G-20 ZİRVESİNE
KATILACAK ÜLKELERE
UYARI!
insanlara
haklı, adâletli, namuslu ve iyilikçi
olmayı
emreden tekTANRInın adıyla
30 Kasım - 1 Aralık tarihlerinde
Arjantin’de yapıla-
cak G-20 Zirvesi'ne katılacak
olan ülkelerin Sayın
Liderleri!
2 Ekim 2018 tarihinde İstanbul'daki
Suudi Arabistan
Başkonsolosluğu'nda
Cemal Kaşıkçı isminde Wa-
shington Post yazarı bir gazeteci katledildi. Bu
katli-
amı yapanlar da bildiğiniz
gibi 18 Suudi devlet me-
murudur. Yani ortada Suudi Devleti tarafından
işlen-
miş bir cinayet var. Şimdi bu cinayetin hesabının
verilmesi ve görülmesi
gerekiyor. Bu cinayeti işle-
yen devlet memurları Veliaht Prens M. b. Selman'ın
en iyi ve en güvenilir
adamları
olduğundan,
cinayet
emrini verenin de, o
adamların başı
ve sahibi olan
Prens Selman olduğu, ondan başkası olamayacağı
hemen anlaşılıyor.
Eğer "bu cinayet emrini ben vermedim"
diyorsa
Prens Selman, bu takdirde o adamlarına
hükmede-
mediği için
yönetimden çekilmesi gerekir. Eğer
Selman'a ait o katiller: "Biz bu emri Prens
Selman'
dan aldık" derlerse, bu
takdirde de Selman'ın idam
edilmesi gerekecektir. Fakat Prens Selman'ı
yargı
ve hukuk önüne kim çıkaracaktır? Çünkü
Suudi Ara-
bistan'da yargı ve
hukuk, o ülkeyi yönetenin emri al-
tındadır,
yani yargı ve hukuk bağımsız
değildir.
Böyle olduğu için
de Prens Selman'ın yargılanması
mümkün olmayacaktır.
Dolayısıyla cinayetle ilgili
dâvânın uluslararası
bir mahkemede görülmesi ka-
çınılmazdır.
Bu kaçınılmaz işi
de ancak siz G-20 ül-
kelerinin baskısı sağlayabilir.
Sizler de bunu sağla-
malısınız.
Eğer adâletin gerçekleşmesini
istiyorsa-
nız. Ülkeler ve
devletler adâletsiz ayakta durama-
yacaklarına göre, bu adâletin
gerçekleşmesini is-
temelisiniz ve onu talep etmelisiniz. Eğer
sizler
de ABD Başkanı
Trump gibi Prens Selman'ın ci-
nayetini "ülke çıkarları"
için görmezlikten gelmeyi
seçerseniz, adâletin
karşısında durmuş
olacaksı-
nız. Bu duruş
ise sizin devletinizi "eşkiya devlet"
durumuna sokar. Devletinizi bu duruma sokmak-
tan uzak duracağınızı düşünüyoruz.
Katılacağınız
Zirve'ye, Cemal Kaşıkçı
cinayetinin
baş sorumlusu Prens
Selman da katılacakmış. E-
ğer bu Zive'de onunla tokalaşmaya
kalkarsanız, a-
dâleti ayağınızın
altına almış olursunuz. Dolayısıyla
Prens Selman kendini aklamadan veya
azledilme-
den onunla tokalaşmanız çok
büyük hata olacaktır.
Bu hataya düşmeyeceğinizi
umuyoruz. Onunla iliş-
kiyi sürdürmeniz de, adâleti katletmekten başka
bir-
şey olmaz. O halde Prens Selman'ın
kendini akla-
masını
beklemeniz isabetli olacaktır.
G-20 Zirvesi'ne katılan
ülkelerin Sayın Liderleri!
Suudi konsolosluğunda
devlet memurları, daha
doğrusu Prens Selman'ın
adamları tarafından plan-
lı bir şekilde
katledilen Cemal Kaşıkçı,
Prens Sel-
man'a itaat etmediği için
öldürüldü. Fakat Cemal
Kaşıkçı,
Prens Selman'ın kötülüklerine itaat etmek
mecburiyetinde değildi.
Eğer Prens Selman istedi-
ği itaatte haklı
olsaydı, kendisine yapılan
itaatsizlik-
te Kaşıkçı'yı
mahkeme önüne çıkarması gerekirdi.
Fakat Prens Selman Kaşıkçı'yı
mahkeme önüne
çıkarmak, yani hukuk yolunu tutmak yerine, mafya-
tik yollara başvurarak
Kaşıkçı'yı
ortadan kaldırttı.
"Kaldırtmadım"
diyorsa, bir uluslararası mahkeme-
ye çıkmayı
kabul eder. Kabul etmiyorsa, bu adâlet-
siz adamla hiçbir
ülke bir daha ilişkiye giremez.
Şimdi gelelim diğer
önemli liderlere...
Sayın Kim Jong Un!
Diktatörlüğe son veriniz. Çün-
kü diktatörlüğe
hakkınız yoktur. O halde
halklarınıza
siyasal özgürlüklerini veriniz. Sizin gerçek
büyüklü-
ğünüz, bu özgürlüğü
onlara tanımanızdadır.
Şu an-
da dünyanın
en küçük adamı sizsiniz. Çünkü
dikta-
törsünüz. Diktatörlüğü
terkettiğiniz anda büyümeye
başlayacaksınız
ve hak ve adâlete teslim olduğu-
nuzda da en büyük siz olacaksınız
ve olabilirsiniz.
Unutmayınız!
Elinizdeki nükleer silahlar sizi korur,
ama en büyük yapmaz.
Sayın Binyamin
Netanyahu! Filistinlilerin haklarını
ödeyiniz. Bu hakkı
ödemediğiniz müddetçe
adâ-
letsizliktesiniz. Bu adâletsizlikte kalmaya devam
ederseniz, çok
yakında devletinizi kaybedecek-
siniz. Amerika sizi sonsuza kadar koruyamaz ve
koruyamayacaktır.
Sayın Donald Trump ve
Obama! Sayın Vladimir
Putin ve Hasan Ruhani! Suriye'nin demokratikleş-
mesine engel olarak Suriye halklarına çok
büyük
kötülük yaptınız
ve hâlâ yapmaktasınız. Bu kötülü-
ğünüze artık
son veriniz.
Ortadoğu'nun Sayın
Kralları! İslâmiyette zorbalık
haramdır. Bu haramı
sonlandırınız
ve halk çoğunlu-
ğunuzun rızâsını
alarak yönetim yapınız.
Yönetimi-
niz de; hakka, adâlete ve namus'a dayanmalıdır.
Özgürlüğünüz de bu dayanağı
temel almalıdır. Mo-
dernleşmek yani çağın şartlarıyla
uyumlaşmak isti-
yorsanız, bu uyumlaşma,
modernleşme ve reform;
yönetiminizden başlamalıdır.
Halklarınıza sinemaya
gitme özgürlüğü
ve kadınlarınıza
araba kullanma iz-
ni vermek yeterli değildir.
Şunu da iyi bilesiniz: Sar-
hoşların,
hainlerin, katillerin, zâlim ve zorbaların
müslüman halkları
yönetme hakkı yoktur!
Sayın Donald Trump! Eğer
yönetiminizi hakka, a-
dâlete, namusa ve iyilikçiliğe
dayandırmazsanız,
daha doğrusu çıkarcılığa
dayandırırsanız,
dünya
kötücül bir yer olur. Kötücül bir dünyada da ya-
şanmaz. Dünyayı yaşanılır
bir yer haline getirmek
için çalışmalı değil
misiniz? Bu çalışmayı
yapmaz-
sanız, önce kendi
ülkeniz yıkılacaktır.
Bu yıkılışa
izin vermemelisiniz.
Sayın Donald Trump!
Dünyada en büyük kötülük;
hakkı, adâleti ve namusu çiğnemek
ve çiğnetmek-
tir. Eğer Cemal Kaşıkçı'nın
hakkını çiğner
ve çiğ-
netirseniz, en büyük kötülüğü
yapmış olursunuz.
Bütün dünyayı
kötülemekle kurtulamazsınız.
Önce
kendi kötülüğünüzü
terketmeli, sonra da başkalarını
iyileştirmeye çalışmalısınız
ki, dünya iyileşsin. Bu-
nun da yolu;
(çıkarlarınız
hesabına değil, Tanrı
he-
sabına) hakka, adâlete,
namusa ve iyilikçiliğe teslim
olmaktır. Gökten İsa
Mesih de inip gelse ve "dün-
yanın iyileşmesi
için ne yapalım?"
diye ona sorulsa,
size bunları
söyleyecektir. O halde onun da söyle-
yeceği bu sözlerden
sapmayınız.
G-20 Zirveniz hayırlı
olsun!
İmza: mehdiyet Makamı.
Not 1: İslâmlı
Ülkeler*in liderleri, Allah'ın emri ola-
rak adâletli olmak zorundadırlar.
Adâletli olamaya-
cak liderler yönetimden çekilmelidir.
Çünkü adâlet-
siz yöneticiler, müslüman halkların
yöneticisi ola-
maz. Müslüman halkların
hakkını vermeyen liderler
de adâletli değildir.
Not 2: Suudi Arabistan'da yargı bağımsızlığı
yok-
tur. Eğer olsaydı,
Suudi Savcısı Prens Selman'ı
hemen ifade vermeye çağırırdı.
Yine eğer orada
yargı bağımsızlığı olsaydı,
Prens Selman da ifade
vermeye koşardı
veya en azından "geliniz, ifademi
alınız"
derdi. Sonuçta bu cinayeti Prens Selman'ın
düşmanları değil,
tam aksine onun en sadık adam-
ları işledi.
Prens Selman ifade vermek zorunda
değil mi?
Not 3: Suudi Arabistan Kralı;
"akrabanız da olsa a-
dâleti gözetin" âyeti gereğince
Cemal Kaşıkçı'yı
öldürtmüş olan oğlu
Prens Selman'ı idama gönder-
mek zorundadır.
Eğer Kral Abdulaziz oğluna
kıya-
mazsa, en azından
onu yönetimden almasını
bil-
melidir. Çünkü
onun oğlunun cinayetle bir ilgisi yok-
sa bile, adamlarına
iyi hükmedemediği için sorum-
ludur. Hem adamlarına
hükmedemeyen bir Prens'
ten hayır gelmez. Eğer
Suudi Kralı adâletin gereği-
ni yerine getirmezse, Allah'a vereceği
bir hesap
olacaktır.
Not 4: Eğer Cemal Kaşıkçı'nın
öldürülme emrini,
Selman'ın adamlarına,
Prens Selman değil de
ABD Başkanı
Trump ve damadı Kushner verdiyse,
bu takdirde Prens Selman idamdan kurtulur. Fakat
ABD Haberalma Teşkilâtı,
öldürme emrinin Prens
Selman tarafından
verildiğini bildirdi. Şimdi
ABD
Haberalma Teşkilâtı,
emrin Prens Selman tarafın-
dan verildiğine
dair telefon kayıtlarını
medya ile
paylaşmak zorundadır.
Eğer Trump ve damadını
aklamak istiyorsa, bu zorunluk yerine
getirilmelidir.
Not 5: Prens Selman Kaşıkçı'nın
katillerini yok et-
tirmeden önce uluslararası
bir savcı o katillerin ifa-
desini almalıdır. Çünkü
Kaşıkçı cinayetinin gerçek
azmettiricisi ABD Başkanı ve
Damadı da olabilir.
Çünkü Cemal Kaşıkçı
bir Trump aleyhtarı idi. Bu a-
leyhtarlığı yüzünden de
katliama uğradı. Amerika'
da yayınlanan bir kitapta
da; Başkan Donald Trump'
ın, 5-10 milyon dolarlık
kumar ve kredi borcunu ö-
demeyen bir Japon kumarbazını
öldürttüğünü yazı-
yor. Bir kumarbazı
öldürten bir kimse, bir aleyhtarı
da öldürtebilir. Zaten onun damadı
tarafından hazır-
lanmış ve nakledilmiş
bir "öldürülecek muhalifler
listesi" olduğu
da söyleniyor. Acaba o listede Ka-
şıkçı'nın
adı da var mıydı?
Bunların cevabını
an-
cak uluslararası
bir savcı ortaya çıkarabilir.
Şimdi akıllara şu
soru takılıyor: Kaşıkçı
cinayetinin
gerçek amir ve
azmettiricisi kim? Trump mı, yoksa
Selman mı? Sayın
Trump kendi aleyhine gelişmek-
te olan bu durumdan ancak Suriye'deki Rusya ve
İran'a savaş açmakla
kurtulabilir.
Not 6: İran Suriye'yi
terketmek zorundadır. Çünkü
İran'ın Suriye üzerinde hiçbir
hakkı yoktur. İran
yö-
netimi, Suriye rejiminden dâvet aldığını
iddia ede-
mez. Çünkü kendi sivil
halkını katleden ve müslü-
man halklarının
hakkını vermeyen bir
rejimin meş-
ruiyeti yoktur. Meşruiyetini
kaybetmiş bir rejimin
dâveti de geçersizdir
ve gayri meşrudur. Gayri
meşru bir dâvetle
Suriye'de bulunan İran eğer
Su-
riye'yi terk etmezse, ABD'nin onu oradan sürüp çı-
karması gerekir. Eğer
Rusya buna engel olmaya
kalkarsa, Rusya'ya da savaş açılır.
Zaten Rusya da
Suriye'yi terketmek zorundadır. Çünkü
onun da Su-
riye'de geçerli
bir hakkı yoktur. Bu haksızlık
üzerin-
de bulunan iki ülkeyi çıkaracak
güç, (Türkiye'nin on-
ları çıkaracak
yeterli gücü olmadığı için)
Amerika
Birleşik Devletleri'dir.
ABD; Suudi Arabistan, Mısır
ve İsrail ordularını
yanına alarak o iki ülkeyi Suriye'
den çıkarabilir ve çıkarmalıdır.
Bu çıkarmadan son-
ra yönetimi demokratlara devredip kendisi de Suri-
ye'yi terketmelidir.
Not 7: Suriye'de hiçbir
hakkı bulunmayan Rusya ve
İran eğer barış
istiyorlarsa, eğer savaş istemiyor-
larsa, Mart ayına
kadar Suriye'yi terketmelidirler.
Terketmedikleri takdirde kendilerine ABD, Arabis-
tan, Mısır, İsrail
ve İngiltere orduları
tarafından sa-
vaş açılabilecektir.
Peki, İran ve Rusya,
kendilerine savaş açılmayı
hakediyorlar mı?
Evet, hakediyorlar! Çünkü onlar,
500 bin mâsûm Suriyeli müslümanı
katlettiler veya
katledilmelerine yardım
ettiler. Dolayısıyla İran,
Rusya ve Esad yönetimindekiler hesap vermek ve
bedel ödemek zorundadırlar.
Fakat onları savaş
suçları
mahkemesine çıkarmak mümkün olmayaca-
ğından, onlara savaş açmaktan
başka çare kalmı-
yor. Ama; "biz Suriye'yi terketmeye hazırız"
derler-
se, bu durumda onlara savaş açmaya
gerek kal-
maz.
Not 8: Bu bildiri, uluslararası
diplomatik platformda
paylaşılmıştır.
İmza: mehdiyet Makamı.
Tanrı
tektir.
İsa,
Musa ve Muhammed O'nun kulu ve elçisidir.
Zaman: Yeni Çağ'ın
onsekizi, Kasım sonu.
Mekan: Avrupa.
Makam: Uyarı ve Hakka dâvet.
Boyut: Muranizm.
YAYINLAYAN
AVRUPA MURANİSTLERİ
* * *