Donnerstag, 31. Januar 2019

VENEZUELA İÇİN ÇÖZÜM ÖNERİSİ

          VENEZUELA İÇİN ÇÖZÜM ÖNERİSİ

       insanlara haklı ve adâletli olmayı emreden
                          tekTANRInın adıyla


ABD Başkanı Trump'ın, Venezuela Devlet Başkanı
Maduro'yu yönetici olarak kabul etmediğini, onun
yerine Meclis Başkanı Guaido'yu Başkan kabul et-
tiğini ilân etmesiyle bir "Venezuela Sorunu" ortaya
çıktı. Şimdi bu sorun bir çözüm bekliyor.

Fakat bu sorunu kim çözecek? Avrupa Birliği ve
Birleşmiş Milletler bu sorunu çözmekten çok uzak.
Çünkü Hakk'a ve Adâlet'e dayanamıyorlar. Daha
çok menfaatlerinin gereğine dayanıyor ve inanıyor-
lar. "Devlet Hakları"nı koruyan bir örgüt de bulun-
madığına göre, bu sorunu çözmek, biz Mehdiyet
Makamı'na kalıyor.

O halde bu sorunu, çözüm anahtarı olan Hak ve A-
dâlet ile çözmeye çalışalım.

ABD Başkanı, Maduro'yu Devlet Başkanı olarak ta-
nımak istemeyebilir. Fakat Meclis Başkanı Guaido'
yu Devlet Başkanı ilân ederse, haddini aşmış olur.
Çünkü böyle bir ilân, Venezuela'nın içişlerine karış-
maktır. ABD yönetiminin buna hakkı yoktur. Eğer
Trump: "Maduro, halkının yüzde doksanını perişan
etmekte, ülkeyi yönetememekte" diyorsa, bu yöne-
tilmezlik ve halkın perişanlığa düşmesi, Trump yö-
netiminin bu ülkeye koyduğu ambargolar yüzünden-
dir. Eğer ABD yönetimi kendini haklı çıkarmak isti-
yorsa, koyduğu ambargoları kaldırsın, Venezuela
halkı da perişanlıktan kurtulsun. O zaman baksın;
Maduro ülkeyi yönetebiliyor mu, yönetemiyor mu?

ABD yönetimi ve onun Başkanı şunu iyi bilmelidir:
Venezuela yönetimi, ülkesinin petrollerini özelleş-
tirmek ve sizinle paylaşmak zorunda değildir. Ama
ticarî bir anlaşma olursa, o başka. Bunun dışında
kimse Venezuela petrolleri üzerinde hak iddia ede-
mez. Dolayısıyla ABD yönetimi ve Başkanı, Vene-
zuela'nın 25 trilyon dolar değerindeki petrollerinden
elini ve gözünü çekmelidir. O petrollerin kontrolünü
ele geçirebilmek için koyduğu ambargolar da büyük
bir haksızlıktır. ABD bu haksızlığa son vermek zo-
rundadır. Çünkü bu ambargolar sebebiyle Venezu-
ela halkının onda dokuzunu perişan etmek hakkına
sahip değildir. ABD yönetimi bu haksızlığa derhal
son vermelidir!

Hem ABD yönetiminin, Venezuela halkının yüzde
67 oranıyla oyunu almış Maduro'yu tanımama hak-
kı da yoktur. Trump'ın Maduro'yu tanımaması, de-
mokrasiye ihanettir. Bu ihanet de son bulmalıdır.
Eğer bu ihanet son bulmazsa, Maduro'nun da,
ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Pelosi'yi Başkan
ilân etmesi ve Trump'ı reddetmesi hakkı olur.

ABD yönetimi şunu da iyi düşünmelidir: Demokra-
siye ihanet ederseniz, o zaman bu insanları hangi
siyasal sistemle yöneteceğiz? Yoksa yönetimi a-
zınlıkta olan muhaliflere bırakıp diktatörlüğe mi
geçelim? Böyle bir şey asla kabul edilemez!

Avrupa Birliği'nin "8 gün içinde seçimlerin yenilen-
mesinin ilânını" istemesi de bir haksızlıktır. Halkın
yüzde 67'si Maduro'dan râzı iken, AB acaba hangi
hakla yeni seçim istiyor? Peki, yeni seçim yapılırsa
ve Maduro tekrar kazanırsa ne olacak? AB bu so-
nucu kabul etmeye hazır mı? Ayrıca fakirliğin pen-
çesine düşürülmüş Venezuela'nın seçim masrafla-
rını karşılamaya râzı mı? Eğer buna râzıysa ve se-
çim sonucunu kabul edcekse, Maduro da yeni bir
seçim için düğmeye basabilir.

Aksi halde AB ve ABD, içinde bulundukları haksız-
lıklara son vermek zorundadırlar.  Onların, Venezu-
ela'nın içişlerine karışma hakları yoktur. Bu haksız-
lıklar derhal son bulmalıdır!

Aksi halde Venezuela yönetimi, elinde bulunan çok
büyük kozları kullanmak zorunda kalır.

Çözüm önerimiz şudur: ABD yönetiminin Venezu-
ela'ya koyduğu ambargoları kaldırması ve bu ülke-
ye yatırım yapmak isteyen yabancı şirketlere teh-
didini sonlandırması karşısında, Venezuela yöneti-
mi de; Rusya ve Çin ile müttefikliğe devam etmek-
le birlikte "ülkeye Rusya ve Çin'e ait nükleer füze
ve Savunma Sistemi yerleştirmeyeceğine" söz
versin.

Eğer ABD bu sözleşmeyi kabul etmezse, Venezu-
ela yönetimi de ülkesine Çin ve Rus nükleer füze-
lerini yerleştirmek zorunda kalır ve bu hakka sahip-
tir.

Eğer Venezuela yönetimi bu hakkını kullanacak o-
lursa, ABD'nin varlığı tehlikeye girer. O halde ABD
yönetimi aklını başına almali ve Venezuela halkını
perişan etmeye son vermelidir.

İmza: Mehdiyet Makamı.

Not 1: Venezuela halkının onda dokuzunun perişan-
lığını dert edinen ABD yönetiminin bu dertlenmesi,
onun merhametinden değildir. Eğer onun bu mer-
hamet görüntüsü gerçek olsaydı, 400 bin mâsûm
sivil halkı katleden Beşar Esad'ı iktidardan indirir ve
onu cezâlandırırdı. Hem Venezuela halkının çoğun-
luğu perişan olsa da, Maduro'nun yönetimine taraf-
tardır. Maduro, halkını perişan ediyorsa, Esad da
mâsum sivil halkını acımadan katlediyor ve 400
binden fazlasını da katletmiş bulunuyor. Acaba
hangisi devrilmeye daha lâyık? ABD yönetimi Ma-
duro'yu bırakıp, Esad'la uğraşmalı değil mi? Suri-
ye'nin demokratikleşmesine engel olmakta olan ve
Kürt teröristleri için bir devlet veya özerlik kurmaya
çalışan ABD yönetiminin, Venezuela'nın demokra-
sisini kurtarmaya çalıştığı iddiası gerçek olabilir
mi?

Not 2: Maduro, eğer varsa, demokratik kusurların-
dan arınmaya çalışmalıdır. Eğer Maduro bir dikta-
törse, AB ve ABD yönetimleri bu diktatöre katlan-
mak zorundadır. Çünkü Mısır'da demokrat bir lideri
devirip 4000 mâsûm sivili katleden Sisi'yi ve Suri-
ye'de 400 bin mâsûm sivili katliamdan geçiren E-
sad'ı devirmeyen, onların zulümlerine göz yuman,
onlara ses çıkarmayan bir AB ve ABD yönetimleri,
Maduro'ya da müsamaha göstermeğe mecburdur-
lar. Hatta Maduro ve Erdoğan 4 bin veya 400 bin
muhalifini katletse dahi AB ve ABD yönetimlerinin
onlara ses çıkarma hakları yoktur. AB ve ABD yö-
netimleri onlara ses çıkarma hakkını, ancak Sisi'yi
ve Esad'ı devirmelerinden sonra kazanabilirler. Si-
si'yi ve Esad'i devirseler dahi, Maduro ve Erdoğan'
ın, 400 bin muhalifini katletmelerini beklemeleri ge-
rekir. Bu bekleme olmadan Maduro ve Erdoğan'ı
devirme hakları yoktur. Eğer AB ve ABD yönetim-
leri bu hakkı çiğnemeye kalkarlarsa, 3. Dünya Sa-
vaşı'nın düğmesine basmış olurlar. Acaba, AB ve
ABD yöneticilerinin bu düğmeye basma cesaretleri
var mıdır? Bu düğmeye bastıklarında Avrupa ve A-
merika büyük bir yıkıma uğrayacaktır! Yıkıma uğra-
mak isteyen varsa, haydi o düğmeye bassın! O
halde ey AB ve ABD yöneticileri! Türkiye ve Vene-
zuela'nın üzerinden ellerinizi çekiniz. Eğer çekmez-
seniz, o emperyalist ve menfaate tapan ellerinizin
kırılacağını bilmelisiniz. Suriye ve Mısır'da hak ve
adâleti uygulayın ki, Maduro ve Erdoğan'a lâf etme
hakkınız olsun. Ama siz bu hakkı, Sisi ve Esad'ın
cinayetlerine ses çıkarmayarak, onların altına kırmı-
zı halı sererek ve ellerini sıkarak kaybettiniz. Ve so-
nunda bu haksızlığınızın esiri oldunuz! Rezil halinizi
görüyor musunuz?

Siz Avrupa ve Amerika yönetimleri, Suriye ve Mısır'
da müslümanların demokratikleşmesine izin ver-
mediniz. Yoksa demokrasi müslümanlara haram
mı? Eğer onlara haramsa, demokrasi size de ha-
ramdır. Artık bundan sonra demokrasiniz bitmiştir.
Çünkü demokrasiye ihanet ettiniz. Bu da demektir
ki, bundan sonra her devlet istediği gibi yönetim
yapabilir. Ama meşru yönetim; hakka, adâlete ve
halk çoğunluğunun rızâsına dayanan yönetimdir.
Hakka, adâlete ve haklı çoğunluk rızâsına dayan-
mayan yönetim de gayri meşrudur. Gayri meşru
yönetimleri yıkmak da helâldir ve bir görevdir. Buna
göre yıkılacak ilk yönetim, Esad ve Sisi yönetimleri-
dir.

(Erdoğan ve Maduro'ya not: Eğer muhalifleriniz
meşru iktidarınızı devirmeye kalkarlarsa, şu an
400 bin muhalifinizi katletme hakkına sahipsiniz.
Bu hakkı kullanıp kullanmamak, sizin bileceğiniz
iştir. Artık ABD'de Trump da muhaliflerini yok et-
me hakkına sahiptir. Eğer silahlı bir kalkışma olur-
sa, Trump bu hakkını kullanabilir. Tabii meşruiye-
tini kaybetmemişse.)

Not 3: ABD yönetimi bütün dünyada uyguladığı em-
peryalizmine son vermelidir. Eğer ABD emperyaliz-
mine son verirse, onun dünya imparatorluğu da son
bulacaktır. Bu son ile o sadece imparatorluğunu
kaybeder. Ama ülkenin varlığı devam eder. Fakat
ülkesinin varlığı da ancak fakirleri korumakla devam
eder. Bu koruma olmazsa, ülkesi 55 parçaya bölü-
nür ve ABD diye bir ülke kalmaz. Eğer ABD yöneti-
mi ülkesini kaybetmek istemezse, zenginlere (diğer
vergilerden ayrı olarak) fakirlere aktarılmak üzere
yüzde 3'lük bir servet vergisi koymalıdır. Bu vergi
ile fakirlik ortadan kalkar ve ülke yok olmaktan kur-
tulur. Bu kurtuluşun sistemi, "Kur'anizm"dir. ABD,
kapitalizmi derhal sonlandırıp Kur'anizm'e girmeli-
dir. Aksi halde ABD, yalnız imparatorluğunu değil,
ülkesini de kaybedecektir.

Not 4: Rothschild ve Rockfeller Aileleri bu vergiyi
kabul etmek zorundadırlar. Eğer kabul etmezlerse,
ABD'deki fakirler "yeşil yelek" giyerek isyana kal-
karlar ve o Aileler bütün servetlerini kaybederler.
Bütün serveti kaybetmek mi iyi, yoksa yüzde 3'lük
Servet Vergisi'ni kabul etmek mi iyi? Son karar
onların!

Not 5: Eğer Rothschild Ailesi'nin 100 trilyon doları
varsa, her yıl bu paranın 3 trilyonunu, fakirlere akta-
rılmak üzere devlete yatırmalıdır. Eğer bunu yap-
mazsa, devlet Aile'nin bütün servetine el koymalı-
dır.

Not 6: USA'lı fakir halklar yeşil yeleklerini giyerek
"Amerikan Baharı"nı başlatmalıdır. Böylece zen-
ginler de Servet Vergisi'ni kabul etmek zorunda ka-
lırlar. Eğer bu zorunluk olmazsa, yüzde 43'lük ABD'
li fakir halkların perişanlığı devam eder. Bu peri-
şanlık artık son bulmalıdır.

Not 7: Bu bildiri, uluslararası diplomatik platformda
paylaşılmıştır.

Not 8: Bu bildiri, ABD'li halklara ve fakirlerine iletil-
melidir.

İmza: Mehdiyet Makamı.


                                 Tanrı tektir.
   İsa, Musa ve Muhammed O'nun kulu ve elçisidir.


Zaman:  Yeni Çağ'ın ondokuzu, Ocak sonu.
Mekan:  Avrupa.
Makam: Uyarı ve Hakka dâvet.
Boyut:    Muranizm.

                                                   YAYINLAYAN
                                       AVRUPA  MURANİSTLERİ
                                       *   *   *





Keine Kommentare: