Freitag, 24. Juni 2016

İNSANLAR ALLAH'A HESAP VERMEYE MECBUR MU?



                        İNSANLAR ALLAH'A
             HESAP VERMEYE MECBUR MU?

 insanlardan hesap soracak olan ALLAHın adıyla

Allah'a: "Sen beni, ben istemeden yarattın. Benden
hesap sormaya hakkın yok" diyen insanlara Allah
şöyle cevap verecek: "Sen, doğmadan önce yok-
lukta olduğundan, istemen de yoktu. Ama senin
doğmanı, çocuk sahibi olmak isteyen annen baban
istedi, Ben de yarattım. Hayatının hesabını verme-
ye mecbursun. Çünkü herşeyin sahibi Benim ve
Ben, senin nasıl yaşaman gerektiğini bildiren Kur'
an isimli bir kitap gönderdim. Eğer Kitap gönder-
meseydim, senden hesap sormazdım."

Ey insanlar! Kıyametin kopmasının ardından bir
müddet sonra yeniden diriltilecek ve yaratıcınız ve
yaşatıcınız olan tek Tanrı Allah'a hesap vereceksi-
niz. Hesabınızın kolay ve sonucunun mükemmel ol-
masını isterseniz, vereceğiniz hesaba şimdiden iyi
hazırlanın.

Madem ölümden kaçamazsınız ve onu öldürmeniz
mümkün değildir, hem madem tekrar diriltilişe karşı
koyamazsınız, o halde sahibiniz Allah'ın buyrukları-
na göre yaşayınız ki, ebedî bir mutluluğu kazanabi-
lesiniz. Bu mutluluğu kazanabilmek için yaratıldığı-
nızı ve yaşatılmakta olduğunuzu da unutmayasınız.

Sahibiniz Allah'ın sizden istediği, özet olarak şudur:
"Allah'tan başka ilah yoktur. Mehdi ve Mesih O'nun
kulu ve elçisidir" deyip; haklı, adâletli, namuslu, iba-
detli, güzel ahlâklı ve iyilikçi olmak ve bütün kötü-
lükleri terkedip, bu çerçevede bir hayat sürmektir.

Sürdüğünüz hayatın karşılığını da ölümünüzden
sonra cennet veya cehennem olarak mutlaka ala-
caksınız. Alacağınız karşılık güzel olsun!

İmza: Mehdiyet Makamı.

                     Allah'tan başka ilah yoktur.
          Mehdi ve Mesih O'nun kulu ve elçisidir.

Zaman:  Yeni Çağ'ın onaltısı, Ramazan'ın ortası.
Mekan:  Avrupa.
Makam: Uyarı ve Hakka dâvet.
Boyut:   Muranizm.

                                                   YAYINLAYAN
                                       AVRUPA  MURANİSTLERİ
                                       *   *   *





Mittwoch, 22. Juni 2016

FETHULLAH GÜLEN'E MEKTUP



              FETHULLAH GÜLEN'E MEKTUP

              hainleri sevmeyen ALLAHın adıyla

Fethullah Gülen'in çevirdiği dolapları ve verdiği e-
mirleri, yüce Allah, Mehdisi'ne haber vermektedir.
Fethullah Gülen, attığı adımlarına çok dikkat etsin.
Türk milletinden topladığı paralarla milletin devleti-
ne ve yönetenlerine ve dolayısıyla 77 milyonluk
milletine kötülük etmesin, düşmanlığına son verip,
devletine teslim olsun ve Allah'a vereceği hesaptan
da korksun.

Fethullah Gülen, sahip olduğu milyarlarca dolarda,
devletin ve milletin hakkı olduğunu da unutmasın.
Bu hakkın karşılığı düşmanlık değildir, ihanet değil-
dir! "İnsan-ı kâmil" olan, ihanet etmez, düşmanlık
etmez. Ancak "şeytan-ı kâmil" olanlar ihanet ve
düşmanlık eder. Hain düşmanların varacağı yer de
ancak cehennemdir!

Evliyalığına güvenen kaybeder. Mehdi'ye itaat eden
kurtulur.

İmza: Mehdiyet Makamı.

                     Allah'tan başka ilah yoktur.
          Mehdi ve Mesih O'nun kulu ve elçisidir.

Zaman:  Yeni Çağ'ın onaltısı, Ramazan'ın ortası.
Mekan:  Avrupa.
Makam: Uyarı ve Hakka dâvet.
Boyut:   Muranizm.

                                                   YAYINLAYAN
                                       AVRUPA  MURANİSTLERİ
                                       *   *   *



Sonntag, 19. Juni 2016

ABD YÖNETİMİNE ÇOK ÖNEMLİ BİR DUYURU!

ABD YÖNETİMİNE ÇOK ÖNEMLİ BİR DUYURU!

               gerçekleri çarpıtanları sevmeyen
                        yüce TANRInın adıyla

ABD'nin eski başkan yardımcısı Dick Cheney'nin
danışmanı John Hannah, Foreign Policy dergisin-
deki yazısında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı hedef
alıp, "Erdoğan'ın ABD çıkarları için tehlike oluştur-
duğunu" iddia ederek, "Türkiye'de darbe yapılması
gerektiğini" söylemiş.

Türkiye yönetimine karşı darbe hayali kuran Dick
Cheney danışmanı gibiler ve ABD yönetimi şunu
iyi bilsin:

Bu tehlikeli hayalinizin sizi ne büyük felâketlere uğ-
ratacağını göremiyorsunuz. Çünkü çıkarlarınız gö-
zünüzü kör etmiş. Bu körlüğünüzle de uçuruma
doğru koşmakta olduğunuzun farkında değilsiniz.
Ama şu gelecek sözlerimiz, yüce Tanrı dilerse,
gözlerinizi açacaktır:

Şu an ülkeniz en az 17, en çok da 50-100 trilyon
Dolarlık ağır bir borç altındadır. Bu astronomik ra-
kam, ekonomi ve yönetiminizin sağlam bir zeminde
oturmadığını gösteriyor. Bu gösterge de, ülkenizi
her an çökertecek çok tehlikeli bir durumdur. Eğer
Müslüman Dünya ile aranızı bozarsanız, dünya li-
derliğinizi kaybedersiniz. Bu kaybediş sonrasında
da bütün alacaklı ülkeler yakanıza yapışır. Bu da,
ülkenizin gümbür gümbür batışı demektir.

Şu an Türkiye, Müslüman Dünya'nın lideri konumun-
dadır. Bu lidere bir darbe ile zarar verdiğiniz takdir-
de, Müslüman Dünya'nın mânevî önderi olan Allah'
ın Mehdisi, Müslüman Dünya ile aranızı ayırır. Bu a-
yırma da, -yukarıda zikredilen gerçeklerden dolayı-
ülkenizin felâketi olur.

Bu felâkete yuvarlanmak istemezsiniz değil mi? O
halde kötü ve çok tehlikeli karanlık hayallerinizden
vazgeçersiniz. Vazgeçin ki, dünya liderliğiniz 15-20
yıl daha devam etsin. Allah'ın Mehdisi'nin bu iyiliği
size niçin yaptığını merak edebilirsiniz: Çünkü o,
kaos yaratmak istemiyor. Kaosları bitirmek istiyor.
Sizler; Irak'ta, Afganistan'da ve Suriye'de kaos ya-
rattınız. Şimdi de Türkiye'de bir kaos yaratmayı
planlıyorsunuz. Fakat Allah'ın Mehdisi, kaosların
son bulmasını istiyor. Eğer onu kaos yaratmaya
mecbur ederseniz, ülkeniz Rusya ve Çin'e yem
olur. Yem olmamanız için de Allah'ın Mehdisi
sizi uyarıyor.

Bu uyarılar sizi uyandırmalı ve Beşar Esad'ı ve reji-
mini bir an önce devirerek Suriye'deki kaosu bitir-
melisiniz. Çünkü peygamberiniz İsa Hazretleri'nin
Suriye'ye gökten inişi yaklaştı. Onun inişini geciktir-
meye hakkınız var mı? Madem yok, o halde gere-
keni yapınız ve Suriye'deki kötülüğü bitirip, 7 yıl
içinde orayı yeniden inşa ediniz. Bu şekilde pey-
gamberiniz İsa, gelip krallığını ilân edebilsin. Bu-
nun için de, Esad rejiminin en kısa zamanda sona
erdirilmesi gerekiyor. Ayrıca normal bir rejimle yö-
netilmek, Suriye halklarının da hakkıdır. Bu hak çiğ-
nenmemelidir. Çiğneyenler ise, zâlimlerin ta kendi-
leridir!

İmza: Mehdiyet Makamı.


Not 1: Çok dikkat edin! İsrail kafalılar aklınızı çel-
mesin. Yoksa devletiniz elden gider...

Not 2: Gerçekleri tersyüz eden siz Avrupalı ve A-
merikalı medyatörler, Erdoğan'ın "gaddar"lığından,
"diktatör"lüğünden dem vuruyorsunuz. Oysa Erdo-
ğan, siz Batılıların reddettiği 3 milyon çaresiz mül-
teciye kucak açtı. Ülkelerinizi çok büyük bir dertten
kurtardı. Yönetimleriniz Suriye'de sorun yarattı ve
büyüttü. Erdoğan da ülkelerinizin ürettiği sorunların
sonucunu yüklendi. Sizleri ağır bir yükten kurtardı.
Ona binler teşekkür etmeniz gerekirken, ona hâlâ
"gaddarsın, despotsun, diktatörsün" deme cüretini
gösteriyorsunuz. Siz de hiç mi vicdan, insaf, insan-
lık yok? Beşar'ın, Sisi'nin zulüm ve cinayetlerine
sessiz kalıp onlarla tokalaşanların Erdoğan'a çat-
maya ne hakkı, ne de haddi olabilir. Haddinizi bil-
melisiniz! Erdoğan'a şeytanî bir gözle değil, insanî
bir gözle bakarsanız, onun gaddar ve diktatör olma-
dığını çok iyi göreceksiniz.

Ey Erdoğan'ın iktidarda olmasından rahatsız olan
Avrupalılar ve Amerikalılar! Erdoğan'ın gitmesini
çok mu istiyorsunuz? Gelin o zaman, sizinle bir an-
laşma yapalım: Tamam, Erdoğan gitsin. Ama siz
de buna karşılık 3 milyon mülteciyi Türkiye'nin sır-
tından alıp, aranızda paylaşın. (Avrupa'nın 3-5 mil-
yar vermesi yetmez.) Kabul mü? Madem kabul e-
demiyorsunuz, o halde şöyle demelisiniz: "İyiki var-
sın Erdoğan, sen çok yaşa!"

Hem Erdoğan, Sisi ve Esad gibi gerçek diktatör-
ler karşısında ancak "sahte diktatör" (Erdoğan bizi
affetsin) olabilir. Bu durumda Erdoğan ancak ger-
çek diktatörler gittikten sonra gidebilir. Şimdi gitme
önceliği Sisi ve Esad'ındır. Erdoğan'ın gitmesine
de ancak Türkiye'deki halk çoğunluğu karar verir.
Diktatörlerden gerçekten rahatsızsanız, önce Sisi
ve Esad'ı götürün. Onlar gitmedikce Erdoğan'a
sıra gelmez!

Not 3: Cheney'in danışmanları şunu iyi bilsin: Erdo-
ğan'ın kalmasına veya gitmesine ancak Türkiye
seçmenleri karar verir. Çünkü Türkiye bir demok-
rasi ülkesidir, diktatörlük ülkesi değildir.

Not 4: Türkiye'de darbe isteyen John Hannah gibi
medyatörler şunu kafalarına iyi kazısın: Biz 77 mil-
yon Türkiyeli, "ABD'nizin çıkarları" için Türkiye de-
mokrasisini devirmenize asla izin vermeyeceğiz!
Mısır'da işlediğiniz cinayeti, size Türkiye'de tekrar-
latmayacağız, ey demokrasi katilleri!

Ara Not: (Türkiye'nin nüfusu 78 milyondur. Bunun 1
milyonu, sizin isyancılarınızdır. Hain isyancılarınız
ve onların elebaşları olan Cemal ve Kemal kulları-
nız, darbe için emirlerinizi bekliyor. Ne zaman hare-
kete geçsinler? Yoksa harekete geçtiler mi bile! A-
ma biz de hazırız, darbecilerinizin önünü kesmeye.
Demokrasimizi onlara, yani size yedirmeyeceğiz!)

Not 5:Sayın Hannah! "ABD'nin çıkarları için" cümle-
niz, Mısır'da niçin darbe yaptırdığınızı çok iyi ele
veriyor. Bu cümlenizle, ülkeniz daha batmadan onu
batırmış oldunuz. Ülke çıkarlarınız için darbe iste-
yerek, ülkenizin günahlarını açığa vurdunuz. Şimdi
daha net anlaşılıyor, Türkiye'de demokrasiye yapıl-
mış darbelerin asıl nedeni! Ey Türkiyeliler! Çıkarcı-
lık darbelerine izin verecek misiniz?

Sayın Hannah, ülkenizi rezil edecek bu sözleriniz-
den daha iyi bir söz olamazdı. Çıkar için darbe iste-
yen bu sözleriniz tarihe geçecek ve onu Müslüman
Dünya kıyamete kadar unutmayacaktır. Artık bun-
dan sonra Erdoğan'ın kılına zarar gelirse, onu siz-
den ve ülkenizden bileceğiz, ona göre!

Not 6: ABD yönetimi, Türkiye'nin istediği FETÖ'lü
teröristleri derhal iade etmeli ve PKK'nın bütün
şeflerini de ona teslim etmelidir. Teslim etmelidir
ki, PKK'ya destek vermediğini ve Türkiye'yle
müttefik olduğunu kanıtlamış olsun. Ayrıca ABD
yönetimi şu karşılaştırmaya da iyi bakmalıdır: Ülke-
nizin haini Edward Snowden Türkiye'ye kaçsaydı,
onu bizden istemez miydiniz? O halde siz de bi-
zim isteğimizi yerine getiriniz. Artık bugünden itiba-
ren Fethullah Gülen'i kullanma tarihiniz bitmiştir. İşi-
nize yaramaz...

Not 7: Bu bildiri, yeryüzündeki bütün müslümanlara
iletilmelidir. Artık bir ve birlik olma zamanımız gel-
miştir. Çünkü İngiltere Başbakanı'nın sözlerinden
ve Almanya'nın isteksizlik ve oyalamalarından son-
ra Türkiye'nin AB'ye giremeyeceği kesinleşmiştir.
Bu durumda Müslüman Dünya kendi birliğini kur-
mak zorundadır. Bu zorunluk, Müslüman Dünya'yı
en güçlüler karşısında ezilmekten, güdülmekten
koruyacak ve kurtaracaktır. O halde haydi birliğe,
haydi kurtuluşa! Bu mukaddes kurtuluşta Birlik Mer-
kezi'miz: "Allah'tan başka ilah yoktur. İsa, Musa ve
Muhammed Allah'ın kulu ve elçisidir" gerçeğidir.
Ülkesel lideriniz de, Türkiye'dir. Mânevî önderiniz
ise, Hazret-i Mehdi'dir. Mehdinizin ismi: Mehmed
Nur'an'dır. Müslüman Dünya'nın birliği gerçekleşin-
ceye kadar Mehdiniz kendini göstermeyecektir.
Onu görmek istiyorsanız, birliğinizi hızlandırın.

İmza: Mehdiyet Makamı.

                     Allah'tan başka ilah yoktur.
          Mehdi ve Mesih O'nun kulu ve elçisidir.

Zaman:  Yeni Çağ'ın onaltısı, Haziran'ın üçüncü
               haftası.
Mekan:  Avrupa.
Makam: Uyarı ve Hakka dâvet.
Boyut:   Muranizm.

                                                   YAYINLAYAN
                                       AVRUPA  MURANİSTLERİ
                                       *   *   *


Freitag, 17. Juni 2016

NAMAZ KILMAYAN HAYVAN MIDIR?

          NAMAZ KILMAYAN HAYVAN MIDIR?

insanlara namaz kılmayı emreden ALLAHın adıyla

  Geçenlerde bir milletvekili; "namaz kılmayan hay-
vandır" deyince, büyük tepki gördü. Halbuki Bediüz-
zaman Said Nursi Hazretleri bu sözden daha ağırı-
nı,60 kadar milletvekilinin bulunduğu bir istişare
toplantısında, namazı hafife alan sözlerine karşılık
birkaç makul cevabı verdikten sonra, şiddetle ve
hiddetle Atatürk'e iki parmağını ileri uzatarak; "Pa-
şa, Paşa! İslamiyette, îmandan sonra en yüksek
hakîkat namazdır. Namaz kılmayan haindir! Hainin
hükmü reddedilir" demiş. Hazret'in bu sözleri karşı-
sında da Atatürk, özür dilemek zorunda kalmıştır.

Şimdi şunun cevabını arayalım: Acaba namaz kıl-
mayan neden haindir?

Allah'a inanan bir müslüman, sahip olduğu inançla
Allah'a bağlanmış olur. Bu bağlanç da, Allah'ın in-
dirdiği Hakka teslim olmayı gerektirir.Bu teslim oluş
içinde de inançtan sonra en önemli emir ibadettir.
İbadetler içinde de en önemlisi namaz'dır. Nasıl
bir ülkenin vatandaşı o ülkenin kimliğini almakla
devletin kanunlarına teslim olmayı kabul etmiş olu-
yorsa ve bu kabul karşısında meselâ bir genç as-
kere gitmeyi reddettiğinde veya askerden kaçtığın-
da "hain" damgasını yiyor ve vatandaşlıktan atılı-
yorsa, aynı şekilde inanç yoluyla Allah'a bağlanmış
ve bu bağlılıkla Allah'tan "müslüman" kimliğini almış
bir inançlı da, Allah'ın indirdiği yasanın inançtan
sonra en önemli bir gereği ve "askerlik" hükmünde
olan İbadet'i ve o ibadetin en önemlisi olan Namaz'ı
reddederse veya ondan kaçarsa, bu kaçışla o kim-
se Allah katında "hain" damgasını yer. Hainin alaca-
ğı cezâ ise ya idamdır, ya da ülkeden sürülüp atıl-
maktır.

Şimdi sormalıyız: "Hainlikten nasıl kurtulabiliriz?"

Buna verilecek cevap şudur: Varlıkların ibadetlerini
görerek ve Yaratan'ın hakkını bilerek. Peki varlıkla-
rın yani yıldızların, bitkilerin ve hayvanların ibadetle-
rini nasıl görebiliriz?

Şu şekilde görebiliriz: Evrenin tek sahibi olan yüce
Allah son indirdiği "Kur'an" isimli kitabında "bütün
yaratılmışların O'na ibadet etmekte olduğunu" ha-
ber vermektedir. Varlıkların ibadetleri ise, onlara
yüklenilen görevlerdir. Meselâ yıldızların görevi;
ışık saçmak, meleklerin mekanı ve uzay gemisi
olmak ve kâinatın göğünü ayakta tutan ışıklı yüzen
direkler olmak ve hem dünyamızın göğünü ve ge-
cesini çirkinlikten kurtarmaktır. İşte bu görevleriyle
yıldızlar, Allah'a secde ve ibadet etmektedir.

Güneşin ibadeti ise; Yaratan'ın yeryüzündeki eser-
lerini gösteren avize olmak, dünyamızı aydınlatmak,
bitki ve ağaçlardaki gıdalarımızı pişirmek ve yerkü-
reyi ısıtmak, denizlerdeki yağmur oluşturacak suları
buharlaştırmak ve gezegenlere başkanlık etmektir.

Ayın ibadeti de; Güneşe elçilik ve aynalık edip,
dünyanın gecesine kandil olmak ve dünyanın bazı
görevlerine yardım etmektir.

Dünya'nın ibadeti ise; hayatın oluşumuna kimyaha-
ne, canlılar için ibadethane; bitkiler, hayvanlar ve
insanlar için barınak ve dayanak, cinlere ve insanla-
ra imtihan salonu olmak ve kendi etrafında dönerek
gece ve gündüzü, güneş etrafında dönerek de
mevsimleri üretmek ve üzerindeki varlıklara uzay
gemisi olup, onları Allah'ın evren ülkesinde seyahat
ettirmektir.

Dağların ibadeti; havayı taramak, suları toplamak,
madde ve madenlere depo olmak, yeryüzünün
dengesini sağlamak ve karaları denizlerin istilasın-
dan korumaktır. Yanardağların ibadeti ise; dünyamı-
za baca olmak ve yerkürenin merkezinde oluşan ve
sıkışan gazları atarak gezegenimize nefes aldır-
mak ve onu patlamaktan korumak ve kurtarmak.

Denizlerin ibadeti; en başta balıklara mekan, yağ-
muru oluşturacak buharlara kazan, gemilere otoban
ve insanların yüzmesine havuz ve plaj olmaktır. Gö-
rüyor musunuz, ne güzel ibadet ediyorlar?

Bitkiler âleminin ibadeti ise; meselâ otların görevi,
yeryüzüne halı olmak, hayvanlara gıda olmaktır. Bit-
kilerin padişahı olan ağaçların görevi ise; insanların
ilk muhtaç olduğu havanın oksijenini üretmek, zehirli
gazları toplamak, kurtlara-kuşlara barınak ve apart-
man olmak, meyve vermek, yeşillikleriyle şehirleri-
mize güzellik katmak ve gölgelik etmek ve en so-
nunda da odun yapılışıyla ısı sağlamak ve tahta o-
luşlarıyla da insanların ev ve mobilyalarında temel
madde olmaktır. Demek onların bilmeden ve dü-
şünmeden yaptıkları ibadetleri hep insana ve insa-
nın aşağısında olan hayvanlara yaramaktadır. Seb-
ze bitkileri de yine verdikleri domates, biber, patlı-
can, turp, patates gibi meyveleriyle ibadet etmekte
ve bu ibadetlerinden de en çok insanlar faydalan-
maktadır. Diğer bitkiler ise, insanın muhtaç olduğu
ilaçları üreterek ibadetlerini gerçekleştirmektedirler.
Demek bitkiler ibadetsiz değillerdir.

Çiceklerin ibadeti ise; yıldız yıldız parlayan renkle-
riyle ve çeşit çeşit koku ve şekilleriyle dünyamızı
güzelleştirmek ve evlerimizi süslemek ve hem arı-
lara bal madeni olmaktır.

Hayvanlar dünyasının ibadetleri ise; meselâ koyun,
keçi, sığır, inek gibi hayvanların ibadetleri süt üret-
mek ve sonuçta da insanlara et olmaktır. Tavuğun
ibadeti, bildiğiniz gibi yumurta üretmektir. Balıkların
ibadetleri, denizleri şenlendirmek ve renklendirmek
ve sonuçta insanlara gıda olmaktır. At, katır ve eşek
gibi hayvanların ibadetleri, insanların yüklerini taşı-
mak ve onlara "biyolojik otomobil" olmaktır. Kuşların
ibadetleri; yeryüzünü şenlendirmek, zararlı ve fazla
böcekleri toplamak ve Allah'ı zikretmektir. Vahşî
hayvanların ibadetleri ise; yeryüzüne renk katmak
ve ölü hayvanların leşlerini toplayıp dünyamızı ko-
kuşmaktan kurtarmaktır. Demek âlemimizde ibadet-
siz bir varlık bulunmamaktadır.

Şimdi sormalıyız: Bütün varlıklar ibadet halindey-
ken, akıllı varlık olan insan nasıl ibadetsiz kalabilir?
Eğer insan ibadetten kaçarsa, kendi aşağısında o-
lan akılsız varlıklardan daha aşağı bir mertebeye
düşmez mi? İşte yüce yaratıcımız ve yaşatıcımız
büyük ve eşsiz Allah, insana namaz kılmayı emre-
derek, onun mertebesini bitkilerin ve hayvanların
üstüne çıkarmak ve yükseltmek istemiştir. İnsan,
mertebesini yükseltecek bir ibadetten kaçarsa, hiç
insan olabilir mi? Elbette ki olamaz!

Hem varlıkların sultanı olan insan, ibadetsizliğiyle,
ibadetli varlıkların ibadetini hiçe saymış ve boşa çı-
karmış ve sonuçta da onların haklarını çiğnemiş ol-
maz mı? Bu hak çiğneme, adâletli Yaratan'ın hiç
hoşuna gider mi? Onların haklarını insandan sor-
maz mı? Sorması adâlet olmaz mı? Elbette ki olur!

Şimdi şu gerçeğe dikkat edelim: Biz insanlar; ça-
maşır ve bulaşık makinası, buzdolabı, televizyon,
fırın, uçak ve otomobil gibi teknolojik ürünleri, "bize
ibadet etsinler" diye yaratıyor ve üretiyoruz. Meselâ
bulaşık makinasının bize ibadeti, bulaşıklarımızı yı-
kamaktır. Yani ürettiğimiz makinaya hangi görevi
yüklemişsek, o görev, o makinanın ibadeti oluyor.

Şimdi bir çamaşır makinasını akıllı hale getirsek ve
o makina sahip olduğu akılla bize: "Hayır, ben senin
çamaşırlarını yıkamam" dese, biz ne yaparız? "Biz
seni, ancak çamaşırlarımızı yıkaman için yarattık,
isyan etmen için değil" diyerek, önce onun elektiri-
ğini keser, canını alır, sonra da onu çöpe atmaz
mıyız?

İşte insan da yaratıcısı ve yaşatıcısı olan ve "Ben
cinleri ve insanlari, ancak Bana ibadet etsinler diye
yarattim" diyen Allah'ın emri olan ibadet ve namazı
yerine getirmezse, isyankâr makinanın uğradığı a-
kibet, onun hakkı olacaktır. Acaba böyle bir insan
bundan başkasını hak ediyor mu, hak edebilir mi?

Çünkü yaratıcılık ve yaşatıcılıkla ve insanı yoktan
varetmekle acıyıcı ve rızıklandırıcı Allah insan üze-
rinde sonsuz bir hakka sahiptir. Bu sonsuz hakkı
karşısında yüce Allah, Kitab'ının anlamsal diliyle
insana şöyle diyor: "Emrettiğim ibadetimi yap, ü-
zerinde bulunan sonsuz haklarımı az bir şeyle öde-
miş ol, borçtan kurtul. Ben de bu kurtuluşunla sana
ödül olarak sonsuz saadetli cennetimi vereyim." Bu
söze ve teklife hiç "hayır" denebilir mi? Hayır diyen
ve ibadetten kaçan insan herşeyi kaybetmiş olmaz
mı? Böyle bir insana "hain" dense, az mı?

Cansız varlıklar, bitkiler ve hayvanlar ibadetlerini
hiç aksatmadan yaparlarken eğer insan Rabbisi
olan Allah'ın emrettiği ibadeti yerine getirmezse,
kendi aşağısında bulunan o ibadetli varlıklardan
daha aşağı düşmez mi? İnsanın aklının bir değeri
kalır mı? Allah'ın haklarını ödemeyen insan, bir "zâ-
lim" olmaz mı? Zâlimlerin hakettiği ebedî mekan
hiç cehennemden başka bir yer olabilir mi?

Madem olamaz, öyle ise ey insan! Gerçeğe teslim
ol, ebediyetini ve insanlığını kurtar. Bu kurtarışla da,
göğsünü gere gere: "Ben gerçek insanım" diyebil.
İşte senin Allah'a, âhiretine, meleklerine, peygam-
berlerine, kitaplarına ve kaderine inançtan sonra i-
kinci görevin budur. O halde ibadetlerini yap, na-
mazını kıl! Hainlikten, zâlimlikten ve bunların karşı-
lığı olan cehennemden kurtul!

Hem unutma; iman, senin yaratılışının; ibadet de,
yaşatılışının ücretidir. Bu ücreti ödemeye mecbur-
sun. Tabii "gerçek insan" olmak istersen...

Not 1: Bu bildirideki bilgiler, Allah'ın Mehdi Hazret-
lerine öğrettikleridir. Allah'ın Mehdisi, Mehmed Nur'
an'dır.

Not 2: "Namaz kılmayan hayvandır" diyen milletve-
kili, doğru sözü eğri yerde söylediği için hata et-
miştir. Ama Bediüzzaman Hazretleri, doğru sözü
doğru yerde ve doğru zamanda kullandığı için isa-
bet etmiştir.

Not 3: "Namaz kılmayan insan hayvandır" sözü,hay-
vanlara hakaret olur. Çünkü onlar ibadetlerini yerine
getirdiğinden, namaz kılmayan bir insanla eşitlene-
mezler. Bu yüzden; "namaz kılmayan insan hayvan-
dan da aşağıdır" demek gerekir. Fakat bu söz de,
bitkilere hakaret olur. Çünkü onlar da ibadetlerini
yerine getirmektedirler. Bu durumda; "namazsız in-
san bitkilerden de aşağıdır" demek gerekiyor. Fa-
kat bitkilerin aşağısındaki cansızlar da ibadetlerini
yerine getiriyor olduğundan; "namazsız insan can-
sızlardan da aşağıdır" demekten başka çare kalmı-
yor...

Not 4: Bu bildiri, yeryüzündeki bütün müslümanlara
iletilmeli ve bir benzeri de camilerde hutbe olarak
okutulmalıdır.

İmza: Mehdiyet Makamı.


                     Allah'tan başka ilah yoktur.
          Mehdi ve Mesih O'nun kulu ve elçisidir.

Zaman:  Yeni Çağ'ın onaltısı, Haziran ortası.
Mekan:  Avrupa.
Makam: Cevaplama ve Hakka dâvet.
Boyut:   Muranizm.

                                                   YAYINLAYAN
                                       AVRUPA  MURANİSTLERİ
                                       *   *   *