Freitag, 25. Mai 2018

DİNİNİ YENİLEMEK İSTEYEN MÜSLÜMANLARA VATİKAN'A VE YAHUDİLERE DUYURU!



                DİNİNİ YENİLEMEK İSTEYEN
MÜSLÜMANLARA VATİKAN'A VE YAHUDİLERE
                                  DUYURU!

elçiler göndererek dinini yenileyen ALLAHın adıyla


Evrenin ve içindekilerinin tek sahibi Allah tarafından
gönderilen her Peygamber ve ona verilen Kitap, Al-
lah'ın kendi dinini yenilemesidir. Buna göre; Mer-
yem oğlu İsa'nın gönderilmesi, Musa dininin yeni-
lenmesidir. Muhammed Hazretleri'nin gönderilmesi
de, İsa dininin yenilenmesidir. Dolayısıyla Hıristi-
yanlar ve Yahudiler dinlerinin yenilenmisini ancak
Kur'anda ve Hazret-i Muhammed'in hayatında göre-
bilirler.

Merhameti sonsuz Allah, insanlık tarihi boyunca in-
sanlığa 124 bin kadar elçi ve peygamber gönder-
miş. Yani Allah, bu gönderimle dinini 124 bin defa
yenilemiş bulunuyor. Ve aynı zamanda onların bu-
lundukları şartları da nazara alarak kitaplarıyla bütün
insanlara sesini duyuruyor. Dolayısıyla Kur'anı din-
lemiyen Yahudi ve Hıristiyanlar, yenileşmiş bir Tev-
rat ve İncil'den mahrum kalırlar.

Şimdi Tevrat'ın üzerinden 4000, İncil'in üzerinden
2000 ve Kur'an'ın üzerinden de 1450-1500 yıl ka-
dar bir zaman geçmiş. Ondörtbuçuk asırlık zaman
içerisinde İslâmiyet, "İmam" denilen din başkanla-
rıyla ve onlara Allah tarafından verilen bilgiyle 12
veya 13 defa yenilenmiş. 21. Yüzyıl'da da Allah,
Mehdi'sini göndererek son defa dinini yenilemekte-
dir. "Son defa" diyoruz, çünkü kıyamet çok yaklaş-
mış olduğu için Mehdi'den başka yenileyici gelme-
yecektir. 2023 ila 2033 yılları arasında yeryüzüne
yeniden gönderilecek olan İsa Mesih ise, Mehdi'nin
yaptığı yenileşmeye uyarak ve Kur'ana tabi olarak
görevini sürdürecektir. 2121 ila 2126 yılları arasın-
da da kıyamet kopacaktır. Bundan da anlaşılır ki,
Mehdi, "son yenileyici"dir ve Mesih de "son uyarıcı"
olacaktır; kıyametin çok yaklaşmış olduğunu haber
verecektir.

Mehdi'nin yapmakta olduğu yenilemede Allah'ın di-
ni değişmiyor. Fakat Allah'ın geçmişte verdiği bazı
"yasal hükümler" değişebilir. Bu değişim de, şartla-
rın değişmesinden meydana gelmektedir. Çünkü
şartlar hükümleri değiştirmektedir. Şartlar değiştiği
halde hükümler değiştirilmezse, adâletsizlik mey-
dana gelir. Adâletsizlik de hakkı ve hukuku ortadan
kaldırır. Bu da sosyal yaşamı felâkete sürükler. Al-
lah da kullarının felâketini istemez. Bunun için de
Allah, Mehdi'sini göndererek insanların hayatını ko-
laylaştırıyor. Onları eskilerin şartlarına uygun hü-
kümlere mahkûm ederek sıkıntıda bırakmak iste-
miyor. Hak olan da budur. Allah da haksızlık etmek-
ten beridir.

O halde yenileşmiş İslâmiyet'ten nasıl faydalanaca-
ğız?

Yenileşmiş İslâmiyet'ten faydalanmak için bakaca-
ğız: Eğer bugünkü şartlarda geçmişteki hükümleri
uyguladığımızda adâletsizlik meydana geliyorsa, o
hükümleri adâletli hale getireceğiz. Meselâ yeni hü-
kümlere göre her hırsızın eli kesilmez. Elinin kesi-
lebilmesi için aynı suçu iki kereden fazla işlemesi
gerekir. Eli kesilecek olan için de iki seçenek var-
dır: Ya eli kesilir, ya da uzunca müddet hapse atılır.
Hırsız bu iki tekliften birini seçmekte özgürdür.

Yenileşmiş İslâmiyette hırsızlar, çaldıkları değere
göre cezâlandırılır. Şayet bir hırsızın çaldığı değer
bir milyon lirayı aşarsa ve hırsız çaldığı bu değeri
geri vermezse, bu takdirde onun idam edilmesi ge-
rekebilir. Bu idamdan da ancak mal sahibinin affet-
mesiyle kurtulabilir. Hırsızlık meselesi basit bir suç
değildir. Çünkü bir hırsız, onlarca insanın ömrünü
yutacak kadar büyük hırsızlıklar yapabilir. Bildiğiniz
gibi, internet de bunu kolaylaştırmıştır. Eski zaman-
da ise böyle birşey yoktu. Bu durumda el kesmek
yeterli olabilir mi? Asla olamaz! Dolayısıyla bir hır-
sızın cezâlandırılmasında çok ince hesapların ya-
pılması gerekiyor. Suçlulara verilecek cezâların
ölçüsü Allah'ın Mehdisi'ndedir.

Yeni hükümlere göre her katil idam edilmez. Haksız
yere adam öldüren bir kimsenin idam edilebilmesi
için onun yüzde yüz suçlu olması gerekir. Suçu bu
oranın altına düşüyorsa, o kimse hapis cezâsına
çarptırılır. Eğer suç oranı yüzde yüzse, idam edilir.
Adam öldürmede yüzde yüz haksız olan bir kimse-
nin yaşamaya hakkı yoktur. Çünkü adâlet bunu ge-
rektiriyor. Yüzde yüz suçlu olan bir katili idam etme-
mek, adâletsizliktir. İnsanların keyfine göre adâlet
olmaz. O halde gereken yapılır. Gerekeni yapma-
da cinayet suçu işlemiş ve hapis cezâsına çarptı-
rılmış olan suçlular, maktülün ortalama ömür üzerin-
den kaç yılk ömrünü yok ettiyse, o kadar yıl cezâ
alacaklardır. Eğer katilin ömrü verilecek cezâyı kar-
şılamıyorsa, katil idam edilecektir.

Yenileşmiş İslâmiyet'te Kur'andan hiçbir âyet çıka-
rılmaz. Dolayısıyla savaşla ilgili âyetler de çıkarıl-
mayacaktır. "Teröristler bu savaş âyetlerinden fay-
dalanıyor veya yanlış anlıyor" diye, Kur'anda deği-
şiklik yapılamaz. Siz Avrupalılar, bir polis cinayet iş-
lediğinde polis teşkilâtını kapatır mısınız veya ya-
saları değiştirir misiniz? O polisi cezâlandırırsınız
olur biter, değil mi? Veya ırkçı bir hıristiyan yüzde
yüz haksızlıkla 77 kişiyi katledince İncil'i değiştir-
meye veya onu yok etmeye kalkıyor musunuz? Siz
o kişiye "terörist" bile demiyorsunuz! Bunun gibi,
teröristler yüzünden de Allah'ın son kitabı değiştiril-
mez. Ancak o âyetlerde bir haksızlık ve adâletsizlik
varsa, o zaman o âyetlere uyulmaz. Fakat Allah'ın
indirdiği savaş âyetlerinde bir haksızlık ve adâlet-
sizlik bulmak mümkün değildir. O âyetler, hakka ve
adâlete gayet uygundur. Avrupa İnsan Hakları Mah-
kemesi de o âyetleri dikkatlice ve tarafsızca incele-
yecek olursa, bu gerçeği görecektir. Dolayısıyla o
âyetler Kur'andan çıkarılamaz ve çıkarılmayacaktır.

Hıristiyanlar ve Yahudiler eğer dinlerinde yenileşme
isterlerse, bu yenileşmeyi, Kur'ana ve Allah'ın Meh-
disi'ne uyarak yapabilirler. Yenileşme isteyen Müs-
lümanlar da, Allah'ın Mehdisi'ne uymak zorundadır.

İmza: Mehdiyet Makamı.


Not 1: "Kâfirlerin öldürülmesi"yle ilgili Kur'an âyetle-
ri de çıkarılmayacak ve değiştirilmeyecektir. Çünkü
Kur'an, durup dururken kâfirlerin öldürülmesini em-
retmiyor. Çünkü Kur'anda haksız saldırı yasaktır.
Bu yasağa göre ateist ve kâfirlerin öldürülebilmesi
için; onların saldırıya geçmesi, Kur'anlılara zulmet-
mesi, bir anlasmayı bozmaları veya savaş ilân et-
meleri gerekir. Bu gerekler olmadığı müddetçe kâ-
firler öldürülmez. Fertlerin kendi başlarına savaş
açmaları da yasaktır. Savaş kararını ancak devlet
verir. Devletin izni olmadan savaş açan ve öldürme-
de bulunanlar terörist olur. Dolayısıyla devlet izni
olmadan hareket eden El-Kaide ve IŞİD militanları
da teröristtir. Onların kendi başlarına masumları
katletmeleri bir cinayettir. Onların kendilerini Kur'
ana dayandırmaları da bir sapıklıktır.

Not 2: Kur'an hakkında konuşmak ve ondan bazı â-
yetlerin çıkarılmasını isteyenler, önce Kur'an üze-
rinde en az üç yıl çalışmaları gerekir. Çünkü bir
mesleği öğerenebilmek için üç yıl kadar çalışmak
gerekiyor. Bu çalışmayı yapmayanların Kur'ana dil
uzatmaya, âyetlerinin değiştirilmesi veya çıkarılma-
sı için talepte bulunmaya hakkı yoktur. Bu konuda
gerekli çalışmayı yapmış olanlar da, Mehdi'nin yap-
tığı hak ve adâlete dayalı yenileşmeyi yeterli bula-
caklardır.

Not 3: İslâmî Yenileşme'de, kesinleşmiş bilimden
faydalanılacaktır. Çünkü en mükemmel yaratacı
Allah, bu evreni ve içindekileri çok ince bir ilimle
ve çok derin hesaplarla yaratmıştır. Yani evrenin
ve içindekilerinin yapılış ve işleyişi ilme, bilgiye da-
yanmaktadır. Bu dayanmanın bir de yapılış ve işle-
yiş yasaları vardır. Bu yasaları bulup çıkaranlar da
bilginler olduğundan, onların ortaya çıkardığı kesin-
leşmiş bilim red ve inkâr edilemez. Red ve inkâra
kalkanlar, Allah'ın yaratışına ve yaratılışa isyan et-
miş olurlar. Bu isyan kabul edilemez. Dolayısıyla
kesinleşmiş bilim ve bu bilimin elçileri olan bilginle-
rin verileri, Kur'anın ve İslâmî Yenileşme'nin kabu-
lüdür. Bundan sonra din adamları da bu kabule gö-
re hareket etmek zorundadırlar.

Çünkü yenileşmiş İslâmiyette İslâm'ın birinci şartı,
"haklı olmak"tır. Haklı olmak ise; Yaratan'ın, yaratılı-
şın ve yaratılmışların yasasına itaat etmektir. Yara-
tılmışlardan olan insanların yasaları da, Yaratan'ın
ve yaratılışın yasasıyla uyumlu olmak zorundadır.
Yoksa o yasa, tam adâleti sağlayamaz. Dolayısıyla
Yahudiler, Hıristiyanlar ve Müslümanlar da yaratılı-
şın yasasını ve bu yasanın kesinleşmiş bilimini red
ve inkâr edemezler. Bu red ve inkâr, çok büyük bir
haksızlıktır. Bundan sonra Kur'anlılar, İncilliler ve
Tevratlılar bu haksızlığa düşmeyeceklerdir ve düş-
memelidirler.

Şu da unutulmamalıdır: Yaratılışa isyan edenler ve
onun yasasını çiğneyenler, bu çiğneme ve isyanın
cezâsını bu dünyada peşin görürler. Meselâ çevre
ve doğayı kirletenler, temiz su, temiz hava ve temiz
ışıktan mahrum kalırlar ve doğal felâketlerle karşı-
laşırlar. Doğal kaynakları israf edenler, açlık ve fa-
kirlikle karşı karşıya kalırlar. Kesinleşmiş bilimi red-
dedenler, sıkıntıya düşer ve hayatları zorlaşır. Me-
selâ Ay'ın dünya etrafında dönmesi ve görünmesi
bir ölçü ve hesaba bağlıdır. Hesaba bağlı olduğun-
dan da onun hangi vakitte ve nerede ilk defa görü-
leceği astronomi uzmanlarınca bilinir ve bilinmekte-
dir. Bu bilgiye güvenmeyen müslümanlar, yaratılı-
şın yasasına isyan etmektedir. Bu isyan kabul edi-
lemez! "Müslümanım" diyenler bu konuda ikilik çı-
karmayı ve hayatı zorlaştırmayı bırakmalıdır. Bu e-
mir, Allah'ın Mehdisi'ndendir.

Not 4: Allah'ın Mehdisi, Mehmed Nur'an'dır. Şu an
görev başında olan Mehmed Nur'an, kendini İslâm
Birliği gerçekleştikten sonra gösterecektir. Bundan
önce ortaya çıkmayacaktır.

Not 5: Ey Kur'anı çiğneyen Avrupalı kadın! Kur'an,
seni cennete götürecek kitaptır. Ayağını Kur'anın
üzerinden çekmezsen, cehenneme gideceksin!
Cennete gitmek varken, niçin cehenneme gitmek
istersin? Yoksa Tanrı'ya ve ötedünyasına inanmı-
yor musun? İnanmıyorsan ve inanmıyorsanız, aca-
ba bu evreni siz mi yarattınız? Siz yaratmadığınıza
göre, başkasına ait olan bu evrende hangi hakla
keyfinizce yaşamaya kalkıyorsunuz? Hem keyfiniz-
ce yaşamak size yetecek mi, yeter mi? Ölümü mü
öldürdünüz? Yoksa dünyada ebedî kalmanın bir
yolunu mu buldunuz? Size Tanrı'dan başka ebedi-
yet verebilecek biri mi var ki, Kur'anı ayağınızın altı-
na aldınız? Yoksa ebedî bir gençliğe, ebedî bir gü-
zelliğe ve ebedî bir hayata ihtiyacınız yok mu? Kal-
biniz bunları istemiyor mu? sacık dünya hayatını
yeterli mi buldunuz? Yeterli mi buldunuz ki, ayağını-
zı Kur'anın üzerinden çekmiyorsunuz? Hem size
verilen bu güzel hayatın teşekkürünü yapmayacak
mısınız? Bu teşekkürü yapmazsanız nasıl medenî
insan olacaksınız? Size hayat Sahibi'ni tanıtan Kur'
ann üzerinden ayağınızı hâlâ çekmeyecek misiniz?
Eğer çekmezseniz, cenneti kaybedeceksiniz! Da-
ha da önemlisi, insanlığınızı kaybedeceksiniz! Size
insanlık kazandıracak başka hangi kitap var? Hem
bu tavrınızla Tanrı'ya ve Müslüman Dünya'ya savaş
ilân etmekte olduğunuzu iyi biliniz ve bu tavrınızdan
vazgeçiniz. Çünkü Tanrı'yı ve Müslüman Dünya'yı
yenemezsiniz!

Unutmayınız! Bu evrenin ve içindekilerinin sahibi
siz değilsiniz. Sizin aşağınızda olan akılsız varlıklar
da olamayacağına göre, bu evrenin çok akıllı, her
şeyi bilen, herşeye gücü yeten eşsiz bir Sahibi var
demektir. Sizin bu dünyadaki göreviniz de, o eşsiz
Sahibi bilmek, bulmak, tanımak ve O'na teslim ol-
maktır. Yoksa o Sahip'e savaş açmak değildir!

Not 6: Allah'ın tekliğine ve ortaksızlığına inanıp, İ-
sa'nın, Musa'nın ve Muhammed'in Allah'ın kulu ve
elçisi olduğunu kabul ederek haklı olmak, adâletli
olmak, namuslu olmak, ibadetli olmak, ahlâklı ol-
mak ve iyilikçi olmakla evrenin ve içindekilerinin tek
ve gerçek sahibi Allah'a teslim olan Hıristiyanlar,
Müslümanlar ve Yahudiler cennetlik olacaktır.

Ey Hıristiyanlar ve Yahudiler! Kur'an, İsa'nıza ve
Musa'nıza sahip çıkıyor. Siz de ona sahip çıkın.
Kur'anın çiğnenmesine izin vermeyin. Onun çiğ-
nenmesine izin vermeniz, İsa'nızın, Musa'nızın da
çiğnenmesi demektir.

Not 7: Bu bildiri, Vatikan'a ve Yahudilerin dinî baş-
kanlarına ve İslâm âlimlerine iletilmelidir.

İmza: Mehdiyet Makamı.


                     Allah'tan başka ilah yoktur.
         Mehdi ve Mesih Allah'ın kulu ve elçisidir.

Zaman:  Yeni Çağ'ın onsekizi, Mayıs sonu.
Mekan:  Avrupa.
Makam: Uyarı ve Hakka dâvet.
Boyut:    Muranizm.

                                                   YAYINLAYAN
                                       AVRUPA  MURANİSTLERİ
                                       *   *   *