Dienstag, 22. Januar 2019

ARAP BİRLİĞİ ÜYELERİNE UYARI!

           ARAP BİRLİĞİ ÜYELERİNE UYARI!

             zâlimlerle işbirliğini yasaklamış olan
                             ALLAHın adıyla

Arap Birliği'ne üye ülke liderlerinin, Suriye diktatörü
Beşar Esad'ı birliklerine almak için harekete geç-
tiklerini görüyoruz.

Arap Birliği'ne üye ülkelerin Sayın Liderleri! Bu ne
acele? Önce Beşar Esad'ın işlediği cinayetlerin,
500 bin mâsûm sivil Arabı katledişinin hesabını
sormanız gerekmez mi? Hem kanlı bir diktatörün
sizin aranızda ne işi var? Yoksa onun zâlimliğiyle
eşit hale mi geldiniz ki, onu kendinizden görüyor-
sunuz?

Önce Suriye'nin demokratikleşmesini neden bek-
lemiyorsunuz? Katledilmiş 500 bin Arabın akan ka-
nıyla oluşmuş kan deryasında yüzmekte olan bir
diktatörü birliğinize üye yapmakla onu İran'ın nüfu-
zundan kurtaracağınızı mı sanıyorsunuz? Bir zâlimi
zâlim müttefiğinden kurtarmak size ne kazanç ge-
tirir? Bir zâlimin sırtından kazanç sağlamak İslâmî
ticarete uygun mu ki, siz bu ticarete atılıyorsunuz?
Yoksa İslâmdan çıktığınız için mi zâlimlerle işbirli-
ğine koşuyorsunuz?

Eğer "biz müslümanız" diyorsanız, eğer "biz müslü-
man halkların liderleriyiz" demekteyseniz, eğer İs-
lâmiyet'ten çıkmadıysanız ve İslâmî kalp ve aklınızı
yitirmemişseniz, önce 500 bin Arap kardeşinizin
hesabını, onların katilinden sormalısınız. Ama kar-
deşlerinizin ve dindaşlarınızın katliamcısı o diktatör
bunların hesabını veremez. Eğer hesabını veremi-
yorsa -ki veremeyecektir- bu halde onu cezâlan-
dırmanız gerekir. Öyleyse neden cezâlandırmıyor-
sunuz? Yoksa hak ve adâlet duygunuz mu yok ol-
du? Eğer bu duygunuz yok olduysa, müslüman
halkların başında ne işiniz var? Hangi hakla onla-
rın başında duruyorsunuz? Onların başından çe-
kilmeniz gerekmez mi?

Yoksa ırkınızı müslümanlığınızdan daha mı üstün
tutuyorsunuz da 500 bin kardeşinizin hesabını onla-
rın katliamcısı olan Esad'dan sormaktan vazgeçi-
yorsunuz? Eğer dininizi ırkınızdan üstün tutuyorsa-
nız, Esad'a bu kuçak açışınız ne? Yoksa Esad'ın
iktidarını ve diktatörlüğünü kurtarmış olan İran'a, o
diktatörün sırt dönüvereceğini mi sanıyorsunuz?

500 bin Arap kardeşinizin katliamcısını birliğinize
katmadan önce bu suallerin cevabını vermelisiniz!
Eğer bunların cevabını veremiyorsanız, bilmelisi-
niz ki bundan sonra Ortadoğu'da keyfinizce siyaset
yapamazsınız. Siyasetinizin Hak ve Adâlet'e dayan-
ması mecburdur. Hak ve Adâlet'e dayalı siyaset ya-
pacak olursanız, Beşar Esad'ı yakalayıp idam et-
meniz gerekir. Siz ise, 500 bin Arap kardeşinizin
katliamcısını aranıza katarak onu mükâfatlandırma-
ya çalışıyorsunuz! (Ruhuna selâm ve rahmet olsun)
eğer Peygamberimiz sizin bu halinizi görseydi,
dehşette kalır, size savaş açardı. Eğer hakkın size
savaş açmasını istemiyorsanız, gittiğiniz eğri yol-
dan dönün!

Önce 500 bin Arap kardeşinizin katliamcı ortağı o-
lan Rusya ve İran'ın Suriye'den atılmasını, kardeş-
lerinizin katili Esad'ın cezâlandırılmasını ve geri ka-
lan Suriyeli kardeşlerinizin demokrasiye kavuşma-
sını bekleyiniz. Suriye'nin gelecekteki demokratik
liderini aranıza katabilirsiniz. Doğru yol, meşru iş
budur!

Hem katilleri aranıza katmaktan daha önemli bir iş
var. O da, İSLAM BİRLİĞİ'ni kurmaktır. Güçlü ol-
mak istiyorsanız, bu birliği kurmalısınız. Yoksa ka-
tillerle, diktatörlerle birlik kurarak güçlü olamazsı-
nız. Çünkü güç, haktadır, haklılıktadır. Katiller, dik-
tatörler, emperyalistler size hak kazandırmaz.

Bundan sonra siyasetinizi hakka, adâlete ve haklı
millet çoğunluğunun rızâsına dayandırmalısınız.
Bunu yapamayacaksanız, siyasetten çekilmelisiniz.

Dolayısıyla bundan sonra diktatörlerle ve onlara
benzeyenlerle işbirliği yapma hakkınız kalmamış-
tır. Bu hakkı çiğneyenler, Allah'ın Mehdisi'ne ihanet
etmiş olur.

Şunu kesinlikle bilmelisiniz ki diktatörlük ve benzer-
leri; en başta Allah haklarını ve insan hak ve hürri-
yetlerini çiğnemedir. Bu hakları çiğneyenler zâlim-
dir. Zâlimlerle işbirliği yapmak ise haramdır. Müslü-
man iseniz, bunu dinlersiniz. Müslüman değilseniz,
müslümanların idaresinden çekilirsiniz. O kadar!

Allah'ın Mehdisi Mehmed Nur'an


Not 1: "İslâm Birliği", sizi daha güçlü yapar. Ortado-
ğu'yu koruyabilmek için bu güce muhtaçsınız. Eğer
bu gücünüz olmazsa ve eğer her Arap ülkesi ve
her İslâmlı ülke kendi iktidarını koruma ve kurtarma
derdine düşerse ve bu dert sebebiyle zulüm ve
zorbalığa kalkarsa, parçalanıp yutulmanız kolay o-
lur. Sizler buna fırsat vermemelisiniz. Şunu unut-
mamalısınız; yüce Allah Kur'anıyla sizleri, ırkınızın
değil, müslümanlığınızın birliğine çağırıyor. Bu
çağrıya icabet farzdır. Müslüman iseniz, bu farzı
yerine getirirsiniz. Müslüman değilseniz, müslüman
halkların yönetiminde olmanız hakkınız değildir.
Haksızlığı terketmelisiniz.

Not 2: Beşar Esad, Suriye halkının meşru talepleri-
ni karşılamak yerine, zulüm ve zorbalığa başvurdu
ve sonunda ülkesini parçalanmanın eşiğine getirdi.
Eğer sizler de Esad gibi yapacak olursanız, ülkeniz
elden gider. O halde siyasetinize, Allah'ın istediği
normalliği, yani Hak ve Adâlet'i hakim kılmalı ve
haklı millet çoğunluğunun rızasıyla iktidar olmalısı-
nız. Bunun dışındaki zorbalıkla iktidar oluşlar meş-
ru değil, haramdır. Dolayısıyla Esad gibi halk katli-
amcılarının iktidara hakkı yoktur. Böyle zâlimlerin
iktidarına son vermek görevinizdir. Sizin aranızda
Esad gibi haksızlıkla kan döken zorbalar olmamalı
ve olamaz! Onun yeri, sizin aranız değil; idam seh-
basıdır!

Yönetiminiz altında olan halkınızdan, haksızlık ve a-
dâletsizliklerinize göz yummasını beklemeyiniz.Hak
ve adâlette sabit durunuz. Hak ve adâlette sabit du-
ramayacaksanız, yönetimden çekiliniz.

Not 3: Bilmelisiniz ki, Türkiye'nin Suriye toprakların-
da gözü yoktur. Eğer gözü olsaydı, Suriye'nin par-
çalanması için çalışırdı. Şu anda Türkiye sınırları-
na yakın olan Suriye şehirlerinin halkları Türkiye'ye
katılmak istiyor. Ama Türkiye, Suriye'nin parçalan-
masını istemediği için bu halkların ilhak edilme is-
teklerini kabul etmiyor. Türkiye'nin derdi, sınırların-
daki YPG terörünü defetmektir.

Not 4: Türkiye'nin, Suriye'nin kuzey doğusuna hâ-
kim olmasından korkuyorsunuz. Ama bu korku,
haklı bir korku değil. Çünkü şu an Suriye'yi Rusya,
İran ve ABD ele geçirmiş durumda. Sizi asıl bu
durum korkutmalı. O halde niye korkmuyorsunuz?
Eğer Suriye toprakları ve bu topraklardaki Arap
kardeşleriniz sizin için çok kıymetliyse, Rusya ve
İran'ı bu topraklardan atmalısınız. ABD'yi arkanıza
alarak da bunu yapabilirsiniz. Niçin yapmıyorsunuz?
Bunu niçin yapmıyorsunuz da Türkiye'nin Suriye'nin
kuzey doğusunda etkin olmasından ürküyorsunuz?
Bu ürkme ve korkmaya hakkınız yoktur! Türkiye'nin
3,5 milyon Arap göçmen kardeşinize yaptığı iyiliği
görmeniz gerekirken, nedir bu ürküntü ve korku!?
Kardeşlerinize el uzatmanız gerekirken, sizlerden
bazılarınız Türkiye düşmanlığı yapmakla meşgul-
sünüz. Allah bunun hesabını sormaz mı sizden?

Not 5: Suriye sorununun çözümünde şu gerçeği
görmelisiniz. Bu çözüm için Rusya ve İran'ın Su-
riye'den atılması gerekiyor. Çünkü Rusya ve İran,
Suriye'nin demokratikleşmesini istemiyor. ABD
ise bunu istemek zorundadır. Eğer ABD Suriye'nin 
demokratikleşmesini kabul etmezse, onun Suriye'
den atılması gerekecektir. Bu yüzden ABD bunu
istemek zorundadır. Fakat ABD, Kürtlere özerklik
de istiyor. Onun bu isteğine bazı şartlar karşılığın-
da tahammül edilebilir. Dolayısıyla Rusya ve İran'ı
Suriye'den atmaktan başka çare yoktur. Bu da an-
cak ABD'nin yardımıyla olur.

Not 6: Bu bildiri bütün Arap halklarına iletilmelidir.

Not 7: Bu bildiri, uluslararası diplomatik platformda
paylaşılmıştır.

Not 8: Türkiye yönetimi bu bildiriyi resmî veya gayri
resmî olarak İslâmlı Ülke liderlerine iletmelidir.

İmza: Mehdiyet Makamı.


                     Allah'tan başka ilah yoktur.
         Mehdi ve Mesih Allah'ın kulu ve elçisidir.

Zaman:  Yeni Çağ'ın ondokuzu, Ocak ortası.
Mekan:  Avrupa.
Makam: Uyarı ve Hakka dâvet.
Boyut:    Muranizm.

                                                   YAYINLAYAN
                                       AVRUPA  MURANİSTLERİ
                                       *   *   *






Keine Kommentare: