Freitag, 26. Februar 2021

HDP'LİLERE DUYURU VE UYARI!

 HDP'LİLERE DUYURU VE UYARI!

zalimlerle ortaklık edenleri cezalandıracak olan ALLAHın adıyla

Bir terör örgütünün uzantısı, ortağı, destekçisi ve emir eri olduğu için saygıyı haketmeyen saygınsız HDP'liler!

Bildiğiniz gibi, emir eri, ortağı ve destekçisi olduğunuz PKK terör örgütü 40 yıldan beri 40 bin Türkiye vatandaşını katletmiştir. Bu katledilenlerin 10 bini polis ve asker, 30 bini de sivil vatandaştır. Bu sivil vatandaşların da çoğunluğu Kürt'tür. Katledilen bu vatandaşlar, ölümü haketmemiş masum insanlardır. Siz saygınsız HDP'liler ise, bu masum insanları katleden terör örgütü PKK'ya emir erliği yaptığınız ve onun cinayetlerine ses çıkarmadığınız için onun katliamlarına ortaklık etmekte ve çok büyük bir suç işlemektesiniz. İşlediğiniz bu suç ile sizin de katledilmeniz bir hak haline gelmektedir. Katledilmenizin hak haline gelmesini kabullenebilir misiniz? Madem kabullenemezsiniz, o halde o masum insanları katleden terör örgütüyle irtibatınızı kesmeniz ve onun cinayetlerine karşı savaşmanız gerekmez mi? Madem gerekiyor, o halde nerede sizin gayretiniz? Nerede sizin savaşınız? Daha niçin o terör örgütüyle irtibattasınız? Desteğiniz ve emir erliğiniz neden devam ediyor? Bu devamlılığınızın bir suç olduğunu bilmiyor musunuz? Suç işlediğiniz halde sizi hapse tıkmayanlardan ve partinizi kapatmayanlardan cesaret mi alıyorsunuz? "Bize kimse dokunamaz" mı diyorsunuz? "Terör ve masumları katletmek bir haktır. Biz terörü meşrulaştırdık" mı diyorsunuz? Ama bu suçlar sizin keyfinizle meşrulaştırılamaz! Yeryüzünde sizin suçlarınızı meşrulaştıracak hiçbir merci yoktur. Sizin suçlarınıza meşruiyet tanıyacak olanlar ancak zâlimler olabilir! O zâlimler de "insan" olarak kabul edilemez. Siz "insan" olmayı kabul ediyor musunuz? Madem bunu kabul etmemek hayvanlık veya şeytanlık olur, o halde insanlığınızı takınmalı ve onun gereklerini yerine getirmeli değil misiniz?

Seçiminiz nedir? İnsan oluş mu, zâlim oluş mu? Eğer insan olmayı seçiyorsanız, onun gerekleri olarak masumların katliamcısı PKK terör örgütüyle ortaklığınızı, ona desteğinizi ve emir erliğinizi kesmelisiniz. Bu kesmeyi yapmadığınız takdirde Türkiye'de siyaset yapma ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde bulunma hakkınız kalmaz. PKK'ya emir erliğinizi sonlandırmadığınız takdirde hakkınız, hapse tıkılmak ve partinizin de kapatılmasıdır. Şimdi istediğinizi seçebilirsiniz! Seçimde özgürsünüz. Ama suç işleme hakkınız yoktur. Suç işleyenler cezalanır. Suçlulara ceza kesmeyen bir devlet ise, adaletsizdir. Adaletsiz devlet ise varolmayı haketmez!

İmza: Mehdiyet Makamı.

 

Not 1: Unutmayın! PKK'nın katlettiği masumların katledilişini meşru görüyorsanız, sizin katledilmeniz de meşru hale gelir. Eğer bunu kabul etmezseniz, PKK'nın yanında olmamayı da kabullenmelisiniz. Aksi halde katliniz vacip olur! Çünkü katledilen masumların sizde hakkı vardır. Bu hakkı devlet ödemek zorundadır. Bu zorunluk için de terör örgütüne destek verenlerin idam edilmesi gerekir. Çünkü sizin desteğinizle yaşayan terör örgütünün, onbinlerce cinayeti vardır. Sizin desteğiniz sürdükçe de onun katliamları devam edecektir.

Size destek verenler ve sizinle ortaklık edenler de ne büyük bir kötülük ve tehlike içinde olduklarını herhalde görüyorlardır...

Not 2: PKK terör örgütüne destek vermekte olan Avrupa ve Amerika ülkeleri ne büyük bir kötülük içinde olduklarını görmeliler, kötülüge verdikleri desteği kesmeliler. Ya da insan haklarına çok saygılı ve sevgili oldukları iddiasından vazgeçmeliler.

Not 3: Terör örgütüne destek vermekten, ona emir eri veya amir olmaktan vazgeçmiyorsanız, siz de teröristsiniz! Teröristlerin hakkı da idamdır. Çünkü PKK teröristleri katliamcıdır. Devlet gerekeni yapmazsa, bunu halk yapar. Anarşi istemeyen bir devlet ve Anayasa Mahkemesi, harekete geçmek zorundadır.

Not 4: HDP kapatılmalıdır. Çünkü onlar PKK'ya destek vermekten ve onun emir eri olmaktan vazgeçemez. Madem vazgeçemiyor, varolma hakkı yoktur. Kapatıldıktan sonra yeniden parti kurmalarına izin verilemez. Türkiye demokrasisi çocuk oyuncağı mıdır? Değildir elbette!

Not 5: HDP'ye oy verenler de, masumların katliamcısı PKK'nın siyasal kolu olmaktan vazgeçmeyen HDP'ye destek vermekle zalimlere yardım ettiklerini ve bu yardımla katledilmiş masumların hakkını çiğneyerek kötülüğe düştüklerini görmeliler ve bu çok büyük kötülüğü terketmeliler. Eğer terketmezlerse, onların gönlünü almak gibi bir mecburiyet ve görev olamaz. Asıl görev onlara düşüyor. O görev de: Katliamcı PKK'ya hizmet eden partiyi terketmek.

Not 6: Kürtler, Kürt ırkçılığı yapacak ve PKK'nın emrinde olacak bir parti kurmamalı. Onların kuracağı parti, bütün Türkiyelilere hizmet edecek ve bunun için yarışacak bir parti olmalı. Yoksa parti kurmanın bir anlamı kalmaz. Bütün Türkiyelilere hizmet etme amacı olmayan partiler kendilerini kapatmalıdır.

Not 7: Ey HDP'ye oy veren Türkiyeli Kürt vatandaşlar!

Talepleriniz varsa, bu talepleriniz hakka ve adalete dayanmalıdır. Hakka ve adalete dayanmayan taleplerinizi terketmelisiniz. Eğer talepleriniz hakka ve adalete dayanırsa, terör partisi HDP'den medet beklemenize gerek kalmaz. Türkiye'de barış içinde yaşamak istiyorsak, sorunlarımızı hakka ve adalete dayanarak çözmeye çalışmalıyız. Bu çalışmayı kabul ettiğiniz takdirde Türkiye'yi silah zoruyla bölmeye çalışan PKK terör örgütünün partisi olan HDP ile de yollarınızı ve oylarınızı ayırmak zorundasınız. Bu ayırmayı yaptığınızda isterseniz hakka ve adalete dayanan bir parti kurabilirsiniz. Veya HDP'ye: "PKK ile yollarını ayır, yoksa sana oy veremeyiz" de diyebilirsiniz. Fakat HDP'liler, iradeleri PKK tarafından esir alınmış kimseler olduklarından, PKK ile yollarını ayıramazlar. Eğer sizin iradeleriniz de esir alınmadıysa, PKK'nın partisinden ayrılmak zorundasınız. HDP ile yollarınızı ve oylarınızı ayırdığınızda istediğiniz partiyi kurabilir veya başka partilere de oy verebilirsiniz. Eğer Türkiye'nin düşmanı değilseniz, hakka ve adalete dayanmayı ve bu yolda yürümeyi kabul edeceksiniz. Türkiye'nin düşmanı olan PKK'dan kopması mümkün olmayan HDP'nin ise kapatılması kaçınılmazdır. Türkiye'nin düşmanı olan bir partinin, Türkiye'de ve Meclisinde bulunma hakkı olamaz!

Eğer: "Biz ve partimiz HDP, Türkiye'nin değil, yönetimin düşmanıyız" derseniz, bu da kabul edilemez. Çünkü Türkiye'yi yönetenler darbe ile değil, Türkiyeli çoğunluğun seçimiyle iktidara gelmişlerdir. Yönetime düşmanlık etmek, onları seçenlere düşmanlıktır. Onları seçenlere düşmanlık etmek ise, Türkiye'ye düşmanlıktır. Çünkü bir vatanı vatan eden, onun milletidir. Demokrasilerde de millet çoğunluğunun kabul ettiği, razı olduğu parti iktidar olabilir. Yönetimi beğenmeyebilirsiniz. Ama ona düşmanlık etmeğe ve onu hile ve zorbalıkla düşürmeye hakkınız yoktur. Aksi halde Türkiye'nin ve Türkiyeli çoğunluğun düşmanı olursunuz. Bu düşmanlık olmamalı. Çünkü hak ve adalet buna izin vermez. O halde siz de haksızlık ve adaletsizliği terketmelisiniz. Bu terketme ile Türkiye'ye barış gelir, huzur gelir. Siyasette demokratik yol, yolunuz olmalı. Zaten partinizin adı da: "Halkların Demokrasi Partisi" değil mi? O halde demokratlığınızı isbatlamalı, Türkiye'yi zorla bölmek isteyen PKK'yı ve ona boyun eğenleri dışlamalısınız. Sizin doğru ve demokratik yolunuz budur. Bu yoldan sapmamalısınız. Bu yoldan sapanları dost tutmamalı, onlarla ortak ve müttefik olmamalısınız.

Not 8: HDP'liler, Türkiye'ye ve yönetimine karşı savaşta oldukları için PKK'nın masumları katletmesini meşru görürler. Çünkü PKK'ya hizmet etmekten başka çareleri yoktur. Çünkü PKK'nın partisidirler. Böyle bir partinin Türkiye'de varolma hakkı olamaz. Kapatılmaları için de suçları sabit olmuştur. Çünkü PKK'nın karşısında değil, yanında ve arkasında duruyorlar.

Not 9: PKK'nın partisi olan HDP ile ittifak ve ortaklıktan vazgeçmeyen CHP'liler, PKK'dan rahatsız olmadıklarını gösteriyorlar. Bu da CHP'nin; PKK, Fetö ve teröristler tarafından ele geçirildiğini isbatlıyor. Böyle bir partinin Türkiye demokrasisinde varolma hakkı olabilir mi? Bu partiye oy verenler acaba kimin yanındadır? Türkiye'nin mi, PKK'nın mı? Katledilen masumların mı, yoksa teröristlerin yanında mı? Bütün Türkiyeliler olarak bunun isbatını istemek hakkımızdır!

Not 10: Masumların hakkını korumayan bir devlet, devlet olamaz. Masumların hakkını korumayan bir Avrupa ve Amerika, "uygar ülkeler" olamaz. Ancak "barbar ülkeler" olabilir!

Not 11: Ey diktatörlerin ve teröristlerin cinayet ve katliamlarına ses çıkarmayan insanlar! Kendinize iyi bakın. Görün kendinizi! İnsan mısınız? Sorun kendinize! Cevap verin! Öyle bir cevap verin ki, bu cevap insanlığın baharı olsun.

Not 12: Türkiye yönetiminin dikkatine! Türkiyeli Kürt vatandaşların dil sorununu çözmek gerekiyor. Bu çözüm için şunu öneriyoruz: Kürtlerin çoğunlukta olduğu Doğu ve Güneydoğu bögelerinde kendi anadillerinde eğitim ve öğretim serbest olsun. Bunun yanında Türkçe'nin öğretilmesi de zorunlu olmalı ki, Türkiye'nin diğer şehirlerine gittiklerinde dil sorunu yaşamasınlar. Onların azınlıkta olduğu şehirlerde ise öğrenim ve öğretim Türkçe olarak devam eder. Veya ilkokulda Kürt vatandaşların çocukları mecburi Türkçe eğitim görür. Iİlkokuldan sonraki dönemlerde ise onların kendi anadillerinde ders veren okullarda okumaya devam edebilirler. Ama bu okullar Kürt vatandaşların çocuklarına mecbur edilemez. İsteyen aileler çocuklarını bu okullara gönderebilirler.

Türkiye'yi zora sokmayacak daha iyi bir çözüm bulunursa o da uygulanabilir.

Not 13: Bu bildiri Türkiye'nin bütün siyasetçilerine iletilmelidir.

İmza: Mehdiyet Makamı.

 

Allah'tan başka ilah yoktur. Mehdi ve Mesih Allah'ın kulu ve elçisidir.

 

Zaman: Yeni Çağ'ın yirmibiri, Şubat sonu.

Mekan: Avrupa.

Makam: Hakka dâvet ve uyarı.

Boyut: Muranizm.

 

Yayınlayan: Avrupa Muranistleri.

                        *   *   *

 

 

Montag, 22. Februar 2021

PKK TERÖR ÖRGÜTÜNE DESTEK VEREN AVRUPA VE ABD'Yİ UYARIYORUZ!

 

PKK TERÖR ÖRGÜTÜNE DESTEK VEREN AVRUPA VE ABD'Yİ UYARIYORUZ!

 

masumların katledilmesine destek verenlerden hesap soracak olan tekTANRInın adıyla

 

Bu bildiri, PKK terör örgütüne destek vermekte olan AB ve ABD ülkeleri yönetimlerine bir uyarıdır.

PKK terör örgütü, 40 yıldan beri 40 bin Türkiye vatandaşını katletti. Bu 40 bin vatandaştan 10 bini polis, asker ve onların yardımcılarıdır. 30 bini ise sivil vatandaştır. Bu sivil vatandaşların 10 bini Türk, 20 bini de Kürttür. Yani PKK terör örgütü en çok Kürtleri öldürmüştür. PKK terör örgütü geçtiğimiz günlerde Irak/Gara'da rehin tuttukları elleri bağlı 13 kişiyi daha öldürmüştür. Bunların da çoğunluğu Kürt'tür.

Şimdi soralım: Masum insanları katletmekte olan ve kendi ırkdaşlarına bile acımayan bir örgütün haklı bir davası olabilir mi? Haklı bir davası olamazsa AB ve ABD yönetimleri hangi gerekçeyle bu örgüte destek vermektedir? AB ve ABD yönetimlerinin haklı bir gerekçeleri yoksa, Türkiye'ye düşmanlık için mi o örgüte destek vermektedirler? Bu düşmanlığın sebebi nedir? Şimdiye kadar katledilmiş 40 bin masum insan AB ve ABD'ye ne yaptı? O masum insanların AB ve ABD'ye yaptığı bir kötülük olmamışsa, bu ülkelerin PKK terör örgütüne desteği olmamalı değil mi? O halde bu destek hâlâ neden devam ediyor? AB ve ABD ülkelerinin yönetimleri, masumlara kötülük yapmakta olduklarının farkında mı? Bu bir insanlık suçu değil mi? Bu suçun derhal terkedilmesi gerekmez mi? O halde AB ve ABD ülkeleri yönetimleri bu suçu neden terketmiyor?

Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri'nin desteği olmasaydı PKK terör örgütü bu kadar uzun yaşayamazdı. IŞİD terör örgütünden daha kanlı, daha vahşi eylemler yapmış ve ondan daha çok katliamda bulunmuş olan PKK'nın yok edilmesi gerekmez mi? AB ve ABD yönetimleri bu örgütü neden yok etmiyor? O örgütten ne gibi bir fayda sağlıyorlar ki ona destekleri devam ediyor? O örgütten sağlanılan fayda nedir? Bu fayda masum bir candan daha mı kıymetlidir? Masum bir candan daha kıymetli ne olabilir bu dünyada? Eğer Avrupa ve ABD yönetimleri kendi çıkarlarını masum bir candan daha üstün tutuyorlarsa, onların insanlığı o noktada bitmiş olur! İnsanlığı bitmiş olanlara ise saygı gösterilmez, onların saygıya hakkı yoktur!

AB ve ABD yönetimlerini tekrar uyarıyoruz! PKK terör örgütüne desteğiniz devam ettiği müddetçe bu örgütün cinayetlerine ortaklık etmiş olacaksınız ve ortaksınız. Bu ortaklığınız sebebiyle 40 bin masum insana vereceğiniz bir hesap ve ödeyeceğiniz bir bedel var. Bu bedel ve hesabı ödemelisiniz! Eğer bu ödemeyi yapmazsanız ve o örgütle ortaklığınızı bitirmezseniz, sizin hükümetleriniz "cici" hükümetler değil, "eli kanlı" hükümetler olacaktır ve olmuştur. Sizi bu çirkinlikten arınmaya davet ediyoruz.

Eğer arınmayı kabul etmezseniz, demektir ki siz, masum insanlara değer vermiyorsunuz. Bu değer vermeyiş ise sizin insanlığınızı yok eder ve etmiştir. İnsanlığını kaybetmiş olanlardan ise insan haklarına değer vermeleri beklenemez. Bu durumda Avrupa İnsan Hakları Örgütü'nün ne anlamı kalır? Yoksa bu örgüt, Avrupa yönetimlerinin vahşi yüzünü örten bir maske mi? Artık bu maskeyi ya atmalısınız, ya da terör örgütlerine desteğinizi bırakıp insanlaşmayı kabul etmelisiniz. İnsanlaşmanızı beklemek bütün insanlığın hakkıdır. Bu hak ödenmelidir!

Ey Avrupa ve Amerika'yı yönetenler! Ölüm ve kıyametten sonra tekrar diriltiliş var. Diriltilişten sonra da Tanrı'ya hesap vermek var. Ölümü öldüremiyorsanız ve kıyameti durduramazsanız, hesap vermekten kaçamazsınız. Madem kaçamazsınız, vereceğiniz hesaba iyi çalışmalısınız. Cenneti isterseniz, masum insanları korursunuz. Onların katledilmelerine yardım ederseniz, cehennem sizi bekliyor olacaktır. Cehenneme girmemeye gücünüz yetecekse, terörle ortaklığa devam edebilirsiniz!

İnkarcılığa sığınmak sizi kurtarmaz. Çünkü ölümü öldüremeyenlerin ve kıyameti durduramayanların Tanrı ve ahireti inkar etmelerinin bir geçerliği yoktur. Bu sebeple sizin geleceğinizde ya cennet vardır, ya da cehennem! Hangisini isterseniz ona göre çalışınız...

Duamız: Ey zalimlere meyledenleri cezalandıracak olan Tanrı'mız! Terör örgütlerine desteğini kesmeyen devlet ve yönetimleri terör belasına uğrat. Terör saldırısına uğrayan masumların yaşadığı acıyı onlara yaşat. Amin!

İmza: Mehdiyet Makamı.

 

Not 1: PKK terörüne destek verenlere soruyoruz: Bölünmek istemeyen halkları zorla bölmeye çalışmak veya çoğunluğun kabul etmediği bir bölünmeyi dayatmak demokratik olabilir mi? İnsan haklarına uygun mu? Türkiye'de faşist ve kemalist dönemin Kürtlere zulmü çoktan bitmiştir. Şimdi ama PKK'nın zulmü başlamış ve uzun zamandan beri devam etmektedir. PKK, kürt halkının çocuklarını zorla dağa kaçırmakta ve onun partisi HDP de bu kaçırmalara ortaklık etmektedir. Böyle bir parti varolmayı hakediyor mu? Avrupa ve Amerika'da böyle bir parti varolabilir mi?

Not 2: PKK terör örgütü Avrupa ve Amerika şehirlerinde kanlı eylemler yapsaydı ona destek verir miydiniz? Onu yok etmek istemez miydiniz? Türkiye sizlerin müttefiki olduğuna göre aynı hassasiyeti onlar için de göstermeniz gerekmez mi? Madem gerekir, o halde müttefikliğinizi isbatlayınız. Veya düşmanlığınızı ilân ediniz. Böylece biz de sizin terörle niçin ortaklık yapmış olduğunuzu anlamış oluruz.

Eğer düşmanlığınızı ilan ederseniz, iki ülke arasında ticaret bozulur. Ticaret bozulunca insanlar zarar görür. İnsanlar zarar görünce iktidarlar yıkılır veya diktatörlükler doğar. En iyisi terörle ortaklığa son vermek değil midir?

Not 3: Şöyle diyebilirsiniz: "Biz PKK'ya desteğimizi kesersek onun saldırısına uğrarız. Bu sebeple onunla ortaklığımız devam edecek." Böyle bir söylem, kötülüğe teslim oluştur. Siz buna razı olmamalı, gerekli mücadeleyi yapıp teröre galip gelmelisiniz. Katledilen masumlar için ödemeniz gereken bir bedel var. Siz bu bedeli ödemek zorundasınız. Gerekli bedeli ödeyin. Veya "biz Türkiye ile olan müttefikliğimizi sonlandırıyoruz, PKK ile olan ortaklığımız devam edecek" deyin. Bu deyişle de uygarlık derecenizi göstermiş olursunuz ve göstermektesiniz.

Not 4: İran ve Rusya'nın PKK'ya verdiği destek son bulmalıdır. Sorunlar, terörle ve terörü yaşatmakla değil, hukukla çözülmelidir. Teröre teslim olmakla barış kazanılmaz, kaybedilir.

Not 5: İsrail, Türkiye ile dost olmak istiyorsa, PKK ile olan ortaklığına son vermelidir. Bu cümle Suudi Arabistan için de geçerlidir. Şeytanla dostluk kurmak devletlere yakışmaz. Müslüman bir ülkeye ise hiç yakışmaz! Allah size: "Zalime meyletmeyin, onlarla dostluk etmeyin. Yoksa ateş size dokunur." demiyor mu?

Not 6: Aslında adaletin gereği olarak teröre destek veren ülkelerin cezalandırılması gerekir. Bu konuda gerekli hukuksal mücadeleyi başlatmalıyız.

Not 7: Teröre destek veren ülkeler, PKK'nın cinayet ve katliamlarından sorumludur.

Not 8: Devletlerin, çıkarlarını terör örgütlerini partner yaparak koruma dönemi artık sona ermeli. Şimdiye kadar sürdürülmüş olan statüko da yıkılmalıdır.

Not 9: Eğer Avrupa ve Amerika PKK'ya verdiği desteği kesmezse, bundan sonra PKK terörüne: "Avrupa ve Amerika terörü" deme hakkına sahip oluruz.

Not 10: PKK terör örgütünün arkasında Avrupa ve Amerika olduğu için bazı muhalif partiler ve ülkeler PKK'nın dostluğuna koşmaktadır. Oysa şeytanla dostluk kuranlar ancak cehenneme varır!

Not 11: Türkiye yönetimini tasdik ediyoruz: Irak/Gara'da öldürülen 13 Türkiye vatandaşı eğer Amerika Birleşik Devletleri tarafından öldürtülmediyse, PKK tarafından öldürülmüştür. Türkiye bu haberle ilgili doğruyu söylemistir.

Not 12: Ey dünya devletlerinin liderleri! Geliniz, elbirliğiyle terörü ve diktatörlüğü bitirelim. Acizlere ve fakirlere el uzatalım. İnsanlara haklarını verelim. Elimizde olan bu son çağı  bir "saadet asrı" yapalım. Yüziki yıl sonra da kıyamet var. Elimizdeki asrın kıymetini bilelim. Hedefimiz, çocuklarımıza ve torunlarımıza barış içinde bir dünya bırakmak olmalı.

Not 13: Bu bildiri uluslararası diplomatik platformda paylaşılmıştır.

Not 14: Bu bildirimiz, Avrupa dillerine çevrilerek onların bütün siyasetçilerine ulaştırılmalıdır.

İmza: Mehdiyet Makamı.

 

Tanrı tektir. İsa, Musa ve Muhammed tekTanrı'nın elçisidir.

 

Zaman: Yeni Ç'ın yirmibiri, Şubat ortası.

Mekan: Avrupa.

Makam: Hakka davet ve uyarı.

Boyut: Muranizm.

 

Yayınlayan: Avrupa Muranistleri.

(Muranist: Modern Kur'anlı)

                        *   *   *

 

 

Sonntag, 14. Februar 2021

ABD YÖNETİMİNİN YALANLARINI YALANLIYORUZ!

 

ABD YÖNETİMİNİN YALANLARINI YALANLIYORUZ!

ABD Dışisleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price'ın yalanlamasını yalanlıyoruz!

 

insanlara doğruluğu emreden tek TANRI'nın adıyla

 

Süleyman Soylu, geçenlerde, "15 Temmuz 2016 Darbe teşebbüsünün arkasında Amerika'nın olduğu"nu söylemesinin ardından ABD Dışisleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, bu "suçlama"yı "stratejik müttefiklik ve NATO üyeliği statüsüyle bağdaşmayan asılsız ve sorumsuzca iddialar" olarak niteleyip yalanlamış ve "o darbe teşebbüsünü ABD'nin ilk anda derhal kınadığını" ileri sürmüş... Biz Türkiyeliler de onun bu yalanlamasını yalanlamak istiyoruz.

Çünkü şimdiye kadar Türkiye'de  yapılmış olan 1960, 1971, 1980 ve 1997 askeri darbelerinin arkasında hep ABD çıktı. 15 Temmuz 2016 darbe girişiminin arkasında ABD'nin olmaması mümkün mü? Değil! Çünkü 15 Temmuz günü, ABD gizli servisi CIA’da görevli onlarca uzman ajan Büyükada’da toplanmıştır. Bu toplantı bir "darbe toplantısı"ydı. "Gölge CIA" düşünce kuruluşu Stratfor, Başkan Erdoğan'ı taşıyan uçağın uçuş takip uygulamalarından takip edilmesini sağlayacak bilgileri yayınladı. Daha doğrusu Türkiye Başkanı'nı öldürtmeye çalıştı. 15 Temmuz'da İncirlik'teki komutan ABD'ye sığınmak istiyordu. Meclis'i bombalayan uçaklara benzini İncirlik'ten kalkan tanker uçağı veriyordu. Darbe imamı Adil Öksüz ABD büyükelçiliğiyle temasa geçiyordu. Türkiye'den kaçan darbe suçluları ABD'ye sığınıyordu ve ABD yönetimi de onlara sahip çıkıyordu. Darbe suçlularının Türkiye'ye iade edilmesini ABD yönetimi kabul etmiyordu ve kabul etmemeye de devam ediyor. 15 Temmuz darbe girişimini ABD yönetiminin yaptırdığını da eski Başkan Donald Trump: "13 CIA yetkilisi darbeye yardım etti" şeklinde bir twit atıp paylaşımda bulunarak tasdik etmiştir. (Fakat bu paylaşım CIA'nın baskısıyla hemen silinmiştir.)

ABD Dışişleri Sözcüsü'nün: "O darbe teşebbüsünü ABD'nin ilk anda derhal kınadığını" söylemesi de bir yalandır. Çünkü gerçekte olan ise şudur: Washington yönetimi, 15 Temmuz gecesi epeyce bir süre sessiz kaldıktan sonra; Obama’nın Dışişleri Bakanı Kerry’nin “Türkiye’deki gelişmeleri takip ediyoruz” demesiyle yetindiler. Sonra yani darbenin başarısızlığı anlaşıldığında ise vaziyeti kurtarabilmek için, yasak savma kabilinden “Türkiye’de demokratik yönetimden yanayız” açıklamasını yaptılar. Doğru olan ise bu açıklamayı darbe yapıldığı anda söylemeleri gerektiğiydi. Ama Obama yönetimi bu doğruluğu göstermedi ve gösteremezdi. Çünkü darbenin arkasında onlar vardı ve darbe onların talimatıyla yapılıyordu. Darbe yaptıranlar darbeye uğratılanların yanında olabilirler miydi? İşte bu yüzden ilk sözleri, "darbecileri kınıyoruz" olması gerekirken, “Türkiye’deki gelişmeleri takip ediyoruz” demek olmuş ve darbecilerle darp edilenleri eşit tutan sözler sarfetmişlerdir. Yani Türkiye'deki demokratik yönetime sahip çıkamamışlardır ve çıkamazlardı. Çünkü darbenin arkasında kendileri vardı. (Buraya kadarki yazdıklarımızda bazı gazete yazarlarından faydalandık.)

Şimdi eğer darbenin arkasında ABD yönetimi olmasaydı, demokrasiye önem verselerdi ve Türkiye'yi gerçekten "müttefik" kabul etselerdi, Fetullah Gülen darbe örgütünün bütün adamlarını sorgusuz sualsiz hemen Türkiye'ye iade ederlerdi. Fakat Obama ve Trump yönetimleri o darbecileri iade etmeyi kabul etmediler. Şimdiki Biden yönetimi de onları derhal iade etmeyi kabul etmezse, "Türkiye'de girişilmiş bulunan 15 Temmuz Darbesi'ne sahip çıkmaya devam edeceğiz" demiş olacaklardır.

Şimdi en önemli soruyu soralım. Peki, 15 Temmuz darbecilerini iade etmemekle darbeye sahip çıkmakta olan ve bu sahip çıkmayla: "Biz maşamızı kırıp atmayız. Çünkü bu maşa bizim işimize yaramaktadır." diyen ABD yönetimi bu darbeyi neden yaptırdı?

Çünkü çıkarları bunu gerektiriyordu! Ve AK Parti yönetimi de onların çıkarlarına hizmet etmeyi kabul etmiyordu. Kabul etmedikleri için de devrilmeyi hakediyorlar(!)dı. Ama AK Parti'nin muhalifi CHP, HDP ve İP; ABD'nin çıkarlarına hizmet etmeyi kabul etmişlerdi. Çünkü Kabul ettikleri için de yeni Başkan Biden onlara AK Parti'nin yıkılması için destek vaadetti. (Millet İttifakı ise bu desteği reddetmedi.)

Peki, AK Parti'nin reddettiği, muhaliflerinin ise kabul ettiği "ABD çıkarları"nda ne var?

ABD yönetimi Türkiye'den şunu istiyor: "Ortadoğu'daki tasarrufumuza karışma. Ortadoğu ülkelerini bölmek istiyoruz, engel olma. Suriye'de kurduğumuz ve silahlandırdığımız YPG terör ordusuna dokunma. Orada kuracağımız ve başında dinsiz marksistlerin bulunacağı "özerk veya bağımsız" Kürt Devleti'ne ses çıkarma. Türkiye, Suriye ve İran'ı bölmek istersek -ki mutlaka böleceğiz- kabul et, karşı çıkma. Hatay'ı ve diğer bazı şehirleri de Suriye Kürt Devleti'ne katmak istersek bize savaş açma. Suriye petrollerini ele geçirmemize göz yum. Türkiye'de çıkarılacak kıymetli maden ve petrolün kontrolünü bize bırak. İsrail'in emellerinin gerçekleştirilmesi karşısında savunmasız kal. Filistin Davası'nda İsrail'in yanında ol. Düşmanlarımız olan Rusya, Çin ve İran'la ticari ilişkilerini kes. Nükleer silah üretme." İşte ABD yönetiminin Türkiye'den istekleri bunlardır. Eğer ABD'nin çıkarları listesinde bunlar yoksa, ABD yönetimi YPG terör ordusunu niye silahlandırdı? Suriye topraklarının yüzde 25'lik kısmını niye işgal etti ve bu işgali neden sonlandırmıyor? Türkiye'nin S-400 almasına neden karşı çıkıyor? F-35 savaş uçaklarını -parası ödendiği halde- neden vermiyor? En önemlisi, millet çoğunluğunun seçimiyle iktidar olmuş demokratik AK Parti yönetimini neden devirmeye kalktı ve bu kalkışmanın maşası olan F. Gülen darbecilerini hâlâ niçin iade etmiyor? 

ABD yönetimi bunları cevaplandırmak zorundadır. Eğer tatmin edici bir cevap vermezlerse, kabul etmeliyiz ki, ABD yönetimi Türkiye'nin dostu değil, düşmanıdır. Bu da demektir ki Ortadoğu'da yakında bir kıyamet kopacaktır. Bu kopacak olana biz: "Kıyamet Savaşı" diyebiliriz. Türkiye bu savaşa iyi hazırlanmalıdır. S-400'ler hiç susmamalıdır. Yanına yenileri de alınmalıdır. Çünkü Türkiye her yönünden ABD tarafından kuşatılmış bulunmaktadır. NATO'nun da Türkiye için bir anlamı ve faydası kalmamıştır. Çünkü NATO, silahını Türkiye'ye doğrultmuş ve ABD diliyle: "S-400'leri ve F-35'leri elinden at, yoksa vururum!" demektedir.

İmza: Mehdiyet Makamı.

 

Not 1: Türkiye'de girişilen 15 Temmuz Darbesi'nin ABD yönetimi tarafından yaptırıldığını başta Rusya ve Avrupa devletleri çok iyi bilmektedir. Diğer devletler de bunu iyi bilmelidir. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price ise; "biz yapmadık" diyerek çok büyük bir yalan söylemektedir. Ama bu yalan terkedilmelidir. Çünkü bir devlet ve yönetenleri doğru ve adaletli olmak zorundadır. Doğruluk ve adalet sahibi olmayan yöneticiler yönetimden çekilmelidir. Dolayısıyla Türkiye'deki darbe hakkında yalan söylemiş olan Sn. Ned Price da istifa etmelidir. Çünkü insanlığı aldatmak bir suçtur. Bu suç cezasız kalmamalıdır.

Aynı zamanda bir devlet ve yönetenleri, adaletli de olmak zorundadır. Bu zorunluğa göre, Türkiye'de darbeciliğe kalkışarak bir katliam gerçekleştirmiş olan F. Gülen ve adamlarının Türkiye'ye iade edilmesi gerekiyor. Bu iadeyi yapmayan ve yapmamakta direten ABD yönetimi, suçluları koruyarak büyük bir suç işlemektedir. Bu suç da bir cezayı gerektiriyor. Eğer ABD yönetimi bir ceza almak istemezse, darbe suçlularını Türkiye'ye iade etsin. Bu suçluları iade etmeyen bir ABD yönetimi, o darbeyi yaptırmadığını isbat edemez. ABD'yi isbata davet ediyoruz.

Not 2: 15 Temmuz Darbesi'nin ABD yönetimi tarafından yapılmadığı veya yaptırılmadığı isbat edilmek istenirse, Obama, banın önüne geçip İncil'in üzerine el basarak şöyle yemin vermelidir: "Yüce Tanrı'm! Türkiye'deki darbeyi biz yaptırmadık. Eğer yalan söylüyorsam; benim, eşimin, çocuklarımın ve yönetimimde bulunmuş olanların canlarını hemen al." Fakat eski Başkan Obama, herşeyi bilen ve gören Tanrı karşısında yalancılığa başvuramayacağı için bu yemini veremez. Bundan da anlaşılmalıdır ki, 15 Temmuz Darbesi'ni ABD yönetimi yaptırmıştır. Zaten Türkiye'nin elinde onlarca delil vardır. Türkiye yönetimi isterse, ABD'ye dava açabilir ve 252 masum canın, 2000 yaralının ve harap edilen mülkün hesabını sorabilir.

Not 3: ABD yönetimi şimdilik Türkiye'ye savaş açamaz. Çünkü -İsrail'in tesbitine göre- İran'ın nükleer silaha kavuşmasına çok az bir zaman kaldı. Nükleer silahlı bir İran'ı ise ABD, İsrail, Suudi Arabistan ve BAE kabullenemezler. Bunun için de İran'ı nükleerden arındırmak için harekete geçebilirler. Yani önce İran'a savaş açacaklardır. Sonra sıra Türkiye'ye gelecektir... (Türkiye'nin içşmanları bu habere üzülecektir. Çünkü onlar önce Türkiye'nin vurulmasını istiyor ve bekliyorlar. Fakat ABD Türkiye'ye saldırınca daha çok üzülecekler. Çünkü İran'ı yenecek olan ABD, Türkiye'ye yenilecek. Afganistan'da Taliban'ı yenemiyen ABD, Türkiye'yi yenebilir mi?)

Not 4: Amerika Birleşik Devletleri yönetimindekileri doğruluğa, adalete ve namusluluğa davet ediyoruz. Çünkü yüce Tanrı böyle istiyor. Dolayısıyla ABD yönetiminde ne kadar yalancı, dolandırıcı, adaletsiz, haydut ve namussuz kimse varsa, hepsi yönetimden uzaklaşmalıdır. Çünkü yalancılıkla, adaletsizlikle ve namussuzlukla yöneticilik olmaz, dünyaya liderlik yapılmaz.

(Konu dışı bir not: ABD yönetimini uyarıyoruz! Türkiye'de bozgunculuk yaparak suç işlemiş kişilerin serbest bırakılmasını istemekten vazgeçin. Siz önce Mısır zindanlarında esir tutulan 100 bin masum demokratın serbest bırakılmasını isteyin ve darbeci ve katliamcı F. Gülen ve adamlarını Türkiye'ye iade edin. Bu hakkı ödeyin ki bizden birşey istemeye yüzünüz olsun! "Biz Türkiyeliler", sizin haksızlık ve zulümlerinize karşı savaşmaya hazırız. Bizi yokedebilecek olsanız bile! Artık Türkiye demokrasisini yıkmaktan uzak durun. Türkiye'de yaptığınız ve yaptırdığınız darbeler son bulsun! Zulüm ve zorbalıkta çok ileri gittiniz. Haddinizi çok aştınız. Tanrı'nın darbesini hakettiniz. Ama Tanrı bir darbe vurduğu zaman bütün Amerika'yı yıkar. Fakat biz bu darbenin inmesini şimdilik istemiyoruz. Belki düzelirsiniz diye... Düzelmeye çalışırsanız iyi edersiniz! Meryem oğlu İsa'ya lâyık bir millet olursunuz. Bu da sizi cennete götürür. Yoksa cehennemlik olursunuz! Cehenneme gitmeye hazır mısınız? Ölümü öldüremeyeceğinizi, tekrar diriltilişi ve hesap vermeyi durduramayacağınızı iyi bilmelisiniz. Bildiniz mi?)

Not 5: Ey Türkiyeliler! Amerika'ya karşı savaşımız başlamıştır. Amerika bundan sonra dostumuz ve müttefikimiz değil, düşmanımızdır. Çünkü ABD, 15 Temmuz Darbesi'yle bu düşmanlığını başlatmış ve göstermiştir. Fakat ABD bu birinci küçük saldırısıyla dünya egemenliğinin yarısını kaybetmistir. İkinci büyük saldırısında ise tamamını kaybedecektir. Gazanız mübârek olsun!

Not 6: Bu bildiri uluslararası diplomatik platformda paylaşılmıştır.

Özel Not: Bu bildiri ingilizceye çevrilip ABD senatosuna, temsilciler meclisi üyelerine, medya ve basınına, siyasetçi ve aydınlarına iletilmelidir.

İmza: Mehdiyet Makamı.

 

Tanrı tektir. İsa, Musa ve Muhammed tekTanrı'nın elçisidir.

 

Zaman: Yeni Ç'ın yirmibiri, Şubat'ın ilk haftası.

Mekan: Avrupa.

Makam: Hakka davet ve uyarı.

Boyut: Muranizm.

 

Yayınlayan: Avrupa Muranistleri.

(Muranist: Modern Kur'anlı)

                        *   *   *