Dienstag, 3. März 2020

ŞEHİD AİLELERİNE MÜJDE!

                 ŞEHİD AİLELERİNE MÜJDE!

     şehidlere özel yaşam veren ALLAHın adıyla


Ey şehid aileleri! Şehid olmuş evlâtlarınız için sakın
ah-vah etmeyin, sevinin! Çünkü şehid evlâtlarınız
ölmüyor, Allah katında yaşam sürüyor. Onlar şehid
olmakla sadece dünyadan ayrılıyorlar ve başka bir
yaşam tabakasına geçiyorlar.Fakat bu yaşam taba-
kası basit bir tabaka değil. Tam tersi Allah katında
bulunan bir yaşam dünyasıdır. Bu dünyada da an-
cak şehidler barınabiliyor ve hayatlarına devam e-
diyorlar. Ama bu hayat, Allah katında bulunan bir
hayattır. Bu hayata şu anda kâbir âlemindeki Pey-
gamberimiz(sav) ve gökte bulunan Hz. İsa bile sa-
hip değildir. Yani şehidler, şu anda Peygamberle-
rinkinden bile üstün bir hayata sahip bulunuyorlar.
Allah katındaki şehidler dünyasında evlâtlarınız; Hz.
Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali, Hz. Hüseyin, Hz. Hamza,
hak yolunda katledilmiş Peygamberler, Sahabeler
ve diğer milyonlarca şehidlerle beraber birlikte ya-
şıyorlar. Bu sebeple evlâtlarınızın ölüp gittiğini de-
ğil, evden çıkıp Padişahın sarayına geçtiğini ve
yerleştiğini düşününüz.

Ayrıca sizin evlâtlarınız, vatanı ve mâsumları koru-
mak için Suriye'ye gitti. İdlib'de zâlimleşmiş devlet-
lerin tehdit ve tasallutu altında 1 milyon çocuk bulu-
nuyor. Bu çocuklar mâsumdur. Mâsum çocukları da
kendi çocuğunuz kabul etmelisiniz. İşte sizin evlât-
larınız da tehlike altındaki bu kardeşlerini korumak
için savaştı ve şehid düştü. Mâsum ve mazlûm in-
sanlar için savaşmak, kahramanlıkların en büyüğü-
dür. Sizin evlâtlarınız da bu kahramanlığı kazanmış
bulunuyor. Dolayısıyla göğsünüz çökük değil, ka-
barık olmalı ve Allah'a şükretmelisiniz. Çünkü evlât-
larınız şu anda Allah katında çok üstün bir yaşam
sürüyor.

Şunu da unutmamalısınız: Teröristler ve teröristleş-
miş devletler mâsumları öldürür. Kahramanlar ise,
mâsumları korur ve onlar için ölmeyi göze alır. İşte
sizin oğullarınız da o kahramanlardan biridir. Kah-
ramanların hakkı da yüceltilmektir.

O halde kahramanlarınızı yüceltin. Onlar için üzül-
meyin, sevinin! Çünkü onlar hem kahramanlığı ka-
zandı, hem de kabirde kalmayı değil, Allah katına
yükselmeyi ve o katta yaşamayı kazandı. Bu katta
Peygamberimiz bile bulunmuyor. Allah şehidlere
işte böyle bir ayrıcalık vermiş.

Kahramanlarımıza  selâm olsun!

İmza: Mehdiyet Makamı.


Not 1: Şehidlerin ölmediği ve Allah katında yaşa-
dıkları Kur'an âyetiyle sabittir.

Allah yolunda öldürülenlere, "ölüler" demeyin; hayır,
onlar diridirler, ama siz farkında olmazsınız. (Baka-
ra 154)

Bu âyet, şehidlerin ölüm acısını tadmadıklarını
gösteriyor.

Alttaki âyetteki "Rableri katında rızıklandırılırlar"
cümlesi de; şehidlerin kabir hayatı yaşamadıkları,
tam tersine Allah katında cennetimsi bir hayat sür-
düklerini isbat eder.

"Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü sanmayın.
Bilakis onlar diridirler, Allah´ın lütfundan kendilerine
verdikleri ile sevinçli bir halde, Rableri katında rızık-
landırılırlar. Arkalarından gelecek olanlara şunu
müjdelemek isterler: Onlara hiçbir korku yoktur ve
onlar üzülmezler. Allah´tan bir nimeti ve lütfu ve Al-
lah´ın mü´minlerin ücretini kaybetmeyeceğini müj-
delemek isterler.” (Âl-i İmran, 3/169-171)

Asağıdaki Peygamber sözü de, şehidlerin Allah
katında yaşadıklarını açıkca göstermektedir.

"Kardeşleriniz Uhud´da şehit olunca, Allah onların
ruhlarını yeşil kuşların cevfine koydu. Cennetin ne-
hirlerinden içerler, meyvelerinden yerler. Arşın göl-
gesinde asılı altından kandillerde yerleşirler. Yiye-
cek, içecek ve istirahatlerinin güzelliğini görünce,
"Keşke, derler Cennette hayatta olup, rızıklandırıl-
dığımızı biri dünyadaki kardeşlerimize haber verse.
Ta ki, cihaddan geri kalmasınlar, savaş esnasında
kaçmasınlar." Cenab-ı Hak, "Sizin bu halinizi onlara
ulaştıracağım." der ve şu ayetlerle bildirir." (Ebu
Davud, Cihad, 25)

Not 2: Allah'ın varlığına, birliğine inanıp O'na ortak
koşmayanlar, savaştaki ölümle şehidlik makamını
kazanırlar. Allah'tan başkalarını ilahlaştıranların dini
geçersiz olur. Geçersiz din sahiplerinin savaştaki
ölümleri şehidlik kazandırmaz.

Not 3: Allah için, vatan için, millet için, mazlumlar ve
mâsumlar için ölmeye hazır askerleri olmayanlar;
yok olmaya, esir ve dinsiz yaşamaya mahkûmdur-
lar!

Not 4: Bu mesajımızı, Diyanet İşleri Başkanlığı ve
Genelkurmay Başkanlığı şehid ailelerine ve Türki-
ye askerlerine iletebilir.

İmza: Mehdiyet Makamı.


                     Allah'tan başka ilah yoktur.
         Mehdi ve Mesih Allah'ın kulu ve elçisidir.

Zaman:  Yeni Çağ'ın yirmisi, Mart başı.
Mekan:  Avrupa.
Makam: Müjde.
Boyut:    Muranizm.

                                                   YAYINLAYAN
                                       AVRUPA  MURANİSTLERİ
                                       *   *   *





Montag, 2. März 2020

İRAN SURİYE'DEN ÇIKMAK ZORUNDADIR!

    İRAN SURİYE'DEN ÇIKMAK ZORUNDADIR!

          suçlu devletleri uyaran ALLAHın adıyla


Suriye'de şimdiye kadar 1 milyondan fazla mâsum
sivil katledildi. Bu katliamların çoğunluğunun baş
sorumlusu İran yönetimidir. Çünkü Suriye'de iç sa-
vaşın başlamasından 2014 yılına kadar Esad reji-
minin katlettiği insan sayısı 130-150 bin kadardır.
Esad katliamda bu sayıya ulaştığında Muhalifler
tarafından yıkılmak üzereydi. Fakat İran'ın Suriye'
ye girmesiyle Esad devrilmekten kurtuldu. Bu kur-
tuluşla beraber Esad vatandaşlarını katletmeye de-
vam etti. İran'ın ve sonra Rusya'nın yardımıyla E-
sad rejimi 850 bin mâsum sivili daha katletmeye
muvaffak oldu. Eğer İran'ın ve sonra Rusya'nın yar-
dımı olmasaydı, Esad'ın bu 850 bin mâsum sivili
katletmesi mümkün olmayacaktı. Yani bu 850 bin
katliamın asıl suçlusu İran olmaktadır.

Suriye'de İran'ın desteğiyle katledilen 850 bin mâ-
sum sivilin 400 bini çocuktu. Bu çocukların "terö-
rist" olması mümkün değildi. O halde İran ordusu
bu çocukları neden ve hangi hakla katletti? İran yö-
netimi şimdi bu katliamların hesabını vermek zo-
rundadır. Birleşmiş Milletler'de ve Savaş Suçları
Mahkemesi'nde bu hesap verilmelidir. Eğer İran
yönetimi 1 ay içinde bu hesabı vermeyi ve Suriye'
yi terketmeyi kabul etmezse ve Suriye'den çıkmaz-
sa, İran rejimi ve yönetimi yıkılmayı haketmiş olur.
Amerika Birleşik Devletleri de isterse bu yıkım hak-
kını kullanabilir.

Eğer İran yönetimindekiler İran'ın bir yıkıma uğra-
masını istemezlerse, yönetimden çekilsinler ve Hu-
meyni rejiminin yıkılmasına râzı olsunlar. Yönetimi
de İranlı demokratlar devralsın. Bu şekilde İran'ın
Suriye'nin akibetine uğraması engellenmiş olur.

Suriye'de 400 bin mâsum çocuğu katletmiş olan
İran yönetimindekilerin yönetimde kalma hakkı kal-
mamıştır. İran'ı yönetenler ancak Suriye'de yaptık-
ları katliamın hesabını verdikten ve cezâlarını çek-
tikten sonra yönetime devam edebilirler.

İmza: Mehdiyet Makamı.


Not 1: 1 ay içinde gerekeni yapmadığı takdirde
Amerika Birleşik Devletleri İran yönetimini yıkmak
için harekete geçebilir.

Not 2: Eğer İran yönetimi katlettiği herbir çocuk için
1 milyon dolar kan bedeli ödemeyi kabul ederse,
bu takdirde yönetime devam edebilir, ama Suriye'
den çıkmak zorundadır. İran'ın ödeyeceği 400 bin
mâsum çocuğun kan bedeli Almanya, Irak, Lübnan,
Ürdün ve Türkiye'deki mülteciler arasında paylaştı-
rılacak veya o mültecilere sahiplik eden ülkelere
verilecektir. Çünkü mültecilerin yükünü o ülkeler
çekmektedir. Ödenecek kan bedeli, Esad'ın devri-
lişinden sonra Suriye'nin yeniden inşası için de kul-
lanılabilir. Kan bedeli direkt olarak Türkiye'ye veril-
melidir. Türkiye de adâletli bir şekilde hakkı olan
ülkelere veya yeni Suriye hükümetine pay edebilir.

Not 3: İran yönetimi yalnız 400 bin değil, diğer mâ-
sum sivillerin de, yani 850 binin kan bedelini  öde-
mek zorundadır. İran isterse bu faturayı kendi başı-
na öder veya Rusya'nın da önüne koyup paylaşabi-
lirler. Çünkü mâsum sivilleri beraber katlettiler.

(Hz. Musa dönemindeki Firavun bile İran yönetimi-
nin Suriye'de katlettiği kadar çocuk katletmedi! Za-
manımızın Firavunları, geçmişin Firavunlarını çok-
tan geçti! Şimdi denizde boğulma sırası İran yöne-
timindekilerin...)

Not 4. Eğer İran ve Rusya Esad'a yardım etmemiş
olsaydı, Türkiye'deki mülteci sayısı 3.6 milyon de-
ğil, 360 bin kadar olacaktı. Türkiye, mülteciler için
yaptığı masrafın bedelini Rusya ve İran'dan isteme
hakkına sahiptir.

Not 5: Libya'daki general Hafter bu bildiriyi iyi oku-
sun, başına gelecekleri iyi düşünsün ve mâsum si-
villeri katletmekten uzak dursun. Hafter'e destek
veren ülkeler de verdikleri desteğin nelere malola-
cağını iyi görsün ve desteklerini hemen sonlandır-
sınlar. Aksi halde katledilen herbir mâsum sivilin
hesabını vermek zorunda kalacaklardır.

Not 6: Amerika Birleşik Devletleri yönetimi, Türkiye'
de darbe girişiminde bulunarak 250 mâsum sivili
katletmenin ve 2500'ünü de yaralamanın kan bede-
lini ve ayrıca yaptığı yıkımın masraflarının karşılı-
ğını Fetullah Gülen Terör Örgütü'nden tahsil edip
Türkiye'ye göndermelidir. Bu gönderimi yapmadığı
takdirde o terör örgütüne sahipliği bırakmalı ve on-
ları ülkeden çıkarmalıdır. Bunları yerine getirmeyen
bir ABD yönetimi suçlu duruma düşer.

Eğer darbe girişimini Obama yönetimi yaptırtmışsa,
Türkiye'ye ödenecek meblağ, örgüt ile Obama ara-
sında paylaştırılmalıdır.

Not 7: Beşar Esad'ın katliamlarını durdurmayan
Obama yönetimi de suçludur. Çünkü bu yönetimin
Esad'ı durduracak yeterli gücü vardı. Fakat katliam-
lara seyirci kalmayı seçerek Esad'ın cinayetlerine
ortak oldu. Trump yönetimi, geçmiş Obama yöne-
timindekilerden bu cinayet ortaklığının hesabını
sormalıdır.

Not 8: Birleşmiş Milletler'in karar mekanizması de-
mokratikleşmelidir. Aksi halde bu örgüt hiçbir soru-
nu çözemez ve suçlu devletler suç işlemeye de-
vam eder. Bu da insan haklarının çiğnenmesi de-
mektir. BM'de suçlu ve sorunlu devletlerin oy hak-
kı olmamalı. Böyle devletlerin önce suçlarından ve
sorunlarından arındırılması sağlanmalı. Demokra-
tikleşmeyi kabul etmeyen ülkeler bu örgütten atıl-
malıdır.

Not 9: Bu bildiri, uluslararası diplomatik platformda
paylaşılmıştır.

İmza: Mehdiyet Makamı.


                     Allah'tan başka ilah yoktur.
         Mehdi ve Mesih Allah'ın kulu ve elçisidir.

Zaman:  Yeni Çağ'ın yirmisi, Mart başı.
Mekan:  Avrupa.
Makam: Uyarı ve Hakka dâvet.
Boyut:    Muranizm.

                                                   YAYINLAYAN
                                       AVRUPA  MURANİSTLERİ
                                       *   *   *