı DURDURABİLECEK bir güç yok mu?"

O seytani durdurabilecek güc elbette var. O da: Allah'a olan
inanc ve teslimiyettedir. Insanlar bu teslimiyetten uzak kaldiklari
icin seytan onlara galip geliyor.

***

Ateist demis: "Tanrı insanı şeytana üstün kılıyor. Ama ne oluyor?
Şeytan insanı keyfince güdebiliyor. Kim kimden üstün o zaman?
Üstün olan salakça güdülebilir mi? Demek ki şeytan üstün.
Tanrı şeytanla başa çıkamıyor!"

Insanı keyfince güden, seytan degil, Allah'i dinlemiyen insanin
aldanisidir. Insan bu aldanisiyla "üstün varlik" iken, "asagi varlik"
oluyor. Fakat insanin seytanla savasi henüz bitmemistir ve bütün
insanlar da seytana maglup olmamistir. Peygamberler ve onun
yolunda gidenler, seytanin üstünde kalmistir, seytan da onlara
yenik düsmüstür! Hem, kötülükcülük, seytani "üstün varlik" haline
getirmez. Tanri, seytani, imtihan icin kullanir ve kullanmaktadir. En
sonunda da onu cehenneme atacaktir. Gücü varsa, cehenneme
atilmasin!..

***

Ateist sormus: "1. Diyorsunuz ki: 'Şeytan kendisin insanı azdırmak
için bir gücünün olmadığını itiraf ediyor' Ben de soruyorum:
O takdirde insanı azdıran GÜÇ ne ya da kim oluyor?"

Cevap 1: Seytandaki güc, "kötülüge dâvet"tir. Yoksa "zorla yap-
tirim" degildir. Allah'i dinlemiyen insan, seytanin dâvetine uyarak,
onu "güclü" hale getiriyor.

Ateist sormus 2: "Hakperest dedi ki: "İnsanın fıtratı üzre davran-
ması erdemdir" Yani, fıtraten davranış, erdemli, iyi davranış olu-
yor. Eee, şeytanın kendisinin de insanı azdırmak için gücü yoksa,
o zaman insanı azdıran güç nerden, kimden kaynaklanıyor?
(İnsanın kendisinden diyemeyiz, çünkü fıtratında yok! Kendisin-
den kaynaklanıyor diyebilmek için, insanın fıtratı hem iyiyi hem
de kötüyü içeriyor olmalı! Bu takdirde de, fıtratı Tanrı belirle-
diğine göre, kötülük de Tanrı'dan gelmiş olur)"

Cevap 2: Insan, "Allah'in dinine göre yaratilmis" bir varliktir. Fakat
bu varlik, (imtihan geregi) aksi yöne gitme özgürlügüne de sahiptir.
Seytanin, insani zorla saptirma gücü yoktur, ama dâveti vardir. In-
sanda da, onun dâvetine uyma meyli bulunmaktadir. Insanin bu
meylini kirabilmek icin de "din" gönderilmistir. Ama cok insanlar,
cogu zaman dinin emirlerini dinlemiyerek seytana uyup, dogru yol-
dan sapiyor, insanliktan cikiyorlar. Allah da insanlarin bu zayifligina
karsi onlara merhamet edip "tövbe kapisi"ni acmistir. Günahkâr in-
sanlar bu kapiyi kullanarak tekrar "insanliga" dönebilirler. Fitrati
Tanri belirler, kötülügü de O yaratir. Insanin vazifesi ise, "kötülüge
uymamak"tir. Insanin "iyilige uyma gücü" de bulundugundan, kötü-
lüge meyleden, cezasini cekecektir. Insanin keyfine göre bir imtihan
yapilamaz.

Ateist sormus 3: "2. Gene diyorsunuz ki: ",münafık özgür iradesiyle
Allahla şeytan arasındaki tercihini şeytandan yana koyuyor" İşte
aynı durum. İnsan fıtratına uygun davrandığında erdemli ve iyi oldu-
ğuna göre münafıkın yaptığı tercihi ona YAPTIRAN GÜÇ ne ya
da kim? Yani, insan nasıl oluyor da fıtratına aykırı davranabiliyor?"

Cevap 3: Bir münafigin ya da günahkârin yaptigi iş, sadece "irade"
sini kullanmaktir. Güc, "Allah'tan"dir. Insan ise; "gücü kullanan"dir.
Yani siz bir asansöre bindiginizde yapacaginiz iş, sadece cikacagi-
niz katin "dügmesine basmak"tir. Hangi katin dügmesine basarsa-
niz, o kata cikarsiniz. Dikkat ederseniz, burada asansörü calistira-
cak bir güc yaratmaya mecbur degilsiniz. Siz sadece asansör terti-
batinda bulunan gücü kullanmaktasiniz. Asansörde sizi "istediginiz"
kata cikarmaktadir. Aynen bu sekilde; günaha veya sevaba yönel-
diginizde de "Allah'in gücü"yle hareket edersiniz. Ama hareketin
yönünü "özgür irade"nizle "siz" belirlersiniz. Gideceginiz yönü siz
belirlediginiz icin de, sectiginizin karsiligi da size ait olur.

Insan; aciz, muhtac, sabirsiz, aceleci ve unutkan bir varliktir. Bu
zayif yönleri sebebiyle insan, yaratilisina zit hareket edebiliyor; ha-
zir bir lezzeti, ilerideki cok büyük lezzetlere tercih edebiliyor; âhi-
reti birakip tamamen dünyaya kapilabiliyor, günahlara dalabiliyor.
Fakat "tövbe" mekanizmasi yine onun elinden tutuyor ve onu kur-
tariyor.

Ateist demis 4: "GS demiş ki: 'Bazi salak insanlar $eytan'la ba$a
cikamiyor!' :)))) FITRATIMDAN!"

"Fitratinizdan" degil, Nilgün Hanim; "seytana uyma"nizdan. Sizin
vazifeniz; sizi "yaratan" Allah'a uymaktir. "Yaratilan" seytana neden
uyuyorsunuz? Oysa seytan, "sizin düsmaniniz"dir! Cünkü sizi din-
sizlige ve kötülüge dâvet eden bir varlik, sizin "dostunuz" olamaz.
Sizin dostunuz; sizi cennete dâvet eden "Allah"tir. Onu inkâr etmek-
le en büyük ve hakiki dostunuzu kaybetmis oluyorsunuz. Bu kayipta
kalmamalisiniz. Akilli insan, "kazancta olan" insandir. Hani sizin ka-
zanciniz? Kazanci cennet olmayanin kaybi cehennemdir, yani ce-
hennemi kazanmaktir. Akliniz varsa, cenneti "kaybetmek"ten kaci-
nirsiniz...

Yoksa; ömür bitiyor, "yokluk kuyusu" sizi bekliyor, Nilgün Hanim,
sizi bekliyor!

***

Ateist demis: "... İman ettiğiniz şeyler koskoca bir safsatadan
ibaret ve güçlü olan zayıfı bu safsata ile yönlendiriyor.
İnandırıyor ve güdüyor."

Safsata olan, sizin inancsizliginizdir. Müslümanlarin inandiklari ise,
"kesin gercek"tir. Allah'a teslim olanlar, güdülmüyorlar, gercege
uyuyorlar. Güdülenler ise; Kur'ani yalanlayanlardir. Kur'ani yalan-
layanlar da, seytan tarafindan güdülmektedirler. Insan, güdülmek-
ten ancak, Kur'anin gercegine uymakla kurtulur.

***

Ateist demis: "Kuran'daki kadinlarin geri zekali oldugu iddiasi
"kesin" bir gercek midir mesela?"

Kur'an, kadinlarin "geri zekâli" oldugunu iddia etmez. Belki erkegi,
kadindan "yaratilisca" üstün kildigini söyler. Bu da demektir ki,
erkegin akli, kadinin aklindan biraz fazladir. Bunun acik delili ise;
basbakanlarin cogunlukla erkek olmasi, evin reisinin yine cogun-
lukla erkek olmasi ve bilim insanlarinin da cogunlukla erkek olma-
sidir.

Ama bu gercekler de sizi tatmin etmeyecek ve gercegin üzerini
gercek dışı iddialarla örtmeye calisacaksiniz. Ama unutmayin ki,
sizin yalanlamalariniz, günesi söndürmez. Kur'an günesi de parla-
maya devam eder. Siz istediginiz kadar Kur'anin gerceklerine
gözlerinizi yumabilirsiniz. Ama o yumulu gözlerinizin cehennemde
fal taşi gibi acilacagini iyi bilmelisiniz.

***

Esra Hanim,

Sizi özgürlestirmek(!) adina sizin özgürlügünüze tecavüz eden
"Emre" isimli ateisti, cehenneme ugurlayin, olsun bitsin! Cünkü,
bu gercegi yalanlayicilar, cehenneme girmedikce sizi özgürlestir-
mekten vazgecmezler. Seytanlari akillarini tersinden islettiginden,
kadini erkek, erkegi de kadin olarak görürler ve ikisini esitlerler. Bu
esitlemeden sonra da; "erkek nicin örtünmüyor" diye sorarlar. Yani,
erkegin "kadin" olmadigini ve kadinin "disi" oldugunu inkâr ederler.
Böylece Yaradan'in inkârcisi olan ateistler, yaradilisin da inkârcisi
olurlar. Bu inkârlariyla da kadin ve erkegi, sadece "özgürlük"ten
ibaret bir varlik haline getirirler. Kadin ve erkek özgürlükten ibaret
bir varlik haline getirilince de, örtünmek kadin icin bir "esaret" olur.
Cünkü, erkek, özgürlükten ibaret bir varliktir. Yani onun, kadinlara
aç bir yaratilisi yoktur. Yani o, kadinlar karsisinda âdeta bir "melek"
tir! Eee, erkekler bir melek olunca da, kadinin örtünmesi ne demek
oluyor? Melek(!)lere karsi örtünmek bir hakaret olmuyor mu? Işte
onlar bu hakaret(!)i hazmedemiyor! Onun icin sizin özgürlügünüze
musallat olup duruyorlar. Isterseniz hoş görün, isterseniz cehenne-
me defedin. Ikisi de hakkinizdir...

***

Ateist demis 1: "Aynen oyle diyorum: ortunmenin kadinlara ozgu
nesi var? Bir erkegin ortunmesi ne kadar sacmaysa kadinlarin
ortunmesi o kadar da sacmadir. Siz erkeklerin ortunmesinin
sacma oldugunu kavramissiniz ama kadinlara gelince nedense
kafanizi kuma sokuyorsunuz."

Cevap 1: Bu sözler, kadinin yaratilisiyla erkegin yaratilisini esitle-
yen bir sacmalik ve dine tecâvüzden baska bir sey degildir. Ka-
falarini kuma sokan, Kur'anin gerceklerini yalanlayan ve inkârci-
likta direten ateistlerdir.

Ateist demis 2: "Sumerlerden kalma bu gelenek (örtünme) de
bana ayni derecede sacma geliyor. Kimseden de mantiga hitab
eden bir savunmasini da duymadim."

Cevap 2: Sanki dünyanin tek milleti Sümerler! Peki, örtünme
gelenegi Sümerler'e kimden gecti? Basörtmenin mucidi Sümerler
mi yani?! Dinin herseyi ateistlere "sacma"dir. Onlarin da ateistlik-
leri biz Kur'anlilara sacma geliyor. Onlarin dinsiz mantigina hitap
edecek bir basörtme savunmasi bulmak imkânsizdir! Bu yüzden
onlara savunma hazirlamaya gerek yoktur artik. Ancak gercegi
arayanlara, kadinlarin basörtmesinin nedeni hakkinda sunlari söy-
leyebiliriz:

Kadinlarin basörtmesini gerektiren baslica üc sebep vardir:

A- Yaratilisin emri oldugu icin örtünür.

Yani; yaratilisca zayif olan kadin, yabanci erkeklerin taciz ve göz
hapsine karsi örtü kalkanina siginir. Namusunu örtünmesiyle korur.
Anadolu'daki kadinlarin yüzde altmisi da, yaratilislarinin gerektir-
mesiyle örtünür. Fakat ateistler, hem yaratilisin emrini tanimaz,
hem de bu kadinlarin "erkek baskisiyla" örtündüklerini iddia eder-
ler. Evet bir "baski" vardir. Ama bu baski, kadinin esi tarafindan
degil, erkegin yaratilisindaki "tacizcilik"ten ve "birden fazla kadina
sahip olma arzusu"ndan gelen baskidir. Iste bu baskiya karsi ka-
din, kendini örtünmeye mecbur hisseder ve örtünür. Bu örtünmey-
le de kendini, "namussuzluk suclamasi"na karsi korumus olur. A-
teistler bunu, "kadinin ezilmesi" olarak görebilir, ama Anadolu ka-
dini böyle görmüyor. "Ben böyle iyiyim, aciksacikliga giremem"
diyor.

B- Dinin emir veya tavsiyesi oldugu icin örtünür.

Türkiye'deki yüzde onluk dindar kadinlar, yaratilisin emrini dinle-
mekle beraber, daha cok dinin emir veya tavsiyesi oldugu icin
örtünür. Dindar kadin, "emr"i de, "tavsiye"yi de önemli bulur, ge-
regini yapar. Ama ateistler burada da bos durmaz, bozgunculuk
cikarirlar ve basörtmenin bir "emir" olmadigini iddia ederler. Dâ-
vâlari ise; dini önemsemek degil, kadini ateist bir özgür(!)lüge
kavusturmaktir. Ey ateist ve ey sekülerist savasci! Basörtme bir
emir degilse, en azindan bir "tavsiye"dir. Dindar kadin Rabbinin
bu tavsiyesine uymak istemisse, sana ne?! O kadin, Ilâhî özgür-
lesmeyi secmisse, senin ona ateist bir özgürlesmeyi dayatmaya
ne hakkin var? Dindar kadinin, senin seytanî özgürlügüne ihtiyaci
yok! Git, özgürlügünü baskasina sat!

C- Hayat sartlari gerektirdigi icin örtünür.

Bu da; moda, süs, sihhî nedenler ve iklim sartlari gibi sebeplerdir.
Herhalde kadinlarin yüzde biri de bu gereklikler yüzünden örtünür.

Ateist demis 3: "Tabii canim. Bu kadar yazi yazdiniz ama bir tane
argumana yer ayiramadiniz."

Cevap 3: Din ve Islâm düsmani ateistlere arguman mi dayanir...
Onlar "arguman"lari bile "namugra" yaparlar! Böylece onlari mag-
lûp edecek hic bir arguman kalmaz!..

Gündüzleyin deniz yüzündeki yakamozlardaki parilti, gökteki gü-
nese delâlet eder. Yoksa her bir yakamozda hakiki bir günes yok-
tur ve onlar bir "günes" degildir. Canlilardaki hayat ve yildizlardaki
isik dahi, yakamozlardaki parilti gibidir. Bu pariltilar kendilerinden
degil, herseyin üstündeki "Allah"tandir. Allah'i inkar eden; "yaka-
mozlardaki parilti günesten degildir" der, aklina ihanet eder! Hain-
lerin de cehennemden baska yeri yoktur...

Zaman: Yeni Cag'in onu, Temmuz basi.
Mekan: Avrupa.
Makam: Cevaplama.
Boyut: Muranizm.

YAYINLAYAN
AVRUPA MURANISTLERI
* * *

ATEİSTLER SORUYOR KUR'ANİSTLER CEVAPLIYOR 11

ATEISTLER SORUYOR KUR'ANISTLER CEVAPLIYOR 11

(Dikkat! Burada gecen agir sözler, gercegi arayan ve dine saygili
olan ateistlere degil, Islâmiyet'e karsi mücâdele veren ateistleredir.)

Cenk demis: "Onu üst tarafta Ateistleri ülkeden kovmaya çalışan
kişiye söyleyin."

Ateistleri Türkiye'den kovan yok! "Türkiye'nin yüzde doksandan
fazlasi Müslüman'dir. Onlari begenmeyen, kendine baska diyar
arasin" cevabi, müslümanlara "Arabistan'a gidin" diyen ateistlere
verilmistir. Evet! Müslümanlardan hoslanmayan ateistler varsa,
Türkiye'yi ilk terkedecek olanlar, müslümanlar degildir. Belki
ateistlerdir...

Cenk demis 2: "Tanrı Batı medeniyetinin ışığını dünyanın üstünden
eksik etmesin :-)

Biz de söyle diyoruz: "Tanri, din isigini Dogu ve Bati medeniyetinin
üzerinden eksik etmesin", amin!

***

Ateist demis: "... desenize aynı din mensubu da bir türlü uyuşamı-
yor. Müslüman da olsa, Yahudi de....Bir noktadan ötede din asla
birleştirici rol oynayamıyor. Şu dinin fonksiyonunun ne olduğunu
bir türlü anlayamadım gitti:"

"Müslümanlar her konuda hemfikir olacak" diye bir kaide yok.
Dinin esasini teskil etmeyen konularinda elbette farli fikirler ola-
caktir. Bu tür fikir ayriligi bir "rahmet"tir. Yani insanlar bu ayrilik-
lariyla ya birbirlerinin eksigini kapatir veya farklilik yaratir ki, bu
da insanlarin kabiliyetlerini gelistirmelerine ve yeni yeni alanlarin
acilmasina hizmet eder.

Kur'an, ona teslim olanlara "birlik" olmalarini ögütler. Ama onlari
zorla birlik yapamaz. Kur'anin ögüdünü dinleyenler ise kuvvet ka-
zanir, zalimlerin ayagi altinda ezilmekten kurtulurlar. Simdi de bu
kurtulusa muhtac durumdadirlar.

Evet, müslümanlar, imamlari olan Osmanli'nin reisligini kaybettikten
sonra her biri imamesi kopmus tesbih taneleri gibi dagilip parcalan-
dilar ve Bati emperyalizminin kucagina düstüler. Bu durumda olan-
lardan elbette ki dünyaya mutluluk ve bilime katki getirmeleri bek-
lenemezdi. Ama ateistler, asil sucluyu degil de, mazlûmu dövmeye
calisiyor ve ondan hesap soruyor! Kendine gel ey ateist! Adil ol...

Adaleti saglamasi gerekenler, dünyanin yönetimi ellerinde bulun-
mayan Islâmlilar Âlemi degil, dünya liderliginde oturan ABD ve
onun veziri olan Israil'dir. Evet! Onlar adil olsalar, dünyada baris
olacak. Ama adaletsizlikleri devam ederse, liderliklerini kaybede-
cekler ve onu Osmanli'nin meyvesi olan Türkiye'ye devretmek
zorunda kalacaklardir.

Ateist demis 2: "Dinler hep varolmuş ve Tanrı, alem, İNSANI
merkeze aldıklarını iddia ediyorlar ama şimdiye kadar insanın hiç
bir problemini çözememişler!"

Kur'an; insanı Yaradicisiyla tanistirmis, onu sahipsizlikten kurtar-
mistir. Ona dogrulugunu göstermis, egrilikten ve sapikliktan kur-
tarmistir. Ona güzel ahlâki ögretmis, ilkellikten kurtarmistir. Ona
iyiligi ve adaleti emretmis, hayvanliktan kurtarmis ve insanliga ci-
karmistir. Cehennem kirbaciyla emniyet ve asayisi korumus ve
Cennetle ebediyetini saglayarak da, onu yokolustan kurtarmis ve
bununla da onun varolabilecek en büyük sorunlarina cözüm getir-
mis bulunuyor.

Evet dinler insanin her problemini cözmüs. Ama ateistler bu cözüm-
leri begenmemis! Onlar begenmemisse, suc kimde? Dinde mi, yok-
sa onu yalanlayanda mi?

Ateist demis 3: Yalnızca bu dünyada HİÇ bir zaman yerine getir-
medikleri UMUDU vadetmişler ve insanları peşlerinden sürükle-
mişler. Ne kolaycı bir yaklaşım! Ve ne zavallı insan!"

Ne pesin bir hüküm! Dinin vaadettikleri, cok büyük seylerdir; bu
dünyaya sigmaz. Sigmayacagi icin de cok büyük ve baska bir âlem
gereklidir. Bu âlemin olmadigini veya olmayacagini sizin yarim ya-
malak biliminiz hükmedemez. Acaba ceyrek akilli ateistler kendi
zavalliliklarini ne zaman görecekler?

***

Cenk demis: "Doğunun üzerinde (Afganistan, Iran, Arabistan etc
etc) [din isigi] eksik değil. Hallerini görüyoruz :-) May the force be
with you diyorum."

Batililarin da hallerini görüyoruz: Dünyalarini kurtarmis(!)lar, âhiret-
lerini kaybetmisler. Ebediyetini kaybedip dünyayi kazanan ne kâr
eder? Biz dünyaya din icin deger veririz. Dinsiz dünyayi da ayagi-
mizin altinda hic ederiz! Biz, kuvvete degil, Hakk'a tapariz. Zalim-
lere karsi da kuvvetli olmayi severiz... Aramizdaki fark: Dünyaya
din isigi ile bakanla dinsizlik karanligi ile bakan bir degildir.

***

Allah'in emrettigi olgunluktur, erdem. O'nun emri olmasaydi, erdemli
olmaya gerek kalmazdi.

Insan, Allah'in yaratigi olmakla O'nun "âleti"dir. Yaratan'a teslim ol-
makla insan, kendini Allah'in âleti, enstürümani yapmis olur. Allah'a
inanc, enstürüman olusu kabul etmektir. O'na teslim olus ise, ens-
türüman olan varligini O'nun hesabina kullanma gayretidir.

Ateistler ise; "ben, beninim" diyerek, Allah'a ait olan varligini Allah'tan
çalar, kendine ihanet eder. Erdemlik ise bu ihaneti asla kaldiramaz.
Erdemli olmak isteyen bir kimse önce bu ihanetine son vermek du-
rumundadir. Bu ihanet son bulmadikca, ihanetteki insanin erdemli-
ginden bahsedilemez.

Ateistler bu sözleri tersine cevirmekte cok mahirdirler. Fakat onlarin
sözleri, köksüz bir agac gibidir; kiymeti yoktur, gelecegi yoktur,
meyvesi yoktur. Böyle bir agaci atese atabilirsiniz...

***

Ateist demis: "Gene sacmaliyorsunuz, Hakperest. Erdem olmazsa
medeniyet denen sey ortaya cikmazdi."

Ben de diyorum ki: Din olmasaydi, medeniyet olmazdi. Eger dinsiz
bir medeniyet olmussa, o ancak bir "alcak medeniyet" olmustur.
Dini inkâr ederek, medeniyet varedemezsiniz.

***

Ateist demis: "Dunyanin en buyuk medeniyeti olan Cin, ayni
zamanda dunyadaki en dinsiz olani."

Ben; hakliligi, iyiligi ve insanligi olmayan (veya onlari kaybetmis)
medeniyete "medeniyet" demem!

***

Ateist demis: "Diyorum ya, kendinizi hakli cikartacak sekilde
terimlerin tanimini degistiriyorsunuz. Halbuki Human Develop-
ment Index vb. verilerine baksaniz, Cin'in ayni gelir grubunda
olan ulkelerden bir farki yok. Sanirsiniz ki dindar Musluman
ulkeler ilk siralarda olur degil mi, madem din cok onemli?
Halbuki gercekler hic de oyle degil. Ilk uc siradaki ulkeler
(Norvec, Avustralya, Izlanda) neredeyse dinsiz. Bu konuda
sizin ne dusundugunuz onemli degil. Isterseniz Afganistan'in
dunyanin en medeni ulkesi ilan edebilirsiniz; dua etmek ve
birbirlerini katletmekten baska bir isi olmayan insanlar bunlar.
Rakamlari konusturun. Delilleriniz nerede?"

Tekrar ediyorum: Ben, Allahsiz medeniyete "medeniyet" demem.
Ama, onlarin faydali yönlerini de reddetmem. Allah rizki; acize,
muhtaca ve calisana verir. Fakirligin tek sebebi de din veya tem-
bellik degildir. Cünkü din, "calismayi" emreder. Dindar fert de
ihtiyacina göre bu emre uyar. Calisacak bir alan bulamaz veya
yaratamazsa, fakirlige mahkûmiyetten baska care kalmaz. Bu
durumda onlarin elinden tutmak gerekiyor. Islâmiyette "yardim-
lasma" esastir. Gereken yardimlasma ve dayanismayi gösterme-
yenler düsünsün! Ayrica, onlarin uzun müddet Bati'nin sömürgesi
altinda kaldiklarini da unutmayalim.

***

Ateist demis: "Bundan sonra ne deseniz bos. Simdi ben de cikip
'Dinci medeniyete "medeniyet" demem' desem ne sonuc cikar?"

Şu sonuc cikar: Ben; "dinsiz medeniyete 'medeniyet' demem"
dedigim zaman, bunun arkasinda Allah vardir. Fakat siz; "dinci
medeniyete 'medeniyet' demem" dediginiz zaman, onun arkasinda
Allah yoktur. Yani: "Desteksiz"siniz!

Ateist demis 2: "Delil melil hikaye...isine geldigi gibi bir kriter sec
tartisma bitsin. Ne kadar ilkel bir zihniyet bu; size aciyorum."

Ben Kur'ana dayaniyorum. Ya siz kime ve neye dayaniyorsunuz?
"Bilime" demeyin. Kur'anin kesin bilgisi karsisinda sizin parcabu-
cuk biliminiz dayanak olamaz. Cünkü bilim size, evren ve evrenli-
lerin nasil yapildigini ve işledigini bildirir. Fakat bu bildirisi de tam
degildir, yarimdir. Cünkü bilim, ilerlemeye muhtac bir "ögrenim
calismasi"dir. Bunun icin bilim; "parcabucuk", "yarimyamalak" bir
seydir. Ama Kur'an'daki bilgi, tam ve kesindir. Evrenin ve evren-
lilerin kim tarafindan ve nicin yaratildiklarini da ancak ondan ögre-
nebilirsiniz. Onu inkâr ettiniz mi, herseyi "tabiat"a, "tesadüf"e da-
yandirmak zorunda kalirsiniz ki, buna "bilim" demek mümkün de-
gildir. Cehâlete bilim fistani giydirmekle bilime dayanmis olmaz-
siniz. Dayandiginiz dayanak, koskoca bir "cehâlet"tir!

Bu halde asıl ilkel zihniyet sizinki degil mi? Asıl acinacak olan siz
degil misiniz? Kur'ana gir, acinmaktan kurtul!...

***

Ateist demis: "Dahiyane bir savunma; su satirlari okudukca
guluyorum! Biz guya dinin medeni olmak icin gerekip gerekme-
digini irdeliyoruz. Ben de gerekmedigini kanitlamak icin ornekler
ve istatistikler sundum. Sonra siz dediniz ki kanitlamaya gerek
yok, cunku dinci ulkelerin arkasinda Allah vardir, ve TANIM
OLARAK medenidirler. Gercekten aciyorum... mantiktan bu
kadar yoksun bir arguman kurmak herkesin harci degil."

Cevap 1: Benim; "arkasinda Allah vardir" dedigim medeniyet:
Islâm Medeniyeti'dir. Ben, "dinci ülkeler"den bahsetmedim.

Ateist demis 2: "1. Oncelikle Allahin varligini varsayarak bir hata
yapiyorsunuz.
2. Allah ile dini birbirine karistiriyorsunuz. Bir insanin dinsiz olmasi
tanriya inanmadigi anlamina gelmez.
3. Biz dinin medeni olmak icin gerekli olup olmadigini tartisiyorsak
dinci ulkeleri medeni olarak TANIMLAMAK tartisma acisindan
abestir! Bunu size anlatmak icin iddianizi tersine cevirdim, siz de
"arkamda Allah var" dediniz. Arkanizda Allah varsa:
a) Neden Allah'in arkasinda oldugu ulkeler bu kadar barbar?
b) Neden Allah'in arkadasinda olmadigi ulkeler bu kadar gelismis?
c) Hani nerede? Belki Allah sizin bir sapsal oldugunuzu dusunuyor
ve sizinle dalga geciyordur."

Cevap 2: Allah'in varligini varsaymak hata degildir. Cünkü kâinatin
varligi ve isleyiste olusu, apacik O'nun varligina delildir. Kur'an da
bunun tasdiğidir.

Allah ile din, icice konulardir. Islâm dininin sahibi Allah'tir. Islâm,
"akil uydurmasi" bir din degildir. Bir insan dinsizse, genellikle
Allahsizdir. Ama bunun istisnasi olabilir ve Allah inanci tasidigi
halde bir dine mensup olmayabilir.

"Neden Allah'in arkasinda oldugu ulkeler bu kadar barbar?" Allah,
barbarlarin arkasinda degil, O'na teslim olanlarin arkasindadir. Cün-
kü Allah, barbarligi degil, adalet ve merhameti emreder.

"Neden Allah'in arkasinda olmadigi ulkeler bu kadar gelismis?"
Allah, calisanlarin ve iyi isler yapanlarin arkasindadir. Allah onlarin,
yalnizca dinsizliklerine arka olmaz. Onlar, gelismeye ihtiyac hisset-
mis ve akillarini kullanmislar. Allah da onlara yardim etmis. (Tabii
onlarin "emperyalist yönleri"ni nazara almiyoruz.)

Ateist demis 3: " [Ben Kur'ana dayaniyorum. Ya siz kime ve neye
dayaniyorsunuz?] Ne dayanmasi? Bir arti birin iki ettigini gostermek
icin Allah'a mi dayanmak gerekiyor? Ben gozunuzle gorebileceginiz
ornekler verdim. Afganistana veya Irana git, Allah'in bahşettigi
medeniyetini gor."

Cevap 3: Evet biz; bir arti birin iki ettigini (veya etmedigini) göster-
mek icin Kur'ana dayaniyoruz. Cünkü Kur'an bizim "delilimiz"dir.
Kur'aniniz yoksa, bir arti birin iki ettigini "isbat"layamazsiniz. Me-
selâ ben derim: Bir arti bir iki etmez, bir eder. Cünkü bir, bir tektir,
ikilik kabul etmez! Veya: Bir arti bir, on bir eder! Cünkü iki tane
birin ikisi de "özerk"tir, toplanmayi kabul edemezler. Ancak yan
yana gelmeyi kabul edebilirler. Bu yüzden bir bir daha iki etmez,
ancak "iki tane bir" eder! Bunun icin bütün matematikcilere mey-
dan okuyorum: Gelsinler, birin bir daha iki ettigine beni ikna etsinler!
Ne yapacaksiniz? Elinizde "Kur'an" gibi bir deliliniz yok ki, bir sey
yapabilesiniz... Güvendiginiz "Bilim" ise; yarimyamalak!

Allah insanliga, "Islâm Medeniyeti"ni bahşetmistir. Ama bazi insan-
lar bu medeniyeti tersine cevirmisse, suc onlarindir; Islâm Medeni-
yeti'nin degildir!

Ateist demis 4: " [Kur'anin kesin bilgisi karsisinda sizin parcabucuk
biliminiz dayanak olamaz.] Ne kesin bilgisi? Kuran'da kesin bilgi
yok. Kuran'i kimin ne zaman yazdigi bile bilinmiyor. Hadis ve Kuran
birbirini tutmuyor. Neden bana ayni seyleri tekrarlatiyorsunuz?"

Cevap 4: Kur'anin kesin bilgi olmadigina, yarimyamalak biliminizle
mi karar verdiniz? Kur'an yazilmamistir, Allah'tan indirilmistir. "Hadis"
denen Peygamber sözleri de, Kur'anin yorumu ve aciklamasidir. On-
lara "ateist göz"le bakilinca, birbiriyle "celisik" gözükebilir. Ama
"insanî göz"le bakinca o celiskiler, celiski olmaktan cikar, "uygunluk"
olur!

Ateist demis 5: " [Ama Kur'an'daki bilgi, tam ve kesindir...]
Bundan sonrasi palavra. Tam ve kesin olmadigi asikar."

Cevap 5: Buna, yarimyamalak biliminizle mi karar verdiniz? Hani
Kur'andan üstün "Kitab"iniz?!

Ateist demis 6: " [Bu halde asıl ilkel zihniyet sizinki degil mi?]
Hayir, sizinki, cunku siz herseyi bir kitap okuyarak cozebileceginizi
sanacak kadar tembelsiniz. Doktora tezinizi de mi bu tur
argumanlarla susluyorsunuz?"

Cevap 6: Allah'a inkârciliginizda kaldiginiz müddetce ilkel zihniyetiniz-
den kurtulamazsiniz. Kurtulusun yolu, Kur'ana teslim olmaktir. Her-
sey, akil ürünü kitaplarda degil. Allah'in ögrettikleri ve indirdikleri de
vardir. Siz bunlardan faydalanmayi bilmezseniz, biliminiz "yarimya-
malak" kalacak ve tasdikcisi de olmayacaktir!

Esasa gelelim: Kur'an der: "Mülk Allah'indir". Ama madde ve tesadüf:
"Mülk bizimdir" diyemezler.

Ve... Ömrünüz bitmek üzere. Yokluk kuyusu sizi bekliyor. Eger Kur'
ana teslim olursaniz, yokluk kuyusunu cennet tüneline cevirebilir,
ölümsüz bir hayat ve saadeti kazanabilirsiniz.

***

Ateist demis 1: "Islam bir medeniyet degil, bir din. Tipki Budizm,
Yahudilik, Hristiyanlik gibi. Kavramlari gene karistiyorsunuz."

Cevap 1: Evet, Islâm bir "din"dir. Fakat, onun emirlerine göre
meydana getirilmis bir yasam bicimi olarak bir Islâm Medeniyeti
de vardir.

Ateist demis 2: "Tumden palavra. Kainatin varligi Allah'in varligina
delil degildir. Ayrica kainatin "isleyiste" olmasi ne demek? Isleme-
yen bir kainat neye benzer? Hadi sizin hatiriniza bile kainat yaratil-
mis olsa Kuran'da tasvir edilen tek tanri olmasi gerekmez. Cok
tanrili bir kurul tarafindan yaratilmis olabilecegi gibi gelismis uzay-
lilar tarafindan da yaratilmis olabilir. Elinizde hic bir delil yok."

Cevap 2: Kâinatin varligi Allah'in varligina delil degilse, neyin varligi-
na delildir? Allah'i inkâr eden, kâinatin varligini madde ve tesadüf
gibi akilsiz ve bilgisiz seylere dayandirmaktan baska care bulamaz.
Ateistlerin yaptigi da zaten budur!

Ortada "işleyiste olan" bir kâinat var. Yani ortada bir madde yigini
yok! Işleyiste olan bir kâinat varsa, onu işleten birisi de olacaktir.
Kâinati işletenin "tek Tanri" oldugu Kur'anda bildirilmistir. Allah'i
inkâr eden birine, O'nun tekligini anlatmanin faydasi yoktur. Sanki
ikinci bir Tanri'nin varligini kesfetmis gibi konusuyorsunuz! Hem
Allah'in varligina inanmiyorsunuz, hem de ikinci bir Tanri'nin varli-
gindan dem vuruyorsunuz! Bu ne keşmekeş? Ya sizin deliliniz
nerde?

Ateist demis 3: "Kuran ise daha once belirttigim uzere kimin ne
zaman yazdigi belli olmayan bir kitaptir. Bunu siz de biliyorsunuz.
Incil, Tevrat, ve Sumerlerden arak bilgiler icermekte. Onlari
duzeltiyor diyorsunuz ama Tevrat'in ilahi bir kitap olmadigi gunu-
muzde cogu arastirmacilar tarafindan kabul edilmekte; bkz.
"Documentary Hypothesis". Tevrat insanlar tarafindan yaratil-
missa Kuran nesini duzeltiyor?"

Cevap 3: Daha önce de söyledim: Allah'a inanmayan, O'nun sözü-
ne de, söz indirmesine de inanamaz.

Ateist demis 4: " (Islam) tabii ki uydurma; kitap gokten dusmedi
ya. Dinsiz bir insanin tanriya inanmadigini nereden biliyorsunuz?
Kac kisiye sordunuz? Elinizde rakamlar varsa bizimle paylasin;
yoksa kafadan atmayin."

Cevap 4: Yani simdi ateistlerin Allah'a inandiklarini mi kabul etme-
liyiz?!

Ateist demis 5: "Yine kavramlari karistiriyorsunuz: Islam bir dindir,
medeniyet degil. Simdi Islamla yonetilen istisnai ulkeler disindaki-
ler gelismisse o istisnai ulkeleri suclayabilirsiniz. Ama istisnasiz
her ulke geri kalmissa sucu baska bir yerde aramak gerekiyor."

Cevap 5: Yani simdi siz tenbel ve geri zekâli bir cocuksaniz, bunun
suçunu Türk Milli Egitimi'nde mi aramak gerekiyor?!

Ateist demis 6: "Bir metin kendi icinde tutarli degilse ya sonradan
duzenlenmistir, ya da yazan bir hata yapmistir. Tutarli olmak, dogru
ve tam olmak icin gerekli bir sarttir. Bir sayfada 1+1=2, baska bir
sayfada 1+1=10 demesine "uygunluk" olarak addediyorsaniz
beyniniz hafifce sulanmis."

Cevap 6: Sizin seytanca bakisiniz, sizin beyninizi tersinden işlet-
meye baslamis! Tersinden isleyen bir beyin, normal bir beyin degil-
dir!

Ateist demis 7: "Surekli Kuran'in indirildigini yaziyorsunuz ama
bunun bir yalan oldugunu herkes biliyor. Muhammed Kuran'i
yazmadi, yazilmasini emretmedi, ve gokten de eline dusmedi.
Sanki bu konuyu daha once isledik?"

Cevap 7: Yalan olan, sizin sözlerinizdir! Inkârcilik ise, en büyük
yalandir!

Ateist demis 8: "Herhangi bir bilimsel kitap Kuran'dan ustundur.
Kuran'da anlatilanlar bir masal; en azindan bilim kitaplarinda
biraz bilgi var."

Cevap 8: Insana ebedî bir saadet kazandirmayan hic bir kitap,
Kur'andan üstün olamaz! Bilim kitaplarindaki bilgiler, Kur'anin
yaninda, "yarim bilgi" olmaktan öteye gidemez.

Ateist demis 9: "Allahin yoklugunu inkâr ettiginiz müddetce ilkel
zihniyetinizden kurtulamazsiniz. Kurtulusun yolu, aklinizi isletmek-
tedir, bir talihsizlik sonucu Musluman dogdugunuzu, bu yolu
kendi iradenizle secmediginizi kavramaktadir."

Cevap 9: Ilkel zihniyetinden kurtulamayanlarin kimler oldugunu cok
yakinda baska bir yerde görecegiz!

Ateist demis 10: "Sizi gibi cocuk tecavuzu savunanlara neden
teslim olayim ki? Cennete gitmeniz imkansiz cunku insanliginizi
yitirmissiniz; sizi Hades'te bekliyorlar."

Cevap 10: Bir Peygamber, sizin iftiranizla tecavüzcü olmaz! Ama
iftiranizla kendiniz tecavüzcü olmaktasiniz. Zaten Allah'i inkâriniz
da ondan daha büyük bir tecavüzcülüktür. Bunun icin sizin evlilik-
leriniz dahi bir "zina" ve "tecavüz" olmaktadir. Allah'a inanmadikca
da bu tecavüzcülügünüzden kurtulamazsiniz! Tecavüzcülügünden
kurtulmamis olanlarin sonu da elbette ki, "cehennem"dir!

Zaman: Yeni Cag'in onu, Temmuz basi.
Mekan: Avrupa.
Makam: Cevaplama.
Boyut: Muranizm.

YAYINLAYAN
AVRUPA MURANISTLERI
* * *

ATEİSTLER SORUYOR KUR'ANİSTLER CEVAPLIYOR 10

ATEISTLER SORUYOR KUR'ANISTLER CEVAPLIYOR 10

(Dikkat! Burada gecen agir sözler, gercegi arayan ve dine saygili
olan ateistlere degil, Islâmiyet'e karsi mücâdele veren ateistleredir.)

Ey müslümanlari "bilim düsmani" olarak göstermeye calisan
ateistler!

Müslümanlar, dünyanin günes etrafinda döndügünü kesfeden
bilim adamlarini atese atip yakmadi. Tam aksine, bugünkü
bilimin temelini onlar atti. Onlar sayesinde Avrupali bilimciler
cok sey ögrendi. Dolayisiyla müslümanlari "bilim düsmani"
olarak göstermeye calismaniz bosunadir.

Bir ateist demis: "(Hz.) Muhammed dar görüslü idi."

Ona dar görüslü diyen, dünyanin en dar görüslü insani olur!
Cünkü Ortadogu'da bir dinsel devrim yaparak 15 asir öncesinin
ilkellerini medeniyete erdiren, Islâmiyet'i Arabistan topraklarina
egemen kilan, cok parlak dehâlar ve mükemmel önderler ve
kahramanlar yetistiren, bütün düsmanlarini maglûp edip
imparatorluklari deviren ve 15 asir öncesinden gelecege bakip
dünyanin ve müslümanlarin başina gelecek olaylari haber veren
ve verdigi binlerce haberleri aynen dogru cikan ve cikmakta olan
bir Peygambere "dar görüslü" demek, görüsten nasipsiz olmaktan
baska birsey degildir!

Demek, ona "dar görüslü" diyen, dünyanin en dar görüslü insani
olur. Ona "tecavüzcü" diyen, dünyanin ve bütün zamanlarin en
büyük tecavüzcüsü olur! Bu tecavüzcülügün sonu da ancak
cehennem olur! Savunun kendinizi atesten ey tecavüzcüler!..

***

Ateist demis: "Ya Kuran niye benim inançsızlığıma saygı
göstermiyor da, hiç bir suçum olmadan kendi köşemde
otururken bana "ateist hayvandan aşağı varlıktır" diyebiliyor?"

Bir ülkenin padisahini veya basbakanini reddeden, ona acikca
isyan eden ve devletin yasalarini tanimayip cigneyen bir vatandas,
vatandas olmaktan cikar, "hain" olur, "terörist" olur. Hain ve terö-
ristlerin hakki ise, ya sürülmek, ya da asilmaktir. Cezasi sürülmek
ve asilmak olan bir adama, devlet ve yasasi saygi gösteremez; onu
lânetler!

Bunun gibi, bu kâinatin sahibi, ateistler degil, Allah'tir. Bir ülke sa-
hipsiz olmadigi gibi, evren de sahipsiz degildir ve olamaz. Bunun
delili Kur'andir. Kur'andan üstün bir kitap getirip ortaya koymayan,
onu yok sayamaz. Onu yok sayip evrenin sahibi Allah'i inkâr eden
bir ateiste Kur'an neden saygi göstersin? Mülkün sahibi ateistler mi
ki, böyle bir saygi hak olsun ve ona lâyik olsunlar! Ateistler ken-
dilerini bu evrenin sahibi zannediyor olacaklar ki, Allah'la esit bir
konum istiyorlar ve kendilerini bu konumda görüyorlar!

Ey ateistler! Bir "yaratik" oldugunuzu unutmayiniz. Eger Kur'andan
saygi istiyorsaniz, Yaraticiniz'i taniyiniz. O'nu taniyin ki, siz de tani-
nasiniz. Eger O'nu inkâr etmeye devam ederseniz, lânetlerin en bü-
yügüyle lânetleneceksiniz! Öte tarafta ise, yeriniz ve yurdunuz ates-
tir! "Hayir!" diyorsaniz, ölümü öldürünüz. Ama, ölüm sizi öldürecek-
tir. Bu öldürülmeden sonra da sizi Dogduran, sizi "yeniden" dirilte-
cektir. Diriltecektir ki, sizden hesap sorabilsin. Bu hesap sorma ile
de, Adalet yerini bulsun.

Siz, Allah'i inkârinizla bütün kâinat ve kâinatlilari mânen katledin,
mülkün Sahibi de sizden hic bir hesap sormasin ve siz, öldügünüzle
kalin ve üstelik Kur'an size saygi göstersin! Böyle bir düzen nerede
görülmüs!?

***

Ey Hz. Muhammed'e iftiralarinda direten ateistler!

Kesin bilgiye sahip olmadiginiz bir konuda kesin yargida bulunma-
niz; haksizliktir, zulümdür, ahlâksizliktir. Ahlâkli olmak ve kalmak
isterseniz, Peygamber'e attiginiz iftiradan vazgecersiniz. Eger vaz-
gecmezseniz, sözün bittigi yerdeyiz demektir. O halde iftira ve
küfrünüzle ölünüz! Nasil olsa sizden hesap soracak bir Allah var.
Sizin inkâriniz, O'nun varligini yok etmez. Asil yok olacak olan,
sizsiniz. Küfrünüzle ölünüz! Kur'anin "indirilmis" mi, yoksa
"uydurulmus" mu oldugunu da, gittiginiz yerde görürsünüz...

***

ISLÂMIYET, "cagici" ve "zamanüstü" bir dindir.

Ateist demis: "Bütün mesele şu: Kuran'ın erkeği üstün kılması da,
peygamberin 9 yaşında kızla evlenmesi de, örtünme ayeti de v.s.
v.s.v.s. hepsi de O DÖNEM için normal şeyler....
Benim eleştirdiğim müslümanların bunları ZAMANÜSTÜ ve
EVRENSEL sanarak öyle yaşamak istemeleri... "

Allah, erkegi (biraz daha güclü ve akilli olmak gibi özelliklerle)
kadindan üstün yaratmistir. Bu üstün yaratis, "zaman üstü" bir
olaydir. Yani, degistirilemez. Bunun icin "yaratissal üstünlük"le
"insanî üstünlük"ü birbiriyle karistirmamali ve bir tutmamaliyiz.
Cünkü, Allah, insanî üstünlügün ölcüsü olarak "takva"yi koymus-
tur. Yani, Allah'i daha cok sayan, seven, O'ndan cekinen ve ah-
lâki iyi ve cok olan üstündür. Yoksa "erkek her hal ve sartta ka-
dindan mutlaka üstündür" diye bir gercek yoktur.

Cocuk yasta evlilik meselesi ise, toplumun takdirine kalmistir.
Cocuklarin zarar görmemesi icin yasal bir düzenleme getirilebilir.
Bunun ölcüsü de Hak ve Adalet'tir. Kur'an, "cocuklarinizi cok
kücük yasta evlendireceksiniz" diye bir emir getirmemistir. Hz.
Muhammed'in Ayse'yi almasi ise, ona zarar vermeyecek bir
sekilde gerceklesmistir. Ateistlerin bu konudaki gercek disi
iddialari ise, "iftira" olmaktan öteye gidemez.

Örtünme konusu da yine bireylerin hak ve özgürlüklerini ilgilen-
diren bir meseledir. Bir kadin dinsel gereklik ve ihtiyac görüyorsa,
örtünür. Kimse buna engel olamaz, olmamalidir. Dini dislayan
"kamusal alan" zorbaligi ise, bir zulümdür. Bu zulüm derhal son
bulmalidir. Cünkü Türkiye, yalniz ateistlerin ve dünyaperestlerin
ülkesi degil, -hem de cogunluk olarak- müslümanlarin da ülkesi-
dir.

Bir müslüman, ateistlerin keyfine göre degil, Allah'in istegine göre
yaşar. Hayatini, kendi inancina göre düzenler. Yasalar da, onun
inancini dikkate almak zorundadir. "Tek zihniyet" yasasi, antide-
mokratiktir, insanlik dışıdır.

Ateist demis 2: "İslami değerlerle yaşayalım diyorsunuz. Şimdi
erkekler peygamber gibi çok karı mı alsın? Kızlar 12-13
yaşında mı evlensin? Olur mu bu? Bu zamanda erkek kadından
üstün sayılabilir mi? Kol/bacak kesilebilir mi? Erkeğe karını
dövebilirsin denilebilir mi?"

Kur'anda bir erkegin alacagi kadin sayisi belirlenmis ve sinirlan-
mistir. "Her erkek dört kadin alacak" diye bir mecburiyet yoktur.
Ancak ihtiyac varsa ve sartlarini yerine getirebilecekse, alabilir.
Erkegin bu hakkini gasbetmis olan Avrupa ve benzeri ülkeler,
"tek eslilik" zorbaligiyla erkeklere gayrimesruluk kapisini acmis,
aileyi yari yariya yikmistir. Erkege acilan bu ahlâksizlik kapisi
kapanmali ve erkegin mesru hakki iade edilmelidir.

Kizlarin evlenme yaşini da devlet ve toplum bir araya gelerek
yasalastirabilir. Tabii, müslüman bir toplumun yasasi da, baska
toplumlarin yasalarindan farkli olacaktir. Bütün yasalari zorla
esitlemek zulümdür.

Erkek kadindan "yaratilisca" üstündür. Bunu kimse degistiremez.
Ama esas üstünlük, "insanî" üstünlüktedir. Bunun ölcüsü de: Tak-
va'dir; Allah'a saygi ve sevgide ileri olmaktir. Kim ileriyse, o üs-
tündür.

Her zaman kol ve bacak kesilemez. Cünkü, "hükümler sartlara
göredir". Sartlar degismisse, hükümler de degisir. Adalet neyi
gerektiriyorsa, o uygulanir. Ama cezalarin seklini insanlarin kendi
aralarinda degistirmesi mümkündür. Cünkü, kisasta Allah, "affet-
meyi" de getirmis ve izin vermistir. Bu izne göre cezalandirmanin
seklini degistirmek helâldir. Bu konuda gecmis zamana uymak
zorunlugu yoktur. Ama isteyen bir sucluya bu hak yasak edilme-
melidir. Yani bir suclu: "Ben büyük bir hirsizlik ve soygun yaptim.
Lütfen benim elimi veya kolumu kesin. Cünkü ancak bu ceza ile
vicdanim rahatlayacak" derse, onun hakkini gasbetmemek, rica-
sini yerine getirmek gerekir. Bu gercekleri bilmeyen bazi Ortado-
gu ülkeleri, hatali uygulamada bulunabilir. Onlara gercekleri gös-
termek ve hallerini düzeltmek gerekir. Onlarin hatalari, Allah'in
dinine maledilemez. Onlarla Islâm kötülenemez. Cünkü Allah, in-
sanlara "akil" vermis ve "akletme"yi emretmistir. Aklini kullanma-
yanlar ise, hatadan kurtulamaz, pislik ve ilkellik icinde yuvarlanir
durur. Ama akli "tersinden" kullananlar da, hakki ve dogruyu bu-
lamaz, sapikliga düser, gercek inanctan mahrum kalir. Dogruyu
ancak, aklini Allah'in verdigi isikla isletenler bulur. Kur'ani bilme-
mis veya inkâr etmis olanlar ise, egrilikte kalmis ve insanliktan
cikmistir.

"Erkek kadini mutlaka dövmelidir" diye bir sart yoktur. Isyankâr
bir kadini -eger isyan haksizsa- erkek önce uyarir. Uyari yetmez-
se, ona öfke gösterilir veya yatagi terkedilir. Bu da yeterli olmazsa,
erkek kadini dövebilir -eger evliligi koruyacaksa-. Eger koruma-
yacaksa, bosanmaya basvurulur. Islâmda bir erkege, kadina zul-
metme izni verilmemistir.

Ateist demis 3: "Eeee, bunları YAPIN diyen kitap nasıl oluyor
da zamanüstü ve evrensel sayılabiliyor? Bunu AKLIM almıyor.
Akıl tutulmasınının müslümanlarda olduğunu düşünüyorum."

Kur'anin, sabit olan hakikatlari vardir. Onlar, "zamanüstü"dür,
degistirilemez. Sabit olmayan konularda ise, dinin özüne aykiri
olmayacak sekilde hak ve adalete göre degistirme yapmak
mümkün ve gereklidir.

Kur'andaki inanc, ibadet, ahlâk, hak ve adalet; "zamanüstü" ve
"evrensel"dir. Kur'ana isyan edenler, kendilerini "cagdisi" yapmis
olurlar. "Cagici" olmak isteyenler, Kur'ana teslim olmalidir. Kur'
ana teslim olanlar, ebedî bir hayat ve saadeti kazanmis olurlar.
Onu yok etmek isteyenler ise, kendi ebediyetlerini yok eder ve
cehennemi kazanirlar. Buna süphe yoktur. Cünkü "Allah" vardir.
Evren de, O'nun varligina evren kadar büyük bir delildir. Kur'an
ise, bu delilin "sözü" dür. Peygamber veya (Mehdi) de, o sözün
"sözcüsü"dür.

Ateistlerin ise, akillari tutulmamis, onlar akillarini tersinden islettik-
lerinden "ateist" olmuslardir. Akillarini "düzünden" isletmeye basla-
diklari vakit, "Kur'anist" olacaklardir. Biz de böylece "seytan akil-
li"lardan kurtulmus olacagiz...

***

Ateist demis: "...Yaaa, işte yanılıyor çünkü din bunların nedenlerini
söylüyor bize. Örneğin, depremle insanları cezalandırdığını yazıyor."

Bir silah kendi kendine calismaz, ateslenmez. Onu ancak onu tutan
adam atesler. Dünyadaki depremler de kendi kendine olusmaz. On-
lari (cezalandirma, imtihan veya gerekli bir düzenleme icin) ya evre-
nin Sahibi olusturur, ya da insanlarin hatalari meydana getirir. Ateist-
ler Allah'a inanmadiklari icin, "hersey kendi kendine olur biter." Ve-
ya bilimsel gerekceleri ileri sürerler. Depremler hangi gerekceyle o-
usursa olussun, hepsi yine Allah'in izin vermesiyle meydana gelir. E-
ger insanlar atom bombasi patlatarak veya iklim sartlarini bozarak
veya zulümleriyle arzi hiddetlendirerek depremi tetikliyorlarsa, suc
insanlarindir.

Ateist demis 2: "Din bize dünyanın güneş sisteminin merkezi oldu-
ğunu söylüyor ve insanın Adem/Havva olarak yaratıldığını bildiri-
yor. Ama bu bilgiler bilimin bulgularıyla ÇELİŞİYOR."

Dinin bildirirsi, "bilimsel" degildir. Cünkü dinin bilimsel iddiasi yok-
tur. Dolayisiyla bilimi dinin karsisina cikarmak beyhude bir gayret-
tir. Bu gayret de, "dine düsmanlik"tan ileri gelir. Ateist de dinin düs-
manidir.

Ateist demis 3: "GS: Pes yani...Ibn Sina'lar, Farabi'ler, Kindi'ler
ilmi Greklerden aşırmadı mı?"

Avrupa bilimine temel ve kaynaklik etmis müslüman ilim öncüleri,
eski Yunanlilarin eserlerinden faydalanmislardir, ama "bütün bulus-
larini onlardan almislardir" denilemez. Hem Yunanlilarin, kendilerin-
den önce gelmis hak dinlerin etkisinden ve Allah'in ilham etmesin-
den faydalanmadiklari da söylenemez. Bilim ve teknikte hersey
insanin kendi eseri olamaz. Bilimin temeli, insana Allah tarafindan
ögretilmistir. Teknigin bir kismi da yine Allah'in yarattigi varliklar
üzerinden kopya edilmistir ve edilmektedir.

Zaman: Yeni Cag'in onu, Temmuz basi.
Mekan: Avrupa.
Makam: Cevaplama.
Boyut: Muranizm.

YAYINLAYAN
AVRUPA MURANISTLERI
* * *