Donnerstag, 31. Januar 2019

VENEZUELA HALKINA MESAJ!

              VENEZUELA HALKINA MESAJ!

       bütün rızk elinde olan tekTANRInın adıyla


USA tarafından ekonomik sıkıntıya düşürülmüş bu-
lunan Venezuela Halkı!

İçinde bulunduğunuz ekonomik sıkıntının bir de di-
nî yönü var. Biz bunu unutuyoruz. Bu sıkıntının dinî
yönünü de görmek gerekiyor. Öyle ise görelim.

Amerika Birleşik Devletleri yönetimi, devletinize
koyduğu ekonomik ambargoyla size şunu demek
istiyor: "Sizin seçtiğiniz Maduro'yu tanımadığım
gibi, sizin iradenizi de tanımıyorum. Eğer açlıktan,
fakirlikten ve ekonomik sıkıntıdan kurtulmak istiyor-
sanız, bana tapmalısınız. Benim kulum, kölem ol-
malısınız. Eğer bana teslim olmazsanız, açlıktan
kırılır, fakirlikten sürünürsünüz!"

Siz de ABD'nin bu küstah sözlerine ve şeytanlaş-
mış yönetimine karşı şöyle karşılık vermelisiniz:
"Asla! Biz sana tapamayız. Senin kulun, kölen ola-
mayız. Sana teslim olmayacağız! Çünkü sen bizim
tanrımız değilsin. Tanrımız sen olmadığın için de
rızk senin elinde değildir. Bizim Tanrımız, ancak
evrenin ve içindekilerinin sahibi olandır. Biz ancak
O'na taparız. Ancak O'ndan yardım isteriz. Çünkü
rızk ve nimet ancak O'nun elindedir. Biz ancak O'na
yalvarırız."

Ey Venezuelalılar! Bütün evrenin sahibi olan ve İsa'
yı, Musa'yı ve Muhammed'I elçi olarak göndermiş
bulunan tek Tanrınız, size geçim kaynağı olarak
petrolü vermiş. Ama ABD yönetimi, bu kaynaktan
faydalanmanızı engellemektedir. Bunu da, sizi pen-
çesine alabilmek ve petrolünüze el koyabilmek için
yapmaktadır. Bu sizin için büyük bir imtihandır. Yani
şimdi yüce Tanrı sizi denemektedir: "Acaba Bana
mı yalvaracaklar, yoksa ABD'ye mi yalvaracaklar?"
diye görmek istemektedir. Siz de Tanrınızın bu is-
teği karşısında doğru olanı yapmalı, açlıktan ölmek
pahasına da olsa ABD yönetimine teslim olmama-
lısınız. Tanrınıza teslim olmalısınız. Eğer Tanrını-
za teslim olursanız, O sizi umulmadık yerden rızık-
landırır. O halde Tanrınıza yöneliniz. O'na sığını-
nız. Bu sığınmadan sonra size yardımını göndere-
cektir.

Yüce Tanrı sizi ABD yönetiminin zulüm ve tasallu-
tundan kurtarsın ve umulmadık yerden rızıklandır-
sın.

İmza: Mehdiyet Makamı.


Not 1: Venezuela sorununu çözebilmek için üç şe-
yin yapılması gerekiyor. 1. ABD'ye savaş açmak.
2. Kapitalizmi yıkmak. 3. Venezuela halkına yardım
etmek.

1- ABD'ye savaş açmak: Venezuela petrolünü ele
geçirebilmek için ambargo koymuş olan ABD yö-
netimi, Venezuela halkına zulüm ve haksızlık et-
mektedir. Onun bu zulmünü kesebilmek için ona
savaş açmaktan başka çare gözükmüyor. Bu ça-
re için Rusya ve Çin gibi güçlü ülkelerin ABD'ye
karşı harekete geçmesi gerekiyor. Çünkü, ABD
imparatorluğu yıkılmadan, dünya iyi bir düzene
kavuşamaz.

2- Sömürüye dayanan kapitalizm mutlaka yıkılmalı,
onun yerine; hakka, adâlete ve iyilikçiliğe dayanan,
fakirleri koruyan, ama zenginlerin bütün servetine
el koymayan Kur'anizm gelmelidir. Eğer kapitalizm
yıkılmazsa, milyonlarca insanın açlıktan kırılması
ve milyarlarca insanın da fakirlikten sürünmesi son
bulmayacaktır.

3- Zengin ülkeler, venezuela halkına yardım  için
hemen harekete geçmeli, ABD'nin sömürgeciliği-
ne teslim olmalarına fırsat verilmemelidir.

Not 2: “Günümüz ekonomik ablukaları, Ortaçağ
döneminde kentlerin kuşatılmasıyla eşdeğerdir.
21’inci yüzyılda ablukalar yalnız bir kenti ele geçir-
meyi değil, devletleri dizlerinin üzerine çökertmeyi
amaçlamaktadır. Bunu yapan devlet (Amerika) Ro-
ma Anlaşması’nın 7’nci Maddesine göre yargılan-
malıdır.” Bu sözler, 2012-2018 arasında BM İn-
sanhakları Komisyonu raportörlüğü yapmış ünlü
hukukçu Prof. Alfred-Maurice de Zayas’a ait. 2017’
de görevli olarak Venezuela’ya gitti.Maduro yöneti-
minin çürümüş kesimini değerlendirdi ama, rapo-
runda esas olarak şunu yazdı: Asıl ölümcül darbe,
Amerika’nın BM onayı olmadan, 2015 yılından bu
yana sürdürdüğü ekonomik ablukadır. Bu abluka,
öldürüyor!.. Çünkü Venezuela gibi ülkelere karşı
uygulanan ekonomik ablukalar, önce, toplumun en
fakir kesimini vuruyor.

Rapor ABD’nin baskısıyla BM’de hasır altı edildi!..

Bu not, Star Gazetisi'nden Ardan Zentürk'ün maka-
lesinden alıntılanmıştır. Aşağıdaki linkten ulaşabilir-
siniz:

https://www.star.com.tr/yazar/suriyede-kopru-basini-
tutup-muzakereye-oyle-oturmaliyiz-yazi-1430310/

Not 3: Dünya devletlerine uyarı! ABD yönetimi hak-
sızlıkta, adâletsizlikte ve kötülükçülükte olduğu için
ona itaat şart değildir, doğru değildir; haksızlıktır ve
zulümdür. Dünya devletleri, ABD yönetiminin hak-
sızlıklarına itaat ederek bu zulme düşmemelidir. Bu
zulme düşen devletleri bundan sonra dost olarak
kabul etmek mümkün değildir. ABD yönetimi, Ve-
nezuela devletine koyduğu ambargoları kaldırmak
zorundadır. Onun, 30 milyon Venezuela halkını pe-
rişan etmeye hakkı yoktur. Eğer bu haksızlığa der-
hal son vermezse, Venezuela yönetimi de, Rusya
ve Çin'e ait nükleer füzeleri ülkeye yerleştirme hak-
kına sahip olacaktır.

Not 4: Bu bildiri Venezuela halkına ve onların tara-
fında olan ülke liderlerine iletilmelidir.

İmza: Mehdiyet Makamı.


                                 Tanrı tektir.
   İsa, Musa ve Muhammed O'nun kulu ve elçisidir.


Zaman:  Yeni Çağ'ın ondokuzu, Ocak sonu.
Mekan:  Avrupa.
Makam: Uyarı ve Hakka dâvet.
Boyut:    Muranizm.

                                                   YAYINLAYAN
                                       AVRUPA  MURANİSTLERİ
                                       *   *   *




VENEZUELA İÇİN ÇÖZÜM ÖNERİSİ

          VENEZUELA İÇİN ÇÖZÜM ÖNERİSİ

       insanlara haklı ve adâletli olmayı emreden
                          tekTANRInın adıyla


ABD Başkanı Trump'ın, Venezuela Devlet Başkanı
Maduro'yu yönetici olarak kabul etmediğini, onun
yerine Meclis Başkanı Guaido'yu Başkan kabul et-
tiğini ilân etmesiyle bir "Venezuela Sorunu" ortaya
çıktı. Şimdi bu sorun bir çözüm bekliyor.

Fakat bu sorunu kim çözecek? Avrupa Birliği ve
Birleşmiş Milletler bu sorunu çözmekten çok uzak.
Çünkü Hakk'a ve Adâlet'e dayanamıyorlar. Daha
çok menfaatlerinin gereğine dayanıyor ve inanıyor-
lar. "Devlet Hakları"nı koruyan bir örgüt de bulun-
madığına göre, bu sorunu çözmek, biz Mehdiyet
Makamı'na kalıyor.

O halde bu sorunu, çözüm anahtarı olan Hak ve A-
dâlet ile çözmeye çalışalım.

ABD Başkanı, Maduro'yu Devlet Başkanı olarak ta-
nımak istemeyebilir. Fakat Meclis Başkanı Guaido'
yu Devlet Başkanı ilân ederse, haddini aşmış olur.
Çünkü böyle bir ilân, Venezuela'nın içişlerine karış-
maktır. ABD yönetiminin buna hakkı yoktur. Eğer
Trump: "Maduro, halkının yüzde doksanını perişan
etmekte, ülkeyi yönetememekte" diyorsa, bu yöne-
tilmezlik ve halkın perişanlığa düşmesi, Trump yö-
netiminin bu ülkeye koyduğu ambargolar yüzünden-
dir. Eğer ABD yönetimi kendini haklı çıkarmak isti-
yorsa, koyduğu ambargoları kaldırsın, Venezuela
halkı da perişanlıktan kurtulsun. O zaman baksın;
Maduro ülkeyi yönetebiliyor mu, yönetemiyor mu?

ABD yönetimi ve onun Başkanı şunu iyi bilmelidir:
Venezuela yönetimi, ülkesinin petrollerini özelleş-
tirmek ve sizinle paylaşmak zorunda değildir. Ama
ticarî bir anlaşma olursa, o başka. Bunun dışında
kimse Venezuela petrolleri üzerinde hak iddia ede-
mez. Dolayısıyla ABD yönetimi ve Başkanı, Vene-
zuela'nın 25 trilyon dolar değerindeki petrollerinden
elini ve gözünü çekmelidir. O petrollerin kontrolünü
ele geçirebilmek için koyduğu ambargolar da büyük
bir haksızlıktır. ABD bu haksızlığa son vermek zo-
rundadır. Çünkü bu ambargolar sebebiyle Venezu-
ela halkının onda dokuzunu perişan etmek hakkına
sahip değildir. ABD yönetimi bu haksızlığa derhal
son vermelidir!

Hem ABD yönetiminin, Venezuela halkının yüzde
67 oranıyla oyunu almış Maduro'yu tanımama hak-
kı da yoktur. Trump'ın Maduro'yu tanımaması, de-
mokrasiye ihanettir. Bu ihanet de son bulmalıdır.
Eğer bu ihanet son bulmazsa, Maduro'nun da,
ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Pelosi'yi Başkan
ilân etmesi ve Trump'ı reddetmesi hakkı olur.

ABD yönetimi şunu da iyi düşünmelidir: Demokra-
siye ihanet ederseniz, o zaman bu insanları hangi
siyasal sistemle yöneteceğiz? Yoksa yönetimi a-
zınlıkta olan muhaliflere bırakıp diktatörlüğe mi
geçelim? Böyle bir şey asla kabul edilemez!

Avrupa Birliği'nin "8 gün içinde seçimlerin yenilen-
mesinin ilânını" istemesi de bir haksızlıktır. Halkın
yüzde 67'si Maduro'dan râzı iken, AB acaba hangi
hakla yeni seçim istiyor? Peki, yeni seçim yapılırsa
ve Maduro tekrar kazanırsa ne olacak? AB bu so-
nucu kabul etmeye hazır mı? Ayrıca fakirliğin pen-
çesine düşürülmüş Venezuela'nın seçim masrafla-
rını karşılamaya râzı mı? Eğer buna râzıysa ve se-
çim sonucunu kabul edcekse, Maduro da yeni bir
seçim için düğmeye basabilir.

Aksi halde AB ve ABD, içinde bulundukları haksız-
lıklara son vermek zorundadırlar.  Onların, Venezu-
ela'nın içişlerine karışma hakları yoktur. Bu haksız-
lıklar derhal son bulmalıdır!

Aksi halde Venezuela yönetimi, elinde bulunan çok
büyük kozları kullanmak zorunda kalır.

Çözüm önerimiz şudur: ABD yönetiminin Venezu-
ela'ya koyduğu ambargoları kaldırması ve bu ülke-
ye yatırım yapmak isteyen yabancı şirketlere teh-
didini sonlandırması karşısında, Venezuela yöneti-
mi de; Rusya ve Çin ile müttefikliğe devam etmek-
le birlikte "ülkeye Rusya ve Çin'e ait nükleer füze
ve Savunma Sistemi yerleştirmeyeceğine" söz
versin.

Eğer ABD bu sözleşmeyi kabul etmezse, Venezu-
ela yönetimi de ülkesine Çin ve Rus nükleer füze-
lerini yerleştirmek zorunda kalır ve bu hakka sahip-
tir.

Eğer Venezuela yönetimi bu hakkını kullanacak o-
lursa, ABD'nin varlığı tehlikeye girer. O halde ABD
yönetimi aklını başına almali ve Venezuela halkını
perişan etmeye son vermelidir.

İmza: Mehdiyet Makamı.

Not 1: Venezuela halkının onda dokuzunun perişan-
lığını dert edinen ABD yönetiminin bu dertlenmesi,
onun merhametinden değildir. Eğer onun bu mer-
hamet görüntüsü gerçek olsaydı, 400 bin mâsûm
sivil halkı katleden Beşar Esad'ı iktidardan indirir ve
onu cezâlandırırdı. Hem Venezuela halkının çoğun-
luğu perişan olsa da, Maduro'nun yönetimine taraf-
tardır. Maduro, halkını perişan ediyorsa, Esad da
mâsum sivil halkını acımadan katlediyor ve 400
binden fazlasını da katletmiş bulunuyor. Acaba
hangisi devrilmeye daha lâyık? ABD yönetimi Ma-
duro'yu bırakıp, Esad'la uğraşmalı değil mi? Suri-
ye'nin demokratikleşmesine engel olmakta olan ve
Kürt teröristleri için bir devlet veya özerlik kurmaya
çalışan ABD yönetiminin, Venezuela'nın demokra-
sisini kurtarmaya çalıştığı iddiası gerçek olabilir
mi?

Not 2: Maduro, eğer varsa, demokratik kusurların-
dan arınmaya çalışmalıdır. Eğer Maduro bir dikta-
törse, AB ve ABD yönetimleri bu diktatöre katlan-
mak zorundadır. Çünkü Mısır'da demokrat bir lideri
devirip 4000 mâsûm sivili katleden Sisi'yi ve Suri-
ye'de 400 bin mâsûm sivili katliamdan geçiren E-
sad'ı devirmeyen, onların zulümlerine göz yuman,
onlara ses çıkarmayan bir AB ve ABD yönetimleri,
Maduro'ya da müsamaha göstermeğe mecburdur-
lar. Hatta Maduro ve Erdoğan 4 bin veya 400 bin
muhalifini katletse dahi AB ve ABD yönetimlerinin
onlara ses çıkarma hakları yoktur. AB ve ABD yö-
netimleri onlara ses çıkarma hakkını, ancak Sisi'yi
ve Esad'ı devirmelerinden sonra kazanabilirler. Si-
si'yi ve Esad'i devirseler dahi, Maduro ve Erdoğan'
ın, 400 bin muhalifini katletmelerini beklemeleri ge-
rekir. Bu bekleme olmadan Maduro ve Erdoğan'ı
devirme hakları yoktur. Eğer AB ve ABD yönetim-
leri bu hakkı çiğnemeye kalkarlarsa, 3. Dünya Sa-
vaşı'nın düğmesine basmış olurlar. Acaba, AB ve
ABD yöneticilerinin bu düğmeye basma cesaretleri
var mıdır? Bu düğmeye bastıklarında Avrupa ve A-
merika büyük bir yıkıma uğrayacaktır! Yıkıma uğra-
mak isteyen varsa, haydi o düğmeye bassın! O
halde ey AB ve ABD yöneticileri! Türkiye ve Vene-
zuela'nın üzerinden ellerinizi çekiniz. Eğer çekmez-
seniz, o emperyalist ve menfaate tapan ellerinizin
kırılacağını bilmelisiniz. Suriye ve Mısır'da hak ve
adâleti uygulayın ki, Maduro ve Erdoğan'a lâf etme
hakkınız olsun. Ama siz bu hakkı, Sisi ve Esad'ın
cinayetlerine ses çıkarmayarak, onların altına kırmı-
zı halı sererek ve ellerini sıkarak kaybettiniz. Ve so-
nunda bu haksızlığınızın esiri oldunuz! Rezil halinizi
görüyor musunuz?

Siz Avrupa ve Amerika yönetimleri, Suriye ve Mısır'
da müslümanların demokratikleşmesine izin ver-
mediniz. Yoksa demokrasi müslümanlara haram
mı? Eğer onlara haramsa, demokrasi size de ha-
ramdır. Artık bundan sonra demokrasiniz bitmiştir.
Çünkü demokrasiye ihanet ettiniz. Bu da demektir
ki, bundan sonra her devlet istediği gibi yönetim
yapabilir. Ama meşru yönetim; hakka, adâlete ve
halk çoğunluğunun rızâsına dayanan yönetimdir.
Hakka, adâlete ve haklı çoğunluk rızâsına dayan-
mayan yönetim de gayri meşrudur. Gayri meşru
yönetimleri yıkmak da helâldir ve bir görevdir. Buna
göre yıkılacak ilk yönetim, Esad ve Sisi yönetimleri-
dir.

(Erdoğan ve Maduro'ya not: Eğer muhalifleriniz
meşru iktidarınızı devirmeye kalkarlarsa, şu an
400 bin muhalifinizi katletme hakkına sahipsiniz.
Bu hakkı kullanıp kullanmamak, sizin bileceğiniz
iştir. Artık ABD'de Trump da muhaliflerini yok et-
me hakkına sahiptir. Eğer silahlı bir kalkışma olur-
sa, Trump bu hakkını kullanabilir. Tabii meşruiye-
tini kaybetmemişse.)

Not 3: ABD yönetimi bütün dünyada uyguladığı em-
peryalizmine son vermelidir. Eğer ABD emperyaliz-
mine son verirse, onun dünya imparatorluğu da son
bulacaktır. Bu son ile o sadece imparatorluğunu
kaybeder. Ama ülkenin varlığı devam eder. Fakat
ülkesinin varlığı da ancak fakirleri korumakla devam
eder. Bu koruma olmazsa, ülkesi 55 parçaya bölü-
nür ve ABD diye bir ülke kalmaz. Eğer ABD yöneti-
mi ülkesini kaybetmek istemezse, zenginlere (diğer
vergilerden ayrı olarak) fakirlere aktarılmak üzere
yüzde 3'lük bir servet vergisi koymalıdır. Bu vergi
ile fakirlik ortadan kalkar ve ülke yok olmaktan kur-
tulur. Bu kurtuluşun sistemi, "Kur'anizm"dir. ABD,
kapitalizmi derhal sonlandırıp Kur'anizm'e girmeli-
dir. Aksi halde ABD, yalnız imparatorluğunu değil,
ülkesini de kaybedecektir.

Not 4: Rothschild ve Rockfeller Aileleri bu vergiyi
kabul etmek zorundadırlar. Eğer kabul etmezlerse,
ABD'deki fakirler "yeşil yelek" giyerek isyana kal-
karlar ve o Aileler bütün servetlerini kaybederler.
Bütün serveti kaybetmek mi iyi, yoksa yüzde 3'lük
Servet Vergisi'ni kabul etmek mi iyi? Son karar
onların!

Not 5: Eğer Rothschild Ailesi'nin 100 trilyon doları
varsa, her yıl bu paranın 3 trilyonunu, fakirlere akta-
rılmak üzere devlete yatırmalıdır. Eğer bunu yap-
mazsa, devlet Aile'nin bütün servetine el koymalı-
dır.

Not 6: USA'lı fakir halklar yeşil yeleklerini giyerek
"Amerikan Baharı"nı başlatmalıdır. Böylece zen-
ginler de Servet Vergisi'ni kabul etmek zorunda ka-
lırlar. Eğer bu zorunluk olmazsa, yüzde 43'lük ABD'
li fakir halkların perişanlığı devam eder. Bu peri-
şanlık artık son bulmalıdır.

Not 7: Bu bildiri, uluslararası diplomatik platformda
paylaşılmıştır.

Not 8: Bu bildiri, ABD'li halklara ve fakirlerine iletil-
melidir.

İmza: Mehdiyet Makamı.


                                 Tanrı tektir.
   İsa, Musa ve Muhammed O'nun kulu ve elçisidir.


Zaman:  Yeni Çağ'ın ondokuzu, Ocak sonu.
Mekan:  Avrupa.
Makam: Uyarı ve Hakka dâvet.
Boyut:    Muranizm.

                                                   YAYINLAYAN
                                       AVRUPA  MURANİSTLERİ
                                       *   *   *





Donnerstag, 24. Januar 2019

NAMAZSIZ İNANÇLILARA DUYURU!

          NAMAZSIZ İNANÇLILARA DUYURU!

        acıyarak yaşatmakta olan ALLAHın adıyla

Ey Allah'a inanan insanlar! Allah'a inanıyorsunuz,
ama çoğunuz O'na kulluk ve ibadet etmiyorsunuz.
O'na kulluk ve ibadetten neden kaçıyorsunuz? Oy-
sa O size hergün yirmidört saatlik bir hayat vermek-
tedir. Bu hayat iyiliğinin teşekkürünü yapmanız ge-
rekmez mi? Bunun için de namaz ibadetiyle hergün
beş defa O'nun huzuruna çıkmanız gerekmiyor
mu? Gerektiğini çok iyi biliyorsunuz, değil mi? O
halde Allah'a ilgisizliğiniz, O'na bu uzaklığınız ne-
den? Bu uzaklığınızı ve O'na ilgisizliğinizi ortadan
kaldırmalısınız. Çünkü size yapılan bir iyilik var. Or-
tada gözardı edilmeyecek bir gerçek var. Bu ger-
çeğe ölünceye kadar kör kalamazsınız ve kalma-
malısınız. Çünkü ebedî bir hayata ve sonsuz bir
saadete ihtiyacınız var. Bu ihtiyacınızı da ancak si-
ze hayat vermekte olan Allah karşılayabilir.Fakat bu
karşılığı alabilmeniz için hayat Sahibi'ne ibadetle
de bağlanmalısınız. Bu bağlanma için de Allah sizi
hergün beş defa ezan ile, Kur'an ile huzuruna ça-
ğırmaktadır. Ama siz bu çağrı ve dâveti cevapsız
bırakmakta, en önemli ibadet zamanınızı şeytana
kaptırmaktasınız. Şeytana kaptırmakta olduğunuz
zamanın sonucu ile de ebedî saadetiniz olan Cen-
neti kaybetmektesiniz. Artık bu kayba râzı olmama-
lısınız. Artık sanki herşeyi siz yaratmışsınız da Al-
lah'a bir borcunuz yokmuş gibi davranmamalısınız.
O'nun sizin üzerinizdeki hakkını, O'nun ibadet çağ-
rısına uyarak ödemeye çalışmalısınız. Bu çalışma-
nız olmazsa, hiçbir değeriniz olmayacak ve kalma-
yacaktır.

Dua ve ibadetiniz olmadan nasıl değeriniz olabilir
ki! Çünkü siz insanlar evinize aldığınız bir çamaşır
makinası, bir bulaşık makinası, buzdolabı, fırın gibi
cihazları, size hizmet etsinler diye alırsınız. O ci-
hazların iyi çalışması, onların size hizmetidir. İyi ça-
lıştıkları müddetçe de değerlidirler. İyi çalışmadık-
ları takdirde onların bir değeri kalmaz, atarsınız.
Çalışmayan yani size hizmet etmeyen bir otomobili
kapınızda tutar mısınız?

Bunun gibi, sizin vücudunuz da Allah'ın yarattığı bi-
yolojik, ruhlu ve şuurlu bir makinadır. Allah ise bu
vücut makinanızı, O'na hizmet etsin, kulluk ve iba-
det etsin diye yaratmıştır. O'na ibadetiniz olmadığı
takdirde, kıymetsiz bir cihaza dönüşürsünüz. Siz,
size hizmet etmeyen bir cihaza değer verir misiniz
ki, Allah sizin ibadetsiz varlığınıza değer versin?

O halde varlığınızı ibadetlendiriniz ki, Allah katında
bir değeriniz olsun ve bu değerinizin ücreti ve te-
şekkürü olarak da Allah size cennet karşılığını ver-
sin, râzılığını versin. Sizin dünya hayatındaki ger-
çek göreviniz de işte bu karşılığı ve râzılığı kazan-
maktır. O halde haydin namaza!

Ey namazsız inançlılar! Sizin için bu güzel dünyayı
yaratan, yaşamakta olduğunuz hayatı veren Allah
övülmeyi, yüceltilmeyi ve teşekkür edilmeyi haket-
miyor mu? Madem hakediyor, o halde Allah'ı övme,
birleme, yüceltme, kusursuzlama ve O'na teşekkür
etmenin aracı olan namazınızla O'nun hakkını öde-
yiniz.

Ey Allah'a inananlar! Eğer alnınız secdeye gitmi-
yorsa; Allah'a teslim olmamışsınız demektir. Allah'
a teslim olmamışsanız; müslüman değilsiniz de-
mektir. Müslüman olmayanlar için de cennet yoktur.
Cenneti olmayanların nereye gideceklerini biliyor-
sunuz değil mi? O halde hâlâ uyanmayacak mısı-
nız? Yoksa dünyada ölümsüz olmanın ve kalmanın
yolunu mu buldunuz?

Allah'ı yüceltmek, O'nu kusursuzlamak ve O'na te-
şekkür ve dua etmek için kılacağınız namaz; sizin
Allah'a bağlanmanız, O'na yaklaşmanız ve yakınlaş-
manızdır. Bu yakınlaşma ile Allah'a inandığınızı is-
batlamış olacak, "müslüman" ismini hak kazanacak-
sınız. Bu kazançla da rahatça: "Çok şükür ben
müslümanım" diyebileceksiniz. O halde namazınız
ve namazla kazanacağınız müslümanlığınız hayırlı
olsun!

Allah'ın Mehdisi Mehmed Nur'an


Not 1: Ey namazsızlar! Ey ibadetten kaçan ve uzak
yaşayanlar! Eğer bu ibadetsizliğiniz ve ondan kaçı-
şınız, Allah'a inançtaki noksanlığınızdansa, şunu
kesinlikle biliniz ki: Sizin hayat bulmanız; aldığınız
gıdalar, hava, su ve ışık iledir. Bu dört yaşam unsu-
runun üretilebilmesi için de koskoca bir evrenin iş-
letilmesi gerekiyor. Bu işletimi yapabilmek için de
herşeyi bilen, herşeyi gören, herşeye gücü yeten
ve ölümü olmayan biri olmak gerekiyor. Bu gerek-
liklere sahip olana Allah denir. O halde bu gereklik-
lere sahip olmayana Allah denemez, Tanrı dene-
mez.

Ayrıca, yaratılmışlar içinde bu evreni işletebilecek
bir varlık yoktur. Bundan da anlamalıyız ki, evrenin
Sahibi "tek"tir. Tekliği olmayana Allah denemez,
"Tanrı" diye tapılamaz. O halde İsa, Musa ve Mu-
hammed gibi Peygamberler de Tanrı yerine konu-
lamaz. Onlar ancak "Tanrı Elçisi" olabilirler. Çünkü
12 milyar yıldan daha fazla zamandan beri işletil-
mekte olan ve 12 milyar yıl daha yaşaması müm-
kün görünen bu evreni yönetebilmek için sonsuz bir
ömre sahip olmak gerekir. İsa gibi Peygamberler
ise doğumlu ve ölümlü varlıklardır. Öyle varlıklar
ise Tanrı'nın tahtına oturamaz. O halde "Tanrı'nın
ortağı yoktur." Bu da demektir ki: Allah tektir. Hayatı
sonsuz olan Allah'ın çocuğa ihtiyacı olmaz. Hem O'
nun bir eşi yoktur. Çünkü O bir yaratık değildir; ya-
ratıkları Yaratan'dır.

Eğer sizin hayatınız varsa, işletilen bir evren de var
demektir. Bunu siz de görüyorsunuz. İşletilen bir
evren varsa, onu işleten Allah da vardır. Çünkü fab-
rika fabrikatörsüz, ülke başkansız olmaz. Allah var-
sa, O'nun memurları olan melekler de vardır. Bu
memurların varlığı, Allah'ın gökler üstündeki devlet
ve saltanatının varlığını gösterir. Allah'ın saltanatı-
nın varlığı, bu saltanatın yönetimi altındaki cansız
madde ve madenlerin, bitkilerin, hayvanların, cinle-
rin, insanların ve şeytanların varlığını gösterir. Bu
yönetilenler arasında akıllı varlıklar olan cinler ve in-
sanlarla Tanrısal Saltanat arasında iletişim sağlaya-
cak bir millet vekili gereklidir. O millet vekili de Pey-
gamberlerdir. Peygamberler varsa ve gönderilmiş-
se, onlara verilen bir Kitap da vardır. Onlara Kur'an,
İncil, Tevrat gibi kitaplar verilmişse, bu kitaplarda
Allah'ın yönetim yasası da bildirilmiştir. Allah'ın bir
kitabı ve yasası varsa, bu yasaya itaat edenlerin
mükâfatlandırılacağı ve itaatsizlerin cezâlandırıla-
cağı yer olan Âhiret de vardır. Âhiret varsa, cennet
ve cehennem de mutlaka olacaktır. Cennet ve ce-
hennem varsa, cinlerin ve insanların yaptıkları her-
şey kaydediliyor demektir. Herşey kaydediliyorsa,
bu kayıtlarla ilgili bir Büyük Mahkeme de olacak ve
kurulacak demektir. Bu mahkemenin kurulabilmesi
için de, bütün insanların ölmesi ve evrenin yıkılma-
sı gerekiyor. Bu yıkılışa da "kıyamet" denir. Kıya-
mete de 104 yıl kadar bir zaman kalmıştır. Ama
çoğunuzun ölümü, kıyametten önce olacaktır. Ölü-
mü öldürmeniz mümkün değilse, âhiretten ve âhiret
içindeki hesap soruştan ve hesap verişten sonraki
cezâ ve mükâfattan kaçışınız mümkün değil de-
mektir. Eğer dünyadaki doğuşunuzu engelleyeme-
mişseniz, tekrar diriltilmenizi engellemeniz de
mümkün olmayacaktır.

Bu başınıza gelecek olanlar karşısında ibadetsiz-
likte hâlâ diretecek misiniz?

Ey namazsız Allahlılar! şu andaki namazsızlığınızla
cehennemi kazanmaktasınız. Ama biraz gayretle
bu kötü kazançtan kurtulabilirsiniz. Bunun için de na-
maza başlamak zorundasınız. Çünkü sizin yaratıcı-
nız ve yaşatıcınız olan Allah, sizi ibadet için yarat-
mıştır. Bu yüzden namaz ve ibadet, sizin insanlık
görevinizdir. Bu görevden kaçamazsınız ve kaç-
mamalısınız.

O halde haydi görev başına! Haydi namaza!

Eğer kabrinizin aydınlık olmasını isterseniz, nama-
za sarılınız. Sırat köprüsünden süratle geçebilmek
isterseniz, namaza koşunuz. Dünyalık iyi işlerinizin
değer kazanmasını isterseniz, namaza değer veri-
niz, namazsız olmayınız. Bir bulaşık makinasının
sizin bulaşıklarınızı yıkaması sizin için ne kadar çok
önemliyse, sizin vucudunuzun namazlı olması da
Allah için o kadar çok çok önemlidir. Ama Allah'ın
verdiği önem, sizinkinden çok daha büyüktür. Çün-
kü Yaratıcı, yarattığı eserden iyi verim bekler. Al-
lah ne kadar büyükse, beklentisi de o kadar büyük-
tür.

O halde; cennetin anahtarını istiyorsanız, o anahtar,
sizin namazınızdır. Namazınız yoksa, cennete gire-
mezsiniz. Cennete giremeyenler de boş bir sahaya
değil, ancak cehenneme atılırlar. Ama siz bu atılışa
râzı olmamalı, gereken gayreti gösterip, ondan kur-
tulmayı bilmelisiniz. Akıl da size bunun için verilmiş-
tir. O halde aklınızı iyi kullanınız.

Not 2: Namazdan sonraki ibadetleriniz ise;  Zekât,
Oruç, Kurban, Hac ve Kelime-i Şehadet'i söyle-
mektir. Zekât, eğer zenginseniz, yılda bir kere malı-
nızın kırkta birini fakirlere dağıtmaktır. Oruç, eğer
sıhhatliyseniz, Ramazan'da 30 gün seher vaktinden
akşama kadar yeme-içmeden ve cinsel ilişkiden
kesilmektir. Kurban, eğer zenginseniz yılda bir kere
Allah için koyun gibi bir hayvanın kanını akıtmak ve
etini fakirlere dağıtmaktır. Hac, eğer zengin ve sıh-
hatliyseniz, ömürde bir kere Mekke'ye gidip kâbe
etrafında tavaf etmektir. Kelime-i Şehadet ise; fır-
sat buldukça Allah'ın birliğini ve Muhammed'in O'
nun elçisi olduğunu okuyup zikretmektir. Bu zikri
her namazda zaten yapmaktasınız ve yapılmakta-
dır. Ama şunu unutmayınız: Eğer namazınız yoksa,
diger ibadetler başsız bir beden gibi değersiz kalır-
lar. Diğer ibadetlerin değer kazanması ancak na-
maz ile mümkündür. Demek oluyor ki; namaz, iba-
detlerin başı ve dinin direğidir. Dolayısıyla hergün
size verilen yirmi dört saatlik zamanın bir saatini,
beş vakit namaz için Allah'a ayırmak zorundasınız.

Not 3: Bu bildiri, namazsız Allahlılara iletilmelidir.

İmza: Mehdiyet Makamı.


                  İNSANIN GERÇEK KİMLİĞİ

Adı: İnsan
Soyadı: Allah yaratığı
Anne adı: Havva
Baba adı: Âdem
Yaratıcısı: Allah
Dini: Allah'a teslim oluş
Peygamberi: İsa veya Musa veya Muhammed
Doğduğu yer: Dünya
İli: Samanyolu galaksisi
İlçesi: Güneş sistemi
Köyü: Dünya
Doğum meleği: (Adı bilinmiyor)
Ölüm meleği: Azrail
Gömüleceği yer: Toprak
Ömrü: 70-80 yıl
İhtiyaçları: Pek çok ve nihayetsiz
Kudreti: Yok, nihayetsiz âciz
Mülkü: Yok, nihayetsiz fakir
Lezzetleri: Çok az
Acıları: Pek çok
Dünyaya gönderiliş sebebi: İmtihan
İşi: Allah'a ibadet
Hedefi: Cenneti kazanmak
Hapishanesi: Cehennem
Ebedî mutluluk yurdu: Cennet

Not: Bu kimlik, İlâhî Yönetim Saltanatı tarafından
her insana doğuştan verilmekte ve varlığına
yapıştırılmaktadır.

İmza: Mehdiyet Makamı.


                     Allah'tan başka ilah yoktur.
         Mehdi ve Mesih Allah'ın kulu ve elçisidir.

Zaman:  Yeni Çağ'ın ondokuzu, Ocak başı.
Mekan:  Avrupa.
Makam: Uyarı ve Hakka dâvet.
Boyut:    Muranizm.

                                                   YAYINLAYAN
                                       AVRUPA  MURANİSTLERİ
                                       *   *   *