Dienstag, 18. Juli 2017

AB TÜRKİYE'NİN ÜYELİĞİNİ İSTERSE



        AB TÜRKİYE'NİN ÜYELİĞİNİ İSTERSE

               her insan üzerinde hakkı bulunan
                       yüce TANRInın adıyla

Eğer Avrupa Birliği Türkiye'nin üyeliğini isterse,
bundan sonra bu istek karşısında Türkiye'nin şart-
ları olacaktır. AB bu şartları yerine getirirse, Türkiye
AB'ye girmeyi kabul edebilir.

Türkiye'nin şartları nelerdir?

Türkiye'nin şartları şunlardır:

1- Türkiye AB'ye sığamayacak kadar büyük bir ül-
kedir. Bu büyüklüğüne rağmen AB; "herşeye rağ-
men seni üyeliğe istiyoruz" derse, AB, Türkiye'nin
AB'ye liderliğini kabul etmelidir.

2- Türkiye, halklarının yüzde doksanı müslüman o-
lan bir ülkedir. Dolayısıyla üyeliğine gireceği Birlik
ülkelerinin halklarının da müslümanlaşmasını ister.
Türkiye'nin bu isteği karşısında AB ülkelerinin yö-
netimleri, Avrupa halklarının müslümanlaşmasına
engel olmamalıdır.

3- AB ülkeleri yönetimleri, Türkiye'nin istediği te-
röristleri iade etmelidir. Bu iadeyi yapmayan AB
ülkeleri, Türkiye'nin düşmanlarına dost demektir.
Türkiye'nin düşmanlarına dostluk gösteren AB
ülkeleri, Türkiye'nin dostu olamazlar. Türkiye'ye
şmanlık içinde olan bir AB içinde Türkiye'nin
ne işi var? AB ülkeleri önce Türkiye'ye dostluk-
larını isbat etmelidirler. Bu isbat için de istenen
teröristlerin hemen iadesi şarttır.

4- Avrupa Birliği ülkeleri yönetimleri, teröristler, te-
cavüzcüler, katliamcılar ve darbeciler için idam ce-
zâsını kabul etmelidir.

Hakkın ve adâletin gereği olan idamı kabul etme-
yen AB ülkeleri yönetimleri, haksızlık ve adâletsizlik
içinde yüzmektedirler. Bu haksız ve adâletsiz yüzü-
şü terketmeyen bir AB'nin havuzuna girmeyi Türki-
ye kabul edemez. Haksızlık ve adâletsizliği kabul
edemeyeceği gibi, hakkın ve adâletin gereği olarak
idam cezâsını getirmek de onun hakkıdır. Türkiye
yönetimi en kısa zamanda bu hakkı yerine getire-
cektir.

5- AB ülkeleri, Türkiye'nin demokrasisini darbele-
mek isteyenlere destek değil, engel olmalıdır.

Türkiye'nin bu şartları karşısında AB de bazı şartlar
koşabilir. Meselâ diyebilir: "Eğer Türkiye birliğimize
girmek isterse, Hıristiyanlaşmayı kabul etsin."

Ama Türkiye'nin hıristiyanlaşmayı kabul edebilmesi
için Vatikan'ın, İsa'nın tanrı veya onun tanrı oğlu ol-
duğunu isbatlaması gerekir. Bu isbat olmadan Tür-
kiye hıristiyanlaşmayı kabul edemez. Fakat hiç bir
hıristiyan da, Kur'an karşısında İsa'nın tanrı veya
tanrı oğlu olduğunu isbatlayamaz. Çünkü Kur'an,
onların yanlışta olduğunu 14 buçuk asırdan beri
göstermektedir. Şimdiye kadar da Kur'anı yalan-
layacak bir kitap gelmemiştir. Kur'anın yaptığı dü-
zeltmeler karşısında Vatikan ve bütün hıristiyanlar
yanlışlarını görüp hatalarını düzeltmeleri gerekir.

Vatikan ve hıristiyanlar şu sualleri kendilerine sor-
malıdırlar: Meryem gibi bir anadan doğan bir insan
oğlu nasıl Tanrı olabilir? Hem yüce Tanrı tanrılığı İ-
sa'ya niye bıraksın? Hem İsa gibi doğumlu ve ö-
lümlü bir varlık şu koca evrene nasıl tanrı olabilir?
(Çünkü evrenin 93 milyar ışık yılı bir çapı vardır.
Bu çapta bir evreni yaratıp, yaşatıp ve yönetmek
için sonsuz bir bilgiye, güce ve hayata ihtiyaç var-
dır.) Doğumlu ve ölümlü bir varlığın, 93 milyar ışık
yılı çapındaki evreni yaratmaya, yaşatmaya ve yö-
netmeye bilgisi, gücü ve ömrü yeter mi? Vatikan'ın
bilginleri birazcık düşünürlerse, İsa'nın tanrı olama-
yacağını hemen göreceklerdir. Çünkü gerçek Tan-
rı, evren yaratılmadan önce varolandır. İsa ise,
dünya ve evren yaratıldıktan sonra yaratılmıştır.
Yaratılmıştan tanrı olmaz. Tanrı, yaratılmayandır.

Vatikanlılar şunu da göreceklerdir ki, İsa, Tanrı'nın
oğlu da olamaz. Çünkü Tanrı'nın oğula ihtiyacı yok-
tur. Hem Tanrı insan cinsinden değildir, yani O'nun
doğması veya doğurması yoktur. O'nun yaratması
vardır. O'nun yarattıkları da O'nun "eseri"dir, çocu-
ğu değildir. Çünkü çocuk, soyu devam ettirmek i-
çin istenir. Ama yüce Tanrı'nın ezelî ve ebedî bir
hayatı olduğu için soya ve dolayısıyla çocuğa ihti-
yacı yoktur. Demek: "İsa, Tanrı'nın çocuğu ola-
maz."

Ama İsa'nın Meryem'e üflenmesi ise; onu da Tanrı'
nın bir mûcizesi olarak görmek gerekir. Çünkü bu-
gün dünyamızda tüp bebek yoluyla babasız çocuk
meydana getirmek mümkün hale gelmiştir. İsa'yı
da Tanrı tarafından tüp bebek yoluyla dünyaya ge-
tirilmiş bir mûcize insan olarak görmek gerekir. O
halde denilmelidir ki: "İsa, Tanrı'nın oğlu değildir."
Ya nedir? İsa, Tanrı'nın mûcizesidir! Bu mûcizeyi
kabul etmeyenler, gerçek dini kazanamazlar.

Dolayısıyla Hıristiyanların Kur'anın gösterdiği şekil-
de hatalarını düzeltmeleri gerekiyor. Bu düzeltimi
yapmayan hıristiyanların dinleri Tanrı katında kabul
edilmeyecektir. Tanrı katında dinleri reddedilenler
ise, Tanrı'nın hapishanesine atılacaklardır. Fırsat
varken hıristiyanlar bu hapishaneye atılmamanın
çaresine bakmalıdırlar.

Bu çareyi ararken hıristiyanlar şuna dikkat etmeli-
dir: Biz Kur'anlılar hıristiyanlara; "İsa'yı reddedin"
demiyoruz. Tam aksine: "İsa'nın tanrılaştırılması ve
tanrı oğlu yapılması iddiasını reddedin" diyoruz.
Dolayısıyla hıristiyanlar İsa'yı, "Tanrı elçisi" olarak
kabul etmek zorundadırlar. Bu kabulü yaptıkları
takdirde ve İsa'dan sonra gelen kitap ve peygam-
beri de kabullendiklerinde, dinleri doğruluk kaza-
nacak ve cenneti hakedeceklerdir.

Avrupa Birliği ülkelerinin liderleri ve halkları sorabi-
lir: "Müslümanlık nedir? Niçin müslüman olalım?"

Müslümanlık herşeyden önce evrenin ve içindeki-
lerinin sahipsiz olmadığını, sahibinin de Kur'anı in-
diren olduğunu ve Kur'anı indiren sahibin de tek ve
ortaksız ve çocuksuz olduğunu bilmek ve kabul
etmektir. (Bu kabul etmenin içinde Tanrı'nın kitapla-
rına, peygamberlerine, meleklerine ve ötedünyası-
na inanmak da vardır.) Bu bilme ve kabulden sonra
da herşeyin sahibi olan (Kur'anda Allah denen) tek
Tanrı'ya teslim olmaktır.

O'na teslim olmanın şartları ise: Haklı olmak, adâ-
letli olmak, namuslu olmak, doğru olmak, ibadetli ol-
mak, güzel ahlâklı olmak, iyilikçi olmak ve kötülüğü
terketmektir.

"Niçin müslüman olalım?" sualine gelirsek: "Gerçek
insan olmak için" diyebiliriz. Çünkü müslümanlığı
kabul etmeyen ve gereğini yerine getirmeyen bir
insan, gerçek insan olamaz. Dünyaya gönderilmiş
olan insanın herşeyden önce gerçek insanlığı ka-
zanması gerekiyor. Bu kazanımın da yüce Tanrı
tarafından onay alması gerekiyor. Bu onayın alına-
bilmesi için de müslümanlığa girmekten başka ça-
re yoktur. Çünkü Tanrı onayı olmayan bir insanlaş-
manın geçerliği yoktur.

Hiçbir insan kendi keyfine uyarak: "Gerçek insanlık
şudur" diyemez. Çünkü o insan ne kendinin, ne de
evrenin sahibidir. Dolayısıyla gerçek insanlığın ne
olduğunu ancak evrenin sahibi olan tek Tanrı belir-
ler ve bunu da kitabıyla insana bildirir. Bu bildirim
de Kur'anda açıklanmıştır. Dolayısıyla Tanrı'ya tes-
lim oluş şartlarını yerine getirmeyen hiçbir insan:
"Ben gerçek insanım" diyemez. Gerçek insan ola-
bilmek için de müslümanlaşmaktan başka çare
yoktur. Yani oğulsuz ve ortaksız tek Tanrı'ya bağlı
olarak haklı, adâletli, namuslu, doğru, ibadetli, ah-
lâklı, iyilikçi olup kötülüğü terketmedikçe hiçbir in-
san gerçek insan olamayacak ve gerçek din'den
uzak kalacaktır.

"Niçin müslüman olmalıyım"ın birinci cevabı "Ger-
çek insan" olmaksa, ikinci cevabı da: "Ebedî bir
hayatı ve saadeti kazanmak için"dir. Çünkü insan
dünyada ölümlü bir varlıktır. Ölümlü insanlar ölümü
durduramıyor. Ölümü durduramadıkları için ebedî
bir hayata muhtaçtırlar. Bu hayatın da mutlulukla
dolu olmasını isterler. Böyle bir hayatı verebilecek
olan da ancak insanın Yaratıcısı'dır. Bu Yaratıcı'ya
inanıp teslim olmadan da ebedî hayat ve mutluluğu
kazanmak mümkün değildir. Bu kazanım için de İs-
lâmiyet'e girmek şarttır. İslâmiyet'i kabul etmeyen-
ler için ise ebedî bir cehennem vardır. Çünkü yüce
Tanrı bu evreni ve içindekileri ve onların en mükem-
meli olan insanı boşuna yaratmamıştır. İnsan boşu-
na yaratılmış ve sahipsiz bir varlık olmadığı için de
sorumludur. Bu sorumluluk da Tanrı'yı tek, ortaksız
ve çocuksuz olarak bilip inanmayı ve O'na teslim
olmayı gerektiriryor. Bu gerekliği yerine getirmeyen
insanlar ise Tanrı'ya hesap vermek zorunda kala-
caklardır. Bu hesaptan hiçbir insan kaçamaz.Çünkü
ölümü öldüremeyen ve doğumunu durduramayan
insan, tekrar diriltilmeyi de engelleyemez. Tekrar
diriltilmeyi engelleyemeyen insan ise, hesap ver-
meye mecbur demektir.

O halde ey evrenin sahibi olmayan, doğmaktan ve
ölmekten kaçamayan ve bunun karşısında ebedî
bir hayat ve mutluluk arayan insanlar! İslâmiyetle
yaratıcınız, yaşatıcınız ve yöneticiniz olan tek tanrı
Allah'a teslim olunuz, isteğinize kavuşunuz. Yoksa
hayvandan daha aşağı varlıklar olarak kalacaksınız.
Böyle bir kalışı kabül etmemelisiniz. Çünkü siz "in-
san"sınız. Aklınız var. Aklınızı işletmek ve gerçek
insanlığa erişmek zorundasınız. Kur'an da sizin e-
linizden tutacak en iyi yardımcı ve klavuzdur.

Ama eğer: "Biz ölümü öldürebilir ve kıyameti dur-
durabiliriz" derseniz ve gerçekten bunu yapacak
gücünüz ve bilginiz hazırsa, o zaman İslâmiyet'e
ihtiyacınız kalmaz. Fakat bu halde Tanrı'ya borçlu
kalırsınız. Çünkü sizi yaratan ve nimet verip yaşatan
O'dur. Hem O'nun dünyasında ve evreninde yaşa-
maktasınız. Dolayısıyla O'na borçlu durumdasınız.
O'na olan borcunuzu ödemedikçe haklı ve adâletli
bir insan olamazsınız. Haksız ve adâletsiz insanlar
ise, yeryüzünün en kötü varlıklarıdır. Ama insan bu
yer kürede "en iyi varlık" olmak için bulunmakta ve
bununla görevlidir. Bu görevin yerine getirilebilmesi
için de, Tanrı'ya İslâmiyetle teslim olmak gerek-
mektedir.

Öyle ise ey ölümlü ve ebediyet arayan ve hem hak-
sızlıktan kurtulmak isteyen insanlar! TekTanrıAllah'
a teslim olunuz, insanlık bulunuz, haksızlıktan kurtu-
lunuz ve ebediyetinizi kurtarınız.

Ebediyetinin kurtulmasını isteyen insanlar en başta
şu sözü söylemelidirler: "Allah'tan başka tanrı yok-
tur. İsa, Musa ve Muhammed Allah'ın kulu ve elçisi-
dir."

İmza: Mehdiyet Makamı.


Not 1: Türkiye'nin şartlarını yerine getiremiyecek
AB ülkeleri, Türkiye'nin üyeliği ile ilgili defteri kapat-
malıdır. Böylece Türkiye de "Asya Birliği" veya
"İslâm Birliği" gibi yeni birliklere yönelebilir. Türkiye
bu konuda AB'nin oyalamalarına daha fazla izin ver-
memelidir. AB'nin Türkiye'nin ilerlemesini, büyüme-
sini ve güçlenmesini engelleyen talepleri, kabul
edilmeyecektir.

Not 2: Bu bildiri, uluslararası diplomatik platformda
paylaşılmıştır.


                                 Tanrı tektir.
          Mehdi ve Mesih O'nun kulu ve elçisidir.

(Mehdi, kıyamete çok yaklaştığımız şu son zama-
nın din yenileyicisidir. Mesih ise, çok yakında gök-
yüzünden Suriye'ye indirilecek olan İsa'dır. Gerçek
Mehdi: Mehmed Nur'an'dır.)

Zaman:  Yeni Çağ'ın onyedisi, Temmuz ortası.
Mekan:  Avrupa.
Makam: Uyarı ve Hakka dâvet.
Boyut:    Muranizm.

                                                   YAYINLAYAN
                                       AVRUPA  MURANİSTLERİ
                                       *   *   *