Freitag, 22. Januar 2016

CHP ŞEFİ SAYINSIZ VE KEMALSİZ KILIÇDAROĞLU'NA DUYURU!

          CHP ŞEFİ SAYINSIZ VE KEMALSİZ
               KILIÇDAROĞLU'NA DUYURU!

        ahlâksız ve kemâlsizlerden hoşlanmayan
                              ALLAHın adıyla

Ey Allah'tan korkmaz, kuldan utanmaz adam! Tür-
kiye halklarının yarısı tarafından seçilmiş ve res-
men Türkiye'nin En Büyük Adamı'na "diktatör" di-
yorsun. Bu yetmiyor, "diktatör bozuntusu" diyorsun!
Sen adam mısın be? Eğer adam olsaydın, bu ya-
lan, iftira ve hakaretleri etmezdin. Ama ediyorsun!
Çünkü adam değilsin. Çünkü yalancısın. Bu yalan-
cılık ve adamsızlığınla hakaret edilmeyi de hakedi-
yorsun. Hakettiklerinden dolayı bize kızma, darıl-
ma. Ama istersen kız, darıl! Çünkü sen, yalancı a-
damın birisin. Bu da bir ahlâksızlıktır. Ve ahlâksızlı-
ğın en büyüğü de yalancılıktır.

Yalancısın! Çünkü Türkiye'nin Sayın Cumhurbaşka-
nı bir diktatör olmadığı halde, ona "diktatör" diyor-
sun. Bu da yetmiyor, "bozuntusu"nu da ekliyorsun.
Eğer Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan bir "diktatör"
olsaydı, sen CHP'nin başında kalamazdın. Ne sen
kalırdın, ne de partin. Suriye diktatörünün 400 bin
özgürlük isteyen müslüman halkını katlettirmesi gi-
bi, Erdoğan da 400 bin CHP'liyi ya idam ettirmiş,
ya da katlettirmiş olurdu. Bunların hiç biri olmadığı-
na göre, yalancılığın ortadadır. Demek sen, bir
"müfteri"sin.

Sen, Suriye diktatörüne "diktatör" diyemediğin hal-
de, diktatörlükle hiç bir ilgisi olmayan Türkiye Cum-
hurbaşkanı'na nasıl diktatör diyorsun? Yoksa adam
olamadığın için mi? O halde Adam olamamış bir
yaratığın CHP başında ne işi var?

Ey CHP'liler! Ya bu adam olamamış başkanınızı
koltuğundan indirin, ya da hepiniz birlikte siyaset
sahnesinden çekilin. Eğer çekilmezseniz, Saygı-
sız'ı sayan saygısızlar olacaksınız. Yalancı'yı doğ-
rulayan eğriler olacaksınız. Müfteri'yi alkışlayan if-
tiracılar olacaksınız. Eğer bunları kabul ediyorsa-
nız, bir "Türkiye Partisi" olma hakkını hukuken de-
ğil, ama ahlâken kaybedersiniz. Ahlâksız partililere
ise ahlâksızlardan başkası oy vermez, particilikte
iflâs edersiniz ve etmişsiniz. Türkiye'nin yüzde yir-
misinden fazlasından oy alamıyorsunuz.

Bu da demektir ki, sizin ahlâksızlığınız, sizi büyüt-
müyor, küçültüyor. Büyülmek isterseniz, önce  bü-
yüklerinizi saymayı öğreneceksiniz. Eğer bu öğre-
nimden kaçarsanız, vahşîleşirsiniz. Sizin vahşîliği-
niz de, en nâzik bir devlet adamını katılaştırır, sert-
leştirir ve otoriterleştirir. Sizin vahşîliğinizden dola-
yı sertleşmiş ve otoriterleşmiş bir devlet büyüğün-
den şikâyet etmeye hakkınız yoktur.

Çünkü onlarca darbe indirdiğiniz veya darbe yemiş
bir devlet büyüğünden nezâket bekleyemezsiniz.
Bekleyebileceğiniz tek şey vardır, o da: Sertlik ve
otoriterlik'tir. Eğer Türkiye'nin En Büyüğü Erdoğan'
dan nezâket bekliyorsanız, ona karşı nâzik ve say-
gılı olacaksınız. Saygısız olursanız, saygısızlık
göreceksiniz. O halde haketmediğiniz bir şeyi on-
dan istememelisiniz.

Eğer adamlığı olmayan hakaretçi parti şefiniz ya-
lancılık ve iftiracılığından vazgeçmezse bilmelisiniz
ki, o, yaptığı bütün bu ahlâksızlıklarıyla ya becerik-
sizlik ve başarısızlıklarını örtmeye çalışıyordur, ya
da partinizi batırmak istiyordur. Veyahut Türkiye
Cumhurbaşkanı'nı karalamak için bir yerlerden emir
ve ihale almıştır. Başka yerler adına çalışan bir par-
ti şefine ise "hain" denir. Ey CHP'liler! Siz bu ihane-
te ortak olmamalısınız. Yoksa size boşuna mı çağ-
rıda bulunuyoruz? Yoksa hepiniz hain oldunuz da
bizim haberimiz mi yok? Lütfen, bizi yalanlayın! Ha-
in olmadığınızı kanıtlayın. Kanıtlayın ki, hâlâ "Türki-
ye Partisi" olduğunuzu millet görsün. Görsün de,
partiniz eriyip bitmesin. Tabii, intihar etmeye karar
vermediyseniz. Eğer Türkiye'nin En Büyüğü'nü de-
virmek için intihara karar verdiyseniz, sözlerimiz kâr
etmeyecektir.

Şunu iyi bilmelisiniz: Partisel intiharınız da Türkiye'
nin En Büyük Adamı'nı devirmeye yetmeyecektir.
O zaman hainliğe soyunacak ve "dışarı"dan yardım
bekleyeceksiniz. Rusya da imparatorluk aşkıyla
Türkiye'yi işgale kalkıştığında HDP'nizle, PKK'nızla
ve FETÖ'nüzle "Putin bizi diktatörden kurtaracak"
diye, çok sevineceksiniz. Ama bu sevinciniz sade-
ce 6 ay sürecek. Çünkü Allah'ın Mehdisi, sevincinizi
kursağınızda bırakacak. İşgal kalktıktan sonra da a-
ni bir yasa değişikliğiyle bütün hainleriniz ya idam
edilecek, ya da ebedî hapse mahkûm olacaklardır.

Ey CHP'liler! Eğer aklınız varsa, Türkiye'ye ihanete
hazır olan içinizdeki CHP'lilerle yollarınızı şimdiden
ayırınız. Yoksa çok geç olacak, ihanet cezâsına
çarpılacaksınız. "Hain CHP'liler" olmadığınızı şim-
diden gösteriniz.

Şunu da unutmayınız: Türkiye'nin En Büyük Adamı,
sizin elinizden ekmeğinizi almadı. Çünkü hepiniz
makamlarınızda, mevkilerinizde sâfâ sürmektesi-
niz. O Büyük Adam'ın bir tek hatası varsa, o da; si-
ze başarılarıyla iktidar zevki tattırmamasıdır. Ama
bu da sizin hatanızdır. Çünkü doğrulukla çalışmıyor
ve milletin diniyle barışmıyorsunuz. "Halkın partisi"
değil, "seçkinlerin partisi" olma gayretindesiniz. Bu
hatalarınızdan dolayı Ona hakaret etmeye hakkınız
yoktur. Dürüst olmanız gerekmez mi? Yoksa eğri-
likle mi halka hizmet götüreceksiniz? Yoksa derdi-
niz, haketmeden iktidar koltuğuna mı oturmaktır?
İşte buna, "despotluk" denir, "diktatörlük" denir. Ha-
karetlerinize bahane ettiğiniz bu sıfatlardan uzak
durmanız gerekmez mi?

Allah sizlere her şeyden önce Kendisine inanç ve
teslim versin. Zira O'na inanç ve teslimi olmayan-
ların Allah korkusu olmaz. Allah korkusu olmayan-
dan da her türlü ahlâksızlık, darbe ve ihanet bek-
lenir.

Not 1: Sayınsız ve saygısız CHP şefi Kılıçdaroğlu!
Eğer "ben adamım" diyorsanız, bütün Türkiye'nin
önünde Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan özür
dileyiniz, adamlığınızı isbatlayınız. Yoksa bundan
sonra kimse sizi adam yerine koymayacaktır.

Not 2: Ankara Rus işgaline hazır olmalı ve kendini
sağlama almalıdır. Muhtemel bir Rus işgalinde, iş-
gal ordusunun Başkent'e ulaşmasına izin vermeye-
cek çalışmalara başlanmalıdır. Çünkü Putin, Türki-
ye'nin hainleri tarafından her an vatanınıza işgal için
dâvet edilebilir. Belki de edilmiştir. Çünkü Türkiye
hainlerinin bundan başka çareleri kalmadı. Aslında
Rusya'nın da başka çaresi kalmadı. Çünkü Putin'in
ekonomik sıkıntı ve başarısızlıkları, onu savaşa it-
mektedir. Bunun için Putin'in Türkiye'ye saldırmak-
tan başka çaresi yoktur. Bu saldırı için de onun bir
bahane bulması zor olmayacaktır. Türkiye'ye uça-
ğını düşürtmesi de bunun ilk adımıdır.

                     Allah'tan başka ilah yoktur.
          Mehdi ve Mesih O'nun kulu ve elçisidir.

Zaman:  Yeni Çağ'ın onaltısı, Ocak ortası.
Mekan:  Avrupa.
Makam: Uyarı ve Hakka dâvet.
Boyut:   Muranizm.

                                                   YAYINLAYAN
                                       AVRUPA  MURANİSTLERİ
                                       *   *   *



Dienstag, 19. Januar 2016

1128 AKADEMİSYEN'E DUYURU! (Ve ABD'ye mesaj)

             1128 AKADEMİSYEN'E DUYURU!

  akademisyenlerin de yaratıcısı ve yaşatıcısı olan
                              ALLAHın adıyla

Türkiye Devleti'nin, Türkiye'nin Doğu ve Güneydo-
ğusu'nda PKK terörüne karşı bir savaş vermekte
olduğunu iyi biliyorsunuz. Eğer bunu bilmiyorsanız
veya bildiğiniz halde kabul etmek istemezseniz, bu
takdirde Türkiye Devleti'nden konuyla ilgili herhangi
bir talepte bulunmaya hakkınız kalmaz. Haklı olmak
istiyorsanız, önce devletin PKK terörüne karşı ver-
mekte olduğu savaşı kabul edeceksiniz. Kabul edi-
yor musunuz? Madem talepleriniz var ve yerine ge-
tirilmesini istiyorsunuz, bu halde PKK terörünü ve
ona karşı "savaş" verildiğini de kabul ettiniz demek-
tir. Eğer bunu kabul ettiyseniz, artık "devlet katliam
yapıyor" diyemezsiniz. Bu durumda da, "talepleri-
niz"in de bir haklılığı ve gerçekliği kalmaz. Çünkü
devlet, PKK terörüne karşı bir savaş vermekte ve
iddia ettiğiniz ihlaller de bu terör yüzünden ve terö-
ristler tarafından meydana gelmekte ve getirilmek-
tedir. Devletin kasıtlı bir ihlali yoktur ve aldığı ön-
lemler de yasalara uygundur.

Türkiye Devleti Kürt halkını kasıtlı olarak asla katlet-
mez ve katletmemektedir. Çünkü onlara karşı dev-
letin ve siyasal iktidarın bir düşmanlığı yoktur.Şayet
şimdiki Türkiye Devleti'nin ve siyasal iktidarının Kürt
halkına karşı bir düşmanlığı olsaydı, onların bölge-
sine bir damla hizmet götürmezdi.Hizmet götürmek
şöyle dursun, Hitler'in Yahudilere yaptığı gibi, onları
yok ederdi. Ama Türkiye Devleti ve siyasal iktidarı
onları var etmek için çalışmaktadır. Hattâ onların
bölgesine o kadar çok hizmet götürmüştür ki, bu
hizmeti yüzünden PKK devlete ve iktidarına daha
fazla düşman olmuştur. Çünkü bu hizmetler, PKK'
nın varlığını önemsizleştirmektedir. Dolayısıyla;
"Türkiye Devleti, Kürtleri katlediyor, onlara zulme-
diyor, yurtlarını harabediyor" gibi iddialarınız, iftira
olmaktan öteye geçemez. Çünkü Kürtler, PKK tara-
fından katledilmekte, onun tarafından zulüm gör-
mekte, onun zorbalığıyla göçe zorlanmakta ve
yurtları da yine onun terörüyle harabedilmektedir.
Siz de bunları çok iyi bilmektesiniz.

Şu örneği iyi belleyin: Eğer PKK Türkiye'de yaptık-
larını Avrupa, Amerika ve Rusya'da yapmış olsay-
dı, Türkiye'de gördüğü aynı muameleyi oralarda da
görecekti. Acaba Avrupa, Amerika ve Rusya: "Ha-
yır, biz aynı muameleyi göstermezdik. PKK ülkele-
rimizde ne istiyorsa verirdik. İstediği halkı ve bölge-
yi de onun emrine ve yönetimine sokardık. Onunla
savaşmak zorunda kalsaydık, halk hiçbir zarar gör-
mez, yurtları harabolmazdı" diyebilirler mi? Elbette
diyemezler! O halde?

Hâlâ talepleriniz var mı? Eğer varsa ve onların yeri-
ne getirilmesini istiyorsanız, ya arkasında durduğu-
nuz PKK'yı demokratik ilkelere boyun eğdirin ve bu
halde onları barış masasına getirin, ya da onların
teörüne son verdirin. Aksi halde hiç bir talebinizin
karşılanması mümkün olmayacaktır. NATO'yu veya
Rusya'yı Türkiye'nin karşısına çıkarsanız da!

Evet, Türkiye Polisi ve askeri bir katliam yapmakta-
dır. Fakat onların katlettikleri, Kürt halkı değil, PKK
teröristleridir. PKK teröristlerine karşı yapılan kat-
liam da suç olamaz! Demek, "katliam ortağı" olma-
nızı gerektirecek bir durum da yoktur. Yoksa PKK'
lıların yaptıkları katliamlara ortak mı oldunuz da
devletle ortaklıktan kaçıyorsunuz? Devletin PKK'lı
katliamına ortak olmaktan kaçtığınıza göre, PKK'lı-
ların yaptıkları millet katliamına ortak oldunuz de-
mektir. Bu ortaklığınız sürdüğü müddetçe, Türkiye
devletinden bir talepte bulunamazsınız.

Biz Türkiyeliler sizi, haklı Devletin PKK'lı katliamına
ortak yapamayız. İsterseniz ortak olursunuz, ister-
seniz olmazsınız. Ama sizler PKK'nın katliamlarına
ortak iseniz veya tesbit edilirse, bu takdirde bulun-
duğunuz mevki ve makamda kalamazsınız, atılır ve
cezâlandırılırsınız. Çünkü PKK'nın katliamlarına or-
taklık edenlerin hakkı budur.

Bildirinizde PKK diliyle yapmış olduğunuz iftira, id-
dia ve suçlamalar, "PKK'nın Akademisyenleri" ol-
duğunuzu kanıtlamaktadır. PKK'nın akademisyen-
lerine ve partisine ise Türkiye'de yer yoktur. Kendi-
nize "başka bir yer" arayabilirsiniz. Türkiye'de kal-
mak istiyorsanız, PKK'nın katliamlarına ortak olma-
ya ve ona olan taraftarlığınıza son vermelisiniz. Ak-
si halde Türkiye'nin, PKK'nın akademisyenlerine
ihtiyacı yoktur.

Eğer tarafınız PKK; "biz terörümüze son veriyoruz
ve demokratik ilkelere uygun bir barışı da kabul e-
diyoruz" derlerse, bu sizin kurtuluşunuz olur. Yoksa
kurtuluşunuz yoktur. O halde ya haksız iddia, iftira
ve suçlamalarınızdan vazgeçersiniz, ya da Türkiye'
yi terkedersiniz.

Eğer derdiniz PKK'lıların katledilmesi ise ve katle-
dilmelerini istemezseniz, bu halde onları teröre
son verdirin. Türkiye, yasalara ve demokratik ilkele-
re uygun bir çözüm ve barışa hazırdır. Fakat PKK'
nın keyfine göre bir çözüm ve barış kabul edile-
mez. Ama siz, bunları da isteyemezsiniz. Çünkü
PKK terörü hükümeti zora soktuğu için, bu durum
sizin işinize gelmekte ve hoşunuza gitmektedir.
Onun için PKK terörünün sona ermesini istemez-
siniz. Madem istemezsiniz, o halde kapayın çene-
nizi, kesin sesinizi! Bildirinizi de alın, çöpe atın...

Şunu da iyi bilin! Türkiye Devleti, Doğu ve Güney-
doğulu müslüman Kürt halklarını ve topraklarını
PKK'ya teslim etmeyecektir. Nokta!

Not 1: Eğer sizin derdiniz "çözüm" ve "barış" olsay-
dı, tarafınız PKK'ya derdiniz: "Ey PKK! Terörüne
son ver, gel barış ve çözüm masasına, ey boynunu
demokratik ilkelere." Ama diyemezsiniz. Çünkü si-
zin derdiniz, PKK'nın isteklerinin gerçekleşmesidir.
Yani: "Türkiye hükümeti, Doğu ve Güneydoğu böl-
gesini ve halkını PKK'ya teslim etsin." Fakat istedi-
ğiniz kadar bildiri yayınlayın, böyle bir teslimat ol-
mayacaktır. Rusya'yı yardımınıza çağırsanız da!
Çünkü müslüman bir halk, PKK gibi İslâm düşmanı
bir zihniyetin yönetimine teslim edilmez.

Not 2: Şikâyet ettiğiniz ihlallerin ortadan kalkmasını
istiyor musunuz? O halde PKK'nıza terörüne son
verdirin. Bunu yaparsanız, şikâyet ettiginiz ihlaller
meydana gelmeyecektir. Sorun, PKK terörüdür.
Çözüm de bellidir. Ama siz çözüm istemezseniz
ve bunun için çalışmazsanız, şikâyete de hakkınız
yoktur.

Not 3: Kürt halkını gerçekten çok mu düşünüyorsu-
nuz? O zaman PKK'nıza terörüne son verdirmelisi-
niz. Eğer bunu yapmazsanız, bilinmelidir ki, sizin
"Kürt halkını düşünmeniz" koskoca bir yalandır!
PKK'nın yalanı gibi...

Not 4: Bu bildirimizi yardımcınız Rusya'ya da ilete-
bilirsiniz. Avrupa ve Amerika sizin yardımınıza gel-
mez. Çünkü onlar, PKK'nın katliamcılığına ortak ol-
mak istemezler. Ama katliamcı sevicisi Putin gelir.
Çünkü o, belâsını arıyor. Mutlaka gelecektir. Suri-
ye'de katliamcı diktatörün yardımına gelen bir lider,
katliamcı PKK'nın yardımcıları olan sizlerin de yar-
dımına koşarak gelir.

Not 5: Ne yaparsanız yapın, sizin ve PKK'nızın Tür-
kiye'ye karşı oynadığı oyun ve verdiği savaş kâr et-
meyecektir. Kâr istiyorsanız, PKK'nın yanından ay-
rılın, Türkiye'nin yanına geçin. PKK'nın değil, Türki-
ye'nin akademisyenleri olun.

Not 6: Eğer "bizim PKK'mız yok" derseniz, o za-
man; (hakkın ve adâletin gereği olarak) "ey PKK,
terörüne son ver. Senin terörün yüzünden Kürt hal-
kı zarar görmektedir" demek zorundasınız. Diyebi-
lir misiniz? Deyin de, Kürt halkının yanında olduğu-
nuzu gösterin. Haydi, bir bildiri de PKK'ya karşı ya-
yınlayın da, "PKK'nız" olmadığını biz de görelim.
Bildirinizi dört gözle bekliyoruz... Ama beklememi-
zin boşuna olduğunu iyi biliyoruz. Çünkü Türkiye'
nin siyasal iktidarına olan kin ve düşmanlığınız, PK-
K terörünün son bulmasını istemez. Çünkü PKK te-
rörü son bulduğunda, siyasal iktidarı zor durumda
bırakacak bir aracınız kalmaz. Bunun için PKK terö-
rünü yaşatmak zorundasınız. Bu yüzden de PKK'
nın katliamcılığına ortaklıktan kurtulamazsınız. Çün-
kü, kin ve düşmanlığınız sizi esir almıştır! Siz önce
kendinizi özgürleştirin.

Not 7: Ey 1128 akademisyen, artı ey Baskın Oran'
cılar! Sizler, "bilgili" ve "aydın" olabilirsiniz. Fakat ö-
nemli olan, kimin ve neyin yanında durduğunuzdur.
Eğer şeytanın yanında durursanız, bilginiz ve ay-
dınlığınız şeytana hizmet eder. Eğer Hak'kın, Adâ-
let'in, Namus'un ve İnsaniyetliğin yanında durursa-
nız, Tanrı'ya ve İnsanlığa hizmet edersiniz. Fakat
bildirinizdeki sözlerinizden anlaşılıyor ki, sizler; Hak'
kın, Adâlet'in, Namus'un ve İnsaniyetliğin yanında
değil, onların tam zıddında duruyorsunuz. İsterse-
niz kendinizi tekrar gözden geçirin; bilginiz ve
aydınlığınız hiçliğe akmasın, hebâ olmasın.

Not 8: ABD yönetimi şu iki soruya cevap versin:
PKK terör örgütü elebaşısı Cemil Bayık, bir Alman
gazetesine verdiği demeçte; "ABD ortağımızdır"
diyor. PKK ile ortak mısınız? Çünkü bugüne kadar
bu haberi yalanlamadınız. Bu ortaklığınız karşısın-
da Türkiye yönetimi de IŞİD ile ortaklık kurarsa, râ-
zı olacak mısınız? Râzı olmayacaksanız, kurduğu-
nuz ortaklıklara dikkat ediniz!

Soru iki: Ülkeniz Amerika'da 1128 akademisyen
kalkıp IŞİD'in terör eylemlerine arka çıkan bir bildiri
yayınlasaydı ne yapardınız? Lütfen, bunun cevabı-
nı dürüstlükle verin. Türkiye'ye karşı da dikkatli ha-
reket edin.

Eğer "PKK ile IŞİD eşit değildir" derseniz; bize
göre eşittir. Çünkü biri kendi kafasına göre bir Kür-
distan kurmak istiyorsa, öbürü de kendi zihniyetine
göre bir İslâmistan kurmak istiyor. İkisi arasındaki
tek fark, birisi Tanrı'ya inançsız, diğeri de Tanrı'ya
inançlıdır.

Bu durumda eğer reddedeceksek, ikisini de red-
dedelim. Kabul edeceksek, ikisini de kabul edelim.

                     Allah'tan başka ilah yoktur.
          Mehdi ve Mesih O'nun kulu ve elçisidir.

Zaman:  Yeni Çağ'ın onaltısı, Ocak ortası.
Mekan:  Avrupa.
Makam: Uyarı ve Hakka dâvet.
Boyut:   Muranizm.

                                                   YAYINLAYAN
                                       AVRUPA  MURANİSTLERİ
                                       *   *   *