Montag, 6. Dezember 2021

İLYAS SALMAN CENNETİ KAYBETTİ CEHENNEMİ KAZANDI!

İLYAS SALMAN CENNETİ KAYBETTİ CEHENNEMİ KAZANDI!

 

inananlara cennet, inançsızlara cehennem karşılığını verecek olan ALLAHın adıyla 

 

İnançsızlığını daha önce açıklamış bulunan İlyas Salman, vasiyetini şu sözlerle duyurmuş:

"Başıma ne alevi dedesi, ne Sünni hocası, ne haham ne de papaz gelecek. Gelmesin. Arkadaşlarım ve yoldaşlarım toplanacaklar ve beni türkülerle, şarkılarla uğurlayacaklar. Beni yıkamayacaklar, dünyadaki kirimle gideceğim. Hangi elbiseyle öldüysem, o elbiseyle gömüleceğim’’

Geçmişte de ateist olduğunu bildiren İlyas Salman, "Cennete ve cehenneme inanmıyorum. Ben ateistin tekiyim. Kendi yarattığım şeye tapacak kadar aptal değilim" diyordu.

İnsanın kendi yaptığı bir şeye tapması elbette aptallıktır. Ama insan başkası tarafından yapılmış bir varlıksa ve onu yapan Yapıcı da ondan bilinmek, tanınmak ve tapılmak istiyorsa ne olacak? İnsan bu gerçeği red mi etmelidir?

Diyelim ki insan bir robot yaptı. Ona akıl verdi ve istediğini yapmakta özgür bıraktı. Ama yaratıcılık ve yaşatıcılık hakkı olarak da ona bir mesaj gönderip: "Senin yaratıcın ve yaşatıcın benim. Bana inanmak ve hergün tapınmak zorundasın. Eğer isteğimi yerine getirmezsen altmış yetmiş yıllık dünya hayatından sonra seni öldürüp ruhun olan proğramını sökeceğim. Bir müddet sonra da başka bir gezegende seni tekrar bedenlendirip proğramını takacağım. Sen canlanınca da ceza olarak seni hurda fırınına atıp eriteceğim. Bu eritme ise büyük yıkılışa kadar sürecek. Eğer isteğimi yerine getirirsen krallar gibi yaşayabileceğin uzun bir hayat vereceğim."

Şimdi bu teklif ve vaad karşısında insan yaratması robot hangi şıkkı seçerse akıllılık veya aptallık etmiş olur? Yaratıcısı olan insana kulluk etmeyi kabul ettiğinde akıllılık, reddettiğinde ise aptallık etmiş olmaz mı?

Aynen bu örnek gibi bir Tanrı tarafından yaratılan insan da Yaratıcı'sını tanıyıp O'na kul olmayı kabul ederse akıllılık, reddederse aptallık etmiş olacaktır.

O halde yaratılmış ve yaşatılmakta olan insanın da akıllılığı seçmesi gerekmez mi? Elbette gerekir!

Peki, evrenin ve içindekilerinin sahibi olan Tanrı'yı inkâr edenler neyi kazanmaktadırlar? Onların kazandıkları, hayvanca bir özgürlük ve sonra da yok oluş değil mi? Bu mudur akıllılık?

Ey inkârcı insan! Yaratıcı'nı neden inkâr ediyorsun? Seni sen mi yarattın, yoksa yıldızlar topluluğu olan galaksiler ve galaksiler topluluğu olan evren mi yarattı? Yaratılmışlar hiç yaratıcı olabilir mi? Seni sen yaratamadığına göre, bir yıldız kendi kendini yaratabilir mi? Cevabın "hayır" olacağına göre, herşeyi bilen, gören; herşeye gücü yeten, ebedi hayatlı bir Tanrı'nın varlığı gerekli olmaz mı? Gerekli olduğuna göre O'na neden inanmıyorsun? Yokluğuna nasıl hükmediyorsun? Bu hükmün yanlış değil mi?

Çünkü ortada koskoca bir evren var. Bu evrenin işletilmesi ve yönetilmesiyle yeryüzünde canlılar için hayat üretilmekte. Bu üretim sayesinde senin varlığın devam etmekte. Bu Üretici kim? Evreni işleten ve yöneten kim? Sormayacak mısın? Sorduğun zaman da "kendi kendine oluyor" mu diyeceksin? Bunu dediğin zaman delilin ne olacaktır? Delilin olmadığına ve olamayacağına göre, Kur'anda: "Evrenin ve içindekilerinin tek sahibi benim" diyen "Allah" isimli Tanrı'yı dinlemen gerekmez mi?

Eğer "aptal" olmak istemezsen, "akıllı" olmayı seçersen, bu Tanrı'yı dinlemelisin. Çünkü Tanrı'yı dinleyip başka bir âlemde ebedî bir hayat kazanmak, Tanrı'yı yok sayıp ölümle yok olup gitmekten iyidir. Yok oluşu seçenlerin ise yok olup gideceklerine dair bir garantileri yoktur. Çünkü doğmaya karşı koyamamış insanların tekrar diriltilmeye de karşı koyma güçleri yoktur.

Ölümü öldüremeyen insan ebediyeti aramalıdır. Ebediyet kazandıran Kur'an'a inanmalıdır. Kur'an'dan daha üstün bir kitap getirip ortaya koyamayanlar Tanrı'yı inkârdan vazgeçmelidir.

Dünyada her ülke ve her ev sahiplidir. Evrenin de bir sahibi vardır. Evrenin sahibi Allah'tır. Bu sahipliğini de Kur'anla bildirmiştir. Şimdiye kadar da ikinci bir Sahip ortaya çıkmamıştır.

Ey Yaratan'ı inkâr eden insan! Sen kendi kendini yaratmış olmadığından anlaşılıyor ki, seni bir Yaratan var. O Yaratıcı da Kur'an'da "seni Ben yarattım, Ben yaşatmaktayım" diyor. Madde ve enerji ve evren sana bir mesaj göndermediğine göre, Kur'an'daki mesajı kabul etmen gerekmiyor mu? Bunu kabul etmezsen yok oluştan başka ne kazanacaksın? Tabii bu ölümle yok olup gitmek düşüncesi senin inkârcılıktan kaynaklanan zannındır. Bu zannının gerçekle bir ilgisi yoktur. Gerçek ise, senin ve evrenin bir Sahibi olduğudur. Bu Sahip ise seni ölümünden ve kıyametten sonra tekrar diriltip yeni bir hayata kavuşturacaktır. Bu hayat ise dünyadaki kazancına göre ya cennet, ya da cehennem olacaktır. Dünyaya gelmeye karşı koyamamış olan sen, tekrar diriltilmeye de karşı koyamayacaksın. Ölümü öldürmen mümkün olmadığından da tekrar diriltilmekten ve hesap vermekten kaçman mümkün olmayacaktır.

Şimdi tekrar düşün! Yaratıcı'yı inkâr etmek mi kazançlıdır, yoksa O'nu kabul etmek mi kazançlı olur? Ölümden sonra tekrar diriltilip mutlulukla dolu ebedi bir hayata kavuşmak, ölümle yok olup gitmekten iyi değil midir?

Şimdi kararını ver: Akıllılığı mı, yoksa aptallılığı mı seçeceksin? Aptallığı seçmek akıllılık olmayacağına göre, Yaratıcı'nın varlığını kabullenip O'na teslim olman gerekmez mi?

Buna cevap verirken; "inkâr et" diyen nefis ve şeytanını değil, mutlulukla dolu ebedî bir hayat isteyen kalbini dinle. Çünkü sen, akıldan ibaret bir varlık değilsin. Kalbinin hakkını da vermelisin. Kalbinin hakkını verirsen, "adaletli" bir insan olursun. Eğer adaletsizlik edersen, zâlim olursun. Zâlimlerin de hak ettiği yer cehennemdir. İşte senin dünyadaki en önemli görevin cehenneme düşmemektir.

O halde gerçek bir insan olmak istersen görevini bil ve iyi yap. Bunun dışında hakiki bir insan olman mümkün değildir. Hakiki insan oluşu kendilerine görev yapmayanlar; bitki, hayvan veya şeytan oluştan başka birşey kazanmazlar. Şeytan oluşu seçenlerin hakkı, cehenneme atılmaktır. Sen ise akıllılık ve kalplilik edip cennete dâvet edilmeyi seçmelisin.  Gerçek kazanç ve başarı budur!

Duamız şu olmalıdır: Ey bizi yoktan yaratan eşsiz Yaratıcı! Bizi doğru yola ilet. Kendilerine bilgi ve ışık verdiğin, mesaj gönderdiğin Peygamberlerin yoluna. Sapıklığı ve isyankârlığı seçmişlerin yoluna değil. Duamızı kabul buyur. 

İmza: Mehdiyet ve Hilafet Makamı.

 

Not 1: İlyas Salman inanç konusundaki kararını değiştirmezse, cenneti kaybetmiş, cehennemi kazanmış olur.

Not 2: Kendi kendine oluş ve işleyiş yoktur. Bunu bir örnekle gösterebiliriz: Fabrikadaki bir makinanın kendi kendine çalıştığı görülür. Gerçekte ise o makina elektriğe bağlıdır. Elektriğin düğmesini ise bir usta açmıştır. Usta ise patronun emrindedir. Patronun emri ve isteği olmadan o makina çalışamaz. Ayrıca o makina kendi kendine oluşmamış, onu bir makinist yapmıştır.

Dünya ve evren de o makina hükmündedir. Makina nasıl patronun emri ve isteği olmadan çalışamazsa, herşeyin sahibi olan Tanrı'nın emri ve isteği olmadan da Dünya ve evren kendi kendine varolamaz ve işleyemez.

Eğer denirse: "İnsanlık âleminde geçerli olan bu hüküm Dünya ve evrene uygulanamaz."

Niçin uygulanamasın? Evren oluşurken veya oluşturulurken bu işe hiçbir insan şahit olmadığından eğer evrenin kendi kendine oluştuğu iddia edilebilecekse, onun bir Tanrı tarafından oluşturulduğu da iddia edilebilir. İnançlılar ise gökten gelen mesaja dayanarak, Kur'an'ı delil yaparak evrenin tek bir Tanrı tarafından oluşturulduğuna inanır. Ama inançsız ve inkârcıların evrenin kendi kendine oluştuğuna dair bir delil ve dayanakları yoktur. Çünkü kendi kendine oluşum imkânsızdır. Bilgi, emir ve istek olmadan hiçbir şey var olamaz. Evreni yaratacak ve yönetecek bir Tanrı'nın ise; herşeyi görmek, bilmek ve duymaktan başka; herşeye gücü yeter biri ve ölümsüz olması da gerekir. Yaratılmışlardan hiç biri bu vasfa sahip olmadığından ve olamayacağından Allah'tan başka ilah yoktur.  

Bu gerçekten de anlamalıyız ki; bir put, bir inek, bir yıldız, bir ay, bir güneş ve bir anadan doğmuş İsa Tanrı olamaz. Bunlar ancak "Tanrı yaratıkları" olabilir.

Not 3: Kur'an'da kusur arayanlar ve buldugunu zannedenler, Kur'an'dan üstün bir kitap getirip ortaya koysunlar ki, biz de Kur'an'ın gerçekten kusurlu olduğunu -ama böyle birşey asla olmayacak- görüp, o kitaba uyalım. Aksi halde Kur'an "en üstün kitap" olarak ortada olacak ve ona uyulacaktır.

Not 4: Ey İnsanlar! Kendi yarattığınız bir Dünya ve evrende değil, Başkası'nın yarattığı bir Dünya ve evrende yaşamaktasınız. Başkası'na ait bir mülkte bulunmak da size, "evren Sahibi'nin kim olduğu"nu bilme ve tanıma külfeti getirmektedir. Dolayısıyla evren Sahibi'ni tanımak zorundasınız. Evren Sahibi'ni tanıtan en mükemmel Kitap da Kur'an'dır. Kur'an'dan üstün bir kitap getirip ortaya koyamayanlar Kur'an'a uymak zorundadır. Bu zorunluğu yerine getirmeyenlerden hesap sorulacaktır. Bu hesabı sormak da evren Sahibi'nin hakkıdır.

Hakkıdır, çünkü sizlere hergün 24 saatlik bir hayat vermektedir. Bu hayat da Dünya ve evrenin işletilmesiyle üretilmektedir. Yani 24 saatlik bir hayat için koskoca bir evren işletilmekte, evren kadar çok büyük bir masraf yapılmaktadır. Sizin için yapılan bu hadsiz masraf da bir teşekkürü gerektiriyor. Bu teşekkürü yapmak zorundasınız ve yapmalısınız. Çünkü medenî olmanın gereği, yapılan bir yardım ve iyiliğe teşekkür etmektir. Hergün size yapılmakta olan 24 saatlik hayat yardım ve iyiliği teşekkürsüz kalabilir mi? O halde gereken teşekkürü yapınız ve bunu ibadetinizle gösteriniz ki, hayatı Veren de sizden memnun kalsın ve hayatınızı devam ettirsin. Bir ötedünyada da sizi ödüllendirsin. Bu ödüllendirme için de bu evrenin yıkılması ve başka bir ebedî evrenin yaratılması şart olmuştur. Bunun için de kıyamet kaçınılmazdır. Kıyamet de 102 yıl sonra başlayacaktır. Bu süre içinde teşekkürlü medenî bir insan olmanın yolunu arayıp bulmak ve o yolda yürümek sizin çıkarınızadır. Aksi halde çok büyük bir menfaati kaçırmış olacak ve mülk Sahibi'ne hesap vermek zorunda kalacak ve cezalandırılacaksınız. Ölümü öldüremediğiniz ve tekrar diriltilişi engelleyemediğiniz için de bu cezadan kaçmanız mümkün olmayacaktır.

Şimdi zaman, ebedî bir hayatı kazanma zamanıdır. Bu fırsatı kaçırmamalısınız.

Not 5: Ey İnsanlar! Uzayda, reenkernasyonda ve Yahovaist dünya cennetinde ebediyet aramayınız. Onlarda aranılan ve sunulan ebediyet, sahte ebediyettir. Çünkü kıyamet kopunca bütün insanlar ölecek ve bütün yıldızlar sönecektir. Bu sebeple gerçek ebediyet ancak Kur'anda gösterilendir.

İmza: Mehdiyet ve Hilafet Makamı.

 

Allah'tan başka ilah yoktur. Mehdi ve Mesih Allah'ın kulu ve elçisidir.

 

Zaman: Yeni Çağ'ın yirmibiri, Aralık başı.

Mekan: Avrupa.

Makam: Hakka dâvet ve uyarı.

Boyut: Muranizm.

 

Yayınlayan: Avrupa Muranistleri.

                        *   *   *