KURBAN BAYRAMI
HAYVAN KATLİAMI DEĞİLDİR!
bütün hayvanların gerçek sahibi ALLAHın adıyla
Bazı ateistlerin ve müslümanlıkla ilgisi olmayan bazı sözde
"hayvansever"lerin Kurban Bayramı'ndaki hayvan
kesimine "hayvan katliamı" dediklerini duyuyoruz. Acaba bu sözü
hangi hak ve hukukla söylüyorlar? Onların sözlerini geçerli kılacak bir
delilleri var mı?
Hiçbir delilleri yok! Çünkü onları haklı çıkaracak ne bir beşerî yasa ne de
bir İlâhî şeriat var. Ama buna rağmen sanki hayvanları kendileri yaratmış gibi o varlıklar üzerinde söz
sahipliği yapıyorlar. Ama onların hayvanlar üzerinde söz sahipliğine hakları yoktur. Çünkü hayvanları onlar yaratmamıştır. Hayvanları kim yarattıysa, onlar
üzerinde söz hakkı onundur. Hayvanların yaratıcısı ve yaşatıcısı Allah olduğuna göre, onlar
üzerinde söz hakkı da O'nundur.
Allah ise; (domuz hariç) deve, dana, inek, öküz, koyun, keçi gibi hayvanların kesimini ve
yenilmesini (O'nun adına kesilmek şartıyla) helâl kılmış, izin vermiştir. Ve geçmişte de her millete "Kurban İbadeti" koymuştur. Tevrat'ta geçtiğine göre geçmişte bazı dönemlerde
hayvanların yakılarak kurban edilmesi istenmiş ve uygulanmıştır. Müslümanlarda
ise bu ibadet kesilerek ve kesilen hayvanların eti yenilerek
yapılmaktadır. Müslümanlar da bu ibadeti, hayvanların yaratıcısı yüce Allah
istediği için yapmaktadır.
Hayvanların yaratıcısı Allah olduğu için hiçbir insan ve müslümanın keyfî kesim yapma hakkı yoktur. Yani
kesilecek hayvanın Allah adına kesilmesi şarttır.
Hindistan'da inek ve öküzlerin kesilmesinin yasak olması ise, Allah'ın hakkına bir tecavüzdür
ve sapıklıktır. Çünkü inek ve öküzlerin gerçek sahibi
Hintliler değil, Allah'tır. Allah ise bütün evrenin ve içindekilerinin sahibidir. O Sahip'ten izinsiz
yapılan bütün tasarruflar haksızlıktır, evren Sahibi'ne isyandır. Bu isyandan
vazgeçmeyenler ise mutlaka cezalandırılacaktır. Ölümü öldüremeyen ve tekrar diriltilişi durduramayanların ise bu cezadan
kurtuluşları yoktur. Kurtuluş ise ancak tövbede ve isyandan vazgeçiştedir.
Dolayısıyla hayvan
kesimine "Katliam" diyen ateistler ve Allah haklarını tanımayan hayvanseverler haksızlığı bırakmalı, hayvanlardan önce hayvanların Yaratıcısı'nı
sevmelidirler. Bu sevgi yoksa, hayvan severlik bir yalan olmaktan öteye geçemez. Hakiki insanlar ise yalancı olmaz, yalancılığı bırakır.
İmza: Mehdiyet ve
Hilafet Makamı.
"Müslüman"
isimli insanlara uyarı!
"Müslüman"
ismini alabilmek için müslümanca bir
hayat yaşamak şarttır. Çünkü müslümanca bir yaşayışı olmayanlara müslüman denmez. Çünkü müslüman oluş, Allah'a inanıp O'na teslim oluştur. Allah'a teslim olan ise; haklı, adaletli, namuslu ve ibadetli olur. En
önemli ibadet ise Namaz'dır. Namazı olmayan insanların diğer iyi işleri değersiz kalır. İşlerinin ve yaşayışlarının değer kazanmasını isteyenler
Namaz'a başlamak zorundadır. Bu zorunluk, hergün bir saatini beş vakit namaz için Allah'a kurban etmek demektir. Bu
kurbanı yerine
getirmeyenlerin senede bir defa bir hayvan kestirmeleri gerçek kurban olmaz. Kurbanlarının geçerli olmasını isteyenler
hergün bir saatlerini Namaz için Allah'a kurban etmelidirler. Geçerli kurban, Allah için kesim yapmak ve yaptırmaktır. Bu sebeple gelenek görenek hesabına kurban kesenler, "hayvan katliamı" yapmış olurlar. Bu da, ateistleri haklı çıkarmak olur. Ateistleri haklı çıkarmak istemeyenler, Allah hesabına kesim yapmalıdır. Bu
kesimin kabul edilmesi için de önce Namaz ibadetine başlamak
gerekir.
Yüce Allah
sizlere geçerli kurbanlar
ihsan etsin ve bayramınızı kutlu kılsın.
İmza: Mehdiyet ve
Hilafet Makamı.
Not 1:
Namaz ibadeti, Allah'a inanışın ve O'na teslim oluşun ispatıdır. Bu
ispatlamayı yapmayanların müslümanlığı yoktur. Allah'a inanmak ise, dinin başlangıcıdır, tamamı değildir.
Not 2:
Hindistan yönetimi, Tanrı haklarını çiğneyen yasakları kaldırmalıdır.
Not 3: Et,
gıdaların kralıdır. Et
yemeyi kendilerine haram edenler Allah'ın hakkını çiğnemiş ve kendilerine de haksızlık etmiş olurlar. Bu haksızlık
terkedilmelidir. Çünkü Allah, et
yemeyi helâl kılmıştır.
Not 4: Ey
acıma duygusu
sebebiyle et yemeyi kendilerine yasak eden İnsanlar! Sizin acımanız, Allah'ın acımasından büyük
olamaz. Allah sizlere çok acıdığından bitkilerden ve hayvanlardan
faydalanabilmeniz için onlara akıl vermemiş. Onların aklı olmadığından kesilirken acı çekmezler. Çünkü akılları olmadığından geçmiş ve gelecek
endişeleri yoktur. Bu
endişe ve korkuları olmadığından kesilirken: "Eyvah hayatımı
kaybediyorum" düşüncesi de yoktur.
Madem onların bilinç ve düşünceleri yoktur, bu durumda sizin o
kesimlik bitki ve hayvanlara acımanızın da faydası yoktur. Faydası olmayan bir acımayı
terketmeniz sizin çıkarınızadır. Ama hayvanlara eziyet etme hakkınızın olmadığını da iyi
bilmelisiniz.
Not 5: Ey İnsanlar!
Bilmelisiniz
ki; en büyük bilgisizlik, evrenin Sahibi'ni bilmemektir. En büyük kötülük ve
zulüm ise, evren Sahibi'ni inkâr etmektir. Sizler ise bu dünyaya bilgisizlik ve
kötülükten arınarak hakiki insan
olmak için gönderildiniz.
Hakiki insan olmak isterseniz bu amacınıza uygun hareket etmelisiniz. Aksi halde
bitki, hayvan ve şeytan seviyesinde
yaratıklar olarak
kalacaksınız. Bu düşük seviyenin ötedünyada karşılığı ise cehenneme atılmak
olacaktır. Evren Sahibi'nin
sizlerden tanınmak ve itaat
edilmek istemesi, O'nun yaratıcılık ve yaşatıcılık hakkıdır. Bu hakkı öderseniz, ebedî mutluluğu kazanmış olacaksınız. Bu
kazancı elde etmek için çalışmak sizin için en büyük ve en
önemli ticarettir. Bu ticareti kaçırmamalısınız. Çünkü bu dünyada çok az bir ömrünüz vardır. Ölümü öldüremediğinizi ve yüziki yıl sonra gelecek olan kıyameti önleyemeyeceğinizi de unutmamalısınız. Hesabınızı buna göre yaparsanız, çok önemli o en büyük ticareti kaçırmamış olursunuz. Eğer ölümü öldürmeyi, kıyameti önlemeyi ve tekrar diriltilişi ve hesap verişi durdurabilecekseniz, bu takdirde dine
ihtiyacınız kalmaz. Aksi halde dinli olmaya
mecbursunuz. Dinsizlikte kurtuluş ve insanlık yoktur. Siz, varlığı seçmelisiniz! Ebediyeti seçmelisiniz! İnsan oluşu seçmelisiniz! Tanrı'nın hakkını çiğneyen şeytanî varlıklar olmayı kabul etmemelisiniz!
Not 6: Şunları da söylemezsek sözümüz eksik kalacak:
Ölümü öldürmekle ve dünyada ebediyeti sağlamakla
insanların din ihtiyacı sona ermez. Çünkü insanlar dünyaya bilgisiz olarak
geldiklerinden, insanlar arası hukuku sağlayacak adalete ve yine insanlar arası iyi ilişkiyi kuracak güzel ahlâka ve kötülüğü kesecek hesap soran bir Tanrı ve otariteye muhtaçtırlar. Bu
ihtiyaçları da ancak evrenin Sahibi ve O'nun
gönderdiği din sağlar. Doğru bir din olmazsa ve ona uyulmazsa,
insanlar vahşî kalır, insanlaşamaz.
Ayrıca, insanlar, kendi yarattıkları bir dünya ve evrende yaşamıyorlar. Başkası'na ait bir
dünya ve evrende yaşıyorlar. Başkası'na ait bir
mülkte yaşayanlar, mülk
Sahibi'nin "Kim" olduğunu bilmek
ve tanımak zorundadırlar. Aksi halde haksızca ve hırsızca bir
oturum içinde kalırlar. Haksızca ve hırsızca bir
oturum içinde bulunmak ise
gerçek insanlara yakışmaz. İnsanların kendilerine ait başka bir evren yaratması mümkün olmadığına göre, onlar için evren Sahibi'ni tanımaktan başka çareleri kalmaz. O halde, insanlar, evren
Sahibi Tanrı'yı bilmeli ve tanımalıdır. O'nu tanıtan tek ve en mükemmel kitap ise Kur'andır.
Bu sözler
de yetmez: Çünkü evrenin işletilmesi ve yönetilmesiyle yeryüzünde
bir hayat üretiliyor. Bu hayatın devamı için de diğer canlılarla
birlikte insanlara rızk veriliyor. Bu rızk ve hayat da teşekkürü gerektirir. Bu teşekkürü yapmayanlara insan denilmez.
Gerekli teşekkürü yapabilmek için de evrenin Sahibini bilmek ve tanımak gerekiyor. Bunun için de insanlık Tanrı'nın göndereceği bir kitaba muhtaçtır. İnsanlığa gönderilmiş son kitap ise Kur'andır. Kur'anı kabul etmeyenler ebedi mutluluğu kaybeder. Akıllı insanlar
bu kayba razı olmazlar ve
olmamalılar.
İmza: Mehdiyet ve
Hilafet Makamı.
Allah'tan
başka ilah yoktur. Mehdi ve Mesih Allah'ın kulu ve elçisidir.
Zaman: Yeni
Çağ'ın
yirmibiri, Temmuz'un üçüncü haftası.
Mekan: Avrupa.
Makam: Hakka dâvet ve uyarı.
Boyut: Muranizm.
Yayınlayan: Avrupa
Muranistleri.
*
* *