Montag, 28. Dezember 2015

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER ÜYELERİNE ÖNERİ



   BİRLEŞMİŞ MİLLETLER ÜYELERİNE ÖNERİ

   BİRLEŞMİŞ MİLLETLER ÖRGÜTÜ'NÜN YENİ
         BİR YAPILANMAYA İHTİYACI VARDIR

 insanlara adâletli olmayı emreden ALLAHın adıyla

Kâinatın tek tanrısı ve eşsiz sahibi yüce Allah Kur'
anda insanlara esas olarak; haklı, adâletli ve na-
muslu olmayı emretmektedir. Fakat yeryüzündeki
insanların bir kısmı dinlidir, bir kısmı da dinsizdir.
Bu yüzden biz konuya evrenin ve insanların tek
Tanrı'sını dışarıda bırakarak, yani laik bir şekilde
yaklaşacak olsak dahi, tek Tanrı'nın emrettiği Hak
ve Âdalet ve Namus'u hiç bir devlet, devlet dışında
tutamaz. Çünkü en başta Hak ve Âdalet, devletleri
ayakta tutan iki temel direktir. Üçüncü direk ise, Na-
mus'tur. Namus, bir milletin nikâha rağbet etmesi,
gayri meşru birleşmelerden kaçınmasıdır. Eşcin-
sellik ise, milletlerin sağlıklı varlığını sağlayan Na-
mus direğine bir saldırıdır. (Eğer bu saldırının ar-
kasındaki eşcinsel oluşum, Namus direğini yıkacak
güçte değilse ve olmayacaksa, demokratik ülkeler-
de bu oluşuma tolerans gösterilebilir ve onların ta-
lepleri yerine getirilebilir. Dinsel yönetimlerde ise
yıkıcı olmayacak bu oluşum, Tanrı'ya havale edile-
bilir.) Yeryüzündeki devletlerin de bu üç temele ço-
ğunlukla sahip çıktıklarını görürüz. Çünkü bu üç te-
mele sahip olmadan devletlerin ve milletlerin ayakta
kalması mümkün değildir.

Birleşmiş Milletler Örgütü'nün de kıyamete kadar
sağlıklı yaşayabilmesi için de onun haklı ve adâletli
bir yapıya ihtiyacı vardır. Fakat ne yazık ki bu örgü-
tün yapısında bir adâletsizlik görmekteyiz. Çünkü
örgütün beş dâmî üyesi var ve bu üyeler hiç değiş-
memektedir. Problem, bu üyelerin değişmemesin-
de değil, bütün dünya ülkelerini temsil edecek nite-
likte olmamasındadır.

Çünkü bu beş daimî üyelere baktığımızda şu tablo-
yu görüyoruz: Amerika, Çin, Fransa, İngiltere ve
Rusya var. Yani Asya'dan iki, Avrupa'dan iki ve A-
merika'dan bir üye bulunmaktadır. Halbuki bu tablo-
da Afrika da bulunmalıdır. Bu tablonun adâletli bir
görünüm kazanması için ise tablonun şu şekli al-
ması gerekir: Asya, Avrupa, Amerika ve Afrika kıta-
larından birer üye bulunmalı ve bunlara bir üye daha
eklenmeli. Meselâ Hindistan. Bu durumda Asya kı-
tasından Çin veya Rusya, Avrupa kıtasından İngil-
tere veya Fransa çıkarılmalı, yerlerine de Afrika ve
Hindistan gelmeli. Eğer "Rusya, Çin, Fransa ve İn-
giltere çıkarılamaz" denirse, bu halde onlara Afrika,
Hindistan, (Türkleri, Kürtleri ve Arapları temsilen)
Türkiye ve Avrupa'yı temsilen de Almanya eklen-
meli. Bu durumda daimî üyelerin sayısı 9'a çıkmış
olacaktır. Aslında bu dokuz üyeden İngiltere ve F-
ransa'nın çıkarılıp, yerlerine Almanya'nın getirilme-
si daha doğru olacaktır. (İsterlerse, Avrupa'nın 5
büyük ülkesi aralarında anlaşarak dört yılda bir BM
daimî üyeliğindeki yerlerini değiştirebilirler. İlk sıra
Almanya'nın olmalıdır.) Bu takdirde daimî üyelerin
sayısı 7 olur.

BM'deki daimî üyelikle ilgili bu sistem hiç vakit ge-
çirilmeden Birleşmiş Milletler üyelerinin oylaması-
na sunulmalı ve üyelerin çoğunluğu kabul ettiği tak-
dirde de yeni sistem işleme konulmalıdır.

Üyelikle ilgili bu yeni sistem yürürlüğe girdikten
sonra çözülmesi gereken bir sorun daha vardır.
O da: Güvenlik Konseyi'ne gelen kararların veto
edilmesiyle ilgilidir. Yani daimî üyelerin çoğunluğu
bir kararı kabul etse dahi, bir üye veto ettiğinde o
karar geçerli olmuyor. Bu da, demokrasiye zıt bir
durum meydana getiriyor. Bu oylama sistemi de
çoğunluğun kabulüne dayalı hale getirilerek düzel-
tilmelidir.

Bu düzeltmeyi yapmak mümkün olmazsa, şöyle
bir düzenleme de getirilebilir: Daimî üyeler kendi
aralarında 4-5 yılda bir, bir lider belirlesinler veya
çoğunluk oyuyla seçsinler. Kararların ret ve kabulü-
nü de bu lider yapsın. (Bu lider ayrıca "dünya lideri"
konumunda olacaktır.)

Birleşmiş Milletler'de daimî üyelik ve oylama siste-
minin mutlaka demokratik ve adâletli bir duruma ge-
tirilmesi gerekiyor. Fazla vakit geçirilmeden de bu
gerek yerine getirilmelidir. Aksi halde bu durum,
Bileşmiş Milletler'i, "adâletsizlik üreten bir örgüt"
haline getirecektir ve getirmiş durumdadır. Bu adâ-
letsiz durum da, düşmanlık üretir. Halbuki Birleşmiş
Milletler Örgütü'nün kuruluş amaçlarından birisi de,
"barış üretmek"tir. Bu örgüt barış üretemediği tak-
dirde de, yeni bir Birleşmiş Milletler kurmaktan baş-
ka çare kalmayacaktır.

Not 1: Birleşmiş Milletler Örgütü'nün şimdiki adâlet-
siz yapısı yüzünden yarım asırdan beri Filistin-İsrail
sorunu çözülememektedir. Oysa Filistin halkı katli-
am acısıyla, İsrail halkı da terör ve yok edilme kor-
kusuyla yaşamaktadır. Bu durum iki halka da yazık-
tır. Birleşmiş Milletler kendini derhal yenileyerek bir
yıl içinde İsrail-Filistin barışını gerçekleştirmelidir.
Bu yapılmadığı takdirde, İslâmlı Ülkeler, İsrail'e
savaş açma hakkı kazanmış olacaklar ve gerekeni
yapacaklardır.

Not 2: Afrika, Almanya, Hindistan ve Türkiye daimî
üyelik için Birleşmiş Milletler'e müracaatını hemen
yapmalı ve onu yenilenmeye zorlamalıdır.

Not 3: Bu bildiri, Türkiye yönetimi tarafından bütün
Birleşmiş Milletler üyelerine süratle iletilmelidir.

İmza: Mehdiyet Makamı.

                     Allah'tan başka ilah yoktur.
          Mehdi ve Mesih O'nun kulu ve elçisidir.

Zaman:  Yeni Çağ'ın onbeşi, Aralık sonu.
Mekan:  Avrupa.
Makam: Teklif ve Hakka dâvet.
Boyut:   Muranizm.

                                                   YAYINLAYAN
                                       AVRUPA  MURANİSTLERİ
                                       *   *   *



Samstag, 19. Dezember 2015

AVRUPA HALKLARINA MESAJ



               AVRUPA HALKLARINA MESAJ                  

                     EY AVRUPA HALKLARI!

     bütün ülkelerin gerçek sahibi ALLAHın adıyla

Ülkelerinizde terör estirmiş olan El-Kaide ve IŞİD
gibi sözde müslüman kimlikli terör örgütleri, bir kıs-
mınızı ne yazık ki "İslâm korkusu"na düşürmüş bu-
lunuyor. Fakat bu içine düşülmüş olan korkunun a-
sıl kaynağı; bilgisizlik, yanlış ve eksik ve de kasıtlı
bilgilendirilmedir. Ama bizzat araştıracak olursanız
görürsünüz ki, korkunuz yersizdir ve İslâm'da kor-
kulacak birşey yoktur.

Çünkü İslâm'ın birinci kaynağı olan Kur'an'a baktı-
ğınızda şunu göreceksiniz: Bütün haksızlıklar, adâ-
letsizlikler, namussuzluklar, kötülükler, zulümler,
haksız saldırılar, iftiralar, aldatmalar, zorbalıklar,
haksız öldürmeler, haksız isyanlar, hak yemeler ve
terör yasaklanmıştır. Bu yasakları işleyenler de, ce-
henneme atılmakla tehdit edilmiştir. Eğer bu sözle-
re inanmıyorsanız veya bilgilenmek isterseniz,
açın, Kur'an'ı okuyun, göreceksiniz.

Çünkü gerçek bir din; gerçek Tanrınızın ve Sahibi-
nizin kim olduğunu, sizin gerçek kimliğinizin ne ol-
duğunu, yeryüzündeki görevlerinizin neler olduğunu
bildirmek ve dünyanızı ve hayatınızı güzel bir düze-
ne sokmak için gönderilir.

Bunun için İslâmiyet'in birinci temeli: Evrenin ve i-
çindekilerinin tek tanrısı ve sahibi olan Allah'a i-
nançtır. Bundan sonra ışından ve ışıktan yaratılmış
meleklerine; sonra Tanrı ile insanlar arasında ileti-
şim sağlayan insandan elçilere; sonra insanları ay-
dınlatmak ve bilgilendirmek için bu elçilere gönde-
rilmiş kitaplara; sonra bütün insanların ölümünden
sonra gelecek olan yeniden diriliş ve hesap veriş
ve cennet ve cehenneme geçişi içeren âhirete
inanç gelir.

İslâmiyet'in ikinci temelinin özeti ise: Doğru olmak,
haklı olmak, adâletli olmak, namuslu olmak, ibadet-
li olmak, güzel ahlâklı olmak, iyilikçi olmak'tır. Bun-
lar da, birinci temeli kabul ettikten sonra gelen "Al-
lah'a teslim olmak"la gerçekleşir. İşte İslâmiyet'in
gerçeği ve özeti budur. Bu iki temeli kazanan in-
sanlar, "gerçek insan" olur ve âhiretteki ödülleri de
cennettir.

Bu inancı kabul edip etmemek, sizin seçiminize
kalmış bir keyfiyettir. Bu konuda size zorlama ya-
pamayız. Öldükten sonra ebedî bir cenneti iste-
yenler, bu inancı mutlaka kabul edeceklerdir. Çün-
kü dünyada ebedî kalış ve ölümsüz oluş yoktur.
Dünya ötesindeki saadetli ebedî oluşu ise ancak:
"Evrenin sahibi Allah tektir. İsa, Musa ve Muham-
med Allah'ın kulu ve elçisidir" deyip; haklı, adâletli,
namuslu, ibadetli, güzel ahlâklı ve iyilikçi olmakla
ve bunlara dayalı bir yaşayışla kazanabilirsiniz.

Buraya kadar söylenenlerden anlıyorsunuz ki, İslâ-
miyet'te korkulacak bir şey yoktur.Siz asıl; yok oluş-
tan, hiç oluştan, gerçek sahibinizin kim olduğunu ve
dünyadaki görevinizin ne olduğunu bilmemekten
korkmalısınız. Ve bu bilgisizliğin meydana getirdiği
mânevî cehennemden ürkmelisiniz.

O halde içine düşürülmüş olduğunuz "İslâm korku-
su"na yenilmemek ve İslâm hakkında doğru bir in-
celeme ve araştırma yaparak o korkunuzu altetmek
zorundasınız. Eğer İslâm korkusu'na yenilirseniz,
bu yenilgi sizi, ırkçılık ve faşizmin kucağına düşürür
ve düşürmektedir. Faşizmin kucağına düşmeniz i-
se, Avrupa Birliği'nizi böler, yok eder. Çünkü eğer
İslâmiyet'ten korkarak ırkçı partileri iktidara getirir-
seniz, bu faşist iktidarlar, Avrupa Birliği'ni kabul e-
demez ve onu feshederler. Çünkü ırkçılıkta "millet-
ler birliği ve kardeşliği" yoktur. Çünkü ırkçılık, başka
milletleri reddeder ve onları yutmaya veya yoket-
meye çalışır. Bunun için Avrupa Birliği'niz hayatta
kalamaz.

Avrupa Birliği'ni kaybetmeniz ise, NATO'nun da da-
ğılmasına yol açar. Bu kayıp ve dağılma ise, ülke-
lerinizi nükleer silahlı Rusya karşısında kolay yutu-
lacak lokmalar haline getirir. Rusya'ya lokma olmak-
tan, ırkçı partileri iktidara getirmemekle kendinizi
korumalısınız. Çünkü karşınızda, sizi birer birer yut-
maya ve yoketmeye hazır bir Rusya var. Çünkü
Rusya sizin dostunuz değil, düşmanınızdır. Çünkü
şu anda ekonomik ambargolarla onun boğazını sık-
maktasınız. Irkçı partileri iktidara getirerek Avrupa
Birliği'nizi kaybettiğinizde ise Rusya, onun boğazını
sıkan ellerinizden kurtulacak ve bu sefer onun elleri
sizin boğazınıza yapışacak, intikamını alacaktır.
Çünkü hem Rusya liderinin, bir "imparatorluk" hayali
vardır. Bu hayalini gerçekleştirmek için sizden hem
intikam alacak hem de sizi yok etmeye çalışacaktır.
Bunun için de, birliğinizin parçalanmasını ve NATO'
nun dağılmasını beklemektedir. Bu parçalanma ve
dağılma gerçekleştiğinde ise, işiniz bitiktir.

Öyle ise, yapacağınız iş bellidir.İşiniz: "Irkçı partile-
re iktidar vermemek"tir. Bunun için de, gerektiğinde
sol, yeşil ve hıristiyan partilerle birlik olup, Irkçı par-
tilerin iktidarına engel olmalısınız. Eğer engel ola-
mazsanız, yok oluşa hazır olun!

Şimdi görüyor musunuz, asıl korkmanız gerekenin
ne olduğunu?

O halde aklınızı başınıza toplayınız! Teröristlerle
müslümanları eşitlemeyerek, yani adâletli olarak ül-
kelerinizdeki terörizmle ilgisi olmayan müslümanla-
ra zarar vermekten kaçınınız. Eğer kaçınmazsanız,
bu durum yüce Tanrı'nızı öfkelendirir. O da sizi ce-
zâlandırmak zorunda kalır. O'nun cezâlandırması
da çok şiddetli olur. Ülkelerinizin doğal felâketlerle
tokatlanmasını ister misiniz? Şu anda yüce Tanrı'
nın size dokunmaması ise, çoğunlukla zâlimleşme-
miş olmanızdan ve ülkelerinizde terörle ilgisi olma-
yan müslümanların bulunması dolayısıyladır. Çün-
kü müslümanlar ve gerçek İsa'lılar, yüce Tanrının
dostlarıdır. Eşsiz Yüce Tanrı, dostlarının zarar gör-
mesini istemez. Ama onlara zarar verecek olursa-
nız, durum değişir. Öyle ise! Fakat biz Kur'anlılar
dahi sizin zarar görmenizi istemeyiz ve istemiyo-
ruz. Onun için de bu uyarıyı yapıyoruz ki, önleminizi
alasınız.

Ey Avrupa halkları! Asıl korkmanız gereken şey,
dünyadaki cehennemler değil, öte dünyadaki ce-
hennemdir. Eğer cehenneme düşmek istemezse-
niz, cennete çıkmak isterseniz; "Evrenin sahibi Al-
lah tektir. İsa, Musa ve Muhammed Allah'ın kulu ve
elçisidir" diyerek; haklı, adâletli, namuslu, ibadetli,
güzel ahlâklı ve iyilikçi olarak yeni bir yaşam kurup,
tek ve gerçek sahibiniz ve tanrınız Allah'a teslim o-
lunuz. Bu teslim oluştan başka kurtuluş yolunuz
yoktur. Çünkü ölüm öldürülmüyor ve tekrar diriltil-
meye karşı koymanız da mümkün değildir. Bunun
için tek tanrınız Allah'a hesap vermekten kaçışınız
imkânsızdır. Bir tek imkânınız vardır, o da; Kur'anın
rehberliğinde ve şimdi Mehdi'nin ve ondan sonra
gelecek olan beklediğiniz Mesih'in liderliğinde o-
ğulsuz ve ortaksız, tek ve eşsiz tanrınız olan yüce
Allah'a güzellikle teslim olmanızdır. Aksi halde ebe-
dî yurdunuz ve mutluluğunuz olan cenneti kaybet-
miş olacaksınız. Bu da, kayıpların en büyüğüdür!
Ama siz, kaybetmemelisiniz, kazanmalısınız. İşte
hayattaki en önemli göreviniz budur. O halde gere-
ken görevinizi yapınız, kurtulunuz! Size yakışan,
kurtuluştur. Keyfinize ve şeytanınıza mağlûp olma-
maktır. Zafer sizin olsun...

Yaratıcınız, yaşatıcınız ve yöneticiniz olan yüce Al-
lah sizleri korusun.

Yeni Yıl'ınız ve Yeni Yüzyıl'ınız kutlu olsun ve cen-
netin mutluluğuyla dolsun!

Not 1: Eğer Fransa'da ırkçılar iktidarı ele geçirirse,
birlik kaleniz (yani Avrupa Birliğiniz) ilk darbesini ye-
miş olacaktır.Ondan sonra Belçika ve Hollanda'dan
da ırkçı birer darbe yerse, kalenizin ayakta kalması
herhalde mümkün olmaz. Ama siz, bu yıkılışa seyir-
ci kalmamalısınız. Çünkü karşınızda, ülkelerinizi bir
bir yutmaya hazır ve Avrupa'yı yok edecek nükleer
güce sahip ve hem imparatorluk hayaliyle yanıp tu-
tuşan bir Rusya ve Putin var. Birlik kaleniz yıkıldığı
an, varlığınız tehlikededir. Şimdilik NATO ve Avru-
pa Birliği sayesinde bu tehlikeden korunuyorsunuz.
O halde dikkatli olunuz! Çünkü Rusya sizin dostu-
nuz değildir. Hitler döneminde Rusya sizin koruyu-
cunuz olmuş olabilir, ama şimdi aynı şartlar mevcut
değildir. Yeni şartlara uymak zorundasınız. Bakın,
Rusya Kırım'ı ilhak etti. Ukrayna'yı da işgal etmek
istemektedir. Ama birliğiniz sayesinde bunu yapa-
mamaktadır. Artık gerisini siz düşünün... Ve ayrıca:
Rusya lideri Putin ölmedikçe ve ülkesinin nükleer
silahları yok olmadıkça içinde bulunduğunuz bu
tehlike devam edecektir.

Not 2: Avrupa istihbarat teşkilâtları dikkatli olmak
zorundadır. Çünkü bugünden itibaren Rus istihba-
ratı, Avrupa Birliği'ni çökertmek ve NATO'yu dağıt-
mak için elinden gelen her oyununu oynayacaktır.

Not 3: NATO'ya uyarı! Rusya'ya fazla tolerans gös-
terdiniz. Fakat bu toleransınız onu canavarlaştır-
maktadır. Çünkü bu canavar, nükleer pençeleriyle
bütün dünyayı tehdit etmeye başlamıştır. Eğer bu
canavarın başını Suriye'de ezmezseniz, yarın o
canavar, siz Avrupa'nın başını hiç acımadan
ezecektir.

Not 4: ABD'nin dikkatine! Suriye'de yakında Rusya
ile küçük bir dünya savaşı yaşanabilir. Bu sebeple
ordularınız, Rusya ve Çin'in nükleer silahlarını kul-
lanamayacakları bir pozisyon almalı ve Rusya, İran
ile birlikte Suriye'den çıkmaya zorlanmalıdır. Çünkü
onlar, Suriye'de demokratik bir düzene izin vermez-
ler.

Not 5: Ey Fransa halkı! Genel seçimlerde ırkçılara
iktidar vermemelisiniz. Aksi halde sivrisineğin ısır-
masından kaçarken, canavarın kucağına düşmüş
olacaksınız. O halde kendinize geliniz! Ve dikkatli
olunuz; ülkenizdeki sosyalistlerin ve komünistlerin
ırkçılara destek vermeleri, düsmanınız olan Rusya'
ya bir yardımdır.

Not 6: Birlemiş Milletler Güvenlik Konseyi bilmeli-
dir ki; bir diktatör olarak Beşar Esad'ın yönetim hak-
kı olmadığı gibi, 380 binden fazla Suriyeliyi katlet-
tirdiği için de onun hiçbir meşruiyeti kalmamıştır. Bu
sebeple meşruiyeti kalmamış bir lideri ayakta tut-
maya ve korumaya çalışan İran ve Rusya'nın da
Suriye'de bulunma hakları yoktur. Dolayısıyla İran
ve Rusya'nın, Suriye'yi terketmeleri gerekir. Bu ter-
ketme için de gerekli dâvet hemen yapılmalıdır. Bu
dâvete icabet etmedikleri takdirde de, o iki ülkenin
silahlı güçleri, NATO kuvvetiyle Suriye'den atılmalı
ve böylece Rus ve İran yayılmacılığı önlenmelidir.
Eğer bu önleme yapılmazsa, Rusya canavarının
Kuzey Avrupa ülkelerini bir bir yutmasının yolu açıl-
mış olacaktır. Çünkü Rusya'nın nükleer gücü ve
ABD'nin dünya liderliğinde gösterdiği zayıflık, Pu-
tin'in imparatorlaşma hayalini güçlendirmekte ve
onu cesaretlendirmektedir. Bunun sonucu ise, Av-
rupa'nın mahvoluşu demektir.

Not 7: Biz İsa'nın, Musa'nın ve Muhammed'in yolun-
da olan dindar müslümanlar, Avrupa'ya düşman de-
ğiliz. Adâletin gereği olarak onu ikiye ayırıyoruz. Bi-
rincisi, İsa'nın Tanrı'sına tapan ve bilim ve teknikle,
hak ve adâletle insanlığa hizmet etmeye çalışan ve
faşizm ve emperyalizmden uzak olan iyilikçi Avru-
pa'dır. İkincisi de, dünyaya tapan Avrupa'dır.
Birinci Avrupa dostumuzdur. Ama ikinci Avrupa'yı
dost tutmamız mümkün değildir. Çünkü ikinci Avru-
pa; dinsiz aklın, haksız ve adâletsiz kuvvetçiliğin,
ırkçılığın, gayri meşru seksçiliğin, menfaatçiliğin,
keyfçilik ve zevkçiliğin kölesidir. Evrenin gerçek
sahibi ve İsa'nın, Musa'nın ve Muhammed'in tek
tanrısı Allah'a teslim olup bu kölelikten kurtulmadığı
müddetçe de onu dost sayamayız. Eğer ikinci Av-
rupa dostluk isterse, kendini içinde bulunduğu kö-
lelikten kurtarması gerekir. Bu kurtarma için de:
Dinsiz akıl yerine Kur'anlı akla; kuvvetçilik yerine
hakka ve adâlete; ırkçılık yerine kardeşçiliğe; gayri
meşru seksçiliğin yerine namusluluğa, menfaatçilik
yerine yardımlaşma ve paylaşımcılığa, keyfçilik ve
zevkçilik yerine de Allah'ın kitabına ve doğruluğuna
teslim olmalıdır.

Not 8: Kur'ana ve insanlığa hizmet etmek isteyen
dindar müslümanlar ve iyilikçi Batılılar bu bildiriyi,
Avrupa halklarına iletmeye çalışmalıdır.

İmza: Mehdiyet Makamı.


                     Allah'tan başka ilah yoktur.
          Mehdi ve Mesih O'nun kulu ve elçisidir.

Zaman:  Yeni Çağ'ın onbeşi, Aralık ortası.
Mekan:  Avrupa.
Makam: Uyarı ve Hakka dâvet.
Boyut:   Muranizm.

                                                   YAYINLAYAN
                                       AVRUPA  MURANİSTLERİ
                                       *   *   *