Montag, 15. Juli 2019

DÜNYADAKİ BÜTÜN EŞCİNSELLERE DUYURU!

DÜNYADAKİ BÜTÜN EŞCİNSELLERE DUYURU!

  eşcinselliği yasaklamış olan tekTANRInın adıyla


Bütün eşcinseller bilmelidir ki onlar, Tanrı'nın yaratı-
ğı oldukları için keyflerince bir hayat yaşayamazlar.
Ancak yüce Tanrı'nın buyruklarına göre bir yaşam
sürebilirler. Tanrı'nın buyruklarına uymanın elbette
bir ödülü, O'nun buyruklarını çiğnemenin de bir ce-
zâsı vardır. Dünyada hiç kimsenin Tanrı'nın buyruk-
larını çiğneme hakkı yoktur. Ama O'nun buyrukları-
nı çiğneyip çiğnememede herkes seçim ve özgür-
lük sahibidir. Bu konuda herkes istediği yolu seçe-
bilir. Ancak hiç bir kimsenin başkasının özgürlüğü-
nü çiğneme hakkı bulunmamaktadır.

Fakat özgürlük hakkının da bir sınırı vardır. Bu sınır
da dünya ülkelerinin yasalarıyla belirlenmiştir. Ama
bu belirlenmişlikler içinde bazı belirsizlikler olduğu
için eşcinseller bulundukları ülkelerde müslüman-
ların, hıristiyanların ve yahudilerin haklarını çiğne-
mektedirler. Bu çiğnemenin durdurulması gerek-
mektedir.

Eşcinsellerin bu hak çiğnemesi nasıl durdurulacak-
tır?

Bu çiğnemeyi durdurabilmek için bazı gerçekleri
bilmek gerekiyor. Bilinmesi gereken gerçek şudur:
Eşcinsellerin eşcinselliği seçmiş olmaları Tanrı ka-
tınde bir suçtur. Bu suçun terkedilmesi gerekiyor.
Bir eşcinsel ise bu suç ile yaşamak ve bu seçimde
özgür olmak istiyor. Demokratik ülkelerde dindar
toplumlar bir eşcinselin bu özgürlüğüne -Tanrısal
uyarı yapma ve öğüt verme dışında- karışamazlar,
ama işlenen suç gizli tutulduğu müddetçe. Eğer
bir eşcinsel müslümanların, hıristiyanların ve yahu-
dilerin çoğunlukta olduğu bir ülkede suçunu açık-
tan işlemeye başlarsa ve o eşcinsellik suçunu eş-
cinsel evlilik ilânıyla meşrulaştırmaya kalkarsa, ço-
ğunlukta olan dindar toplumlar buna izin veremez
ve izin vermemek de haklarıdır. Demokratik ülkeler,
dindarların bu hakkını korumak zorundadır.

Çünkü eşcinselliğin evlilikle ilân edilmesi, bu suçun
meşrulaştırılması demektir. Hiçbir suç meşrulaştırı-
lamaz. Çünkü müslümanların, hıristiyanların ve ya-
hudilerin çoğunlukta olduğu ülkelerde eşcinsellik
suçunun meşrulaştırılması, dindarların çocuklarına
kötü örnektir. Bu kötü örnek açıkta olamaz. Dolayı-
sıyla eşcinseller; dindarların çoğunlukta olduğu
müslüman, hıristiyan ve yahudi ülkelerinde eşcin-
selliklerini ya terketmek, ya da gizlemek zorundadır-
lar. Eşcinsellik suçunu meşrulaştırma hakları yoktur.
Ancak bu hakkın elde edilmesinde referanduma
gidilebilir. Eğer müslüman veya hıristiyan veya ya-
hudi çoğunluk eşcinsellik ve eşcinsel evlilik suçu-
nun suç sayılmamasını kabul ederlerse, bu takdir-
de eşcinseller istedikleri o hakkı elde etmiş olurlar.
Aksi halde o hakka sahip olamazlar. Demokratik öz-
gürlük bunu gerektirir.

Eğer eşcinseller müslümanların, hıristiyanların ve
yahudilerin çoğunlukta oldukları ülkelerde eşcinsel-
lik suçunu açıktan işlerlerse veya suçlarını itiraf e-
derlerse, bu itiraf ve açıklık karşısında müslüman,
hıristiyan ve yahudi toplumların o suçluların cezâ-
lanmalarını istemeleri haklarıdır. Bu hak karşısında
da devlet ve hükümet harekete geçmek ve gere-
ken cezâyı vermek zorundadır.

Eşcinsellere verilecek cezâ nedir?

Yahudilikte bir eşcinselin cezâsı, öldürülmektir.
Hıristiyanlıkta, İsa Mesih'in peygamberlik görevi
kesintiye uğradığından ve bu sebeple İsa dininde
bir yasa oluşamadığından, hıristiyanlar ya Tevrat'a
göre hükmederler, ya da Kur'ana göre hükmeder-
ler. Kur'anda bir eşcinselin cezâsı, seksen kırbaç-
tır. Ama Allah'ın Mehdisi bu cezâyı bugünkü şartla-
ra uyarlayarak üç ay hücre hapsine çevirmiştir. Hüc-
re hapsi alan bir eşcinsele günde iki öğün yemek
ve üç öğün su verilir. Eğer suçlu cezâsını bitirdik-
ten sonra aynı suçu tekrarlarsa, bu sefer alacağı
cezâ altı ay hücre hapsidir. Bir daha tekrarlarsa, 9
ay. Yani her tekrarlayışta üç ay fazla cezâ verilir ve
geçmiştekilere eklenir. Suçlu isterse, -başlangıçta-
bu cezâyı 80 kırbaç vurularak da ödeyebilir. Ama
vurulacak kırbaç, öldürücü nitelikte olmamalıdır.
Cezâsını çeken bir eşcinsel isterse, eşcinselliğe
cezâ verilmeyen başka bir ülkeye gidebilir.
                                  
Müslümanların, hıristiyanların ve yahudilerin çoğun-
lukta oldukları ülkelerde eşcinsellerin eşcinselliği
yaygınlaştırıcı, özendirici ve meşrulaştırıcı bir der-
neği ve örgütü olamaz, yürüyüş ve miting yapamaz-
lar, bunlara izin verilemez. Bunlara izin verecek o-
lan bir parti, müslümanlardan oy alamaz.

Eğer eşcinseller eşcinsellerin azınlıkta oldukları bir
ülkede cezâ görmeden yaşamak isterlerse, eşcin-
selliği terkedip haklıca, adâletlice ve namusluca bir
yaşamı seçebilirler.

Bu "temiz yaşam"da haklı olmak: Yaratan'ın, yaratı-
lışın ve yaratılmışların yasasına itaat etmektir. Bu i-
taatin gereği olarak eşcinsellik terkedilmelidir. Çün-
kü eşcinsellik, Yaratan'a ve yaratılışa isyandır. Hiç-
bir insanın bu isyana hakkı yoktur.

Adâletli olmak: Haklıya hakkını, suçluya cezâsını
vermektir. Bir eşcinsel Yaratan'ın hakkı olarak eş-
cinselliği terketmelidir. Terketmediği takdirde veri-
lecek cezâyı kabul etmeli, suçunu meşrulaştırmaya
çalışmamalıdır.

Namuslu olmak: Aileyi ve nesli korumaktır. Bu koru-
ma için de karşı cinsle nikâhlanmayı kabul edip,
gayri meşru cinsel ilişkiler yani zina, tecavüz ve
eşcinsellik terkedilmeli, onlara yaklaşılmamalıdır.

Temiz yaşam ilkelerine uymak istemeyen eşcin-
seller; kendilerine müslümanların, hıristiyanların ve
yahudilerin çoğunlukta olmadığı bir başka ülke se-
çebilir ve oraya yerleşebilirler. Ama yerleştikleri
yerde çoğunluk olmamaya dikkat etmelidirler. Çün-
kü yüce Tanrı, eşcinsellerin çoğunluk olduğu yerde
onları helâk eder. Bunun için müslümanlar, hıristi-
yanlar ve yahudiler arasında azınlıkta olmayı ve
kendilerini gizlemeyi, yani suçlarını açığa vurma-
dan yaşamayı seçerlerse, helâk edilmekten korun-
muş olurlar. Suçlarının hesabını da Tanrı'ya verir-
ler, cezâlarını da ötedünyada çekerler.

Dünyadaki bütün eşcinseller bilmelidir ki, artık bun-
dan sonra müslümanların, hıristiyanların ve yahudi-
lerin çoğunlukta oldukları yerlerde onlar için "eşcin-
sel yaşam özgürlüğü" yoktur. Eğer müslüman, hı-
ristiyan ve yahudi toplumlar onlara o özgürlüğü ver-
meye kalkarsa, hak ve adâletin gereği olarak yüce
Tanrı müslüman, hıristiyan ve yahudi toplumları ce-
zâlandırır. Eşcinsellere gönderilecek felâket, onla-
ra gönderilir. Çünkü bu özgürlük vermede zulüm
vardır. Zulmün genelleşmesi vardır. Bu zulüm
cezâsız kalamaz!

Geliniz, ey dünyadaki bütün eşcinseller, homosek-
süeller! İşlemekte olduğunuz suçunuzla ilgili olarak
yüce Tanrı'nın buyruğuna boyun eğiniz. Bu boyun
eğmeyle erkekçe, kadınca ve insanca temiz bir ha-
yatı seçiniz. Alçakça yaşamı terkediniz. Suçunuzu
meşrulaştırmaya da son veriniz!

İçinde bulunduğunuz eşcinsellik, şeytanın dâvetine
uyuştur. Sizler ise şeytanın değil, Tanrı'nın ve doğ-
ruluğa götürücü elçisinin dâvetine uymakla yüküm-
lüsünüz. Sizin eşcinselliğiniz bir tercih ve sapmadır,
hastalık değildir. Eğer eşcinsellik bir hastalık olsay-
dı, yüce Tanrı Lût kavmini helâk etmezdi.

Ey homoseksüeller! Üzerinde yaşamakta olduğu-
nuz dünya ve evren size ait değil, sizi yaratan Tan-
rı'ya aittir. Dolayısıyla kendi keyfinize göre değil,
yaşatıcınız olan Tanrı'nın isteklerine göre yaşaya-
bilirsiniz. Bu sebeple içinde bulunduğunuz kirli ve
iğrenç hayatı terkedip; hakka, adâlete ve namusa
dayalı temiz hayata geçiniz ki, sahibiniz olan yüce
Tanrı sizi cennetle ödüllendirsin. Eğer kirli hayatı
terketmez ve tövbe etmezseniz, ölümden sonra
tekrar diriltilip ateşli hapishaneye atılacaksınız. Ö-
lümü öldürmeye ve tekrar diriltilişi önlemeye gücü-
nüz yetmeyeceği için de, o hapishaneye atılmak-
tan kurtuluşunuz yoktur. Bunları size bildiriyoruz ki,
yarın ötedünyada, Tanrı'nın hesap sorması karşı-
sında; "bizim bunlardan haberimiz yoktu" demeye-
siniz. Şimdi seçim sizindir!

İmza: Mehdiyet Makamı.


Not 1: Vatikan lideri Papa'nın, eşcinselleri yargıla-
ma hakkı yoktur, ama onlara "eşcinsel yaşam öz-
gürlüğü" verme hakkı da yoktur. Onlara böyle bir
özgürlük vermeye kalkan bir Papa, İsa Mesih'in di-
nine ihanet etmiş olur. Hain bir Papa da görevin-
den azledilir! Papa, -eğer varsa-, Vatikan'daki bütün
eşcinsellerin görevine son vermekle yükümlüdür.
Çünkü eşcinsellikle kardinallik ve hocalık bir arada
bulunamaz.

Not 2: "Eşcinsel yaşam özgürlüğü": Eşcinselliği a-
çıktan yaşamak ve onu meşrulaştırmaya çalışmak.
Müslümanların, hıristiyanların ve yahudilerin çoğun-
lukta olduğu ülkelerde eşcinsellerin böyle bir öz-
gürlüğü olamaz. Onlar eşcinsellklerini ya terkeder-
ler, ya da onu gizlerler.

Not 3: Müslümanlar, hıristiyanlar ve yahudiler; bu-
lundukları ülkelerde devlet varsa, eşcinselleri cezâ-
landırma hakkına sahip değillerdir. Cezalandırma,
devlete bırakılır. Devlete bırakmayan, suç işlemiş
olur.

Not 4: Müslümanların, hıristiyanların ve yahudilerin
çoğunlukta olduğu ülke devletlerine uyarı! Zina ve
eşcinsellik suçlarının cezâsız bırakılması, bu suçla-
rı yaygınlaştırır. Bu suçların yaygınlaşması, toplum-
ları bozar ve çürütür. Bu çürüme de devletleri yıkı-
lışa götürür. Bu yıkılışa meydan vermemek ve top-
lumların ahlâkî sıhhatini korumak ve hem de Tanrı'
nın hakkını çiğnememek için zina ve eşcinsellik
suçlarına bir cezâ getirilmelidir. Suçları sabit oldu-
ğunda bir eşcinselin cezâsı, üç ay hücre hapsi;
zinanın cezâsı, (evliler için) altı ay hücre hapsi, be-
kârlar için ise üç ay hücre hapsi; tecavüzcüler için
ise idam cezâsı verilmelidir. Çünkü tecavüzde üç
suç birden vardır. Bunlar da: Zina, ruha saldırı ve
ölümle tehdittir.

Not 5: Bu bildiri bütün eşcinsellere ulaştırılmalıdır.


                                 Tanrı tektir.
   İsa, Musa ve Muhammed O'nun kulu ve elçisidir.


Zaman:  Yeni Çağ'ın ondokuzu, Temmuz başı.
Mekan:  Avrupa.
Makam: Uyarı ve Hakka dâvet.
Boyut:    Muranizm.

                                                   YAYINLAYAN
                                       AVRUPA  MURANİSTLERİ
                                       *   *   *