ABD YENİ BAŞKANI JOE BİDEN'A VE YARDIMCISI KAMALA HARRİS'E MEKTUP
yönetimin adaletle yapılmasını isteyen tek Tanrı'nın adıyla
Sayın Bay Joe Biden ve yardımcısı Bayan Kamala Harris,
Başkanlığınız ve Başkan yardımcılığınız kutlu ve
adaletli olsun.
Başkanlığınızın ve yardımcılığınızın kutlu olmasını
isterseniz, adaletli olmalısınız. Adaletli
olmanın daha ilerisini
isterseniz, Meryem oğlu İsa'nın tavsiye ettiği gibi, sevgili ve merhametli olmalısınız. Sevgili ve merhametli olmak, çıkarcılığın çok üstünde bir
yüceliktir. Sizler bu yüceliği
gösterecek, yani onları çıkarcılığın üstünde tutacak durumda değilseniz hiç olmazsa orta yol olan adeletli olmayı kabul etmelisiniz. Herkes sevmeye ve
merhametli olmaya mecbur değildir. Ama
herkes adaletli olmaya mecburdur. Eğer adaletli
olmayı kabul
edemeyecekseniz, yönetici olmaktan çekilmelisiniz. Çünkü yöneticilik yani başkanlık, ya adaletle veya diktatörlükle
mümkündür. Demokratlığı kabul ettiğinize göre, adaletli olmayı kabul etmekten başka çareniz yoktur. O halde adaletli olmaya
mecbursunuz. Yani çıkarcılığınızı ve çıkarlarınızı hiç bir zaman adaletin üzerine çıkarmaya hakkınız yoktur.
Hak ise ancak herşeyin yaratıcısı ve yöneticisi olan yüce Tanrı'nın
bildirmesiyle belirlenir. Dolayısıyla insanların yasa ve hukuku da Tanrı'nın
bildirisiyle uyumlu olmak zorundadır. Bu
uyumluluk da, çıkarcılığı adaletin altında tutma zorunluğunu getirir. O halde yönetiminiz altında olanları çıkarlarınıza göre değil, adaletle yönetmelisiniz. Adaleti
yönetiminizin temel direği
yapamayacaksanız, yönetimden çekilmelisiniz. Eğer bunu
yapmazsanız, haydutluğunuzu ve diktatörlüğünüzü ilân etmiş olursunuz. Diktatörlükleri yıkmak ise, haklı ve adaletli yönetim isteyenlerin hakkıdır.
Adaletin ne
olduğunu bu zamana kadar
öğrenebildiniz mi
bilmiyoruz. Bilmediğimiz için de adaletin ne olduğunu size hatırlatmak istiyoruz. Adalet: Haklıya hakkını, haksıza da cezasını
hakettikleri kadar vermektir. Yani haklının hakkını çiğnememek ve suçluyu da cezasız bırakmamak
adalettir.
Yeni Başkan Sn. Joe Biden, başkanlığınızın yemin töreninde: "Demokrasinin
üstün geldiğini"
söylediniz. Fakat 3 kasım seçimine çok büyük bir hile karıştığı için üstün gelen
demokrasi değil, hile oldu. Oysa
demokrasi hile kabul etmez. Demokraside hiçbir partinin oy çalma ve sahte oy ekleme hakkı yoktur. Fakat ne yazık ki bu haksızlık eski Başkan Trump'a karşı yapıldı. Siz ise
bu haksızlığı kabul etmeyip seçimlerin yenilenmesini istemeliydiniz.
Bunu istemezseniz, Trump'ın size
darbe yapma hakkı doğacaktır. Bu hakkı ona kazandırmak istemezseniz, seçimin yenilenmesini kabul etmelisiniz.
Aksi halde Bay Trump harekete geçmek zorunda kalacaktır. Çünkü çalınan ve
eklenen sahte oy birkaç bin değil, milyonlarcadır. Bay Trump bu hileyi, ona yapılan bu darbeyi sineye çekmeye mecbur değildir. Bu durumda en iyi yol seçimi yenilemektir. Yenileme kabul
edilmezse, Trump'ın harekete geçmesi ve bir darbe yapması hak olur. O halde geliniz, eğer Amerika'yı ve Amerikalıları seviyorsanız, seçimin yenilenmesini kabul ediniz, kavgayı ve haksızlığı bitiriniz. Bitirmezseniz, Trump'ın kavgası büyük olacaktır. Bu kavgaya meydan vermemek için Trump'ın çalınan 8
milyon oyunu geri veriniz ve iktidardan çekiliniz. Hem oy hırsızlığıyla iktidara gelmek demokratlara ve
demokratlığa yakışmaz. Size yakışan, hilesiz bir seçimle iktidara gelmektir. Bunun için de seçimlerin yenilenmesini istemelisiniz. Gerçek bir demokrat oldugunuzu isbatlamalısınız.
(Şunu unutmayınız: Bir
tarafa seçim kazandıran, bir tarafa da seçim kaybettiren bir tek hileli oy bile seçimin yenilenmesini veya kazanan ile
kaybedenin yer değiştirmesini gerektirir.)
Sn. Biden
ve yardımcısı Harris, şimdi size devletinizin işlediği suçları yansıtacağız. Eğer Trump sizi devirmezse ve iktidarda
kalmaya devam ederseniz, adaletin gereği olarak
devletinizin suçlarını
engellemelisiniz. Eğer engellemezseniz
bütün insanlık sizin yakanıza yapışma hakkı kazanacak ve sizden hesap soracaktır. Ayrıca geçmişin hesabını da vermek
zorundasınız. Dünyaya egemen güç olmanız, sizi hesap vermeyen, hesap sorulamayan
yapmaz. Eğer hesap vermek
istemiyorsanız, kabuğunuza çekilip imparatorlugunuzu sonlandırmalısınız. İmparatorluğunuzu sonlandırmazsanız, hesap vermek zorundasınız. Hem
demokratlar hesap verir, diktatörler hesap vermez. Tanrı da hesap vermez, ama O hiç haksızlık ve hata
yapmaz. Haksızlık ve hata yapmadığı ve herşeyin sahibi O olduğu için de O'ndan hesap sorulmaz.
Şimdi devletinizin işlediği suçlara gelelim. Türkiye'den başlayalım: Türkiye yönetimi Rusya'dan S-400
savunma sistemi aldığı için onu cezalandırmak istiyorsunuz. Fakat hangi hakla? Çünkü Türkiye sizden Patriot istedi
vermediniz. Türkiye ne yapsın? Savunmasız mı kalsın? O da gitti mecburen Rusya'dan satın aldı. Şimdi kim suçlu? Suçlu olan siz olduğunuza göre, kendinizi cezalandırmanız gerekmiyor mu? O halde Türkiye'ye yaptırım uygulama
hakkınız yoktur. Bu konuyla ilgili yasanızı şu şekilde değiştirmelisiniz:
"Müttefiklerimizi düşmanlarımızdan yardım ve silah almaya biz ittiysek, ona yaptırım uygulama
hakkımız yoktur." O halde adaletin gereğini yerine getiriniz ve Türkiye'nin
haklarını ödeyiniz. Eğer asıl hedefiniz Türkiye'yi savunmasız bırakmaksa,
onun haklarını ödemeye yanaşmayacaksınız. Bu
durumda onunla müttefik olmadığınızı, ona düşman olduğunuzu göstermiş olursunuz. Yani şu anda "biz Türkiye'nin özde değil, sözde müttefiğiyiz" diyorsunuz. Dolayısıyla biz de
karşımızda müttefik bir ABD değil, düşman bir ABD görüyoruz. Siz de bu gördüğümüzü Suriye'de Kürt teröristleri
silahlandırarak çok iyi tasdik ediyorsunuz. Bu
teröristleri niçin silahlandırıyorsunuz?
Bu terör ordusunu niçin kurdunuz? Kime
karşı savaşacaklar? Suriye'yi bölmeye ne hakkınız var?
Suriyeli Araplara ait yüzde 25'lik toprakları hangi hakla gasp ve işgal ediyorsunuz? O topraklardan çekilmeniz gerekmez mi? O halde niçin çekilmiyorsunuz? Diktatör Esad da sizin bu
işgalinize ses çıkarmıyor, sizi oradan atmak için savaşa başvurmuyor. Siz de bunun karşılığında onun diktatörlüğüne
dokunmama rüşveti mi
veriyorsunuz? Ama bu rüşvet demokratlığa ihanettir! Suriye halklarına ihanettir! Bu ihanetinizi sonlandırmalısınız.
Obama
döneminde adaletin ve demokratlığın gereği olarak Suriye
diktatörü Esad'ı devirmeniz
gerekirken onun diktatörlüğüne göz
yumdunuz. Bu göz yummayla 500 binden fazla masum Suriyeli katledildi ve 10
milyon Suriyeli de yurtlarından
edildi. Bu zulümlere hangi haklı gerekçeyle sessiz kaldınız? Bu
sessiz kalışınız adalet olamaz! Ancak çıkarlarınızın gereği olabilir. Bu durumda siz çıkarlarınızı adaletin üzerine çıkarmış oluyorsunuz. İşte bu, çok büyük bir kötülüktür! Bu kötülüğü sonlandırmalısınız.
Mısır'da
Mursi'yi devirerek demokrasiye darbe vurdurdunuz. 3 bin silahsız masum muhalif göstericinin
katledilmesini seyrettiniz. Bu seyircilik elbette adalet olamaz! Çünkü çıkarlarınızın gereği buydu. Diktatör Sisi'ye destek vererek
de hangi tarafta olduğunuzu bütün dünyaya
gösterdiniz. Hâlâ diktatörlerin safında mı duracaksınız?
Demokratlığınız nerede? Mısır
hapishanelerinde haksız yere esir tutulan
100 bin masum demokrat muhalifleri ne zaman serbest bıraktıracaksınız?
Devletinizin
işlediği suçlar bitmek tükenmek bilmiyor! Türkiye'de
din kılıklı Fetullah
Gülen çetesine bir darbe
yaptırdınız ve 251
masum insanı katlettirdiniz. Bu
darbe ve katliamın ve 2000 yaralının arkasında da siz varsınız. Çünkü suçlu darbecileri Türkiye'ye iade
etmiyorsunuz. Onların tarafında durduğunuzu açıkça gösteriyorsunuz. O suçluları ne zaman iade edeceksiniz?
15 Temmuz
darbesinden önce de Türkiyeli çoğunluğun seçtiği lideri
devirebilmek için Türkiye'yi
teröre boğdunuz. Yüzlerce
masum insanı katlettirdiniz.
Bunun hesabını ne zaman vereceksiniz? Demokrasiye niçin ihanet ediyorsunuz? Çıkarlarınızı niçin adaletin altına indirmiyorsunuz? Bu haydutluğu size kim öneriyor? Tanrı elçisi İsa size sevgi ve merhameti önermedi mi? O
halde masum insanlara niçin sevgisiz ve merhametsizsiniz? O masumlar size ne yaptı?
3 Kasım seçimlerindeki Başkan adaylığı konuşmalarınızda
Türkiyeli çoğunluğun seçtiği iktidarın devrilmesi için demokrasi muhaliflerine destek
vadettiniz. Demokratların yanında durmanız gerekirken demokrasi muhaliflerinin yanında durmaktan utanmıyor musunuz? Siz nasıl demokratsınız? O
demokrasi düşmanlarına verdiğiniz vaadi nasıl gerçekleştireceksiniz? Trump'ı devirirken kullandığınız seçim hilesiyle mi onlara destek olacaksınız? Gerçekten siz demokrat mısınız, yoksa demokrasi düşmanı mısınız? Bu düşmanlık size fayda vermez, imparatorluğunuzu daha fazla ayakta tutmaz ve
tutmayacaktır! Ayakta kalmak
istiyorsanız, demokratların yanında, diktatörlerin karşısında olmalısınız. Bunun için de Sisi ve Esad gitmeli! Hafter de
gitmeli! Kaşıkçı'yı
katlettirenler de gitmeli!
Şimdi bir de Obama
öncesine gidelim. Taliban lideri 11 Eylül teröristinin hukuk yoluyla cezalandırılmasını teklif
etmişken, siz bu teklifi
reddettiniz ve bir terörist yüzünden Afganistan'ı ve Afganistanlı yüzbinlerce masum insanı mafvettiniz. ABD'nin adaleti nerede? Niçin hukuk yolunu terkedip orman kanunlarına başvuruyorsunuz? Hani "insan hakları"? Hani
"hukukun üstünlüğü"? Öfkenize
hakim olmanız gerek miyor mu?
Irak'taki ve Afganistan'daki kötülüklerinizin hesabını ne zaman
vereceksiniz?
İran'ın çok önemli bir generalini katlettiniz ve
bu cinayete açıkça sahip çıktınız. Bu general size karşı bir suç işlemişse, onu neden mahkemeye çıkarmadınız? Niçin hukuk dışı yollarla öldürdünüz? Hukuksuz cezalandırma yaparak suç işlediniz! Bu
suçunuzun karşılığı, İran'a önemli bir
generalinizi kurban vermektir. Bu kurbanı vermek
istemezseniz, onun kan bedelini ödemek zorundasınız. Öldürdüğünüz generalin kan bedeli ise: Bir
general bir ordu kıymetindedir. İran'ın ordusunda 500 bin asker varsa ve bir
askerin maddi değeri de 1 milyon
dolar kabul edilirse: 500 000 çarpı 1000000= 500
milyar dolar eder. Öldürdüğünüz general
için İran'a bu miktarı ödemelisiniz. Bu ödemeyi kabul
etmezseniz, İran'ın ABD'ye savaş açma hakkı doğar. Bu hak
sebebiyle de İran, ABD'nin Ortadoğu'daki bütün üslerine saldırabilir. Bu saldırıda İran haklı olacaktır.
Ayrıca korumacılığını yaptığınız İsrail de İranlı bir bilim adamını katletti.
Bu katliam karşısında İran'ın İsrail'e
savaş açma hakkı doğdu. Ancak İsrail katlettiği atom bilimcisinin kan bedelini ödemeyi
kabul ederse, İran İsrail'e savaş açmaktan vazgeçer. İsrail'in atom bilimcisi için ödeyeceği tazminat: Bu bilim adamı bütün İranlılar sayısınca kıymetlidir. İran'ın nüfusu 83 milyon olduğuna göre ve bir İranlının maddi değeri de 1 milyon dolar kabul edilirse: 83
milyonla 1 milyonu çarparız. Sonuç 830 trilyon çıkar. İsrail bu tazminatı ödemek zorundadır. Ödemezse, İran İsrail'e saldırabilir. Bu hakka sahiptir. Bu hak gereği olarak İran, İsrail'in bütün topraklarına el koyabilir. Ama bu bile yetmez. Çünkü İsrail'in elindeki topraklar ve servet,
830 trilyon etmez. Bu durumda İran,
ABD'nin topraklarına da el koyma hakkı kazanır. Çünkü ABD İsrail'in bütün kötülüklerine sahip çıkmakta ve arkasında durmaktadır.
İsrail'in korumacılığını yaptığınız için İsrail'in
bütün kötülüklerinden sorumlusunuz. Bu sorumluluğu kabul etmek istemiyorsanız, İsrail
üzerindeki korumacılığınızı kaldırmalısınız. Bunu kaldırmadığınız takdirde
ve gerekli tazminatlar da ödenmezse, İran'ın ABD'ye de savaş açma hakkı doğar ve İran ABD'nin dünyadaki bütün üslerine saldırabilir. İran kendi haklarından feragat etmediği müddetçe ona borçlusunuz. Bir hukuk devletiyseniz, bu borçlar ödenmelidir. Eğer bu borcu ödemek isterseniz, en azından İran üzerindeki ekonomik ambargoyu kaldırabilirsiniz.
İsrail müslüman
ülkelerin ilim adamlarını ve mühendislerini katletmektedir. Soruyoruz: İsrail bu hakkı nereden alıyor? Birleşmiş
Milletler'den mi? Uluslararası Adalet
Divanı'ndan mı? Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nden mi? Yoksa Avrupa İnsan Hakları örgütünden mi?
Devletiniz,
geçen yıl Kongo ve Amazon ormanlarını yaktı. Niçin yaktı? Çin'i durdurabilmek için! Ama ABD, 50-60 bin noktada çıkardığı yangınlarla insanlığın akciğerlerini yakmış oldu. ABD insanlığın ciğerlerinin yüzde 30-40'ını yaktı.
(Kongo ve
Amazon ormanlarını kimin yaktığını bildikleri
halde ses çıkaramayan Kongo,
Brezilya ve Avustralya hükümetleri ABD'den tazminat isteyebilir.)
(PKK ve IŞİD terör örgütlerini Türkiye'ye karşı kullanmakta olan ABD, Türkiye'ye ödeyeceği tazminatları iyi düşünsün!)
(ABD
sorunlarını terörle değil, hukuksal yoldan çözmelidir. ABD haksız çıkarlarını
terketmelidir. Haksız çıkarlarını
terkederse, çatışmaya gerek kalmaz. ABD'nin şimdiye kadar elde ettiği çıkarların toplam tutarı, masum bir canın kan bedelini karşılamaya yetmez. Bunun hesaplamasını en alttaki
notta göreceksiniz.)
ABD insanlığa bu kötülüğü neden yapıyor? ABD insanlığa yaptığı kötülüğün hesabını vermek
zorundadır. ABD bunun hesabını vermezse
anlamalıyız ki, o, çıkarları için bütün insanlığı yakmaya ve yok etmeye hazır bir pozisyondadır. Böyle kötülükçü ve elinde de binlerce nükleer silah
bulunan bir devletin varlığı bütün insanlık için çok büyük bir tehlikedir. Bu tehlikenin
ortadan kalkması gerekiyor. Bunun için de bütün devletlerin ve milletlerin
ABD'ye karşı birleşmeleri gerekiyor. Bu birleşme olmazsa, artık ABD'nin egemenliğini yıkacak Tanrı'dan başka güç kalmıyor. ABD'nin egemenliğini de ancak Tanrı yıkabilir.
ABD kötülüklerinden vazgeçmeyi kabul etmezse, Tanrı ABD'nin
egemenliğini 5-10 yıl içinde yıkacaktır. Çünkü yüce Tanrı zalimlerin egemenliğini kabul etmez. Onlara egemenlik vermişse, onu onların elinden alır. Bundan sonra ABD'nin karşısında Tanrı vardır. Tanrı'ya karşı yeterli gücü olmayan ABD bundan sonra adımlarını çok dikkatli atmalıdır.
Sn. Biden
ve Harris, anladınız mı?
Artık bundan sonra ya Tanrı'nın adaletine
boyun eğersiniz, ya da haksız çıkarlarınızın peşinden koşup kötülükler işleyerek egemenliğinizle birlikte cehenneme yuvarlanırsınız. İstediğinizi seçiniz!
("Suçlarımızın delili
hani nerede?" derseniz, biz de bunu Tanrı'dan rica ederiz. Herşeyi gören ve bilen yüce Tanrı da sizin bütün pisliklerinizi ortaya
döker, perişan olursunuz! İşlediğiniz suçları sizin
bilmeniz yetmez mi?)
Duamız: Yüce Tanrımız! ABD'li
yöneticiler Sana taparsa ve adalete sarılırlarsa, onların iktidarını devam
ettir. Eğer çıkarlarına taparlarsa ve adaleti ayak altına atarlarsa, onların egemenliğini yok et. Amin.
İmza: Mehdiyet Makamı.
Not 1:
Biden hükümetine uyarı! Eğer Türkiye'deki demokrat iktidarı devirmek için demokrasi düşmanı
muhalifleri desteklemeye kalkarsanız, bu
durumda AK Parti iktidarına sizin
iktidarınızı devirme
hakkı kazandırmış olursunuz. Bu hakkın kullanılacağından emin olmalısınız. İktidarınızı seviyorsanız, Türkiye'nin iç işlerine karışmaktan uzak durmalısınız. Türkiye'deki iktidar, çoğunluğun oyunu alarak iş başına geldi. Çıkarlarınız için onu devirmeye hakkınız yoktur.
Bu haksızlığı yaparsanız, demokrasi düşmanı olduğunuzu isbatlamış olursunuz. Demokrasi dostu ve demokrat
olduğunuzu isbatlamak
isterseniz, Suriye'de Esad'ı, Mısır'da
Sisi'yi devirmelisiniz. Ama ne yazık ki çıkarlarınız ve İsrail'in emelleri sebebiyle gerekeni
yapmayacaksınız. Bu durumda partinizin ismini değiştirip:
"Çıkarlar
Partisi" yapmalısınız.
"Biz demokratız"
dememelisiniz. Sizin demokratlığınız bir yalandan
ibarettir. Eğer böyle değilse, bunu isbatlayınız!
Not 2:
Türkiye'nin dikkatine! Amerikalı
demokratlar ve hükümetleri, İsrail'in
emellerini gerçekleştirebilmek için Ortadoğu'da demokratları devirmeyi ve diktatörleri ayakta tutmayı gerekli görüyorlar. Bunun için Türkiye'de de aynı misyonu uygulamak isteyeceklerdir. Bu
uygulama için de demokratları devirebilmek için seçim hilesine başvuracaklar, anarşi çıkaracaklar veya ekonomik darbe
vuracaklardır. Obama döneminde
de bu misyonlarını darbe ve terörle yerine getirmeye çalıştılar. Ama bu çalışmalarıyla Amerikalı demokratlar, demokrasi düşmanı olduklarını apaçık gösteriyorlar. Suriye'de Esad'ı ayakta tutmaları, Mısır'da demokrat Mursi'yi devirmeleri ve
diktatör Sisi'yi iktidara getirmeleri ve Türkiye'de demokratlara karşı 15 Temmuz darbesini yaptırmaları da bunu isbatlıyor. Ama böylece Türkiye'ye de onların misyonuna darbe vurma hakkı kazandırıyorlar.
Yeri geldiğinde Türkiye bu
hakkı kullanmak zorundadır.
Not 3: 250
milyon seçmeni bulunan ABD'de
Trump'ın düşmanı olan Çin'in, oy kullanmayan 100 milyon seçmen üzerinden 5-10 milyon sahte oy
üretmesi imkansız değildir. Oy kullanmayan seçmenlerin kimlik bilgileri demokratlar
tarafından Çin'e verilerek bu sahtekarlık gerçekleştirilmiş ve Trump mağlup edilmiştir. Aynı sahtekarlığı Biden hükümeti Türkiye'de de uygulamak
isteyecektir. Bunun için de demokrasi düşmanı Türkiyeli muhaliflere söz vermiştir.
Not 4:
ABD'nin yeni Başkanına soruyoruz: Nato üyesi Yunanistan da
Rusya'dan S-300 aldı. Ona niçin yaptırım uygulamıyorsunuz? Yoksa Türkiye ile Yunanistan
Nato hukuku önünde eşit değil mi? Bu eşitliği bozmak adaletsizlik olmuyor mu? Bu
adaletsizliği niçin yapıyorsunuz? Bunu düzeltmeniz gerekmez mi?
Niçin
düzeltmiyorsunuz? Ne zaman düzelteceksiniz? Eğer düzeltmezseniz, 2030'lu yıllarda gökten yeryüzüne indirilecek olan
Meryem oğlu İsa sizin yakanıza yapışacak ve sizden adaletsizliklerinizin
hesabını soracaktır. Ona ne cevap vereceksiniz?
Not 5: Çin komünizmi terketmedi, ama Rusya
komünizmi terketti. Onu "düşman"
katagorisinden çıkarmanız gerekmez mi? Rusya eğer "Amerika'yı yok edeceğiz" gibi bir tehditte bulunmuyorsa,
sizin ve müttefiklerinizin topraklarını ele geçirmek gibi bir hedefi de yoksa, onu düşman katagorisinden çıkarabilirsiniz. ABD artık kendine gelmeli ve siyasetini
yenilemelidir.
(Kapitalist
dünya, zenginlere, fakirlere aktarılması gereken servet vergisini getirmediği müddetçe onun Çin'in komünizmini kınama hakkı yoktur. Kovid 19 karşısında
devletin parasal gücü daha ne kadar dayanabilir? Bilhassa 30'ar trilyon
avro/dolar borcu olan AB ve ABD? Daha önemlisi fakirler yoksulluğa ne kadar sabredebilir? Zenginler
"servet vergisi" ödemeyi kabul etmelidir. Yoksa komünizm gelir, onların bütün servetine el koyar. Fakirlerin
ayaklanması da çok kötü olur.)
Not 6:
Birleşmiş Milletler, "Uluslararası Devletler Mahkemesi" kurmalı. Bu mahkemede haksızlığa uğrayan devletler
hakkını alabilmeli, suçlu olanlar cezalandırılmalı, hukuksuz işler son bulmalıdır.
Devletlerin hukuksuz işleri insanlığa zarar vermektedir.
ABD başta olmak üzere bazı devletler çıkarlarını
koruyabilmek için terör silahına başvurup masum insanları katlediyor, ulusların ormanlarını yakıyorlar. Bu yakma ve katliamlar büyük suçtur. Bu suç kesinlikle terkedilmeli, hakkı olan devletler, haklarını
Uluslararası Devletler
Mahkemesi'nde aramalıdır. Dünyaya "adalet"
hükmetmelidir, "çıkarlar"
değil.
İsa'nın, Musa'nın ve Muhammed'in Tanrısı adına ABD'yi uyarıyoruz: Terör silahını toprağa göm ve onu oradan bir daha çıkarma. Eğer çıkarırsan,
egemenliğini yıkmak hakkımız olacaktır.
Avrupa ülkelerini de uyarıyoruz! Bazı Avrupa ülkeleri,
Türkiye'de masumları katleden, ormanları yakan PKK terör örgütüne destek vermektedir.
Masumları katletmek, ormanları yakmak insanlığa düşmanlıktır. Bu düşmanlığa destek olan
Avrupa ülkeleri, insanlığa düşmanlık etmeye son vermelidir.
Fransa'yı da uyarıyoruz: Afrika ülkelerindeki sömürülerine
son ver. Son vermezsen, Tanrı Fransa'yı yıkacaktır.
İsrail'i de uyarıyoruz: Filistinlilerin haklarını iade et.
Etmezsen, yüce Tanrı devletinizi
elinizden alacaktır. Çok yakın bir zamanda!
Not 7: ABD yönetiminin dikkatine! Önümüzdeki
nisan ayında Türkiye'nin geçmişini
"sözde Ermeni soykırımı"yla
suçlarken, atalarınızın soyunu kırdığı 70 milyon kızılderilinin cesedleri üzerinde yaşadığınızı unutmayınız ve
Amerikalilara şunları söyleyiniz: "Çok değerli Amerikalılar! Eğer atalarımız kızılderililerin
soyunu kırmasaydı Amerika bizim olmayacaktı, biz de olmayacaktık. Şimdi biz
atalarımızın
katliamları sayesinde Amerika
toprakları üzerinde yaşıyoruz. Bu sebeple atalarımıza teşekkür mü etsek, yoksa onlara lanet mi
okusak bilemiyorum. Ama ellerinden alınan
toprakları üzerinde yaşadığımız kızılderililerin
ruhları rahmet okunmayı hakediyor. Biz de onlara rahmet okuyalım." Hem
Ermenilerin katliamlarını da zikrediniz ki, sizin adaletli olduğunuzu görelim. Adaletiniz yoksa,
devletinize "devlet" demeyiz. Sözlerinizin de bir kıymeti olmaz. Ülkenizdeki Ermenilerin
gönlünü hoş etmek için laf etmek ve onları avutmak yerine onlara adaletli olmayı tavsiye edin ve "atalarınızın katlettiği 510 bin Osmanlı Kürdünü unutmayın. O katliamcı terörist atalarınızın arkasında da Rusya ve İngiltere vardı; Avrupalıların da saldırı ve işgalcilikleri
vardı. Kızılderililerin
bir ülke ve devletleri yok. Çünkü soyları kırılanların ülke ve devleti olmaz. Ama sizin bir
ülke ve devletiniz var. Eğer siyasetimizi beğenmiyorsanız, Ermenistan'a dönebilirsiniz"
deyin. Gerçekleri söyleyin.
Not 8:
Cinayetle ilgili tazminat davalarında bir
insanın maddi değerini bulmak istersek, hesap şöyledir: Ortalama bir işçinin yılda 30 bin dolar kazandığını
farzedelim. Bir kimse 20 yaşından 60 yaşına kadar 40 yıl çalışmış olursa, 30 000'le
40 seneyi çarptığımızda= 1
milyon 200 bin çıkar.
Yani bir
insanın maddi değeri ortalama olarak 1 milyon dolar kadardır. (Çalışamayan aciz güçsüz insanların da maddi değeri ortalama bir işçinin kazancı üzerinden yapılır.)
Eğer bir insanın manevi değerini bulmak istersek, hesap şöyle yapılacaktır: Suçsuz bir insanın manevi değeri dünyadaki bütün insanların sayısı kadardır. Dünyada 8 milyar insan yaşadığını kabul edersek, bir
insanın manevi değeri 8 milyar insan olur. Bir insanın maddi değeri 1 milyon dolar kabul edildiğinde ve bu rakamı 8 milyarla çarptığımızda sonuc=
8 trilyar dolar çıkar. Dünyadaki
bütün zenginler biraraya gelseler bu parayı bulamazlar. Çünkü dünyadaki servet ancak 241 trilyon
dolardır. Haksızlıkla insan
öldürenler iyi düşünsün! Ve bütün
zenginler bir insanın hakiki fiyatı karşısında ne kadar
fakir olduklarını görsünler!
Bir insanın Tanrı katındaki maddi değeri, bir evren kadardır. Çünkü insan evrenin özetidir. Manevi değeri ise belki sonsuzdur. Çünkü insan yüce Tanrı'nın en
mükemmel eseridir. Bu eseri haksızlıkla tahrip edenler ebediyen cehenneme atılacaktır. Çıkarları için terör silahını kullanan
ABD bu sözleri iyi duymalı ve Tanrı'ya vereceği hesabı bilmelidir.
Not 9: Bu
bildiri ve mektup uluslararası diplomatik
platformda paylaşılmıştır.
Özel not:
Bu mektup ingilizceye çevrilip ABD'nin aydınlarına ve siyasetçilerine iletilmelidir.
İmza: Mehdiyet Makamı.
Tanrı tektir. İsa, Musa ve
Muhammed tekTanrı'nın elçisidir.
Zaman: Yeni Çağ'ın yirmibiri, Ocak sonu.
Mekan: Avrupa.
Makam: Hakka davet ve uyarı.
Boyut: Muranizm.
Yayınlayan: Avrupa Muranistleri.
*
* *
Keine Kommentare:
Kommentar veröffentlichen