Montag, 25. November 2019

ABD TEMSİLCİLER MECLİSİ'NE VE SENATÖRLERİNE YENİ UYARI!

             ABD TEMSİLCİLER MECLİSİ'NE
           VE SENATÖRLERİNE YENİ UYARI!

               zâlimlerden hesap soracak olan
                          tekTANRInın adıyla

S-400 alan Türkiye'ye, ABD'nin Düşmanlarına Dö-
nük YaptırımlarYasası'na dayanarak yaptırım uygu-
layacağınızı açıklamaktasınız. Fakat bu yaptırıma
hakkınız olmadığınızı bilmek ve ona göre hareket
etmek zorundasınız. Çünkü siz bir devletsiniz. Bir
devlet de, hak ve adâlete dayanarak yönetilir. Ma-
dem bir devlet hak ve adâlete dayanılarak yönetilir,
o halde sizler de hak ve adâletin gereğine uymalı-
sınız. Aksi halde devletinizi haydutlaştırmış olursu-
nuz. Eğer devletinizin haydutlaşmasını istemezse-
niz, hak ve adâletin gereğini yerine getirin.

Hak ve adâletin gereğini yerine getirmek ister mi-
siniz? "İsteriz" derseniz, uygulamak istediğiniz yap-
tırımdan vazgeçmelisiniz. Çünkü Türkiye 2013 yı-
lında Obama yönetiminden Patriot almak istedi. A-
ma o günkü yönetim Türkiye'nin isteğini vermedi.
Bu red karşısında Türkiye de başka ülkelerin sa-
vunma sistemlerine yönelmek zorunda kaldı. Ve en
sonunda Rusya'dan S-400 almaya karar verdi ve
aldı.

Ama şimdi siz bu gerçeğe rağmen Türkiye'yi yap-
tırım uygulamakla tehdit etmektesiniz. Buna ne
hakkınız var? Çünkü Türkiye ile Rusya arasındaki
S-400 anlaşması, CAATSA'nın kabul edildiği
Temmuz 2017 öncesine dayanıyor.

Gerçek böyle olduğu halde maksadınız nedir? Tür-
kiye'yi savunmasız mı bırakmak istiyorsunuz? Eğer
böyle bir isteğiniz varsa, Türkiye'ye saldırmak gibi
bir düşünceniz de var demektir! Bu durumda Türki-
ye S-400 almaktan nasıl vazgeçebilir? Türkiye'ye
vereceğiniz güvence nedir? Şu anda Doğu Akde-
niz'de Türkiye'nin sularına belki nasıl tecavüz ede-
bileceğinizin hesaplarını yapıyorsunuz. Türkiye si-
ze nasıl güvensin de S-400'leri aktife etmekten
neden vazgeçsin?

Bu güven konusunun dahası da var: Türkiye Yuna-
nistan'ın saldırıları karşısında ona misilleme yapa-
cak olsa kimin yanında durursunuz? NATO'nuzla
Türkiye'nin yanında olur musunuz? Yoksa Türkiye'
ye karşı Yunanistan'ın yanında mı durursunuz? Ve-
ya Türkiye İsrail'e savaş açmak zorunda kalsa, İs-
rail'e karşı Türkiye'nin yanında durur musunuz? As-
la! Böyle bir durumda Türkiye'nin karşısında olaca-
ğınız kesindir! Bu kesinlik sebebiyle de Türkiye'ye
güven verebilecek bir pozisyonunuz yoktur ve ol-
mayacaktır. Bu halde Türkiye S-400'leri işletmek-
ten nasıl vazgeçebilir?

Türkiye'ye önce gerekli güveni vermelisiniz. Bu gü-
veni verdikten sonra eğer S-400'ler NATO için bir
tehlike oluşturuyorsa, Türkiye'ye şöyle bir teklif gö-
türebilirsiniz ve götürmelisiniz: Türkiye S-400'leri
aktife etmesin. Ama bunun karşılığında ABD Türki-
ye'nin S-400 masraflarının tamamını bir ay içinde
peşin ödesin. Bu ödemeyle birlikte ona Patriot ve
F-35'leri vermeyi ve satmayı kabul etsin.

Eğer siz ABD'li meclis üyeleri ve senatörler bu tek-
lifi Türkiye'ye götürmezseniz, ona yaptırım hakkınız
olmaz ve kalmaz. Ama yine de yaptırıma kalkışa-
cak olursanız, Türkiye de sizi NATO'dan çıkmakla
ve üslerinizi kapatmakla tehdit edebilir. Siz ise böy-
le bir tehdidi kabul edemezsiniz. Çünkü karşınızda
düşman bir İran ve nükleer silahlı bir Rusya ve tes-
lim alamadığınız yarı düşman bir Çin var. Bu düş-
manlar karşısında Türkiye'nin NATO'dan çıkmasını
göze alamazsınız. Madem göze alamazsınız, o
halde Türkiye'nin taleplerini kabul etmek zorundası-
nız. Bu zorunluk gereği olarak da onun iadesini iste-
diği teröristleri vereceksiniz. İstenilen teröristlere F.
Gülen ve adamları da dahildir. F-35'leri ve Patriotla-
rı da vereceksiniz. Ayrıca Türkiye'nin Rusya'ya ö-
dediği S-400'lerin parasını da ödeyeceksiniz. Bun-
ları yaptığınız takdirde Türkiye de S-400'leri aktife
etmekten vazgeçecektir ve vazgeçebilir. Son kara-
rı o verecektir.

Ama bunları yapmazsanız, Rusya Türkiye'ye şöyle
bir teklifle gelebilir: "NATO'dan çıkmayı kabul eder-
sen, nükleer silahlarımın 100 tanesini sana verebi-
lirim."

Eğer böyle bir teklifin gelmesini istemezseniz, ya
Türkiye'nin taleplerini kabul edersiniz, ya da onun
S-400'leri aktife etmesine karışmazsınız.

Ayrıca: Türkiye Yunanistan ve İsrail'e savaş açmak
zorunda kalırsa, NATO'nuzla Türkiye'nin yanında ol-
maya da hazır olmalısınız! Hazır mısınız? Eğer ha-
zırsanız, çözülmeyecek sorun yok demektir...

İmza: Mehdiyet Makamı.


Not 1: Türkiye'nin S-400'leri NATO için bir tehlike
oluşturmuyorsa, Türkiye onları çalıştırabilir. Eğer
ABD onların çalıştırılmasını istemiyorsa, Türkiye'
nin bütün taleplerini kabul etmelidir.

Not 2: ABD Türkiye'nin bütün taleplerini kabul etti-
ğinde, Türkiye S-400'leri çalıştırmayacaktır. Ama
onları elinde tutmaya devam edecektir. Çünkü eğer
Türkiye NATO'dan atılacak olursa, Türkiye o silah-
ları kullanıma sokabilecektir. Bu hak Türkiye'nin e-
linden alınamaz.

Not 3: Eğer ABD Türkiye'ye Patriot vermeyi kabul
edecekse, Patriotların teslimi 6 ay içinde hemen
yapılmalıdır. Eğer Patriot teslimi 6 aydan fazla sü-
recekse, Türkiye Patriotlar gelene kadar S-400'leri
aktife eder. Patriotlar geldikten sonra da S-400'leri-
ni susturur. Türkiye bu önlemi almak zorundadır.
Çünkü ABD ve Avrupa'nın, Doğu Akdeniz'de 3 yıl
içinde Türkiye'ye saldırma ihtimali büyüktür.

Not 4: ABD ve Avrupa Doğu Akdeniz'de NATO ü-
yesi Türkiye'ye saldırmak isterse, bunu kim durdu-
rabilir? Dolayısıyla Türkiye hertürlü önlemini almak
zorundadır. Çünkü ABD ve Avrupa'nın Türkiye'ye
saldırmama garantisi yoktur! Türkiye'nin NATO'da
olması mutlak bir garanti değildir.

Not 5: Türkiye'ye uyarı! 3 yıl içerisinde Doğu Akde-
niz'de Türkiye'ye hem de NATO ülkeleri tarafından
bir saldırı mutlaka olacaktır.Bu sebeple Türkiye her
türlü önlemini almak zorundadır ve yine bu sebeple
Türkiye S-400'leri çalıştırmaya mecburdur. Eğer bu
çalıştırma karşısında ABD yaptırım uygulamaya
kalkışacak olursa, Türkiye de ABD'nin önce bir kaç
üssünü kapatmalıdır. Yaptırımları kaldırmadıkları
takdirde, bütün üsleri kapatmalıdır. Eğer daha da i-
leriye gidecek olurlarsa, Türkiye Rusya ile iyi bir an-
laşma yapıp, NATO'dan çıkmalıdır. Artık Türkiye'
nin, hak-hukuk dinlemeyen haydutlaşmış bir devle-
te karşı gereken sertliği göstermekten başka çare-
si yoktur!

Not 6: Bu işi Avrupa İnsan Hakları örgütleri yapmaz.
Ama Müslüman İnsan Hakları Örgütleri mutlaka
yapmalıdır. Yapılacak iş, ABD hakkında bir suç
dosyası hazırlamaktır. ABD'ye sorulacak sorular
şunlardır: Irak'a hangi hakla saldırdınız? Hangi hak-
la çoğunluğu sivil olan 1,5 milyon Iraklı vatandaşı
katlettiniz? Eğer sizi aldatarak bu saldırıya sevketti-
lerse, sizi aldatanlar kimlerdir? O kimselerden he-
sap sordunuz mu? Sormadıysanız neden sormadı-
nız? Hesap sormadığınıza göre, sizi aldatan birileri
yoktu! O halde siz bu suçu kasten işlediniz! Bu du-
rumda cevap veriniz! Birbuçuk milyon Iraklıyı ne-
den, hangi hakla katlettiniz? Uluslararası hukuka gö-
re Saddam Hüseyin'in nükleer silahı olsaydı bile,
sizin Irak'a saldırma hakkınız yoktu. O halde neden
saldırdınız? Yoksa "İsrail'in nükleer silahı var" diye,
ona saldırmamız hak mı oluyor da, siz de Irak'a sal-
dırmayı hak gördünüz? Irak'a saldırmayı hak gör-
düğünüze göre, bizim de İsrail'e nükleer silahı yü-
zünden saldırmamız hak olmaktadır. Eğer bunu
hak görmüyorsanız, Irak'a saldırmanızın hesabını
vermek zorundasınız! O halde hesap veriniz! 1 mil-
yondan fazla Iraklıyı neden katlettiniz? Hangi hak-
la?!

(Burada yapılan sorgulamada görülüyor ki, siz ABD
ve İngiltere yüzdeyüz suçlusunuz! Size verilecek
cezâ şudur: Irak'a saldırmaya katılmış olan ABD ve
İngiltere yönetimindeki her şahıs için 1,5 milyon ke-
re idam. Veya 1,5 milyon ABD ve Ingiltere askeri-
nin katledilmesi. Veya 1,5 milyon Iraklının kan be-
deli tutarı parayı Iraklılara ödemek. Ey Oğul Bush
yönetimindekiler ve Sayın İngiltere Kraliçesi! Cezâ-
nızı çekmeye hazır mısınız?Şu anda Iraklıların, 1,5
milyon ABD ve İngiliz askerini katletme hakkı var.
Ayrıca bizim de, nükleer silahından dolayı İsrail'e
saldırma hakkımız ve sizlerin de bu hakkımız kar-
şısında göz yumma borcunuz var. Borcunuzu öde-
yecek misiniz? Ödemeniz gerekmez mi?)

(Avrupa İnsan Hakları Örgütü ve Mahkemesi bu bil-
diriyi çok iyi okusun!)

Afganistan'a hangi hakla saldırdınız ve 200 bin Af-
ganlıyı hangi hakla katlettiniz? Taliban lideri, Usame
Bin Laden'in uluslararası bir mahkemede yargılan-
masını talep ettiği halde onun bu hukuk talebini
hangi hakla reddettiniz? Sizin hukuktan üstün bir
hukukunuz mu var? Bu hukuk nedir? Bu hukuku kim
icad etmiştir?

Suriye'de Beşar Esad'ın katliamlarına niçin engel
olmadınız? Esad'ı durduracak yeterli gücünüz ol-
duğu halde niçin yarım milyon mâsum Suriyelinin
katledilişine göz yumdunuz? Beşar Esad'ın binler-
ce suçunu hangi rüşvet karşılığında bağışladınız?

Suriye'de PKK terör örgütünün bir kolu olan ve Tür-
kiye hudutlarını tehdit eden YPG isimli terör örgütü-
nü hangi hakla silahlandırdınız ve onu korumaktası-
nız? Bu terör örgütünü korumaktaki amacınız ne-
dir? Terör örgütlerini silahlandırmak ne zamandan
beri bir hak oldu? Bu hakkı hangi uluslararası ku-
rum veya kuruluş verdi? Yoksa bu hakkı Birleşmiş
Milletler'den mi aldınız?

Filistinlilerin topraklarını hangi hak ve hukukla İsrail'
e talan ettirdiniz? Hangi hakla İsrail devletinin cina-
yetlerine yol verdiniz? ABD'nin haksız katliam ve
cinayetlerine hangi Avrupa ülkeleri destek vermiş-
tir? Hangi hak ve hukukla destek vermişlerdir?

Çok yakın gelecekte oluşturulacak yeni bir uluslar-
arası mahkemede bu dosya işleme konulacak ve
ABD yönetimleri hesap verecektir. Madem onlar
104 yıl önceki haksız bir dâvâ dosyasını kapatmı-
yorlar, biz neden haklı bir dâvâ dosyasını açmaya-
lım?

Not 7: Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri
yönetimlerini uyarıyoruz! Filistinlilerin topraklarının
işgal ve talan edilmesine göz yummakta ve yardım
etmektesiniz. Bu yardımınız bir haydutluktur. Bu
haydutluğunuz da bir savaş sebebidir. "Bize savaş
açacak güç nerede?" deyip böbürlenebilirsiniz. A-
ma unutmayınız! Haydut devletlerin hesap verme
vakti yaklaşıyor. Rusya'da komünizm yıkılınca ne-
ler olduğunu ve komünist devletlerin başkanlarının
nasıl hapislere tıkıldığını iyi düşünün! İşte ABD'de
kapitalizm yıkılınca da böyle olacak. Irak ve Afga-
nistan'a haksızlıkla saldıran Oğul Bush ve yöneti-
mindekiler, yarım milyon Suriyeli Arabın Beşar E-
sad eliyle katledilmesine göz yuman Obama ve
yönetimindekiler, Filistin topraklarını talan ettiren
Trump ve yönetimindekiler birer birer hesap vere-
cek ve cezâlarını bulacaklar. Kapitalizmin yıkılışına
da çok az bir zaman kaldı. O hesap günü gelme-
den önce AB'li ve ABD'li yönetimler akıllarını baş-
larına alsınlar ve yapmakta oldukları kötülüklerine
son versinler.

Duamız: Ey evrenin ve içindekilerinin Sahibi tek ve
eşsiz Tanrı'mız! Eğer akıllarını başlarına almazlar-
sa ve doğru yola girmezlerse, o haydutlaşmış dev-
letleri ve yöneticilerini süratle yıkılışlarına yaklaştır
ve belâlarını ver!

Not 8: Bu bildiri, uluslararası diplomatik platformda
paylaşılmıştır.

Not 9: Türkiye'nin ABD'deki Büyükelciliği bu bildiri-
mizi, ABD Temsilciler Meclisi üyelerine ve sena-
törlerine mutlaka iletmelidir.

İmza: Mehdiyet Makamı.


                                 Tanrı tektir.
   İsa, Musa ve Muhammed O'nun kulu ve elçisidir.


Zaman:  Yeni Çağ'ın ondokuzu, Kasım sonu.
Mekan:  Avrupa.
Makam: Uyarı ve Hakka dâvet.
Boyut:    Muranizm.

                                                   YAYINLAYAN
                                       AVRUPA  MURANİSTLERİ
                                       *   *   *




Donnerstag, 7. November 2019

TÜRKİYE'NİN NÜKLEER SİLAH ÜRETMESİ ONUN HAKKIDIR!

    TÜRKİYE'NİN NÜKLEER SİLAH ÜRETMESİ
                           ONUN HAKKIDIR!

 devletlerin hak ve adâletle yönetilmesini emreden
                           tekTANRInın adıyla


ABD ve İsrail medyasının, Türkiye'nin 'gizlice nük-
leer silah ürettiği' algısı oluşturmak amacıyla pro-
pagandaya başladığını görüyoruz.

En son ABD Ulusal Güvenlik Arşivi bazı eski belge-
ler üzerindeki gizliliği kaldırmıştı.

Bu belgelere ulaşıp yayınlayan ABD merkezli Fo-
reign Policy (FP), "Türkiye'nin Uzun Zamandır Nük-
leer Hayalleri Var" başlıklı bir haber yayımlamış.
Haberin spotunda "Ankara, 1960'lı yıllardan beri
nükleer silah geliştirmeyi düşünüyor" ifadelerine
yer veren FP'nin devamında ise, Erdoğan'ın nükle-
er silah çıkışını ima ederek "Türkiye'nin nükleer
bomba isteği yeni değil" yorumunda bulunmuş.

Yapılan bu yorumlarda ve "Türkiye'nin gizlice nük-
leer silah ürettiği" algı çalışmasında ve bu çalışma-
yı yapanlarda şöyle bir inanç var: "Bizden başkası
nükleer silah sahibi olamaz. Nükleer silah üretme-
ye kalkarsa, onu vururuz ve silahlarını yok ederiz."

İşte başta ABD, İsrail ve Avrupa ülkeleri bu inanca
sahiptir. Onların inancına göre Türkiye ve İran nük-
leer silaha sahip olamaz!

Peki, onlar kim oluyormuş? Kim oluyormuş da ken-
dilerine meşru olan, başkalarına yasak oluyormuş?
Ve bu yasak hangi hukukla oluşmuş?

Bu böyle gidemez! Ya bütün devletler biraraya ge-
lir ve şartları belirlenerek bir anlaşmaya varılır ve o
şartları yerine getirenler nükleer silaha sahip olur,
ya da hiçbir ülke nükleer silaha sahip olamaz. Hak
ve adâlet de bunu gerektirir. Yoksa "ben nükleer si-
laha sahip olabilirim, ama sen olamazsın" anlayışı
kabul edilemez.

Eğer devlet yöneteceksek ve dünyaya yeni bir dü-
zen getireceksek, bu yönetim ve düzen Hak'ka, A-
dâlet'e, Namus'a ve onlara dayalı bir özgürlüğe da-
yanabilir. Bu dayanağa sahip olmayanların belirle-
me ve dayatmaları kabul edilemez. Bize, kabul e-
dilebilir yeni bir anlaşma lâzımdır.

Bu anlaşma meselâ şöyle olabilir:

Nükleer Silaha Sahip Olma Anlaşması

Nükleer silaha sahip olmak isteyen ülke ve devlet-
ler şu şartları yerine getirmelidir:

Madde 1: Nükleer silaha sahip olmak isteyen bir
devletin yönetim sistemi demokratik olmalıdır. Bu
maddeye göre krallıkla, diktatörlükle yönetilen ülke-
ler nükleer silaha sahip olamazlar. Eğer o ülkeler
nükleer silaha sahipse, ya yönetimlerini demokrasi-
ye çevirmeli, ya da nükleer silahlarını yok etmelidir.
Bu şartı kabul etmeyen kral ve diktatörlere savaş a-
çılır ve nükleer silahları ellerinden alınır, yok edilir.

Madde 2: Nükleer silaha sahip olmuş demokratik
ülke ve devletler, terör örgütleriyle ortaklık kuramaz.
Terör örgütlerini kullanamaz. Bu şartı çiğneyen bir
devletin elindeki nükleer silahlar alınır. Vermezse,
ona savaş açılır.

Madde 3: Nükleer silaha sahip bir devlet, terör fa-
aliyetlerinde bulunamaz ve bir terör devleti olamaz.
Teröre başlamış bir devletin elinde nükleer silah
varsa, o silahlara el konulur.

(Böyle bir anlaşma yapıldığında İsrail'in elindeki
nükleer silahlara el koymak gerekecektir. Çünkü İs-
rail bir terör devletidir. Çünkü İsrail devleti, gasbe-
dilmiş topraklarını geri isteyen eli silahsız Filistinli
sivilleri katletmektedir. Bu katliam bir terördür.

Aynı şekilde Amerika Birleşik Devletleri de elindeki
nükleer silahları yok etmek zorundadır. Çünkü ABD,
terör örgütleriyle ortaklık yapmakta ve onları kullan-
maktadır. Bu kullanım ve ortaklık sebebiyle nükleer
silahlar teröristlerin eline geçebilir. Veya teröristler-
le işbirliği yapmış o ülke, teröristlerin eline küçük
çaplı nükleer silah verebilir ve baskı altına almak is-
tediği ülkede eylem yaptırabilir. Dolayısıyla böyle
bir devletin elinde nükleer silah bulunması, insanlık
için çok büyük tehlikedir. Bu sebeple ABD ya nük-
leer silahlarından soyunmalıdır, ya da terör örgütle-
riyle ortaklığını sonlandırmalıdır. Aksi halde ABD'
ye savaş açmak bir hak haline gelir.)

Madde 4: Bu anlaşmayı kabul etmeyen ülkeler,
nükleer silaha sahip olamazlar. Anlaşmadan önce
sahip olmuşlarsa, o silahlar ellerinden alınır.

Madde 5: Bu anlaşmayı bütün devletler kabul et-
mek zorundadır. Kabul etmeyen devletler nükleer
silaha sahip olamazlar.

Madde 6: nükleer silaha sahip olmuş demokratik
ülkeler, birbirlerine karşı nükleer silah kullanamaz.
Nükleer silahı demokratik ülkeler ancak krallık ve
diktatörlükten ve teröristlikten vazgeçmeyen veya
haksız saldırıda bulunan demokrasi dışı devletlere
karşı kullanabilirler. Bu kullanım, başka çare olma-
dığı takdirde geçerlidir. Meselâ, düşman devlet
nükleer bir saldırıda bulunacaksa.

Madde 7: Bu anlaşmayı kabul etmeyen ülkeler, Bir-
leşmiş Milletler'den atılacaktır.

Madde 8: Eğer barış içinde savaşsız bir dünya ol-
sun isteniyorsa, nükleer silah tamamen ve herkese
yasaklansın ve ona sahip olmuş ülkeler de o silah-
larını yok etsinler.

Böyle bir anlaşma yapılmadığı takdirde, her ülke
ve devlet nükleer silaha sahip olabilir. Kimse kim-
seye engel olamaz. Buna hakkı yoktur.

Şu anda ise, Türkiye ve İran nükleer silah üretme
hakkına sahiptir. ABD ve İsrail'in buna engel olma
hakları yoktur.

Yapılmış hukukî bir anlaşma olmadığı halde ABD
ve İsrail eğer Türkiye'nin nükleer silah üretme hak-
kına engel olmaya kalkarlarsa, Rusya Türkiye'ye
şöyle bir teklifte bulunabilir: "NATO'dan çıkmayı
kabul edersen, nükleer silahlarımın yarısını veya
onun yarısını sana verebilirim."

Böyle bir teklifin yapılmasını ve kabul edilmesini
istemeyen ülkeler, Türkiye'nin nükleer silah üretme
hakkına engel olmaktan vazgeçmelidir.

İmza: Mehdiyet Makamı.


Not 1: Teklif ettiğimiz Nükleer Silah Anlaşması ka-
bul edildiği takdirde, Çin ve Kuzey Kore, demokra-
tikleşmek zorunda kalacaklardır. Bunu kabul etmez-
lerse, nükleer silahlarını kaybedeceklerdir.

Not 2: Yeni Nükleer Silah Anlaşması onaylandığın-
da, Birleşmiş Milletler teşkilâtının yapısı ve yönetim
şekli de değişmiş olacaktır.

Not 3: Bu anlaşmayı kabul ettiklerinde başta İngil-
tere olmak üzere diğer krallığa sahip Avrupa ülkele-
ri de krallıklarını kaybedecekler.

Not 4: Avrupa ve ABD iyi düşünsün: Bu anlaşmanın
yapılmasını kabul etmediklerinde, her ülke nükleer
silaha sahip olabilecek.

Not 5: Bu anlaşma yapılana kadar, İran'ın nükleer
silaha sahip olabilmesinde bir engel yoktur. Ancak
bu anlaşma kabul ediltikten sonra İran, demokratik
düzeni de kabul etmek zorundadır. Demokratik yö-
netimi kabul etmediğinde nükleer silaha sahip ola-
mayacaktır. Anlaşmayı kabul etmediği halde nük-
leer silah üretmeye kalkarsa, ona savaş açılacaktır.

Not 6: Nükleer silah konusunda üç yoldan başka
yol yoktur. Birinci yol: Bütün nükleer silahları yasak-
lamaktır. İkinci yol: Herkese serbest bırakmaktır.
üçüncü yol ise: Anlaşmaya katılarak şartları kabul
edip, nükleer silaha sahip olmaktır.

Not 7: Bütün dünya devletleri liderleri şunu iyi bil-
melidir: Artık eski düzen bitti. Ya yeni düzen, ya da
yok oluş!

Not 8: Bu bildiri, uluslararası diplomatik platformda
paylaşılmıştır.

Not 9: Bu bildiri bütün dünya devletleri liderlerine
iletilmelidir.

İmza: Mehdiyet Makamı.


                                 Tanrı tektir.
   İsa, Musa ve Muhammed O'nun kulu ve elçisidir.


Zaman:  Yeni Çağ'ın ondokuzu, Kasım başı.
Mekan:  Avrupa.
Makam: Uyarı ve Hakka dâvet.
Boyut:    Muranizm.

                                                   YAYINLAYAN
                                       AVRUPA  MURANİSTLERİ
                                       *   *   *





Montag, 4. November 2019

ABD TEMSİLCİLER MECLİSİ'NE UYARI!

       ABD TEMSİLCİLER MECLİSİ'NE UYARI!

   insan haklarını çiğneyenleri cezâlandıracak olan
                          tekTANRInın adıyla


ABD Temsilciler Meclisi Sayın Üyeleri!

Geçtiğimiz Pazartesi günü siz Temsilciler Meclisi
Üyeleri, 1915 Ermeni olaylarını “soykırım” olarak
tanıyan tasarıyı büyük çoğunlukla kabul ettiniz. Bu
kabulünüzle BİZ TÜRKİYE'nin atalarını "soykırım-
cı" yaptınız ve atalarımızın yaptıklarıyla BİZ TÜR-
KİYE'yi sorumlu tutup bizden hesap sorarcasına
tasarınızı üzerimizde siyasî şantaj malzemesi ola-
rak kullanıyorsunuz. Bu kullanımınızla da hukuku
ters çevirmiş oluyorsunuz. Yani tasarınızın ürettiği
sonucu kullanarak çok büyük bir haksızlık ediyorsu-
nuz. Çünkü atalar bir suç işlemişse, onların suçu-
nun cezâsı torunlarına ödetilmez. Onlardan intikam
alınmaz. Bu bir hukuk ilkesidir. Bilmiyorsanız, bunu
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi hâkimlerine de
sorabilirsiniz. Ama kaldı ki, sizler, BİZ TÜRKİYE'nin
atalarının soykırımcılık yaptığını uluslararası bir
mahkemede isbat etmiş dahi değilsiniz.

Madem sizler hukuku tersine çevirip atalarımızın
yaptıklarının hesabını bizden soruyorsunuz ve o
hesabı bize ödetmeye çalışıyorsunuz, bu halde
bizim de hukuku ters çevirip atalarınızın yaptığı
katliam ve soykırımların hesabını siz torunlardan
sormak hakkımızdır. O halde hesap veriniz!

Ama önce atalarınızın yaptığı katliam ve soykırım-
ları görelim:

Amerika kıtasının keşfedildiği süreçte 70 milyon
Kızılderili kendi topraklarında katledildi.

ABD, 1945 yılında Japonya’ya iki atom bombası
atarak 350 bin kişinin ölmesine ve binlerce insanın
da sakat kalmasına sebep oldu.

1945 senesinde Almanya’nın Saksonya Eyaleti’nin
başkenti olan Dresden kentine üç gün süreyle ha-
vadan bomba yağdıran ABD, çocuk ve kadınların
çoğunlukta olduğu 200 bin kişiyi öldürdü.

ABD, 1950’de üç sene boyunca savaş uçaklarıyla
bombaladığı Kuzey Kore’de dört milyona yakın in-
sanı öldürdü.

1950-1959 yılları arasında Küba’da 60 bin kişi
ABD destekli Batista birliklerince katledildi.

1962-1975’de ABD, Vietnam savaşı boyunca üç
milyon sivilin hayatını kaybetmesine sebep oldu ve
bu savaşta zehirli portakal gazı kullanarak soykırım
yaptı.

ABD, 1991’de Birinci Körfez savaşında Irak’ı işgal
ederken altı haftada attığı 85 bin ton bombayla 113
bin sivili katletti.

11 Eylül 2001’de Dünya Ticaret Merkezi, Pentagon
ve Beyaz Saray’ı hedef alan saldırılardan sonra Af-
ganistan’ı işgal etti ve bu işgal sırasında Afganis-
tan’da 150 bin sivilin hayatını kaybetmesine sebep
oldu.

2003’te Irak’ı işgal eden ABD bir milyondan fazla
Iraklıyı katletti.

ABD, Ortadoğu politikası kapsamında 2011’de
başlayan Suriye iç savaşına müdahale ederek böl-
gede yüz binlerce insanın hayatını kaybetmesine
ve beş milyonu geçen Suriyelinin muhacir olması-
na ortak oldu. (Geçmişteki Obama yönetimi, Esad'ı
durdurmadığı için, 500 bin Suriyelinin katledilişine
ortaktır.)

Şimdi yukarıda geçen bu katliamları hesaplayalım.
Sonuç: 79 milyon 260 bin. Eksikleriyle beraber bu-
nun 80 milyon olduğunu söyleyebiliriz. Yani ataları-
nız 200 yıllık Amerikan tarihinizde 80 milyon insanı
katletmiş, soykırıma uğratmış. Hadi bu rakamın ya-
rısının asker olduğunu ve askerlerin de ölmesi ge-
rektiğini düşünelim.Bu takdirde atalarınız 40 milyon
sivili katletmiş oluyor. Adolf Hitler bile bu kadar in-
san katletmedi. Yani Adolf Hitler katliamcılıkta sizle-
rin atalarının boyuna yetişemiyor, onların yanında
çok cüce, mâsum ve zavallı kalıyor!

Madem siz Temsilciler Meclisi Üyeleri çıkardığınız
ve onayladığınız tasarıyla BİZ TÜRKİYE'yi ataları-
mızın yaptığını iddia ettiğiniz isbatsız sözde soykı-
rımla mahkûm ediyorsunuz ve bedel ödetiyorsunuz,
o halde biz de sizden atalarınızın yaptığı soykırım
ve katliamların hesabını soruyoruz. Haydi bu hesa-
bı ödeyin bakalım! Atalarınızın katlettiği 40 milyon
sivilin kan bedelini ödemek zorundasınız. Bir sivilin
maddî değeri 1 milyon dolardır. 1 milyon X 40 mil-
yon= 40 trilyon dolar. Haydi bu borcunuzu ödeyin
bakalım. Ödeyin de bunu fakirlere dağıtalım.

Madem sizler hukuku ters çevirip bizden hesap so-
ruyor ve o hesabı bize ödetmeye çalışıyorsunuz, o
halde sizler de atalarınızın katliam ve soykırımları-
nın hesabını ödeyin!

Burada yapılan hesabın sonuçlarını lütfen iyi düşü-
nün: Adolf Hitler 5-6 milyon Yahudiyi katlettiyse, si-
zin Amerikalı atalarınız 70 milyon Kızılderiliyi katlet-
miş. Adolf Hitler sizin atalarınızı geçebilir mi, geçe-
biliyor mu? Sizin hukuk anlayışınıza göre hareket
edecek olursak, atalarınızın cinayetlerinin hesabını
ödemek zorundasınız. Bu hesabı ödemeye gücü-
nüz yetmeyecekse, hukuku tersine çevirip BİZ
TÜRKİYE'den atalarımızın yaptığını iddia ettiğiniz
isbatsız sözde soykırımın hesabını sormaktan vaz-
geçmeli ve bu konuyla ilgili karar ve tasarınızı iptal
etmelisiniz. Eğer o kararınızı iptal etmezseniz, dün-
yanın en alçak insanları olursunuz! Bu alçaklıkta
kalmak istemezseniz, o kararınızı derhal iptal
edersiniz!

İmza: Mehdiyet Makamı.


Not 1: Ey ABD Temsilciler Meclisi Üyeleri!
Atalarınız, 1945 senesinde Almanya-Dresden'de
içinde sivillerin de bulunduğu 200 bin Almanı kat-
letmiş. Şimdi Alman nazileri atalarınızın katliamla-
rının hesabını Almanya'daki askerlerinizden sor-
maya, intikam almaya kalkarlarsa, yani onları bir bir
avlayıp öldürmek isterlerse ne yapacaksınız? Çün-
kü hukuku ters çevirip atalarımızın isbatlanmamış
kötülüklerinin hesabını bizden sormaya ve bize be-
del ödetmeye çalışmakla, Alman nazilerine, atala-
rının intikamını sizin askerlerinizden alma hakkı ka-
zandırıyorsunuz. Kafanızın iyi işlemediğini, bir a-
dım ötenizi göremediğinizi, ne büyük bir aptallık
ettiğinizi görebiliyor musunuz? Şimdi Almanya'da-
ki askerlerinizi nazilere karşı çok iyi korumak zo-
rundasınız. O askerlerinizi geri çağırsanız daha iyi
olacaktır. Çünkü Meclisinizde aldığınız kararla, u-
yuyan nazileri uyandırmış oldunuz. Şimdi onlar, kat-
lettiğiniz atalarının intikamını askerlerinizden almak
isteyeceklerdir. Şimdi onları nasıl durduracaksınız?
Başınıza açtığınız işi görebiliyor musunuz?

Not 2: Ey Temsilciler Meclisi Üyeleri!
Atalarınızın ve babalarınızın Amerika'nın kurulu
şundan şimdiye kadar yaptığı katliam sayısına ba-
kacak olursak, şu yeryüzünde sizin atalarınızdan
daha çok katliam ve soykırım yapmış bir ülke bula-
mazsınız. Yani soykırım ve katliam şampiyonu bir
ülkesiniz! Amerikanızı, 70 milyon Kızılderili'yi katle-
derek, onların soylarını yok ederek kurmuşsunuz.
Ortadoğu'da katliam ve soykırımlarınız hâlâ devam
etmektedir. Bu katliam ve soykırımlarınız ne zaman
son bulacaktır? Bunu sona erdirmek isterseniz, o-
kul çocuklarınıza şunu öğretmelisiniz: "Çocukları-
mız! Sizin dedeleriniz, yani bizim babalarımız, için-
de yaşadığımız bu Amerika'yı ve şu Amerika Birle-
şik Devletleri'ni, 70 milyon Kızılderili'nin soyunu
kurutarak kurdu. Sakın siz de onlar gibi soykırımcı
olmayın. Eğer soykırımcı olursanız, yüce Tanrı bu-
nun hesabını sizden soracaktır. Bu hesabı sorabil-
mek için de dünya ve evreni yıkacak ve sizi tekrar
diriltecektir. Sizler ise ölümü öldüremeyeceğiniz-
den ve tekrar diriltilişi engelleyemeyeceğinizden
sizden sorulacak hesaptan kaçamayacaksınız. O
halde vereceğiniz hesaptan korkarak adımlarınızı
dikkatli atın, cehenneme atılmaktan kurtulun."

Eğer bunlar okul çocuklarınıza öğretilmiş olsaydı,
yakın geçmişteki babalarınız olan Carter, Baba
Bush, Oğul Bush ve Obama gibi Başkanlarınız
katliamcı olmazdı. Ama artık doğru yolu şimdiki
çocuklarınıza öğretmelisiniz. Hiç olmazsa onlar,
atalarınız ve babalarınız gibi katliamcı olmasınlar.

Eğer siz bu gerçekler yerine okul çocuklarınıza de-
seniz ki:"Türkler soykırım yaptı, Ermenileri yok etti."
Çocuklarınıza yalan söylemiş, onları aldatmış olur-
sunuz. Çünkü Ermenilerin Ermenistan'da bir devleti
var, ama Kızılderililerin bir devleti yok!

Not 3: Ey Temsilciler Meclisi Üyeleri!
Sizin tarihten haberiniz yok. Eğer İngiltere, Fransa,
İtalya Osmanlı topraklarını işgale kalkmasaydı ve
Rusya'nın tahrikiyle Ermeni çeteciler 510 bin Kürdü
ve Osmanlı vatandaşını katletmeseydi, Osmanlı
hükümeti Ermenileri göçe zorlamak mecburiyetinde
kalmazdı. Siz o zaman Osmanlı hükümetinin yerin-
de olsaydınız ne yapardınız? Sormaya ne gerek
var? Şimdiki yaptıklarınıza bakacak olursak, bütün
Ermenileri yok ederdiniz! Afganistan'da, Irak'ta yap-
tığınız gibi! Suriye'de Esad'ın, Mısır'da Sisi'nin
katliamlarına göz yumduğunuz gibi!

Ey Amerika'yı yönetenler! Şu suale de lütfen sami-
miyetle cevap verin: Ülkenizdeki Ermeniler devlet
kurmak için küçük bir şehrinizi işgal etse ve kimya-
sal silah kullanıp 500 bin Amerikalıyı da katletse
ne yaparsınız? O Ermenileri ya katledersiniz, ya
da hepsini ülkenizden atarsınız. Değil mi? Başka-
nınız Georg Bush, El Kaide'nin terör eyleminden
sonra Bin Laden'in uluslararası bir mahkemeye
çıkarılmasını dahi kabul etmeyip, Afganistan'a sal-
dırdı ve ordunuz El Kaide'nin katlettiği insanlarını-
zın sayısından onbinler misli daha fazla Afganlıyı
katletti. İşte bu gerçekleri göz önüne alarak yar-
gılamalısınız 1915'in Osmanlı hükümetini. 1915'e
kadar Ermeni çeteciler Türkiye'nin doğusundaki
köy ve şehirlerde 510 bin Kürdü katledince, Os-
manlı hükümeti Ermenileri yok etmedi. Sadece
Doğu'daki Ermenileri sürgün etti.

(YPG'li Kürt teröristlere sahip çıkmanızdan ve on-
ları silahlandırmanızdan anlaşılıyor ki, siz Kürtleri
çok seviyorsunuz... Sizin sevginiz ve hukuk anlayı-
sınıza göre, 1915'e kadar 510 bin Kürdü katletmiş
olan Ermeni çetelerin katliamlarının hesabını bu-
günkü Ermenilerden sormanız gerekiyor. Bu hesa-
bi ne zaman soracaksınız? Eğer Kürtleri gerçekten
seviyorsanız, bu hesabı sormak zorundasınız, de-
ğil mi? Ey Amerika'yı yönetenler! Cevabınız?)

Hem siz, 10 milyon vatandaşını göçe zorlamış,
500 binden fazlasını katlettirmiş, köy ve şehirlerini
başlarına yıkmış ve kimyasal silah kullanmış gözü-
nüzün önündeki Beşar Esad'ı görmüyorsunuz da,
gidiyorsunuz ta 100 yıl önceki hukuken hesap so-
rulması mümkün olmayan Osmanlı hükümetini
mahkûm etmeye, onların torunları olan Türkiyelilere
bedel ödetmeye çalışıyorsunuz. Sizin adâletiniz
ne biçim adâlet ya? Siz ne biçim insanlarsınız?!

Not 4: Ey Temsilciler Meclisi Üyeleri!
Sizler, atalarımızın isbatlayamadığınız sözde suçu-
nun bedelini bize ödetmeye çalışarak, bize de Er-
menistan'lı Ermenilerden, onların ataları olan 1915'
lerdeki Ermeni çetecilerinin katlettiği 510 bin Kür-
dün ve Osmanlı vatandaşının hesabını sorma hak-
kı kazandırıyorsunuz. Şimdi biz ne yapalım? Erme-
nistan'a savaş mı açalım? Barışa hizmet etmediği-
nizi görebiliyor musunuz? Çünkü aldığınız o uğur-
suz kararla, Alman nazilerine atalarının intikamını
askerlerinizden alma hakkı kazandırdığınız gibi,
Türkiye'ye de bugünkü Ermenistan'dan Ermeni çe-
tecilerin katlettiği 510 bin Kürdün ve Osmanlı va-
tandaşının intikamını alma hakkı kazandırıyorsu-
nuz. Şimdi biz sizi tebrik mi edelim?

Not 5: Temsilciler Meclisinde Türkiye aleyhinde ya-
pılan oylamada "hayır" oyu kullanan Meclis Üyeleri'
ni tebrik ve onlara teşekkür ediyoruz. Onlar "hayır"
oyu kullanarak çok büyük bir akıllılık ettiler. Meclis
çoğunluğunun düştüğü hatadan kurtuldular.

Not 6: ABD Temsilciler Meclisi Üyelerinin Türkiye'
nin Suriye'de başlattığı harekâtın aleyhinde aldığı
karar ve yaptırım çalışmasıyla, 9 Ekim'de ABD ile
Türkiye arasında yapılan anlaşma iptal edilmiş olu-
yor. Bu iptal karşısında şimdi Türkiye, Suriye'de
kontrol altına aldığı 32 kilometrenin ötesine geçe-
bilecek ve YPG'yi, gasbettiği bütün bölgeden sü-
rüp çıkaracaktır. Artık YPG bölgesindeki bütün as-
kerlerinizi geri çekmek zorundasınız. Aksi halde
Türkiye oradaki askerlerinizi ezip geçecektir. Bu
hakkı da onlara yine siz kazandırmış oldunuz!
Yaptığınız kötülüğün cezâsını çekiniz!

Not 7: Ey ABD Temsilciler Meclisi Üyeleri!
Federal Almanya'daki 34 bin askerinizi derhal çeki-
niz. Aksi halde Alman nazileri, atalarınız tarafindan
katledilmiş atalarının intikamını askerlerinizden al-
mak için harekete geçebilirler. Çünkü sözde Erme-
ni Soykırımı ile ilgili Türkiye aleyhinde aldığınız ka-
rarla Alman nazilerine hak kazandırdınız. Şimdi Al-
man nazileri diyecek ki: "Madem Amerika 104 yıl
öncesinin Ermeni hesabını Türkiye'den sorabiliyor
ve onu mahkûm ediyor, o halde biz de katledilen
atalarımızın intikamını Amerikan askerlerinden
alabiliriz."

Not 8: Ey Temsilciler Meclisi Üyeleri!
Türkiye aleyhinde aldığınız kararla, 1915 öncesi
ataları katledilmiş Kürtlere de Ermenilerden intikam
alma hakkı kazandırmış durumdasınız. Kürtler Er-
menilerden intikam almaya kalkarsa ne yapacaksı-
nız? Ermenileri koruyacak mısınız?

Ama sizin derdiniz Ermenilerin hakları değildir. Siz
onları ancak siyasî malzeme olarak kullanırsınız.
Bunun için siz ve devletiniz İnsan Hakları savunu-
cusu olamazsınız. Eğer İnsan Hakları'nı sevseydi-
niz, Suriye'de Beşar Esad'ın 500 binden fazla sivili
katletmesine izin vermezdiniz. Ama izin verdiniz.
Ve yarım milyon mâsum Suriyelinin hakkını göz
göre göre çiğnediniz ve çiğnettiniz. Tam da katli-
amcı atalarınız gibi!

Eğer 100 yıl önce göçe zorlanmış Ermenilerin
haklarını çok düşünüyorsanız, hadi bunu, Türkiye'
deki Suriyeli göçmenleri ülkenize alarak isbatlayın.
Sonuçta 100 yıl önceki Ermeniler insansa, şimdiki
göçe zorlanmış Suriyeliler de insandır ve ikisi de
eşit durumdadır. Eğer istenen isbatı yapmıyorsa-
nız, bütün dünya bilmelidir ki, Ermenilerin hakları
sizin umurunuzda değildir. Eğer umurunuzdaysa,
bunu isbatlamak zorundasınız. Öyle ise haydi is-
batlayın! Ama isbatlayamazsınız. Çünkü sizin sını-
rınızın dibinden gelen Meksikalı göçmenlere bile
tahammülünüz yoktur. O halde sahtekârlığı bırakın.
Dürüst olun ve Sözde Ermeni Soykırımı dâvâların-
dan el çekin.

Yüz yıl öncesi Ermenilerinin haklarını aramaktan da
vazgeçin. Eğer bu kapıyı açacak olursanız, karşı-
nızda atalarının hakkını siz torunlardan isteyen pek
çok millet bulursunuz ve bunun altından kalkamaz,
ezilirsiniz.

Bu satırları, İnsan Hakları raporu hazırlayan kuru-
munuzdaki şahıslara da okutun. O şahıslar, devleti-
nizin İnsan Hakları ihlallerini de rapor etmeyi ve he-
sap sormayı unutmasın.

İnsan Hakları'yla ilgilenen kurumunuza şu sözleri
de iletmeniz gerekiyor: Beşar Esad'dan, Abdulfet-
tah Sisi'den, Prens Selman'dan ve İsrail'den katli-
am ve cinayetlerinin hesabını sormadığınız ve on-
ları cezâlandırmadığınız müddetçe, İnsan Hakları
savunucusu olamazsınız. BİZ TÜRKİYE, bu hakkı
sizin elinizden alıyoruz. Eğer bu hakkı geri isterse-
niz, o katliamcılardan hesap sorup, hakettikleri ce-
zâlarına kavuşturursunuz. Avrupa İnsan Hakları Ör-
gütü de o katliamcılardan hesap sorulması hakkın-
da kendi devletlerini harekete geçirmek zorundadır.
Bunu yapmadıkları takdirde, örgütlerini kapatmaları
gerekir.

Not 9: Ey Temsilciler Meclisi Üyeleri!
Şimdi çok önemli bir noktaya geldik. O da şudur:
Türkiye aleyhinde aldığınız yüz yıl öncesinin Erme-
nilerinin hesabını şimdiki Türkiyelilerden soran ka-
rar ve tasarınızla, hukuku tersine çevirip, "geçmiş-
teki ataların suçunun cezâsını gelmişteki torunlar
çeker ve onlara ödetilir" demiş oluyor ve çıkardığı-
nız tasarıyla da bu ters hukuku tasdiklemiş sayılı-
yorsunuz. Bu tasdiklemeyle de, sizin atalarınızın
işlediği 80 milyon katliam ve soykırımın hesabının
şimdiki siz Amerikalı torunlardan sorulabileceğini
kabul etmiş oluyorsunuz. O halde haydi, atalarınızın
işlediği 80 milyon katliam ve soykırımın hesabını
ödeyin! Ödeyebilir misiniz? Ödeyemezsiniz! Çün-
kü bu hesabı sizden sormaya kalktığımızda siz bü-
tün Amerikalıları ömürboyu hapse tıkmamız gere-
kecektir. Eğer atalarınızın kötülükleri için Temsilci-
ler Meclisi'nde atalarınızın katlettiği 80 milyon insa-
nın ruhlarından özür dilerseniz, ötedünyada o zul-
me uğramış insanlar Tanrı'nın huzurunda yeniden
diriltildikten sonra şöyle diyeceklerdir: "Özrünüzü
kabul etmiyoruz! Çünkü sizin özrünüz, bizim yok e-
dilmiş hayatlarımızın karşılığı olamaz. Biz bunun
tam karşılığını ancak mutlak adâlet sahibi Tanrı'
mızdan alabiliriz. Ey Tanrı'mız! Hükmünü ver." Yü-
ce Tanrı da bu cevap karşısında hükmünü verip
haksızlık etmiş olan atalarınızı cehenneme atacak
ve zulüm görmüş olanları da cennete yerleştirip a-
dâleti gerçekleştirecektir. Eğer siz Amerikalı torun-
lar Temsilciler Meclisi'nde aldığınız kararı iptal e-
derseniz, atalarınızın yaptığı kötülüklerin hesabının
sizden sorulmasını engellemiş olursunuz. Bu notu
Avrupalı devlet yöneticileri ve siyasetçileri de çok
iyi okusun.

Dolayısıyla; "biz atalarımızın yaptıkları kötülükler i-
çin zulüm görmüş olan insanların ruhlarından özür
diledik" deyip, kurtulamazsınız.

Not 10: Ey Temsilciler Meclisi Üyeleri!
Elinizde bir siyasî şantaj malzemesi vardı. Onu da
son aldığınız kararla tüketip yok ettiniz. Bundan
sonra Türkiye'ye karşı hangi malzemeyi kullanacak-
sınız? Elinizin zayıfladığını görebiliyor musunuz?

Not 11: Ey Temsilciler Meclisi Üyeleri!
Elinizde sözde Ermeni soykırımı ile ilgili olarak
1915'in Osmanlı hükümetini mahkûm edecek ge-
çerli bir delil yoktur. Eğer birazcık aklınız kaldıysa,
aldığınız o kararı iptal edersiniz. Eğer iptal etmez-
seniz, sonuçlarına da katlanırsınız!

Not 12: Ey Temsilciler Meclisi Üyeleri!
Atalarınızın işlediği kötülüklerin hesabının sizden
sorulmasını istemezseniz, siz de BİZ TÜRKİYE-
LİLER'in atalarının yaptığı hataların hesabını biz-
den sormaya kalkmayın ve atalarımızı haksızlıkla
suçlamayı bırakın. Eğer elinizde atalarımızı suçla-
yacak kesin bir delil varsa, o delili götürüp uluslar-
arası bir mahkemede onaylatın. Sonra karşımıza
çıkın. Bizim de sizin delillerinizi çürütecek delille-
rimiz olduğunu da unutmayın!

Not 13: Siz Amerika hakka ve adâlete boyun eğ-
mediğiniz müddetçe, BİZ TÜRKİYE size saygı
duymayacağız. Terör örgütleriyle dostluğunuz
devam ettiği müddetçe de bizim düşmanımız-
sınız!

Not 14: Ey Temsilciler Meclisi Üyeleri!
Devletiniz ve yönetiminiz ve NATO ülkeleri terör ör-
gütlerine destek vermeye ve Türkiye'nin istediği
teröristleri iade etmemeye devam ederse, Türkiye
NATO'da daha fazla kalamaz. Türkiye ya İslâm Na-
tosu'nu, ya da Rusya-Çin Paktı'nı kurar.

Not 15: Ey Temsilciler Meclisi Üyeleri ve ey ABD'
yi yönetenler! Yaptığınız hatalardan ve yönetiminiz-
deki haydutluklardan anlaşılıyor ki, sizler eğri yolda-
sınız. Doğru bir yola muhtaçsınız. Eğer doğru yolu
arar ve isterseniz, Tanrı'nıza şöyle dua ediniz: "Ey
evrenin ve içindekilerinin sahibi Tanrı'mız! Sana
teşekkür ederiz. Çünkü bizi acıyarak yaşatan Sen'
sin. Yeniden diriliş ve hesap veriş gününün Sahibi'
sin. Biz ancak Sana ibadet eder ve ancak Sen'den
yardım isteriz. Evreni ve içindekileri yaratacak, ya-
şatacak ve yönetecek gücü, bilgisi ve sonsuz haya-
tı olmayan sahte tanrılardan medet ummayız. Bizi
doğru yola ilet. Kendilerine elçilik verdiğin ve onla-
ra doğru yolu gösterdiğin İsa'nın, Musa'nın ve Mu-
hammed'in yoluna. Yoksa Senin yolundan sapmış
sapkınların ve Sana isyan edip öfkene çarpılmış
azgınların yoluna değil. Lütfen duamızı kabul
buyur."

Not 16: Ey İslâmlı Ülkeler'in liderleri!
Eğer sırtınızı Amerika Birleşik Devletleri'ne dayar-
sanız, temellerinde 80 milyon katliam bulunan bir
ülkeye dayanmış olursunuz. Size yakışan, sırtı-
nızı tek Tanrı'nız Allah'a dayamaktır.

Not 17: Türk Ruleti devam ediyor. ABD Temsilciler
Meclisi, Türkiye aleyhinde aldığı kararla kendi kafa-
sına göz göre göre bir kurşun daha sıktı. Bakalım
Amerika ne zaman ölecek?

Not 18: Bu bildiri, uluslararası diplomatik platform-
da paylaşılmıştır.

Not 19: Bu bildiri ABD Temsilciler Meclisi Üyeleri'
ne mutlaka iletilmelidir.

İmza: Mehdiyet Makamı.


                                 Tanrı tektir.
   İsa, Musa ve Muhammed O'nun kulu ve elçisidir.


Zaman:  Yeni Çağ'ın ondokuzu, Kasım başı.
Mekan:  Avrupa.
Makam: Uyarı ve Hakka dâvet.
Boyut:    Muranizm.

                                                   YAYINLAYAN
                                       AVRUPA  MURANİSTLERİ
                                       *   *   *