ESAD KONUSUNDA
AVRUPA
VE AMERİKA YÖNETİMLERİNİ
UYARIYORUZ!
adâleti
gözetenleri seven yüce TANRInın adıyla
Esad rejimi, Rusya ve İran'ın
Suriye-İdlib'te terörist-
lere ve muhaliflere karşı
yapacağı saldırılar
karşı-
sında Avrupalı ve
Amerikalı liderlerin verdiğı
tepki-
lerle ilgili olarak onları
uyarmak istiyoruz. Çünkü
Fransa Cumhurbaşkanı
verdiği tepkide: "Esad kim-
yasal silah kullanırsa
onu vururuz" derken; Birleşik
Amerika lideri de: "Kızarız"
dedi.
Bu iki lider, verdikleri şartlı
tepkide: "Esad ve ortak-
ları, kimyasal olmayan
bütün silahlarla istedikleri
saldırıyı
yapabilir, İdlib'i bombalayabilir" demiş
olu-
yorlar. Fakat Esad'ın
ve ortaklarının sivil-terörist ay-
rımı
yapmadan vurduklarını
unutmayalım. Bunu u-
nutmuş bulunan Avrupa ve
Amerika liderleri, verdik-
leri şartlı
tepki ile İran, Rusya ve Esad'a mâsûm si-
villeri de teröristlerle beraber yok etmeleri için
des-
tek ve cesaret vermiş
oluyorlar ve olmaktadırlar.
Bu durumda Avrupalı ve
Amerikalı liderlerin, verdik-
leri eksik ve yanlış
tepkiyi düzeltmeleri gerekiyor.
Bu düzeltiş de şöyle olmalıdır: "Esad, Operasyon-
larını sivillere zarar vermeden yapmalıdır."
Fakat E-
sad'a verilen bu izin de doğru
değildir. Çünkü ona
verilen bu izinle onun diktatörlüğü
ve diktatörlüğünü
korumak için
verdiği savaş "meşru"
kabul edilmiş
oluyor. Esad'ın
diktatörlüğü meşru mu?
Esad'ın diktatörlüğü
meşru değildir. Çünkü
halk ço-
ğunluğunun rızâsı
olmadan yönetim yapmak iste-
mekte ve muhaliflerini de yok etmektedir. Şimdiye
kadar da muhaliflerle beraber 500 bin mâsûm sivil
halkı da katletmiştir.
Bu katliamcının yönetimine na-
sıl meşruiyet
verilebilir? İşlediği cinayetler
sebebiy-
le hesap vermesi gereken bu diktatörün iktidarına
son vermek gerek miyor mu?
Avrupalı ve Amerikalı
liderler, diktatörlüğün hak ol-
madığını ve
Esad'ın da Suriye'yi yönetmeye hakkı
bulunmadiğını
kabul etmelidirler. Çünkü bugün
Su-
riye'de demokratik bir seçim
yapılsa ve katledilmiş
yarım milyon Suriyeli
halkın dirilmesi ve seçime
ka-
tılması
mümkün olsa, bu insanlar Esad'a "hayır"
di-
yecektir. Göc etmek zorunda kalmis 8 milyon Suri-
yeli de "hayır"
diyecektir. Geriye kalıyor 12 milyon
Suriyeli. Bunların
da en az yarısının
Esad'a "hayır"
diyeceği kesindir. Bu
durumda Esad, yönetim için
nasıl hak ve meşruiyet
kazanabilir? Avrupalı ve A-
merikalı liderler bu gerçeği
görmelidir.
Karşımızda
iktidardan atılması ve cinayetlerinin
he-
sabının
sorulması gereken bir diktatör vardır!
Bu
diktatöre meşruiyet
verilemez, ona yönetim hakkı
tanınamaz!
Dolayısıyla
Avrupalı ve Amerikalı
liderlerin Esad
hakkında vereceği
tepki şöyle olmalıdır:
"Esad der-
hal yönetimden çekilsin
ve katliamlarının hesabını
vermeyi kabul etsin. Eğer
Suriyeli sivilleri katletme-
ye devam ederse, onu vururuz! Halkına
karşı terör
estirmiş ve estirmekte olan
bir diktatörün teröre
karşı savaşına
arka çıkamayız."
İşte bu tepkiyi vermeyen ve vermeyecek olan Av-
rupalı ve Amerikalı
liderlerin meşru yönetim, de-
mokrasi ve insanlık
anlayışları çökmüş
olur. Bu çö-
küntü altında
kalmış liderlere de "lider" denilemez!
İmza: Mehdiyet Makamı.
Not 1: Suriye diktatörüne ve katliamlarına
destek
veren devletler, "haydut devlet"lerdir. O
diktatörün
yönetimine ve yaptıklarına
karşı çıkmayan
devletler
ise, "yarı
haydut" devletlerdir. Artık hesaplayın;
dünyada kaç
haydut ve yarı haydut devlet vardır!
Not 2: Dünyadaki bütün devlet liderleri şu
örneğe
dikkat etsin: Washinton'da 3 bin veya otuz bin
terö-
rist bulunsun ve şehri
ele geçirmiş olsun. Bununla
birlikte bütün şehir
halkı o şehri terketmis
bulunsun,
ama ülke Başkanı
Trump onların elinde esir kalsın.
Bu halde "teröristler yok olsun" diye bu şehri
bom-
balayabilir misiniz? Elbette ki hayır!
Ne yaparsınız?
Önce Başkanı
kurtarırsınız,
sonra teröristleri yok e-
dersiniz, değil
mi?
Şimdi içinde 3 milyon mâsûm
sivil bulunan İdlib
kentine gelelim. Acaba bu mâsûmların
bulunduğu
şehri "teröristler var" diye, hangi
adâletle bomba-
layabiliriz? Böyle bir şeye
izin verilebilir mi? Orada
bir tek mâsûm sivil ve 30 bin de terörist olsa, o
yer, o mâsûm sivil kurtarılmadan bombalanamaz.
Çünkü
bir mâsûm sivil, (adâlete göre) bir ülke Baş-
kanı ve Başbakanı kadar kıymetlidir. O halde İdlib'
deki sivil mâsûmlar güvenli bir yere nakladilmeden
ve ihtiyaçları
karşılanmadan onların şehri
bombala-
namaz. Bombalayanlar ve bombalatanlar, insanlık
suçu işlemiş
olur, terörist olur.
Not 3: Bu bildiri, uluslararası
diplomatik platformda
paylaşılmıştır.
İmza: Mehdiyet Makamı.
Tanrı
tektir.
İsa,
Musa ve Muhammed O'nun kulu ve elçisidir.
Zaman: Yeni Çağ'ın
onsekizi,Eylül'ün ikinci haftası.
Mekan: Avrupa.
Makam: Uyarı ve Hakka dâvet.
Boyut: Muranizm.
YAYINLAYAN
AVRUPA MURANİSTLERİ
*
* *