Montag, 1. Februar 2021

ABD YENİ BAŞKANI JOE BİDEN'A VE YARDIMCISI KAMALA HARRİS'E MEKTUP!

ABD YENİ BAŞKANI JOE BİDEN'A VE YARDIMCISI KAMALA HARRİS'E MEKTUP

 

yönetimin adaletle yapılmasını isteyen tek Tanrı'nın adıyla

 

Sayın Bay Joe Biden ve yardımcısı Bayan Kamala Harris,

Başkanlığınız ve Başkan yardımcılığınız kutlu ve adaletli olsun.

Başkanlığınızın ve yardımcılığınızın kutlu olmasını isterseniz, adaletli olmalısınız. Adaletli olmanın daha ilerisini isterseniz, Meryem oğlu İsa'nın tavsiye ettiği gibi, sevgili ve merhametli olmalısınız. Sevgili ve merhametli olmak, çıkarcılığın çok üstünde bir yüceliktir. Sizler bu yüceliği gösterecek, yani onları çıkarcılığın üstünde tutacak durumda değilseniz hiç olmazsa orta yol olan adeletli olmayı kabul etmelisiniz. Herkes sevmeye ve merhametli olmaya mecbur değildir. Ama herkes adaletli olmaya mecburdur. Eğer adaletli olmayı kabul edemeyecekseniz, yönetici olmaktan çekilmelisiniz. Çünkü yöneticilik yani başkanlık, ya adaletle veya diktatörlükle mümkündür. Demokratlığı kabul ettiğinize göre, adaletli olmayı kabul etmekten başka çareniz yoktur. O halde adaletli olmaya mecbursunuz. Yani çıkarcılığınızı ve çıkarlarınızı hiç bir zaman adaletin üzerine çıkarmaya hakkınız yoktur. Hak ise ancak herşeyin yaratıcısı ve yöneticisi olan yüce Tanrı'nın bildirmesiyle belirlenir. Dolayısıyla insanların yasa ve hukuku da Tanrı'nın bildirisiyle uyumlu olmak zorundadır. Bu uyumluluk da, çıkarcılığı adaletin altında tutma zorunluğunu getirir. O halde yönetiminiz altında olanları çıkarlarınıza göre değil, adaletle yönetmelisiniz. Adaleti yönetiminizin temel direği yapamayacaksanız, yönetimden çekilmelisiniz.  Eğer bunu yapmazsanız, haydutluğunuzu ve diktatörlüğünüzü ilân etmiş olursunuz. Diktatörlükleri yıkmak ise, haklı ve adaletli yönetim isteyenlerin hakkıdır.

Adaletin ne olduğunu bu zamana kadar öğrenebildiniz mi bilmiyoruz. Bilmediğimiz için de adaletin ne olduğunu size hatırlatmak istiyoruz. Adalet: Haklıya hakkını, haksıza da cezasını hakettikleri kadar vermektir. Yani haklının hakkını çiğnememek ve suçluyu da cezasız bırakmamak adalettir.

Yeni Başkan Sn. Joe Biden, başkanlığınızın yemin töreninde: "Demokrasinin üstün geldiğini" söylediniz. Fakat 3 kasım seçimine çok büyük bir hile karıştığı için üstün gelen demokrasi değil, hile oldu. Oysa demokrasi hile kabul etmez. Demokraside hiçbir partinin oy çalma ve sahte oy ekleme hakkı yoktur. Fakat ne yazık ki bu haksızlık eski Başkan Trump'a karşı yapıldı. Siz ise bu haksızlığı kabul etmeyip seçimlerin yenilenmesini istemeliydiniz. Bunu istemezseniz, Trump'ın size darbe yapma hakkı doğacaktır. Bu hakkı ona kazandırmak istemezseniz, seçimin yenilenmesini kabul etmelisiniz. Aksi halde Bay Trump harekete geçmek zorunda kalacaktır. Çünkü çalınan ve eklenen sahte oy birkaç bin değil, milyonlarcadır. Bay Trump bu hileyi, ona yapılan bu darbeyi sineye çekmeye mecbur değildir. Bu durumda en iyi yol seçimi yenilemektir. Yenileme kabul edilmezse, Trump'ın harekete geçmesi ve bir darbe yapması hak olur. O halde geliniz, eğer Amerika'yı ve Amerikalıları seviyorsanız, seçimin yenilenmesini kabul ediniz, kavgayı ve haksızlığı bitiriniz. Bitirmezseniz, Trump'ın kavgası büyük olacaktır. Bu kavgaya meydan vermemek için Trump'ın çalınan 8 milyon oyunu geri veriniz ve iktidardan çekiliniz. Hem oy hırsızlığıyla iktidara gelmek demokratlara ve demokratlığa yakışmaz. Size yakışan, hilesiz bir seçimle iktidara gelmektir. Bunun için de seçimlerin yenilenmesini istemelisiniz. Gerçek bir demokrat oldugunuzu isbatlamalısınız.

(Şunu unutmayınız: Bir tarafa seçim kazandıran, bir tarafa da seçim kaybettiren bir tek hileli oy bile seçimin yenilenmesini veya kazanan ile kaybedenin yer değiştirmesini gerektirir.)

Sn. Biden ve yardımcısı Harris, şimdi size devletinizin işlediği suçları yansıtacağız. Eğer Trump sizi devirmezse ve iktidarda kalmaya devam ederseniz, adaletin gereği olarak devletinizin suçlarını engellemelisiniz. Eğer engellemezseniz bütün insanlık sizin yakanıza yapışma hakkı kazanacak ve sizden hesap soracaktır. Ayrıca geçmişin hesabını da vermek zorundasınız. Dünyaya egemen güç olmanız, sizi hesap vermeyen, hesap sorulamayan yapmaz. Eğer hesap vermek istemiyorsanız, kabuğunuza çekilip imparatorlugunuzu sonlandırmalısınız. İmparatorluğunuzu sonlandırmazsanız, hesap vermek zorundasınız. Hem demokratlar hesap verir, diktatörler hesap vermez. Tanrı da hesap vermez, ama O hiç haksızlık ve hata yapmaz. Haksızlık ve hata yapmadığı ve herşeyin sahibi O olduğu için de O'ndan hesap sorulmaz.

Şimdi devletinizin işlediği suçlara gelelim. Türkiye'den başlayalım: Türkiye yönetimi Rusya'dan S-400 savunma sistemi aldığı için onu cezalandırmak istiyorsunuz. Fakat hangi hakla? Çünkü Türkiye sizden Patriot istedi vermediniz. Türkiye ne yapsın? Savunmasız mı kalsın? O da gitti mecburen Rusya'dan satın aldı. Şimdi kim suçlu? Suçlu olan siz olduğunuza göre, kendinizi cezalandırmanız gerekmiyor mu? O halde Türkiye'ye yaptırım uygulama hakkınız yoktur. Bu konuyla ilgili yasanızı şu şekilde değiştirmelisiniz: "Müttefiklerimizi düşmanlarımızdan yardım ve silah almaya biz ittiysek, ona yaptırım uygulama hakkımız yoktur." O halde adaletin gereğini yerine getiriniz ve Türkiye'nin haklarını ödeyiniz. Eğer asıl hedefiniz Türkiye'yi savunmasız bırakmaksa, onun haklarını ödemeye yanaşmayacaksınız. Bu durumda onunla müttefik olmadığınızı, ona düşman olduğunuzu göstermiş olursunuz. Yani şu anda "biz Türkiye'nin özde değil, sözde müttefiğiyiz" diyorsunuz. Dolayısıyla biz de karşımızda müttefik bir ABD değil, düşman bir ABD görüyoruz. Siz de bu gördüğümüzü Suriye'de Kürt teröristleri silahlandırarak çok iyi tasdik ediyorsunuz. Bu teröristleri niçin silahlandırıyorsunuz? Bu terör ordusunu niçin kurdunuz? Kime karşı savaşacaklar? Suriye'yi bölmeye ne hakkınız var? Suriyeli Araplara ait yüzde 25'lik toprakları hangi hakla gasp ve işgal ediyorsunuz? O topraklardan çekilmeniz gerekmez mi? O halde niçin çekilmiyorsunuz? Diktatör Esad da sizin bu işgalinize ses çıkarmıyor, sizi oradan atmak için savaşa başvurmuyor. Siz de bunun karşılığında onun diktatörlüğüne dokunmama rüşveti mi veriyorsunuz? Ama bu rüşvet demokratlığa ihanettir! Suriye halklarına ihanettir! Bu ihanetinizi sonlandırmalısınız.

Obama döneminde adaletin ve demokratlığın gereği olarak Suriye diktatörü Esad'ı devirmeniz gerekirken onun diktatörlüğüne göz yumdunuz. Bu göz yummayla 500 binden fazla masum Suriyeli katledildi ve 10 milyon Suriyeli de yurtlarından edildi. Bu zulümlere hangi haklı gerekçeyle sessiz kaldınız? Bu sessiz kalışınız adalet olamaz! Ancak çıkarlarınızın gereği olabilir. Bu durumda siz çıkarlarınızı adaletin üzerine çıkarmış oluyorsunuz. İşte bu, çok büyük bir kötülüktür! Bu kötülüğü sonlandırmalısınız.

Mısır'da Mursi'yi devirerek demokrasiye darbe vurdurdunuz. 3 bin silahsız masum muhalif göstericinin katledilmesini seyrettiniz. Bu seyircilik elbette adalet olamaz! Çünkü çıkarlarınızın gereği buydu. Diktatör Sisi'ye destek vererek de hangi tarafta olduğunuzu bütün dünyaya gösterdiniz. Hâlâ diktatörlerin safında mı duracaksınız? Demokratlığınız nerede? Mısır hapishanelerinde haksız yere esir tutulan 100 bin masum demokrat muhalifleri ne zaman serbest bıraktıracaksınız?

Devletinizin işlediği suçlar bitmek tükenmek bilmiyor! Türkiye'de din kılıklı Fetullah Gülen çetesine bir darbe yaptırdınız ve 251 masum insanı katlettirdiniz. Bu darbe ve katliamın ve 2000 yaralının arkasında da siz varsınız. Çünkü suçlu darbecileri Türkiye'ye iade etmiyorsunuz. Onların tarafında durduğunuzu açıkça gösteriyorsunuz. O suçluları ne zaman iade edeceksiniz?

15 Temmuz darbesinden önce de Türkiyeli çoğunluğun seçtiği lideri devirebilmek için Türkiye'yi teröre boğdunuz. Yüzlerce masum insanı katlettirdiniz. Bunun hesabını ne zaman vereceksiniz? Demokrasiye niçin ihanet ediyorsunuz? Çıkarlarınızı niçin adaletin altına indirmiyorsunuz? Bu haydutluğu size kim öneriyor? Tanrı elçisi İsa size sevgi ve merhameti önermedi mi? O halde masum insanlara niçin sevgisiz ve merhametsizsiniz? O masumlar size ne yaptı?

3 Kasım seçimlerindeki Başkan adaylığı konuşmalarınızda Türkiyeli çoğunluğun seçtiği iktidarın devrilmesi için demokrasi muhaliflerine destek vadettiniz. Demokratların yanında durmanız gerekirken demokrasi muhaliflerinin yanında durmaktan utanmıyor musunuz? Siz nasıl demokratsınız? O demokrasi düşmanlarına verdiğiniz vaadi nasıl gerçekleştireceksiniz? Trump'ı devirirken kullandığınız seçim hilesiyle mi onlara destek olacaksınız? Gerçekten siz demokrat mısınız, yoksa demokrasi düşmanı mısınız? Bu düşmanlık size fayda vermez, imparatorluğunuzu daha fazla ayakta tutmaz ve tutmayacaktır! Ayakta kalmak istiyorsanız, demokratların yanında, diktatörlerin karşısında olmalısınız. Bunun için de Sisi ve Esad gitmeli! Hafter de gitmeli! Kaşıkçı'yı katlettirenler de gitmeli!

Şimdi bir de Obama öncesine gidelim. Taliban lideri 11 Eylül teröristinin hukuk yoluyla cezalandırılmasını teklif etmişken, siz bu teklifi reddettiniz ve bir terörist yüzünden Afganistan'ı ve Afganistanlı yüzbinlerce masum insanı mafvettiniz. ABD'nin adaleti nerede? Niçin hukuk yolunu terkedip orman kanunlarına başvuruyorsunuz? Hani "insan hakları"? Hani "hukukun üstünlüğü"? Öfkenize hakim olmanız gerek miyor mu? Irak'taki ve Afganistan'daki kötülüklerinizin hesabını ne zaman vereceksiniz?

İran'ın çok önemli bir generalini katlettiniz ve bu cinayete açıkça sahip çıktınız. Bu general size karşı bir suç işlemişse, onu neden mahkemeye çıkarmadınız? Niçin hukuk dışı yollarla öldürdünüz? Hukuksuz cezalandırma yaparak suç işlediniz! Bu suçunuzun karşılığı, İran'a önemli bir generalinizi kurban vermektir. Bu kurbanı vermek istemezseniz, onun kan bedelini ödemek zorundasınız. Öldürdüğünüz generalin kan bedeli ise: Bir general bir ordu kıymetindedir. İran'ın ordusunda 500 bin asker varsa ve bir askerin maddi değeri de 1 milyon dolar kabul edilirse: 500 000 çarpı 1000000= 500 milyar dolar eder. Öldürdüğünüz general için İran'a bu miktarı ödemelisiniz. Bu ödemeyi kabul etmezseniz, İran'ın ABD'ye savaş açma hakkı doğar. Bu hak sebebiyle de İran, ABD'nin Ortadoğu'daki bütün üslerine saldırabilir. Bu saldırıda İran haklı olacaktır.

Ayrıca korumacılığını yaptığınız İsrail de İranlı bir bilim adamını katletti. Bu katliam karşısında İran'ın İsrail'e savaş açma hakkı doğdu. Ancak İsrail katlettiği atom bilimcisinin kan bedelini ödemeyi kabul ederse, İran İsrail'e savaş açmaktan vazgeçer. İsrail'in atom bilimcisi için ödeyeceği tazminat: Bu bilim adamı bütün İranlılar sayısınca kıymetlidir. İran'ın nüfusu 83 milyon olduğuna göre ve bir İranlının maddi değeri de 1 milyon dolar kabul edilirse: 83 milyonla 1 milyonu çarparız. Sonuç 830 trilyon çıkar. İsrail bu tazminatı ödemek zorundadır. Ödemezse, İran İsrail'e saldırabilir. Bu hakka sahiptir. Bu hak gereği olarak İran, İsrail'in bütün topraklarına el koyabilir. Ama bu bile yetmez. Çünkü İsrail'in elindeki topraklar ve servet, 830 trilyon etmez. Bu durumda İran, ABD'nin topraklarına da el koyma hakkı kazanır. Çünkü ABD İsrail'in bütün kötülüklerine sahip çıkmakta ve arkasında durmaktadır.

İsrail'in korumacılığını yaptığınız için İsrail'in bütün kötülüklerinden sorumlusunuz. Bu sorumluluğu kabul etmek istemiyorsanız, İsrail üzerindeki korumacılığınızı kaldırmalısınız. Bunu kaldırmadığınız takdirde ve gerekli tazminatlar da ödenmezse, İran'ın ABD'ye de savaş açma hakkı doğar ve İran ABD'nin dünyadaki bütün üslerine saldırabilir. İran kendi haklarından feragat etmediği müddetçe ona borçlusunuz. Bir hukuk devletiyseniz, bu borçlar ödenmelidir. Eğer bu borcu ödemek isterseniz, en azından İran üzerindeki ekonomik ambargoyu kaldırabilirsiniz.

İsrail müslüman ülkelerin ilim adamlarını ve mühendislerini katletmektedir. Soruyoruz: İsrail bu hakkı nereden alıyor? Birleşmiş Milletler'den mi? Uluslararası Adalet Divanı'ndan mı? Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nden mi? Yoksa Avrupa İnsan Hakları örgütünden mi?

Devletiniz, geçen yıl Kongo ve Amazon ormanlarını yaktı. Niçin yaktı? Çin'i durdurabilmek için! Ama ABD, 50-60 bin noktada çıkardığı yangınlarla insanlığın akciğerlerini yakmış oldu. ABD insanlığın ciğerlerinin yüzde 30-40'ını yaktı.

(Kongo ve Amazon ormanlarını kimin yaktığını bildikleri halde ses çıkaramayan Kongo, Brezilya ve Avustralya hükümetleri ABD'den tazminat isteyebilir.)

(PKK ve IŞİD terör örgütlerini Türkiye'ye karşı kullanmakta olan ABD, Türkiye'ye ödeyeceği tazminatları iyi düşünsün!)

(ABD sorunlarını terörle değil, hukuksal yoldan çözmelidir. ABD haksız çıkarlarını terketmelidir. Haksız çıkarlarını terkederse, çatışmaya gerek kalmaz. ABD'nin şimdiye kadar elde ettiği çıkarların toplam tutarı, masum bir canın kan bedelini karşılamaya yetmez. Bunun hesaplamasını en alttaki notta göreceksiniz.)

ABD insanlığa bu kötülüğü neden yapıyor? ABD insanlığa yaptığı kötülüğün hesabını vermek zorundadır. ABD bunun hesabını vermezse anlamalıyız ki, o, çıkarları için bütün insanlığı yakmaya ve yok etmeye hazır bir pozisyondadır. Böyle kötülükçü ve elinde de binlerce nükleer silah bulunan bir devletin varlığı bütün insanlık için çok büyük bir tehlikedir. Bu tehlikenin ortadan kalkması gerekiyor. Bunun için de bütün devletlerin ve milletlerin ABD'ye karşı birleşmeleri gerekiyor. Bu birleşme olmazsa, artık ABD'nin egemenliğini yıkacak Tanrı'dan başka güç kalyor. ABD'nin egemenliğini de ancak Tanrı yıkabilir. ABD kötülüklerinden vazgeçmeyi kabul etmezse, Tanrı ABD'nin egemenliğini 5-10 yıl içinde yıkacaktır. Çünkü yüce Tanrı zalimlerin egemenliğini kabul etmez. Onlara egemenlik vermişse, onu onların elinden alır. Bundan sonra ABD'nin karşısında Tanrı vardır. Tanrı'ya karşı yeterli gücü olmayan ABD bundan sonra adımlarını çok dikkatli atmalıdır.

Sn. Biden ve Harris, anladınız mı?

Artık bundan sonra ya Tanrı'nın adaletine boyun eğersiniz, ya da haksız çıkarlarınızın peşinden koşup kötülükler işleyerek egemenliğinizle birlikte cehenneme yuvarlanırsınız. İstediğinizi seçiniz!

("Suçlarımızın delili hani nerede?" derseniz, biz de bunu Tanrı'dan rica ederiz. Herşeyi gören ve bilen yüce Tanrı da sizin bütün pisliklerinizi ortaya döker, perişan olursunuz! İşlediğiniz suçları sizin bilmeniz yetmez mi?)

Duamız: Yüce Tanrımız! ABD'li yöneticiler Sana taparsa ve adalete sarılırlarsa, onların iktidarını devam ettir. Eğer çıkarlarına taparlarsa ve adaleti ayak altına atarlarsa, onların egemenliğini yok et. Amin.

İmza: Mehdiyet Makamı.

 

Not 1: Biden hükümetine uyarı! Eğer Türkiye'deki demokrat iktidarı devirmek için demokrasi düşmanı muhalifleri desteklemeye kalkarsanız, bu durumda AK Parti iktidarına sizin iktidarınızı devirme hakkı kazandırmış olursunuz. Bu hakkın kullanılacağından emin olmalısınız. İktidarınızı seviyorsanız, Türkiye'nin iç işlerine karışmaktan uzak durmalısınız. Türkiye'deki iktidar, çoğunluğun oyunu alarak iş başına geldi. Çıkarlarınız için onu devirmeye hakkınız yoktur. Bu haksızlığı yaparsanız, demokrasi düşmanı olduğunuzu isbatlamış olursunuz. Demokrasi dostu ve demokrat olduğunuzu isbatlamak isterseniz, Suriye'de Esad'ı, Mısır'da Sisi'yi devirmelisiniz. Ama ne yazık ki çıkarlarınız ve İsrail'in emelleri sebebiyle gerekeni yapmayacaksınız. Bu durumda partinizin ismini değiştirip: "Çıkarlar Partisi" yapmalısınız. "Biz demokratız" dememelisiniz. Sizin demokratlığınız bir yalandan ibarettir. Eğer böyle değilse, bunu isbatlayınız!

Not 2: Türkiye'nin dikkatine! Amerikalı demokratlar ve hükümetleri, İsrail'in emellerini gerçekleştirebilmek için Ortadoğu'da demokratları devirmeyi ve diktatörleri ayakta tutmayı gerekli görüyorlar. Bunun için Türkiye'de de aynı misyonu uygulamak isteyeceklerdir. Bu uygulama için de demokratları devirebilmek için seçim hilesine başvuracaklar, anarşi çıkaracaklar veya ekonomik darbe vuracaklardır. Obama döneminde de bu misyonlarını darbe ve terörle yerine getirmeye çalıştılar. Ama bu çalışmalarıyla Amerikalı demokratlar, demokrasi düşmanı olduklarını apaçık gösteriyorlar. Suriye'de Esad'ı ayakta tutmaları, Mısır'da demokrat Mursi'yi devirmeleri ve diktatör Sisi'yi iktidara getirmeleri ve Türkiye'de demokratlara karşı 15 Temmuz darbesini yaptırmaları da bunu isbatlıyor. Ama böylece Türkiye'ye de onların misyonuna darbe vurma hakkı kazandırıyorlar. Yeri geldiğinde Türkiye bu hakkı kullanmak zorundadır.

Not 3: 250 milyon seçmeni bulunan ABD'de Trump'ın düşmanı olan Çin'in, oy kullanmayan 100 milyon seçmen üzerinden 5-10 milyon sahte oy üretmesi imkansız değildir. Oy kullanmayan seçmenlerin kimlik bilgileri demokratlar tarafından Çin'e verilerek bu sahtekarlık gerçekleştirilmiş ve Trump mağlup edilmiştir. Aynı sahtekarlığı Biden hükümeti Türkiye'de de uygulamak isteyecektir. Bunun için de demokrasi düşmanı Türkiyeli muhaliflere söz vermiştir.

Not 4: ABD'nin yeni Başkanına soruyoruz: Nato üyesi Yunanistan da Rusya'dan S-300 aldı. Ona niçin yaptırım uygulamıyorsunuz? Yoksa Türkiye ile Yunanistan Nato hukuku önünde eşit değil mi? Bu eşitliği bozmak adaletsizlik olmuyor mu? Bu adaletsizliği niçin yapıyorsunuz? Bunu düzeltmeniz gerekmez mi? Niçin düzeltmiyorsunuz? Ne zaman düzelteceksiniz? Eğer düzeltmezseniz, 2030'lu yıllarda gökten yeryüzüne indirilecek olan Meryem oğlu İsa sizin yakanıza yapışacak ve sizden adaletsizliklerinizin hesabını soracaktır. Ona ne cevap vereceksiniz?

Not 5: Çin komünizmi terketmedi, ama Rusya komünizmi terketti. Onu "düşman" katagorisinden çıkarmanız gerekmez mi? Rusya eğer "Amerika'yı yok edeceğiz" gibi bir tehditte bulunmuyorsa, sizin ve müttefiklerinizin topraklarını ele geçirmek gibi bir hedefi de yoksa, onu düşman katagorisinden çıkarabilirsiniz. ABD artık kendine gelmeli ve siyasetini yenilemelidir.

(Kapitalist dünya, zenginlere, fakirlere aktarılması gereken servet vergisini getirmediği müddetçe onun Çin'in komünizmini kınama hakkı yoktur. Kovid 19 karşısında devletin parasal gücü daha ne kadar dayanabilir? Bilhassa 30'ar trilyon avro/dolar borcu olan AB ve ABD? Daha önemlisi fakirler yoksulluğa ne kadar sabredebilir? Zenginler "servet vergisi" ödemeyi kabul etmelidir. Yoksa komünizm gelir, onların bütün servetine el koyar. Fakirlerin ayaklanması da çok kötü olur.)

Not 6: Birleşmiş Milletler, "Uluslararası Devletler Mahkemesi" kurmalı. Bu mahkemede haksızlığa uğrayan devletler hakkını alabilmeli, suçlu olanlar cezalandırılmalı, hukuksuz işler son bulmalıdır. Devletlerin hukuksuz işleri insanlığa zarar vermektedir.

ABD başta olmak üzere bazı devletler çıkarlarını koruyabilmek için terör silahına başvurup masum insanları katlediyor, ulusların ormanlarını yakıyorlar. Bu yakma ve katliamlar büyük suçtur. Bu suç kesinlikle terkedilmeli, hakkı olan devletler, haklarını Uluslararası Devletler Mahkemesi'nde aramalıdır. Dünyaya "adalet" hükmetmelidir, "çıkarlar" değil.

İsa'nın, Musa'nın ve Muhammed'in Tanrısı adına ABD'yi uyarıyoruz: Terör silahını toprağa göm ve onu oradan bir daha çıkarma. Eğer çıkarırsan, egemenliğini yıkmak hakkımız olacaktır.

Avrupa ülkelerini de uyarıyoruz! Bazı Avrupa ülkeleri, Türkiye'de masumları katleden, ormanları yakan PKK terör örgütüne destek vermektedir. Masumları katletmek, ormanları yakmak insanlığa düşmanlıktır. Bu düşmanlığa destek olan Avrupa ülkeleri, insanlığa düşmanlık etmeye son vermelidir.

Fransa'yı da uyarıyoruz: Afrika ülkelerindeki sömürülerine son ver. Son vermezsen, Tanrı Fransa'yı yıkacaktır.

İsrail'i de uyarıyoruz: Filistinlilerin haklarını iade et. Etmezsen, yüce Tanrı devletinizi elinizden alacaktır. Çok yakın bir zamanda!

Not 7: ABD yönetiminin dikkatine! Önümüzdeki nisan ayında Türkiye'nin geçmişini "sözde Ermeni soykırımı"yla suçlarken, atalarınızın soyunu kırdığı 70 milyon kızılderilinin cesedleri üzerinde yaşadığınızı unutmayınız ve Amerikalilara şunları söyleyiniz: "Çok değerli Amerikalılar! Eğer atalarımız kızılderililerin soyunu kırmasaydı Amerika bizim olmayacaktı, biz de olmayacaktık. Şimdi biz atalarımızın katliamları sayesinde Amerika toprakları üzerinde yaşıyoruz. Bu sebeple atalarımıza teşekkür mü etsek, yoksa onlara lanet mi okusak bilemiyorum. Ama ellerinden alınan toprakları üzerinde yaşadığımız kızılderililerin ruhları rahmet okunma hakediyor. Biz de onlara rahmet okuyalım." Hem Ermenilerin katliamlarını da zikrediniz ki, sizin adaletli olduğunuzu görelim. Adaletiniz yoksa, devletinize "devlet" demeyiz. Sözlerinizin de bir kıymeti olmaz. Ülkenizdeki Ermenilerin gönlünü hoş etmek için laf etmek ve onları avutmak yerine onlara adaletli olmayı tavsiye edin ve "atalarınızın katlettiği 510 bin Osmanlı Kürdünü unutmayın. O katliamcı terörist atalarınızın arkasında da Rusya ve İngiltere vardı; Avrupalıların da saldırı ve işgalcilikleri vardı. Kızılderililerin bir ülke ve devletleri yok. Çünkü soyları kırılanların ülke ve devleti olmaz. Ama sizin bir ülke ve devletiniz var. Eğer siyasetimizi beğenmiyorsanız, Ermenistan'a dönebilirsiniz" deyin. Gerçekleri söyleyin.

Not 8: Cinayetle ilgili tazminat davalarında bir insanın maddi değerini bulmak istersek, hesap şöyledir: Ortalama bir işçinin yılda 30 bin dolar kazandığını farzedelim. Bir kimse 20 yaşından 60 yaşına kadar 40 yıl çalışmış olursa, 30 000'le 40 seneyi çarptığımızda= 1 milyon 200 bin çıkar.

Yani bir insanın maddi değeri ortalama olarak 1 milyon dolar kadardır. (Çalışamayan aciz güçsüz insanların da maddi değeri ortalama bir işçinin kazancı üzerinden yapılır.)

Eğer bir insanın manevi değerini bulmak istersek, hesap şöyle yapılacaktır: Suçsuz bir insanın manevi değeri dünyadaki bütün insanların sayısı kadardır. Dünyada 8 milyar insan yaşadığını kabul edersek, bir insanın manevi değeri 8 milyar insan olur. Bir insanın maddi değeri 1 milyon dolar kabul edildiğinde ve bu rakamı 8 milyarla çarptığımızda sonuc= 8 trilyar dolar çıkar. Dünyadaki bütün zenginler biraraya gelseler bu parayı bulamazlar. Çünkü dünyadaki servet ancak 241 trilyon dolardır. Haksızlıkla insan öldürenler iyi düşünsün! Ve bütün zenginler bir insanın hakiki fiyatı karşısında ne kadar fakir olduklarını görsünler!

Bir insanın Tanrı katındaki maddi değeri, bir evren kadardır. Çünkü insan evrenin özetidir. Manevi değeri ise belki sonsuzdur. Çünkü insan yüce Tanrı'nın en mükemmel eseridir. Bu eseri haksızlıkla tahrip edenler ebediyen cehenneme atılacaktır. Çıkarları için terör silahını kullanan ABD bu sözleri iyi duymalı ve Tanrı'ya vereceği hesabı bilmelidir.

Not 9: Bu bildiri ve mektup uluslararası diplomatik platformda paylaşılmıştır.

Özel not: Bu mektup ingilizceye çevrilip ABD'nin aydınlarına ve siyasetçilerine iletilmelidir.

İmza: Mehdiyet Makamı.

 

Tanrı tektir. İsa, Musa ve Muhammed tekTanrı'nın elçisidir.

 

Zaman: Yeni Ç'ın yirmibiri, Ocak sonu.

Mekan: Avrupa.

Makam: Hakka davet ve uyarı.

Boyut: Muranizm.

 

Yayınlayan: Avrupa Muranistleri.

                        *   *   *

 


Keine Kommentare: