Freitag, 23. Januar 2009

ATEİSTLERİN İLÂNI HAKKINDA

(Bu bildiri, yazarimiz Hüseyin Avdic'in, 2009'da
mustafaakyol.org sitesinde ateist tartismacilara
verdigi cevaplardir.)

ATEISTLERIN ILÂNI HAKKINDA

kendinden baska ilah olmayan ALLAHin adiyla

Ingiltere'de bir grup ateist, parali ilân verip, belediye
otobüslerine: "Muhtemelen Tanri yok" ibaresini yaz-
dirmislar.

"Muhtemelen Tanri yok"un zid anlami: "Muhtemelen
Tanri var" demektir.

Bilimin bu konuda kesin bir delili olmadigindan, Tanri'
ya inanmak istemeyen bilim adamlari iki ihtimal orta-
sinda kalmistir. Akilci ve bilimci ateistler ise, bu iki
ihtimalin negatif yönünü almislar ve pozitif yönüne kar-
si cikmislardir. Bu karsi cikislariyla da akil ve bilime
ters düsmüslerdir ve düsmektedirler. Akil ve bilime ta-
raftar olduklarini iddia ettikleri halde, bu taraftarliklarina
ters düsen ateistlere, Tanri'nin varligini isbat icin kevnî
ve mantikî deliller getirmeye calismak bo$ bir gayrettir.
Cünkü inanmamaya sartlanmis olduklari icin her gös-
terilen delile bir bahane bulacaklar ve ellerindeki kara
boyaya batirilmis firca ile gerceklerin üzerini kapatacak-
lardir ve kapatmaktadirlar. Tabii onlarin bu cabasi da
bo$a cikmaya adaydir. Zira "günes balcikla sivanmaz"!

***

Kesinlige Ulasmak Istersen

"Muhtemelen Tanri yok" demek, "Muhtemelen Tanri var"
demektir.
Kesinlige ulasmak istersen, Kur'ana inanman gerektir.

***

Senin Kisa Aklina Dayanmamistir

Sen inkâr etsen de, inkâr etmesen de vardir Tanri, birdir
Tanri.
Cünkü senin kisa aklina dayanmamistir evrenin imari!

***
Atomlarla Yapmistir

Akilsiz atomlar yapmamistir, yapamaz akli.
Atomlarla yapmistir akli, cok bilgili Tanri!

Hüseyin Avdic

***

ATEISTLERI HATAYA DÜSÜREN NEDIR?

Tanri'ya inanc konusunda ateistleri hataya düsüren, kendi
akillarina güvenmeleri ve akli "hersey" olarak görmeleridir.
Halbuki akil, insan icin "cok sey"dir, ama "hersey" degildir.
Cünkü akil, "dünya tabiatli"dir. Nasil dünya, günes olmazsa
karanlikta kalirsa; din i$igi olmadiginda da akil zindanda
kalir, etrafini göremez. Bilimle elde edilen i$ik ise, bir mum
isigi kadardir; cevresini aydinlatamaz, insanin sadece önünü
aydinlatir. Ama din i$igi ise, bütün gecmis ve gelecek zaman-
lari birden aydinlatir. Bu aydinligi da, Kur'ana inananlar kaza-
nir. Inkâr edenler de, bilimin mum i$igiyla yetinmek zorunda
kalirlar. Ve kaliyorlar...

Big Bang Teorisi'ni ele alalim. Bu bir "teori"dir. Evrim Teori-
si"ni ele alalim. Bu da bir "teori"dir. Yani pozitif bilim seviye-
sini kazanmamislardir. Yani "yarim bilimler"dir. Isbatlanmamis
böyle yarim bilimlerle Tanri'yi yok saymaya kalkmak, kimsenin
haddi olmamali.

Bunun icin biz Kur'anlilar; "Tanri'yi inkâr ederseniz, atese atila-
caksiniz, ebedî hapse mahkûm olacaksiniz" demek zorundayiz.
Bu zorunlugu da ateistleri sirf korkutmak veya baski altinda
tutmak icin yapmayiz. Cünkü bu bizim görevimizdir. Eger bu
görevi yerine getirmezsek, yarin ateistler öldüklerinde ve tekrar
diriltildiklerinde Tanri'nin verecegi ceza karsisinda: "Bizim bun-
dan haberimiz yoktu" diyebilirler. "Hem bize bir elci gönderip
olacaklardan haber vermedin, hem de bizi tutup atese atiyorsun.
Bu mu Senin adaletin?" dememeleri icin, "inanclilar icin cennet,
inancsizlar ve inkârcilar icin de cehennem bulundugunu" bildir-
memiz gerekiyor. Bu bildirimize ister inanirlar, ister inanmazlar.
Bu, onlarin bilecegi i$tir. Biz görevimizi yapariz. Bu görev, bir
baski ve korkutma olarak görülmemelidir. Uyari olarak kabul
edilmelidir.

Ey ateist!

"Ateistleri hataya düsüren, akli 'hersey' olarak görmeleridir"
dedik. O söz yarim kalmisti. Diger yarisi da $udur: Sen, akildan
ibaret bir varlik degilsin. Senin bir de kalbin var. Kalbini de ca-
listirmalisin, aklini calistirdigin gibi. Eger aklini kalpsiz olarak
kullanirsan, Tanrisal gercege ulasamazsin. Simdi ulastigini
düsündügünü zannettigin gercek(!) ise, yani inancsizligin; Tanri'
ya tersinden ulasmaktir. Bu ters ulasim da, seni "inkârci" yapi-
yor. Kalbini de kullanmayi ba$arirsan, düz gercege varabilirsin.
Yani, "Tanri olabilir" ihtimalini de elde tutup, kalbini O'na acma-
li ve O'nu aramalisin. I$te ancak bu arayisin ve O'nu bulusun
seni gercek insanliga ulastirabilir. Bu ulasim ve kavu$um olmaz-
sa, sen bir HICsin! Hiclige razi degilsen, yolun acik olsun...

Hüseyin Avdic

***

"Yarim Bilim" Gercekten Eder!

"Yarim hoca insani dinden, imandan; yarim doktor da
candan eder."
Yarim aydin insani insanliktan, "yarim bilim" de
"gercek"ten eder!

***

Atomlar Yaratmaktan Ne Anlar?

Tabiat, "yaratmaz"; tabiatta "yaratilir" canlilar.
Yaratan; herseyi bilen, gören, gücü yeten Tanri'dir.
Bilincsiz atomlar, hayat verip ya$atmaktan ne anlar?

***

Tanriniza Sorun

Ey tesadüflerin yarattigi(!) ateistler, evrimciler!
Tanriniza sorun, "sizi nicin yaratmis?" versin bir haber...

***

Olusum Olur Bosuna

Zaman yetmez; kâinatin tesadüfen, kendi kendine
olusumuna.
Yetse bile, onu yönetecek bir güc olmazsa, olusum
olur bosuna.

***

Ateist Denen Tesadüfat!

Biz diyoruz: "Bilgili Tanri yaratmistir, [bilgiyle] yaratilmistir
i$leyisteki su görünen kâinat."
"Hayir, bilgisiz atomlar yapmistir, bilgisizce tesadüfen
olusmustur" diyor, ateist denen tesadüfat!

***

Nerden Bilsin Darwinist!

"Bir fayda buldugumuz icin ateist olmadik" diyor,
bir evrimci ateist.
"Faydasiz seylere tapma"nin, "hice tapmak" oldugunu nerden
bilsin darwinist!

Hüseyin Avdic

***

"AKIL HERSEY DEGILDIR" DEMEK NE DEMEKTIR?

Hersey akilla hallolmaz demektir. Cünkü akil; bilmek, bulmak
ve anlamak icin bir "alet"tir. Bu aletin sahibi ve kullanicisi da;
"ruh" tur. Ruh ise, bedenin "yöneticisi"dir. Bu gözle görülmez
yöneticinin mahiyeti ise; bedenin yönetim kanunlarini iceren
bilincli ve hayatli, i$insal bir programdir. Bu program da, Ya-
ratici tarafindan yapilmistir. I$insal program olan ruhun sag
kolu kalp, sol kolu da akil'dir. Yani aklin saginda kalp, üstünde
de ruh vardir. Yani akil bedenin tek hâkimi degildir. Ancak ru-
hun sol koludur.

Aklin gücü ve SINIRI ne kadardir?

Ruhun bir kolu ve kalbin bir e$idi olan aklin gücü ve uzunlugu,
ancak kâinatin nasil yapilip i$ledigini anlayacak kadardir. Tek
ba$ina bunun ötesine gecmeye gücü yoktur. Cünkü akil, mad-
dede mahpustur; madde ve kâinati a$amaz. Madde ve kâinati
a$abilecek kuvvet ise, aklin efendisi olan ruh'tur. Cünkü ruh,
maddenin hâkimidir. Maddeye hâkim olan ruh, madde ötesine
gecebilir, kâinati a$abilir. Tabii bu a$ma icin de dinin yardimina
muhtactir.

Ateistlerin en büyük iki hatasi nedir?

Ateistlerin en büyük iki hatasindan birincisi; akla tapmak, ikin-
cisi de; Kur'ana inanmamaktir. Yani her seyi akilla cözebile-
ceklerini zannederler ve eksik bilimleriyle Kur'andaki hakikat-
lari uyusturamayip onlari inkâr ederler. Fakat onlarin bu inkâr-
lari gecersizdir.

Cünkü inanc sahasinin uzmani degildirler ve bu sahanin uzma-
ni olmalari da mümkün degildir. Cünkü meseleye sadece akilla-
riyla yaklasirlar. Kalpsiz akil ise; kördür, mâneviyati göremez;
din konusunda kendisine bildirilmedikce bir sey bilemez.

Din konusunun uzmani olan bir evliyanin kalp gözü aciktir.
Kalp gözü acik olan bir evliya ise, bilim adamlarinin göreme-
digi ve göremeyecegi cok seyi görür, bilir; ruhen madde ve
kâinat ötesine gecebilir. Ayrica Allah'tan aldigi ilham, bilgi ve
i$ikla da görünmez Allah'i iyi görür ve bilir.

Bunun icin bilimsel hic bir delil olmasa bile Allah'in varligi ke-
sinden kesindir. Bunun $ahidi de (ruhlarina selam olsun) gec-
mis 124 bin Peygamber'dir. Onlarin $ahidi de yüz milyonlar
evliya'dir. Bunlarin $ahidi de günümüzün onlarca belki yüzler-
ce yeni evliyasidir.

Bir evliya ise, (din ve inanc konusunda) yüz bilim adamindan
daha degerlidir. Cünkü evliya, bilimcilerin sahip olduklari ilim-
lerin bir özetine de sahiptir. Ayrica evliyalarin mucize ve kera-
met sahibi olduklarini da unutmayalim. Bunun icin (Allah dos-
tu ve adami olan) evliyalar, ilahiyatcilarin da üstündedir. Cün-
kü evliyalar, Allah'tan bilgi ve i$ik alir. Ilahiyatcilarin cogu ise,
Allah'tan ilham bile almazlar ve onlarin icinde Allah'a inanma-
yanlar bile bulunabilir.

Demek, sahip olduklari evrensel bilimlerle inanclilari maglup
etmeye calisan ateistlerin, Tanri tanimazlarin din konusundaki
delil ve iddialarina itibar edilemez. Cünkü kalpsiz bilim ve aklin
cüce boyuyla Allah'a ulasilamaz. Inanclilar ancak kâinatin ya-
pilis ve i$leyeyisi hakkinda onlardan mâlumat alabilirler. Ama
inanc konusunda onlar, yanlis kapi ve adrestirler.

Bir ateist, gercegi gercekdISI, gercekdISIyi da gercek olarak
gösterecek kadar cerbeze icindedir ve aklini âdeta tersinden
i$letir ve durmadan $üphe üretir. Bu yüzden Allah'in varligina
ve birligine delil olan kâinattaki herseyi, O'nun yoklugu(!)na
delil yapmaya calisir. Bu calismasini da bilim ve felsefeye da-
yandirir. Böylece bilim ve felsefeyi de dinsizlestirmis olur. So-
nucta inanclilar da dinsiz bilim ve felsefeye dost degil, düsman
olurlar. Bu düsmanliga meydan vermemek icin, bilim ve felse-
feyi, dinsizligin âleti olmaktan cikarmak gerekiyor.

Not: Ateistlerle inanc konusunda bilimsel tartismaya girecek
olan Kur'anlilar, ancak yukaridaki gercekleri elde tutarak tarti-
sabilirler.

Hüseyin Avdic

***

(MÂNEVÎ YÖNÜYLE) KALP NEDIR?

Kalp, ilk basta ruhumuzun "sag kolu"dur. Akil; bilme, bulma,
anlama âleti oldugu gibi, kalp de; duygu, sevgi, sezgi ve inanc
âletidir. Aklin, kâinatin icinde dolasabilecek ve son sinirina
kadar gidebilecek bir kabiliyeti varken, kalbin; kâinatin ötesi-
ne gecebilecek, mânevî ve görünmez âlemlere acilabilecek,
Allah'i görebilecek bir kabiliyet ve özelligi vardir.

Aklini dogru i$leten insanlar, dogru bilgiye; kalbini dogru i$-
leten insanlar da dogru inanca ulasirlar. Tabii bu dogru i$letim
icin de insanin bir rehbere ihtiyaci vardir. Bu rehber de, insani
yaratan Ilah'in gönderdigi bir Kitap ve Elci olabilir. Elci'nin
Tanri'dan aldigi haberin özeti ise; Hak ve Adalet ve Namus
(Bakiniz: DÜZENNAME/AHIRUZZAMAN. Google'de veya
www.kuranisthaber.blogspot.com'da aranabilir.), iyilikci ve
güzel ahlâkli olmaktir.

Aklini dogru i$letenler, iyilige; kötü i$letenler ise kötülüge va-
rir, belâya ugrarlar. Hic i$letmeyenlerin üzerine de pislik ya-
gar.

Kalbini dogru i$letenler ise; güzel inanca, sevgiye ve Allah'a
ulasirlar. Kötü i$letenler de; inancsizliga, nefrete ve ateizme
varirlar

Aklini i$letip kalbini kilitleyenler; sadece görünen kâinati gö-
rürler, görünmez âlemlere gecemezler ve $üphede kalirlar.
Tabii bu da, "gercege tam ulasamamak" demektir ve karan-
likta kalmaktir.

Kalbini calistirip aklini durduranlar da; yobazliga, cehâlete
düserler, normaliteyi kazanamazlar, dengeli olamazlar.

Ancak kalp ve aklin birlikte i$letimiyle insan gercege ulasa-
bilir ve aydinligi kazanabilir. Bu da, Kur'anin ve onu ögrete-
cek Büyük Ögretmen'in rehberligiyle mümkündür.

Allah'i, Kitab'i ve Peygamber'i pesinen inkâr edenler ise,
kalplerini hakka ve hakikata kapatmis ve kilitlemis kimseler-
dir. Bu kimseler ne kadar bilgili ve bilgin olurlarsa olsunlar
asla tam gercege ulasamayacak ve gelmisleri, gecmisleri
ve gelecekleri daima karanlik icinde kalacaktir. Bir kör ve
sakat gibi mânen kusurlu ya$ayacak, gercek mutlulugu bula-
mayacaklardir.

Kurtulus icin ise, kalbin kilidini kirmak ve Allah'a ucmak ge-
rekir. Öyle ise kilidi kir, uc ve kurtul! Kurtulamiyorsan; "Al-
lahim, Sana varmama engel olan perdeleri yirt at, beni kur-
tar!" de, yalvar. Iste o zaman kalbinin nasil i$ledigini ve i$-
letildigini göreceksin.

Not: Aklini kalbinden cok i$letenlere "Filozof"; kalbini aklin-
dan cok i$letenlere de "Evliya" denir. Kalp ve aklini birlikte
i$letenlerin en büyügüne de, "Peygamber" denir.

Hüseyin Avdic

Zaman: Yeni Cag'in dokuzu, Ocak ortasi.
Mekan: Avrupa.
Makam: Mücâdele.
Boyut: Muranizm.

YAYINLAYAN
AVRUPA MURANISTLERI
* * *

Keine Kommentare: