Donnerstag, 17. September 2020

YUNANİSTAN'A VE DESTEKÇİLERİNE UYARI!

 YUNANİSTAN'A VE DESTEKÇİLERİNE UYARI!

insanların yönetimi için hak ve adâleti indirmiş olan tekTANRInın adıyla

 

Yunanistan, 6 mil olan karasularını 12 mile çıkarmak istemektedir. Bu isteğini de şu anda sahiplik etmekte olduğu Türkiye'ye yakın, kendine uzak 12 Adalar'ın varlığına dayanarak söylemektedir. Fakat bu söylemin bir haklılığı yoktur ve kalmamıştır.

Çünkü 12 Adalar Türkiye'nin doğal hakkıdır. Çünkü adâletli bir bölüşüm yapmak istediğimizde Türkiye ile Yunanistan arasında kalan deniz sularının ortasından boylamasına bir çizgi çekeriz. Bu çizgiye yakın olan Adalar da o ülkelere ait olur. 12 Adalar ise Türkiye'ye yakın, Yunanistan'a ise çok uzaktır.

Dolayısıyla Yunanistan bu adâletli bölüşümü kabul etmek zorundadır.

Eğer denirse: Bu Adalar Lozan Anlaşması sonucunda İtalya tarafından Yunanistan'a verilmiştir.

Cevap: Şimdiki Türkiye bu anlaşmayı kabul etmek zorunda değildir. Çünkü Birinci Dünya Savaşı sonrasında İtalya, İngiltere, Fransa ve Yunanistan Türkiye'ye haksızlıkla saldırmıştır. Bu haksız saldırılar sonucunda meydana gelmiş bir anlaşmanın şimdiki zamanda bir hükmü yoktur.

Artık Lozan Anlaşması hükmünü kaybetmiştir. Çünkü şartlar değişmiş, hükümler de değişmiştir. Şartlar değiştiği halde hükümler değiştirilmezse, adâletsizlik ortaya çıkar. Adâletsizliği kabul etmek ise zulümdür, kötülüktür. Yunanistan ve ona destek veren Avrupa Birliği ülkeleri bu kötülüğü terketmelidir. Terketmelidir, çünkü Lozan Anlaşması'nda: "Gelecekte şartlar değişse de buradaki hüküm, madde ve şartlar değiştirilemez" şeklinde bir madde bulunmamaktadır. En önemlisi ise; 1. Dünya Savaşından sonra Türkiye toprakları olan Anadolu'ya saldırmış olan ülkelerin haksızlığıdır. Bu haksızlık ise Lozan Anlaşması'nı hükümsüz kılmaktadır. Avrupa Birliği yönetimleri bu hukuku ve Türkiye'nin hakkını görmelidir. Yine görmelidir, çünkü Yunanistan 12 Adalar'a asker yığarak ve onları silahlandırarak Lozan Anlaşması'nı bozmuştur. Bu bozuculuk karşısında da Türkiye bu Anlaşma'yı tanımaya devam etmek zorunda değildir. Dolayısıyla Türkiye, doğal hakkı olan 12 Adalar'ı savaş yoluyla da olsa geri almak hakkına sahiptir.

Yunanistan'ın haksızlıklarına destek veren ve vermek isteyen Avrupa ülkeleri şu suale cevap versinler: Şimdiki Avrupa ülkelerinin yüz yıl önceki ataları, 1. Dünya Savaş'ı sonrası döneminde Türkiye'ye niçin saldırdılar? Bu saldırı; bir gasp, bir zorbalık, bir paylaşım ve sömürü saldırısı değil miydi? Oysa o zamandaki yönetim Avrupa ülkelerine bir saldırıda bulunmamıştı. O halde Türkiye'nin suçu neydi? Türkiye'nin suçsuzluğu ve Avrupa ülkelerinin suçluluğu ortada değil mi?

Eğer Avrupa ülkeleri: "Biz atalarımızın yaptığından sorumlu değiliz" diyorlarsa, bu takdirde haksızlık üzerine yapılmış olan Lozan Anlaşması'nı da yok saysınlar ve Türkiye'nin Adalar üzerindeki hakkını tanısınlar.

Eğer bu hak tanınmazsa, savaş kaçınılmaz olur. Eğer savaş mecburiyet haline gelecek olursa, Nato zarar görür. Bu zarar da Rusya'yı stratejik açıdan daha güçlü yapar ve Kuzey Avrupa ülkeleri gelecekte Rusya'nın eline geçer.

Birlik ülkesi olduğu için Yunanistan'a destek vermek isteyen Avrupa ülkeleri, onu haklı olduğu noktalarda destekleyebilirler. Haksızlıklarına destek vermek zorunda değildirler. Onun haksızlıklarına destek verecek olan ülkeler ise zulüm islemiş olurlar. Bu zulüm işlenmemelidir. Yunanistan, Türkiye'nin doğal haklarını güzellikle ödemelidir.

İmza: Mehdiyet Makamı.

 

Not 1: ABD ve Fransa'nın Doğu Akdeniz'de kaybettikleri bir hak yoktur. Orayı terketmelidirler.

Not 2: Gecmişte İtalya'nın 12 Adalar'ı Türkiye'den gaspedip Yunanistan'a vermiş olmasının bu zamanda bir geçerliği yoktur.

Not 3: Karasularını 12 mile çıkarmak asıl Türkiye'nin hakkıdır.

Not 4: Uluslararası Adalet Divanı bu bildiriyi incelemelidir.

Not 5: Bu bildiri uluslararası diplomatik platformda paylaşılmıştır.

 

Tanrı tektir. İsa, Musa ve Muhammed tekTanrı'nın elçisidir.

 

Zaman: Yeni Çağ'ın yirmisi, Eylül ortası.

Mekan: Avrupa.

Makam: Hakka dâvet ve uyarı.

Boyut: Muranizm.

 

Yayınlayan: Avrupa Muranistleri.

                           *   *   *