ABD YÖNETİMİNİN
YALANLARINI YALANLIYORUZ!
ABD Dışisleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price'ın yalanlamasını yalanlıyoruz!
insanlara doğruluğu emreden tek
TANRI'nın adıyla
Süleyman Soylu, geçenlerde, "15 Temmuz
2016 Darbe teşebbüsünün arkasında Amerika'nın olduğu"nu söylemesinin
ardından ABD Dışisleri Bakanlığı Sözcüsü
Ned Price, bu "suçlama"yı "stratejik
müttefiklik ve NATO üyeliği statüsüyle bağdaşmayan asılsız ve sorumsuzca
iddialar" olarak niteleyip yalanlamış ve "o
darbe teşebbüsünü ABD'nin ilk anda derhal kınadığını" ileri sürmüş... Biz Türkiyeliler de onun bu yalanlamasını yalanlamak
istiyoruz.
Çünkü şimdiye kadar Türkiye'de yapılmış olan 1960, 1971, 1980 ve 1997 askeri
darbelerinin arkasında hep ABD çıktı. 15 Temmuz
2016 darbe girişiminin arkasında ABD'nin olmaması mümkün mü? Değil! Çünkü 15 Temmuz günü,
ABD gizli servisi CIA’da görevli onlarca uzman ajan Büyükada’da toplanmıştır. Bu toplantı bir "darbe toplantısı"ydı. "Gölge CIA" düşünce kuruluşu
Stratfor, Başkan Erdoğan'ı taşıyan uçağın uçuş takip uygulamalarından takip
edilmesini sağlayacak bilgileri yayınladı. Daha doğrusu Türkiye Başkanı'nı öldürtmeye çalıştı. 15 Temmuz'da İncirlik'teki
komutan ABD'ye sığınmak istiyordu. Meclis'i bombalayan uçaklara benzini İncirlik'ten kalkan tanker uçağı
veriyordu. Darbe imamı Adil Öksüz ABD büyükelçiliğiyle temasa
geçiyordu. Türkiye'den
kaçan darbe suçluları ABD'ye sığınıyordu ve
ABD yönetimi de onlara sahip çıkıyordu. Darbe suçlularının
Türkiye'ye iade edilmesini ABD yönetimi kabul etmiyordu ve kabul etmemeye de
devam ediyor. 15 Temmuz darbe girişimini ABD
yönetiminin yaptırdığını da eski Başkan Donald Trump: "13 CIA
yetkilisi darbeye yardım etti" şeklinde bir
twit atıp paylaşımda bulunarak tasdik etmiştir. (Fakat bu paylaşım CIA'nın baskısıyla hemen
silinmiştir.)
ABD Dışişleri Sözcüsü'nün: "O darbe teşebbüsünü ABD'nin ilk anda derhal kınadığını" söylemesi de bir yalandır. Çünkü gerçekte olan ise şudur: Washington
yönetimi, 15 Temmuz gecesi epeyce bir süre sessiz kaldıktan sonra; Obama’nın Dışişleri
Bakanı Kerry’nin “Türkiye’deki gelişmeleri takip ediyoruz” demesiyle
yetindiler. Sonra yani darbenin başarısızlığı
anlaşıldığında ise vaziyeti
kurtarabilmek için, yasak savma kabilinden “Türkiye’de demokratik yönetimden
yanayız” açıklamasını yaptılar. Doğru olan ise bu açıklamayı darbe yapıldığı anda söylemeleri gerektiğiydi. Ama
Obama yönetimi bu doğruluğu göstermedi ve gösteremezdi. Çünkü darbenin arkasında onlar vardı ve darbe onların talimatıyla yapılıyordu.
Darbe yaptıranlar darbeye uğratılanların yanında olabilirler miydi? İşte bu yüzden ilk sözleri,
"darbecileri kınıyoruz" olması gerekirken, “Türkiye’deki
gelişmeleri takip ediyoruz” demek olmuş ve darbecilerle darp edilenleri eşit tutan sözler sarfetmişlerdir. Yani Türkiye'deki demokratik
yönetime sahip çıkamamışlardır ve çıkamazlardı. Çünkü darbenin arkasında kendileri vardı. (Buraya kadarki yazdıklarımızda bazı gazete yazarlarından faydalandık.)
Şimdi eğer darbenin arkasında ABD yönetimi olmasaydı, demokrasiye önem verselerdi ve Türkiye'yi
gerçekten
"müttefik" kabul etselerdi, Fetullah Gülen darbe örgütünün bütün
adamlarını sorgusuz sualsiz hemen Türkiye'ye iade
ederlerdi. Fakat Obama ve Trump yönetimleri o darbecileri iade etmeyi kabul
etmediler. Şimdiki Biden
yönetimi de onları derhal iade etmeyi
kabul etmezse, "Türkiye'de girişilmiş bulunan 15 Temmuz Darbesi'ne sahip çıkmaya devam edeceğiz" demiş olacaklardır.
Şimdi en
önemli soruyu soralım. Peki, 15 Temmuz
darbecilerini iade etmemekle darbeye sahip çıkmakta olan ve bu sahip çıkmayla: "Biz maşamızı kırıp atmayız. Çünkü bu maşa bizim işimize yaramaktadır." diyen ABD yönetimi bu darbeyi
neden yaptırdı?
Çünkü çıkarları bunu gerektiriyordu! Ve AK Parti
yönetimi de onların çıkarlarına hizmet etmeyi kabul etmiyordu. Kabul
etmedikleri için de devrilmeyi
hakediyorlar(!)dı. Ama AK Parti'nin
muhalifi CHP, HDP ve İP; ABD'nin çıkarlarına hizmet etmeyi kabul etmişlerdi. Çünkü Kabul ettikleri için de yeni Başkan Biden onlara AK Parti'nin yıkılması için destek vaadetti. (Millet İttifakı ise bu desteği reddetmedi.)
Peki, AK Parti'nin reddettiği,
muhaliflerinin ise kabul ettiği "ABD
çıkarları"nda ne var?
ABD yönetimi Türkiye'den şunu
istiyor: "Ortadoğu'daki
tasarrufumuza karışma. Ortadoğu ülkelerini bölmek istiyoruz, engel
olma. Suriye'de kurduğumuz ve silahlandırdığımız YPG terör
ordusuna dokunma. Orada kuracağımız ve başında dinsiz marksistlerin bulunacağı "özerk veya bağımsız"
Kürt Devleti'ne ses çıkarma. Türkiye,
Suriye ve İran'ı bölmek istersek -ki mutlaka böleceğiz- kabul et, karşı çıkma. Hatay'ı ve diğer bazı şehirleri de
Suriye Kürt Devleti'ne katmak istersek bize savaş açma. Suriye petrollerini ele geçirmemize göz yum. Türkiye'de çıkarılacak kıymetli maden ve petrolün kontrolünü bize
bırak. İsrail'in emellerinin gerçekleştirilmesi karşısında
savunmasız kal. Filistin Davası'nda İsrail'in yanında ol. Düşmanlarımız olan
Rusya, Çin ve İran'la ticari ilişkilerini kes. Nükleer silah üretme."
İşte ABD yönetiminin
Türkiye'den istekleri bunlardır. Eğer ABD'nin çıkarları listesinde bunlar yoksa, ABD yönetimi
YPG terör ordusunu niye silahlandırdı? Suriye topraklarının yüzde
25'lik kısmını niye işgal etti ve bu işgali neden sonlandırmıyor?
Türkiye'nin S-400 almasına neden karşı çıkıyor? F-35
savaş uçaklarını -parası ödendiği halde- neden vermiyor? En önemlisi,
millet çoğunluğunun seçimiyle iktidar olmuş demokratik AK Parti yönetimini neden
devirmeye kalktı ve bu kalkışmanın maşası olan F.
Gülen darbecilerini hâlâ niçin iade etmiyor?
ABD yönetimi bunları cevaplandırmak zorundadır. Eğer tatmin edici bir cevap vermezlerse,
kabul etmeliyiz ki, ABD yönetimi Türkiye'nin dostu değil, düşmanıdır. Bu da demektir ki Ortadoğu'da yakında bir kıyamet kopacaktır. Bu kopacak olana biz: "Kıyamet Savaşı" diyebiliriz. Türkiye bu savaşa iyi hazırlanmalıdır.
S-400'ler hiç susmamalıdır. Yanına yenileri de alınmalıdır. Çünkü Türkiye her yönünden ABD tarafından kuşatılmış bulunmaktadır. NATO'nun da
Türkiye için bir anlamı ve faydası kalmamıştır. Çünkü NATO, silahını Türkiye'ye
doğrultmuş ve ABD diliyle: "S-400'leri ve
F-35'leri elinden at, yoksa vururum!" demektedir.
İmza:
Mehdiyet Makamı.
Not 1: Türkiye'de girişilen 15
Temmuz Darbesi'nin ABD yönetimi tarafından yaptırıldığını başta Rusya ve Avrupa devletleri çok iyi bilmektedir. Diğer devletler de bunu iyi bilmelidir. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü
Ned Price ise; "biz yapmadık" diyerek çok büyük bir
yalan söylemektedir. Ama bu yalan terkedilmelidir. Çünkü bir devlet
ve yönetenleri doğru ve adaletli olmak zorundadır. Doğruluk ve adalet sahibi olmayan yöneticiler
yönetimden çekilmelidir. Dolayısıyla Türkiye'deki darbe hakkında yalan söylemiş olan Sn. Ned
Price da istifa etmelidir. Çünkü insanlığı aldatmak bir suçtur. Bu suç cezasız kalmamalıdır.
Aynı zamanda bir devlet ve yönetenleri, adaletli
de olmak zorundadır. Bu zorunluğa göre, Türkiye'de darbeciliğe kalkışarak bir katliam gerçekleştirmiş olan F. Gülen ve
adamlarının Türkiye'ye iade edilmesi gerekiyor. Bu iadeyi yapmayan ve yapmamakta
direten ABD yönetimi, suçluları koruyarak büyük
bir suç işlemektedir. Bu suç da bir cezayı gerektiriyor. Eğer ABD yönetimi
bir ceza almak istemezse, darbe suçlularını Türkiye'ye iade etsin. Bu suçluları iade etmeyen bir ABD yönetimi, o darbeyi
yaptırmadığını isbat
edemez. ABD'yi isbata davet ediyoruz.
Not 2: 15 Temmuz Darbesi'nin ABD yönetimi tarafından yapılmadığı veya yaptırılmadığı isbat edilmek istenirse, Obama, basının önüne geçip İncil'in
üzerine el basarak şöyle yemin
vermelidir: "Yüce Tanrı'm!
Türkiye'deki darbeyi biz yaptırmadık. Eğer yalan söylüyorsam; benim, eşimin, çocuklarımın ve
yönetimimde bulunmuş olanların canlarını hemen
al." Fakat eski Başkan Obama, herşeyi bilen ve gören Tanrı karşısında yalancılığa başvuramayacağı için bu yemini veremez. Bundan da anlaşılmalıdır ki, 15
Temmuz Darbesi'ni ABD yönetimi yaptırmıştır. Zaten
Türkiye'nin elinde onlarca delil vardır. Türkiye
yönetimi isterse, ABD'ye dava açabilir ve 252 masum canın, 2000
yaralının ve harap edilen mülkün hesabını sorabilir.
Not 3: ABD yönetimi şimdilik
Türkiye'ye savaş açamaz. Çünkü -İsrail'in tesbitine göre- İran'ın nükleer silaha kavuşmasına çok az bir zaman
kaldı. Nükleer silahlı bir İran'ı ise ABD, İsrail, Suudi Arabistan ve BAE kabullenemezler. Bunun için de İran'ı nükleerden arındırmak için harekete geçebilirler. Yani önce
İran'a savaş açacaklardır. Sonra sıra Türkiye'ye gelecektir... (Türkiye'nin iç düşmanları bu habere
üzülecektir. Çünkü onlar önce Türkiye'nin vurulmasını istiyor ve
bekliyorlar. Fakat ABD Türkiye'ye saldırınca daha çok üzülecekler. Çünkü İran'ı yenecek olan
ABD, Türkiye'ye yenilecek. Afganistan'da Taliban'ı yenemiyen ABD,
Türkiye'yi yenebilir mi?)
Not 4: Amerika Birleşik Devletleri
yönetimindekileri doğruluğa, adalete ve namusluluğa davet ediyoruz. Çünkü yüce Tanrı böyle istiyor.
Dolayısıyla ABD yönetiminde ne kadar yalancı, dolandırıcı, adaletsiz,
haydut ve namussuz kimse varsa, hepsi yönetimden uzaklaşmalıdır. Çünkü yalancılıkla,
adaletsizlikle ve namussuzlukla yöneticilik olmaz, dünyaya liderlik yapılmaz.
(Konu dışı bir not: ABD yönetimini uyarıyoruz! Türkiye'de
bozgunculuk yaparak suç işlemiş kişilerin serbest bırakılmasını istemekten vazgeçin. Siz önce Mısır zindanlarında esir tutulan
100 bin masum demokratın serbest bırakılmasını isteyin ve darbeci ve katliamcı F. Gülen ve adamlarını Türkiye'ye iade
edin. Bu hakkı ödeyin ki bizden birşey istemeye yüzünüz olsun! "Biz Türkiyeliler", sizin haksızlık ve
zulümlerinize karşı savaşmaya hazırız. Bizi
yokedebilecek olsanız bile! Artık Türkiye demokrasisini yıkmaktan uzak durun. Türkiye'de yaptığınız ve yaptırdığınız darbeler son
bulsun! Zulüm ve zorbalıkta çok ileri gittiniz. Haddinizi çok aştınız. Tanrı'nın darbesini
hakettiniz. Ama Tanrı bir darbe vurduğu zaman bütün Amerika'yı yıkar. Fakat
biz bu darbenin inmesini şimdilik
istemiyoruz. Belki düzelirsiniz diye... Düzelmeye çalışırsanız iyi edersiniz!
Meryem oğlu İsa'ya lâyık bir millet olursunuz. Bu da sizi
cennete götürür. Yoksa cehennemlik olursunuz! Cehenneme gitmeye hazır mısınız? Ölümü öldüremeyeceğinizi, tekrar diriltilişi ve hesap vermeyi durduramayacağınızı iyi bilmelisiniz. Bildiniz mi?)
Not 5: Ey Türkiyeliler! Amerika'ya karşı savaşımız başlamıştır. Amerika bundan sonra dostumuz ve
müttefikimiz değil, düşmanımızdır. Çünkü ABD, 15 Temmuz Darbesi'yle bu düşmanlığını başlatmış ve göstermiştir. Fakat ABD bu
birinci küçük saldırısıyla dünya egemenliğinin yarısını kaybetmistir. İkinci büyük saldırısında ise tamamını kaybedecektir.
Gazanız mübârek olsun!
Not 6: Bu bildiri uluslararası diplomatik platformda paylaşılmıştır.
Özel Not: Bu bildiri ingilizceye çevrilip ABD
senatosuna, temsilciler meclisi üyelerine, medya ve basınına, siyasetçi ve aydınlarına iletilmelidir.
İmza:
Mehdiyet Makamı.
Tanrı tektir. İsa, Musa ve
Muhammed tekTanrı'nın elçisidir.
Zaman: Yeni Çağ'ın yirmibiri, Şubat'ın ilk haftası.
Mekan: Avrupa.
Makam: Hakka davet ve uyarı.
Boyut: Muranizm.
Yayınlayan: Avrupa Muranistleri.
(Muranist: Modern Kur'anlı)
*
* *
Keine Kommentare:
Kommentar veröffentlichen