Montag, 26. Dezember 2016

DÜNYADAKİ BÜTÜN DEVLETLERE DUYURU!

DÜNYADAKİ BÜTÜN DEVLETLERE DUYURU!

         Hem kahredici hem de çok acıyıcı
                    yüce Tanrı'nın adıyla

Müslüman Dünya'nın en yüksek makamı o-
lan "Mehdiyet Makamı"nca İsrail'e beş yıl
öncesinden verilen ve bütün dünya liderle-
rine duyurulan mühlet, 31 Aralık 2016 yılın-
da doldu ve dolmuş olacak.

Verilen mühlete göre; eğer İsrail bu tarihe
kadar "Birleşmiş Milletler'in kabul ettiği
1967 sınırları"na dayalı bir barışı kabul et-
mezse ve işgal altında tuttuğu Filistin top-
raklarını terketmezse, Müslüman Dünya İs-
rail'e savaş açma hakkı kazanacaktı.

Verilen mühlet içerisinde İsrail 1967'li Barış'
ı kabul etmediği için şu an Müslüman Dün-
ya İsrail'e savaş açma hakkı kazanmış bulu-
nuyor. İsrail işgal altında tuttuğu toprakları
iade etmeyi kabul etmediği için, İsrail'e açı-
lacak savaş da meşruiyet kazanmış durum-
dadır.

Filistinlilerin haklarını alabilmek için de bu
savaşı açmaktan başka çare yoktur. Çünkü
dünyada bu hakkı İsraillilerden söküp alabi-
lecek hukuksal bir merci bulunmamaktadır.
Bir merci olsa bile Yahudi Lobisi karşısında
bu merci etkisiz kalacaktır ve şimdiye kadar
hiç bir büyük devlet de bu konuda İsrail ü-
zerinde etkili olmayı başaramamıştır. İşte
bu çıkışsız durum, savaştan başka çare bı-
rakmıyor. Bunun için İsrail'e Müslüman
Dünya tarafından mutlaka savaş açılacak-
tır.

Bu hüküm karşısında "bütün İslâmlı Ülkeler'
in ABD'nin pençesi altında olduğu ve hiç bir
İslâmlı Ülke'nin İsrail'e savaş açamayacağı"
düşünülebilir. Eğer bu konuda İslâmlı Ülke-
lerin liderleri harekete geçmezse, yüce Tan-
rı bu ülkeler içerisinden derlediği arslan gibi
parçalayıcı bir orduyu İsrail üzerine sevkede-
cek ve hakettiği cezâsını verecektir. Bu ce-
zâyı vermede ve "Allah'ın arslanı" olmada
müslüman savaşçılar yarış içine girecek ve
gerekli ordularını da hemen oluşturacaklar-
dır. Bu sebeple İsrail'in kurtuluşu yoktur.
Şayet Filistinlilerin yüzde yirmibirlik toprak
hakkını bir yıl içinde İsrail'den alabilecek ve
bunu taahhüt edebilecek hukuksal bir merci
ortaya çıkarsa, bu takdirde Müslüman Dün-
ya İsrail'e savaş açmaktan vazgeçebilir. Aksi
halde İsrail kendine açılacak savaştan kurtu-
lamayacak ve ortada "İsrail" diye bir devlet
kalmayacaktır.

İsrail'e açılacak bu savaşta İsrail halkının za-
rar görmemesi için teklifimiz şudur: İsrail
yönetimi, İsrail devletine son versin ve yö-
netimden el çeksinler. Boşalan yönetime de
Filistinli yöneticiler geçsin ve İsrail "Filistin
Devleti"ne dönüştürülsün. Bu teklif kabul
edilmediği takdirde, İsrail'e açılacak savaşta
İsraillilerin beşte dördü hayatlarını kaybede-
cektir.

İsrail'e açılacak savaş sonucunda İsrail dev-
leti ortadan kalkacaktır. Ortadan kalkacak
bir İsrail devleti için Müslüman Dünya göz
yaşı dökmeyecektir. Çünkü İsrail'in haksız
varlığı ve güvenliği için Amerika Birleşik
Devletleri ve Avrupa Birliği ülkeleri, sürekli
olarak İslâmlı Ülkeler'i bölüp parçalama ve
onları güçsüz hale getirmenin peşinde ve
çalışmasındadırlar. Irak ve Suriye'yi parça-
lamayı başaran İsrail arkasındaki bu ülkeler
son olarak 15 Temmuz Darbe girişimiyle de
Türkiye'yi parçalamanın yolunu açmış ola-
caklardı. Fakat yüce Tanrı buna izin verme-
di ve Türkiye'yi korudu. Bu koruma için de
Allah'ın gerçek Mehdisi senelerden beri du-
adaydı. Eğer darbe başarılmış olsaydı, Tür-
kiye parçalanmaktan kurtulamayacaktı ve
sıra İran'a gelecekti. Böylece Türkiye'yi dar-
beden kurtaran Lider, İran'ı da korumuş ol-
du. Demek İsrail için İslâmlı Ülkeleri felâke-
te uğratmaya çalışan ve kötülük üretmekte
olan Bir AB ve ABD varken, Müslüman Dün-
ya İsrail devletinin son buldurulacak olması-
na üzülemez.

Eğer AB ve ABD İsrail halklarını korumak is-
terse, İsrail devletinin varlığına hemen son
versin ve bu halkların yönetimini Filistin'e
devretsin. Çıkacak savaşta zarar görmek is-
temeyen İsrailliler de, kendilerine yeni bir
vatan arasınlar.

İsrail yönetimi, kendisine verilen mühlet
içinde 67'li barışa evet demediği için çok
büyük bir fırsatı kaçırmış durumdadır. Artık
İsrail devletinin varlığı ve devamı için her-
şey bitmiştir. Şimdi onu bekleyen büyük bir
savaş vardır.

İmza: Mehdiyet Makamı.

Not 1: ABD yönetimine uyarı! Devlet olarak
ABD'nin Suriye'deki varlığının sebebi nedir?
ABD beş seneden beri Suriye'de ne yaptı?
Eğer ABD yönetimi Suriye diktatörünü de-
virmeyecekse ve Suriye halklarını demok-
rasiye kavuşturmayacaksa, onun orada kal-
ma sebebi ve meşruiyeti yoktur. Madem
ABD devletinin Suriye'de kalma meşruiyeti
yoktur, o halde ABD Suriye'yi derhal terket-
melidir.

Çünkü ABD yönetiminin Suriye'ye demokra-
si getirmek gibi bir düşüncesi yoktur. Bunu
da, Beşar Esad'ı devirmemesinden ve Esad
rejiminin 500 bin Suriyeliyi katletmesine i-
zin vermesinden ve bu katliama seyirci kal-
masından anlıyoruz. ABD yönetimi bu izin
ve seyircilikle Suriye diktatörünün zulmüne
ortak olmuş ve suç işlemiştir. Halbuki ABD
yönetiminin ilk başlarda Suriye diktatörünü
devirmeye ve o ülkede demokrasinin yolu-
nu açmaya yetecek gücü vardı. Fakat ABD
bu gücünü doğru yolda kullanmaktan kaçın-
dı ve büyük bir hata ve suç işledi. Şimdi
ABD bu gücünü PKK'lı Kürtlere devlet kazan-
dırmak için kullanmakta ve ikinci suçunu iş-
lemektedir. Oysa Suriye halkları ABD'ye
böyle bir görev vermemiştir. Bu konuda
ABD kendi kendini görevlendirme iznine
de sahip değildir. Çünkü Suriye toprakları
Müslüman Dünya'ya ait topraklardır. Bu
yüzden ABD, İslâmlı Ülkeler'in çoğunluğu-
nun iznini almadan Suriye'de istediği gibi
hareket edemez ve orada kalamaz. Madem
ABD yönetiminin Rusya'ya savaş açacak ce-
sareti ve Esad'ı devirecek isteği ve kapasite-
si yoktur, o halde ABD'nin orada kalmasını
gerektirecek sebebi ve meşruiyeti de yok-
tur. Bu halde ABD'nin Suriye'yi terketmek-
ten başka çaresi de yoktur. ABD yönetimi
bu çaresizliğin gereğini yerine getirmeye
mecburdur. Çünkü Ortadoğu toprakları,
ABD'nin mülkü değildir. O halde ABD Suri-
ye'yi derhal terketmelidir.

Eğer ABD yönetimi: "Biz orada IŞİD'e karşı
savaşmak için bulunuyoruz" derse, biz de
deriz: Müslüman Dünya'nın IŞİD'e karşı sa-
vaşacak yeterli askeri mevcuttur. Bu sebep-
le ABD'nin oradaki varlığına gerek yoktur.
Zaten orada savaşan ABD askeri de yoktur.
ABD bu savaşı PKK'lılar eliyle sürdürmekte-
dir. Yani ABD, teröristleri kendine asker yap-
mış durumdadır. Halbuki ABD'nin bu kadar
alçalmasına ve zavallılaşmasına gerek yok-
tur. ABD oradan çekilsin, Müslüman Dünya'
nın askerleri gerekli savaşı verir, bu işi halle-
der. Yani PKK'lı teröristlerin askerliğine ve
yardımına gerek ve ihtiyaç yoktur. Tabii
ABD yönetiminin Suriye'yi parçalayıp PKK'lı
Kürtlere uydu bir devlet kazandırmak gibi
bir düşüncesi ve hedefi yoksa! Ama böyle
bir hedef ve düşünceye Müslüman Dünya
izin veremez ve vermeyecektir.

Ortadoğu'daki Kürtler şunu iyi bilmelidir:
Eğer Kürtler Büyük Kürdistan devleti'ni kur-
mak isterlerse, bu istek ancak İran'ın, Türki-
ye'nin ve gelecekteki Suriye Demokratik
Cumhuriyeti'nin rızasıyla gerçekleşebilir.
Onların rızâsını alabilmek için de İsrail dev-
letinin ve PKK'nın ortadan kaldırılmış olması
gerekir. Bu gerek gerçekleşmeden Büyük
Kürdistan'ın kurulması mümkün olmayacak-
tır ve izin verilmeyecektir. Çünkü izin veril-
diği takdirde bu devleti İsrail'in, ABD'nin ve
PKK'nın ele geçirme ihtimali çok büyüktür.
Bu sebeple PKK ve İsrail devleti ortadan
kalkmadan Büyük Kürdistan'ın kurulması
mümkün olmayacaktır. Ama Tehlike orta-
dan kalktıktan sonra İran'ın, Türkiye'nin ve
Suriye Demokratik Cumhuriyeti'nin Büyük
Kürdistan'ın kurulmasına izin vermeleri bo-
yunlarının borcudur.

Eğer AB ve ABD ülkeleri de Büyük Kürdistan'
ın kurulmasını çok isterlerse, PKK'yı ve İsrail
devletini ortadan kaldırsınlar. Eğer ortadan
kaldırmazlarsa, o biri devletleşmiş, biri de
devletleşmemiş iki terörist gücü ve kötülü-
ğü Müslüman Dünya ortadan kaldıracaktır
ve kaldırmak zorundadır. Aksi halde o iki
kötülük, arkalarındaki ABD ile, Müslüman
Dünya'yı paramparça etmeye ve zarar ver-
meye devam edecektir.

Rusya'ya savaş açacak cesareti olmayan,
Suriye'de katliamcı bir diktatörü devirme
görevini yerine getiremeyen, 500 bin müs-
lüman Suriyelinin katledişini seyrederek suç
ortaklığı kazanmış olan ve Suriye PKK'sın-
dan medet umar hale gelmiş ve bir de 30
ülkenin ordularını peşine taktığı halde kos
koca üç yıl içerisinde IŞİD terörünü bitire-
memiş bir ABD yönetimi, dünya liderliğinin
sona erdiğini artık görmeli ve Ortadoğu'dan
elini-ayağını çekmelidir.

ABD yönetimi ayrıca, Türkiye'de Rusya Bü-
yükelçisini katlettirmiş olan sahte mehdi
Fethullah Gülen'i de derhal Türkiye'ye iade
etmelidir. Aksi halde Rusya, bu katliamı F.
Gülen'i korumakta olan ABD yönetiminin
yaptırdığına hükmedecek ve intikam alma-
da kendini haklı görmeye başlayacaktır. Bu
aslında büyük bir savaş sebebidir. ABD yö-
netimi artık aklını başına toplamalıdır.

Eğer ABD yönetimi, Rusya'ya rağmen Şam
rejimini devirmeyi göze alabilirse, işte o za-
man "ben hâlâ dünyanın lideriyim" demiş
olur. Dünya liderliğini sürdürmek isteyen
bir ABD de, İsrail'e açılacak savaşta İsrail
devletinin yanında durmaz.

Müslüman Dünya, insanlığın iyiliği için ça-
lışmayan, aksine sırf kendi çıkarı için gayret
gösteren ve adâletli olamayan bir dünya
liderliğini kabul edemez. Böyle bir liderliğe
İsa'nın, Musa'nın ve Muhammed'in tek
Tanrısı da onay veremez. ABD yönetimi ya
tek Tanrı'ya boyun eğmeli, ya da liderlikten
çekilmelidir.

İyilikçi ve adâletli olmayı kabul etmeyecek
bir ABD yönetimi, Müslüman Dünya'dan e-
lini-ayağını çekmek zorundadır. Hakkı ve
adâleti çiğneyen ve çiğneten bir ABD'nin
dünya liderliğini, Müslüman Dünya daha
fazla kabullenemez.

Avrupa'ya uyarı! Avrupa ülkeleri hükümet-
leri, Türkiye'deki terör örgütlerini kullan-
maktan ve onları desteklemekten ve Türki-
ye'ye saldırmak ve orada iç savaç çıkarmak
gibi eylem ve düşüncelerden vazgeçsinler.
Aksi halde Avrupa ülkeleri, Rusya tarafından
gelecek büyük bir savaş felâketiyle karşı
karşıya kalacaklar ve ülkeleri harabolacak-
tır. Geliniz, ülkelerinize ve halklarınıza ya-
zık etmeyiniz. Eğer "Türkiye için biz bir kö-
tülük düşünmüyoruz" diyorsanız, terör ör-
gütlerine verdiğiniz desteği hemen kesiniz
ve PKK'nın Suriye ve Irak'taki bütün şefleri-
ni ya imha ediniz, ya da onları Türkiye'ye
teslim ediniz. Teröre destek vermediğinizi
ancak bu şekilde isbatlayabilirsiniz. Bu isba-
tı sizden en kısa zamanda bekliyoruz. Zira
Türkiye ile müttefik kalabilmeniz buna bağ-
lıdır.

Not 2: Rusya yönetimine uyarı! Beşar Esad
sizi Suriye'ye dâvet etmiş olabilir. Fakat ül-
kesini harabeye çeviren ve 500 bin insanın
katili olan bu adamın Suriye üzerinde hiç bir
hakkı yoktur. Hiç bir hakkı olmayan ve tam
aksine cinayetlerinin hesabını vermek zo-
runda olan bir katliamcının dâvetinin de
bir haklılığı yoktur. Haklılığı olmadığı için
de sizin orada bulunmanızın bir meşruiyeti
yoktur. Eğer Suriye halkına yardım etmek
istiyorsanız, Suriye diktatörünü Suriye'den
uzaklaştırınız ve yönetimi halk çoğunluğu-
nun kabul edeceği bir siyasetçiye devredi-
niz. Ve ABD Suriye'den çıkmadığı müddet-
çe siz de orada kalabilirsiniz. Ama ABD ora-
yı terkettiğinde sizin de oradan çıkmanız
gerekir. Ayrıca Türkiye ile tam müttefik ol-
mak isterseniz, PKK'nın bütün şeflerini ölü
veya diri olarak Türkiye'ye teslim etmeye
çalışınız. Bu işde sizin bir kaybınız yoktur.

Not 3: İran yönetimine uyarı! Suriye halkları
ve toprakları üzerinde hiç bir hakkınız yok-
tur. Hakkınızın olmadığı bir yerde bulunma-
nız, sizi işgalci durumuna düşürür ve o du-
rumdasınız. İşgalciler ise "düşman" olarak
kabul edilir. İşgalci düşmanı Suriye'den def-
etmek ise Müslüman Dünya'nın hakkıdır.
Bu hakkın alınmasını istemezseniz, Suriye'
yi derhal terkediniz. Yüzde seksenlik müs-
lüman Arabın haklarını çiğnemeye hakkınız
yoktur!

Not 4: ABD yönetimini son kez uyarıyoruz!
Eğer Suriye'de işgalci durumuna düşmek
istemezseniz, ya Esad'ı devirip siyasal rejimi
normalleştiriniz, ya da orayı derhal terkedi-
niz. PKK'lı Kürtler için uydu bir devlet yarat-
mak gibi emellerden de vazgeçiniz. Bunlara
hakkınız yoktur. Ortadoğu'nun asıl sahibi
olan Müslüman Dünya da size böyle bir gö-
rev vermiş değildir. Eğer bir görev üstlen-
mek istiyorsanız, o göreviniz, Suriye yıkıcısı-
nı ve katliamcısını devirmek ve oraya de-
mokrasiyi yerleştirmektir. Suriye'yi parçala-
mak gibi bir göreviniz ve hakkınız yoktur!
Haksızlıkta diretenlerin rakibi yüce Tanrı'dır.
Tanrı'nın intikam ve öfkesinden korkmalısı-
nız. Çünkü 500 bin insanın katledilmesine
izin verdiğiniz için çok büyük bir suç işlemiş
durumdasınız. Suçunuzu daha fazla çoğalt-
mayınız.

Mısır halkına ve askerine uyarı! Allah'ın
Mehdisi'nin emri olarak, Müslüman Mısır
halkı ve askeri anlaşıp, Sisi rejimine son ver-
melidir. İsrail'in ve ABD'nin keyfine göre bir
rejim kurmak, halkının çoğunluğu müslü-
man olan bir ülkeye yakışmaz. Mısır'a yakı-
şan rejim ve yönetim şekli; eğer o ülkede
dindarlık çoğunluktaysa, o ülkeye Allah'ın
yasalarına uygun bir yönetim getirmek ge-
rekir. Ve eğer dindarlık azınlıktaysa, demok-
rasi ile yönetmek ve yönetilmek uygun olur.
Mısır halkı ve askeri, insanlığa ve müslü-
manlığa uygun olmayan bir rejim ve yöneti-
me daha fazla izin vermemelidir.

İsrail yönetimine uyarı! İsrail Başbakanı Bin-
yamin Netanyahu, İsrail'den işgali altındaki
Filistin topraklarında yer alan yasa dışı tüm
yerleşim faaliyetlerini 'derhal ve tamamen'
durdurmasını talep eden Birleşmiş Milletler
Güvenlik Konseyi (BMGK) kararını reddettik-
lerini ve buna uymayacaklarını bildirdi. Ama
bu bildiriniz, barış istemediğinizin, aksine
savaş istediğinizin apaçık ilânıdır. Bu ilân
karşısında Müslüman Dünya gerekli mesajı
almış bulunuyor. Bu ilân, Müslüman Dünya'
nın ordularına, size savaş açmaktan başka
çare bırakmıyor. Hiç bir devlet, nükleer si-
lahlarına güvenip de hak ve adâleti çiğne-
memelidir. Çiğneyen, yüce Tanrı'nın ayağı
altında çiğnenir!

İsrail'e karşı savaşmak isteyen İslâm Ordu-
su'na mesaj! İsral'e karşı istediğiniz zaman
harekete geçebilirsiniz. Çünkü İsrail'e veri-
len mühlet doldu. Ve İsrail de zaten barış
istemediğini tam aksine savaş istediğini ve
Filistinlilerin haklarını ödemeyeceğini, BM-
GK'nin son kararını reddederek göstermiş
bulunuyor. Hak verilmez, alınırmış. Siz de
bu gerçeğe uyarak Filistinlilerin hakkını İsra-
il'den söke söke almak zorundasınız. Başka
da çare kalmamıştır.

Birleşmiş Mlletler'e duyuru! Eğer: "Biz, Filis-
tinlilerin haklarını bir yıl içerisinde İsrail'den
alabiliriz, savaşa gerek yoktur" derseniz, biz
de sizden buna dair taahhüt isteriz. Bu taah-
hüt için de bir teminat bırakmanız gerekir.
Bu teminat da, 4 bin km²'lik İsrail'deki Filis-
tin topraklarının bedeli olan meblağı Filistin
yönetiminin kontosuna yatırmak olabilir. E-
ğer bir yıl içinde Filistinlilerin haklarını İsrail'
den almayı başarırsanız, yatırdığınız bu te-
minatı geri alırsınız. Şayet başaramazsanız,
sözünüzde durmadığınız için bu teminat si-
ze geri verilmez, sizden cezâ olarak alınır.
Bununla birlikte İsrail'e savaş açmak da hak-
kımız olur ve bu hakkı Müslüman Dünya
olarak kullanırız. Teklifinizi bir ay içinde
yapmalısınız. Eğer işgal topraklarını Filistin-
lilerden satın almak isterseniz, o toprakların
bir kutsallığı bulunduğu için size satılmaya-
caktır.

Not 5: Vatikan'a dâvet! Ey Vatikanlılar! Yer-
lerin ve göklerin ve içindekilerinin tek sahi-
bi ve Kur'anın, İncil'in ve Tevrat'ın indiricisi
yüce Tanrınız, Kur'an isimli son kitabının
kadınlarla ilgili bölümünün 171-175'inci pa-
ragraflarında sizlere şöyle hitabetmektedir:
"Ey kitaplılar! Dininizde taşkınlık etmeyin ve
Allah hakkında gerçek olmayan şeyleri söy-
lemeyin! Meryem oğlu İsa Mesih, sadece
Allah'ın elçisi, O'nun Meryem'e attığı keli-
mesi ve O'ndan bir ruhtur. Allah'a ve elçile-
rine inanın. (Allah) üçtür demeyin. Kendi
yararınıza olarak buna son verin. Çünkü
Allah, yalnız bir tek Tanrı'dır. O asla çocuk
sahibi olmaktan yücedir. Göklerde ve yerde
olanların hepsi O'nundur. Vekil olarak Allah
yeter. "

"Ne Mesih, Allah'a kul olmaktan çekinir, ne
de yaklaştırılmış melekler. Kim O'na kulluk-
tan çekinir ve büyüklük taslarsa bilsin ki O,
onların hepsini kendi huzurunda toplaya-
caktır."

"İnanıp iyi işler yapanların mükâfatlarını
eksiksiz ödeyecek ve lütfundan onlara daha
fazlasını da verecektir. (Kulluktan) çekinip
büyülük taslayanlara da acı bir şekilde azab-
edecek ve onlar kendilerine Allah'tan başka
ne bir dost, ne de bir yardımcı bulamayacak-
lardır."

"Ey insanlar! Size Rabbinizden delil geldi ve
size apaçık bir ışık indirdik."

"Allah'a inanıp O'na yapışanları (Allah), ken-
dinden bir rahmetin ve lütfun içine sokacak
ve onları doğru bir yola iletecektir."

Ey Vatikanlılar! Bu Tanrı sözlerini değerlen-
dirirken, İsa döneminde yaşayan insanlar
olmadığınızı ve Kur'an indirildikten sonra
dünyaya gelmiş kimseler olduğunuzu unut-
mayınız. Bu sebeple Tanrı'nın son kitabının
sözlerini dinlemek ve gereğini yerine getir-
mek zorundasınız. Tabii yüce Tanrı'nın rızâ-
sını ve cennetini kazanmak isterseniz.

Not 6: Bütün dünyalılara "yeni yılınız kutlu
olsun" demek isterdik. Fakat haklar ve gö-
revler yerine getirilmezse, insanlığın yeni
yılı kutlu olmayacaktır. Yeni yılın kutlu ol-
masını isteyenler, üzerlerine düşen hakları
ve görevleri yerine getirsin.

İnsanlık için duamız şudur: Yüce Tanrı hepi-
nizi cennetin yoluna iletsin ve sizleri sonsuz
mutluluğa erdirsin.

Not 7: Bu bildiri, uluslararası diplomatik
platformda paylaşıldı.

Not 8: Filistin yönetimi bu bildirimizi resmî
veya gayri resmî olarak bütün devletlerin
yöneticilerine ulaştırmaya çalışmalıdır.

Not 9: Bu bildiri, Allah'ın gerçek Mehdisi
Mehmed Nur'an tarafından tasdik edilmiş-
tir.

İmza: Mehdiyet Makamı.

Tek Tanrı'dan başka tanrı yoktur. İsa, Musa
ve Muhammed tek Tanrı'nın kulu ve elçisi-
dir.

Zaman: Yeni Çağ'ın onaltısı, Aralık sonu.
Mekan: Avrupa.
Makam: Uyarı ve hakka dâvet.
Boyut: Muranizm.

                                            YAYINLAYAN
                                 AVRUPA MURANİSTLERİ
                                 *   *   *

Montag, 12. Dezember 2016

ABD'NİN YENİ BAŞKANI SAYIN DONALD TRUMP'A MESAJ

ABD'NİN YENİ BAŞKANI SAYIN DONALD TRUMP'A MESAJ


ABD  yeni Başkanı Sayın Donald Trump,

Müslüman Dünya'nın mânevî liderliğinin makamı olarak
başkanlığınızı tebrik ediyoruz.

Yüce Tanrı sizin başkanlığınızdan ancak haklı olmanızı,
adâletli olmanızı, namuslu olmanızı ve iyilikçi olmanızı
ister ve emreder. Eğer yüce Tanrı'ya inanıyorsanız,
başkanlığınızı da bu dört Tanrısal ilkeye dayanarak
yapacağınızı ümit edebiliriz. Sizden bu ümitlerimizi boşa
çıkarmamanızı bekleriz.

Ancak başkanlık seçimlerinde "başkan olduğunuzda Kudüs'
ü İsrail'in başkenti olarak tanıyacağınıza" dair bir vaadde
bulunmuştunuz. Fakat şimdi adâletli olmak isterseniz bu
vaadi nasıl yerine getireceksiniz? Çünkü İsrail şu anda Fi-
listin topraklarında "işgalci" bir konumda bulunmakta ve
hakkın gereği olarak da bu işgaline son vermek mecburi-
yetindedir. Bu mecburiyet, Birleşmiş Milletler örgütünce
de tasdikli durumdadır.

Şimdi bu mecburiyet karşısında siz o vaadinizi nasıl yerine
getireceksiniz? Eğer o vaadinizi yerine getirmeye kalkarsa-
nız, ülkeniz ABD'yi "ikinci işgalci" durumuna sokmuş olacak-
sınız. Bu da tabii adâleti çiğnemeniz demek olacaktır. Eğer
adâleti çiğneyecek olursanız, bütün Müslüman Dünya'yı
karşınıza almış olursunuz. Bu da tabii birbuçuk milyarlık
müslüman kitleyi kendinize ve ülkenize düşman etmek
demektir.

Eğer bu düşmanlaşmayı gerçekleştirecek adımı atmaktan
vazgeçmezseniz, ülkenizin ve yönetiminizin dünya liderliği
sona erer. Eğer bu kötü sonucu kazanmak istemezseniz,
adâlete boyun eğmeniz gerekecek ve bunun gereği olarak
da Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanımaktan vazgeçmek-
le birlikte, İsrail yönetimini de işgal altında tuttuğu yüzde
yirmibirlik topraklardan çıkmaya ve "1967 sınırları"na dön-
meye dâvet etmek zorunda kalacaksınız ve zorundasınız.
Çünkü hak ve adâlet bunu gerektiriyor.

Bu gerçeklerden anlıyorsunuz ki, İsrail yönetiminin sizden
talep ettiği ve sizin de vaadde bulunduğunuz şey, haksız
bir talep ve vaaddir. Bu haksızlıktan dönmekle bir kusur
kazanmış olmazsınız. Ama bu haksızlıkta ısrar edecek olur-
sanız, işte o zaman büyük bir adâletsizliğe yuvarlanmış ve
yüce Tanrı'yı ve O'nun müslüman kullarını kendinize düş-
man etmiş olacaksınız. Bu kötü kazanç ise, ülkeniz ABD'yi
batırır. Bu batışa râzı olmayacağınızı düşünüyoruz.

Sayın Donald Trump! Şu gerçeği de bilmenizde fayda var:
Müslüman Dünya'nın mânevî lideri ve gerçek Mehdisi
Mehmed Nur'an tarafından İsrail'e dört-beş sene öncesin-
den verilmiş bir mühlet var. Bu mühlete göre; eğer İsrail
31 Aralık 2016 tarihine kadar işgal altında tuttuğu Filistin
topraklarından çıkmaz ve 1967 sınırlarına dönmezse, Müs-
lüman Dünya İsrail'e savaş açma hakkı kazanacaktır ve bu
tarihten sonra onun barış istekleri de reddedilecektir. Yani
eğer İsrail barış istiyorsa, bunun için sadece iki ay kadar
bir zamanı kaldı. Bu zaman zarfında Filistinlilerin hakkını
iade etmeyi kabul etmezse, Müslüman Dünya'yı karşısına
almış olacak ve çok büyük bir ihtimalle İsrail devleti kısa bir
zaman içinde son bulacaktır. Size soruyoruz: Adâletin gere-
ği olarak Müslüman Dünya'nın yanında durabilecek misi-
niz? Eğer ülkenizin 15-20 yıl daha dünya liderliğinde kal-
masını isterseniz, size, Müslüman Dünya'nın yanında dur-
maktan başka çare kalmaz. Biz Müslüman Dünya, elbette
ki İsrail'in varlığını isteriz. Fakat Filistin halklarının hakkını
ödemesi şartıyla. Bu şartı yerine getirmesinde siz İsrail
yönetimine yardımcı olabilirsiniz ve olmalısınız. Ama ne
yazık ki, siz 20 Ocak'ta iktidarı devralana kadar İsrail'e
verilen mühlet dolmuş olacaktır. İktidar koltuğuna otur-
madan önce birşeyler yapabilir misiniz? Çünkü siz iktidarı
ele aldığınızda İsrail için herşey bitmiş olacaktır. Herşeyin
bitmiş olmasını istemezseniz, yönetime geçmeden önce
İsrail yönetimini Filistinlilerin haklarını ödemesi için ikna
edebilirsiniz. Eğer İsrail'i ikna etmeyi başarırsanız, gerçek-
ten büyük bir lider olduğunuzu bütün dünyaya göstermiş
olursunuz.

Sayın Donald Trump, sizi uyarıyoruz! Sizin başkanlık zafe-
riniz karşısında Soros, Rockfeller, Rothschild, Fethullah
Gülen, casusluk ve savunma teşkilatınızdaki muhalifleriniz
ve Avrupa büyük bir yenilgiye uğradılar. Bu yenilgiye uğra-
yanlar, bu yenilgilerini hazmedemeyebilir ve sizi devirmek
isteyebilirler. Bunun için çok dikkatli olmanız gerekmekte
ve "kazandım" diye hemen sevinmemelisiniz. İki ay içerisin-
de başınıza çok şey gelebilir. Çünkü düşmanlarınız çok güç-
lü ve büyük. Onlar hiç boş durmayacaklardır. Yani Ocak'ın
yirmisinde iktidar koltuğuna oturamayabilirsiniz. Unutma-
yınız! Türkiye'de 15 Temmuz Darbesi'ni gerçekleştirmiş
olan Fethullah Gülen ve adamları, size de bir darbe vur-
mak isteyebilir ve buna da çok muhtaç durumdadırlar. Ve
bu ihtiyaçları için de, ülkenizin casusluk ve savunma teşki-
latlarında yeteri kadar adamları ve taraftarları bulunmak-
tadır. Elinizi çabuk tutmazsanız, iktidar koltuğuna otur-
manız hayal olabilir. Onlardan iki ay içerisinde bir darbe
yiyebilir veya bir suikaste uğrayabilirsiniz.

Yüce Tanrı sizi; haklı, adâletli, namuslu ve iyilikçi kulların-
dan eylesin ve sizi ve halklarınızı zâlimleşmekten ve düş-
manlarınızdan korusun. Ve yüce Tanrı size; hakka, adâlete,
namus'a ve iyilikçiliğe teslim olmuş Müslümanları terörist-
lerden ayırdetme yeteneği versin. Çünkü ancak bu yete-
nekle ülkenizde barışı koruyabilir ve adâleti sağlayabilirsi-
niz. Hakta, adâlette, namusta ve iyilikçilikte olduğunuz
müddetçe bütün Müslüman Dünya yanınızda olacaktır.
Başkanlığınızda başarılar diliyoruz.

İmza: Mehdiyet Makamı.

Not: Donald Trump karşıtları eğer yeni Başkan'a suikast
planlamayı düşünmezlerse, başka yollarla onu düşürmenin
yollarını arayacaklardır. Bu yollardan biri de, 37 Cumhuri-
yetçi delegeyi satın alabilmektir. Soros, Rockefeller, Roth-
schild ve Fethullah Gülen'in de onları satın alabilecek ye-
terli sermayeleri vardır ve gerekeni de yapmaktan kaçın-
mayacaklardır. Eğer 19 Aralık'ta 37 delege Donald Tump'a
oy vermekten vazgeçerlerse, Trump'ın tarftarları o delege-
lerin "satın alınmış" olduğuna hükmedecek ve isyan bayra-
ğını açacaktır. Bu da, ABD'de bir iç çatışma ve savaş de-
mektir. Bakalım, ABD ve AB'nin en büyük patronları bu
çatışma ve savaşı göze alabilecek mi?

Sayın Donald Trump, kendisini başkanlıktan düşürmek
isteyen patronlar ve Fethullah Gülen'e karşı, kendisine
oy veren seçmen kitlesini uyarmalıdır. Ancak bu uyarı
ile yeni Başkan'ın düşmanları frene basmak ve durmak
zorunda kalabilirler. Bir iç savaşı göze almaları da müm-
kündür. İç savaş ihtimaline karşı Başkan Trump hazırlıklı
olmalıdır.

Not 2: ABD'de eğer bir iç savaş çıkarsa, bu savaşta Rusya,
Trump'ın yanında olacaktır. Eğer sayın Trump Fethullah
Gülen'i yanına alırsa, Türkiye'yi ve Müslüman Dünya'yı
karşısına almış olur. Gülen'i karşısına aldığında ise, Türkiye
ve Müslüman Dünya'yı yanına almış olur. Doğru olan da
budur!

Not 3: Avrupa ülkelerinin destek vermekte olduğu PKK te-
röristleri, İstanbul'da yine katliam yaptı! Avrupa Birliği'nin
PKK terör örgütüne verdiği destek devam ettiği müddetçe
Türkiye PKK teröründen kurtulamaz. Bazı AB ülkeleri siya-
setçileri İstanbul'da katledilen terör kurbanları için "üzül-
düklerini" bildirmektedirler. Ama onlar gerçekten üzülmüş
olsalardı, ülkelerinde barındırdıkları ve ülkeleri dışındaki
PKK teröristlerine sahip ve destek çıkmazlardı. Türkiyeliler,
AB ülkeleri siyasetçilerinin sahtekârlığını ve Türkiye'ye
düşmanlıklarını görmektedirler. AB ülkeleri siyasetçileri
eğer Türkiye'nin düşmanı olmadıklarını iddia ediyorlarsa,
PKK'ya verdikleri desteği sonlandırarak Türkiye'ye dost-
luklarını isbatlasınlar. Aksi halde Avrupa'nın Türkiye'ye
yapmakta olduğu kötülüğün hesabı birgün sorulur. Tür-
kiyeli vatanseverler bilmektedir ki, Avrupa'yı yıkacak en
büyük güç, Rusya'dır. Eğer Avrupa Birliği ülkeleri PKK'ya
vermekte oldukları desteği çekmezlerse, bundan sonra
Türkiye'nin müttefiği Avrupa değil, Rusya olacaktır. Eğer
Avrupa ülkeleri siyasetçileri Türkiye'yi kaybetmek istemez-
lerse, PKK terör örgütüne vermekte oldukları desteği son-
landırsınlar ve Türkiye yönetiminin istediği teröristleri iade
etsinler. Avrupalı siyasetçiler, PKK'ya verdikleri destekten
dolayı, PKK'nın Türkiye'deki katliamlarının ortağı oldukla-
rını iyi bilmelidirler! Eğer bu vahşî ortaklığa son vermeye-
cek olurlarsa, bu takdirde Avrupa'nın hak ve adâleti tüket-
tiği hükmüne varılacaktır. Hak ve adâleti tüketmiş bir Av-
rupa eğer "Tanrı'nın buna ne diyeceğini" düşünmezse, Av-
rupa'nın çöküşü kaçınılmaz olur. Avrupalı siyasetçiler aca-
ba PKK terörüne vermekte oldukları destekle nereye doğ-
ru gittiklerini görebiliyorlar mı? 15 Temmuz Darbesi'ne de
destek vermiş olan büyük Avrupa ülkelerinin suçları çoğa-
lıyor. Bu suçlar cezâsız kalmaz! Türkiye'nin veremeyeceği
cezâyı, yüce Tanrı başka güçlerin eliyle verir. Avrupa bu
cezâdan korkmalı, kendini ateşe atmamalıdır. Bunun da
gereği, PKK teröristlerine verdiği desteği derhal kesmektir.
Avrupa basını da şunu unutmamalıdır ki; PKK, "işçi partisi"
değil, "terör örgütü"dür! Türkiye'deki mâsûm sivilleri ve
kendi zihniyetine uymayan Kürtleri katleden bir örgütü
"parti" olarak gören bir Avrupa basını, görüş ve zihniyet
bozukluğuna düşmüştür. Bu düşüşle PKK'yı kendilerine
dost yapmış Avrupa siyasetçileri, Türkiye'nin düşmanı-
dırlar. Dost olanlar, dostluklarını göstermelidirler.

Avrupa basınına ve siyasetçilerine soruyoruz: IŞİD bir te-
rör örgütü müdür, yoksa Irak Şam İslâm Devleti midir?
Eğer siz bu örgütü "devlet" olarak tanıyorsanız, biz de
PKK'yı "parti" olarak görebiliriz. Madem IŞİD'i bir devlet
olarak kabul edemezsiniz, PKK'yı da bir parti olarak kabul
etmekten uzaklaşmalısınız. Aksi halde Türkiye'ye düşman-
lığınızı ilân etmiş olursunuz ve ilân etmektesiniz.

Ey yerlerin ve göklerin yaratanı, yaşatanı ve yöneteni olan
ve İncil'i, Tevrat'ı ve Kur'an'ı indirmiş bulunan gerçek Tan-
rımız! Eğer PKK teröristlerine destek vermekte ve onları
teröre azmettirmekte olan Avrupa ülkeleri, verdikleri des-
teği yeni yıla kadar kesmeyi kabul etmezlerse, Sen onların
cezâsını kes!

Tek Tanrı'dan başka tanrı yoktur. İsa, Musa ve Muhammed
tek Tanrı'nın kulu ve elçisidir.

Zaman: Yeni Çağ'ın onaltısı, Kasım'ın ikinci haftası.
Mekan: Avrupa.
Makam: Uyarı ve hakka dâvet.
Boyut: Muranizm.

                                                                      YAYINLAYAN
                                                           AVRUPA MURANİSTLERİ
                                                *   *   *

Dienstag, 23. August 2016

AVRUPA BİRLİĞİ ÜLKELERİ VE AMERİKA BIRLEŞİK DEVLETLERİ PKK'YA VERDİĞİ DESTEĞİ KESMELİDİR!



                 AVRUPA BİRLİĞİ ÜLKELERİ
         VE AMERİKA BIRLEŞİK DEVLETLERİ
     PKK'YA VERDİĞİ DESTEĞİ KESMELİDİR!

       zâlime yardım edenleri cezâlandıracak olan
                         yüce TANRInın adıyla

Geçtiğimiz Pazar günü PKK yine vahşî cinayetleri-
ne yeni bir cinayet ekleyip, Gaziantep'te bir düğün
salonunu bombalattı. Sonuç: 54 ölü, 94 yaralı! Za-
ten masûm insanların canını yakmak ancak PKK'ya
yakışır. Onlar da kendilerine yakışanı yapıyorlar.
Tanrı inancına sahip olmadıkları için de böyle in-
sanlık dışı cinayetleri rahatlıkla işleyebiliyorlar. Çün-
kü Tanrı'ya hesap verme dertleri yok. Ama bu tanrı-
sızlık, âhirette onları mutlaka yakalıyacak ve yaptık-
larının karşılığını kesinlikle bulacaklardır. Ölümü öl-
dürmeleri ve tekrar diriltilişi engellemeleri mümkün
olmadığından ve Tanrı'nın yerine geçip oturamaya-
cakları için de, o kesinlik onların yakasını tutmuş
bulunmaktadır. Bu sebeple yüce Tanrı'nın adâletin-
den kaçışları mümkün değildir. Bu dünyada suç iş-
leyenleri, ağır bir hesap beklemektedir. Bunda hiç
şüphe yoktur!

Peki, düğün salonunu bombalatanın PKK olduğunu
nereden biliyoruz? Çünkü Türkiye'ye karşı savaşan
tek ve en önemli terör örgütü, PKK'dır. PKK da za-
ten "ben yapmadım" demedi.IŞİD de "ben yaptım"
demediğine göre, elbetteki PKK yaptı.

PKK bu vahşetleri niçin işliyor? Dikkatleri 15 Tem-
muz Darbesi'nden uzaklaştırabilmek, Türkiye dev-
leti ve hükümetini acze düşürebilmek ve kendinin
çok güçlü olduğunu gösterebilmek için olabilir.
Çünkü Türkiye'yi acze düşürüp parçalanmasını
sağlayabilirse, kendine ait bir devleti rahatlıkla kura-
bilecektir. Başka türlü Türkiye'de devletleşmesi
mümkün değildir. Bunun için de her türlü vahşeti
işlemekten çekinmemektedir.

Avrupa Birliği ülkeleri ve Amerika Birleşik Devletleri
ve Fetullahçı terör örgütü de büyük bir destek ver-
mekte olduğundan, PKK'nın işi kolaylaşmaktadır.
Yani onun vahşî cinayetleri işleyebilmesinin arka-
sında AB ve ABD gibi büyük güçlerin yardımı var-
dır. Bu yardımlar olmasa, PKK Türkiye'de varlık
gösteremez. Çünkü PKK, 15 Temmuz 2016'dan
önceki Türkiye'ye karşı yaptığı intihar saldırısında
savaşçılarının çoğunluğunu kaybetmiş durumdadır.
7 bin savaşçısını kaybetmiş olan PKK'nın elinde
çok az bir savaşçısı kalmıştır. Türkiye'ye karşı sa-
vaşacak gücü bitmiştir. AB'nin ve ABD'nin ve FE-
TÖ'nün koruyuculuğu olmasa, PKK şeflerinin ha-
yatta kalmaları da mümkün olmayacaktır.

Yani Gaziantep'teki düğün salonunu ölüm salonu-
na çeviren vahşî ve barbar PKK saldırısının arka-
sında AB'nin ve ABD'nin olması, zulme ortaklıktan
ve Türkiye'ye düşmanlıklarını göstermekten başka
birşey değildir! FETÖ'nün bu zulme ortaklık ediyor
olması ise, bu örgütün liderinin "mehdilik"ini iptal et-
mekte ve onun mehdiliğinin sahteliğini göstermekte
ve aynı zamanda "dinîlik"lerini de silip götürmekte-
dir. Doğrusu da zaten budur. Yani bu örgütün lideri-
nin mehdiliği ve örgüt bağlılılarının dinîliği de ger-
çek dışıdır. Şeytana hizmet etmekte oldukları ga-
yet açıktır!

Hele hele AB ve ABD'nin PKK'nın arkasında olma-
ları ise, onların kendilerine temel yaptıklarını iddia
ettikleri hak, hukuk, adâlet ve özgürlük gibi "evren-
sel değerler"i ezip geçerek asıl kimliklerini göster-
mektedir. Yani "çıkarları" için evrensel değerleri
çiğnemekten sakınmıyorlar. Bununla da kendilerini
insanlıktan ve medenilikten çıkarıp, vahşîliğe dönü-
yorlar ve sonuçta PKK vahşetiyle eşitleniyorlar! Fa-
kat bu eşitlenme, zulümden başka birşey değildir.
AB ve ABD bu zulme rıza göstermeye devam e-
derse, çok kısa zamanda birliklerini, devletlerini ve
liderliklerini kaybedeceklerdir. Bu kaybedişin vakti
de gelmiş bulunuyor. 9. 9. 2016'dan itibaren de im-
paratorluklarının batışının geri sayımı başlayacak-
tır. Bu tarihten sonra onlar için ancak batış vardır.

Çünkü yüce Tanrı, zulme batmış devletlerin iktida-
rına izin vermiyor. İktidarı ve yeryüzü halifeliğini "iyi
kullar"a veriyor. İyi kul olabilmek için de; O'nun tek-
liğine, ortaksızlığına ve çocuksuzluğuna inançla bir-
likte haklı, adâletli, namuslu, ibadetli, ahlâklı, iyilikçi
ve kötülüğü terkedici olmak gerekiyor. Bu gerekleri
yerine getirmeyenlerin "iyi kul" olmakla bir ilgileri
yoktur. İyi kul olmayanların da yeryüzü iktidarına
hakları yoktur. Hakları olmadığı halde bu hakkı zor-
balıkla ele geçirmeye çalışırlarsa, onlara kan, sa-
vaş, acı ve yıkım vardır. İşte Avrupa'nın ve Ameri-
kanın bundan sonra elde edebilecekleri, bundan
başka birşey değildir. PKK barbarlığına ortaklık et-
mekte olan bir AB ve ABD'nin bundan başka birşe-
ye lâyık oldukları söylenebilir mi? Elbetteki söyle-
nemez!

İmza: Mehdiyet Makamı.


Not 1: Eğer "Gaziantep'teki düğün evinin bomba-
lanması olayı PKK'nın değil, IŞİD'in işidir" denirse,
deriz ki: IŞİD, masûm insanları bombalamakla bir
İslâm Devleti kuramayacağını iyi bilir, tabii onlar Al-
lah'a inanan insanlarsa. Buradan anlamalıyız ki,
IŞİD, ABD'nin yarattığı ve kullandığı vahşî bir kö-
pektir. Hem PKK'nın daha önce işlediği cinayet ve
katliamları da unutmamalıyız. Arada bir işin içine
IŞİD'in sokulması, tezimizi haksız çıkarmaz. Yani
Türkiye'deki bombalamalarda en çok çıkarı olan
PKK'dır. Doğru bir Tanrı inancına sahip olmadığın-
dan da masûmlara acımaz.

Not 2: Soru: "Doğru Tanrı inancı nedir?" Doğru
Tanrı inancı; Tanrı'nın tek, çocuksuz ve ortaksız ol-
duğuna inanmaktır. Çünkü evrenin sahibi tektir. Bir
ülke iki başkanla yönetilmediği gibi, evren de iki
Tanrı ile yönetilmez. Tanrı'nın çocuğu olmaz. Çün-
kü yüce Tanrı,başkasından doğmuş bir varlık değil-
dir. Çünkü başkasından doğanlar ölümlü olurlar. Ö-
lümlü bir varlık ise evrene Tanrı olamaz. Çünkü yir-
mi veya kırk milyarlık ışık yılı çapındaki bir evreni
yaratabilmek ve yönetebilmek için ölümsüz olmak
ve evrenin yaratılışından önce var bulunmak gere-
kir.Buradan anlamalıyız ki, Meryem'den doğma İsa,
evrenin Tanrısı değildir ve Tanrı'nın çocuğu da ola-
maz. Çünkü çocuğa olan ihtiyaç, dünyada insanlı-
ğın devamını sağlamak içindir. Tanrı ise ölümsüz-
dür. Ölümsüz olduğundan da, Kendisinin yerini ala-
cak bir çocuğa ihtiyacı yoktur. Bu kesin gerçek se-
bebiyle de, Tanrı çocuksuzdur. Çünkü Tanrı, baş-
kasından yaratılma biyolojik bir varlık değildir. Tan-
rı, herşeyin yaratıcısıdır. Herşey O'nun yaratığı ol-
masından da, hiçbir kimse O'nun çocuğu değildir.
Bir makina bir mühendisin doğurması değil, yarat-
ması olduğu gibi. Hem Tanrı'nın ortağı da olmaz.
Çünkü Tanrı, herşeyden ve herkesten önce var o-
landır. Bu da demektir ki, evren ve içindekilerin
hepsi Tanrı'nın yaratmasıdır.Yaratıkların ise, Tanrı'
ya ortak olacak bir güç ve servetleri yoktur. Bunun
için hiç bir yaratık Tanrı'ya ortak olamaz. Bu sebep-
le de hiç birşey, Tanrı'ya denk tutulamaz. Herşey
yüce Tanrı'nın aşağısında kalır. Bu da demektir ki,
hiç birşey Tanrı'dan büyük ve üstün değildir. O hal-
de bütün insanlık hep birlikte demeliyiz: Yüce Tanrı
tektir, çocuksuzdur ve ortaksızdır. İşte bu gerçeği
kabullenenler, doğru Tanrı inancını kazanmış olur-
lar.

Not 3: Türkiye kriminalistleri dikkatli olmalıdır. IŞİD'
in bombalama tekniğini PKK kopyalamış ve uygula-
mış olabilir.

Not 4: AB ve ABD yönetimlerini uyarıyoruz! PKK'
dan desteğinizi çekmediğiniz müddetçe Türkiye
için yaptığınız taziye ve geçmiş olsunlarınız geçer-
sizdir. Eğer Türkiye ile olan ilişkilerinizin sağlıklı yü-
rümesini isterseniz, Türkiye'nin düşmanı olan PKK,
IŞİD ve FETÖ gibi terör örgütleriyle olan dostluğu-
nuzu kesmelisiniz. Onlarla olan dostluğunuzu kes-
mediğiniz müddetçe, Türkiye'nin düşmanı olacağı-
nızı bilmelisiniz. Ve bundan sonra o örgütlerin yap-
tığı her eylemi sizden bileceğiz. Çünkü o terör kö-
peklerinin yuları sizlerin elinde bulunmaktadır.

Yüce Tanrı'dan diliyoruz: Ey zâlimlerin yaptığından
habersiz olmayan yüce tek Tanrımız! Gaziantep'te-
ki o düğün evini bombalatanların belâsını ve cezâ-
sını âcilen ver! Onların zulümlerini yanlarına bırak-
ma! Masûmların öcünü al! Duamızı kabul buyur.

Not 5: ABD, darbeci elebaşı ve terörist Fethullah
Gülen'i bir ay içinde iade etmediği takdirde, Türki-
ye suçluların iadesi anlaşmasını bozmalı ve Türki-
ye'ye kaçacak ABD'li teröristlerin iadesini de Türki-
ye reddetmelidir.

Not 6: Avrupa ve Amerika medyasını uyarıyoruz!
Yayınlarınızda Türkiye'nin Suriye'de veya Türkiye'
de "Kürtleri bombaladığını" söylüyorsunuz. Türkiye'
nin "Kürtleri" değil, "PKK'lı ve PYD'li teröristleri
bombaladığını iyi bilmeli, "terörist" ile "Kürd"ü ayır-
malısınız. İkisini bir tutarak "Türkiye Kürtleri bomba-
ladı" demeniz, sahtekârlıktan başka birşey değildir.
Seyirci ve dinleyicilerinizi aldatmaktan vazgeçmeli-
siniz. Eğer vazgeçmezseniz, "sahtekâr" olduğunu-
zu kabul etmelisiniz. Eğer bu sahtekârlığı kasıtlı o-
larak yapıyorsanız, Türkiye'ye düşmanlık ediyorsu-
nuz demektir. Ama bu düşmanlık size iyi puan ka-
zandırmaz! Eğer "biz uygar bir millet ve medeniye-
tiz" diyorsanız, yalancılık ve sahtekârlığı bırakmalı-
sınız. Sizin ilkeniz, "doğru habercilik" olmalıdır.
Yoksa, bundan sonra örnek alınacak bir medeniyet
sahibi olmaktan çıkarsınız ve çıkmaktasınız. Bu
takdirde bize de, bir "doğruluk medeniyeti" yarat-
maktan başka çare kalmaz.

Not 7: Ey Avrupalı ve Amerikalı devletler! "Çıkarla-
rınız" için masûmları yakmaya son veriniz. Son veri-
niz ki, yüce Tanrı varlığınızı korusun. Varlığınızın
devamını istiyor musunuz? O halde PKK'ya, IŞİD'e
ve FETÖ'ye vermekte olduğunuz desteğinizi son-
landırınız. Eğer sonlandırmazsanız, onların zulüm
ve cinayetlerine ortak olmuş olacaksınız ve olmak-
tasınız.

İmza: Mehdiyet Makamı.


                     Allah'tan başka ilah yoktur.
          Mehdi ve Mesih O'nun kulu ve elçisidir.

Zaman:  Yeni Çağ'ın onaltısı, Ağustos sonu.
Mekan:  Avrupa.
Makam: Uyarı ve Hakka dâvet.
Boyut:   Muranizm.

                                                   YAYINLAYAN
                                       AVRUPA  MURANİSTLERİ
                                       *   *   *