AB TÜRKİYE'NİN ÜYELİĞİNİ İSTERSE
her insan üzerinde hakkı bulunan
yüce TANRInın adıyla
Eğer Avrupa Birliği Türkiye'nin üyeliğini isterse,
bundan
sonra bu istek karşısında Türkiye'nin şart-
ları olacaktır. AB bu şartları yerine getirirse, Türkiye
AB'ye
girmeyi kabul edebilir.
Türkiye'nin
şartları nelerdir?
Türkiye'nin
şartları şunlardır:
1-
Türkiye AB'ye sığamayacak
kadar büyük bir ül-
kedir. Bu
büyüklüğüne
rağmen
AB; "herşeye
rağ-
men seni
üyeliğe
istiyoruz" derse, AB, Türkiye'nin
AB'ye
liderliğini
kabul etmelidir.
2-
Türkiye, halklarının yüzde doksanı müslüman o-
lan bir
ülkedir. Dolayısıyla üyeliğine gireceği Birlik
ülkelerinin
halklarının da müslümanlaşmasını ister.
Türkiye'nin
bu isteği
karşısında AB ülkelerinin yö-
netimleri,
Avrupa halklarının müslümanlaşmasına
engel
olmamalıdır.
3- AB
ülkeleri yönetimleri, Türkiye'nin istediği te-
röristleri
iade etmelidir. Bu iadeyi yapmayan AB
ülkeleri,
Türkiye'nin düşmanlarına dost demektir.
Türkiye'nin
düşmanlarına dostluk gösteren AB
ülkeleri,
Türkiye'nin dostu olamazlar. Türkiye'ye
düşmanlık içinde olan bir AB içinde Türkiye'nin
ne işi var? AB ülkeleri önce Türkiye'ye
dostluk-
larını isbat etmelidirler. Bu isbat için de istenen
teröristlerin
hemen iadesi şarttır.
4- Avrupa
Birliği
ülkeleri yönetimleri, teröristler, te-
cavüzcüler,
katliamcılar
ve darbeciler için
idam ce-
zâsını kabul etmelidir.
Hakkın ve adâletin gereği olan idamı kabul etme-
yen AB
ülkeleri yönetimleri, haksızlık ve adâletsizlik
içinde yüzmektedirler. Bu haksız ve adâletsiz yüzü-
şü
terketmeyen bir AB'nin havuzuna girmeyi Türki-
ye kabul
edemez. Haksızlık ve adâletsizliği kabul
edemeyeceği gibi, hakkın ve adâletin gereği olarak
idam
cezâsını getirmek de onun hakkıdır. Türkiye
yönetimi
en kısa
zamanda bu hakkı
yerine getire-
cektir.
5- AB
ülkeleri, Türkiye'nin demokrasisini darbele-
mek
isteyenlere destek değil, engel olmalıdır.
Türkiye'nin
bu şartları karşısında AB de bazı şartlar
koşabilir. Meselâ diyebilir: "Eğer Türkiye birliğimize
girmek
isterse, Hıristiyanlaşmayı kabul etsin."
Ama
Türkiye'nin hıristiyanlaşmayı kabul edebilmesi
için Vatikan'ın, İsa'nın tanrı veya onun tanrı oğlu ol-
duğunu isbatlaması gerekir. Bu isbat olmadan Tür-
kiye hıristiyanlaşmayı kabul edemez. Fakat hiç bir
hıristiyan da, Kur'an karşısında İsa'nın tanrı veya
tanrı oğlu olduğunu isbatlayamaz. Çünkü Kur'an,
onların yanlışta olduğunu 14 buçuk asırdan beri
göstermektedir.
Şimdiye
kadar da Kur'anı
yalan-
layacak
bir kitap gelmemiştir.
Kur'anın
yaptığı
dü-
zeltmeler
karşısında Vatikan ve bütün hıristiyanlar
yanlışlarını görüp hatalarını düzeltmeleri gerekir.
Vatikan
ve hıristiyanlar
şu
sualleri kendilerine sor-
malıdırlar: Meryem gibi bir anadan doğan bir insan
oğlu nasıl Tanrı olabilir? Hem yüce Tanrı tanrılığı İ-
sa'ya
niye bıraksın? Hem İsa gibi doğumlu ve ö-
lümlü bir
varlık
şu
koca evrene nasıl
tanrı
olabilir?
(Çünkü evrenin 93 milyar ışık yılı bir çapı vardır.
Bu çapta bir evreni yaratıp, yaşatıp ve yönetmek
için sonsuz bir bilgiye, güce ve
hayata ihtiyaç
var-
dır.) Doğumlu ve ölümlü bir varlığın, 93 milyar ışık
yılı çapındaki evreni yaratmaya, yaşatmaya ve yö-
netmeye
bilgisi, gücü ve ömrü yeter mi? Vatikan'ın
bilginleri
birazcık
düşünürlerse,
İsa'nın tanrı olama-
yacağını hemen göreceklerdir. Çünkü gerçek Tan-
rı, evren yaratılmadan önce varolandır. İsa ise,
dünya ve
evren yaratıldıktan sonra yaratılmıştır.
Yaratılmıştan tanrı olmaz. Tanrı, yaratılmayandır.
Vatikanlılar şunu da göreceklerdir ki, İsa, Tanrı'nın
oğlu da olamaz. Çünkü Tanrı'nın oğula ihtiyacı yok-
tur. Hem
Tanrı
insan cinsinden değildir, yani O'nun
doğması veya doğurması yoktur. O'nun yaratması
vardır. O'nun yarattıkları da O'nun "eseri"dir, çocu-
ğu
değildir.
Çünkü
çocuk,
soyu devam ettirmek i-
çin
istenir. Ama yüce Tanrı'nın ezelî ve ebedî bir
hayatı olduğu için soya ve dolayısıyla çocuğa ihti-
yacı yoktur. Demek: "İsa, Tanrı'nın çocuğu ola-
maz."
Ama İsa'nın Meryem'e üflenmesi ise; onu da
Tanrı'
nın bir mûcizesi olarak görmek
gerekir. Çünkü
bu-
gün
dünyamızda
tüp bebek yoluyla babasız çocuk
meydana
getirmek mümkün hale gelmiştir. İsa'yı
da Tanrı tarafından tüp bebek yoluyla dünyaya ge-
tirilmiş bir mûcize
insan olarak görmek gerekir. O
halde denilmelidir ki: "İsa,
Tanrı'nın
oğlu değildir."
Ya nedir? İsa, Tanrı'nın
mûcizesidir! Bu mûcizeyi
kabul etmeyenler, gerçek
dini kazanamazlar.
Dolayısıyla
Hıristiyanların
Kur'anın gösterdiği
şekil-
de
hatalarını düzeltmeleri gerekiyor. Bu
düzeltimi
yapmayan
hıristiyanların dinleri Tanrı katında kabul
edilmeyecektir.
Tanrı
katında
dinleri reddedilenler
ise, Tanrı'nın hapishanesine atılacaklardır. Fırsat
varken hıristiyanlar bu hapishaneye atılmamanın
çaresine
bakmalıdırlar.
Bu çareyi ararken hıristiyanlar şuna dikkat etmeli-
dir: Biz
Kur'anlılar
hıristiyanlara;
"İsa'yı reddedin"
demiyoruz.
Tam aksine: "İsa'nın tanrılaştırılması ve
tanrı oğlu yapılması iddiasını reddedin" diyoruz.
Dolayısıyla hıristiyanlar İsa'yı, "Tanrı elçisi" olarak
kabul
etmek zorundadırlar.
Bu kabulü yaptıkları
takdirde
ve İsa'dan
sonra gelen kitap ve peygam-
beri de
kabullendiklerinde, dinleri doğruluk kaza-
nacak ve
cenneti hakedeceklerdir.
Avrupa
Birliği
ülkelerinin liderleri ve halkları sorabi-
lir:
"Müslümanlık
nedir? Niçin
müslüman olalım?"
Müslümanlık herşeyden önce evrenin ve içindeki-
lerinin
sahipsiz olmadığını, sahibinin de Kur'anı in-
diren
olduğunu
ve Kur'anı
indiren sahibin de tek ve
ortaksız ve çocuksuz olduğunu bilmek ve kabul
etmektir.
(Bu kabul etmenin içinde Tanrı'nın kitapla-
rına, peygamberlerine, meleklerine ve
ötedünyası-
na
inanmak da vardır.)
Bu bilme ve kabulden sonra
da herşeyin sahibi olan (Kur'anda Allah
denen) tek
Tanrı'ya teslim olmaktır.
O'na
teslim olmanın
şartları ise: Haklı olmak, adâ-
letli olmak, namuslu olmak, doğru
olmak, ibadetli ol-
mak, güzel ahlâklı
olmak, iyilikçi olmak ve kötülüğü
terketmektir.
"Niçin müslüman
olalım?" sualine gelirsek: "Gerçek
insan olmak için"
diyebiliriz. Çünkü müslümanlığı
kabul etmeyen ve gereğini
yerine getirmeyen bir
insan, gerçek insan
olamaz. Dünyaya gönderilmiş
olan insanın herşeyden
önce gerçek insanlığı
ka-
zanması gerekiyor.
Bu kazanımın
da yüce Tanrı
tarafından onay
alması gerekiyor. Bu onayın
alına-
bilmesi için de müslümanlığa girmekten başka ça-
re
yoktur. Çünkü
Tanrı
onayı
olmayan bir insanlaş-
manın geçerliği yoktur.
Hiçbir insan kendi keyfine uyarak:
"Gerçek
insanlık
şudur"
diyemez. Çünkü
o insan ne kendinin, ne de
evrenin
sahibidir. Dolayısıyla gerçek insanlığın ne
olduğunu ancak evrenin sahibi olan tek
Tanrı
belir-
ler ve
bunu da kitabıyla
insana bildirir. Bu bildirim
de
Kur'anda açıklanmıştır. Dolayısıyla Tanrı'ya tes-
lim oluş şartlarını yerine getirmeyen hiçbir insan:
"Ben
gerçek
insanım"
diyemez. Gerçek
insan ola-
bilmek için de müslümanlaşmaktan başka çare
yoktur.
Yani oğulsuz
ve ortaksız
tek Tanrı'ya
bağlı
olarak
haklı,
adâletli, namuslu, doğru, ibadetli, ah-
lâklı, iyilikçi olup kötülüğü terketmedikçe hiçbir in-
san gerçek insan
olamayacak ve gerçek din'den
uzak kalacaktır.
"Niçin müslüman
olmalıyım"ın
birinci cevabı "Ger-
çek insan" olmaksa, ikinci cevabı
da: "Ebedî bir
hayatı ve saadeti
kazanmak için"dir. Çünkü
insan
dünyada ölümlü bir varlıktır.
Ölümlü insanlar ölümü
durduramıyor. Ölümü
durduramadıkları
için ebedî
bir hayata muhtaçtırlar.
Bu hayatın da mutlulukla
dolu olmasını
isterler. Böyle bir hayatı verebilecek
olan da
ancak insanın
Yaratıcısı'dır. Bu Yaratıcı'ya
inanıp teslim olmadan da ebedî hayat ve
mutluluğu
kazanmak
mümkün değildir.
Bu kazanım
için
de İs-
lâmiyet'e
girmek şarttır. İslâmiyet'i kabul etmeyen-
ler için ise ebedî bir cehennem vardır. Çünkü yüce
Tanrı bu evreni ve içindekileri ve onların en mükem-
meli olan
insanı
boşuna
yaratmamıştır. İnsan boşu-
na yaratılmış ve sahipsiz bir varlık olmadığı için de
sorumludur.
Bu sorumluluk da Tanrı'yı tek, ortaksız
ve çocuksuz olarak bilip inanmayı ve O'na teslim
olmayı gerektiriryor. Bu gerekliği yerine getirmeyen
insanlar
ise Tanrı'ya
hesap vermek zorunda kala-
caklardır. Bu hesaptan hiçbir insan kaçamaz.Çünkü
ölümü
öldüremeyen ve doğumunu
durduramayan
insan, tekrar
diriltilmeyi de engelleyemez. Tekrar
diriltilmeyi
engelleyemeyen insan ise, hesap ver-
meye
mecbur demektir.
O halde
ey evrenin sahibi olmayan, doğmaktan ve
ölmekten
kaçamayan
ve bunun karşısında ebedî
bir hayat
ve mutluluk arayan insanlar! İslâmiyetle
yaratıcınız, yaşatıcınız ve yöneticiniz olan tek tanrı
Allah'a
teslim olunuz, isteğinize kavuşunuz. Yoksa
hayvandan
daha aşağı varlıklar olarak kalacaksınız.
Böyle bir
kalışı
kabül etmemelisiniz. Çünkü siz "in-
san"sınız. Aklınız var. Aklınızı işletmek ve gerçek
insanlığa erişmek zorundasınız. Kur'an da sizin e-
linizden
tutacak en iyi yardımcı ve klavuzdur.
Ama eğer: "Biz ölümü öldürebilir ve kıyameti dur-
durabiliriz"
derseniz ve gerçekten
bunu yapacak
gücünüz
ve bilginiz hazırsa,
o zaman İslâmiyet'e
ihtiyacınız kalmaz. Fakat bu halde Tanrı'ya borçlu
kalırsınız. Çünkü sizi yaratan ve nimet verip yaşatan
O'dur.
Hem O'nun dünyasında
ve evreninde yaşa-
maktasınız. Dolayısıyla O'na borçlu durumdasınız.
O'na olan
borcunuzu ödemedikçe haklı ve adâletli
bir insan
olamazsınız. Haksız ve adâletsiz insanlar
ise,
yeryüzünün en kötü varlıklarıdır. Ama insan bu
yer
kürede "en iyi varlık" olmak için bulunmakta ve
bununla
görevlidir. Bu görevin yerine getirilebilmesi
için de, Tanrı'ya
İslâmiyetle teslim olmak gerek-
mektedir.
Öyle ise ey ölümlü ve ebediyet arayan ve hem hak-
sızlıktan
kurtulmak isteyen insanlar! TekTanrıAllah'
a teslim olunuz, insanlık
bulunuz, haksızlıktan
kurtu-
lunuz ve ebediyetinizi kurtarınız.
Ebediyetinin kurtulmasını
isteyen insanlar en başta
şu sözü söylemelidirler:
"Allah'tan başka tanrı
yok-
tur. İsa, Musa ve
Muhammed Allah'ın kulu ve elçisi-
dir."
İmza: Mehdiyet Makamı.
Not 1: Türkiye'nin şartlarını
yerine getiremiyecek
AB
ülkeleri, Türkiye'nin üyeliği ile ilgili defteri kapat-
malıdır. Böylece Türkiye de "Asya
Birliği"
veya
"İslâm Birliği" gibi yeni birliklere
yönelebilir. Türkiye
bu konuda
AB'nin oyalamalarına
daha fazla izin ver-
memelidir.
AB'nin Türkiye'nin ilerlemesini, büyüme-
sini ve
güçlenmesini
engelleyen talepleri, kabul
edilmeyecektir.
Not 2: Bu
bildiri, uluslararası diplomatik platformda
paylaşılmıştır.
Tanrı
tektir.
Mehdi ve
Mesih O'nun kulu ve elçisidir.
(Mehdi, kıyamete çok yaklaştığımız şu son zama-
nın din yenileyicisidir. Mesih ise, çok yakında gök-
yüzünden Suriye'ye indirilecek olan İsa'dır.
Gerçek
Mehdi: Mehmed Nur'an'dır.)
Zaman: Yeni Çağ'ın
onyedisi, Temmuz ortası.
Mekan: Avrupa.
Makam: Uyarı ve Hakka dâvet.
Boyut: Muranizm.
YAYINLAYAN
AVRUPA MURANİSTLERİ
* * *