Dienstag, 11. September 2018

ESAD KONUSUNDA AVRUPA VE AMERİKA YÖNETİMLERİNİ UYARIYORUZ!

                         ESAD KONUSUNDA
       AVRUPA VE AMERİKA YÖNETİMLERİNİ
                              UYARIYORUZ!

   adâleti gözetenleri seven yüce TANRInın adıyla


Esad rejimi, Rusya ve İran'ın Suriye-İdlib'te terörist-
lere ve muhaliflere karşı yapacağı saldırılar karşı-
sında Avrupalı ve Amerikalı liderlerin verdiğı tepki-
lerle ilgili olarak onları uyarmak istiyoruz. Çünkü
Fransa Cumhurbaşkanı verdiği tepkide: "Esad kim-
yasal silah kullanırsa onu vururuz" derken; Birleşik
Amerika lideri de: "Kızarız" dedi.

Bu iki lider, verdikleri şartlı tepkide: "Esad ve ortak-
ları, kimyasal olmayan bütün silahlarla istedikleri
saldırıyı yapabilir, İdlib'i bombalayabilir" demiş olu-
yorlar. Fakat Esad'ın ve ortaklarının sivil-terörist ay-
rımı yapmadan vurduklarını unutmayalım. Bunu u-
nutmuş bulunan Avrupa ve Amerika liderleri, verdik-
leri şartlı tepki ile İran, Rusya ve Esad'a mâsûm si-
villeri de teröristlerle beraber yok etmeleri için des-
tek ve cesaret vermiş oluyorlar ve olmaktadırlar.

Bu durumda Avrupalı ve Amerikalı liderlerin, verdik-
leri eksik ve yanlış tepkiyi düzeltmeleri gerekiyor.
Bu düzeltiş de şöyle olmalıdır: "Esad, Operasyon-
larını sivillere zarar vermeden yapmalıdır." Fakat E-
sad'a verilen bu izin de doğru değildir. Çünkü ona
verilen bu izinle onun diktatörlüğü ve diktatörlüğünü
korumak için verdiği savaş "meşru" kabul edilmiş
oluyor. Esad'ın diktatörlüğü meşru mu?

Esad'ın diktatörlüğü meşru değildir. Çünkü halk ço-
ğunluğunun rızâsı olmadan yönetim yapmak iste-
mekte ve muhaliflerini de yok etmektedir. Şimdiye
kadar da muhaliflerle beraber 500 bin mâsûm sivil
halkı da katletmiştir. Bu katliamcının yönetimine na-
sıl meşruiyet verilebilir? İşlediği cinayetler sebebiy-
le hesap vermesi gereken bu diktatörün iktidarına
son vermek gerek miyor mu?

Avrupalı ve Amerikalı liderler, diktatörlüğün hak ol-
madığını ve Esad'ın da Suriye'yi yönetmeye hakkı
bulunmadiğını kabul etmelidirler. Çünkü bugün Su-
riye'de demokratik bir seçim yapılsa ve katledilmiş
yarım milyon Suriyeli halkın dirilmesi ve seçime ka-
tılması mümkün olsa, bu insanlar Esad'a "hayır" di-
yecektir. Göc etmek zorunda kalmis 8 milyon Suri-
yeli de "hayır" diyecektir. Geriye kalıyor 12 milyon
Suriyeli. Bunların da en az yarısının Esad'a "hayır"
diyeceği kesindir. Bu durumda Esad, yönetim için
nasıl hak ve meşruiyet kazanabilir? Avrupalı ve A-
merikalı liderler bu gerçeği görmelidir.

Karşımızda iktidardan atılması ve cinayetlerinin he-
sabının sorulması gereken bir diktatör vardır! Bu
diktatöre meşruiyet verilemez, ona yönetim hakkı
tanınamaz!

Dolayısıyla Avrupalı ve Amerikalı liderlerin Esad
hakkında vereceği tepki şöyle olmalıdır: "Esad der-
hal yönetimden çekilsin ve katliamlarının hesabını
vermeyi kabul etsin. Eğer Suriyeli sivilleri katletme-
ye devam ederse, onu vururuz! Halkına karşı terör
estirmiş ve estirmekte olan bir diktatörün teröre
karşı savaşına arka çıkamayız."

İşte bu tepkiyi vermeyen ve vermeyecek olan Av-
rupalı ve Amerikalı liderlerin meşru yönetim, de-
mokrasi ve insanlık anlayışları çökmüş olur. Bu çö-
küntü altında kalmış liderlere de "lider" denilemez!

İmza: Mehdiyet Makamı.


Not 1: Suriye diktatörüne ve katliamlarına destek
veren devletler, "haydut devlet"lerdir. O diktatörün
yönetimine ve yaptıklarına karşı çıkmayan devletler
ise, "yarı haydut" devletlerdir. Artık hesaplayın;
dünyada kaç haydut ve yarı haydut devlet vardır!

Not 2: Dünyadaki bütün devlet liderleri şu örneğe
dikkat etsin: Washinton'da 3 bin veya otuz bin terö-
rist bulunsun ve şehri ele geçirmiş olsun. Bununla
birlikte bütün şehir halkı o şehri terketmis bulunsun,
ama ülke Başkanı Trump onların elinde esir kalsın.
Bu halde "teröristler yok olsun" diye bu şehri bom-
balayabilir misiniz? Elbette ki hayır! Ne yaparsınız?
Önce Başkanı kurtarırsınız, sonra teröristleri yok e-
dersiniz, değil mi?

Şimdi içinde 3 milyon mâsûm sivil bulunan İdlib
kentine gelelim. Acaba bu mâsûmların bulunduğu
şehri "teröristler var" diye, hangi adâletle bomba-
layabiliriz? Böyle bir şeye izin verilebilir mi? Orada
bir tek mâsûm sivil ve 30 bin de terörist olsa, o
yer, o mâsûm sivil kurtarılmadan bombalanamaz.
Çünkü bir mâsûm sivil, (adâlete göre) bir ülke Baş-
kanı ve Başbakanı kadar kıymetlidir. O halde İdlib'
deki sivil mâsûmlar güvenli bir yere nakladilmeden
ve ihtiyaçları karşılanmadan onların şehri bombala-
namaz. Bombalayanlar ve bombalatanlar, insanlık
suçu işlemiş olur, terörist olur.

Not 3: Bu bildiri, uluslararası diplomatik platformda
paylaşılmıştır.

İmza: Mehdiyet Makamı.


                                 Tanrı tektir.
   İsa, Musa ve Muhammed O'nun kulu ve elçisidir.


Zaman:  Yeni Çağ'ın onsekizi,Eylül'ün ikinci haftası.
Mekan:  Avrupa.
Makam: Uyarı ve Hakka dâvet.
Boyut:    Muranizm.

                                                   YAYINLAYAN
                                       AVRUPA  MURANİSTLERİ
                                       *   *   *





Keine Kommentare: