Donnerstag, 29. Januar 2009

FILISTIN SORUNUNUN CÖZÜMÜ VE HAMAS'TAN SORULACAK HESAP VE FRIEDMAN'IN ÖNGÖRÜSÜ

FILISTIN SORUNUNUN CÖZÜMÜ
VE HAMAS'TAN SORULACAK HESAP
VE FRIEDMAN'IN ÖNGÖRÜSÜ

sorunlari cözdüren ALLAHin adiyla

12 Ocak Pazartesi günkü makalesinin bir bölümünde
Ali Bulac $öyle diyordu:

[Bazı yazarlar 'Kardesim, üzerine ta$ atsan da psikolo-
jisinin bozulduğunu biliyorsun, buna ragmen niçin böyle
yapıyorsun?' diye Hamas'ı suçluyorlar.
Filistinlilere köleliği kabul edin ve ölün diyorlar. Halbuki
rahmetli Bediüzzaman, "Üzerine vah$i bir canavarın gel-
digini görsen, eline geçirdigin bir süpürge veya çalı çır-
pıyı bile ona karşı salla; çünkü bakarsın korkar." der.
Ölüm makinesi İsrail ordusu karşısında Hamas'ın füze-
leri ve ta$ları i$te bu çalı çırpı türünden $eylerdir, gel gör
ki, Bediüzzaman Hazretleri'nin dediği oluyor, canavarın
korkudan ruhu derin bir sarsıntı geçiriyor.]
(Ali Bulac, Zaman)

Fakat $u gercegi de görmek gerekiyor: Canavar kor-
kuyor ama, saldirmaktan da geri kalmiyor. Bu saldiri-
sinda da Hamas'i bulup i$ini bitiremiyor, fakat Hamas
yerine onun yavrularini parcaliyor. Dolayisiyla Hamas,
masumlari korumak yerine, canavari korkutayim der-
ken yavrularini canavara yem yapiyor! Dolayisiyla Ali
Bulac'in Bediüzzaman'dan yaptigi alintilama isabet et-
memistir. Cünkü Bediüzzaman'in, "masumlarin korun-
masi gerektigi"ni bildiren onlarca beyani vardir. Dola-
yisiyla Hamas dogru yapmiyor, yanlis yapiyor! Hamas
bu yanlisindan dönmelidir! Dönmedigi takdirde, onun
yok edilme i$lemi baslatilmalidir.

Hattâ bu i$lemden önce Hamas'tan hesap sormak duru-
mundayiz. Ve Hamas da, bize hesap vermek zorundadir.
Cünkü Hamas, roketli direnisiyle Filistin halkini Israil sal-
dirisina hedef yapmis ve onu kiyima ve yikima ugratmistir.
Hamas, bu yikim ve kiyimin hesabini mutlaka vermelidir.

Israil-Filistin Sorununun Cözümü Icin

Hamas Israil'e roket atmasaydi, Israil Gazze'yi vurmayacakti.
Israil Gazze'yi vurmasaydi, Filistinliler ölmeyecekti. Ve niha-
yet Israil isgal ettigi topraklardan ciksaydi, Hamas "terörist"
olmayacakti!

Bu olaylar dairesinin kisir döngüsünü kesip durdurabilmek
icin her iki tarafin da üzerine düsen görevler var. Birinci gö-
rev Filistin savascilarinindir. Buna göre Filistin'in kurtulusu
icin savasan örgütler: "Israil'i yok edecegiz" gibi söylemlere
son vermek zorundadirlar. Buna son verilmedigi takdirde
"beni yok etmek isteyenlerin varligina ben nasil razi olabilirim"
diyerek, Israil yönetimi kendini savunmaya gececek ve Filis-
tinlilere acimayacaktir. Aksine "seni yok edecegiz" söylemi,
Israil'i canavarlastiracaktir ve canavarlastiriyor. Demek önce
Israil'i canavarlastiran o söylemlerin son bulmasi gerekiyor.
Eger Hamas gibi Filistinli örgütler canavarlastirici sözlerine
son vermezlerse, Filistin halkinin mahvina sebep olduklari
icin ilk önce onlardan hesap sormamiz gerekecektir ve bu
gerekligi yerine getirmek zorundayiz.

Ikinci olarak da, Israil'i 1967 sinirlarina geri dönmesi icin
davette bulunup ona bir mühlet vermeliyiz. Verilen süre icinde
Filistinlilerin hakkini ödemezse, artik bize ona karsi büyük bir
savas vermekten baska care kalmaz. Bunun icin de gerekli
birligin kurulmasi ve savas hazirliklarinin simdiden baslatilmasi
gerekiyor. Tabii bu hakli savasin haksizliga dönüsmemesi icin
isletilecek süreci BM'ye resmî olarak tesbit ettirmemiz gereki-
yor. Yani yarin (meselâ 5-10 sene sonra) savas basladiginda
BM ve ABD karsimiza cikamamali, Israil'e taraftar olamamali.
Hemen bu hukuksalligi saglamak zorundayiz. Bunun icin de
bütün dünyayi adalete boyun egdirmemiz gerekiyor. Tabii bu
boyun egdirmeyi önce kendimize uygulayacagiz, adaletsizlige
son verecegiz. Adaletli olmadan, kimseden adalet bekleyeme-
yiz. Öyle ise Israil'e: "Sen de ya$ayabilirsin. Ama 67 sinirlari-
na geri dön" demeliyiz. "Dönmem" derse, günah bizden gitmis
olur! (Bu sebeple bütün Türkî ve Islâmli ülkeler Israille yapilacak
bir savasa hazirlikli olmalidir. Cünkü "mutluluk cagi"nin kurula-
bilmesi icin bu kavganin kiyametten önce sona erdirilmesi gere-
kiyor. Bunun icin, yapilacak savasin hukuksal temeli simdiden
atilmali ve saglama alinmalidir. Israil'in ardindaki süper güc,
hukukla dizginlenmeli; dizginlenemiyorsa, onun karsisina
cikarilacak yardimci gücler bulunmali ve destegi saglanmali-
dir.)

Biz, dünya kamuoyu olarak bu dâvâya sahip cikip, Israil-Filis-
tin probleminin cözümünü Filistinli örgütlerin ve Israil yöneti-
minin keyfine birakmamaliyiz. Masumlari koruyabilmek icin
bu dâvâyi onlarin keyfinden kurtarmaliyiz.

Unutmayalim; zulmü zulüm ile degil, ancak adalet ile ortadan
kaldirabiliriz. Adaletiniz yoksa, siz de zalimsiniz demektir!

Savasmayan halk, ne düsünürse düsünsün, eline silah alip
savasa katilmadigi müddetce masumdur, masumiyetinin
korunmasi gerekir. Karsi taraf buna riayet etmiyorsa, sen ria-
yet etmelisin. Cünkü bu senin insanligin ve üstünlügündür!
Kur'anliysan, bu üstünlügünü korumalisin. Korumazsan,
kaybedersin!

Öyle ise demelisin: Zalimiyetle ölmektense, ya$asin Mazlûmi-
yetle $ehadet! Bu $ehadete razi olmayip zulme yönelenlerin
dâvâsina arka cikmaya mecbur degiliz. Ama onlarin zulmünü
engellemeye mecburuz. O halde bu mecburiyeti yerine getire-
lim. Bunun icin de Mahmud Abbas derhal Hamas'in yakasina
yapismali ve gereken hesabi sormalidir. Islâmli ülkeler de he-
sap sorucuya destek vermeli, Hamas'in keyfî hareketleri ön-
lenmeli ve El-Fetih Yönetimi'ne teslim olmasi saglanarak
gerekli birlik ve bütünlük elde edilmelidir.

Hamas zafer mi kazandi? Hayir, zafer kaybetti! Cünkü 1300
Filistinli masum sivilin mahvina sebep olmak zafer degildir!
Dolayisiyla Hamas, maglûbiyetini görmeli ve hesabini verme-
lidir!

Not 1: Stratejist George Friedman'in Türkiye hakkindaki öngö-
rüsü dogru mu?

Friedman'in öngörüsü dogru olabilir, fakat verdigi tarih noksan
gözüküyor. Cünkü dinsel ve bilimsel verilerden cikan sonuca
göre 111 yil sonra (2120'li yillarda) kiyamet kopacaktir. Bu ta-
rihten 30 yil önce de yeryüzünde büyük dogal felâketler ya$a-
nacaktir. Yani o zaman daha kiyametten önce bir cok ülke
yeryüzünden silinecektir. I$te Friedman'in bu gerceklerden
haberi yoktur. Bu bilgi noksanliklarini giderebilmek icin de;
blogumuzda yayinlanmakta olan BEDIÜZZAMANNAME ve
MEHDINAME ve DABBENAME ve KIYAMETNAME isimli
bildirilerimizi okumasi ve sonra bir daha düsünmesi gerekir...

I$te bu gercekler sebebiyle 100 yil sonra degil, 10 yil sonra
Friedman'in öngörüsü gerceklesebilir. Cünkü 10 yil sonra
Rusya, Japonya ve AB de dahil olmak üzere Türkiye'nin arka-
sinda tam 66 (belki daha fazla) ülke bulunacaktir. Bu durum-
da ve Israil, ödemesi gerektigi haklari ödemek istemedigi tak-
dirde Türkiye ile ABD karsi karsiya gelebilir! Elbette böyle bir
savasin sonucu, Türkiye'nin galibiyetiyle neticelenir. Eger
ABD Israil'in arkasindan cekilirse, bu karsilasma olmaz ve
Israil'in cezalandirilmasiyla mesele hallolur. Tabii bunlar 100
yil sonra degil, 20 yil icinde gerceklesecektir. Ve 2030'un
ba$inda ve gercek Isevîlikle yenilenmis Islâmiyetin birlesimin-
den meydana cikacak Gercek Din'in hâkimiyetinde ve Mesih'
in önderliginde "Mutluluk Cagi"na adim atmis olacagiz insa-
Allah!

Not 2: ABD, Israil'e olan destegini kesmeli midir?

ABD'nin Israil'e olan destegini kesmesine gerek yoktur ve
ondan böyle birsey talep etmek de isabetli degildir. Isabetli
olan ise, ABD'nin, bu destegini "adaletle" düzeltmesi ve
Filistin'i de gözetmesidir.

Zaman: Yeni Cag'in dokuzu, Ocak sonu.
Mekan: Avrupa.
Makam: Cözüm.
Boyut: Muranizm.

YAYINLAYAN
AVRUPA MURANISTLERI
* * *

Sonntag, 25. Januar 2009

(YAHUDİ LOBİSİ'NE MEKTUP)

(YAHUDI LOBISI'NE MEKTUP)

L O B I N A M E

adaletle yöneten ALLAHin adiyla

Israil ordusunun Gazze saldirisi sonrasi meydana gelen tra-
jedik tablolar karsisinda bütün dünyada Israil'e tepki yagdi.
Bu tepkiciler icinde hic süphesiz Türkiye de vardi ve olacak-
ti. Tabii bu tepkiler icinde i$i a$iriya vardiran kisi ve gruplar
da oldu. Bunun üzerine bazi yahudi kurum ve kuruluslari Bas-
bakan R.T.Erdogan'a: "Türkiye’de artan Yahudi karşıtı gös-
terilerden duyduklari derin endişeyi anlatmak için" bir mektup
göndermisler.

Herhalde sayin Basbakan'in bu mektuba verecegi bir cevap
vardir, belki de vermistir. Fakat Türk milletinin cogunlukca
müslüman olusu hesabiyle bizim de bu mektuba bir cevap
verme hakkimiz vardir ve cevabimiz da $udur:

Korkmayiniz! Türkiye anti-semitist olmaz. Cünkü Türk mille-
ti, "Müslüman" bir millettir. Islâmiyette ise irkcilik ve fasizm
yasaklanmistir. Bunun icin Türk milleti, (onun icinde Islâmi-
yetten nasipsiz ve ona düsman olan kimselerin de bulunabil-
mesi sebebiyle) istisnalar disinda Yahudi düsmani olmaz. On-
lar ancak haksizlik ve adaletsizligin düsmani olabilirler. Fakat
o bizi de rahatsiz eden istisnalar, dogal olarak Yahudi vatan-
daslarini tedirgin edebilir. Madem onlarin tedirginligi sizi üzü-
yor, bu halde sizin de Israil Hükümeti'ne söylemeniz gereken
bir seyler yok mudur, olmasi gerekmez mi?

Cünkü Israil ordusunun Gazze saldirisinin sonucu, yalniz Tür-
kiye'yi degil, bütün dünyayi ayaga kaldirdi. Bunu sizler de
gördünüz. Her ülkede anti-semitist sesler yükselmeye basladi.
Bu demektir ki, eger Israil Yönetimi böyle yapmaya devam
ederse, yakinda bütün milletler Yahudi düsmani kesilecektir.
Bu tabii bizi de üzer ve üzüyor.

Bu üzüntüyü ortadan kaldirabilmek icin sizlerin de yalniz Tür-
kiye Basbakani'ni degil, Israil Basbakani'ni da uyarmaniz ge-
rektigini düsünüyoruz. Bu uyariyi yaparken bütün dünyanin
nicin ayaklandigini ve Israil ordusunun yaptiklarinin normal
olup olmadigini sormanizi bekliyoruz. Cünkü, size göre "sa-
vunma" olan bu saldirida (icinde yüzlerce cocugun da bulun-
dugu) 1300 kadar Filistinli vatandas öldü-üldürüldü ve evleri
baslarina yikildi; bir cogu da yaralandi-sakatlandi. Bu sizce
"normal" midir? Normal olabilir mi?

Cünkü öldürülenlerin cogunlugu "Filistin savascisi" degil, "Fi-
listin halki"dir. Yani bu savasta düsman saydiginiz savascilar
degil, âdetâ halk hedef alinmistir ve vurulmustur. Sizce bu na-
sil normal olabilir? Bunda bir haksizlik ve adaletsizlik yok mu-
dur? Siz belki bunu normal ve hakli bulabilirsiniz. Fakat dün-
ya kamuoyu bunu hakli ve normal bulmamis ve gereken tep-
kisini vermistir ve bundan sonra da verecektir. Bu tepkiler,
onlarin anti-semitist olmalarindan degil, haksizliga ve vicdan-
sizliga tahammül edememelerindendir.

Simdi dünyanin cesitli ülkelerindeki Yahudi vatandaslarinin
anti-semitist tepki ve saldirilara maruz kalmamasi ve hem Is-
rail'in gelecegini korumak icin birseyler yapmamiz ve yapma-
niz gerekiyor. Bunun icin de Filistin halkina yapilmakta olan
zulüm ve kötülüklerin son bulmasi gerekiyor. Bu gereklik i-
cin de BM'ce taninan Israil'in 1967 sinirlarina geri cekilmesi-
nin gerceklestirilmesi gerekmektedir. Bu yapilmadigi takdirde
Israil-Filistin kavgasi sona ermeyecek ve Israil Yönetimi'nin
eylem ve uygulamalarini "insanlik di$i" bulan dünya kamuoyu
da bir "anti-semitist" olmaktan kurtulamayacak ve bir "Yahu-
di Düsmani"na dönüsecektir.

Bu dönüsüm ile birlikte Amerika Birlesik Devletleri de, belki
icinde bulundugu ekonomik krizden kurtulamayarak veya
dogal bir felâkete ugrayarak 5-10 yil icinde imparatorluk gü-
cünü kaybedecek ve bu güc kaybiyla da Israil'i koruyamaya-
cak bir duruma düsecektir. Ayni zamanda Avrupa Birligi üye-
leri de: "$imdiye kadar Israil'in haksizliklarina arka cikarak
atalariniza kötülük yapmis bulunan atalarimizin günahinin be-
delini ödedik. Artik bundan sonra bedel ödemeye devam
etmeyecegiz" diyecekler ve Israil'den desteklerini cekecek-
lerdir.

Eger Israil'i ve halkini gercekten seviyorsaniz -buna süphemiz
yoktur-, gelecekte gözüken "kara günler" gelmeden önce Is-
rail Yönetimi'ni ve halkini '67 sinirlarina cekilmeye, Dogu Ku-
düs'ü terketmeye, Filistin'in devletlesmesine ve Filistin halki-
nin yaralarini sarmaya yardimci olmaya ikna etmelisiniz. Ve
unutmamalisiniz: Dünyanin ve insanligin sahibi olan yüce Al-
lah, Filistin halkina yapilmakta olan zulüm ve haksizliklara
göz yummaz. O ancak zulmedenlere bir müddet firsat verir.
Zulümden dönmelerini bekler. Bu bekleyis fayda etmeyecegi
vakit de hemen kahir yumrugunu indirir. Ve simdi de o zalim-
lerin Kahredicisi, adalet yumrugunu havaya kaldirmis vaziyet-
tedir. Ödenmesi gereken haklar ödenmedigi ve bununla bir-
likte zulüm de devam ettigi takdirde o yumrugun muhakkak
inecegini ve zamaninin da cok yaklasmis oldugunu görmeli,
haksizliklara son vermeliyiz ve verdirmelisiniz. Buna sizin
gücünüz yeter. Cünkü Amerika'ya da gücünüz yetmektedir.

Not 1: Bu bildiri, Türkiye'deki Insan Haklari Dernegi veya
Mazlûmlar Dernegi tarafindan Avrupa ve Amerika'daki
Yahudi kurum ve kuruluslarina iletilmelidir.

Not 2: Eger Amerika'daki Israil Lobisi, Türiye aleyhindeki
hukukdisi "Ermeni Tasarisi"na destek verirse, ancak hukuk-
disiliga yardim etmis olacaktir...

Zaman: Yeni Cag'in dokuzu, Ocak sonu.
Mekan: Avrupa.
Makam: Cevaplama.
Boyut: Muranizm.

YAYINLAYAN
AVRUPA MURANISTLERI
* * *

Freitag, 23. Januar 2009

ATEİSTLERİN İLÂNI HAKKINDA

(Bu bildiri, yazarimiz Hüseyin Avdic'in, 2009'da
mustafaakyol.org sitesinde ateist tartismacilara
verdigi cevaplardir.)

ATEISTLERIN ILÂNI HAKKINDA

kendinden baska ilah olmayan ALLAHin adiyla

Ingiltere'de bir grup ateist, parali ilân verip, belediye
otobüslerine: "Muhtemelen Tanri yok" ibaresini yaz-
dirmislar.

"Muhtemelen Tanri yok"un zid anlami: "Muhtemelen
Tanri var" demektir.

Bilimin bu konuda kesin bir delili olmadigindan, Tanri'
ya inanmak istemeyen bilim adamlari iki ihtimal orta-
sinda kalmistir. Akilci ve bilimci ateistler ise, bu iki
ihtimalin negatif yönünü almislar ve pozitif yönüne kar-
si cikmislardir. Bu karsi cikislariyla da akil ve bilime
ters düsmüslerdir ve düsmektedirler. Akil ve bilime ta-
raftar olduklarini iddia ettikleri halde, bu taraftarliklarina
ters düsen ateistlere, Tanri'nin varligini isbat icin kevnî
ve mantikî deliller getirmeye calismak bo$ bir gayrettir.
Cünkü inanmamaya sartlanmis olduklari icin her gös-
terilen delile bir bahane bulacaklar ve ellerindeki kara
boyaya batirilmis firca ile gerceklerin üzerini kapatacak-
lardir ve kapatmaktadirlar. Tabii onlarin bu cabasi da
bo$a cikmaya adaydir. Zira "günes balcikla sivanmaz"!

***

Kesinlige Ulasmak Istersen

"Muhtemelen Tanri yok" demek, "Muhtemelen Tanri var"
demektir.
Kesinlige ulasmak istersen, Kur'ana inanman gerektir.

***

Senin Kisa Aklina Dayanmamistir

Sen inkâr etsen de, inkâr etmesen de vardir Tanri, birdir
Tanri.
Cünkü senin kisa aklina dayanmamistir evrenin imari!

***
Atomlarla Yapmistir

Akilsiz atomlar yapmamistir, yapamaz akli.
Atomlarla yapmistir akli, cok bilgili Tanri!

Hüseyin Avdic

***

ATEISTLERI HATAYA DÜSÜREN NEDIR?

Tanri'ya inanc konusunda ateistleri hataya düsüren, kendi
akillarina güvenmeleri ve akli "hersey" olarak görmeleridir.
Halbuki akil, insan icin "cok sey"dir, ama "hersey" degildir.
Cünkü akil, "dünya tabiatli"dir. Nasil dünya, günes olmazsa
karanlikta kalirsa; din i$igi olmadiginda da akil zindanda
kalir, etrafini göremez. Bilimle elde edilen i$ik ise, bir mum
isigi kadardir; cevresini aydinlatamaz, insanin sadece önünü
aydinlatir. Ama din i$igi ise, bütün gecmis ve gelecek zaman-
lari birden aydinlatir. Bu aydinligi da, Kur'ana inananlar kaza-
nir. Inkâr edenler de, bilimin mum i$igiyla yetinmek zorunda
kalirlar. Ve kaliyorlar...

Big Bang Teorisi'ni ele alalim. Bu bir "teori"dir. Evrim Teori-
si"ni ele alalim. Bu da bir "teori"dir. Yani pozitif bilim seviye-
sini kazanmamislardir. Yani "yarim bilimler"dir. Isbatlanmamis
böyle yarim bilimlerle Tanri'yi yok saymaya kalkmak, kimsenin
haddi olmamali.

Bunun icin biz Kur'anlilar; "Tanri'yi inkâr ederseniz, atese atila-
caksiniz, ebedî hapse mahkûm olacaksiniz" demek zorundayiz.
Bu zorunlugu da ateistleri sirf korkutmak veya baski altinda
tutmak icin yapmayiz. Cünkü bu bizim görevimizdir. Eger bu
görevi yerine getirmezsek, yarin ateistler öldüklerinde ve tekrar
diriltildiklerinde Tanri'nin verecegi ceza karsisinda: "Bizim bun-
dan haberimiz yoktu" diyebilirler. "Hem bize bir elci gönderip
olacaklardan haber vermedin, hem de bizi tutup atese atiyorsun.
Bu mu Senin adaletin?" dememeleri icin, "inanclilar icin cennet,
inancsizlar ve inkârcilar icin de cehennem bulundugunu" bildir-
memiz gerekiyor. Bu bildirimize ister inanirlar, ister inanmazlar.
Bu, onlarin bilecegi i$tir. Biz görevimizi yapariz. Bu görev, bir
baski ve korkutma olarak görülmemelidir. Uyari olarak kabul
edilmelidir.

Ey ateist!

"Ateistleri hataya düsüren, akli 'hersey' olarak görmeleridir"
dedik. O söz yarim kalmisti. Diger yarisi da $udur: Sen, akildan
ibaret bir varlik degilsin. Senin bir de kalbin var. Kalbini de ca-
listirmalisin, aklini calistirdigin gibi. Eger aklini kalpsiz olarak
kullanirsan, Tanrisal gercege ulasamazsin. Simdi ulastigini
düsündügünü zannettigin gercek(!) ise, yani inancsizligin; Tanri'
ya tersinden ulasmaktir. Bu ters ulasim da, seni "inkârci" yapi-
yor. Kalbini de kullanmayi ba$arirsan, düz gercege varabilirsin.
Yani, "Tanri olabilir" ihtimalini de elde tutup, kalbini O'na acma-
li ve O'nu aramalisin. I$te ancak bu arayisin ve O'nu bulusun
seni gercek insanliga ulastirabilir. Bu ulasim ve kavu$um olmaz-
sa, sen bir HICsin! Hiclige razi degilsen, yolun acik olsun...

Hüseyin Avdic

***

"Yarim Bilim" Gercekten Eder!

"Yarim hoca insani dinden, imandan; yarim doktor da
candan eder."
Yarim aydin insani insanliktan, "yarim bilim" de
"gercek"ten eder!

***

Atomlar Yaratmaktan Ne Anlar?

Tabiat, "yaratmaz"; tabiatta "yaratilir" canlilar.
Yaratan; herseyi bilen, gören, gücü yeten Tanri'dir.
Bilincsiz atomlar, hayat verip ya$atmaktan ne anlar?

***

Tanriniza Sorun

Ey tesadüflerin yarattigi(!) ateistler, evrimciler!
Tanriniza sorun, "sizi nicin yaratmis?" versin bir haber...

***

Olusum Olur Bosuna

Zaman yetmez; kâinatin tesadüfen, kendi kendine
olusumuna.
Yetse bile, onu yönetecek bir güc olmazsa, olusum
olur bosuna.

***

Ateist Denen Tesadüfat!

Biz diyoruz: "Bilgili Tanri yaratmistir, [bilgiyle] yaratilmistir
i$leyisteki su görünen kâinat."
"Hayir, bilgisiz atomlar yapmistir, bilgisizce tesadüfen
olusmustur" diyor, ateist denen tesadüfat!

***

Nerden Bilsin Darwinist!

"Bir fayda buldugumuz icin ateist olmadik" diyor,
bir evrimci ateist.
"Faydasiz seylere tapma"nin, "hice tapmak" oldugunu nerden
bilsin darwinist!

Hüseyin Avdic

***

"AKIL HERSEY DEGILDIR" DEMEK NE DEMEKTIR?

Hersey akilla hallolmaz demektir. Cünkü akil; bilmek, bulmak
ve anlamak icin bir "alet"tir. Bu aletin sahibi ve kullanicisi da;
"ruh" tur. Ruh ise, bedenin "yöneticisi"dir. Bu gözle görülmez
yöneticinin mahiyeti ise; bedenin yönetim kanunlarini iceren
bilincli ve hayatli, i$insal bir programdir. Bu program da, Ya-
ratici tarafindan yapilmistir. I$insal program olan ruhun sag
kolu kalp, sol kolu da akil'dir. Yani aklin saginda kalp, üstünde
de ruh vardir. Yani akil bedenin tek hâkimi degildir. Ancak ru-
hun sol koludur.

Aklin gücü ve SINIRI ne kadardir?

Ruhun bir kolu ve kalbin bir e$idi olan aklin gücü ve uzunlugu,
ancak kâinatin nasil yapilip i$ledigini anlayacak kadardir. Tek
ba$ina bunun ötesine gecmeye gücü yoktur. Cünkü akil, mad-
dede mahpustur; madde ve kâinati a$amaz. Madde ve kâinati
a$abilecek kuvvet ise, aklin efendisi olan ruh'tur. Cünkü ruh,
maddenin hâkimidir. Maddeye hâkim olan ruh, madde ötesine
gecebilir, kâinati a$abilir. Tabii bu a$ma icin de dinin yardimina
muhtactir.

Ateistlerin en büyük iki hatasi nedir?

Ateistlerin en büyük iki hatasindan birincisi; akla tapmak, ikin-
cisi de; Kur'ana inanmamaktir. Yani her seyi akilla cözebile-
ceklerini zannederler ve eksik bilimleriyle Kur'andaki hakikat-
lari uyusturamayip onlari inkâr ederler. Fakat onlarin bu inkâr-
lari gecersizdir.

Cünkü inanc sahasinin uzmani degildirler ve bu sahanin uzma-
ni olmalari da mümkün degildir. Cünkü meseleye sadece akilla-
riyla yaklasirlar. Kalpsiz akil ise; kördür, mâneviyati göremez;
din konusunda kendisine bildirilmedikce bir sey bilemez.

Din konusunun uzmani olan bir evliyanin kalp gözü aciktir.
Kalp gözü acik olan bir evliya ise, bilim adamlarinin göreme-
digi ve göremeyecegi cok seyi görür, bilir; ruhen madde ve
kâinat ötesine gecebilir. Ayrica Allah'tan aldigi ilham, bilgi ve
i$ikla da görünmez Allah'i iyi görür ve bilir.

Bunun icin bilimsel hic bir delil olmasa bile Allah'in varligi ke-
sinden kesindir. Bunun $ahidi de (ruhlarina selam olsun) gec-
mis 124 bin Peygamber'dir. Onlarin $ahidi de yüz milyonlar
evliya'dir. Bunlarin $ahidi de günümüzün onlarca belki yüzler-
ce yeni evliyasidir.

Bir evliya ise, (din ve inanc konusunda) yüz bilim adamindan
daha degerlidir. Cünkü evliya, bilimcilerin sahip olduklari ilim-
lerin bir özetine de sahiptir. Ayrica evliyalarin mucize ve kera-
met sahibi olduklarini da unutmayalim. Bunun icin (Allah dos-
tu ve adami olan) evliyalar, ilahiyatcilarin da üstündedir. Cün-
kü evliyalar, Allah'tan bilgi ve i$ik alir. Ilahiyatcilarin cogu ise,
Allah'tan ilham bile almazlar ve onlarin icinde Allah'a inanma-
yanlar bile bulunabilir.

Demek, sahip olduklari evrensel bilimlerle inanclilari maglup
etmeye calisan ateistlerin, Tanri tanimazlarin din konusundaki
delil ve iddialarina itibar edilemez. Cünkü kalpsiz bilim ve aklin
cüce boyuyla Allah'a ulasilamaz. Inanclilar ancak kâinatin ya-
pilis ve i$leyeyisi hakkinda onlardan mâlumat alabilirler. Ama
inanc konusunda onlar, yanlis kapi ve adrestirler.

Bir ateist, gercegi gercekdISI, gercekdISIyi da gercek olarak
gösterecek kadar cerbeze icindedir ve aklini âdeta tersinden
i$letir ve durmadan $üphe üretir. Bu yüzden Allah'in varligina
ve birligine delil olan kâinattaki herseyi, O'nun yoklugu(!)na
delil yapmaya calisir. Bu calismasini da bilim ve felsefeye da-
yandirir. Böylece bilim ve felsefeyi de dinsizlestirmis olur. So-
nucta inanclilar da dinsiz bilim ve felsefeye dost degil, düsman
olurlar. Bu düsmanliga meydan vermemek icin, bilim ve felse-
feyi, dinsizligin âleti olmaktan cikarmak gerekiyor.

Not: Ateistlerle inanc konusunda bilimsel tartismaya girecek
olan Kur'anlilar, ancak yukaridaki gercekleri elde tutarak tarti-
sabilirler.

Hüseyin Avdic

***

(MÂNEVÎ YÖNÜYLE) KALP NEDIR?

Kalp, ilk basta ruhumuzun "sag kolu"dur. Akil; bilme, bulma,
anlama âleti oldugu gibi, kalp de; duygu, sevgi, sezgi ve inanc
âletidir. Aklin, kâinatin icinde dolasabilecek ve son sinirina
kadar gidebilecek bir kabiliyeti varken, kalbin; kâinatin ötesi-
ne gecebilecek, mânevî ve görünmez âlemlere acilabilecek,
Allah'i görebilecek bir kabiliyet ve özelligi vardir.

Aklini dogru i$leten insanlar, dogru bilgiye; kalbini dogru i$-
leten insanlar da dogru inanca ulasirlar. Tabii bu dogru i$letim
icin de insanin bir rehbere ihtiyaci vardir. Bu rehber de, insani
yaratan Ilah'in gönderdigi bir Kitap ve Elci olabilir. Elci'nin
Tanri'dan aldigi haberin özeti ise; Hak ve Adalet ve Namus
(Bakiniz: DÜZENNAME/AHIRUZZAMAN. Google'de veya
www.kuranisthaber.blogspot.com'da aranabilir.), iyilikci ve
güzel ahlâkli olmaktir.

Aklini dogru i$letenler, iyilige; kötü i$letenler ise kötülüge va-
rir, belâya ugrarlar. Hic i$letmeyenlerin üzerine de pislik ya-
gar.

Kalbini dogru i$letenler ise; güzel inanca, sevgiye ve Allah'a
ulasirlar. Kötü i$letenler de; inancsizliga, nefrete ve ateizme
varirlar

Aklini i$letip kalbini kilitleyenler; sadece görünen kâinati gö-
rürler, görünmez âlemlere gecemezler ve $üphede kalirlar.
Tabii bu da, "gercege tam ulasamamak" demektir ve karan-
likta kalmaktir.

Kalbini calistirip aklini durduranlar da; yobazliga, cehâlete
düserler, normaliteyi kazanamazlar, dengeli olamazlar.

Ancak kalp ve aklin birlikte i$letimiyle insan gercege ulasa-
bilir ve aydinligi kazanabilir. Bu da, Kur'anin ve onu ögrete-
cek Büyük Ögretmen'in rehberligiyle mümkündür.

Allah'i, Kitab'i ve Peygamber'i pesinen inkâr edenler ise,
kalplerini hakka ve hakikata kapatmis ve kilitlemis kimseler-
dir. Bu kimseler ne kadar bilgili ve bilgin olurlarsa olsunlar
asla tam gercege ulasamayacak ve gelmisleri, gecmisleri
ve gelecekleri daima karanlik icinde kalacaktir. Bir kör ve
sakat gibi mânen kusurlu ya$ayacak, gercek mutlulugu bula-
mayacaklardir.

Kurtulus icin ise, kalbin kilidini kirmak ve Allah'a ucmak ge-
rekir. Öyle ise kilidi kir, uc ve kurtul! Kurtulamiyorsan; "Al-
lahim, Sana varmama engel olan perdeleri yirt at, beni kur-
tar!" de, yalvar. Iste o zaman kalbinin nasil i$ledigini ve i$-
letildigini göreceksin.

Not: Aklini kalbinden cok i$letenlere "Filozof"; kalbini aklin-
dan cok i$letenlere de "Evliya" denir. Kalp ve aklini birlikte
i$letenlerin en büyügüne de, "Peygamber" denir.

Hüseyin Avdic

Zaman: Yeni Cag'in dokuzu, Ocak ortasi.
Mekan: Avrupa.
Makam: Mücâdele.
Boyut: Muranizm.

YAYINLAYAN
AVRUPA MURANISTLERI
* * *

Montag, 12. Januar 2009

AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ'NE VE BİRLEŞMİŞ MİLLETLER ÖRGÜTÜ'NE DUYURU!

G A Z Z E N A M E

AMERIKA BIRLESIK DEVLETLERI'NE VE BIRLESMIS
MILLETLER ÖRGÜTÜ'NE DUYURU!

insanligin saadetini isteyen ALLAHin adiyla

Israil Yönetimi ve Hamas'in kendilerini hakli cikarmaya calisan
sözleri karsisinda biz ve insanlik sasirip kaliyoruz ve sanki on-
larin bir sucu yok, bütün suc, katledilen masum sivillerinmis
gibi gülünc ve dramatik bir tablo ortaya cikiyor. Bu gülünc ve
tarjikomik tabloyu seyredip durmaya, dünya kamuoyunun sab-
ri ve tahammülü kalmamistir artik!

Bu katlanilamaz tabloyu degistirmenin bir yolunu bulmanin ve o
yola girmenin zamani coktan gelmistir. Bunun yolu da bellidir
ve o da: "Sürekli Baris"tir.

Sürekli Baris nasil gerceklesebilir ve sartlari nedir?

Bu barisi gerceklestirebilecek mesru ve yaptirimci güc en bas-
ta Amerika Birlesik Devletleri(ABD) ve Birlesmis Milletler(BM)
dir. Bu iki örgüt ve devletin yanina bir de Türkiye gibi arabulu-
cular eklenebilir.

Baris Gücü ve Arabulucu'sunda aranacak en önemli sart nedir?

Baris Gücü'nde ve Arabulucu'sunda aranacak en önemli sart,
"tarafsizlik"tir. Bu tarafsizlik da; Hak ve Adalet ve Baris ve "Ma-
sumlari Korumak"tan yana olmakla gerceklesir.

Öyle ise, Hamas Lideri'nin ve Israil Yönetimi'nin kendilerini hak-
li cikarmaya calisan aciklamalarina aldanmamali ve onlarin ta-
rafini tutmamaliyiz. Buna göre: Hamas'in Israil'e attigi ve at-
makta oldugu az öldüren masum(!) roketleriyle, Israil'in Filistin-
liler üzerine yagdirdigi kahredici ve katledici füzeleriyle bir ki-
yaslama yaparken $u gercegi görmeliyiz:

Bir yolcu ucaginda ucarken niyeti kötü olmayan bir yolcu, kuru-
SIKI tabancasiyla ortaya cikip silahi ateslese, o ucaktaki her-
kes dehset ve panik icinde kalir. Adamin niyeti $aka olsa da,
yolcular korkmaktan kurtulamaz; olanlari, sahici olarak karsilar.
Güvenlik görevlileri de o adami ya durdurur, ya vururlar.

I$te bu misâl, Hamas'in kullandigi roketlerin ne kadar masum
olup olmadigini bize cok güzel göstermektedir.

Tabii Israil Yönetimi de, halkinin algiladigi bu büyük korku kar-
sisinda kendini savunma geregi duymakta ve saldirisini yap-
maktadir.

Fakat Israil Yönetimi bu savunmasini yaparken ya adaletli olup
orantisiz gücü terketmeli, ya da BM'yi hakem yaparak, onun
verdigi izin ve ölcüye göre hareket etmelidir. Bunun disinda ka-
lan bir savunma, gayri me$ru olacak ve Israil Yönetimi kendini
Uluslararasi Savas Mahkemesi önünde bulacak ve yargilana-
caktir.

Barisin gerceklesmesi icin Israil ve Filistin Yönetimi'nin üzerine
düsen görev nedir?

Hamas gibi Filistinli örgütler, saldirilarina son verip Israil'in var-
ligini resmen tanimalidir.

Israil Yönetimi de, Filistinli Örgütler'in saldiri sebebi olan i$gali-
ne son vermeli ve belirli bir müddet icinde 1967 sinirlarina geri
cekilmeyi taahhüt edip hemen uygulamaya gecmelidir.

Eger Filistinli Örgütler bu baris teklif ve sartlarini kabul etmez-
lerse ne olur?

Batili ve Islâmli Ülkeler ya Filistin halkina yardimlarini keserler,
ya da anlasmayi kabul etmeyen örgütleri yok etmek icin birle-
sir ve savasirlar.

Israil Yönetimi kabul etmediginde ise, ona da aynisi uygulanir.
Yani, ya Israil'e yardimlar kesilir, ya da ona savas acilarak '67
sinirlarina geri döndürülmesi saglanir.

Simdi, bu barisi gerceklestirme görevi, BM ve ABD'nin üzerine
düsüyor. BM ve ABD de, üzerlerine düsen görevi yerine getir-
mek zorundadirlar.

BM ve ABD üzerlerine düsen görevi yapmazlarsa ne olacak?

Bu takdirde o görevi (meselâ Islâmli Ülkeler ve Rusya) devrala-
caktir. Onlar uygulanmasi gereken adaleti yerine getirmeye
calistiklarinda ise, BM ve ABD'nin onlarin önünü kesmeye bir
haklari olmayacak. Aksini yaptiklarinda ise, BM ve ABD suclu
ve haksiz duruma düseceklerdir.

Bu duruma düsmemek icin BM ve ABD, geleceklerini görerek
üzerlerine düsen görevi yerine getirmeli ve me$ruiyetlerini gös-
termelidirler.

Islâmli Ülkeler ve Rusya da üzerlerine düsen görevi yapmak
istemezlerse, bu durumda bu görevi ya bir terör örgütü devr-
alacak, ya da dünya kamuoyu harekete gecerek devletlerini
sarsacaklardir.

ABD'nin geleceginde ne var?

El-Kaide'nin 11 Eylül darbesiyle Amerika sarsildi ve sendeledi.
2008 Finansal Krizi'yle Amerika tekrar sarsildi ve sendeledi.
Gelecek olan ücüncü bir darbeyle belki Amerika yere serile-
cek ve imparatorluktan düsecektir. Bu ücüncü darbenin ne o-
lacagini bilmiyoruz. Belki o ücüncü darbe ekonomik krizin et-
kisiyle icten gelecek ve Amerika bölünecektir. Bölünmüs bir
Amerika ise, "gücsüz Amerika"dir. Bu da, "dünya reisliginin
sonu" demektir. Fakat biz böyle bir sonu arzu etmiyoruz.
Cünkü, Osmanli Imparatorlugu cökünce, bu imparatorluga
bagli olan Ortadogulu ülkeler ve digerleri bin türlü belâya ug-
radilar. Amerikan Imparatorlugu'nun cökmesiyle de böyle bir
sürec ya$anacak ve ona bagimli olan Hür ve Demokrat dünya
büyük zararlara ugrayacaktir. Bu zararlara ugramamak icin
gerekli önlemlerin alinmasi gerekiyor.

Görevlerini yerine getiren bir imparator, güzel bir imparatordur.
Görevlerini yerine getirmeyen bir imparatorun devrilmesine de
herkes sevinir. Bu sebeplerle biz, Amerikan Imparatorlugu'nun
yikilmasini istemeyiz. Fakat kaderin önüne gececek gücümüz
de yoktur; olan olacaktir. Daha dogrusu, kaderin yönünü dua-
larimizla degistirebiliriz. Fakat adaleti saglayamayan bir devlet
hakkinda yapilacak iyilik dualarini Allah kabul etmez. Bu yüz-
den Amerikan Imparatorlugu'nun yikilistan kurtulamayacagini
da görmeliyiz.

Yikilan bir Amerikan Imparatorlugu ise, "Israil'in korumasiz kal-
masi" demektir. Bu durumda BM ve ABD ve Israil Yönetimi ge-
lecegin hesabini iyi yaparak, üzerlerine düsen görevi yerine ge-
tirmeli ve ödenmesi gereken haklari biran önce yerlerine ulas-
tirmalidirlar.

Yüce Allah, devletleri, adil olduklari müddetce ayakta tutar. A-
daleti koruyamadiklarinda ise, onlari yikilisa ugratir.

Simdi top BM'dedir. BM de, Israil Yönetimi'ne görevini resmî o-
larak hemen bildirmeli ve onun '67 sinirlarina dönmesini ve Dogu
Kudüs'ü terketmesini saglamali ve bir Filistin devletinin kurulma-
sini gerceklestirmelidir. Bu gerceklestirme icin de Israil'e 10 yil-
lik bir süre verilmesi yeterlidir.

Israil'in '67 sinirlarina dönmesinde Avrupa ve Amerika Israil hal-
kina gereken yardimi yapmalidir. Bu yardima Islâmli Ülkeler de
katilabilir.

Eger ABD, vetolariyla BM'yi i$lemez hale getirirse, bu durumda
bütün sorumluluk kendi üzerine kalir. Ve dünya kamuoyu da
ABD'nin yakasina yapisir.

Bu bildirimizle, yapilmasi gerekenleri BM'ye aciklamis oluyoruz.
Bütün dünya kamuoyu bu sözlerimize $ahit olsun. $ahit olsun
ki, on yil sonra "adalet hesaplasmasi"nin vakti geldiginde kimse
"bizim bunlardan haberimiz yoktu" diyemesin.

Artik 2019 yilina kadar Israil-Filistin dügümününün cözülmüs ve
gerekli "Sürekli Baris"in saglanmis oldugunu görmek istiyoruz.
Ve $u andan itibaren de masum sivillerin ölüm ve katledilis tab-
lolarini seyretmek istemiyoruz.

Bu sözlerimiz karsisinda kimse, yapilmasi gerekeni yapmayi
birakip da oyun oynamaya kalkmasin. Bir oyun oynamaya kal-
kacak olanlar, kendi kazdiklari kuyuya düseceklerdir. Bu takdir-
de bize de, Hak ve Adalet neyi gerektiriyorsa, onu uygulamak
düsecektir. Biz de üzerimize düseni yapacagiz ve yapmaktayiz.

Dünya devletleri ve halklari: "Duymadik" demesin!

Not 1: "Masum siviller" kimlerdir?

Israil halkinin belki yüzde yetmisi, Filistin halkinin ve Hamas'in
yok edilmesini isteyebilir. Hamas ve Filistin halkinin da yüzde
yetmisi, Israillilerin yok edilmesini isteyebilir. Bu durumda orta-
da "masum siviller" diye birsey kalmaz. Her iki taraftaki halkin
yok edilmesi gerektigi ortaya cikar. Bu halde korunmasi ve ar-
dindan aglanacak "masum siviller"den bahsedilemez. Bu i$in
icine bebekleri de katarsak, yani "onlar da büyüdüklerinde inti-
kam icin savasacaklar, onlar da masum olamazlar" önyargisiy-
la meseleye bakarsak, i$ büsbütün cigirindan cikacak ve ciki-
yor! Demek biz, halklari niyetlerine ve kendi önyargilarimiza
göre yargilamamaliyiz. Aksi halde herkes bir düsman olarak
karsimiza cikacaktir. Öyle ise, "masum siviller"den kastin,
"eli silah tutmayan ve savasa katilmayan halk" oldugunu
anlamaliyiz.

Not 2: Amerika'daki "Israil Lobisi"nin dikkat edecegi husus
nedir?

Amerika Israil'i en fazla on yil daha koruyabilir. Israil'in sahip
oldugu nükleer silahlar da Israil'i korumaya yeterli degildir.
Israil'i koruyacak tek $ey: "Sürekli Baris"tir. Bu barisi kazana-
mayan bir Israil, yokolusla yüz yüze kalir. Amerika üzerinde
etkinligi olan Israil Lobisi'nin bu noktayi iyi düsünmesi gerekir.

Not 3: Iran Yönetimi'nin neyi bilmesi gerekiyor?

Filistin Dâvâsi'nin gercek sahibi, Allah'in Mehdisi Mehmed
Nur'an'dir. Iran, bu dâvâya karismaktan ve onu karistirmaktan
uzak durmali ve ancak Allah Mehdisi'nin izin verdigi ölcüde
müdahil olmalidir. Aksi halde Iran büyük zararlara ugrayacak-
tir.

Not 4: Bu bildiri, Allah'in Mehdisi Mehmed Nur'an tarafindan
tasdik edilmistir.

Not 5: Bu bildirimiz, cok yakinda görev basi yapacak olan
ABD Baskani sayin Barack Obama'ya (meselâ Türkiye Hükü-
meti tarafindan) iletilmeli ve cesitli dünya dillerine cevrilerek
bütün dünya devletlerine ve halklarina duyurulmalidir.

Biz modern Kur'anistler olan Avrupa Muranistleri, bütün insan-
liga mutlu edici bir gelecek ve baris diliyor ve diyoruz:

21. yüzyili bir mutluluk cagi yapmak bizim elimizdedir. Öyle
ise: "Mutsuzluk cagina hayir" diyelim, iyilige ve insanliga ula-
salim.

Ogulsuz ve ortaksiz yüce ALLAH, bütün insanligin saadetini
ister. Fakat insanlik, Hak ve Adalet'e itaat edip teslim olmaya-
rak kendini mutsuzluga mahkûm eder. Hürriyet yine bizim eli-
mizdedir. Hürriyetimize sahip cikalim!

Zaman: Yeni Cag'in dokuzu, Gazze'nin vurulusu.
Mekan: Avrupa.
Makam: Duyuru.
Boyut: Muranizm.

YAYINLAYAN
AVRUPA MURANISTLERI
* * *

Mittwoch, 7. Januar 2009

TÜRKİYE VE ORTADOĞU'NUN GELECEĞİ VE BAZI SORULARA CEVAPLAR

(Bu bildiri, 2006 yilinda yayinlanmistir.)

TÜRKIYE VE ORTADOGU'NUN GELECEGI
VE BAZI SORULARA CEVAPLAR

gelecegi gösteren ALLAHin adiyla

Müslümanlar, düsündügünüz kadar caresiz degildir. Kur-
tulus careleri ise; bir liderin emri altina girip birlik olmala-
rindadir. O liderin sahip olmasi gerektigi özellik ise, ulus-
lararasi diplomaside güvenilir ve sözü gecen bir etkinligi
bulunmasi ve radikalizmden arinmis bir kimlige sahip ol-
masidir. Bu özellik ve niteliklere sahip olmayan radikal-
ist bir liderin, Islâmiyeti ve Müslümanlari antiterörizmin
hedefi haline getirecegi cok aciktir ve böyle liderlerin Or-
tadogu'yu ne hale getirdiklerini gayet iyi görmekteyiz. Bu-
nun icin Müslümanlarin, Islâmiyetin radikallestirilmesinden
ve radikal liderlerin etrafinda toplanmalarindan kesinlikle
uzak durmalari gerekmektedir. Bunun aksi ise, dâvâyi
kaybetmeleri demektir.

Israil-Filistin sorununa bakarken, Müslümanlarin formülü:
(Filistin=Islâmiyet veya Islâmiyet=Filistin) olmamalidir. Is-
lâmiyetle Filistin dâvâsi birbirinden net cizgilerle iyi ayrilma-
li, birbirine karistirilmamalidir. Bu ayrim yapilmadigi takdir-
de, Islamiyet ve Müslümanlar zarar görmeye devam ede-
cek, bir basariya ulasmalari hayal olacaktir. Bu hayal ve
hüsrana düsmemeleri ve ondan kurtulmalari icin Müslüman-
larin bu husustaki formülü: (Filistin Islâmiyete feda edilebilir,
ama Islâmiyet Filistin'e feda edilemez) olmalidir. Bunun icin
de Müslümanlarin "Hak" ve "Adalet"i esas alarak radikalizm-
den uzaklasmalari ve ona kesinlikle yanasmamalari gerekir.
Bu gereklik saglandigi takdirde, Israil'in yumusatilmasi ve
Filistinliler'in haklarina kavusmalari mümkündür. Bu sözler
karsisinda Müslümanlar: "Israil yola gelmez" önyargisiyla
hemen isyana kalkismamali, onun yola gelip gelmeyecegi
hususunu mânevî Büyük Lider'lerine birakmalidirlar.

O halde Müslümanlarin, arkalarindan gidecekleri lideri belli-
dir. O lider, herseyden önce Allah'in saf dinini savunur ve o-
nun korunmasini birinci gaye yapar. Radikalizmi degil, Hak
ve Adalet'i tutar. Buna göre Müslümanlar, Islâmî Liderlik'i
Iran'a ve onun radikalist yöneticilerine birakmamakla yü-
kümlüdürler. Demek Müslüman ülkeler de, -radikalizmi
terketmedigi ve demokrasiye gecmedigi müddetce- Iran
yönetiminin pesinden gidemezler ve onunla birlik olamazlar.
Müslümanlar birliklerini, diktatörlerle degil, demokrasi ta-
raftari liderlerle kurar ve onlarla kurmak zorundadir. Bunun
icin de Müslümanlarin süratle demokratiklesmeye yönelme-
leri gerekmektedir. Fakat demokratik secimlerini yaparlar-
ken radikal liderleri iktidara getirmemeye özen göstermeli-
dirler.

Sizin ve bir coklarinin da öngördügü ve gösterdigi gibi,
eger Müslüman ülkeler demokratiklesme icin kipirdamazlar-
sa, Dünya Liderligi'ni elinde bulunduran Büyük Güc (USA),
onlari kipirdatmak zorunda kalacaktir. Onun simdiki hede-
fi de bellidir: Demokratiklesmeye boyun egmeyen Iran ve
Suriye'yi hizaya getirmek! Yani BOP, rafa falan kaldirilmis
degil, aksine Hamas ve Hizbullah'in Ortadogu siyaset maki-
nasi'nin yanlis dügmelerine basmasinin kazandirdigi firsatla,
tam gaz hedefe kosmakta ve yakinda Lübnan savasinin ge-
leceginde bu hedefteki "yaramazlar"in vurulacagi kesindir.

Müslümanlar, $u an karsilasmakta olduklari yakici ve yikici
siyaset dünyasi tablolari karsisinda ümitsizlige düsmemeli-
dir. Yüce Allah ebediyen karanliga izin vermez. $imdi bir
karanlik varsa, bunun ardindan bir aydinlik gelecek demek-
tir. Yeter ki Müslümanlar, yanlis lider ve stratejilere sarila-
rak güzel geleceklerini yok etmesinler. Eger Müslümanlar
dogru bir lider ve stratejiye sarilirlarsa, yüce Allah'tan yar-
dim alabilirler. Aksi halde ne kadar felâket icinde görünü-
yor olsalar da, O'ndan yardim alamazlar. Allah, bilerek
felâkete kosan ve söz dinlemeyen bir millete nasil yardim
eder? Allah'tan yardim isteyen Müslümanlar, Kâbe'yi yik-
maya gelen Ebrehe'nin kar$ilastigi Müslüman'in safligina
sahip olmalidir. Radikalizm ise, bu safligin tam ziddidir.
Müslümanlar bu zidliga sahip oldugu müddetce Allah'tan
yardim alamayacaklardir. Öyle ise, tutulacak yol ve lider
bellidir. Gelecek aydinlik günler de, bu yol ve lidere tabi
olanlarin olacaktir.

Ey dünya Müslümanlari! Bundan sonra global mânevî li-
deriniz: MEHMED NUR'AN'dir. Mehmed Nur'an, Ha-
mas ve Hizbullah'in derhal ates kesmesini ve Iran'in da,
radikalizmden arinip demokratiklesmesine kadar nükleer
enerji ve silahlardan uzak kalmasini istemektedir. Onun bu
istegine uymayanlar, kendilerine yazik etmis olacaklardir.

***

BÜYÜK ORTADOGU OPERASYONU HAKKINDA
BAZI SORULARA CEVAPLAR

(Lübnan savasiyla ilgili olarak) Amerika ateskes ister mi?
-Istemez. Cünkü Amerika, egemenligini tehdit eden Iran ve
Suriye'yi Israil araciligiyla "hizaya" getirmek istiyor.

Bu durumda arada kalan Türkiye ne yapacaktir?

-En az zararla bu operasyonu atlatmanin yollarini arayacaktir.
Bu operasyonda Türkiye'nin bazi kücük zararlara ugramasi,
onun icin bir felâket sayilmaz. "Büyük Operasyon"da Türki-
ye'nin, korkulacak bir felâkete ugramamasi icin bazi "ufak
tavizler"de bulunmasi, akillica bir i$ olacaktir. Zira kücük
tavizler, sizin "büyük varliginizi" korur. Gereken tavizi ver-
mekten kacanlar ise, tüm varliklarini kaybederler. Öyle ise
Türkiye, milliyetcilik ve radikalizmin öfkesine kapilarak
kendini atese atmaktan korumalidir.

"Niye taviz verelim? Bütün Islâmli Ülkeler birlesip, Israil ve
ABD'ye karsi koyamaz mi?" denebilir. Böyle bir cagrida bu-
lunmak ve o birlige katilmak daha büyük felâketler dogurur.
Herkesin gücü de ortadadir. Bunun icin bazi radikal Müslü-
manlarin isyan cagrilari dinlenmeyecek ve cogu Arap ülkele-
ri de bu tür cagrilara itibar etmeyecek ve etmemektedir. So-
nucta Ortadogu, ILIMLI ve DEMOKRATIK bir düzene
girmekten kurtulamayacaktir. Bu cevrelenmislik, Ortadogu'
nun "kaderi" gibi bir $eydir. Kaderden kacmak mümkün
mü? Daha iyi bir kader yapabilecek olanlar buyursun!

Yakin gelecekte belki ekonomik basarisizliklari yüzünden
ABD, dünya egemenligini kaybedecektir ve büyük bir ihti-
malle kaybedilen egemenligin yeri de Rusya, Cin ve Hindis-
tan tarafindan doldurulacaktir. (Yani, ABD'nin egemenligin-
den nefret edip kacanlar, baska bir egemenin kucagi ve ku-
satmasiyla karsilasacaklardir). Acaba bu yeni Egemen, A-
merika'dan "daha iyi" olabilecek midir? O vakte gelene ka-
dar $imdi yapilacak i$, "Ortadogu Operasyonu"nda mey-
dana gelecek felâketleri "kücük" tutmak, onu büyütmemek-
tir. Bunun icin de "Ortadogu Radikalizmi"ni kücültmek ve
onu yok etmek gerekiyor. Filistinliler'in haklari ise, barisci
yollardan aranacak ve iade edilmesi saglanacaktir. Eger Is-
rail hâlâ yan cizmeye devam ederse, Amerika'yi yaninda
bulamayacaktir. Sonucta Israil, ya gereken haklari ödeye-
cek, ya da yok olmakla yüz yüze kalacaktir. Biz ise, ne
Israil halkinin, ne de Filistin halkinin bir zarara ugramama-
sini istemekteyiz. Dolayisiyla "Büyük Operasyon"un bitimin-
den hemen sonra Israil'in, Bati $eria ve Kudüs'ten cikma
calismalarina baslamayi düsünecegini ve gerekeni yapacagini
ümid ediyoruz. Bizim ümidimizi kirmak, Israil'in kendi kuyu-
sunu kazmasi olacaktir. Insaallah Israil halki, ülkesinin kendi
eliyle bir kuyuya dönüstürülmesine taraftar olmaz.

"Ortadogu'yu demokratiklestirmek isteyen Amerika, orada
bo$una mi kürek cekmektedir?"

Amerika'nin Irak'taki operasyonunu "yenilgi" olarak gören-
ler, onun Ortadogu'yu demokratiklestirme hareketini "bo$a
kürek cekmek" ve "kendi kuyusunu kazmak" olarak nitele-
mektedirler. Ancak bu niteleme, erken yapilmis bir zafer
cigligi olmaktan öte gidemez. Cünkü Ortadogu'da demok-
rasiyi yerlestirmek, ABD'nin görevi degil. Onun vazifesi,
"demokrasinin kapisini acmak"tir. Geri kalanini, Ortadogu'
nun radikalizmden arinmis Islâmli milletleri yapacak ve ül-
kelerini er-gec demokratiklestireceklerdir. Irak, parcalan-
sa da, sonucta demokratiklesmekten kurtulamayacaktir.

ABD $imdilik, Müslümanlarin kendi baslarina yapmaktan
aciz kaldiklari diktatorizm ve radikalizm gibi canavarlari
yok etme calismasini yürütmektedir. "Dünya Egemeni" o-
larak ondan baskasi da bu i$leri halledemez. ABD de bu-
nun bilincindedir. Biz, ABD'nin, bu görevi basariyla sonuc-
landiracagina inaniyor ve gelecegi "aydinlik" görüyoruz.
Öyle ise biz, $imdiki karanliga bakip, "eyvah mahvolduk!"
demeyelim. Gelecekteki "sonuc"a bakalim.

Zaman: Yeni Cag'in altisi, Temmuz ayinin sonu.
Mekan: Avrupa.
Makam: Gelecegi gösterme.
Boyut: Muranizm.

YAYINLAYAN
AVRUPA MURANISTLERI
* * *

Ş E Y H Y A S İ N N A M E

(Bu bildiri, 2004 yilinda yayinlandi.)

$ E Y H Y A S I N N A M E

hakka teslim olanlari seven Allahin adiyla

(Filistin örgüt mensuplari bu mektubu okumalidir)

Filistin'in kurtulusu icin mücadele veren Hamas gibi
örgütler simdiye kadar hep "ya hep ya hic" politikasi
güttüler, barisa hic yanasmadilar. Oysa ya hep ya hic
politikasi, yanlis bir politikadir. Cünkü, eger siz
güclü iseniz bu politika gecerli olabilir. Gücünüze
güvenerek sözünüzü gecirebilirsiniz. Eger zayifsaniz
böyle bir politika aleyhinize olur. Ya hep ya hic di-
yerek düsmani yok etmek isterseniz, yok edilmeye de
razi oldunuz demektir. Bu durumda kim güclüyse o kaza-
nir. Israil güclü bir devlettir. Filistin ise devlet
bile degil, zayif bir örgüttür. Ya hep ya hic politi-
kasi, zayifin yok edilmesiyle sonuclanir. Bu kötü so-
nuc ancak baris politikalariyla önlenebilir.

Filistin'in kurtulusu icin Islâmî Cihad ve Hamas ya
durmalidir, ya da durdurulmalidir. Eger durdurulmaz-
larsa, onlarin eylemleri Filistin halkinin yok edilme-
sine sebep olur. Bunun icin I.Cihad ve Hamas derhal
intihar eylemlerine son vermeli ve bunu basina acikla-
malidir. Bundan sonra Filistin halkini ve kurtulus mü-
cadelesini terör degil, devlet yönetmelidir. Bunun i-
cin de I.Cihad ve Hamas gibi örgütler, Filistin'in
baskan ve liderine teslim olmali ve onlardan izinsiz
eylem yapmamalidir.

Allah'in Mehdisi daha önce de bu sözleri Hamas lideri-
ne söylemisti. Ama dinlemediler. Verdikleri cevap:
"Eylemlerimiz devam edecektir" oldu. Bir daha söylüyo-
ruz. Gayri Islâmî olan intihar eylemleri son bulmali-
dir. Kurtulus mücadelesi vermeye hakkiniz var, fakat
savasla ilgisi olmayan sivilleri vurmaya hakkiniz yok-
tur. Bu mücadele Filistin liderine birakilsin ve dip-
lomasiyle sürdürülsün.

Intihar eylemlerine son verilmedigi takdirde I.Cihad,
"Islâm" ve "Cihad" kelimelerini örgüt adi olmaktan ci-
karmalidir. I.Chad'in bu mukaddes kelimeleri cinayet
eylemlerinde kullanmaya hakki yoktur. Filistin halkini
atese atmaya da hakkiniz yoktur. Artik daha kötü olma-
dan bu mücadeleyi Filistin liderinin eline birakmali-
siniz. Filistin halkinin daha fazla zarar görmemesi i-
cin bunu yapmak zorundasiniz. Halkin yok edilmesine
calismakla birsey kazanamazsiniz. Kazandiran strateji-
lere yönelmelisiniz. Bunu, halkinizin bekâsi icin yap-
malisiniz. Baris gerekiyorsa barismalisiniz. Kin ve
intikamla bir yere varamazsiniz.

$u unutulmamalidir: Filistin Islâm'a feda edilebilir.
Fakat Islâm, Filistin'e feda edilemez. Öyle ise poli-
tikalarinizi Islâm'in üzerine cikarmamalisiniz. Tabii
Müslüman iseniz ve Allah'in Dinine sayginiz varsa...

Hamas lideri, ya hep ya hic politikasi güden bir li-
derdi. Sonucta yanlis politikasinin kurbani oldu. Bu-
nunla birlikte Israil'in de haksizliklarini unutmus
degiliz. Ona da ayrica deginecegiz. Allah, Allah'in
Mehdisi'ni dinlememis olan $eyh Yasin'e acisin.

Not: Israil bundan sonra cok dikkatli olmalidir. Cünkü
El-Kaide'nin cantasindaki nükleer silah Israil'de pat-
latilabilir. Filistin de cok dikkatli olmalidir. Eger
böyle bir eylem gerceklesecek olursa, Israil de bir
tane Filistin'e atabilir. Allah korusun!

Not 2: Buradaki tavsiyeler El-Kaide icin de gecerli-
dir. Islâm'in üzerine cikarmis oldugunuz mücadelelere
son vermelisiniz. Aksi halde yaptiginiz ve yapacaginiz
eylemler âhiret karnenize hayir olarak degil, $er ola-
rak yazilacaktir.

ALLAH HAKKA ITAAT EDENLERIN YARDIMCISIDIR

Zaman: Yeni Cag'in dördü, $eyh Yasin'in öldürüldügü
gün.
Mekan: Avrupa.
Makam: Hakka davet.
Boyut: Muranizm.
YAYINLAYAN
AVRUPA MURANISTLERI
* * *

Montag, 5. Januar 2009

MÜSLÜMANLARA UYARI!/ X N A M E

MÜSLÜMANLARA UYARI!

zulümden meneden ALLAHin adiyla

Bir yazar tarafindan, Israil'in Gazze saldirisiyla ilgili olarak
"müslümanlarin buna nasil cevap vermesi gerektigi" hakkinda
onlara yol göstermek maksadiyla "Israillilerin görüldükleri yer-
de vurulmalarini" tavsiye eden bir secenek sunulmus.

Bu secenek karsisinda Müslümanlar ne yapmalidir?

Müslümanlar herseyden önce onlara yön verecek ve yol gös-
terecek gercek "LIDER"lerini bilmelidir. O da bu zamanda
ancak "ALLAH'IN MEHDISI" olabilir. O da: MEHMED NUR'AN'
dir. Onun fikirlerini de, AVRUPA MURANISTLERI tarafindan
yayinlanmakta olan bildirilerden ögrenebilirsiniz.

Simdi yukaridaki "secenek"e dönelim. Kur'anlilar böyle bir
secenegi kabul edemez. Cünkü zulme riza zulüm oldugu gibi,
zalime zulümle karsilik vermek de zulümdür. Zalime zulümle
karsilik vermek, kisas ve adalet olarak görülse de, adalet de-
gildir. Cünkü Allah, zulmü emretmez, ondan meneder. Bunun
icin zalime zulmetmeyi adalet olarak görenler, zalimle esit
hale gelirler. Zalimlerle esitlenmek istemeyenler, Alla'in gercek
adaletine uymali ve Israil Yönetimi'nin haksizliklarini onun hal-
kina ödetmeye kalkmamalidir. Savasla ilgisi olmayan sivilleri
öldürmeye kalkacak olanlar büyük bir cinayet i$lemis ve za-
limlerle esitlenmis olurlar. Bu esitlenme ise, Allah'in adaletine
isyandir. Bu isyan da, O'nun dininden cikistir.

Konuyla ilgili olarak 2003 yilinda yayinladigimiz asagidaki
bildiriyi tekrar yayinliyoruz:

X N A M E

masumlari koruyan Allahin adiyla

Savasta "masumlarin öldürülebilecegi"nden bahseden ya-
zarlari görüyoruz. Masumlarin öldürülebilecegi kritik
bir anda miyiz ki, bu tür ictihadlara uyalim? Buna kim
karar verecek? Yetkiyi kimden alacaksiniz?

Allah'in Mehdisi, dünyayi radikalizmle degil, itida-
lizm'le fetheder. Eger bir savas yapilacaksa, buna Al-
lah'in Mehdisi karar verir. Yoksa Allah'in Mehdisini
dinlemeyerek kendi keyf ve akillarinca saga sola savas
acanlar, e$kiyaliklarini ilân etmis olurlar. Masumlari
öldürerek mi düsmani altedeceginizi saniyorsunuz? Bu
tür stratejiler size zafer degil, ancak yikim ve yok
olus kazandirir.

Hz.Muhammed(sav), masumlari öldürerek mi savasti? Be-
lâdan kacmasini bilmedi mi? Onun Mekke'den Medine'ye
göcü, bir belâdan kacis degil miydi? Bu belâdan nicin
kacti? Yokolustan kurtulmak ve masumlari kurtarmak i-
cin degil mi? Evet bu kacisla hem kendilerini hem de
masumlari kurtardilar. Onlari atese atmadilar. Kendi-
lerini savunmak ve kurtarmak icin masumlari öldürmedi-
ler. Bunun icin can gibi kiymetli vatanlarini dahi
terketmeye razi oldular. Cünkü onlar, nefis ve $eytan
icin degil, Allah icin savasiyorlardi, Hak ugruna ci-
had ediyorlardi.

Iste, bir Peygamber akli nerede, sahte mehdilerin a-
killari nerede! Ikisinin arasinda daglar kadar fark
yok mu?

Arkasinda koskoca Allah'in destegi olmasina ragmen,
Hz.Musa da belâdan kacmayi bildi. Bu kacisla ne yapmak
istiyordu? Elbette masumlari korumak ve kurtarmak is-
tiyordu! Onlar nicin masumlari öldürerek savasmadi?
Cünkü onlar sahte mehdi degildi! Onlar gercek Peygam-
berdi!

Senin, düsmani altedecek ne birligin var, ne bütünlü-
gün, ne de güclü bir silahin! Silah olarak masumlari
öldürmeyi mi buldun? Iste bu da sahte mehdilerin, e$-
kiya ruhlularin aklidir. $eytanî stratejilere ihtiya-
cimiz yok bizim!

Siz, Hamas ve I.Cihad'in veya El-Kaide'nin yaptiklari
intihar saldirilarina "savas" mi diyorsunuz? Onlar bu
saldirilarla zafer mi kazaniyor? Saldirdikca daha faz-
la dayak yemiyorlar mi? Savas mi bu? Yoksa yok olusa
gidis mi? Allah'in Mehdisinden izinsiz savasirsan, se-
nin savasin cihad degil, cinayet olur. Ama o izin ve-
rirse, ancak düsman ordusuna saldirabilirsin, masumla-
ra degil. Eger masumlara saldiracaksan, Allah'in ve
dininin ismini kullanma. "Ben $eytanin askeriyim" de.

Acizsen, Allah'a sigin veya kac. Ama zulme siginma.
Zulme ugramissan, sen de zalim olma. Masum kalmasini
bil. Iste senin kazancin budur. Bu kazanc, $ehitlik'
ten daha üstündür. Allah icin savasanlar, masumlari
korurlar. Ama $eytan icin savasanlar masumlari yakar-
lar.

Kesin hüküm varken ictihada gidilmez.Hz.Peygamber(sav)
hangi savasi masumlari öldürerek yapmis ve kazanmis-
tir ki, masumlarin öldürülebileceginden dem vuralim?
Ister dost tarafindan olsun, ister düsman tarafindan:
Masum, masumdur. Masumlari Kur'anlilar korumayacak da
kim koruyacak?

Senin birligin olsa, bu birlik düsmana karsi caydirici
bir güc olabilir. Fakat sen bundan mahrumsun. O halde
Mehdi'nin emrini bekle. Ondan önce söz söyleme. Ondan
isaret almadan savasa kalkisma. Bu konuda emir dinle-
mek cok önemlidir. Peygambere(sav) bir savasi kaybet-
tiren, ordunun itaatsizligi, emir dinlemezligi degil
midir?

Hem, size saldiran düsmana aynen karsilik vermek zo-
runda degilsiniz. Kan dökmeden de savasabilirsiniz.
Bunun icin de Mehdi'nin aklina ihtiyaciniz var. Öyle
ise emir dinlemesini bilin. Siz, birlik olun, ordu ku-
run ve emir bekleyin. Ama bu sözlerden de Allah'in
Mehdisi'nin savas planlari yaptigini sanmayin. O, sa-
vas planlari degil, baris planlari hazirliyor. Cünkü
düsmani yenmenin bir yolu da baris'tir. Allah'in dini
de "baris dini"dir. Öyle ise sen de baris, kan dökme-
den savas. Hakli ve kiymetli bir ideolojin varsa, ön-
ce onu hâkim kil. Masumlari öldürerek zafer kazanamaz-
sin. Allah'in Mehdisini dinlemeyen muzaffer degil, he-
lâk oluyor. Amerika'ya efelenen Arap devletlerinin so-
nunu görmedik mi? Iste, Allah'in Mehdisini dinlemeyen-
lerin sonu budur!

Allah'in yol göstermesiyle hareket eden Mehdi'yi mi
dinleyecegiz, yoksa kuruntulara maglup olmus $eytanî
fikirli kimseleri mi? Lütfen, kimse Allah'in Mehdisine
ictihad ve strateji ögretmeye kalkmasin. Zafer iste-
yen, Allah'in Mehdisine tabi olmali, kendi aklina uy-
mayi birakmali. Savas olacaksa, buna ancak Allah'in
Mehdisi karar verir. O bir karar vermeden, kimse savas
tamtami calmasin. Allah'in rizasini isteyenlerin tuta-
cagi yol budur.

Allah'in Mehdisi, siz farkinda olmadan sizin görüsle-
rinizi alir, ama sizin keyfinize uymaz. Cünkü o, Al-
lah'in yol göstermesiyle hareket eder. Demek, Allah'in
Mehdisini dinlemeyen ziyandadir ve ihlâsi olmayan if-
lastadir.

SELAM VE RAHMET ALLAH'IN MEHDISINE TABI OLANLARA OLSUN

Zaman: Yeni Cag'in ücü, Aralik ayi ortasi.
Mekan: Avrupa.
Makam: Mücadele.
Boyut: Muranizm.
YAYINLAYAN
AVRUPA MURANISTLERI
* * *

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER ÜYELERİNE VE SAYIN BUSH'A A Ç I K M E K T U P

(Bu bildiri, 2002 yilinda yayinlandi.)

- - -

BIRLESMIS MILLETLER ÜYELERINE VE SAYIN BUSH'A

A C I K M E K T U P

merhametli Allahin adiyla


BM sayin üyeleri ve ABD Baskani sayin G.W.Bush,

Bu mektupta iki husus üzerinde durulacaktir:Birincisi,
son yayinlanan El Kaide kasetleriyle; ikincisi ise,
Israil'in Filistin halkina yaptigi zulümlerle ilgili.

Birincisiyle basliyoruz. Son kasetlerde El Kaide, ABD'
de yapilan 11 Eylül eylemlerini üstlendigini bildirmis.
Biz ise, bu bildirinin, "Kur'anlilarla Kur'ansizlar
veya Incilliler arasinda baslatilmis bir savas" olarak
yansitilmasini istemiyoruz. Cünkü 11 Eylül eylemi,
kendini "Kurtarici" yerine koymak isteyen veya Allah
icin savastigini düsünen bir grup Radikal Islâmci'nin
eylemidir. Biz Kur'anistler ve dünyadaki Kur'anli co-
gunluk ise bu eyleme taraftar degil, karsiyiz. Cünkü
ortada Kur'anli Bilginler'in cogunluk oyuyla alinmis
bir savas karari yoktur. Zaten su anda böyle bir karar
da alinamaz. Cünkü Kur'anlilar, Hak ve Adalet ölcüle-
rine uymak zorundadirlar. Bunun icin Kur'anlilar, ABD'
ye savas acamaz. Eger ABD Kur'anlilara bir kötülük et-
misse, bunun cezasini ancak kötülük eden ceker veya o
devletin hükümeti cezalandirilir, halki sorumlu tutu-
lamaz. Gerci ABD hükümetini iktidara getiren yine ABD
halkinin cogunlugudur. Fakat ABD halki, ABD hükümetini
"Kur'anlilara kötülük etsin" diye iktidara getirmiyor.
Bunun icin ABD halki, ABD hükümetinin yapacagi kötü-
lüklerden sorumlu tutulamaz. Dolayisiyla Kur'anlilar,
ABD hükümetinin yaptigi bir kötülügün cezasini, ABD
halkina yükleyemez, buna haklari yoktur. Fakat ABD hü-
kümeti herhangi bir devlete kötülük yapacak olursa, o
hükümeti iktidardan düsürmek, ABD halkinin boynunun
borcu olur. Demek Kur'anlilar ile ABD halki arasinda
bir düsmanlik olamaz. Hem ABD halkinin hepsi inkârci
veya inancsiz degildir. Biz Kur'anistler ve Kur'anli
cogunluk, ABD halkini "Incilli bir millet" olarak ka-
bul ediyoruz. Ve biz Kur'anlilar, Hz.Isa ve Musa Pey-
gamberleri seven ve kabul eden bir milletiz. Bunun i-
cin ABD halkini inancsiz ve inkârci saymak dogru de-
gildir. ABD halki inancsiz ve inkârci olsa bile, Hak
ve Adalet, Iyilik ve Dogruluk teklif edilmeden ve on-
lardan toplu bir saldiri gelmeden, onlara savas acila-
maz. Buna kimsenin hakki yoktur. Hele Kur'anli bilgin-
ler cogunlugunun onayini almadan saga sola savas acmak
kimsenin haddi degildir. Eger ortada savas acilacak
bir durum varsa, biz bunu ancak BM Savas Mahkemesi
nezdinde ve Hak ve Adalet ölcüleriyle yapilmasini is-
teriz. Kanunsuz hak taleplerine taraftar degiliz.

Simdi gelelim ikinci hususa. Adalet neydi? "Hakliyi
hakki kadar mükâfatlandirma ve sucluyu da sucu kadar
cezalandirma"ydi degil mi? Bu adalet ölcüsüne göre Fi-
listinlilerin intihar saldirilarina verilecek ceza da,
onlarin verdigi zarar kadar olabilirdi. Fakat burda
önce hakliyla haksizin ortaya cikarilmasi lâzimdir.
Filistinliler, gasbedilmis vatanlarini geri almak icin
mücadele ediyorlar. Israillilerin yapmasi gereken ne-
dir burda? Isgal ettikleri Filistin topraklarini geri
iade etmek degil midir? Peki Israilliler ne yapiyor?
Gereken hak iadesini yapmadiklari gibi, bir de haklari
icin mücadele eden Filistinlileri imhaya calismiyor
mu? Haklilari suclu, suclulari hakli yapmak hangi ki-
tabin ölcüsüdür? Hadi diyelim ki Filistinlilerin hic
bir hakki yok, yaptiklari intihar saldirilariyla suc
islemislerdir. Fakat onlara verilecek ceza bu mu olma-
liydi? Bu kadar saldiri, vahset, kirim, katliam, kiyim
ve yikim hangi sucun cezasidir? Bir tokat atana bin
tokatla karsilik vermek adalet olabilir mi?

Beyler! Burada apacik bir zulüm ve haksizlik islenmis-
tir. Ortada, islenmis cok büyük bir suc var. Bu sucun
hesabinin sorulmasi ve verilmesi gerekmektedir. Dola-
yisiyla Israil Basbakani Ariel Saron hesap vermeye da-
vet edilmelidir. Bu kadar zulmü "hangi hakla" islemis-
tir, sorulmalidir. Eger bu sorgu yapilmazsa, Birlesmis
Milletler Teskilâti kendini, zulmün takipcisi degil,
zulmün seyircisi makamina oturtmus olacaktir. O zaman
bu teskilâtin varliginin ne anlami kaliyor?

ABD Baskani sayin Georg W.Bush'dan rica ediyoruz. Bu
mektubumuzu bizzat kendi elleriyle BM Teskilâti'na gö-
türsün ve Ariel Saron'un hesaba cekilmesini istesin.
Ve BM'nin Israil aleyhinde alacagi kararlari veto et-
mekten cekinsin. Eger bunlari yapmazsa, zulme arka
cikmis, ortak olmus ve Filistinlilerin de intikam al-
malarina onay vermis olacaktir. Bunlar da tabi dünyayi
barisa degil, catismaya götürür. Zulme arka cikip dün-
yayi catismaya götüren bir devletin ise, dünya lider-
ligine hakki kalmaz. Bu halde ABD ve sayin Baskaninin,
liderlikten istifa etmeleri gerekir. Eger istifa et-
mezse, onlari liderlikten düsürmemiz gerekecektir. Bu-
na gücümüz yeter mi bilmiyoruz. Fakat biz, bu kâinatin
yüce Yaraticisi'na dayandigimiz icin herhalde o gücü
kendimizde buluruz. Eger buna gücümüz yetmeyecek olur-
sa, zaten hukuken ve ahlâken ABD dünya liderligini
kaybetmis olacaktir. Ayrica Israil ve ABD, bundan son-
ra bütün dünyanin nefretini kazanmis olarak yasayacak-
lar ve aleyhlerinde olusmus olan dünya kamu oyu onlari
bulunduklari makamdan alasagi edecektir.

Yeni Dünya Düzeni ya Hak ve Adalet temelleri üzerine
oturtulacaktir, ya da bu insanlik baris yüzü görmeye-
cektir! Baris isteyenler kaldirsin ellerini! Yükselt-
sin seslerini! Barisin düsmanlarina firsat vermeyelim!

Filistililere önce dayak atip sonra onlari baris masa-
sina oturtamazsiniz! Önce, meydana gelen zulüm ve hak-
sizligi ortadan kaldirmaniz gerekir.

Unutmayiniz! Zulmeden veya zulme arka cikan, Hak ve A-
dalet dinlemeyen bir devlet ve baskani, kendini dec-
callestirmis olur. Deccalin egemenligine son vermek de
biz Kur'anli ve Incillilerin bas görevleri arasinda-
dir. Dileriz ABD, safini Hak ve Adalet'ten yana belir-
ler...

Bu mektubumuzun altinda bir milyar Incilli ve bir mil-
yar Kur'anli'nin imzasi vardir. Imza atmayacak olanlar
parmak kaldirsin!

Not: Baris adami, önce ödenmesi gereken haklari geri
öder ve yaptigi kötülükler icin de af diler.Zulmederek
"baris adami" olunmaz.

GÖNDEREN:
Mehdiî ve Mesihî Ruh'un Temsilcisi
AVRUPA KUR'ANISTLERI

Zaman: Yeni Cag 0002, Saron'un firavunluk vakti.
Mekan: Avrupa.
Makam: Hakki gerceklestirme.
Boyut: Kur'anizm.
* * *

B E Y A N N A M E

(Bu bildiri, 2004 yilinda yayinlanmistir.)

B E Y A N N A M E

(Dinî ve ictihadî hükümler hakkinda
bir aciklama)

hâkim olan Allahin adiyla


Allah'in Mehdisi diyor ki: "Hicbir dev-
letin, hak bir dinin hak olan buyrukla-
rina hicbir yerde yasak koyma hakki yok-
tur. Koyan, haksiz duruma düser. Bu hak-
sizliga karsi me$ru vasitalarla savasmak
bir haktir."

"Her dinî kurum ve kurulusun dinde icti-
had etme hakki vardir, ictihad edebilir.
Fakat Allah'in Mehdisinin onayindan gec-
meyen ictihadî hüküm ve kararlar gecer-
sizdir."

Soru: Peki, bu birinci hüküm bir zorlama
ve dayatma olmuyor mu?

Cevap: Olmuyor! Cünkü burada, "Müslüman
olacaksin" denmiyor. "Dinime ve dinsel
ya$antima dokunma" deniyor. Bir ülkenin
devlet yöneticileri Müslüman veya Hiris-
tiyan olmaya mecbur degildir, mecbur
edilemez. Fakat o yöneticiler, halkinin
dinî ya$am ve özgürlüklerini korumaya
mecburdur, gasbetmeye haklari yoktur.
Bu hak ve özgürlükleri düzenleme ve
sinir koyma haklari vardir. Fakat bu hak
da, dinî kurumlarin yardim ve ortakligiy-
la yapilabilir. Tek tarafli sinir koyma
ve düzenlemeler haksizliktir.

Not 1: Bu beyanname'yi Fransa devlet bas-
kani da okumalidir.

Not 2: Hz. Isa'nin, dünyanin son vakit-
lerine dogru dünyamiza gelecegi hak'tir
ve dogrudur. Bu dogru, peygamberlerin
sonuncusu olan Hz.Muhammed(asm) tarafin
dan haber verilmistir. Fakat Hz. Isa
(mesih)den önce Hz. Mehdi'nin gelecegi
ve gelmisligi vardir. Kurtulus ve kurta-
rici isteyenler, Hz. Mehdi'ye tabi olmali.
Kurtulmus olanlar da ona destek olmali.
Hz.Mehdiden sonra mânevî dünya liderli-
gini Hz.Mesih devralacaktir. $imdi zaman,
Hz.Mehdi zamanidir. "Âhirüzzaman" lâkapli
Mehdi hazretleri, 11 Eylül olaylarindan
sonra ve Irak Savasindan önce vazifesine
baslamis bulunuyor. Onu inkâr edenler
veya kabul etmeyenler, problemlerini
cözemezler. "Hz.Muhammed son Peygamberdir"
demek, artik yeterli degildir. Hz.Mehdi'yi
kabul etmek sarttir. Hz.Mesih'in gelisini
müjdelemekte bir kusur yoktur. Fakat Hz.
Mehdi'nin gelmisligi ve vazifesine bas-
lamis oldugu unutulmamalidir. Ve, sorunlar
ancak "Muhammedî Ruh" olan Mehdi Hazret-
lerine uymakla hallolur.

Not 3: Kanadi kiriklar $unu bilsin ki;
Kur'an, bir "yorum" degil, Tanri'dan
gönderilmis "ASIL SÖZLER"dir. Kur'anin
orjinal metinlerinin yokedilmis olmasiyla,
Kur'anin "bozulmus" veya "eksiltilmis"
bir kitap oldugunu isbat edemezsiniz.
Bir kitap, bir yerden bir yere aktaril-
makla bozuluvermez. "Kanit"lariniz yeter-
sizdir. Kur'anin "asil olmadigi" $eklinde
süpheler üretmeniz ve onda kusur aramaniz
bosunadir. Cünkü yüce Allah, her yüzyilda
bir, bir din yenileyicisini göndererek,
Kur'anini bâtilattan korumaktadir. Yirmi-
birinci Asrin Mehdisi de, Allah'tan aldigi
BILGI ve I$IKla, Kur'an'in herhangi bir
bozulmaya ugramadigini tasdik etmektedir.
Bu tasdik karsisinda sizin $üphe tohumlari
ekmeniz bosunadir. Bu bosuna gayret, sizin
ancak düsmanlarinizi artirir. Bir milyar
düsman mi iyidir, yoksa bir milyar dost mu?
Dostluk yollarini arayin, sayin kanadi
kiriklar, dostluk yollarini!

BÜTÜN INSANLIK BILSIN KI:
KUR'AN KORUNMU$ BIR KITAPTIR, MEHDI BUNUN
$AHIDIDIR. SIZLERE DE INANMAK VEYA INKÂR
ETMEK KALMI$TIR!

Zaman: Yeni Cag'in dördü, Ocak ayi ba$i.
Mekan: Avrupa.
Makam: Aciklama.
Boyut: Muranizm.
YAYINLAYAN
AVRUPA MURANISTLERI
* * *

Sonntag, 4. Januar 2009

HÜSEYİN AVDIÇ ATEİSTLERE CEVAP VERİYOR!

HÜSEYIN AVDIC ATEISTLERE CEVAP VERIYOR!

(Bu bildiri, yazarimiz Hüseyin Avdic'in, mustafaakyol.org
sitesinde ateistlere verdigi cevaplardir.)

gercekleri gösteren ALLAHin adiyla

Hakaretlerine hâlâ son vermeyen ateiste cevabimdir:

Evrenin yaraticisi degilsen, demektir ki; sen bir yaratiksin.
Görünmez Tanri'ya inanmazsan, akilsiz atomu Rab yapacaksin.
Bunu da kabul etmezsen, seytandan baska ilah bulamayacaksin!

Sonucta ya seytana kul olacaksin, ya da kendine tapacaksin.
Ya Kur'ana inanacaksin, ya da aklina göre bir din uyduracaksin.
Böylece kâinatin yaratilis, ya$atilis ve yönetilis hakikatlarini ezip
gecmis olacaksin. Bu ezip gecmeyle de evreni sahipsiz sayip ken-
dine mülk yapacaksin ve onu bol bol sömüreceksin. Cünkü nasil
olsa sahipsizdir! Nasil olsa ona sahiplik edecek ve onu senden
baska sömürecek akilli bir varlik yoktur! Bu sömürünün ardindan
da mezara girip toprak olacaksin ve hic kimse senden bu sömü-
rünün, bu emperyalistligin hesabini sormayacak! Bu inanclarla da
sana "insan" denilecek öyle mi? Yuf olsun senin insanligina! Ben
istemem böyle bir insanlik!

Avrupa ve Amerika belki dünyanin yarisini sömürüyordu. Ama
siz ateistler; komünizminizle, sosyalizminizle, materyalizminizle,
darwinizminizle, naturalizminizle ve tanritanimazliginizla bütün
kâinati sömürdünüz. Ve halen sömürmeye devam ediyorsunuz.
Bu mânevî sömürünüzle Avrupa ve Amerika'yi da sömürmüs
oldunuz. Bu sömürülerinize hâlâ bir son vermeyecek misiniz?
Hâlâ insanliga gecmeyecek misiniz? Siz önce kendi cirkinliginize
bakip hâlâ güzellesmeye calismayacak misiniz? (Zencileri tenzih
ederim) onlarin karaligindan daha kara olan siyahliginizi agartma-
ya calismayacak misiniz?

Bu calisma icinde olmayan ve Allah'i inkârlariyla kâinatin anlamini
yakan, yikan ve hiclige savuran ve üstelik sözde "insan" ismini alan
varliklari, "kâinatin en büyük emperyalistleri" olmaktan baska bir
sey olarak görmem mümkün degildir.

Not: (Anonymus'un sorularina daha sonra cevaplamaya calisa-
cagim.)

Hüseyin Avdic

***

Anonymus Bey,

"Biz ateizm'de nimet, fayda bulduğumuz için ateist değiliz" demis-
siniz.

Tanrisizliga inanmak, "fayda ve zarari olmayan seylere tapmak"
gibidir ve puta taparligin modern seklidir ve bu da, "hice tapar-
lik"tan baska birsey degildir. Insan kendini bu bo$ inanctan, ger-
cek Tanri (Allah)in indirdigi Kur'an hakikatlariyla kurtarmaya
calismalidir.

Eger Tanri, insanin ruhunu yaratip: "Seni Ben yarattim ve Bana
ibadet etmeni istiyorum" deseydi ve o anda seytan da insan ruhu-
nun yaninda olsaydi, insan seytanin dürtüsüyle: "Yaratmasaydin!"
ve varliktan önceki yoklugunu unutup: "Yaratirken benden izin
aldin mi? Ben sana kul olamam!" diyecekti. Bu sözler karsisinda
Tanri da: "Eger Bana kul olursan, seni ebedî cennetime koyarim.
Yok, seytana kul olursan, sonsuz cehenneme atarim" diyecekti.
Tanri'nin bu ceza ve mükâfâti karsisinda da insan büyük bir ihti-
malle faydali olan $ikki sececek, zararli olandan da kacacakti
Faydasiz seylere inanan insanlara ben "akilli insan" diyemem. Za-
rarli seylere inanan insanlara da herhalde (sizi tenzih ederek söy-
lüyorum) "aptal" veya "deli" deriz.

Biz Kur'anlilar, Tanri'nin var oldugunu hem düsünüyoruz, hem i-
naniyoruz. Bu inancimiz da, arastirmasiz bir inanc degildir. Ama
halk cogunlugunun arastirmasiz inanci da, "gercek disi" bir inanc
degildir. Cünkü onlarin inancinin gercekligini (veya gerceksizligini)
tasdik eden âlimler ve evliyalar vardir. Hem insan sadece akildan
ibaret bir varlik degildir. O insanin bir de "kalbi" vardir. Kalb de,
sezgi ve ilham yoluyla aklin göremedigi bir cok seyi görebilir ve
bilebilir. Bunun icin siradan halk öyle uzun arastirma ve inceleme-
lere gerek ve ihtiyac görmeyebilir. Peki, "Tanritanimazlarin kalbi
yok mu?" Onlarin da var. Fakat onlar ya kalplerini i$letmiyorlar,
ya da inanmamaya sartlanmis olduklarindan kalpleri körelmis du-
rumdadir.

"Ama bir yetişkin olduğumda, çocukların niçin açlıktan, hastalıktan,
depremden kırıldıklarını, niçin sakat doğabildiklerini sorgular oldum.
Kutsal metinler bunlara cevap veremiyor" diyorsunuz.

Aclik, kitlik, depremlerin sebebini Kur'an aciklamis ve onlarin "bir
sinama" oldugunu ve "bu felâketlere sabredenlerin ödüllendirilece-
gini" bildirmistir.

"Sizin inancınız kanıta dayalı değil; kalbinize, yani duygularınıza
dayalı. Bana, somut kanıt yokken, duyguya dayalı inancın aklı
kullanmaktan daha 'iyi' olduğunu kim söyleyebilir?" demissiniz.

Bunun ziddini da biz size sorabiliriz!

Inancimiza kanit olarak Kur'an, kâinat ve akil bize yetiyor. Ben i-
nanmak icin bilim'den onay bekleyemem. Cünkü bilim, "aklin, bil-
mediklerini bilmeye calisma eylemi"dir. Bu eylem de kiyamete ka-
dar sürebilir ve aklin gücü de sInirlidir; madde ötesini göremez,
bilemez. Onun bu körlügüne ve gücsüzlügüne ancak Tanri bilgisi
yardim edebilir ve onun elinden tutabilir. Bu elden tutma olmazsa,
akil bir hictir, bilgisi olan Bilim ise yetersizdir.

Allah'in varligini, O'nun yardimi olmaksizin bulmada yetersiz olan
bir bilim ve akildan ben, "somut kanit" bekleyemem. Beklersem,
buna ömrüm yetmez. Oysa ben ölmeden önce varligimin nicinini
ve kime aitligimi bilmek isterim. Kur'an da bunu bana sagliyor.
Kalbim de Kur'ani sezgi ve ilhamla tasdik ediyor, onayliyor.

Kur'an: "Aklinizi kullanin, kafanizi calistirin" diyorsa, bunun ziddi
olarak "sorgulamamayi emretmesi" düsünülemez. Insan mesru o-
lan herseyi sorgulayabilir. Ama akli a$an (meselâ: Tanri'nin zatini
bilmek gibi) noktalarda insanin soru ve sorgulamalari, "haddini
a$mak" olur ve birsey elde edemez. Fakat insan bu merakindan
dolayi kinanamaz ve günahkâr olmaz. Ancak Allah'a yakismaya-
cak (O'nun oglu, kizi oldugu gibi) nitelemelerde insan hataya dü-
ser, hatasindan dönmediginde de sorumlu olur.

Ama Kur'anda gecen: "Bilmediginiz bir seyin pesine düsmeyin"
seklindeki sözleri kasdederek "sorgulamanin yasaklandigini" iddia
ediyorsaniz, o ayetin, ateistlerin yorumladigi gibi anlasilamayacagi-
ni bilmeli ve bizim gözümüzle yorumlamaya calismalisiniz. O ayetin
bizce yorumu ise: "Yapacaginiz bir i$i bilmeden yapmayin. Yeterli
bilgiyi elde ettikten sonra yapin" demektir. Ama Tanritanimaz din
düsmanlari bunun tam ziddini iddia ediyorlar. Onlarin Kur'an yoru-
mu(!) da kabul edilemez. Önce Kur'anli uzmanlarin yorumunu din-
lemek gerekir.

Siz ateistler, gercek inanca ulasmada sadece akli rehber tutuyorsu-
nuz. Biz Kur'anlilar ise, aklin yaninda kalbi de aliyoruz. Yani din ve
bilimi birlestirerek yolumuzu genisletiyor ve i$igimizi cogaltiyoruz.
Bunun icin cok genis ve cok aydinlik bir caddede yürüyor ve hede-
fe varabiliyoruz. Ateistler ise yalnizca akil ve onun ürettigi bilimle
yol almaya calistiklarindan, dar ve karanlik bir yolda yürümek zo-
runda kaliyorlar ve karsilarinda cikmaz sokaklari buluyorlar, sapi-
tiyorlar. Bu sapitmayla da bin bir türlü ideoloji üretiyor ve binler
belâya ugruyorlar. Bu belâlara ugramamak ve onlardan kurtulmak
icin aklin yanina kalbi, bilimin yanina da dini koymaktan baska
care yoktur. Aksi halde bilim ve akli terkedenler yobazliga, din ve
kalbi terkedenler de sapikliga düsmekten kurtulamazlar, kurtula-
madilar. Kurtulmak isteyenler: "Yoktur din ve bilimi birlestirerek
yürümekten baska cikar yol" demek zorundadirlar.

Hüseyin Avdic

***

Ateist Umut!

(Hitabima kizmayin, cünkü ateistsiniz. Alayli ve hakaretli
ifadeleriniz karsisinda baska bir hitap bulamadim. Siz de
bana "Kur'anist" diyebilirsiniz.)

"Evrenin yaratıcısı değilim. Bir canlı organizmayım. Benim
yaratıcı olmamam, bir yaratıcı olması gerekliliğini doğurmaz."
demissiniz.

"Bir yaratici olmasi gerekliligini dogurmaz"mis! Nicin dogur-
mazmis? Cünkü sizin Kur'ansiz akliniz kâinatin tek hakimidir.
Onun üstünde daha bilgini veya herseyi bilen Tanri gibi bir
kuvvet yoktur! Olmadigindan da baska önermeler bâtildir,
gercek dIsidir!

Halbuki "yaratik varsa, Yaratici da olabilir" ihtimalini elde
tutmaniz ve tek tarafli hareket etmemeniz gerekirdi... Ama
siz, inancsizliga sartlanmis oldugunuzdan ikinci ihtimali bas-
tan inkâr ediyor ve hakikattan sapiyorsunuz.

Cünkü elinizde, Allah gibi bir Yaratici'nin olup olmadigina
dair kesin bir bilginiz yoktur! Ama bizim hic degilse Kur'ani-
miz ve onun dogruluguna kanaat getirebilecek bir vicdanimiz
vardir.

"Gercegi bulmada tek yol bilim ve akildir" dediginiz müddetce
hakikata ulasamayacaksiniz ve ulasamazsiniz!

Hüseyin Avdic

***

"Umut" Rumuzlu Ateiste Cevap!

"Birincisi; yokluğun kanıtı olmaz. Birşeyin var olduğunu
iddia edenler kanıt göstermek zorundadır." demissiniz.

Eger "yoklugun kaniti olmaz" derken: "Tanri bir yoktur.
Yok olan icin kanit göstermek zorunda degilim" demek
istiyorsaniz, yaniliyorsunuz! Cünkü ortada, i$leyen bir
kâinat vardir. Bu da pekâlâ Tanri'nin varligini göstere-
bilir. Ama siz bunu, O'nun yokluguna delil(!) yapiyor-
sunuz. Biz ise, "varligina" delil yapiyoruz; "eser ustasiz
olmaz" diyoruz. Siz ise; "sizin [eser] dediginiz sey, ken-
di kendine tesadüfen olmustur; Tanri manri yoktur. Ol-
saydi, göz ile görülürdü. Görülmedigine göre, yoktur!"
diyorsunuz. Biz de bu durumda mantikî delili birakip
vahyî ve vicdanî delil olan Kur'ani gösteriyoruz. Siz,
bunu da kabul etmiyorsunuz!

"En nihayetinde inanıp inanmamak bir tercih işidir ama
işin içine vicdanı katıp duygu sömürüsü yapmayın lütfen"
demissiniz.

Maksadim "duygu sömürüsü" yapmak degil. Mantikî
delilleri reddettiginizi bildigim icin kisa yoldan "ikinci
delilim Kur'andir" demek istedim.

"Evrensel sonuçlara ulaşabileceğiniz tek materyal man-
tıktır. O yüzden İslamiyeti ya da diğer dinleri mantıkla
değerlendirmelisiniz" demissiniz.

Eger insan sadece akildan ibaret bir varlik olsaydi,
sizin bu MANTIKinizi kabul ederdim. Ama insanin
bir de "KALP"i var. Bu kalbin de bin türlü mânevî
ihtiyac ve istekleri var. Siz de bu istekleri görün. Ve
onlari "MANTIK"la karsilayamayacaginizi kabul edin.
Yani kalbin isteklerini mantik doyurmaz.

"Hiçbir insan vicdanının İslamiyet de dahil hiçbir dine
inanmayı emredecek kadar katılaşmadığını sanıyorum"
demissiniz.

Bu sizin bir "saniniz" olmaktan öteye gidemez. SANI ise,
gercegin yerini tutamaz. Vicdan, dine inanmakla katilas-
maz; inanmamakla katilasir.

Özetle, verdiginiz cevapta hakli oldugunuz noktalar var-
sa da, ateizminizi hakli bulmuyorum ve sizi haksizlik icin-
de görüyorum. Allah'i inkârinizi da bir "zulüm" olarak
kabul ediyorum! Keske bu zulmünüzden kurtulabilseniz!

Hüseyin Avdic

***

Tuncay Bey,

Ben de tesekkür ederim...

Asagidaki sözlerim herkese:

Belki de bir kac gün sonra terkedeceksin $u güzel dünyayi.
Din degilse nedir, ya$amakta oldugun hayatin anlami?
***
Demelisin:

"Dünyali ol hep" dersen, olamam; cünkü hep dünyada kalamam.
Madem kalamam; o halde âhiretsiz olamam, dinsiz kalamam!

Hüseyin Avdic


Zaman: Yeni Cag'in dokuzu, Ocak ba$i.
Mekan: Avrupa.
Makam: Hak ve Hakikat.
Boyut: Muranizm.

YAYINLAYAN
AVRUPA MURANISTLERI
* * *

MEHDİ VE MESİH GELECEK Mİ?

MEHDI VE MESIH GELECEK MI?

gercekleri gösteren ALLAH in adiyla

Cevap: Kur'anda, Mehdi ve Mesih'in gelecekligiyle ilgili
kesin ve acik bir ayet yoktur. Fakat gelmeyecekligi ile
ilgili de kesin bir ayet yoktur. Kesin bir ayet olmadigin-
dan, Mehdi ve Mesih'in gelecekligine inanmayanlarin,
hadîslere dayanarak onlarin gelecekligine inanmakta
olanlari, "mü$riklik" ve "kâfirlik"le suclamaya haklari
yoktur.

Mehdi ve Mesih'in gelecegini haber veren Hadîslerin
"uydurma" olup olmadigi ise, $üphelidir, tartisilabilir.
Bu konuda da kesin bir bilgi olmadigindan ve olmadik-
ca, herkes inancinda hürdür. Kimse kimseye engel
olamaz, baskasinin üzerinde baski kuramaz!

Ama biz "Avrupa Muranistleri", onlarin geldigine ve
gelecegine inanmaktayiz.

Zaman: Yeni Cag'in dokuzu, Ocak ba$i.
Mekan: Avrupa.
Makam: Hak ve Hakikat.
Boyut: Muranizm.

YAYINLAYAN
AVRUPA MURANISTLERI
* * *

ARALIK (DEZEMBER) AYINDA YAYINLANMIŞ BİLDİRİLERİMİZ:

2008 yilina ait

EKIM (OKTOBER) AYINDA YAYINLANMIS BILDIRILERIMIZ:

TEOLOJiK SORU VE SORUNLARA CEVAPLAR 2

İ L İ Ş K İ N A M E

B A R I Ş N A M E

...VE AMERiKA BUNDAN SONRA NE YAPACAK?

ABD'NiN IRAK ZAFERiNE ÜZÜLMELi MiYiZ?

D A R B E N A M E

ALEVi KARDEŞLERiMiZE GEÇMiŞ OLSUN!

ALLAH HAKSIZLIK YAPAR MI?

ATEİSTLER KUR'ANA VE YARATILIŞA İTİRAZ EDİYOR!

İ R A N N A M E

ANTi-ANTiDiYALOG-NAME

BEDiUZZAMANNAME

M E H D i N A M E 1

M E H D I N A M E 2

MEHDi'Yi iNKÂR CABALARI BOŞUNADIR!

D i N N A M E

DOĞUM YAŞAM VE ÖLÜM GERÇEKLERİNİN AÇTIĞI YOL VE BU YOLUN SONUNDA KARŞILAŞTIĞIMIZ GERÇEKLER

E V R İ M N A M E

E M I R N A M E

RUH HAKKINDA BILINMEZ SIRLARIN ACIKLANMASI

H E S A P N A M E

Y A R A T I Ş N A M E

DiN, BiLiM VE AKIL KONULARI

TANRI NEDiR VE KiMDiR?

TASAVVUFÎ GÖRÜS, MATERYALIST GÖRÜS VE

PE Y G A M B E R N A ME

GÖRMEMEK OLMAMAYA DELIL OLMAZ!

"ALLAH, KENDINDEN DAHA GÜCLÜ BIR VARLIK YARATABILIR MI?"

A T E i S T N A M E

İNANC YOLUNDAKİ BİR BAYANA CEVAPLAR

ÖRTÜNME HAKKINDA BiR BAYANA CEVAP

TARIKAT VE REFORM

TEMELİN TEMELİ NEDİR?

VAHY, ILHAM VE MADDE ILE ILGILI KONULAR

YARATIŞIN AMACININ İNSAN OLUŞUNDA BİR SAÇMALIK YOKTUR

EVRENİN FORMÜLÜ NEDİR?

BİGBANG TEORİSİ YIKILDI YIKILIYOR!

İLETİŞİMNAME

HAKKIN SAVAŞÇILARINA DUYURU!

KUR'ANLILARLA BiR HASBiHAL

B E Y A N N A M E

TAVUK MU YUMURTADAN CIKAR, YUMURTA MI TAVUKTAN?

AVRUPA MURANiSTLERi CEVAPLIYOR!

BAYAN BiR YAZARA CEVAP

BiLiNMESi GEREKENLER

C U M H U R i Y E T NAME

ÇAĞIN SÖZÜ

CEMAAT VARSA DEMOKRASi YOK MUDUR?

U Z L A Ş M A N A M E

H Ü K Ü M N A M E


++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++

2008 yilina ait

KASIM (NOVEMBER) AYINDA YAYINLANMIS BILDIRILERIMIZ:


KURANiST HABER'DEN HABERLER

İ Ş G A L N A M E/ S I R A İ R A N' D A

Ö T A N A Z i N A M E 2

EY KUR'ANLI TÜRK MiLLETi! SENiN GÖREViN...

EY FiLiSTiN HALKI!

ERMENİ İDDİALARI HAKLI MI? VE ALLAH'IN MEHDİSİ MEHMED NUR'AN'IN HALİFELİK İLÂNI

AŞIRI SOL'A MESAJ VE "OPERASYON KURTULUŞ"

İSLAMÎ ÖRGÜTLERİ KAPATMAYA ÇALIŞAN ALMAN VE AMERİKAN MAKAMLARINI UYARIYORUZ!

HÜSEYİN AVDIC CEVAPLIYOR: "KÂİNAT BİR ALGI VE HAYAL DEĞİL YARATILMIŞ GERÇEKTİR"

ALLAH'IN MEHDiSi MEHMED NUR'AN DiYOR Ki:

ALLAH'IN MEHDiSi MEHMED NUR'AN CEVAPLIYOR

HADiS AYIKLAMADA DiYANETE UYARI!

ELiNDEN TUTULMAYAN BiR AKIL HiÇTiR!

N A M E-i E L-K A i D E

T Ü R B A N N A M E

E Y L Ü L N A M E

BiR GAZETECiYE MEKTUP

DiNDEN UZAK OLANLARA DUYURU!

A-B/N A M E-B i R L i K N A M E

!AVRUPA BIRLIGI ÜYELERINE UYARI!

YASAKÇI LAİKLERE ÇAĞRI

Y A L A N N A M E

X N A M E

HABiL'LE KABiL'iN MÜCADELESi VE DEMOKRASi KATiLLERi

ÜLKELER VASiYETNAMESi

T E R Ö R N A M E

KUR'ANİZMİN YÖNETEN VE YÖNETİLENLERE ÇAĞRISI

TÜRKİYE'DEKİ BAŞÖRTÜSÜ YASAĞI LAİKLİĞE AYKIRIDIR!

G A Y B i Y A T N A M E

ÖFKESi FRENSiZ ÖĞRENCiLERIN KATLiAMINI ÖNLEMEK iÇiN

MASONLARIN DiKKATiNE!

LAiKCiLERiN GELECEGi VE HALKIN ÖZGÜR iRADESi

LAiKÇiLER iSTEMESE DE!

O B A M A N A M E

L A i K L i K N A M E

KUR'ANSIZ HADÎS, HADÎSSiZ KUR'AN OLUR MU?


Avrupa Muranistleri


++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++

2008 yilina ait
ARALIK (DEZEMBER) AYINDA YAYINLANMIS BILDIRILERIMIZ:

YASAR NURI ÖZTÜRK'E MEKTUP
ISRAIL YÖNETIMI'NE ACIK UYARI
ARIEL SARON'A GÖNDERILMIS BIR MEKTUP
(YILBASI KUTLAMALARI IMANDAN CIKARIR MI?)
YAZARIMIZ HÜSEYIN AVDIC CINLERIN MEKANINI ACIKLIYOR
AVRUPA INSAN HAKLARI ÖRGÜTÜNE VE ISLAMLI ORTADOGU
ÜLKELERINE MESAJ
CÖZÜMNAME
EY DÜNYA IRKLARI
KADININ MIRASTAN ALACAGI PAY HAKKINDA (YENI HÜKÜM)
HELLO AMERICAN HER RESCUE IS IN KORANISMUS
PAPA KUR'ANLILARA BIR ÖZÜR BORCLANMISTIR
KURBANLA ILGILI BEYITLER
ATEISTLER KUR'ANI NICIN YORUMLAYAMAZ?

Bu bildirilerimizi, sol taraftaki "2008"
linkine tiklayarak görebilirsiniz.

Avrupa Muranistleri