Dienstag, 28. Juli 2020

KILIÇDAROĞLU AYASOFYA DAVETİNİ NEDEN REDDETTİ?

KILIÇDAROĞLU AYASOFYA DAVETİNİ NEDEN REDDETTİ?

ibadetten kaçanları görmekte olan ALLAHın adıyla


Biliyorsunuz, Diyanet İşleri Başkanı'nın Ayasofya'nın açılış dâvetini, CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu; "ibadetin kameralar önünde gerçekleştirilmesini hiçbir zaman doğru bulmadığını" belirterek kabul etmedi. Fakat dâveti kabul etmemesinin asıl sebebi bu değildir. Asıl sebebi şudur: Çünkü Kılıçdaroğlu namaz kılan bir insan değildir. Namaz kılmayı da bilmez. Namaz kılmayı bilmeyen ve namazla ilgisi olmayan bir kimsenin Ayasofya'nın açılışında ne işi var?

İkinci sebep de şudur: Kılıçdaroğlu Ayasofya'nın açılışına taraftar değildir. Fakat bunu, oy isteyeceği müslüman millete söyleyemezdi. Bu durumda en iyi çare; "kameralar önünde ibadet edilmesini doğru bulmamak" bahanesine sığınmaktı. O da öyle yaptı. Öyle ya, ibadete açılışına taraftar olmadığı bir ibadethanenin açılış dâvetini niçin kabul etsin ki? Tabii Kılıçdaroğlu bu reddiyle Avrupa ve Amerika'ya da bir mesaj veriyor ve diyor ki: "Ben müslüman milletin safında değil, sizin safınızdayım. Ayasofya'nın ibadete açılışına karşı olduğumu anlayın!"

Kılıçdaroğlu'nun bu tavrı şu sualin sorulmasını da gerekli kılıyor: "Ayasofya'nın açılışında müslüman milletin kameralar karşısında ibadet etmesi yanlış mıdır?"

Elbette ki değildir! Çünkü bu zorunlu bir haldir. Müslüman millet de oraya gösteriş yapmak için gitmedi. Bunun aksini iddia etmek, oradaki millete iftiradır. Yani Kılıçdaroğlu kendini temize çıkarırken millete iftira ediyor. Millete, "siz yanlıştasınız" diyor. Tabii Kılıçdaroğlu bunları kasıtlı olarak yapmamıştır. Fakat Kılıçdaroğlu kasıtlı kasıtsız bütün bu yaptıklarıyla müslüman milletin inancı ve düşüncesi hakkında hiç hassas olmadığını gösteriyor.  Ama Kılıçdaroglu bu konuda çok hassas olmak durumundadır. Çünkü seçim zamanında müslüman milletten oy isteyecektir. Eğer oy istemeyecekse hassasiyet göstermesine gerek yok tabii.

İmza: Mehdiyet Makamı.


Not 1:  Ey namazsızlar ve ey namazdan kaçan insanlar! Biliniz ki, bu dünyayı siz yaratmadınız. Allah'ın yarattığı bir dünya üzerinde yaşıyorsunuz. Allah da sizi ibadet için yaratmıştır. Bu yaratılış amacını yerine getirenler için cennet, yerine getirmeyenler için de cehennem vardır. Eğer cenneti isterseniz, üzerinize yüklenen sorumluluğu yerine getiriniz. Bu sorumluluğu yerine getirmediğiniz takdirde cehenneme atılacağınızı bilmelisiniz. Çünkü sizi yaratan ve yaşatan Allah, oyun olsun diye değil, O'na ibadet etmeniz için yaratmıştır ve sizi bunun için yaşatmaktadır. Allah yaratıcı ve yaşatıcı olduğu için sizden ibadet istemek O'nun hakkıdır. Bu hak ödenmediği takdirde cezâlandırılmanız hak olur. O halde Allah'a borcunuzu ödeyiniz ki cenneti hakedesiniz. Namaz kılmak, sizin cennetinizdir. Cenneti kazanmaktan niçin kaçıyorsunuz?  Bu kaçışınızın sizi cehenneme götürdüğünü görmüyor musunuz? Eğer bunu görmüyorsanız, demektir ki körlerden daha körsünüz! Artık bu körlüğünüz sona ermeli. Çünkü evrenin ve içindekilerinin sahibi tek Tanrı'nız Allah, size her gün yirmidört saatlik bir hayat vermektedir. Bu vergi ile O size bir iyilik yapmaktadır. Bu iyiliğin bir teşekkürü olmalıdır. O teşekkür de, her gün kılacağınız beş vakit namazdır. Eğer namazınız olmazsa, gerçek insanlığa çıkamazsınız. Vahşîlerden daha aşağı olursunuz. O vakit size, "uygar insan" denemez. Bu seviyeye râzı olmamalısınız.

Not 2: Ayasofya'nın ibadete açılışıyla ilgili olarak müslümanların sevinç anında onların yanında olmaktan kaçıp eğriliğe sapan Kılıçdaroğlu gibi bir parti başkanı, müslümanlara lider olamaz. Müslüman bir ülkede politika yapmak isteyenler iyi düşünsün!

Not 3: Bugünkü müslüman Türkler Ayasofya'yı bugünkü hıristiyanların elinden zorbalıkla almamıştır. Dolayısıyla ortada bir haksızlık yoktur. Haksızlık olmadığına göre, üzüntü ve düşmanlık da olmamalıdır.

Not 4: Ayasofya'nın ibadete açılışıyla bir haksızlık ortadan kalkmış, bir sorun çözülmüştür. Bu çözüme üzülenler, müslümanlara haksızlık, kendilerine de kötülük yapmaktadırlar.

İmza: Mehdiyet Makamı.

Allah'tan başka ilah yoktur. Mehdi ve Mesih Allah'ın kulu ve elçisidir.

Zaman: Yeni Çağ'ın yirmisi, Temmuz sonu.
Mekan: Avrupa.
Makam: Hakka dâvet ve uyarı.
Boyut: Muranizm.

Yayınlayan: Avrupa Muranistleri
*   *   *

Donnerstag, 16. Juli 2020

PAPA AYASOFYA'NIN İBADETE AÇILIŞINA SEVİNMELİYDİ!

                                 PAPA
       AYASOFYA'NIN İBADETE AÇILIŞINA
                         SEVİNMELİYDİ!

"Tanrı evi" olan ibadethaneleri müzeye çevirenleri sorgulayacak olan tekTANRInın adıyla

Ayasofya'nın müslümanların ibadetine açılacak olması kararı karşısında Vatikan'ın Papası, "çok derin üzüntüye düştüğü"nü bildirmiş. Papa, sevineceği yerde niçin üzüntüye düşüyor acaba? Çünkü bir ibadethane ibadet edilmek içindir ve orada İsa'nın, Musa'nın ve Muhammed'in yüce Tanrı'sına ibadet edilecektir. Bu halde o üzüntünün yerine sevinç olması gerekmez mi? Yoksa Vatikan Papası, Ayasofya'da hıristiyanlar yerine müslümanların ibadet edecek olmasına mı üzülmüştür? Fakat böyle bir üzüntü doğru ve haklı bir üzüntü değildir. Çünkü bügünkü müslümanlar Ayasofya'yı  bugünkü hıristiyanların elinden zorla ve zorbalıkla almış değildir. Ayasofya İstanbullulara tarihten ve atalardan kalan bir mirastır. Bu mirasın sahibi Fatih Sultan Mehmed de Ayasofya'nın câmi olarak kullanılmasını istemiştir. Türkiye'deki müslüman çoğunluk da bu isteğe uyarak Ayasofya'yı müzelikten câmiliğe dönüştürmüştür. Çünkü Ayasofya'nın hakkı müze olmak değil, câmi olmaktır. Bir ibadethane ancak ibadet edenler bulunmadığı takdirde yıkılır veya müzeye çevrilebilir. Ama İstanbul'da ibadet eden müslümanlar olduğu müddetçe Ayasofya müzeye çevrilemez. Daha önceki hali ise haksızlıkla gerçekleşmiştir. Bugünkü yönetim de bu haksızlığı bozmuştur. Bir haksızlığın ortadan kalkmasına sevinmeyen bir dindar, gerçek dindar olmaz. Acaba Papa'nın dini nedir? Yüce Tanrı'nın Meryem oğlu İsa'ya gönderdiği gerçek din midir, yoksa İsa'dan sonrakilerin uydurduğu sahte din midir? Çünkü bir haksızlığın ortadan kalkmasına ancak ya kalbi bozuklar, ya da dini bozuklar üzülür. Acaba Papa'nın neyi bozuktur? Vatikan Papası bu bozukluğu bulmalı ve düzeltmelidir. Ancak bu düzeltimden sonra Ayasofya kararına tekrar bakmalıdır.

Papa, düzeltilmesi gereken bozuklukları ararken Kur'andan faydalanmayı unutmamalıdır. Çünkü İsa'nın gerçek dini Kur'andadır. Kur'andan da İsa'nın gerçek dininin: "Tanrı tektir, İsa Tanrı'nın oğlu değil, elçisi ve mûcizesidir" olduğu anlaşılıyor. Çünkü Tanrı insan cinsinden bir varlık olmadığı için O'nun doğurması ve  doğurulması olmaz. Doğurulan bir varlık da Tanrı olmaz. Tanrı'nın ölümü olmadığından da O'nun çocuğa ihtiyacı bulunmaz. Bu gerçekler sebebiyle de İsa Tanrı'nın oğlu değil, elçisi ve yaratığıdır. Yaratılmış bir varlık ise Tanrı'ya eş ve eşit olamaz. Bu sebeple de İsa'ya "tanrı" denemez. Bu gerçekler de İsa'nın gerçek dininin temelini gösterir. Eğer hıristiyanlar bu temele sahip değillerse, onların dini Tanrı katında geçersiz olacak ve reddedilecektir. Bu reddedilmenin sonucu ise cehenneme düşmektir. Hıristiyanlar bu düşüşten korkmalı ve kurtulmalıdır. Bu kurtuluş için de Papa ve bütün hıristiyanlar bir daha düşünmelidir: Tablo Ressam'ın çocuğu mudur, eseri midir? Elbette ki eseridir, değil mi? Aynı şekilde insan ve İsa da Tanrı'nın çocuğu değil, eseridir. Tablo Ressam ile eş ve eşit olabilir mi? Elbette ki olamaz! O halde İsa'nın annesi Tanrı'ya eş ve İsa da Tanrı'ya eşit olamaz. O halde İsa'ya "tanrı" denemez. Bu durumda İsa ancak Tanrı'nın "elçisi" olabilir. Babasız doğduğu için de O'nun "mûcizesi" olabilir ve öyledir. Papa ve hıristiyanlar bu gerçeği görür ve kabul ederlerse, gerçek dinlerini bulmuş olurlar. Tanrı katında da kabul edilecek din de ancak Kur'an ile gösterilmiş olan "gerçek din"dir. Papa ve hıristiyanlar gerçek dini bilmek ve bulmak zorundadırlar. Eğer Tanrı'nın onlardan hoşnut olmasını istiyorlarsa...
İmza: Mehdiyet Makamı.

Not 1: Papa ve hıristiyanlar şu gerçegi de unutmamalıdır: İlk insan Âdem Peygamber hem annesiz hem babasız yaratıldı. Demek ki İsa'nın babasız yaratılması da mümkündür ve yüce Tanrı İsa'yı babasız yaratmaktan âciz değildir. Âciz olmadığını da babasız yaratarak göstermiştir.

Not 2: Hıristiyanlar; "Tanrı tektir. İsa Tanrı'nın oğlu değil, elçisidir" olan İsa'nın aslî dinine dönmedikçe, Ayasofya'da ibadet edemezler. Ama İsa'nın aslî dinini kabul edenler Ayasofya'da ibadet etme hakkını kazanırlar.

Not 3: İsa'nın aslî dinini kabül eden İsalılar Ayasofya'da Kudüs tarafına yönelerek ayakta veya diz çökerek ve ellerini açarak şu şekilde dua etmelidir: "Evrenin sahibi Tanrı'm! Sana hadsiz şükrolsun. Ey yeniden diriliş gününün sahibi olan Tanrı'mız! Biz ancak Sana ibadet eder ve ancak Sen'den yardım isteriz. Ey bizi acıyarak yaşatan Sahibimiz! Bizi doğru yola ilet. Kendilerine ilim ve elçilik nimeti verdiğin İsa'nın, Musa'nın ve Muhammed'in yoluna. Yoksa sapıtmışların ve Senin kahrına uğramış azgınların yoluna değil. Duamızı kabul et, ey eş ve çocuk edinmekten arınmış Rabbimiz!"

Not 4: Dünyadaki bütün hıristiyanlar şunu iyi bilmelidir: Tanrı tek olduğu gibi, O'nun dini de tektir. O din de: Tanrı'yı birleyip O'na teslim olmaktır. Tanrı'yı birleyip teslim olmanın şahitliği şudur: "Tanrı tektir. İsa, Musa ve Muhammed Tanrı'nın elçisidir."
Tanrı'ya teslim olmanın şartları da şunlardır: Haklı olmak, adâletli olmak, namuslu olmak, ibadetli olmak, ahlâklı olmak, iyilikçi olmak ve kötülüğü terketmektir.

Bu dinden başka bütün dinler "uydurulmuş" dinlerdir ve Tanrı katında bir geçerliği yoktur. Ölüp diriltildikten sonra geçersiz bir din ile Tanrı huzuruna varanların hakkı cehennemdir. Cenneti isteyenler, uydurulmuş dinlerden kurtulmak zorundadır.

Not 5: Biz müslümanlar da Ayasofya'nın müzelikten camiye çevrilmesini kınayan Avrupa Birliği'ni kınıyoruz! Ve soruyoruz: Siz hangi hakla bu kınamayı yapıyorsunuz? Ayasofya'nın son sahibi Fatih Sultan Mehmed iken ve o da Ayasofya'nın câmi olarak kullanılmasını istemişken, siz kim oluyorsunuz? Hem İstanbul'da ibadet eden müslümanlar var iken, Ayasofya'nın hakkı müze olmak mıdır? Hem İbadethaneler müze olmak için mi yapılır, yapılmıştır? Böyle bir şey ancak mülk sahibinin ve dindarların izin vermesiyle olur. Onlar izin vermiyorsa olmaz! Bir sorunu çözmede hak ve adâleti işletmek gerekir. Ama siz, çıkarlarınızı temel yaparak ve keyfinize uyarak sorun çözmeye çalışıyorsunuz. Bu tür çalışmalar geçersizdir, reddedilir. Biz de reddediyoruz!

Not 6: Ayasofya'nın müze olmaktan çıkarılması dolayısıyla Türkiye'yi uyaran ABD yönetimini de biz uyarıyoruz: Haddinizi aşmayın! Türkiyeli müslümanların haklarını da düşünün. Şunu da unutmayın: Ayasofya, "kültürel miras" olmaktan önce, "Türkiye'nin mülkü"dür. Birşey istiyorsanız, önce mülk sahibinin iznini almanız gerekir. Nokta!

İmza: Mehdiyet Makamı.


Tanrı tektir. İsa, Musa ve Muhammed Tanrı'nın elçisidir.


Zaman: Yeni Çağ'ın yirmisi. Temmuz ortası.
Mekan: Avrupa.
Makam: Hakka dâvet ve uyarı.
Boyut:    Muranizm.

Yayınlayan: Avrupa Muranistleri



Donnerstag, 2. Juli 2020

İSTANBUL'UN FETİH MÜJDESİNDE NE VAR?

  İSTANBUL'UN FETİH MÜJDESİNDE NE VAR?

  gizlileri bilen, dilediğine bildiren ALLAHın adıyla


"İstanbul mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden ko-
mutan ne güzel komutan, o ordu ne güzel ordudur"
hadisinde önemli bir nokta var. Fakat o önemli nok-
tayı göstermeden önce bu hadisin "uydurma" oldu-
ğunu iddia edenlere cevap verelim: Bu hadiste "İs-
tanbul mutlaka fethedilecektir" denilerek kesin bir
öngörüde bulunulmuştur. Böyle kesin bir öngörüde
ancak Hz. Muhammed(sav) bulunabilir. Çünkü gizli-
leri bilen Allah bu olayı Peygamberimize göstermiş,
o da kesin bir ifadeyle 700-800 yıl öncesinden İs-
tanbul'un fethini bize haber vermiş ve bu haber 567
yıl önce gerçekleşmiştir. Bundan sonra İstanbul'un
fethiyle ilgili Peygamber sözünün uydurma olduğu-
nu iddia etmenin bir önemi yok.

Şimdi gelelim "İstanbul mutlaka fethedilecektir. O-
nu fetheden komutan ne güzel komutan, o ordu ne
güzel ordudur" hadisindeki önemli noktaya. O ö-
nemli nokta şudur: Bu hadiste İstanbul'un fethedil-
mesine hem emir, hem de izin vardır. Bu emir ve
izni ise, hadisteki "Onu fetheden komutan ne güzel
komutan, o ordu ne güzel ordudur" övgüsü vermek-
tedir. Yani İstanbul, Hz.Peygamber'in emriyle ve Al-
lah'ın izniyle fethedilmiştir. İstanbul'un Peygamber
emriyle ve Allah'ın izniyle fethedilmiş olması da;
dinsizlerin, ateistlerin, İslâm düşmanlarının ve haçlı
ruhluların iddiası olan "zulüm 1453'te başladı" iftira-
sını çürütüyor. Bu çürütme de, Ayasofya'yı aklıyor
ve onu özgürleştiriyor. Madem Allah ve Peygam-
beri Ayasofya'yı dolaylı olarak aklamış ve özgürleş-
tirmiştir, o halde Ayasofya müze olarak kalamaz,
ancak câmi olarak kalabilir.

İmza: Mehdiyet Makamı.


Not: Fatih Sultan Mehmed Han Hazretleri, Ayasof-
ya'yı câmiye çevirerek, "ne güzel komutan" oldu-
ğunu isbatlamıştır.

İmza: Mehdiyet Makamı.


                     Allah'tan başka ilah yoktur.
         Mehdi ve Mesih Allah'ın kulu ve elçisidir.

Zaman:  Yeni Çağ'ın yirmisi, Temmuz başı.
Mekan:  Avrupa.
Makam: Uyarı ve Hakka dâvet.
Boyut:    Muranizm.

                                                  YAYINLAYAN
                                      AVRUPA  MURANİSTLERİ
                                       *   *   *