Donnerstag, 16. Juli 2020

PAPA AYASOFYA'NIN İBADETE AÇILIŞINA SEVİNMELİYDİ!

                                 PAPA
       AYASOFYA'NIN İBADETE AÇILIŞINA
                         SEVİNMELİYDİ!

"Tanrı evi" olan ibadethaneleri müzeye çevirenleri sorgulayacak olan tekTANRInın adıyla

Ayasofya'nın müslümanların ibadetine açılacak olması kararı karşısında Vatikan'ın Papası, "çok derin üzüntüye düştüğü"nü bildirmiş. Papa, sevineceği yerde niçin üzüntüye düşüyor acaba? Çünkü bir ibadethane ibadet edilmek içindir ve orada İsa'nın, Musa'nın ve Muhammed'in yüce Tanrı'sına ibadet edilecektir. Bu halde o üzüntünün yerine sevinç olması gerekmez mi? Yoksa Vatikan Papası, Ayasofya'da hıristiyanlar yerine müslümanların ibadet edecek olmasına mı üzülmüştür? Fakat böyle bir üzüntü doğru ve haklı bir üzüntü değildir. Çünkü bügünkü müslümanlar Ayasofya'yı  bugünkü hıristiyanların elinden zorla ve zorbalıkla almış değildir. Ayasofya İstanbullulara tarihten ve atalardan kalan bir mirastır. Bu mirasın sahibi Fatih Sultan Mehmed de Ayasofya'nın câmi olarak kullanılmasını istemiştir. Türkiye'deki müslüman çoğunluk da bu isteğe uyarak Ayasofya'yı müzelikten câmiliğe dönüştürmüştür. Çünkü Ayasofya'nın hakkı müze olmak değil, câmi olmaktır. Bir ibadethane ancak ibadet edenler bulunmadığı takdirde yıkılır veya müzeye çevrilebilir. Ama İstanbul'da ibadet eden müslümanlar olduğu müddetçe Ayasofya müzeye çevrilemez. Daha önceki hali ise haksızlıkla gerçekleşmiştir. Bugünkü yönetim de bu haksızlığı bozmuştur. Bir haksızlığın ortadan kalkmasına sevinmeyen bir dindar, gerçek dindar olmaz. Acaba Papa'nın dini nedir? Yüce Tanrı'nın Meryem oğlu İsa'ya gönderdiği gerçek din midir, yoksa İsa'dan sonrakilerin uydurduğu sahte din midir? Çünkü bir haksızlığın ortadan kalkmasına ancak ya kalbi bozuklar, ya da dini bozuklar üzülür. Acaba Papa'nın neyi bozuktur? Vatikan Papası bu bozukluğu bulmalı ve düzeltmelidir. Ancak bu düzeltimden sonra Ayasofya kararına tekrar bakmalıdır.

Papa, düzeltilmesi gereken bozuklukları ararken Kur'andan faydalanmayı unutmamalıdır. Çünkü İsa'nın gerçek dini Kur'andadır. Kur'andan da İsa'nın gerçek dininin: "Tanrı tektir, İsa Tanrı'nın oğlu değil, elçisi ve mûcizesidir" olduğu anlaşılıyor. Çünkü Tanrı insan cinsinden bir varlık olmadığı için O'nun doğurması ve  doğurulması olmaz. Doğurulan bir varlık da Tanrı olmaz. Tanrı'nın ölümü olmadığından da O'nun çocuğa ihtiyacı bulunmaz. Bu gerçekler sebebiyle de İsa Tanrı'nın oğlu değil, elçisi ve yaratığıdır. Yaratılmış bir varlık ise Tanrı'ya eş ve eşit olamaz. Bu sebeple de İsa'ya "tanrı" denemez. Bu gerçekler de İsa'nın gerçek dininin temelini gösterir. Eğer hıristiyanlar bu temele sahip değillerse, onların dini Tanrı katında geçersiz olacak ve reddedilecektir. Bu reddedilmenin sonucu ise cehenneme düşmektir. Hıristiyanlar bu düşüşten korkmalı ve kurtulmalıdır. Bu kurtuluş için de Papa ve bütün hıristiyanlar bir daha düşünmelidir: Tablo Ressam'ın çocuğu mudur, eseri midir? Elbette ki eseridir, değil mi? Aynı şekilde insan ve İsa da Tanrı'nın çocuğu değil, eseridir. Tablo Ressam ile eş ve eşit olabilir mi? Elbette ki olamaz! O halde İsa'nın annesi Tanrı'ya eş ve İsa da Tanrı'ya eşit olamaz. O halde İsa'ya "tanrı" denemez. Bu durumda İsa ancak Tanrı'nın "elçisi" olabilir. Babasız doğduğu için de O'nun "mûcizesi" olabilir ve öyledir. Papa ve hıristiyanlar bu gerçeği görür ve kabul ederlerse, gerçek dinlerini bulmuş olurlar. Tanrı katında da kabul edilecek din de ancak Kur'an ile gösterilmiş olan "gerçek din"dir. Papa ve hıristiyanlar gerçek dini bilmek ve bulmak zorundadırlar. Eğer Tanrı'nın onlardan hoşnut olmasını istiyorlarsa...
İmza: Mehdiyet Makamı.

Not 1: Papa ve hıristiyanlar şu gerçegi de unutmamalıdır: İlk insan Âdem Peygamber hem annesiz hem babasız yaratıldı. Demek ki İsa'nın babasız yaratılması da mümkündür ve yüce Tanrı İsa'yı babasız yaratmaktan âciz değildir. Âciz olmadığını da babasız yaratarak göstermiştir.

Not 2: Hıristiyanlar; "Tanrı tektir. İsa Tanrı'nın oğlu değil, elçisidir" olan İsa'nın aslî dinine dönmedikçe, Ayasofya'da ibadet edemezler. Ama İsa'nın aslî dinini kabul edenler Ayasofya'da ibadet etme hakkını kazanırlar.

Not 3: İsa'nın aslî dinini kabül eden İsalılar Ayasofya'da Kudüs tarafına yönelerek ayakta veya diz çökerek ve ellerini açarak şu şekilde dua etmelidir: "Evrenin sahibi Tanrı'm! Sana hadsiz şükrolsun. Ey yeniden diriliş gününün sahibi olan Tanrı'mız! Biz ancak Sana ibadet eder ve ancak Sen'den yardım isteriz. Ey bizi acıyarak yaşatan Sahibimiz! Bizi doğru yola ilet. Kendilerine ilim ve elçilik nimeti verdiğin İsa'nın, Musa'nın ve Muhammed'in yoluna. Yoksa sapıtmışların ve Senin kahrına uğramış azgınların yoluna değil. Duamızı kabul et, ey eş ve çocuk edinmekten arınmış Rabbimiz!"

Not 4: Dünyadaki bütün hıristiyanlar şunu iyi bilmelidir: Tanrı tek olduğu gibi, O'nun dini de tektir. O din de: Tanrı'yı birleyip O'na teslim olmaktır. Tanrı'yı birleyip teslim olmanın şahitliği şudur: "Tanrı tektir. İsa, Musa ve Muhammed Tanrı'nın elçisidir."
Tanrı'ya teslim olmanın şartları da şunlardır: Haklı olmak, adâletli olmak, namuslu olmak, ibadetli olmak, ahlâklı olmak, iyilikçi olmak ve kötülüğü terketmektir.

Bu dinden başka bütün dinler "uydurulmuş" dinlerdir ve Tanrı katında bir geçerliği yoktur. Ölüp diriltildikten sonra geçersiz bir din ile Tanrı huzuruna varanların hakkı cehennemdir. Cenneti isteyenler, uydurulmuş dinlerden kurtulmak zorundadır.

Not 5: Biz müslümanlar da Ayasofya'nın müzelikten camiye çevrilmesini kınayan Avrupa Birliği'ni kınıyoruz! Ve soruyoruz: Siz hangi hakla bu kınamayı yapıyorsunuz? Ayasofya'nın son sahibi Fatih Sultan Mehmed iken ve o da Ayasofya'nın câmi olarak kullanılmasını istemişken, siz kim oluyorsunuz? Hem İstanbul'da ibadet eden müslümanlar var iken, Ayasofya'nın hakkı müze olmak mıdır? Hem İbadethaneler müze olmak için mi yapılır, yapılmıştır? Böyle bir şey ancak mülk sahibinin ve dindarların izin vermesiyle olur. Onlar izin vermiyorsa olmaz! Bir sorunu çözmede hak ve adâleti işletmek gerekir. Ama siz, çıkarlarınızı temel yaparak ve keyfinize uyarak sorun çözmeye çalışıyorsunuz. Bu tür çalışmalar geçersizdir, reddedilir. Biz de reddediyoruz!

Not 6: Ayasofya'nın müze olmaktan çıkarılması dolayısıyla Türkiye'yi uyaran ABD yönetimini de biz uyarıyoruz: Haddinizi aşmayın! Türkiyeli müslümanların haklarını da düşünün. Şunu da unutmayın: Ayasofya, "kültürel miras" olmaktan önce, "Türkiye'nin mülkü"dür. Birşey istiyorsanız, önce mülk sahibinin iznini almanız gerekir. Nokta!

İmza: Mehdiyet Makamı.


Tanrı tektir. İsa, Musa ve Muhammed Tanrı'nın elçisidir.


Zaman: Yeni Çağ'ın yirmisi. Temmuz ortası.
Mekan: Avrupa.
Makam: Hakka dâvet ve uyarı.
Boyut:    Muranizm.

Yayınlayan: Avrupa Muranistleri



Keine Kommentare: