Donnerstag, 26. Januar 2017

DÜNYA DEVLETLERİNE ÖNEMLİ DUYURU!

 DÜNYA DEVLETLERİNE ÖNEMLİ DUYURU!
    VE DÜNYA KRALI D. TRUMP'A MEKTUP

               adâletli olmayı emreden
                  yüce TANRInın adıyla

Ne yazık ki bir çok dünya devletinin adâlet-
sizlik içinde olduğunu görmekteyiz. Bu adâ-
letsizlik durumunun süratle düzeltilmesi ge-
rekmektedir. Adâletsizligi düzeltebilmek i-
çin de, adâletin ne olduğunu iyi bilmemiz
gerekir.

Türkiye'de yaşamış bir Kur'an bilgini ve i-
nanç kurtarıcısı, adâlet'i kısaca şöyle tarif
etmektedir: "Adâlet, haklıya hakkını, hak-
sıza cezâsını vermektir."

Demek, adâlet edebilmek için haklıya hak-
kını ve haksıza cezâsını tam vermemiz gere-
kir. Fakat bu tam adâlet, dünyanın bir çok
ülkesinde, özellikle Avrupa Birliği ülkelerin-
de ve bu ülkelerin tesiri altında bulunan ve
tutulan Türkiye'de gerçekleşememektedir.

O ülkelerde adâletin nasıl gerçekleşemedi-
ğini gösterebilmek için de katillere ve kat-
liamcılara verilen komik cezâları göz önüne
getireceğiz. Verilen bu cezâlarda çok müt-
hiş bir adâletsizliğin bulunduğunu sizler de
göreceksiniz.

Birinci örnek: Norveç'in başsehri iki adada
77 kişiyi katletmiş 242 kişiyi de yaralamış
olan 36 yaşındaki Anders Behring Breivik'e
verilen 21 yıllık hapis cezâsıdır. Bu cezâya
göre katliamcı sahıs, katlettiği her kişi için
3 ay kadar bir cezâ almış durumdadır. Hal-
buki bu katliamcının doğal ve Tanrısal hu-
kuka göre alacağı gerçek cezâ, bir katle bir
idamdır. Buna göre o katliamcıya verilecek
gercek cezâ, 77 idamdır. Ayrıca 242 yarala-
manın da bu cezâya eklenmesi gerekiyor.
Tabii bu dünyada o katliamcıyı 77 kez idam
etmek mümkün değildir. Fakat 1 kere idam
etmek mümkündür. Ve bu cezânın verilme-
si şarttır. Bu şart yerine getirilmezse, 77
maktülün hakkı gasbedilmiş olur. Çünkü siz
77 mâsumu katletmiş bir caniye 21 yıl hapis
cezâsı verdiğiniz zaman, o caniye 21 yıllık
bir hayat hakkı bahşetmiş ve onu ödüllen-
dirmiş oluyorsunuz. Halbuki o katliamcının
yaşamaya hiç hakkı yoktur! Ama siz, sadece
hürriyetini elinden alarak 21 yıllık bir yaşam
hakkı sunuyorsunuz. Maktullerin ve maktül
yakınlarının hakkını gasbediyor ve çiğniyor-
sunuz! Buna ne hakkınız var? Hangi hakla
bu haksızlığı yapıyorsunuz? Niçin o katliam-
cının hakettiği gerçek cezâ olan idam'ı ge-
tirmiyorsunuz? Çok büyük bir adâletsizlik
içinde olduğunuzu görebiliyor musunuz?
Bu adâletsizliğe son vermeniz gerek miyor
mu? Daha ne zamana kadar adâlet'i kendi
keyfinizce yorumlayacaksınız? Verdiğiniz
yetersiz cezâlar ile daha ne zamana kadar
katliamcılara ortaklık edeceksiniz? Zâlim-
lerle ortaklık içinde olduğunuzu görebili-
yor musunuz? Katliamcılar ve teröristler
için idam cezâsının getirilmesinin şart oldu-
ğunu ne zaman idrak edeceksiniz? Artık id-
rak ediniz! Zâlimlerle ortaklık içinde olma-
nıza daha fazla tahammül edilemez! Çünkü
haksızca öldürenin hakkı ancak idamdır.
Yoksa hapis cezâsıyla ona hayat hakkı verip
ödüllendirmek değildir! Bu ödüllendirme,
maktüllerin ve maktül yakınlarının hakkına
ihanettir! Bu ihanet artık son bulmalıdır!
Keyfinize göre hukuk uyduramazsınız! Buna
kesinlikle hakkınız yoktur!

İkinci örnek: İstanbul'da yılbaşı gecesi bir
eğlence mekanında katliam yapan A. Ma-
sharipov'dur. 39 kişiyi katletmiş olan bu 34
yaşındaki REİNA katliamcısı, muhtemelen
40 veya 50 kere ağırlaştırılmış ömür boyu
hapis cezâsı alacaktır. Ama ortalama ömür
hesabı üzerinden -eğer öldürülmezse- ancak
27 veya 37 yıl hapis yatacaktır. Yani 39 mâ-
sum insanı hiç acımadan katletmiş bu cani-
ye de 30 yıllık bir hayat hakkı verilecektir.
Ve öldürdüğü her insan için ancak 1 yıl ka-
dar çok kısa bir cezâ görmüş olacaktır. Eğer
bu cani idam edilmezse, ona verilecek
olan 30 yıllık hayat hakkı, maktüllerin hak-
kını gasbetmekten başka, maktül yakınları-
na da ağır bir cezâ olacaktır. Halbuki mak-
tül yakınlarının hakkı mükâfattır, cezâ değil.
Onlara verilecek mükâfat da ancak katliam-
cının idam edilmesi olabilir. Bu idam yerine
gelmezse, adâlet adâlet olmaktan çıkar.

Ey devlet başkanları! Ey kanun koyucular!
Ve ey hukukçular! Adâleti adâlet olmaktan
çıkarmaya ne hakkınız var? Katliamcılara
hakettikleri idam cezâsını vermekten niçin
kaçıyorsunuz? Yoksa sizler, yüce Tanrı'dan
daha mı merhametlisiniz? Sizin bu merha-
metinizde, maktül ve maktül yakınlarına
yapılmakta olan çok büyük bir zulüm bu-
lunduğunu görmüyor musunuz? Eğer dev-
let yönetmek istiyorsanız, bu zulmünüze
derhal son vermeniz gerekir. Çünkü bir dev-
let, ancak tam adâletle ayakta kalabilir. Hiç
bir devlet zulümle ayakta kalamaz.

O halde ayakta kalmak istiyorsanız, yüce
Tanrı'nın "adâletli olun" emrine uymak zo-
rundasınız. O'nun emrine uymadan da a-
dâletli olamazsınız. Yüce Tanrı sizden, hak-
sızlıkla insan öldürmüş bir katilin öldürül-
mesini istiyor. Gerçek adâlet, bu emri yeri-
ne getirmekle gerçekleşir. O halde REİNA
katliamcısına ve onun gibilere hapisle ömür
boyu hayat hakkı vermek yerine, onun ha-
yat hakkını derhal söndürmelisiniz. Çünkü
39 kişiyi haksızlıkla katlederek o kişilerin
toplam olarak 1500 yıl kadarlık hayatlarını
yok etmiş bir katliamcıya hayat hakkı veri-
lemez. Tam aksine o katliamcının bütün ha-
yatını elinden almalısınız ki, hak yerini bul-
sun; maktül yakınlarının yüreği soğusun. E-
ğer o katliamcıyı idam etmezseniz, maktül
yakınlarının yüreğinde daima o adamı öldür-
mek için kin ve intikam bulunacaktır. Onla-
rın yüreğindeki haklı kin ve intikam ateşini
ancak o katliamcıyı idam etmekle söndüre-
bilirsiniz. İşte ancak bu söndürüşle maktülü
ve yakınlarını ödüllendirmiş olursunuz. Bu
ödülü onlara vermezseniz, tam adâlet etme-
miş olacaksınız ki, bu da zulümdür! Bu zul-
me hakkınız yoktur. Artık katiller, katliamcı-
lar, vatan hainleri ve teröristler için idam ce-
zâsını hemen getirmek zorundasınız. Devle-
tinizin ayakta kalmasını ve uzun ömürlü ol-
masını ve Tanrı'ya vereceğiniz hesabın te-
miz olmasını isterseniz, bu zorunluğu ve so-
rumluluğu yerine getiriniz. Ve böylece adâ-
letli başkanlar ve başbakanlar olunuz ve o-
lursunuz.

İmza: Mehdiyet Makamı.

Not 1: Norveç'teki Breivik ve Türkiye'deki
Mashirapov mağdurlarının Türkiye ve Nor-
veç devletlerine: "Ya yakınlarımızı katleden
katilleri idam edin, ya da her katledilen kişi
için bize 1 milyon liralık kan parası ödeyin"
deme ve talepte bulunma hakkı vardır. Dev-
let bu hakkı ödemek zorundadır. Türkiye ve
Norveç devletleri, maktül yakınlarına 77 ve
39 milyon lira ödemeye hazır mı? İdam ce-
zâsı getirmeyecek olan devletler, kan parası
ödemeye hazır olmalıdır.

Not 2: Yüce Tanrı'nın indirdiği son Kitap o-
lan Kur'anda: "Bir kimseyi haksızlıkla öldü-
ren, bütün insanları öldürmüş ve onu kur-
taran da bütün insanları kurtarmış gibi olur"
deniyor. Acaba bu neden böyledir? Çünkü
bir kimse haksızlıkla bütün insanları öldüre-
cek olsa, o kimseyi ancak bir kere idam ede-
bilirsiniz. Veya o cezâyı da vermeniz müm-
kün olmaz. İşte bu gerçek sebebiyle bir kişi-
yi öldürmekle bütün insanları öldürmek ara-
sında fark yoktur. İşte bu yüzden bir kişiyi
öldüren, bütün insanları öldürmüş gibi olu-
yor ve bir mâsumu kurtaran da, bütün in-
sanları kurtarmış gibi oluyor.

Katiller cinayetlerinin büyüklüğünü görmeli
ve devlet yöneticileri de katillere hayat hak-
kı vermemelidir. Çünkü hasızlıkla insan öl-
düren bir katil, hayat hakkını kaybeder. Ha-
yat hakkını kaybetmiş bir katile hapis cezâ-
sı vermek, onu ödüllendirmekten farksızdır.
Bu da, maktüle ve yakınlarına dehşetli bir
haksızlıktır. Bu haksızlık son bulmalıdır.

Not 3: Amerika Birleşik Devletleri'nde bir
yılda 90 bin kadın tecavüze uğruyormuş.
Bu, çok dehşetli bir rakamdır! Bir tek kadı-
nın bile tecavüze uğraması dehşetlidir ve
kabul edilemez. ABD devleti bu dehşetli
ve korkunç rakamı yok etmeli veya yok
edemese de hiç olmazsa azaltabilmeli ve
azaltabilir. Bunun yolu da, tecavüze idam
cezâsı getirmektir. Çünkü bir tecavüzde
hem zina, hem zorbalık ve hem de ölümle
tehdit etme vardır. Bu üç suçu içinde barın-
dıran büyük günahın cezâsı da ancak idam
olabilir ve olmalıdır. ABD'nin yeni Başkan'ı
Sayın Donald Trump tecavüze idam cezâsı
getirerek ülkesine hükmeden o korkunç ra-
kamı yok edebilir veya azaltabilir. Sayın Do-
nalda Trump bu cezâyı kanunlaştırarak, o-
nu, kendisine isyan etmekte olan dünya ka-
dınlarına hediye edebilir ve bununla onların
isyanını kırabilir.

Sayın Donald Trump! Ülkenizdeki suç oran-
larına yani yılda 90 bin tecavüz ve 15 bin ci-
nayet ve 327 bini aşan hırsızlık rakamlarına
bakacak olursanız, sizin gerçek düşmanını-
zın İslâm olmadığını, tam tersine  haksızlık,
adâletsizlik ve namussuzluk olduğunu gö-
receksiniz. Sizin savaşınız da bu üç düşma-
na karşı olmalı. O halde hak, adâlet ve na-
mus silahlarıyla silahlanarak bu üç düşma-
na karşı hücuma geçiniz. Haksızlığı, adâlet-
sizliği ve namussuzluğu öldürünüz. Bu öl-
dürmeyi, bu savaşı yapmazsanız, ülkeniz ve
devletiniz daha fazla ayakta kalamaz; yıkılı-
şa mahkûm olursunuz. Yıkılmamak isterse-
niz, gereken savaşı hemen başlatmalısınız.
Bu savaşı başlattığınızda eşcinselliğin meş-
rulaştırılmasını da durdurmalısınız. Çünkü
bir devletin eşcinselliği meşrulaştırması,
yüce Tanrı'nın gazabını çeker ve ülkeniz
helâk olur. Eşcinsel evlenmeyi durdurarak
bu helâki önlemelisiniz.

Unutmayınız! Sizin düşmanınız İslâm değil;
en başta haksızlık, adâletsizlik ve namussuz-
luk'tur. Bunlarla birlikte İslâm'ı kötüye kul-
lanmakta olan teröristlerdir. O halde düş-
manınızı iyi belleyiniz, hata yapmayınız...
Bütün kötülükleri terketmeyi emreden
İslâm, sizin düşmanınız değil, ancak dos-
tunuz olabilir. İyilikleri emreden bu dostu
kaybetmemelisiniz.

Not 4: Cinayet; hem haksızlık, hem adâlet-
sizlik ve hem de zulümdür. Zina, tecavüz
ve eşcinsellik ise; namussuzluk'tur. Namus-
suzluk da içinde üç zulüm barındırmaktadır.
Devletler ise; haksızlığı, adâletsizliği ve
namusuzluğu önlemekle ayakta kalabilir.
Sayın Donald Trump! Ülkenizde eğer sağ-
lam ve temiz nesillere sahip olmak isterse-
niz, zinayı da yasaklayabilirsiniz. Eğer bun-
ları yapabilirseniz, hem Musa peygamberin,
hem İsa peygamberin ve hem de Muham-
med peygamberin ruhlarından alkış ve teb-
rik alacaksınız.

Not 5: Sayın Donald Trump! Suçu yüzde yüz
sabitleşmiş katillere, tecavüzcülere, terö-
ristlere, vatan hainlerine ve uyuşturucu pat-
ronlarına hayat hakkı vermemeli, onları der-
hal idama göndermelisiniz. Tabii ülkenizin
kötülük ve pisliklerden temizlenmesini is-
terseniz.

Sayın Donald Trump! Tecavüzcülere idam
cezâsı getirmek hususunda iyi düşünmeli-
siniz. Çünkü, Tanrı korusun, sizin kızınız bir
erkek tarafından tecavüze uğrayacak olsa
ne yaparsınız? Tecavüzcüyü yaşatır mısınız?
Onu yaşatmazsınız değil mi? O halde şimdi
Amerika'nızın bütün kadınları sizin kızlarınız
hükmündedir. Onların da ırzlarını korumak
zorundasınız. Bunun için de, tecavüzcülere
idam cezâsı getirmek durumundasınız. Bu-
nunla birlikte ilkokul çocuklarının kalbine
ve kafasına "Tanrı'ya verilecek hesap ve ce-
hennem azabı"nı da yerleştirebilirseniz,
tecavüzleri durdurmayı başarabilirsiniz.

("Tecavüzcüye verilecek idam cezâsı adil
midir?" diye sorabilirsiniz. Cevap: Bir teca-
vüzcü zina ettiği için 100 kırbaç yemek o-
nun hakkıdır. 100 kırbaç da saldırı ve zorba-
lığı için atılır ve ölümle tehdit ettiği için de
ona 100 kırbaç vurmak gerekir. Bu takdirde
bir tecavüzcünün toplam cezâsı 300 kırbaç
atılmak olur. 300 kırbaç ise bir adamı öldü-
rür. Dolayısıyla bir tecavüzcüyü idam etmek-
te haksızlık ve adâletsizlik yoktur. Eğer bir
tecavüzcü tecavüz ettiği kadını öldürürse,
onun cezâsı 2 idam olur.)

Not 6: Sayın Donald Trump! Faşistlik, kendi
ırkından ve milletinden başkasına hayat
hakkı tanımamak ve onlara saldırmaktır.
Sizde böyle bir maksat yoksa, sizi faşistlikle
suçlamakta olan protestoculara: "Ben faşist
değilim! Çünkü ben, ülkemin ve halklarımın
iyiliğini istiyorum, onlar için çaba göstermek
arzusundayım. Başka milletler için kötülük
düşünmüyorum. Ama bizim için kötülük dü-
şünenlerin de düşmanıyım, onlara dostluk
gösteremem. Bana faşist diyemezsiniz. Ben
bir vatan ve millet severim" diyebilmelisiniz.
"Kötüler"in kim olduğunu bilmek isterseniz,
onlar: En başta Tanrısızlığı ve sonra haksızlı-
ğı, adâletsizliği, namussuzluğu, saldırganlığı
ve bozgunculuğu hayat tarzı haline getirmiş
kimselerdir. Sizin düşmanınız işte bunlar
olabilir. O halde dostunuzu, düşmanınızı iyi
biliniz.

Not 7: Sayın Donald Trump! Şu an dünyanın
yeni kralı sizsiniz ve İngiltere kraliçesinin de
üzerindesiniz. Sizden; haklıca, adâletlice ve
namusluca bir yönetim bekliyoruz. Eğer
Tanrı elçisi İsa'yı seviyorsanız, merhametli-
ce de olabilirsiniz. Merhametliliğin gereği
olarak da, yalnız kendi ülkesinin ve milleti-
nin degil, başka ülke ve milletlerin de çıkar-
larını düşünen olabilmelisiniz. İşte bu dü-
şüncelilik, sizi gerçek krallığa çıkarır. O hal-
de çıkarlarınız, hak ve adâleti çiğnememe-
lidir.

(Sayın Donald Trump'a özel not: Siz, oy ço-
ğunluğu ile değil, oy azınlığı ile iktidara gel-
diğiniz için bir "Başkan" değil, "Kral"sınız.
Çünkü Bayan Clinton'un oyları sizinkinden
1-2 milyon daha fazlaydı. Bununla birlikte
ülkeniz ve yönetiminiz dünya liderliğinde
bulunduğundan ve fakat ülke liderlerinin
çoğunluk oyuyla seçilmiş olmadığınız için
de siz yine bir "Kral"sınız, "Başkan" değil.
Yani: Demokrasi sizin için bitmiş durumda-
dır!

Sayın Trump! Dünya, bir tek kral ile yöne-
tilir, iki kral ile değil. Artık İngiltere krallığı
sona ermelidir... Ve Arabistan krallıkları da
demokrasiye dönüşmelidir. Ayrıca, şu an
mezarda değil, gökte bulunan dininizin ger-
çek lideri İsa Mesih, 5 yıl içerisinde Suriye'
ye ineceğinden, katliamcı Beşar Esad'ı ve
onun zorbalık rejimini acilen bitirmelisiniz.
Bu konuda Suriye diktatörünün cinayetle-
rine göz yummus olan zulüm ortağı Obama'
nın izinden gitmemelisiniz.)

Dünyanın yeni kralı Sayın Donald Trump,
sizi uyarıyoruz! İsrail'deki Büyükelçiliğinizi
Kudüs'e taşımanız ve İsrail yönetiminin Fi-
listin'e ait topraklarda yeni yerleşim birim-
leri inşa etmesine göz yummanız ve İsrail
yönetiminin 1967 sınırlarına dönmesi için
ona yaptırımda bulunmamanız, İsrail dev-
letinin ortadan kaldırılmasını hızlandırır.
Yoksa siz de bunu mu istiyorsunuz? Bu ko-
nuda hak ve adâletten sapmamanız gerek-
tiğini size tekrar hatırlatmak isteriz. Zira hak
ve adâlet ve namus'u çiğneyen ve çiğneten
bir Kral, "zâlim Kral" olur! Yüce Tanrı da, zâ-
lim Kralların düşmanıdır! (Ayrıca Birleşmiş
Milletler üyeleri de İsrail'in hadsizlikleri
karşısında sessiz kalmamalıdır.)

Not 8: Türkiyeli dindarlar bu mektup ve bil-
dirimizi, ABD yeni Başkan'ı Sayın Donald
Trump'a mutlaka iletmeye çalışmalıdır.

Not 9: Bu bildiri, Allah'ın Mehdisi Mehmed
Nur'an tarafından tasdik edilmiştir.

İmza: Mehdiyet Makamı.

Tek Tanrı'dan başka tanrı yoktur. İsa, Musa
ve Muhammed tek Tanrı'nın kulu ve elçisi-
dir.

Zaman: Yeni Çağ'ın onyedisi, Ocak ortası.
Mekan: Avrupa.
Makam: Duyuru ve hakka dâvet.
Boyut:   Muranizm.

                                   YAYINLAYAN
                        AVRUPA MURANİSTLERİ
                           *   *   *


Samstag, 21. Januar 2017

BM ÜYELERİ ABD'DEN HESAP SORMALIDIR!

BM ÜYELERİ ABD'DEN HESAP SORMALIDIR!

             adaletle hükmedenleri seven
                    yüce TANRInın adıyla

Sayın Birleşmiş Milletler üyeleri!

Önünüzde çözülmesi gereken bir sorun var.
Bu sorun, Amerika Birleşik Devletleri yöne-
timinin terör örgütlerine verdiği destektir.
Türkiye yönetiminin ısrarlı uyarlarına rağ-
men ABD yönetimi, bu desteğini kesmemiş
ve kesmemekte diretmektedir. Bu diretişini
de, PKK'nın Suriye kolu olan PYD/YPG'nin
bir "terör örgütü olmadığı" iddiasıyla sür-
dürmektedir. Madem ABD yönetimi PYD/
YPG'nin terör örgütü olmadığını iddia edi-
yor, o halde bu iddiasını isbatlamalıdır. Siz-
ler de bu isbatı ondan istemelisiniz. Ma-
dem bu isbatı "barış" için istemek görevi-
nizdir, o halde isteyiniz.

ABD yönetimi, PYD/YPG'nin terör örgütü
olmadığını isbatlamak isterse, PKK'nın bü-
tün şeflerini ölü veya diri yakalayıp Türkiye'
ye teslim etsin. Eğer ABD ile birlikte PYD/
YPG de bu işlem ve teslimatın yapılmasını
kabul ederlerse ve rızâ gösteriyorlarsa PYD/
YPG, PKK'nın kolu demek değildir ve iddia
bu şekilde isbatlanmış olur. Bu isbatlama
için de ABD yeni yönetimi hemen harekete
geçip, PKK'nın Kandil'deki, Suriye ve Irak'ta-
ki bütün şeflerini yakalayıp, Türkiye'ye tes-
lim etmelidir. Ancak bu teslimattan sonra
Türkiye, PYD/YPG'nin ve de SDG'nin terör
örgütü olmadığını kabul edebilir. Gereken
yapılmadığı takdirde, Türkiye yönetimi,
PYD/YPG terör örgütüne karşı savaşını sür-
dürecektir.

Eğer AB ve ABD yönetimleri PKK'yı meşru-
laştırmaya kalkarlarsa, bu takdirde Türkiye
yönetiminin de IŞİD'i meşrulaştırıp veya
başka terör örgütleri kurarak PKK'nın üzeri-
ne salması, onun hakkı olur. Bu hakkı kabul
edilir bulmayanlar, PKK'ya meşruiyet vere-
mez, vermemelidir.

Bir sorun daha var, sayın BM üyeleri! ABD
yönetimi, beş yıldan beri Suriye'de bulun-
duğu ve IŞİD terörüne karşı 62 devletin yar-
dım ve desteğini arkasına aldığı halde üç
yıldan beri IŞİD'i bitirmedi. Acaba ABD yö-
netimi sahip olduğu muazzam güce ve aldı-
ğı devletler desteğine rağmen IŞİD'i niçin bi-
tirmiyor? Eğer IŞİD'i bitirecek gücü ve zekâ-
sı yoksa, ABD Suriye'den derhal çekilmeli-
dir. Çekilmelidir, çünkü ABD'nin IŞİD'e karşı
savaşacak askeri yoktur veya askerlerine kı-
yamamaktadır. Bu yüzden de bir terör örgü-
tüyle müttefik olmuş ve YPG terör ordusun-
dan medet umar hale gelmiştir. Bu âciz te-
rör ordusu ise, IŞİD'i bitirebilecek güçte de-
ğildir. Bitirecek güçte olmadığını da üç koca
yıldan beri görmekteyiz. Eğer ABD kendi as-
kerlerini IŞİD'in karşısına çıkaramayacaksa,
Türkiye ve Rusya kendi askerlerini IŞİD'in
karşısına çıkarabilir ve çok kısa zamanda bu
terör örgütünü bitirebilir. O halde ABD yö-
netimi artık kararını vermelidir. Ya kendi as-
kerleriyle IŞİD'e karşı savaşsın, terör örgüt-
lerine sığınmasın, ya da bu işi Türkiye ve
Rusya'ya havale edip, Suriye'yi terketsin.

Şu sorunun da halledilmesi gerekmektedir,
sayın BM üyeleri!: ABD yönetimi 5 yıldan
beri Suriye diktatörünü devirmedi. Devir-
mediği gibi, bu diktatörün katliamlarına
engel olmadı, seyirci kaldı! Bu seyirciliğin
hesabının sorulması gerekmiyor mu? Çünkü
ABD'nin seyirciliği altında 500 bin insan kat-
ledildi! Bu insanlar bir haşere miydi ki, Esad
durdurulmadı? Yoksa ABD'nin bu katliamcı-
yı durduracak gücü mü yoktu? Gücü yok i-
diyse, niçin başka devletlerin yardımını ça-
ğırmadı? Halbuki ABD tam bunun aksini ya-
parak Rusya ve İran'ın da Suriye'ye girmesi-
ne göz yumup katliamcı diktatörün daha da
kuvvetlenmesini sağladı! 500 bin mazlûmun
hesabını sormayacak mısınız? Eğer bu hesa-
bı sormazsanız, nasıl içinde bulunduğunuz
barış örgütünün üyeleri olacaksınız? İçinde
bulunduğunuz BM denen örgüt, mâsûm in-
sanların zulme uğramasını seyretmek için
mi kuruldu? Madem; "hayır, barış için, zul-
mü önlemek için kuruldu" diyorsunuz, o
halde bu zulme ortaklığınız neden? Yoksa
insanlığınızı mı kaybettiniz? Lütfen cevap
verin ve görevinizi yerine getirin. Eğer gö-
revinizi yerine getiremeyecekseniz, bu ör-
gütten çıkın, gidin! Gidin ki, hiç olmazsa
sorumluluktan kendinizi kurtarmış olursu-
nuz... Hangisini seçiyorsunuz? Eğer insan-
lığı seçerseniz, İngiltere ve ABD yönetimin-
den Irak'ın hesabını da sormalısınız. Çünkü
ortaya saçılan ve itiraf edilen bilgilere göre,
idam edilerek öldürülmüş olan Saddam Hü-
seyin'in nükleer silahı yokmuş. Buna dair
yalanı da İngiltere istihbaratı uydurmuş ve
ABD yönetimi de bu yalana aldanıverip Irak'
a saldırmış. Sonuçta parçalanmış ve harap
edilmiş bir Irak ve katledilmiş 1 milyondan
fazla insan ortada bulunmaktadır. 

ABD yönetimlerinin Ortadoğu'da yarattığı
kaoslara hâlâ "dur" demeyecek misiniz? O-
nun şeytanî planlarına engel olmayacak mı-
sınız? Eğer ona engel olmazsanız, siz de o-
nun ortağı "zâlimler" olursunuz. Bu sıfatı
kabul edebilecek misiniz? Edebiliyor musu-
nuz? Madem edemezsiniz, o halde haydin
görev başına! Görelim sizin insanlığınızı.
Görelim sizin adâletliliğinizi. Görelim sizin
hakkaniyetliğinizi ve görelim sizin medeni-
yetliğinizi... ABD'nin keyfçiliğini durduracak
hiç mi gücünüz yok? Onun haksızlıklarına,
adâletsizliklerine ve şeytanî planlarına karşı
birlik olursanız, o gücü bulursunuz! O halde
kazanın gücünüzü, durdurun ABD'nin kaos-
çuluğunu ve getirin insanlığın yemyeşil cen-
netimsi baharını!

İmza: Mehdiyet Makamı.

Not 1: Halletmeniz gereken iki sorun daha
var. Birincisi, Irak'a saldırılma sebebi olan
nükleer silah edinme. Eğer nükleer silah e-
dinme bir suçsa, ABD, Rusya, Çin, Fransa,
Hindistan, Pakistan, İsrail, Kuzey Kore ve di-
ğerleri neden nükleer silaha sahiptirler?
Bunlar için suç olmayan bir silah, başka ül-
keler için niçin suçtur? Bu suç, ya her ülke
için olmalı, ya da hiçbir ülke için. Nükleer
silaha sahip ülkeler bu silahı terketmezler-
se, başka ülkelerin de o silaha sahip olma-
larına karışamazlar. Adâlet bunu gerektirir.

İkincisi, İsrail'e 1967 sınırlarına dönmesi için
yaptırım uygulayamaz mısınız? Eğer bu uy-
gulamayı yapmazsanız, İslâmlı Ülkeler'in or-
duları, İsrail'e savaş açmak zorunda kalacak-
lardır ve bu hakkı da, İsrail yönetimi Filistin-
lilerin haklarını ödemeyi reddetmekte oldu-
ğu için, kazanmış durumdadırlar. Bu savaşı
önlemek isterseniz, gereken yaptırımı uygu-
lamalısınız.

Not 2: Türkiye'ye uyarı! AB ve ABD ülkeleri,
PKK terör örgütüne meşruiyet tanımaya
kalkabilirler. Bu takdirde o ülkelerle mütte-
fikliğiniz sona erer ve yeni müttefiğiniz Rus-
ya ve Çin olur. Ayrıca NATO'dan da çıkmaya
mecbur kalırsınız. IŞİD'e meşruiyet tanımak
da hakkınız olur.

Not 3: ABD eğer IŞİD'le savaşmayı YPG'ye
bırakacak olursa, bu savaş 30 yıl sürer. Su-
riye halkını 30 yıl boyunca teröre mahkûm
etmeye hiç bir ülkenin hakkı yoktur! IŞİD,
üç ay veya bir yıl içinde bitirilmelidir. 62 ül-
kenin desteğini almış ABD eğer bu bitirmeyi
çok kısa müddet içerisinde yapamayacaksa,
Suriye'yi derhal terketsin. Onun yapamadı-
ğını başka ülkeler yapar. Türkiye'yi 40 yıl
PKK terörüne mahkûm etmiş olan AB ve
ABD, yeni oyunlar oynamaktan vazgeçme-
lidir.

Not 4: Yeni ABD yönetimine uyarı! Eğer ABD
yönetimi, Allah'ın Mehdisi Mehmed Nur'an'
ın gösterdiği doğrulugu kabul eder ve doğru
giderse, 20 yıl daha dünya liderliğinde kala-
bilecektir. Eğer doğru gitmezse, 2 yıl içeri-
sinde ülkesinin imparatorluğu çökecektir.
Çünkü hakka ve adâlete dayanmayan bir
devlet uzun müddet ayakta kalamaz. Eğer
ABD ayakta kalmak istiyorsa, yalnız kendi
çıkarını değil, başkalarının çıkarını da dü-
şünmeli. Diktatörlükleri yıkmalı, demokra-
sileri korumalı. Kaosçuluğu bırakmalı, insa-
nî bir düzene koşmalı. Dolayısıyla ABD eğer
20 yıl daha ayakta kalmak istiyorsa, Beşar
Esad'ı ve rejimini derhal devirmeli. (Bu de-
virme, üç ay içinde gerçekleşmeli.) Mısır'da
ve İran'da demokratları hâkim kılmalı. İsra-
il'e Filistinlilerin haklarını (bir yıl içinde) ö-
detmeli. İsrail bu hakkı ödemiyorsa, İsrail
devletini yıkmalı. Bunları yapmayan bir
ABD, 2 yıl içerisinde çökecektir.

Not 5: Bu bildiri, uluslararası diplomatik
platformda paylaşılmıştır.

Not 6: Bu bildirimizi, Türkiye devleti, bütün
BM üyesi devletlere resmî veya gayrî resmî
olarak iletmelidir.

Not 7: Bu bildiri, Allah'ın Mehdisi Mehmed
Nur'an tarafından tasdik edilmiştir.

İmza: Mehdiyet Makamı.

Tek Tanrı'dan başka tanrı yoktur. İsa, Musa
ve Muhammed tek Tanrı'nın kulu ve elçisi-
dir.

Zaman: Yeni Çağ'ın onyedisi, Ocak ortası.
Mekan: Avrupa.
Makam: Uyarı ve hakka dâvet.
Boyut:   Muranizm.

                                YAYINLAYAN
                     AVRUPA MURANİSTLERİ
                          *   *   *




Donnerstag, 12. Januar 2017

IŞİD LİDERİNE VE IŞİDLİLERE MEKTUP!

    IŞİD LİDERİNE VE IŞİDLİLERE MEKTUP!

acıyarak yaşatan ve yöneten ALLAHın adıyla

Ey IŞİDliler!
Bu mektubumuz, eğer "biz müslümanız" di-
yorsanız geçerlidir. Eğer "biz müslüman de-
ğiliz" diyorsanız, mektubumuzu okumanıza
gerek yoktur. "Biz müslümanız" diyorsanız,
okumaya devam edebilirsiniz. Madem müs-
lüman olduğunuzu söylüyorsunuz, o halde
Allah'ın Kur'andaki bütün sözlerini kabul et-
tiniz demektir. Madem kabul ettiniz, o söz-
lerin gereğini de yerine getirmek zorunda-
sınız. Yüce Allah Kur'andaki sözleriyle siz-
den ne istiyor? Özetle şunları istiyor ve di-
yor: "En başta Bana, meleklerime, elçileri-
me, kitaplarıma ve âhiretime inanmaktan
başka; haklı olun, adâletli olun, namuslu
olun, doğru olun, ibadetli olun, ahlâklı olun,
iyilikçi olun ve kötülüklerin açığını da gizli-
sini de terkedin."

O halde sizin de önce "haklı" olmanız, son-
ra da "adâletli" olmanız gerekiyor. İslâmi-
yet'in yani Allah'a teslim oluşun temeli bu-
dur. Sizde bu temel yoksa, müslüman de-
ğilsiniz demektir. Yani yalnızca Allah'a ina-
nıyor olmak, müslümanlık değildir.

Haklı olmak, Allah'ın hukukunu kabul etmek
ve gereğini uygulamaktır. Adaletli olmak ise,
Allah'ın koyduğu ölçüyü kabullenmek ve ge-
reğini yerine getirmektir. Anlaştık mı?

Yüce Allah, "mâsûmların öldürülmesi"ni ya-
saklıyor. Bu yasağa uymak, "haklı olmak"ın
gereğidir. Bu yasağa uymuyorsanız, "haklı
olmak"ı çiğniyorsunuz demektir. Bu çiğne-
me ise, İslâmiyet'in temellerinden birini yok
etmek demektir. Bu da, dininizin yıkılmasına
sebeptir. Yani bu yıkım, sizi müslümanlıktan
çıkarır.

"Haksız yere cana kıymamış, bozgunculuk
yapmamış ve Allah'a ve elçisine karşı savaş-
mayan kimselerin öldürülmesi yasaktır." Bu
yasaktaki şartlar ise, Allah'ın koyduğu "adâ-
let ölçüsü"dür.

Madem "müslümanız" diyorsunuz, o halde
Allah'ın getirdiği hukuka ve koyduğu ölçüye
uyacaksınız ve bu uymanın gereği olarak da
mâsûmları öldürmeyeceksiniz. Öldürdüğü-
nüz takdirde, Allah'ın hukukunu ve adâleti-
ni çiğnemiş olursunuz. Bu çiğneme ise, sizi
İslâmiyetten çıkarır. Çünkü hak ve adâlet,
"İslâmiyet'in temeli"dir. Bu temeli yok e-
denler, müslümanlıklarını kaybederler. Sa-
dece Allah'a inanç ise, o kimseleri müslü-
man yapmaz.

Eğer "bizim zihniyetimize ve ideolojimize
uymayanlar mâsûm ve müslüman değildir"
diyorsanız, bu deyişle kendinizi Allah'ın ve
Kitabı'nın üzerine çıkarmış olursunuz ki, en
büyük kâfirliği yapmış olursunuz. Bu kâfirli-
ğe düşmek istemezseniz, kendi zihniyetinizi
ve ideolojinizi Allah'ın ve Kitabı'nın üzerine
çıkarmayacaksınız.

O halde sizin zihniyetinize uymayanlar de-
ğil, Allah'ın indirdiği hakk'ı ve adâlet'i red-
dedenler kâfir olur. Bir müslüman da: "Ben
Allah'ın indirdiği hakkı ve adâleti reddedi-
yorum" demedikçe de müslümanlıktan çık-
maz. Ancak hakkı ve adâleti kabul ettiği hal-
de onları çiğniyorsa, bu çiğneme, onu suçlu
yapar, ama dinden çıkarmaz. Fakat bunun
da bir haddi ve hududu vardır. Bu hududu
aşan kimsenin müslümanlığı kalmaz. Mese-
lâ mâsûm hükmünde olan bir insanı kendi
zihniyetine uymadığı için kanını dökmeyi
helâl haline getirmek, haramı helâl
yapmaktır ki, insanı dinden çıkarır. Çünkü
Allah kimseye mâsûmları katletme hakkı
vermemiştir. Peygamberlerine bile! O hal-
de siz kim oluyorsunuz? Kim oluyorsunuz
da mâsûmların kanını dökmeyi helâl yapı-
yor ve Allah'ın indirdiklerini açıkça reddet-
meyen müslümanları kâfirlikle, dinden çık-
mışlıkla damgalıyorsunuz? Buna ne hakkı-
nız var? Allah sizlere peygamberlik verse
dahi buna hakkınız yoktur. Peygamberler
de hiç bir zaman sizin gibi Allah'ın dinini
tersine çevirmezler. Allah'ın haram kıldığını
Allah helâl etmedikçe helâl etmezler. Böyle
birşeye yetkileri yoktur. Sizler ise bu yetkiye
asla sahip olamazsınız! O halde mâsûmlara
cani, müslümana kâfir diyemezsiniz. Bunu
yaptığınız takdirde kendinizi kâfirleştirmiş
olur, müslümanlıktan çıkarsınız. Müslüman-
lığınızı kaybetmek istemiyorsanız, mâsûmla-
rı katletmeye ve müslümanlara kâfirlik dam-
gası basmaya son vermelisiniz.

Savaş konusunda ise, ancak düşman belle-
diğiniz ülkelerin ordularına karşı savaşabilir-
siniz. Ama savaşla ilgisi olmayan yani eline
silah alıp size karşı savaşmayan halkları düş-
man sayamazsınız. Halk ancak orduya katıl-
dığında düşman olur.

Savaşınızın haklı olabilmesi için de, size
haksızlıkla saldırılmış olması, elinizden va-
tanınızın alınmış veya alınacak olması gere-
kir. Size haksızlıkla saldırılmadıysa ve eliniz-
den topraklarınızı almaya çalışan yoksa, si-
zin saldırınız haramdır, haksızlıktır.

O halde içinde bulunduğunuz durumu göz-
den geçirin ve haksızlıklarınıza son verin. E-
ğer son vermek istemiyorsanız, "biz müslü-
man değiliz" deyin. Eğer zulümlerinize de-
vam ederseniz, Müslüman Dünya'nın düş-
manlarısınız. Müslüman Dünya da, saldır-
gan düşmanları ortadan kaldırmak zorun-
dadır!

Geliniz! Allah'ın indirdiği hukuk ve adâlete
boyun eğiniz, kendinizi Müslüman Dünya'
nın düşmanı olmaktan çıkarınız. Müslüman
Dünya'ya düşmanlık edenler, zâlimlerin ta
kendileridir! Allah da zâlimlerin düşmanıdır.
Allah'ın düşmanlığından korkun ve titreyin!
Allah, düşmanlarını bu dünyada da, ötesin-
de kahreder. Fırsat varken bu kahredişten
kendinizi kurtarın.

Şunu kafanıza iyi kazımalısınız: Sizin zihniye-
tiniz İslâmiyet değildir. İslâmiyet ancak Al-
lah'ın Kur'anında olan, peygamberinde olan
ve mehdisinde olandır. Allah'ın Mehdisi de
gelmiştir ve bu gerçekleri size duyurmakta-
dır. Bundan sonra artık keyfinizce hareket
edemezsiniz. Allah'ın Mehdisi'ni dinleme-
yip kendi keyfine uyanlar, doğru yoldan
sapmış olurlar.

Allah'ın Mehdisi'ni dinlemeden devlet kur-
maya kalkacak olanların devleti; "Irak-Şam
İslâm Devleti" olmaz. Ancak "Irak-Şam İstib-
dat Devleti" olur. Böyle bir devleti de müs-
lümanlar kabul edemez ve etmek zorunda
da değildir.

Devlet kurmak istiyorsanız ve devletinizin
meşru olmasını isterseniz, önce Allah'ın
Mehdisi'nin rızâsını alacaksınız. Sonra eğer
halkınızın çoğunluğu da size onay veriyorsa,
devletinizi kurarsınız. Eğer halk çoğunluğu
müslüman ise ve Allah'ın yasasına uygun
bir yasa ile yönetilmek isterlerse, devletiniz,
"İslâm Devleti" olur. Eğer halk çoğunluğu
müslüman olduğu halde bu çoğunluğun ço-
ğunluğu dindarca yaşamıyorsa, onlara İslâ-
mî yönetim dayatamazsınız. Dayatırsanız,
zorbalık yapmış olursunuz. Kuracağınız yö-
netim ancak diktatörlük olur. Diktatörlüğe
hakkınız yoktur. Diktatörlüğe hakkınız olma-
dığı gibi, Suriyelilerin topraklarına da el ko-
yamazsınız. El koyarsanız, hakkı gasbetmiş
olursunuz. Gaspçılara da savaş açmak bir
haktır. Siz istediğiniz devleti ancak kendini-
ze ait topraklarda kurabilirsiniz. Şartlarına
uymazsanız, kuracağınız devletin bir meş-
ruiyeti olmaz. Müslüman Dünya da, gayri
meşru bir devleti tanımaz ve tanımak zo-
runda da değildir. O halde meşruiyete bo-
yun eğiniz. Meşruiyet de, esas olarak hak
ve adâlete ve namusa dayanır. Artık tuta-
cağınız yolu biliyorsunuz.

Ey IŞİDliler! Eğer mâsûmları katletmeye de-
vam ederseniz, cezânız, katlettiğiniz mâ-
sûmların sayısınca idam edilmektir. Âhiret-
teki cezânız ise, Allah'ın dilediği vakte kadar
cehennemde yanmaktır.

Eğer mâsûmları öldürmeyi terkederseniz
ve Suriye diktatörünü ve rejimini devirme-
ye yönelirseniz, İslâmlı Ülkeler'in size savaş
açmasına gerek kalmaz.

Ey IŞİDliler! Eğer meşru bir savaş istiyorsa-
nız, Beşar Esad'ı ve diktatörlüğünü deviri-
niz. Filistinlilerin topraklarını, Filistinlilerin
haklarını ödemeyi reddetmekte olan İsrail
yönetiminden kurtarınız. Suriyelileri ve Filis-
tinlileri kurtardığınız takdirde, Allah katında
"mücahidler" ünvanını alacaksınız. Ünvanla-
rın en büyüğü budur işte!

Duamız: Allah, Müslüman Dünya'ya ve müs-
lümanlara zarar veren hainleri ve zâlimleri
kahretsin! Müslümanlara fayda verenlere
de acısın, rahmet etsin! Amin.

İmza: Mehdiyet Makamı.

Not 1: Allah katında mâsûm bir insan kâinat
kadar kıymetlidir. Çünkü insan, kâinat ağacı-
nın bir meyvesidir. Evrenin en mükemmel
meyvesi olan mâsûm insanı haksızlıkla kat-
leden bir kimse, koskoca bir evreni katlet-
miş olur. Bu katliamı yapan kimsenin de ce-
zâsı, kâinat kadar büyük olacaktır.

(Mâsûm bir kimseyi katledenin dünyadaki
cezâsı, bir kere idam edilmektir. On kişiyi
katlettiyse, on idam onun hakkıdır. Fakat
bu dünyada bir kişiyi on kere idam etmek
mümkün değildir. Yani böyle bir kişi cezâ-
sını tam almadan ölmüş oluyor. Bu kişilerin
gerçek cezâsı da âhirete kalıyor. Mâsûmu
katledenin âhiretteki cezâsı ise; diyelim ki
katil, 20 yaşındaki bir genci haksızlıkla kat-
letti. Ortalama 60 yıllık ömür üzerinden bu
gencin 40 yıllık ömrü yok edilmiş olduğu
için, âhirette katile verilecek cezâ, 40 yıl ce-
hennem ateşinde yanmaktır. REİNA'da 40
kişiyi katleden ve emri veren kişilerin cezâsı
ise; 40 kişinin ortalama ömür üzerinden 40'
ar yıllık ömrü yok edildiyse, 40X40=1600 yıl
o katiller ve onların cinayetlerine sevinenler
cehennem ateşinde yanacaktır. Bu kadar ce-
zâyı bu dünyada vermek mümkün olmadığı
ve Allah da mutlak adâlet sahibi olduğu için,
cehennemin yaratılması hak olmuştur. İn-
sanları yoktan yaratmış olan Allah'ın, ölmüş
insanları tekrar diriltmesi, zor ve imkânsız
değildir.)

Not 2: Eğer mâsûm insanları katletmeye son
vermezseniz, Müslüman Dünya olarak, yani
1.5 milyar müslüman, sizin müslümanlığını-
zı reddedeceğiz. Allah da reddedecek. Meh-
disi de reddediyor!

Not 3: Eğer mâsûm sivilleri katletmeye son
vermezseniz, kesinlikle bileceğiz ki, sizler;
İngiltere'nin, ABD'nin ve İsrail'in kontrolü
altında olan ve onlar tarafından kullanılan
maşalarsınız. Bu maşaları kırmak ve yok et-
mek de, Müslüman Dünya'ya farzdır.

Not 4: Şunu da bilmelisiniz: Siz mâsûmları
katlettikçe, İslâmiyet'i kötülemiş olduğunuz
için, Vatikan'daki İsa dininden sapmış kardi-
naller bayram yapıyor! Mâsûmlara üzüle-
cekleri yerde, seviniyorlar.Mutlak iyilik olan
ve cennete götüren Müslümanlığı kötü gös-
terdiğiniz için! Yoksa yaptığınız katliamları
size Vatikan mı yaptırıyor? Biz, aksine bir
cevap bulamıyoruz! Bu durumda eğer zul-
münüzden vazgeçmezseniz, size lânet oku-
mak hakkımızdır. Bu durumda yüce Allah
da size lânet edecektir! Geliniz, kendi key-
finizi terkedip, Allah'ın Mehdisi'ne biat edi-
niz, lânetlenmekten kurtulunuz.

(Allah'ın Mehdisi Mehmed Nur'an'a gıya-
ben yapılacak biat şöyledir: "Haklıca, adâ-
letlice, namusluca, ibadetlice, ahlâklıca,
iyiliklice ve kötülükleri terketmeklice bir
hayat sürmek üzere, görevlendirdiğin Meh-
dine biat ettim. Allah'ım Sen şahit ol, biatı-
mı kabul et." Allah'ın Mehdisi'ne biat eden-
ler, âhirette onun şefaatinden faydalana-
caklardır.)

Not 5: Allah'ın Mehdisi'nin gelmiş olduğu
ve görev başında bulunduğu şu zamanda
kimse kendini halife ilân edemez. Halifelik
iddiasında bulunanlar ancak sahtekârlık
yapmış olurlar.

Not 6: Dünyadaki bütün müslümanlar bil-
melidir ki; Allah'ın dini, alevîlik-sünnîlik de-
ğil, İslâmiyet'tir. Bu dinden, başka dinler ü-
retenlerin dini, Allah katında kabul edilme-
yecektir.

Not 7: ABD'nin yeni yönetimine uyarı! Ön-
ceki yönetimlerinizde Irak'a saldırdınız. Ora-
da kaos yarattınız. Oraya demokrasi getir-
mediniz. Sonra Suriye'ye, Beşar Esad'ı de-
virmek için girdiniz. Ama onu devirmek ye-
rine onun katliamlarını seyrettiniz, diktatör-
ün cinayetlerine ortaklık ettiniz, suç işledi-
niz ve demokrasiyi de engellediniz. Bunlar
arasında Mısır'da da demokrasiye darbe
vurdunuz. En son olarak da Türkiye'nin de-
mokrasisine de darbe indirmeye kalktınız.
Şimdi de bir askeriniz ortaya çıktı: "Bütün
bunların planlı olarak yapıldığını, maksadın
da ABD'nizin tam egemenliği için bu ülkeleri
parçalamak" olduğunu anlattı. Şimdi ya bu
şeytanî planlarınızı uygulamaya son verirsi-
niz, ya da dünya liderliğinden çekilirsiniz. E-
ğer çekilmezseniz, çekilmeniz için gereken
herşeyi yaparız! Hakkınız olmayan bir lider-
likte kalmanız, en büyük zorbalıktır. Bu zor-
balığa daha fazla izin veremeyiz. Adâletli ve
hakkaniyetli olamayacaksanız, liderliğiniz
sona ermeli. Dünya liderliğiniz ancak adâlet
ve hakkaniyetle devam edebilir. Ayrıca Tür-
kiye'nin düşmanı olan terör örgütlerine des-
tek vermeniz, Türkiye'ye sizin düşmanları-
nıza destek verme hakkı kazandırır. Türkiye'
nin bu hakkı kullanmasını istemiyorsanız,
terör örgütlerine verdiğiniz desteği hemen
kesin ve onlarla olan bağınızı derhal kopar-
tın! Barış istiyorsanız, hakkaniyet ve adâle-
te boyun eğeceksiniz. Aksi halde yeni bir
dünya savaşı kaçınılmazdır. Şunu da unut-
mayın: Biz Müslüman Dünya'nın, sizin par-
çaladığınız ülkeleri tekrar birleştirmesi, zor
ve imkânsız değildir. Parçalamakla bir yere
varamazsınız. Çünkü bizim mânevî bir ya-
pıştırıcımız vardır. O halde doğruluğa gelin,
doğru gidin. Eğrilere dünya liderliği haram-
dır!

Not 8: Bu bildiri, Allah'ın Mehdisi Mehmed
Nur'an tarafından tasdik edilmiştir.

Not 9: Dindar müslümanlar bu bildiriyi,
IŞİDlilere ve liderine ve bütün Arap basınına
ulaştırmaya çalışmalıdır.

İmza: Mehdiyet Makamı.

Allah'tan başka ilah yoktur.Mehdi ve Mesih
Allah'ın kulu ve elçisidir.

Zaman: Yeni Çağ'ın onyedisi, Ocak ortası.
Mekan: Avrupa.
Makam: Hakka dâvet ve uyarı.
Boyut:    Muranizm.


 YAYINLAYAN
 AVRUPA MURANİSTLERİ
 *   *   *



Freitag, 6. Januar 2017

AB VE ABD ÜLKELERİ LİDERLERİNE YENİ YIL MESAJI

AB VE ABD ÜLKELERİ LİDERLERİNE
                  YENİ YIL MESAJI

               yeni bir yılı getirmiş olan
                 yüce TANRInın adıyla

Sayın AB ve ABD liderleri! Sözde "müslü-
man" kimlikli teröristler ülkelerinizde terör
suçu işledikleri zaman bu teröristlere "İs-
lâmcı terörist" demektesiniz. Fakat bu tür
bir etiketleme, gerçeği yansıtmamaktadır.
Çünkü bir müslüman, mâsûm bir insanı kat-
lettiği zaman, müslümanlıktan çıkar. Böyle
bir insana daha fazla "müslüman" kimliği ve-
remeyiz. Dolayısıyla mâsûm insanları katlet-
miş ve katletmeyi meşru hale getirmiş bazı
müslüman kimlikli teröristlere "müslüman"
diyemeyiz. Çünkü onlar, İslâmiyetlerini kay-
betmiş kimselerdir. Dolayısıyla onlara; "İs-
lâmcı terörist" veya "İslâmistische terorist"
diyemeyiz. Onlara ancak; "dinden çıkmış"
veya "dinini kaybetmiş" ya da "sapıtmış ve
bozulmuş insan" diyebiliriz. Çünkü İslâmi-
yet, değil teröre izin vermek, "en küçük kö-
tülüğün dahi cezâsız kalmayacağını, Allah'a
inananların inancının ancak iyilikçi olmala-
rıyla geçerli olacağını" bildiren bir dindir. O
halde teröristleri etiketlerken bu gerçeğe
uygun olarak hareket etmelisiniz, tabii Müs-
lüman Dünya ile ilişkilerinizin iyi gitmesini
isterseniz. Ve tabii İslâmiyet'i kötülemek
gibi bir niyetiniz yoksa.

Şunu da iyi bilmelisiniz: Hakiki bir müslü-
man, yeryüzünün en iyi insanıdır. Fakat bir
müslüman bozulursa veya müslümanlıktan
çıkarsa, yeryüzünün en tehlikeli varlığı olur.
Işidciler bunun örneğidir. IŞİD'i ortaya çıka-
ran sebeplerin başında da, Bush'un kahrı ve
Obama'nın acziyeti vardır. Onların Ortado-
ğu'da yaratmakta olduğu kaos, Ortadoğulu-
ların normal bir rejime kavuşmalarına ve
doğru dürüst bir eğitimden geçmelerine
engel olmakta ve sonuçta canavarlaşmış
insanlar üremektedir. Barış istiyorsak, bu
üretimi yapanların yakasına yapışmak zo-
rundayız.

Sizden yukarıda zikrettigimiz hassasiyeti
bekliyoruz ama, sizin daha büyük hatalar i-
çinde olduğunuzu görünce beklentilerimizin
boş olduğunu da düşünmeden edemiyoruz.
Çünkü Türkiye'deki terör eylemleri karşısın-
da üzüldüğünüze dair mesajlar veriyorsu-
nuz, fakat terör örgütlerine verdiğiniz des-
teği kesmediğiniz için mesajlarınızın bir an-
lamı kalmıyor ve o mesajlarla kendinizi ya-
lanlıyorsunuz. Bu durum da sizi, Türkiye'ye
"dost yüzlü düşman" olarak gösteriyor.

Türkiye'yi kendinize boyun eğdirmeyi ba-
şarmadıkça içinde bulunduğunuz düşmanlı-
ğınızın sona ermeyeceğini iyi biliyoruz. Bu-
nun için de Türkiye'deki terör örgütlerine
vermekte olduğunuz destek son bulmaya-
caktır. Çünkü terör örgütleri, Türkiye'yi e-
sir almak ve esir tutmak için kullandığınız
ordularınızdır. Bu sebeple Türkiye'den iste-
diğinizi almadan bu ordularınızı geri çekme-
yeceğinizi artık iyi biliyoruz. Fakat siz de iyi
bilmelisiniz ki, Türkiyeliler de size esir ol-
mak ve esir kalmak istememektedirler ve
bunun için de terör ordularınıza teslim ol-
mayacaklardır. Bu durumda da size tabii ki,
Türkiye'ye karşı ya onun bağımsızlık arzusu-
na saygı göstermek ve gereğini yapmak, ya
da büyük bir NATO saldırısıyla istediğinizi
gerçekleştirmekten başka çare kalmıyor. A-
ma saldırıya kalkarsanız, Türkiye'yi tamam-
men kaybetmek ve karşınızda Rusya'yı bul-
mak gibi bir riski de görüyor olmalısınız.
Yüce Tanrı'nın gösterdiği dostluk ve barış
yolunu terkedip şeytana uyarak o riske gi-
recek olursanız, Avrupanızın battığını göre-
ceksiniz. Batmaktan korkmalı ve çekinmeli-
siniz. Türkiye'ye hâkim olmak yerine onun-
la eşit olmayı seçerseniz, batmaktan kurtu-
labilirsiniz. Seçim sizindir!

Şimdi gelelim İstanbul'da yılbaşı gecesinde-
ki terör eylemini kim, niçin yaptığına. Bu-
nun cevabını gazeteci Anberin Zaman'ın at-
tığı twetten öğrenebiliriz. Gazeteci, twetin-
de Türkiye'ye şöyle soruyordu: “IŞİD’e karşı
en etkin güç olan YPG ve SDG’ye saldırmaya
devam edilecek mi acaba?”

Bu twet atıldığında IŞİD, REİNA saldırısını
henüz üstlenmemişti. Bu twetten anlama-
lıyız ki, REINA saldırısını, YPG'yi meşru gös-
termek için Obama yönetiminin istihbarat
örgütü yaptırtmıştır. Çünkü YPG, Obama
yönetiminin Suriye'de kullanmakta olduğu
terör ordusudur. Eylemi Pazartesi günü
IŞİD'in üstlenmiş olmasına kimse aldanma-
malıdır. Çünkü Suriye'deki kolu ile beraber
PKK ile IŞİD kendi aralarında yardımlaşma
içindedir. Yani bu terör eylemini PKK ve
YPG ile IŞİD'in yapmasında bir fark yoktur.

Bu tür eylemlerin yaptırılmasının ikinci se-
bebi: 20 Ocak'ta Türkiye ile Rusya arasında
yapılacak toplantıyı engellemeye çalışmak-
tır. Çünkü dünya liderliğindeki ABD'nin bu
toplantılardan dışlanmış olması, Obama yö-
netimini (renk vermemeye çalışsalar da)
müthiş şekilde rahatsız etmektedir. Bunun
için Obama yönetimi görevi devredeceği
güne kadar Türkiye ve Rusya yönetimlerini
durduracak eylemlerine devam edecektir.
Bu eylemleri arasında Erdoğan ve Putin'i
öldürtmek gibi hedefleri de vardır. Rus dip-
lomatları öldürtmeleri ve uçaklarını düşür-
meleri de bu hedefin ipucudur. Yani Obama
yönetimi, Türkiye ve Rusya'ya karşı büyük
bir savaşın içindedir. Bu sebeple Türkiye
halkları terör eylemlerine üç hafta daha
muhatap olmaya devam edecektir. Üç haf-
ta sonra Trump yönetimi bu eylemlere son
mu verecek, yoksa devam mı diyecek bilmi-
yoruz.

Bu eylemin üçüncü sebebi de şu olabilir: El
altından İslâmiyet'i kötülemeye çalışan Vati-
kan, onu "gerçek İsa'ya" dâvet etmemizden
herhalde çok rahatsız olmuştur. Bunun ce-
vabını da, AB ve ABD istihbaratlarının eliyle
IŞİD etiketini kullanarak İstanbul-Ortaköy
saldırısıyla vermiştir. Yani Vatikan bununla:
"İşte İslâm budur!" demek istiyor. Sırf bu
kötülemeyi yapabilmek için Amerika'da
IŞİD adına gerçekleştirilen eşcinseller katli-
amını da Vatikan yaptırtmıştır. Ama Allah
zâlimleri görmekte ve bilmektedir! Ve yeni-
den diriliş gününde onlardan mâsûm insan-
ları katlettirmelerinin hesabı mutlaka soru-
lacaktır.

Bu arada twetiyle Türkiye'ye sual soran PKK
ve Obama yönetimi yanlısı olan ve belki de
ABD istihbaratı adına çalışan Anberin Za-
man'a da cevap verelim: Evet, Anberin Za-
man! Türkiye, YPG'nize saldırmaya devam
edecek ve Suriye'de, Türkiye'de ve İran'da
bir PKK devletinin kurulmasına asla izin ver-
meyecektir! NATO'nuz Türkiye'ye saldıracak
olsa dahi!

(Türkiye artık çok dikkatli ve uyanık olmalı-
dır. Çünkü PKK'nın telsiz mesajlarında "Tür-
kiye'yi parçalamaya ve bir PKK devleti ku-
rulmasına dair NATO'dan söz almış oldukla-
rı" geçmektedir. 15 Temmuz darbe saldırı-
sı da bu işin başarısız başlangıcıydı. İkinci
en büyük NATO saldırısı mutlaka gelecektir.
Çünkü AB ve ABD, Türkiye'ye başka türlü
hâkim olamaz, hâkim olamayacaklarını da
anladılar. Bu sebeple de zorbalığa başvur-
maktan başka çareleri kalmadı. AB ve ABD'
nin destek vermekte olduğu terör örgütleri
ve o örgütleri desteklemekte olan partiler
de bu saldırıyı hasretle beklemektedir. Do-
layısıyla NATO güçleri, İstanbul veya Anka-
ra'yı işgal etmeye kalkışabilir. Türkiye Ordu-
su, bu işgale karşı savunmasını çok iyi hazır-
lamalıdır. Türkiye'deki üslerin de bir truva
atı olarak kullanılmasına daha fazla izin ver-
memelidir. 15 Temmuz saldırısında bu üsle-
rin bir "darbe üssü" olarak kullanılmış oldu-
ğu da unutulmamalıdır.)

(Türkiyelileri tekrar uyarıyoruz! Avrupa Birli-
ği şu anda Rusya'ya karşı en güçlü olduğu
dönemdedir. AB ülkeleri bu güçlerinden
cesaret alarak Türkiye'ye saldırmak isteye-
ceklerdir. Bu saldırıyla PKK'ya bir devlet ka-
zandırmaya ve sahiplik edebilecekleri top-
rak koparmaya çalışacaklardır. Gelmekte
olan bu saldırıya karşı hep birlikte uyanık
ve hazır olmalısınız.)

ABD'deki yeni Trump yönetimi şu gerçeği
bilmek zorundadır: Obama yönetiminin ve
onun arkasındaki "şeytanî akl"ın "22 ülke-
nin sınırlarını değiştirmek" gibi bir planı var-
dı. Fakat bu plan, Obama yönetiminin Tür-
kiye'de sahte mehdi Fethullah Gülen'e yap-
tırdığı 15 Temmuz askerî darbesinin başarı-
sızlığa uğramasıyla deşifre oldu ve bozuldu.
Şimdi yeni Trump yönetimi için iki yol var.
Ya Ortadoğu'da barışı sağlayacak adımlar a-
tarak ülkesinin dünya liderliğini sürdürmek,
ya da kaosu devam ettirerek liderlikten düş-
mek.

Eğer Trump yönetimi birinci yolu seçerse,
Ortadoğu'da barışı sağlamak için Suriye'de
Beşar Esad'ı ve rejimini devirmek, İran'da
ve Mısır'da demokratları hâkim kılmak ve
İsrail devletini ortadan kaldırmak zorunda-
dır. Bunlar gerçekleşmediği müddetçe Orta-
doğuya barış gelmeyecektir. Ortadoğu'ya
barış gelmezse, dünyaya da barış gelmez ve
ABD dünya liderliğini çok kısa bir zamanda
kaybeder. Eğer Trump yönetimi ülkesinin
dünya liderliğini kaybetmek istemezse, ba-
rış için gereken adımları atmalı ve dünya
liderliğini sağlamlaştırmalıdır.

Gereken adımları atmada eğer Trump yöne-
timi Rusya'ya savaş açma cesaretini göste-
rebilirse, (Rusya'ya mutlaka savaş açılmalı
demiyoruz, buna dair gereken cesaret gös-
terilmeli diyoruz) Suriye diktatörünün dev-
rilmesinde Rusya'yı ikna etmiş olur. Çünkü
şu anda Rusya'nın ABD'ye savaş açma cesa-
reti var, fakat yeterli gücü yoktur. Bu gücü
de ancak en büyük nükleer bombasını ya-
pınca kazanacaktır. Bu kazanım için de bir
iki yıla gerek vardır. Bu zaman içerisinde
ABD yönetiminin Suriye diktatörünü devir-
me şansı ve fırsatı vardır. ABD bu fırsatı kul-
lanırken Rusya sesini çıkaramayacaktır. Çı-
karsa da (diplomatlarının öldürülmesi ve
kovulması ve uçaklarının düşürülmesine
karşılık veremediği gibi) bir şey yapamaya-
cak ve Esad'ın devrilmesine göz yumacak-
tır.

Trump yönetimi, İran'da demokratları hâ-
kim kılmalıdır. Çünkü şimdiki mollalar re-
jimi, mezhepsel faşizm güderek İslâmlı Ül-
ler'i rahatsız ve huzursuz etmektedir. İran'
ın bu saldırgan tavrı ancak onun demokrat-
laşmasıyla kırılabilir.

Trump yönetimi, ülkesinin istihbaratının
planları dahilinde olan "Ortadoğu'da alevî-
sünnî savaşı çıkarmak" planını çöpe atmalı-
dır. Şayet Trump bu planı uygulamaya ko-
yacak olursa, bundan en çok Rusya kazanır.
Sonuçta ABD kaybeder ve kaybedecek!

Trump yönetimi, İsrail devletine de son
vermelidir. Çünkü İsrail yönetimi, 1967 sı-
nırlarına dayalı bir barışı kabul etmemiştir.
İsrail şu anda hakkı olmadığı topraklar üze-
rindedir. Onun bu haksız varlığına göz yu-
mulamaz. Eğer Trump yönetimi İsrail dev-
letine son vermezse, bunu Müslüman Dün-
ya'nın orduları halledecektir. Trump yöne-
timi bu halledişe göz yumarak bu dertten
kurtulabilir.

Trump yönetimi için ülkesinin 15-20 yıl da-
ha dünya liderliğinde kalmasının yolu bu-
dur. Aksi halde ABD bütün Ortadoğu'dan ve
Müslüman Dünya'dan def edilecektir. Bu
da, yeni savaşlar ve boğuşmalar demektir.

Suriye için Türkiye ile Rusya arasında ger-
çekleştirilen ateşkes'e gelecek olursak: Bu
ateşkes uzun sürmez. Çünkü Beşar Esad
Suriye'ye tam hâkim olmak isteyecek ve
bunun için de bütün muhalifleri yok etme-
ye çalışacaktır. Muhalifler de bir diktatörün
hakîmiyeti altında yaşamak istemeyecek ve
isyanlarına devam edeceklerdir. Bu sebeple
Suriye diktatörünü devirmekten başka çare
yoktur.

Duamız: Ey yerlerin ve göklerin biricik tanrı-
sı yüce Allah! Türkiye'de terör yaptıran dev-
letlerin ve örgütlerin belâsını acilen ver.
Yeryüzünde bozgunculuk yapan ülkeleri,
milletleri, örgütleri helâk eyle. Doğru yolu
arayan insanları da doğruluğa ilet. Gasbetti-
ği Filistin topraklarından çekilmeyen İsrail
devletini tez zamanda ortadan kaldır. Onu
ortadan kaldıracak orduyu da süratle ortaya
çıkar. Duamızı kabul buyur. (Dindarlar bu
duayı ibadet aralarında ve sonunda mutlaka
yapmalıdır. Çünkü toplu yapılan haklı dualar
çabuk kabul olunur.)

İmza: Mehdiyet Makamı.

Not 1: İstanbul'da REİNA'ya yapılan terör
saldırısını IŞİD'in üstlendiği duyuruldu. Fa-
kat ajanslar bu üstlenme haberinin gerçek-
ten IŞİD tarafından yapıldığını nasıl anlıyor-
lar? Pekâlâ bu üstlenme işini IŞİD'in adını
kullanarak ABD istihbaratı da yapabilir. IŞİD
ise, yapılan üstlenme lehineyse, haberi ya-
lanlamaz. Eğer lehine değilse ancak o zaman
yalanlar. Dolayısıyla IŞİD lideri televizyona
çıkarak terör eylemini üstlendiğini ve sebe-
bini açıklamadıkça, REİNA'ya yapılan saldırı-
nın IŞİD tarafından yapıldığına inanamayız,
inanmamalıyız. Bir video çekip yayınlamak,
IŞİD'ciler için zor olmasa gerek. Bu yapılmı-
yorsa, o terör saldırısı, bu saldırıyı önceden
haber veren ABD istihbaratının işidir. Çünkü
hiç bir örgüt yapacağı saldırıyı istihbarat ör-
gütlerine farkettirmez. Bilmeden farkettiri-
yorsa, o istihbarat örgütü eylemin türünü,
yerini ve zamanını da bilir. Bilince de bunu
müttefik saydığı ülkeye haber verir, vermesi
gerekir; böylece eylem önlenir. Eğer ABD is-
tihbaratı bunu engellemiyorsa, mutlaka işin
içinde kendisi vardır demektir.

Not 2: İslâmlı Ülkeler'in liderleri bir araya
gelerek ABD yönetimini hesaba çekmelidir:
"62 ülkenin yardımını aldığın halde üç se-
neden beri IŞİD terörünü neden bitirme-
din?" Evet bu hesap ABD'den mutlaka so-
rulmalıdır! Çünkü eğer ABD yönetimi bu
terörü bitirmekten kaçınıyorsa, onun bu
örgütle mutlaka bir menfaat alışverişi var-
dır ve bu örgüt ABD'nin bazı hedeflere var-
mada kullandığı bir enstrümandır. Eğer
böyle değilse ve IŞİD karşısında ABD ordu-
su çok güçsüz kalıyorsa, ABD yönetimi bu
işi halletmeyi Türkiye'ye bıraksın. Türkiye
bu terörü üç ay içerisinde temizler. Tabii
ABD bir kahpelik yapmazsa!

Not 3: ABD istihbaratı Rus diplomatları öl-
dürttüğü ve uçaklarını düşürttüğü halde
Putin ABD'ye savaş açmadı. Böylece Putin
Rusya'nın güçsüzlüğünü göstermiş oldu ve
ABD istihbaratı da Putin'in verdiği tepkiyle
veya tepkisizlikle Rusya'nın güçsüzlüğünü
okumuş oldu. Eğer Rusya ABD'ye savaş aça-
bilecek güce sahip olsaydı, derhal savaş ilân
ederdi. Ama Putin; "önce Trump'un elini
görelim" diyerek, Rusya'nın güçsüzlüğünü
örtmeye çalıştı. Ama Obama'nın istihbarat
örgütü, bilmek istediğini bildi!

Not 4: Trump yönetimi, İsrail'in bütün nük-
leer silahlarına el koymalı veya onları etki-
siz hale getirmelidir. Çünkü bunu yapmaz-
sa, İran, nükleer silah üretme hakkı kazana-
cak veya Rusya İran'a nükleer silah vere-
cektir veya vermek zorunda kalacaktır.
Aslında bu işin adâletli olabilmesi için
Trump yönetimi, İsrail'in elindeki nükleer
silah sayısını 200'den 2'ye indirmeli ve her
İslâmlı Ülke'ye de ikişer nükleer silah edin-
me hakkı tanımalıdır. Bu yapılmadığı takdir-
de her İslâmlı Ülke 200'er nükleer silah e-
dinme hakkına sahip olacaktır. Ve aynı za-
manda eğer Trump yönetimi gerekeni yap-
mazsa, ABD'nin dünya liderliği çok kısa bir
zamanda sona erecektir.

Not 5: ABD yeni Başkanı Sayın Donald
Trump! Şimdi size hitabetme zamanı geldi.
Şu anda ülkeniz ve devletiniz olarak Suriye'
de bulunma hakkınız kalmamıştır. Çünkü
Suriye diktatörü sizi (yani devlet ve sizden
önceki yönetiminizi) dâvet etmemiştir. Sizi
dâvet ettiyse, Suriyeli Muhalifler dâvet et-
miştir. Bu dâveti de, Beşar Esad'ı devirme-
niz için yapmıştır. Ama siz (Obama yönetimi
olarak), bu görevi yerine getirmediniz. Yeri-
ne getirmediğiniz gibi, diktatörün cinayetle-
rine seyirci kalarak, ona engel olmayarak
suç ortaklığı kazandınız. Dolayısıyla Suriye'
de bulunma hakkınızı çok fazlasıyla kaybet-
tiniz. Eğer Suriye'de bulunma hakkı istiyor-
sanız, bunu ancak Suriye diktatörünü ve re-
jimini devirme yükümlülüğünü üzerinize al-
dığınız takdirde kazanabilirsiniz. Aksi halde
Suriye'yi derhal terketmek zorundasınız.

IŞİD meselesi ise, sizin bu terörü ortadan
kaldıracak cesur ve kahraman ve fedakâr
bir ordunuz ve askerleriniz yoktur. Bunun
için de zaten YPG isimli terör örgütünden
medet bekler bir durumdasınız. Bu yüzden
bu mesele için de Suriye'de kalmanıza ge-
rek yoktur. Çünkü bu sorunu çözecek bir
Türkiye ve Rusya var. Madem siz askerleri-
nize kıyamıyorsunuz, öyleyse bırakıp gidin!
Ülkelerinin geleceğini kurtarmak adına bu
kirli ve tehlikeli problemi Rusya ve Türkiye
çözsün. Madem elinizin kirlenmesini iste-
miyorsunuz, o halde YPG gibi âciz bir terör
örgütüyle müttefiklik kurarak şeytanla or-
taklık etmeyin! Elinizi kirden korurken bü-
tün vücudunuzu pisliğe batırmayın. Ama
şu anda ne yazık ki (elleriniz dışında) bütün
vücudunuz şeytanî pisliğe batmış durumda-
dır. Silahlarınızı YPG terör örgütünden geri
alarak Suriye'yi terkedin ki, batmış olduğu-
nuz pislikten kurtulasınız. Şeytanla ortaklık
kurmaya mecbur değilsiniz. (Türkiye ve
Rusya, "IŞİD'e karşı savaşmayı biz üzerimize
alıyoruz" diyerek, ABD'yi Suriye'den uzak-
laştırabilirler.) Eğer Suriye'yi bölmek ve
PKK'nın Suriye'deki kolu olan YPG terör ör-
gütü için size bağımlı bir devlet kurmak gibi
emelleriniz varsa, bu çirkin ve tehlikeli e-
mellerden bir an önce uzaklaşmalısınız. Ak-
si halde çok büyük zararlar görürsünüz.

Yeni Başkan Sayın Donald Trump! Eğer ger-
çek bir Başkan olmak istiyorsanız, haklı ve
adâletli olmak zorundasınız. Çünkü bir dev-
let ancak hak ve adâlet ve namus direkleri
üzerinde durur. Bu direklerden biri eksilir-
se, devletiniz ayakta kalamaz. Madem Baş-
kanlığa geldiniz, bu direkleri ayakta tutma-
ya mecbursunuz. Madem mecbursunuz, o
halde Suriye'de 500 bin müslüman Arabın
katledilişine engel olmayan geçmiş yöneti-
minizin lideri Barack Obama'yı mahkeme
önüne çıkarmalı ve bunun hesabını sordur-
malısınız. Ayrıca siz kendi ağzınızla itiraf et-
miş olduğunuz istihbarat örgütünüzün 13
elemanının Türkiye'deki 15 Temmuz darbe
girişimine katılmasının da hesabını yargıya
taşımalısınız. Eğer bunları yapmazsanız, dev-
letinizin adâletsizligini bütün dünyaya ilân
etmiş olursunuz! Bu durum da sizi mânen
Başkanlık'tan düşürür. Eğer yüce Tanrı'ya
saygınız ve sevginiz varsa, adâletten ayrıl-
mamalı ve gereğini yerine getirmelisiniz.
Madem adâletli olmaktan başka çareniz
yoktur, o halde İsrail'in haksızlıklarına da
sahip çıkmamalı, onu adâlete boyun eğdir-
melisiniz. Bunun için de İsrail devletinin
varlığına son vermelisiniz. Çünkü İsrail,
1967'li Barış'ı kabul etmedi ve devletinin
varlık hakkını kaybetti. Eğer siz bu adâleti
yerine getirmezseniz, bunu Müslüman Dün-
ya'nın orduları yapacaktır ve haklarıdır. Bu
hakka engel olma hakkınız yoktur! Eğer
haksızlığa düşmezseniz, ülkenizin dünya
liderliği 20 yıl daha devam edecektir. Eğer
haksızlığa kalkışırsanız, bütün Müslüman
Dünya'ya ve Rusya'ya karşı savaşmak zorun-
da kalacaksınız. Sonuçta ülkeniz ve ordula-
rınız mahvolacaktır! Bu mahvoluştan başka
haksızlığınızın ve adâletsizliğinizin hesabını
da yüce Tanrı'ya vermek zorunda kalacaksı-
nız.

Bakınız Bay Trump! Şu anda 72 yaşındasınız.
Bu dünyada 5-10 senelik bir ömrünüz kaldı.
Ömrünüzün bitiminden ve kıyametten son-
ra yeniden diriltilip yüce Tanrı'ya hesap ver-
me zorunluluğu var ve gelecek. Madem bu-
na engel olacak bir durumunuz yoktur, o
halde dikkatli olunuz, cehenneme atılma-
yasınız!

Biz Müslüman Dünya'nın en yüksek maka-
mı olarak, Irak'ın hesabını yüce Tanrı'ya bı-
rakıyoruz. Eğer Iraklılar bunun hesabını siz-
den sormak isterlerse, (İngiltere Krallığı ile
beraber) hesap vermek zorundasınız. Çünkü
Irak diktatörü, ona saldırmanıza sebep olan
nükleer silahlara sahip değilmiş. Hesap ver-
meye hazır mısınız Sayın Trump? Siz Suudi
Arabistan'dan hesap sorabildiğinize göre,
Irak'ın hesabını vermeye de hazır olmalısı-
nız. Bu hesap karşısında Şöyle de yapabili-
riz: Siz, İsrail devletini ortadan kaldırırsınız
veya kaldırılmasına yardım edersiniz, biz
Müslüman Dünya da önünüze gelecek olan
Irak hesabını (tam karşılamaz ama) kapatı-
rız.

Şunu da söylemeden geçemeyeceğiz sayın
Trump: 20 Ocak'tan önce yönetime el ko-
yarsanız iyi olur. Çünkü Obama yönetimi
sizin aleyhinizde işler çevirmektedir. Yani
istihbarat örgütünüz eliyle Rusya'nın dip-
lomatlarını öldürtmekte, uçaklarını düşürt-
mekte ve Türkiye'de de PKK ve IŞİD etiketli
terör eylemleri düzenletip mâsûm insanları
katlettirmektedir. Yarın bunların hesabı si-
zin önünüze konacaktır. Bu sebeple Obama
yönetimine daha fazla fırsat ve zaman ver-
memeniz gerekmektedir.

Yüce Tanrı yardımcınız olsun!

İmza: Mehdiyet Makamı.

Not 6: Bu bildiri, uluslararası diplomatik
platformda paylaşıldı.

Not 7: Bu bildiri, Allah'ın Mehdisi Mehmed
Nur'an tarafından tasdik edildi.

İmza: Mehdiyet Makamı.

Tek Tanrı'dan başka tanrı yoktur. İsa, Musa
ve Muhammed tek Tanrı'nın kulu ve elçisi-
dir.

Zaman: Yeni Çağ'ın onyedisi, Ocak başı.
Mekan: Avrupa.
Makam: Uyarı ve hakka dâvet.
Boyut:   Muranizm.

                                     YAYINLAYAN
                          AVRUPA MURANİSTLERİ
                               *   *   *