UKRAYNA SAVAŞIYLA İLGİLİ DURUM TESBİTİ VE RUSYA'NIN SUÇLULUĞU!
hak ve
adâleti çiğneyenleri cezâlandıracak olan tekTANRInın adıyla
Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısıyla ilgili bir durum tesbiti yapmamız gerekiyor. Yapacağımız bu
tesbitte kimin suçlu kimin suçsuz olduğunu göstermek ve suçlu ülkenin hakettiği cezâyı bildirmek istiyoruz.
Rusya,
hukuk önünde kendini haklı çıkaracak geçerli bir delili olmaksızın
Ukrayna'ya saldırdı ve bu ülkeyi işgal etmeye çalışmaktadır. Fakat bu çalışmayla Rusya yönetimi ve ordusu çok büyük bir suç işlemektedir.
Bu suçun durdurulması ve suçlunun da cezâlandırılması gerekiyor. Ama bu durdurmayı ve cezâlandırmayı kim yapacak?
Amerika
Birleşik Devletleri'nin
Rusya'yı durduracak gücü
var. Fakat bu gücünü devreye sokmuyor. Belki savaşı büyütmemek için Rusya'ya engel olmaktan kaçınmaktadır. Fakat (içinde bir korku bulunan) bu kaçınmayla ABD, Ukrayna'yı Rusya'ya yem yapmaktadır. Onun bu eksi hareketi ise onunla
müttefiklik yapan ülkelerin güvenini yok etmektedir. Bundan sonra hiçbir ülke ABD'ye güvenmeyecektir. Bu
güvensizlik durumu da onu yalnızlaştırır. Bu yalnızlaşma da onun
gücünü eksiltir.
NATO ise,
Rusya'ya karşı harekete geçmeyerek anlamını
kaybediyor. Acaba, Rusya bir NATO ülkesini işgal etmek istese, NATO harekete geçer mi? Yani Rusya'ya karşı savaşmayı göze
alabilir mi? NATO bu konuda olumlu bir harekette bulunma iradesi gösterebilecek
gibi durmuyor. NATO Rusya'yla savaşmaktan kaçıyor. NATO bu haliyle: "Benim gücüm
ancak zayıf ülkelere ve terör
örgütlerine yeter, Rusya'ya gücüm yetmez" demektedir. Tabii NATO bu hal
diliyle de kendi anlamını yok ediyor. Acaba NATO bir hiç midir? NATO'da olan ülkeler güvende
midir?
Şimdi de Rusya'ya
bir ayna tutalım ve bu aynada
Vlamidir Putin'in kendisini seyretmesini sağlamaya çalışalım.
Acaba bütün
dünya devletleri toplansa ve Rusya'ya "sen bizim güvenliğimizi tehdit ediyorsun" deyip onu işgal etmeye çalışsa nasıl olur? Yani o
devletlerin kendilerini güvensizlikte hissetmeleri, onlara Rusya'yı işgal etme
hakkı kazandırır mı? Elbette ki kazandırmaz! Aynı şekilde
Rusya'nın da kendini
güvensizlikte hissetmesi veya güvenliğini sağlama almak istemesi, ona Ukrayna'yı işgal etme
hakkı kazandırmaz. Çünkü Ukrayna, Putin'in babasının malı değildir.
Rusya'nın güvenliği önemliyse, Ukrayna'nın güvenliği de önemlidir. Bu önem sebebiyle de
Ukrayna NATO'ya girmek isteyebilir. Bu onun hakkıdır. Rusya
nasıl kendini "bağımsız"
kabul ediyorsa ve bu bağımsızlığına tecavüz edilmesini kabul etmiyorsa, Ukrayna da bağımsız bir
ülkedir ve bağımsızlığına tecavüzü kabul edemez. Eğer bağımsızlığına tecavüz edilmişse, bu tecavüze karşı savaşır.
Dolayısıyla
Ukrayna'nın kendini savunması onun hakkıdır. Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısı ise haksızlıktır. Haksızlıkta olan
Rusya çok büyük bir suç işlemektedir.
Bu suç ise, adâletin gereği olarak bir cezâyı gerektirmektedir. Putin'e ve yönetimine
verilecek cezâ ise: Haksız saldırı sebebiyle
Putin'in ve ordusunun Ukrayna'da yaptığı her öldürme bir cinayettir. Bu cinayetler de Putin'in idam edilmesini
gerektirir. Uluslararası tarafsız ve bağımsız bir
mahkeme, Putin'in tutuklanmasını emredebilir. Ayrıca Rusya yönetimi, Ukrayna'da yapmış ve yapmakta olduğu yüzmilyarlarca dolarlık tahribatın bedelini de ödemek zorundadır.
Bütün dünya
devletleri Putin'in ve yönetiminin haksızlıkta olduğunu görmeli, kabul etmeli ve toplu halde
onu protesto etmelidir.
Eğer Putin ve yönetimi kendilerini haklı çıkaracak hukuksal geçerli bir delilleri varsa, bunu Birleşmiş
Milletler'de açıklasın. Bir delilleri yoksa, cezâlarını kabul
etsinler ve gerekli mahkemeye teslim olsunlar. İşgallerini de derhal sonlandırsınlar. Şu anda bütün dünya devletlerinin toplanıp Rusya'ya savaş açma hakları vardır. Bu hakkın kullanılmasını istemezse,
Rusya yönetimi Ukrayna'daki işgalini ve
saldırısını durdursun ve geri çekilsin.
Eğer gerekenler yapılmazsa, Rusya'yı ve yönetimini cezâlandırmak; evrenin ve Rusya'nın gerçek sahibi yüce Tanrı'ya kalır. Yüce Tanrı da Rusya'nın kafasını bir
meteorla kırar. Rusya ve
yönetimi, kafasının kırılmasına hazır mı?
Rusya ve
yönetimi, kafasının kırılmasını istemezse,
Ukrayna'dan çekilsin ve orada
verdiği zararın bedelini ödesin.
Rusya ve
yönetimi hakka ve adâlete teslim olmak zorundadır. Hakka ve adâlete teslim olmayanların ülke ve millet yönetme hakları yoktur. Bu hakka sahip olmadıkları halde yönetimden çekilmeyenler kendilerini haydutlaştırmış olur. Haydutların hakkı ise yokedilmektir!
İmza: Mehdiyet ve
Hilâfet Makamı.
Not 1: Halk
düşmanı Diktatör Beşar Esad'ın dâvetiyle Suriye'ye girmiş olan Rusya'nın hak ve adâletin gereği olarak görevi, diktatör Esad'ın elini tutup onun kötülüğünü engellemek ve Suriye halklarını korumaktı. Ama Rusya yönetimi tam bunun aksini
yaparak hak ve adâleti çiğneyip yarım milyondan fazla masum Suriyeli sivil
halkların katledilmesine,
10 milyon vatandaşın göçe zorlanmasına ve Suriye'nin yarısının yıkılmasına
yardım etti. Bu yardımla Rusya yönetimi çok büyük bir kötülük kazandı. Putin bu kazanımla bir "kötülükler kralı" oldu. Putin şimdi bu krallığını Ukrayna'da
taçlandırmaya çalışıyor.
Rusya
yönetiminin yüzbinlerce masum Suriyeliyi katlederek kazandığı stratejik liman, Rusya'yı acaba daha güvenli hale mi getirdi?
Rusya, limanlar ele geçirerek, ülkeler işgal ederek
daha güvenli hale gelmez. Çünkü bütün ülkelerin gerçek güvenliği Tanrı'nın
elindedir. Yüce Tanrı da, hak ve adâleti
çiğneyen ve kötülük eden ülkeleri yıkar, mahveder. Kötülük içinde olan Putin de, İsrail oğullarına zulmeden Firavun'un akibetine bir baksın, kendine gelsin, kötülüğü bıraksın. Kötülüğü bırakmazsa,
Tanrı'nın darbesi yakın demektir. Tanrı'nın darbesini
yiyecek bir Rusya ise mahvolur! Rusya güvenliğini Tanrı'da aramalıdır. Bunun için de Putin'in Ukrayna'dan uzaklaşması gerekiyor.
Not 2:
Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısı hukuksal olsaydı, ona yapılan yaptırımlar
gayrimeşru olurdu. Fakat
Rusya'nın saldırısı haksız olduğu için ona yapılan yaptırımlar da
haklılık kazanıyor. Rusya'ya yapılan yaptırımlar ancak
işgalden vazgeçildikten sonra kalkabilir.
Not 3:
Ukrayna'ya saldırarak suç işlemiş olan Putin eğer Savaş Suçları
Mahkemesi'ne teslim olmayı kabul
etmezse, ABD'li senatör Graham'ın sözleri
haklılık kazanır. Onun sözleri haklılık kazandığında ise Putin'in hayatı tehlikeye girer. Bu tehlikenin ortadan
kalkması için Putin'in, ordusunu Ukrayna'dan derhal çıkarması gerekir.
Not 4:
Ukrayna ordusu silah bırakmak zorunda değildir. Silah bırakması ve geri çekilmesi gereken Rus ordusudur.
Not 5: Bir
ülkenin bir ülkeye, aralarında bir
anlaşma olmadan ve bu
anlaşma bozulmadan saldırma hakkı yoktur. Dolayısıyla Rusya
ile Ukrayna arasında "Ukrayna'nın NATO'ya girmeyeceğine (veya başka bir konuya) dair" yapılmış bir sözleşme olmadığından Rusya'nın Ukrayna'ya saldırı hakkı olamaz.
Saldırı hakkı olabilmesi için yapılmış bir sözleşmenin çiğnenmiş olması gerekir. Ukrayna herhangi bir sözleşmeyi çiğnememiştir. Rusya haddini bilmelidir!
Avrupa ile
Rusya arasında bir Güvenlik
Sözleşmesi yapılması gerekiyor. Bu sözleşmede Avrupa'nın güvenlik sınırları ile Rusya'nın güvenlik sınırları belirlenmelidir. Rusya'ya sınırdaş olan ülkeler Rusya'nın güvenlik alanıdır. Avrupa
bu sınırdaş ülkeleri
NATO'ya alamaz ve almamalıdır. Rusya'ya sınırdaş olmayan ülkeler de Avrupa'nın güvenlik alanıdır. Rusya da
bu ülkeleri kendi paktına alamaz, onları işgal edemez.
Sınırlar çiğnendiği takdirde savaş kaçınılmaz olur.
Rusya işgalini sonlandırdığında ve bir daha saldırmayacağına dair söz verdiğinde, Ukrayna da NATO'ya girmeyeceğine dair söz vermelidir.
Not 6:
Rusya Başkanı Putin haksız bir savaşa kalkıştığı ve bu savaşta 10 binden fazla
askerini heder ettiği, Ukrayna'nın da sivillerini ve savaşçılarını katlettirdiği ve ülkeyi de harabettirdiği için çok büyük suç işlemiştir. Bu suçun karşılığı ise onun görevden alınması ve cezâlandırılmasıdır. Bu
cezâlandırmayı hukuksal yolla yapmak mümkün olmadığı takdirde, ABD'li Senatör'ün tavsiyesi
devreye girer. Çünkü Suriye'de yaptığı katliamlar ile ve Ukrayna'da işlediği cinayetler ve o ülkelerde yaptığı çok büyük tahribatlarla Rusya lideri Putin
yaşam hakkını kaybetmiştir. Putin'in hakettiği cezâ verilmelidir ki, diğer devlet liderleri haksız savaşlara kalkışamasın.
Not 7:
Türkiye'nin doğal hakkı olan 12 Adalar'ı Yunanistan'ın terketmesi gerekiyor. Çünkü bu adalar, Türkiye'nin "Doğal Güvenlik Alanları"dır. Yunanistan bu alanları gasbetmiş durumdadır. Gasbedilmiş bu Güvenlik Alanları'nda üs kurmuş bulunan ABD de, askerlerini geri çekip oraları silahsızlandırmalıdır. Veya
Türkiye'den izin alarak askerî varlığını sürdürmelidir. Ayrıca ABD,
Türkiye'ye ait Doğal Güvenlik
Alanları'nın silahlandırılmasının Türkiye
aleyhine olmadığına dair, Türkiye
yönetimine bir garanti vermelidir.
Avrupa
Birliği ülkeleri de,
Türkiye'ye ait Doğal Güvenlik Alanları olan 12 Adalar'ı boşaltması için Yunanistan'a baskı yapmalıdır. Eğer AB bu baskıyı yapmazsa,
Avrupa'nın Doğal Güvenlik Alanları olan Polanya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Macaristan,
Romanya, Maldova, Sırbistan ve
Bulgaristan'ın Rusya tarafından işgal edilebilirliğine hak kazandırmış olur. Eğer Avrupa
Yunanistan'a gerekli baskıyı yapmak istemezse, bu takdirde eğer Türkiye 12 Adaları geri almak isterse, ona engel olmamalıdır. AB ve
ABD'nin Türkiye'ye engel olma hakları yoktur.
12 Adalar
ile ilgili 110 yıl önce yapılmış anlaşmaların bugün hak ve adâlet karşısında bir
hükmü kalmamıştır. Bu adalar eğer Türkiye'ye Yunanistan'dan daha yakınsa, Türkiye'ye aittir. Yunanistan bu
hakkı tanımak zorundadır.
Not 8: Çin'in, Tayvan'ı işgal etme
hakkı yoktur. Ama bu
ülkeyi Doğal Güvenlik Alanı ilân edebilir. Çin bu ilânatı yaptığında ABD orada üs kuramaz. Kurmuşsa, kaldırmak zorundadır. Eğer Tayvan halklarının dörtte üçü Çin'e katılmak isterlerse, bu takdirde Çin bu ülkeyi ilhak edebilir. Dörtte üçün rızası olmadan Çin bu ülkeyi ilhak edemez. Eğer Çin bu ülkeyi işgal etmeye kalkarsa, ABD Çin'e savaş açabilir.
Bütün dünya
devletleri kabul etmelidir: Kıbrıs da Türkiye'nin Doğal Güvenlik Alanı'dır.
Yeni Dünya
Düzeni, hak ve adâlet ve merhamet temelleri üzerine oturmak zorundadır. Hak ve Adâlet ve merhamet temelleri
üzerine oturmayan bir dünya düzeni reddedilir!
Not 9: Bu
bildiri uluslararası diplomatik
platformda paylaşılmıştır.
İmza: Mehdiyet ve
Hilâfet Makamı.
Tanrı tektir. İsa, Musa ve Muhammed tek Tanrı'nın kulu ve
elçisidir.
Zaman: Yeni
Çağ'ın
yirmiikisi, Mart'ın üçüncü haftası.
Mekan:
Avrupa.
Makam:
Hakka davet ve uyarı.
Boyut:
Muranizm.
Yayınlayan: Avrupa Muranistleri.
* * *