Sonntag, 28. März 2021

SAPIKLIKLARI KORUMAK ABD YÖNETİMİNİN GÖREVİ DEĞİLDİR!

 

SAPIKLIKLARI KORUMAK ABD YÖNETİMİNİN GÖREVİ DEĞİLDİR!

 

sapkınlığı yasaklamış olan tekTANRInın adıyla

 

ABD, dünyadaki sapkınları, korumaya alıyormuş. Önce alttaki şu haberi okuyalım:

"Boğaziçi provokasyonuna destek çıkıp, LGBT’lilere sahip çıkan ABD’de Başkan Biden, imzaladığı muhtırayla; sapkınlığa karşı olanlara 'ekonomik yaptırım ve vize kısıtlaması' tehdidinde bulundu. Biden, ABD’nin dış misyonlarından, bulundukları ülkedeki lezbiyen, gay, biseksüel, transseksüel ve interseksüel karşıtı politikalarla sıkı mücadele etmelerini de istedi."

Eşcinsellik gibi sapkınlıkları ve onların faillerini koruma altına almak isteyen ABD yönetimi şu gerçekleri bilmelidir: Eşcinsellik, zina ve bunlara denk fiiller yüce Tanrı tarafından yasaklanmıştır. Bu yasaklar; İncil, Kur'an ve Tevrat ile de bildirilmiş ve o yasak fiillerin işlenmesi "sapıklık" olarak ifade edilmiştir.

Yüce Tanrı'nın yasakladığı cinsel sapıklıkları koruma altına almak ve o sapıklıkların çoğalmasına çalışmak bir müslümanın, hıristiyanın ve yahudinin görevi olamaz. Ve müslümanların, hıristiyanların ve yahudilerin çoğunlukta olduğu ülke ve şehirlerde böyle bir görev olamaz ve bu göreve hiçbir yönetim sahip çıkamaz. Sahip çıkacak olanlar ise ancak dinsizler ve din düşmanları olabilir.

O halde bu durumda bir ülkeyi ve dünyayı yönetenler sınırlarını bilmek ve ona göre adım atmak zorundadır. Bilinmesi ve korunması gereken sınır şudur: Tanrı tarafından yasaklanmış zina, eşcinsellik ve bunlara denk olabilecek sapıklıklar koruma altına alınamaz ve o fiiller bir şahsa veya millete dayatılamaz. Ama o fiilleri işleyenlerin normal insan hakları korunur.

Hıristiyanların, müslümanların ve yahudilerin çoğunlukta olduğu ülke ve şehirlerde bir eşcinsel, eşcinsellik fiilini açıktan uygulayamaz ve onu insanlara dayatamaz ve bu fiilin çoğalması için çalışma yapamaz. Bunların aksini yaptığı takdirde o şahsın cezalanması gerekebilir, eğer konuyla ilgili bir kanun varsa. Kanun yoksa, millet çoğunluğu böyle bir kanunun yürürlüğe girmesini isteyebilir. Bu istek de demokratik bir haktır. Bu hak verilmediği takdirde sapkın fiilini açıktan yapmak isteyen cinsel sapkınlar saldırıya uğrayabilir. Bu saldırının olmaması için onların hakları ve sınırları bir kanunla ortaya konmalıdır.

Eğer millet çoğunluğu o sapkınların açıktan sapkınlık yapabileceğini kabul ederse, onlar da sapkınlığını açıktan icra edebilir. Ama millet çoğunluğu bunu kabul etmiyorsa, o sapkınlar istedikleri gibi hareket etme hakkına sahip olamazlar. Haklarını ve hadlerini aşan sapkınlar ise cezalandırılır. Onların cezalandırılması adalettir. Bu adaleti çiğneyen ve çiğnetmek isteyen bir ülke yönetimi suç işlemiş olur. Bu suça ise hiçbir ülke yönetimi itaat etmek zorunda değildir.

O halde sapkınlığı koruma altına almak isteyen ve bunu dayatan ABD yönetimi haddini bilmelidir! Eğer ABD yönetiminin maksadı, korumak istediği sapkınların normal insan hakları ise, bunu açıklıkla belirtmeli ve sapkınlıkla insan haklarını eşitlememelidir. Eşitledigi takdirde adaletten sapmış olur. Bu sapmaya ise hiçbir şahıs ve devlet itaat etmeye mecbur değildir ve onların cezalandırılması ise insan haklarını çiğneme olur. İnsan haklarını çiğnemek de ABD yönetiminin hakkı olamaz.

Özetleyecek olursak; ABD'nin yeni Biden yönetimi haddini ve sınırlarını iyi bilmeli ve o sınırları aşmamalıdır.

İmza: Mehdiyet Makamı.

 

Not 1: Bütün müslüman ülkelerde cinsel sapkınların hak ve sınırları bir kanunla belirlenmeli, ABD ve Avrupa'nın sapkınlar üzerinden bozgunculuk yapması önlenmelidir.

Not 2: Müslümanların, hıristiyanların ve yahudilerin çoğunlukta olduğu ülke ve şehirlerde cinsel sapıklığa karşı çıkmak, o sapkınları yargılamak değil, bir hak ve görevdir. Bu görev yasaklanamaz ve kınanamaz.

Not 3: Müslümanların çoğunlukta olduğu bir ülkede cinsel sapkınlar, sapkınlıkları için yasal serbestlik isteyemez. Ama yasal serbestlik veren ülkelere gidebilirler.

Not 4: Bir ülkede çoğunluğu oluşturan müslümanlar, hıristiyanlar ve yahudiler; Tanrı'nın yasakladığı fiillere serbestlik tanıyamazlar. Buna hakları yoktur. Bu haksızlığı işleyenler, Tanrı'nın kahrına uğrar.

Not 5: Vatikan eşcinselliğe ve eşcinsellere teslim olmamalıdır. Onlara teslim olmak, Meryem oğlu İsa'ya ihanettir. Yüce Tanrı bu ihaneti cezalandıracaktır. (Bu bildiriyi hazırladıktan bir ay sonra Papa Fransiscus: "Eşcinselliği kutsayamayacağını" bildirdi. Papa'yı tebrik ediyoruz. Kiliselerde eşcinsel evlilik uygulaması da olmamalıdır.)

Not 6: Avrupa ve ABD kanunları müslümanlara dayatılamaz.

Not 7: Zina ve eşcinsellik, gönüllü tecavüzcülüktür. Bu tecavüzcülüğü yüce Tanrı yasaklamıştır.

Not 8: Zina ve eşcinsellik bir hak değildir. Hak olmadığı için de o fiillerin sahipleri kendileri için ayrıcalık isteyemezler. Zina ve eşcinsellik için yasal serbestlik talep edemezler.

İnsan Hakları Örgütleri, sapkınları korudukları gibi, dindar hıristiyan, müslüman ve yahudileri de sapkınların ahlâksızlığından korumalı, onların haklarını gözetmelidir. Çünkü hak ve adalet bunu gerektiriyor.

Not 9: İnsan hakları savunuculuğu yapabilmek için hak ve adalet ve namus'un ne olduğunu çok iyi bilmek ve onları hakkıyla uygulamak gerekiyor. Bunları bilmeyen bir ABD yönetimi insan hakları savunucusu olamaz. Mısır zindanlarındaki 100 bin masum demokratın hakkını ve Filistinlilerin toprak haklarını savunmayan, ama PKK ve Fetö teröristlerini ve diktatörleri koruyan ve demokrat liderleri deviren ve Kaşıkçının katillerini cezalandıramayan bir ABD yönetiminin insan hakları savunuculuğu reddedilir. İnsan haklarını savunmak isteyen ABD yönetimi önce hak ve adalet ve namusun gereklerine boyun eğmelidir.

Not 10: İnsanın Yaratıcısı katında zina ve eşcinsellik çok kötü ve eğri bir yoldur. Doğru yol ise namusluluktur. Namus ise: Aileyi korumaktır. Bu koruma için de gayri meşru cinsel ilişkiyi ve eşcinselliği terketmek gerekiyor.

Not 11: Ey insanlar! Sizi yaratan ve yaşatmakta olan yüce Tanrı, zina ve eşcinsellik fiillerini size yasaklamıştır. Toplumsal düzeni korumak ve insan soyunun üremesinin devamı için konmuş olan bu yasakları koruyanlar için cennet, çiğneyenler için de cehennem vardır.

Kendi isteğinizle doğmamış olan sizler, yine kendi isteğiniz olmadan ölecek ve isteğiniz olmadan tekrar diriltilecek ve Yaratıcı'nıza hesap vereceksiniz. Bunlara karşı koymanız mümkün olmadığından Tanrı yasaklarını koruyanların cennete gönderilmeleri, yasakları çiğneyenlerin de cehenneme atılmaları kesinlikle gerçekleşecektir. O halde seçiminizi çok iyi yapınız, "kaybedenler" olmayınız. Siz bu dünyaya "kazananlar" olmak için gönderildiniz.

Ey insanlar, sizi tekrar uyarmak istiyoruz! Yüce Tanrı'nın öğretmesiyle kıyametin bilgisine sahibiz. Bu bilgiye göre 2060'tan itibaren insanlığın kötü günleri başlayacak. 2080'den sonra da en kötü günleri görecekler. 2123 yılında kıyamet başlayacak. 2126 yılında kıyamet kopacak ve 2138 yılında da dünya yıkılacak. Yani çok fazla vaktiniz kalmadı. İsterseniz sizi yaratan Yaratıcı'ya inanıp O'na teslim olarak ebedi bir mutlu geleceği kazanabilirsiniz. İnkâr ve isyan edenler için ise mutlu bir gelecek olmayacaktır. Onlar bu dünyada"geleceksizler"dir. Ama öte dünyada yüce Tanrı onları cehennemle karşılayacaktır. İyi bir karşılık beklerseniz, kendi keyfinize göre değil, Tanrı'nın emir ve isteklerine göre yaşarsınız, yaşamalısınız. Doğru yaşam budur!

Doğru yaşamı kabul etmelisiniz. Evrenin ve içindekilerinin tek sahibi Tanrı olduğundan ve sizi O yarattığından, O'nun sizden O'nun isteklerine göre yaşamanızı istemesi O'nun hakkıdır. O'nun, haklarını çiğneyenlere ceza, haklarını koruyanlara mükafat verecek olması, adalettir.

İmza: Mehdiyet Makamı.

 

Tanrı tektir. İsa, Musa ve Muhammed tekTanrı'nın elçisidir.

 

Zaman: Yeni Ç'ın yirmibiri, Şubat ortası.

Mekan: Avrupa.

Makam: Hakka davet ve uyarı.

Boyut: Muranizm.

 

Yayınlayan: Avrupa Muranistleri.

                        *   *   *

 

 

Mittwoch, 24. März 2021

ANTİDEMOKRATİK YOLLARDAN İKTİDAR ELDE ETME PEŞİNDE KOŞAN CHP'LİLERE UYARI!

 ANTİDEMOKRATİK YOLLARDAN İKTİDAR ELDE ETME PEŞİNDE KOŞAN CHP'LİLERE UYARI!

 

doğruluktan sapanları cezalandıracak olan yüce ALLAHın adıyla

 

CHP'yi yönetenler, ittifak kurdukları terör örgütü partisi HDP'lilere: "PKK ile bağınızı koparınız. Aksi halde sizinle ittifak kurmamız mümkün değildir." demedikleri için, demokratikmen suçludurlar ve suç işlemektedirler. Çünkü demokrasilerde bir partinin terör örgütleriyle destekleşmesi yasaktır. CHP'liler ise bu yasağı çiğnemektedir.

PKK terör örgütünün partisiyle ortaklık kurmuş olan CHP, PKK ile ortaklık kurmuş durumdadır. PKK ile ortaklık kurmuş bir parti, ona bedel ödemek zorunda kalır. CHP'nin PKK'ya ödeyeceği bedel, Türkiye'ye zarar verir. Türkiyeli çoğunluk bu zararı kabul edemez. CHP'yi yönetenler, bu eğri gidişten çıkmak zorundadır. Çıkmazlarsa, yıkılmayı hak etmiş olurlar. Haklıya hakkını vermek adalettir. AK Parti'yi yıkmak için şeytanla ortaklığı kabul etmiş olan CHP'liler ve onlara oy verenler iyi düşünsün!

CHP'liler için doğru gidiş: Bir terör örgütüyle bağını koparmayan ve koparamayacak olan bir partiyle ittifak kurmamaktır. Bu şart, demokrasinin gereğidir. CHP'lilerin, demokratik ilkeleri çiğneme hakkı yoktur. Bu hakkı çiğneyenler cezalanır. Bu ceza da, yıkılmak olur!

İmza: Mehdiyet Makamı.

 

Not: "CHP'nin PKK'ya bedel ödemesinin anlamı nedir?" diye sorulabilir.

Cevap: CHP, HDP ile bir ittifak kurmuştur. Bu ittifakta CHP'nin hedefi, HDP'nin siyasal gücünden faydalanarak AK Parti Hükümetini devirmektir. AK Parti'nin devrilmesinde darbeci ittifak güçleri olan HDP ve CHP'nin çok büyük kazançları olacaktır. CHP, iktidarı ele geçirecek. Bu iktidar karşılığında ise PKK'ya bir bedel ödeyecek. Çünkü siyasal gücünden faydalandığı HDP'nin patronu PKK'dır. PKK'nın isteyeceği bedel ise, Doğu ve Güneydoğu bölgesinin onun emrine verilmesidir. Bu bölge PKK'nın eline geçtiğinde onu Türkiye'den koparabilecektir. Böylece o bölge ABD ve İsrail'in emri altına girecektir. Çünkü PKK'nın patronu ABD'dir. ABD bu şekilde Türkiye'nin dibine yerleşmiş olacaktır. Bu, Türkiye için çok büyük tehlikedir.

Millet İttifakı'nın asıl patronu ABD olduğundan, Millet İttifakı iktidara geldiğinde ABD'nin de bu iktidardan istekleri olacaktır. ABD ise; bu iktidardan, tutuklanan darbecilerin ve Fetöcülerin bir af kanunuyla salıverilmesini, Suriye'de ve Ortadoğu'daki faaliyetlerine karışılmamasını, istemediği silahları üretmemesini, Filistin'e karşı İsrail'in yanında olmasını, gaz ve petrol aramalarının durdurulmasını ve daha pekçok şeyi isteyecek ve isteyebilecektir.

Peki, CHP bu istekleri nasıl yerine getirecektir? Cünkü bu istekleri yerine getirebilmek için muhalefeti susturmak gerekiyor. Bu susturma için de AK Parti ve MHP'den oluşan muhalefeti yok edeceklerdir. Bu yok edişte Fetö tekrar Türkiye'ye yerleştirilecektir. Türkiye'de faaliyete başlayan Fetöcüler, uydurma suçlarla muhalefetin önemli adamlarını tutuklatacaklardır. Bu şekilde muhalefet susturulmuş olacaktır.

İmza: Mehdiyet Makamı.

 

Allah'tan başka ilah yoktur. Mehdi ve Mesih Allah'ın kulu ve elçisidir.

 

Zaman: Yeni Çağ'ın yirmibiri, Mart ortası.

Mekan: Avrupa.

Makam: Hakka dâvet ve uyarı.

Boyut: Muranizm.

 

Yayınlayan: Avrupa Muranistleri.

                        *   *   *

 

Donnerstag, 18. März 2021

İHANET İÇİNDE OLAN TÜRKİYE PARTİLERİNİN HAİNLİĞİ SON BULMALIDIR!

İHANET İÇİNDE OLAN TÜRKİYE PARTİLERİNİN HAİNLİĞİ SON BULMALIDIR!

 

hainleri sevmeyen yüce ALLAHın adıyla

 

Bir terör örgütüne verdikleri dolaylı veya doğrudan destekleriyle ve bu desteklere karşı çıkmayarak, Türkiye partileri, Türkiye'ye ihanet içinde bulunmaktadır. Bu ihanetin süratle sona erdirilmesi gerekmektedir.

İhanetin sona erdirilebilmesi için de Türkiye partilerinin ihanet içinde olup olmadıklarını tesbit etmek gerekiyor. Bu gereklik için de PKK terör örgütünün "terör örgütü" olup olmadığını bilmek gerekiyor.

Öyle ise bilelim: PKK, Türkiye'ye karşı savaştığı için bir terör örgütüdür. Bu örgütün hedefi: Türkiye'yi parçalamaktır. Bu parçalama savaşında 40 bin masum Türkiye vatandaşını katletmiş ve Türkiye'ye 400 milyar dolarlık zarar vermiştir. PKK'lılar ve elebaşları Türkiye'ye karşı savaşı bırakıp teslim olmadıkları müddetçe o örgüt bir "terör örgütü" olmaya devam eder. Bu durumda olan bir örgüte meşruiyet verilemez. Meşruiyeti olmayan bir örgütün partisi de meşruiyet kazanamaz. Meşruiyeti olmayan bir partiyle ittifak kurmak da gayrimeşru olur.

PKK terör örgütüyle derin ve kopmaz bir bağlantısı olan HDP, legal bir parti görünse de illegaldir. Bu illegal partinin legallik kazanması ancak amiri olan PKK ile iplerini koparmasıyla mümkün olur. Fakat HDP'liler PKK ile olan bağlantısını koparamaz. Çünkü bu parti HDP'lilerin iradesiyle değil, PKK'lıların iradesiyle kurulmuştur. Bunun için HDP'liler PKK'nın memurudur. Bu memurlar da PKK'yı meşru kabul etmektedir. Bu kabulleri sebebiyle de PKK'ya "terör örgütü" diyemezler, diyemiyorlar. Bunu diyemedikleri için de Türkiye'ye karşı savaşmayı kabul etmişlerdir. Yani HDP, Türkiye için değil, Türkiye'ye karşı savaşan bir partidir. Böyle bir partinin Meclis'te bulunması ve ona alınmış olması kabul edilemez bir durumdur.

Bir terör örgütünün partisi olan HDP ile ittifak kurmuş olan CHP ve İP, Türkiye'ye ihanet içindedir. Çünkü HDP'ye gerekli uyarıyı yapıp: "PKK ile bağlantını kopar. Aksi halde seninle ittifak kuramayız." demiyorlar. Bu şekilde PKK'ya meşruiyet veriyorlar. Bu meşruiyet verişle de Türkiye'ye ihanet etmiş oluyorlar. Dolayısıyla onların bu haince desteğine ses çıkarmayan partiler de bu ihanete katılmış oluyorlar.

Türkiye partilerinin Türkiye'ye ihaneti daha ne kadar devam edecek?

Türkiye'ye ihanet edenlerin cezası nedir? Adalet ve Güvenlik kurumu neden harekete geçmiyor? Neden gerekli cezalar verilmiyor? Bu kurumlar kör ve sağır mı oldu?

Yoksa PKK'ya meşruiyet verildi de Türkiyelilerin haberi mi olmadı?

CHP ve İP, terör örgütü partisi HDP ile haince ittifakını neden sürdürüyor? HDP kapatılmadığı için mi? Kapatılması gereken bu partiyi Türkiye'yi yönetenler niçin kapatmıyor? PKK'yı reddetmeyen bu partinin kapatılması gerekmiyor mu? Gerekiyorsa, neden harekete geçilmiyor? Yoksa yasalar bu partiye meşruiyet mi tanımıştır?

Parti kapatmak sizin hoşunuza gitmeyebilir. Ama bir terör örgütünün onunla bağını kopartmak istemeyen, istese de kopartamayacak olan partisine meşruiyet verilemez ki! Meşruiyeti olmayan bir partinin Meclis'te ne işi var. Böyle bir partinin seçimlere katılmaya, hazineden yardım almaya ne hakkı olabilir?

Unutmayalım beyler ve unutmayın Türkiye partilerini yönetenler ve onlara oy verenler! PKK, Türkiye'ye karşı savaşan ve Türkiye'yi parçalamak isteyen bir örgüttür. HDP de bu örgütün partisidir. HDP'liler de bu örgütü meşru bir örgüt kabul etmektedir.

şmanınızı Meclis'e sokmaya hâlâ devam mı edeceksiniz? Onu Meclis'ten dışarı atmanız gerekmiyor mu? Bu düşmanla ittifakınızı sonlandırmanız gerekmez mi? Yoksa siz de HDP'liler gibi Türkiye düşmanı mı oldunuz?

Cevap verin, ey Türkiye partileri!

İmza: mehdiyet Makamı.

 

Not 1: HDP'liler eğer: "Biz Türkiye düşmanı değiliz" derlerse, bu halde PKK'yı reddetsinler. PKK'yı hemen reddetmedikleri takdirde "Türkiye'nin düşmanı" kabul edileceklerdir.

Not 2: PKK'lılar eğer HDP'nin meşru bir parti kabul edilmesini isterlerse, Türkiye'ye karşı savaşı bıraksınlar ve teslim olsunlar. PKK elebaşları teslim olmadığı müddetçe HDP gayrimeşru ve illegal bir partidir. Gayrimeşru ve illegal bir partiye Türkiye'de yaşam hakkı verilemez. Verilmişse bu hak geri alınır ve alınacaktır.

Not 3: Meşru bir iktidarı devirmek için gayrimeşru bir partiyle ittifak içinde olan CHP ve İP, bu gayrimeşru ittifakını sonlandırmak zorundadır. Aksi halde "hain" damgası yemekten kurtulamazlar. PKK'nın elebaşları Türkiye'ye teslim olmadığı müddetçe onun partisiyle ittifak gayrimeşrudur. Bu gayrimeşru ittifak, Türkiye'ye ve Türkiyelilere ihanettir!

Not 4: PKK meşru bir örgütse, Türk ordusu ve polisi bu örgüte karşı neden savaşıyor? Bu örgüt meşru değilse, onun partisi HDP'nin TBMM'de ne işi var? Böyle müthiş bir zıtlık Türkiye'de nasıl vucud bulabiliyor? Buna nasıl izin veriliyor? Kim izin veriyor?

Not 5: Ey Türkiye'ye ve Türkiyelilere karşı ihanet eden ve bu ihanette yarışan partiler ve onların yönetenleri! Sizin bu millete karşı hiç mi saygınız ve sevginiz yok? Saygınız ve sevginiz yoksa kimden oy isteyeceksiniz? Onlardan oy istiyorsanız, onlara neden ihanet ediyorsunuz? Türkiye'nin ve milletinin düşmanı olan bir örgütün partisiyle ittifakınızı neden sonlandırmıyorsunuz? Yoksa Türkiyelileri aptal mı sanıyorsunuz veya onlarışman mı kabul ettiniz de bu ihanetinizi sürdürüyorsunuz? Siz kimin partisisiniz? Amerika'nın mı, Türkiye'nin mi? Türkiye'nin partileri, Türkiyelilere ihanet etmez! Kimliğinizi derhal ibraz ediniz!

Not 6: (Çarşamba akşamı bu bildiriyi hazırladıktan sonra HDP'ye dava açıldığı haberini gördük. Doğru ve isabetli olan budur. Dava açan savcıyı ve ona destek verenleri tebrik ediyoruz.

Şimdi PKK'dan CHP'ye gizli bir mesaj gidecek ve diyeceklerdir ki: "Bizimle ortaklığa devam edersen, HDP'nin oyları senindir. Devam etmezsen, o oylar senin olmayacaktır."

Güvenlik birimlerinin gözü CHP'nin üzerinde olmalıdır. Çünkü PKK ile CHP'nin gizli ortaklığı devam edecektir. Çünkü AK Parti'yi devirebilmek için ikisi de bu ortaklığa muhtaçtır. CHP'nin bir terör örgütüyle ortaklığı kabul edilemez. PKK'nın hazırda beklettiği partilere de dikkat edilmelidir.)

İmza: Mehdiyet Makamı.

 

Allah'tan başka ilah yoktur. Mehdi ve Mesih Allah'ın kulu ve elçisidir.

 

Zaman: Yeni Çağ'ın yirmibiri, Mart ortası.

Mekan: Avrupa.

Makam: Hakka dâvet ve uyarı.

Boyut: Muranizm.

 

Yayınlayan: Avrupa Muranistleri.

                        *   *   *

 

 

Dienstag, 16. März 2021

TÜRKİYE DEMOKRASİSİNİ YIKMAK İSTEYEN BİDEN YÖNETİMİNE AÇIK UYARI!

 TÜRKİYE DEMOKRASİSİNİ YIKMAK İSTEYEN BİDEN YÖNETİMİNE AÇIK UYARI!

 

kötülük için çalışanları cezalandıracak olan tekTANRInın adıyla

 

Şimdiki ABD yönetiminin Başkanı Joe Biden, Başkanlığa geçmeden önceki seçim konuşmalarında: "Eğer iktidara gelirse Türkiye yönetiminin başında olan AK Parti hükümetini devirmek için (CHP, HDP ve İP'den oluşan) muhalefete destek vermeyi" vaadetmişti.

Şimdi iktidarda olan Joe Biden acaba bu vaadinde duracak mı, durmayacak mı bilmiyoruz. Eğer bu vaadin bir hata olduğunu kabul edip ondan dönerse, bu uyarıyı yapmamıza gerek yok. Ama o vaadini yerine getirmekte kararlıysa, bu durumda onu uyarmamız kaçınılmaz olacaktır. Onun neye karar verdiğini bilmediğimiz için gerekli uyarımızı yapacağız.

Sayın "Demokrat" Başkan Joe Biden, şimdi bizi iyi dinleyiniz.

Türkiye'deki AK Parti yönetimi, yüzde elli iki millet çoğunluğunun oylarıyla iktidara geldi. Yani bu iktidar, darbe ile değil, demokratik yolla kazanıldı. Demokratik yolla kazanılmış bir iktidarı siz hangi hakla devirmek istiyorsunuz? Demokraside böyle bir hak var mı? Demokraside iktidar, halk çoğunluğunun rızasıyla kazanılmıyor mu? Ve onun isteğiyle iktidar değişmiyor mu? Halk çoğunluğunun seçtiğine siz neden razı değilsiniz? Yoksa demokratlıktan vaz mı geçtiniz? Vazgeçmediyseniz, halk çoğunluğunun seçtiğine razı gelmeli değil misiniz? Halk çoğunluğunun razı olmadığı muhalefete sizin destek vermeniz, yani yabancı bir ülkenin Türkiye'nin siyasî muhalefetine destek vermesi ne anlama geliyor, siz hiçşündünüz mü? Yabancı bir ülke yönetiminin Türkiye muhalefetine destek vermesi, "biz Türkiyeli çoğunluğun oylarından rahatsızız, çoğunluğun değil, azınlığın dediği olmalı" anlamına gelmez mi? Böyle bir anlam, antidemokratik değil mi? Bir demokratın antidemokratik bir eylem içinde olması, demokrasiye ihanet olmaz mı?

Siz bir demokrat olarak asıl millet çoğunluğunun seçtiği iktidara destek olmanız gerekmez mi? Böyle bir iktidarı gayrimeşru yollarla devirmek isteyen bir muhalefetin yanında sizin ne işiniz olabilir?

Siz bir demokrat olarak, seçilmis bir iktidarın yanında durup, onu zorbalıkla devirmek isteyen muhalefetin kulağını çekmeniz ve: "Zorbalığa hakkınız yoktur. Millet çoğunluğunun rızasını kazanmaya çalışın" demeniz gerekmez mi? "Millet çoğunluğunun rızasından başka yollara sapan bir parti, demokrat olamaz, ancak demokrasi dışı olur" diyerek kükremeniz gerekmez mi?

Madem demokratsınız, madem demokrasiye hizmet etmek istediğinizi söylüyorsunuz, o halde niçin demokratların karşısında duruyor, demokrasiyi devirmek isteyenlerin yanında yer alıyorsunuz?

Yoksa Türkiye'deki iktidar sizin çıkarlarınıza hizmet etmediği için mi onu devirmek istiyorsunuz?

Nedir sizin çıkarlarınız?

Ticaret ve ekonomi mi? Ticarî ve ekonomik çıkarlar, "sen de kazan, ben de kazanayım" esasına dayanır. "Yalnız ben kazanayım veya en çok ben kazanayım" derseniz, bu, gayrimeşru bir çıkarcılık olur. Bu çıkarcılığa onay verilmez. Türkiye'deki iktidar da böyle bir çıkarcılığa karşı çıkmaktadır. Yoksa siz ona bunun için mi düşman oldunuz da onu devirmek istiyorsunuz? Buna ne hakkınız var? Sizin bu haksızlığınıza yol vermeyi kabul eden bir muhalefet, Türkiye'ye ait olabilir mi? Onlar "Türkiye'nin partisi" kabul edilir mi? İktidar olabilmek için Türkiye'nin çıkarlarını size yem edecek bir parti, Türkiye'ye ve Türkiyelilere ihanet etmiş olmaz mı? Türkiye'de kendinize hain mi arıyorsunuz? Ne hakla?

Türkiye'ye ihanet edecek bir muhalefetten, daha başka neler bekliyorsunuz? Mesela: Doğu ve Güneydoğu bölgesinde bir PKK terör devleti mi? Katliamcı darbecilerin salıverilmesi mi? Fetullah Gülen çetesine iktidar kazandırmak mı? Türkiye'nin silahlanmayı bırakmasını mı? Türkiye'nin Filistin'e karşı İsrail'in yanında durmasını mı? Türkiye'nin daima sizin emriniz altında bulunmasını mı?

Sizin bütün bu isteklerinize "tamam" demiş olmalılar ki, Türkiye'deki siyasi muhalifler sizin yıkıcı desteğinize "hayır!" dememekte, onu kabullenmektedir. Onların kabulü karşısında da sizin desteğiniz devam edecek, öyle mi?

Eğer bu haksız desteğinizden ve Türkiye üzerindeki kötü emellerinizden vazgeçmezseniz, bu durum Türkiyelilere, sizin iktidarınızı veya devletinizi yıkma hakkı kazandırır. Türkiyeliler de bu hakkı kullanır ve bir yolunu bulup iktidarınızı veya devletinizi yıkar. Bu yıkım, Türkiyeliler için bir hak olur.

Türkiyeli çoğunluğun eline böyle bir hak geçmesini istemezseniz, demokrasiden rahatsız olan muhaliflere haksız desteğinizden ve Türkiye üzerindeki kötü emellerinizden vazgeçersiniz. "Vazgeçmeyeceğiz" derseniz, Türkiye'ye savaş açmış olursunuz. Türkiye'ye savaş açtığınızda ise, Ortadoğu'da barınamaz ve İsrail devletini de kaybedersiniz.

İsrail'i sizden çok Türkiye koruyabilir. Bu koruma için de Filistinlilerin haklarının ödenmesi gerekiyor. Bu ödeme yoksa, Türkiye İsrail'i korumaz. Türkiye'nin koruması olmazsa, İsrail devleti yıkılır. İsrail devletinin yıkılması, sizin dünya egemenliğinizin sonu olur! Bu sona hazır mısınız?

Böyle bir son istemezseniz, Türkiye aleyhindeki çalışmalarınıza son verir, gayrimeşru emellerinize ulaşmak için ayarttığınız Türkiyeli muhaliflere desteğinizi kesersiniz.

İmza: Mehdiyet Makamı.

(Mehdiyet Makamı aynı zamanda "Hilafet Makamı"dır. Hilafet Makamı, dünyadaki bütün müslümanların temsilcisidir. Papa'nın hıristiyanları temsil etmesinden rahatsız olmayanlar, Halife ve Hilafet'in de müslümanları temsil etmesinden rahatsız olmamalıdır. Mehdi ve Halife herhangi bir devlete bağlı olmak zorunda değildir. Mehdi ve Halife bütün devletlerin üzerindedir. Allah'ın Mehdisi olan Halife, istediği ülkeyi diğer müslüman ülkelere lider seçebilir. İslamlı Ülkeler'in lideri şimdilik Türkiye'dir. Kendisine liderlik verilmiş ülke, adalete sarılmak zorundadır. Hiçbir müslüman fert ve devlet, adaletle yönetilmeye itiraz edemez. Türkiye'yi yönetenler, anayasalarındaki adalete uygun olmayan bütün maddeleri çıkarıp atmakla mükelleftir.)

İmza: Mehdiyet Makamı.

 

Not 1: İsrail devleti yıkılırsa, İsrail lobisi Amerika Birleşik Devletleri'ni yaşatmaz. Çünkü İsrail lobisi, Amerikan Devleti'nin temeline yerleşmiş bir atom bombasıdır. İsrail devleti yıkıldığı gün, bu bomba patlayacaktır. Bu bombanın patlamasını istemeyenler İsrail'i korumak zorundadır. İsrail'i de ancak Türkiye koruyabilir. İsrail devletinin yıkılmasını istemeyenler, Türkiye ve onun müslüman demokrat iktidarı ile iyi geçinmek zorundadır.

Not 2: Türkiye'nin İsrail'i koruyacak nükleer silahı yoktur, ama (teopolitik) siyaseti vardır. Çünkü Türkiye Ortadoğu'nun kalbidir. Bu kalp durursa, Ortadoğu vücudunda can kalmaz. Bu kalbi yaşatacak olan, Türkiye'deki müslüman çoğunluğun iktidara getirdiği partidir. Muhalefetin ise Türkiyeli ve Ortadoğulu müslümanlarla bir ünsiyeti, uzlaşması ve barışı yoktur. Onlarla bir barışı olmayan muhalefetin de iktidar olması mümkün değildir. Türkiye'deki muhalefet ancak hile ile, zorbalıkla veya darbe ile iktidara gelebilir. Teopolitiği olmayan böyle bir iktidar Ortadoğu'ya yetmez. Bunun için darbe ile veya hile ve zorbalıkla iktidara gelecek bir muhalefeti, Türkiyeli müslümanlar devirmek zorunda kalır. Türkiye'de iktidar isteyen bir muhalefet, ya müslümanlarla barışmalı, ya da iktidar olma arzusundan vazgeçmeli. Türkiye muhalefeti müslümanlarla barışamaz. Çünkü bu barış için İslamiyetle barışmak gerekiyor. İslamiyetle barışmamış bir muhalefete müslüman çoğunluk niçin iktidar versin? Hem bir terör örgütünün partisiyle ittifak kurmuş olan bir muhalefeti, müslümanlar hiç iktidara getirir mi? 

Dolayısıyla Biden yönetimi yanlış ata oyun oynamamalı, Türkiye'nin müslüman demokrat iktidarıyla anlaşmalıdır.

Not 3: İslamlı Ülkeler'de hainleri ve diktatörleri iktidara getirmek İsrail'in bekasına yetmez. İsrail'in uzun yaşamasını isterseniz, müslüman demokratlarla anlaşmak zorundasınız.

Not 4: Gayrimeşru bir iktidar karşılığında yabancı bir ülkenin gayrimeşru taleplerine evet diyen bir parti, ihanet içindedir. Türkiye partileri bu ihaneti kabul etmemelidir.

Not 5: Türkiye ve Ortadoğu'da hainleri ve diktatörleri iktidara getirmeye çalışmak, Avrupa ve Amerika'nın demokrat ruhuna yakışmıyor. Onlar için bu yol, eğri yoldur. Doğru yol, emperyal çıkarları terkedip, meşru çıkarlar için Bizim Bölge'nin müslüman demokratlarıyla anlaşmaktır. Avrupa ve Amerika'nın iyi siyasetçileri, onların eğri yolda giden siyasetçilerine karşı savaşmak zorundadır. Eğri yol siyasetçilerine iktidar verilemez ve verilmemelidir. Gayrimeşru olan sömürgeci emperyal çıkarlar terkedilirse, hainlere ve diktatörlere ihtiyaç kalmaz. Hainlere ve diktatörlere iktidar verenler, insan haklarının en büyük çiğneyicileridir! Bu çiğneyicilik son bulmalıdır.

Not 6: ABD'nin Yunanistan'da üs kurmasına karşılık, Türkiye'nin de Meksika veya Venezuela'da üs kurma hakkı vardır. Türkiye isterse bu hakkını kullanabilir. Amerika'nın Türkiye'nin etrafını üslerle kuşatması gibi, Türkiye de Amerika'nın çevresini üslerle sarabilir.

Not 7: Sual: "Türkler, Amerika Birleşik Devletleri'ni yıkabilir mi?

Cevap: Türklerde imparatorluk aklı ve müslümanlık gücü vardır. Kafaya koyarlarsa, Amerikan devletini yıkabilirler. Fakat önce onun düzelmesini beklerler. Düzelme olmazsa veya olmayacaksa, gerekeni yaparlar.

Not 8: Bu bildiri uluslararası diplomatik platformda paylaşılmıştır.

İmza: Mehdiyet Makamı. 

 

Tanrı tektir. İsa, Musa ve Muhammed tekTanrı'nın elçisidir.

 

Zaman: Yeni Ç'ın yirmibiri, Mart ortası.

Mekan: Avrupa.

Makam: Hakka davet ve uyarı.

Boyut: Muranizm.

 

Yayınlayan: Avrupa Muranistleri.

(Muranist: Modern Kur'anlı)

                        *   *   *