Dienstag, 29. Oktober 2013

AB VE ABD YÖNETİMLERİNE UYARI! (İsrail ile ilgili)

         AB VE ABD YÖNETİMLERİNE UYARI!

                               (İsrail ile ilgili)

   hak ve adaletle yöneten yüce TANRInın adıyla

AB ve ABD yönetimleri, kendi demokrasilerine iha-
net ederek ve onu ayaklar altına alarak Mısır'da as-
kerî darbeye destek verdiler, ona engel olmadılar.
Bu desteğin ve engel olmamanın sebebini de, o
yönetimlerin bazı politikacıları; "İsrail'in güvenliği"
ne bağladılar. Yani o yönetimler, Mısır'da eli silah-
sız 5 bin suçsuz insanın cunta tarafından vahşîce
katledilmelerine göz yumdular. Niçin göz yumdular?
Cevap tabii ki: "İsrail'in güvenliği için"dir.

İsrail yönetimi de, İslâmlı ülkelerin demokratikleş-
mesini istememektedir. Çünkü -İsrail Genelkurma-
yı'nın açıklamasına göre- İslâmlı ülkelerin demok-
ratikleşmesi, bir "İslâm İmparatorluğu"nun doğma-
sına neden olabilir. Bu da, İsrail için büyük bir tehli-
ke demekmiş!

İşte bunun için şimdi ABD ve İsrail tarafından İs-
lâmlı ülkelerin demokratikleşmesi engellenmeye
çalışılıyor ve yine bunun için Suriye muhalefeti yüz
üstü bırakılmış durumdadır.

Yani: 60 ülkeli koskoca bir İslâm Dünyası'nın kade-
rine, İsrail ve koruyucusu ABD tarafından tecâvüz
edilmekte, onun güzel geleceği durdurulmaya çalı-
şılmaktadır. Fakat bütün dünya ülkelerinin yönetim-
leri bilmelidir ki, bir "Demokratik İslâm Birliği", İsrail
ve ABD için tehlike değildir. Tam tersine, büyük bir
güvenliktir.

Ama mesele "İsrail'in güvenliği" ise, "Demokratik
İslâm Birliği" engellenmiş olsa dahi İsrail'in güven-
liği tehlike altındadır! Yani Demokratik İslâm Birliği'
nin oluşumunu engellemekle İsrail güvenlik kazan-
maz. Neden kazanmaz? Çünkü engellenmiş büyük
bir kuvvetin işini, küçük bir kuvvet de yapabilir. Peki
bunun örneği nedir? Bunun örneği, El-Kaide'nin
New York'u vurmasıdır! Yani, koskoca Amerika,
nükleer silahlara sahip olmasına ve her yerde gözü,
kulağı olan CİA ve NSA'sine rağmen, küçücük bir
örgütten New York'u koruyamadı! Demek, büyük
kuvvetleri engellemiş olmak demek, "güvenlik si-
gortası" değildir. Çünkü büyük kuvvetlerin yapama-
yacağı bir işi, küçük kuvvetler de pek âlâ yapabili-
yor.

O halde -Demokratik İslâm Birliği'ni engellemiş far-
zettiğimiz İsrail-, bütün İslâmlı ülkelerden derlenmiş
bir "korsan ordu"ya karşı kendini nasıl koruyacak-
tır? Koskoca Amerika kendini koruyabilmiş midir ki,
küçücük İsrail kendini koruyabilsin! Hem bu "korsan
ordu", El-Kaide gibi küçücük bir şey olmayacaktır...
İsrail'i devirebilecek kuvvette ve büyüklükte olacak-
tır. Demek, Demokratik İslâm Birliği'ni engellemek,
İsrail için kurtuluş değildir.

Öyleyse İsrail için kurtuluş nerededir?

İsrail için kurtuluş, Filistin halkının haklarını öde-
mektedir. Bunun için de İsrail'in 1967 sınırlarına
geri çekilmesi gerekiyor. Bu geri çekilmeyi yapma-
dığı müddetçe de -bir İslâm İmparatorluğu olsun
olmasın- İsrail daima tehlike altında olacak ve varlı-
ğını uzun müddet koruyamayacaktır.

(Filistin yönetimi, -eğer gerekiyorsa- İsrail'in geri
çekilmesi için uluslararası ilgili kurum ve örgütlere
resmî başvurusunu hemen yapmalıdır.)

Allah'ın Mehdisi, İsrail'in geri çekilme tarihinin sonu-
nu belirlemiş bulunuyor. Bu tarih: 2017 yılının Aralık
ayının son günü'dür. İsrail bu tarihe kadar geri çekil-
mesini yapmadığı takdirde, İslâmlı ülkelerin ordula-
rının birleşerek İsrail'e savaş açması, bir hak haline
gelecektir. Bu hakkı yerine getirmek üzere de İs-
lâmlı ülkelerin harekete geçmesi şart olacaktır. E-
ğer İslâmlı ülkeler bu savaşı kabul etmezlerse, he-
men korsan bir ordu devreye girecek, bu haksızlığı
giderecektir. Bu korsan ordu, bulundukları ülkelerin
ordularının her türlü savaş araçlarını ele geçirebile-
cek ve onları kullanabilecek nitelikte olacaktır. (İran
ordusu içinde İsrail'e diş bileyen bir ordu zaten ha-
zır durumda. Bu gizli ordunun, İran'ın nükleer baş-
lıklı füzelerini ele geçirdiğini -geçirmesine de gerek
yok ya!- düşünün! Şimdiki İran yönetiminin bunu ya-
lanlaması, gerçeği değiştirmez ki! Yoksa değiştirir
mi?)

(Zamanı geldiğinde İsrail'e karşı savaşmak isteyen
müslüman gönüllü savaşçılar, gerekli orduyu kur-
maya hemen başlamalıdırlar ve bu ordu, 2017 yı-
lına kadar kurulmuş olmalıdır. İsrail verilen tarihe
kadar geri çekilmediği ve İslâmlı ülkeler de ona kar-
şı savaşmak istemediği takdirde bu ordu, üzerine
düşen görevi yerine getirmek zorundadır. Bu emir,
İsrail ve ABD istihbaratından gelecek saldırı ve teh-
likelere karşı güvenlik için önceden verilmiştir ve İs-
rail'in geri çekileceği tarihe kadar geçerlidir.)

İleride yapılması muhtemel olan bu savaşa Birleş-
miş Milletler örgütü adaletle şahitlik etmeli ve İsra-
il'in haksızlıklarına göz yummamalıdır. Eğer ABD
bu savaşta İsrail'in haksızlıklarına arka çıkacak o-
lursa, bu takdirde Rusya ve Çin de devreye girmek
zorunda kalacaklardır. Eğer ABD, verilen tarihe ka-
dar İsrail'in geri çekilmesini sağlarsa, İsrail'i yok e-
decek bir savaşı önlemiş olur.

İsrail, haksızlıklarında ABD'ye güvenemez ve gü-
venmemelidir. Çünkü ABD'nin 15 trilyonluk bir bor-
cu var ve memurlarının maaşını dahi ödeyemeye-
cek bir durumdadır. Yani, kendini bile yönetecek
bir durumda değil ki, dünya liderliğini sürdürebilsin
ve İsrail'i koruyabilsin! Eğer İsrail'in haksızlıkları i-
çin bir savaşa kalkışacak olursa, zaten kendini bü-
yük bir ateşin ve cehennemin içine atmış olacaktır.
Böyle bir Amerika'nın koruyucusu elbette Tanrı ol-
maz... Çünkü Tanrı, ancak iyilerin ve haklıların yar-
dımcısıdır.

Acaba İsrail yönetimi, gerçeği görebiliyor mu? Ger-
çek şudur: İslâmlı ülkelerin normal rejimlere geç-
mesi ve aralarında birlik oluşturmasını engellemek,
"güvenlik" değildir. Güvenlik, Filistin halkının hakla-
rını bir an önce ödemektir. İsrail, bunun zıddına gi-
derek, yani İslâmlı ülkelerin kaderine tecâvüz ede-
rek düşmanını büyütmemelidir. Aksine, düşmanını
küçültmelidir.Bunun yolu da, o ülkeleri kendine dost
yapmaya çalışmaktır. Dost yapmaya çalışmalıdır ki,
kendini onlara sevdirsin ve böylece varlığını koru-
sun. O ülkeleri dost yapmanın yolu da, Filistin halkı-
nın haklarını ödemektir. Bunun için de İsrail'in, veri-
len tarihe kadar BM'ce resmiyet altında olan sınırla-
ra geri çekilmesi gerekiyor.

Eğer AB ve ABD, Suriye ve Mısır'daki anti demok-
ratik durumu İsrail'in keyfi için korumaya ve sürdür-
meye devam ederlerse, buna karşı Allah'ın Mehdi-
si, İsrail'e verilen süreyi kısaltacaktır. Bu sürenin kı-
salmasını istemeyen ülkeler, katliamcı Esad ve Si-
si rejimlerini derhal sonlandırmalıdır.

Avrupa ve Amerika halklarına sesleniyoruz!

Suriye'de Esad rejimi tarafından katledilen 120 bin
insan ve Mısır'da askerî cunta tarafından katledilen
5 bin demokrat, müslüman değil de hıristiyan veya
Yahudi olsaydı, yönetimleriniz o acımasız rejimleri
hiç yaşatır mıydı? Elbette yaşatmazdı değil mi? A-
ma hıristiyanlar Tanrı'nın kuluysa, müslümanlar da
aynı Tanrı'nın kuludur. O halde o çağdışı rejimler
niçin hâlâ ayakta tutuluyor? O rejimlerin ayakta kal-
ması İsrail'i kurtaramaz ki! Öyleyse gözünüzün ve
kalbinizin içine batmakta olan bu haksızlık karşısın-
da niçin sessiz kalıyorsunuz? Suriye ve Mısır'da o-
lanların aynısının sizin veya sevdiklerinizin başına
gelmesini mi bekliyorsunuz? Bu mudur insanlık?
Bu mudur Avrupa ve Amerika medeniyetleri? Eğer
"hayır" demekte iseniz, sesinizi çıkarın duyalım!
Aksi halde, yani yönetiminizin haksızlıklara arka çı-
kan haksızlıklarına sessiz kaldığınız veya destek
verdiğiniz takdirde, yüce Tanrı'nın üzerinize bir do-
ğal felâket göndermesinden korkmalısınız.

Not 1: Ey İslâmlı ülkelerin yöneticileri! Allah'ın Meh-
disi, rejimlerinizi normalleştirerek Türkiye'nin lider-
liği etrafında birleşmenizi emrediyor. Bu emri dinle-
mek istemeyen yöneticiler, kıyametten sonraki Bü-
yük Diriliş Günü'nde yüce Allah'a verecekleri hesa-
ba hazır olmalıdırlar.

Not 2: İsrail, ABD ve Avrupa'nın Türkiye'nin demok-
rasisini darbelemeye ve diğer İslâmlı ülkelerin de-
mokratikleşmesini engellemeye yönelik en küçük
girişim ve hareketlerinde, İsrail'e verilen müddet kı-
saltılacaktır. ABD ve Avrupa'nın Mısır'da yaptıkları
veya yapmadıkları bütün dünyanın mâlûmudur. Bu-
nun için onlar bu tehdidi hakediyorlar.

Not 3: Nükleer silah üretmek, İran'ın hakkıdır. İran'
ın nükleer silah üretmesini istemeyen ülkeler önce
kendilerini nükleer silahlarından soysunlar. Eğer bu-
na "hayır" diyorlarsa, bu halde İran'ın nükleer silahı-
na da "evet" demek durumundadırlar. Eğer nükleer
silah sebebiyle İsrail İran'a saldıracak olursa, İsrail
bütün İslâmlı ülkelerin ordularını karşısında bulur.
Eğer o ülkeler bu karşı koymaya yanaşmazlarsa,
korsan bir ordu İsrail'in başına belâ olacaktır. Dola-
yısıyla İran'a uygulanmakta olan bütün yaptırımlar
kaldırılıp İsrail'in üzerine konulmalıdır. Konulmalıdır
ki, İsrail 1967 sınırlarına dönmeyi kabul etsin ve Or-
tadoğu barışı gerçekleşsin. İslâmlı ülkelerin bu ar-
ka çıkışına karşılık İran da, Suriye diktatörüne ver-
mekte olduğu desteği sonlandırmalıdır. Eğer son-
landırmazsa, üzerindeki yaptırımlar devam edecek
ve İslâmlı ülkelerin desteğinden de mahrum kala-
caktır.

Not 4: Buradaki siyaset ve stratejiye zıt hareket e-
decek olan Suudi Arabistan (Sudistan) gibi Sisi
cuntasına destek veren ülkeler de, Allah'ın onların
başına bir belâ indirmesinden korksunlar ve Allah'
ın Mehdisi'nin siyaset ve stratejisine teslim olsun-
lar.

Not 5: Bütün müslümanlar bilmelidir ki: Allah katın-
da "alevilik", "sünnilik" diye bir din ve ayrım yoktur.
Allah'ın kabul edeceği din: Allah'ı birleyerek O'na
inanmak ve doğrulukla, adâletle, ibadetle, namuslu-
lukla ve iyilikçilikle O'na teslim olmaktır. Böyle bir
teslimiyeti olmayanların dini yoktur. O halde bütün
Kur'anlılar, inançlarını düzelterek aralarındaki dinsel
ırkçılık ve ayrımcılığa son vermelidirler.

Not 6: Müslümanlar şunu da bilmeli ve dinlemelidir:
Allah'ın Mehdisi, bütün intihar saldırılarını yasakla-
mıştır. Bu yasağa uymayan müslümanların inancı
ve iyi işleri öte dünyada ya geçersiz sayılacak, ya
da onlar çok acı bir azaba uğrayacaklardır.

Not 7: İsrail 1967 sınırlarına dönmeyi kabul etmedi-
ği takdirde korsan ordu'nun İsrail'e yapacağı saldı-
rılar, "terör" olarak damgalanamaz. Çünkü bu ordu,
bir haksızlığı ortadan kaldırmaya çalışacaktır.

Not 8: İsrail bizim düşmanımız mıdır? İsrail şu an-
da bizim düşmanımız değildir. Fakat "1967 sınırla-
rına dönmem" dediği ve dönmediği takdirde, bütün
İslâmlı ülkeleri kendine düşman etmiş olacaktır.

Not 9: Eğer İsrail 1967 sınırlarına dönmeyi kabul
etmezse, bütün İslâmlı ülkeler; İsrail, ABD ve Av-
rupa'nın istihbarat faaliyetlerine  yasak koymalı ve
ortaklığına da son vermelidir. Ki, korsan ordu rahat-
ça faaliyet gösterebilsin.

Not 10: İslâmlı ülkeler akıllarını başlarına toplamalı
ve rejimlerini normalleştirerek siyasal birliklerini
kurmalıdırlar. Çünkü ABD'nin dünyayı yönetecek
güç ve iradesi bitmiştir. Bundan sonra o artık an-
cak kendisini yönetmeye çalışacaktır. Onun mey-
dana getirdiği yönetim boşluğunu da ancak 60 ül-
keli birleşik İslâm Dünyası doldurabilir. Eğer bu ye-
terli olmazsa, buna 20 ülkeli Avrupa Birliği de ekle-
nebilir.

Not 11: Birleşmiş Milletler örgütünü uyarıyoruz!
Kendilerini korumak için nükleer silah üretmek İran'
ın ve diğer İslâmlı ülkelerin hakkıdır. Eğer Rusya,
Çin, İsrail, ABD, Fransa ve diğer atomik silahlı ülke-
ler nükleer silahlarından soyunmaya hazırsalar ve
İsrail de Filistin halkının haklarını ödemeyi kabul e-
derse, İslâmlı ülkelerin de nükleer silah üretmesine
gerek kalmaz. Aksi halde bu hakkı onların elinden
almaya kimsenin haddi olmaz.

Not 12: İsrail'e verilen tarihe kadar İsrail halkını yok
etmeyi düşünmek hiç bir müslümanın hakkı değil-
dir. Ama bu tarihe kadar İsrail, üzerine düşen yü-
kümlülüğü yerine getirmezse, ona savaş açmak
her Kur'anlının hakkıdır.

Not 13: ABD'nin tele kulak dinlemesine karşı uygu-
lanacak hak ve adâlet şudur: ABD'nin izinsiz dinle-
mesine karşı, onun dinlediği ülkelerin de onu dinle-
meleri haklarıdır. Bu hak karşısında ABD: "Sizler
de bizi dinleyebilirsiniz" demeli ve bu konuda hiç bir
yasak bulunmayacağını duyurmalıdır. Eğer buna
yanaşmazsa, onun dinlemelerine de yasak getiril-
meli ve yakalanan gizli kulaklar da casus ilân edilip
tutuklanmalı veya sınır dışı edilmelidir.

Zaman:  Yeni Çağ'ın onüçü, Ekim sonu.
Mekan:  Avrupa.
Makam: Uyarı.
Boyut:   Muranizm.

                                                  YAYINLAYAN
                                      AVRUPA  MURANİSTLERİ
                                      *   *   *