Freitag, 14. Juni 2019

CHP OYLARIN YENİDEN SAYILMASINI NİÇİN ENGELLEDİ?

        CHP OYLARIN YENİDEN SAYILMASINI
                         NİÇİN ENGELLEDİ?

   hakkı engelleyenleri sevmeyen ALLAHın adıyla

İstanbul Belediye seçimleri sonunda AK Parti'ye ait
oyların çalındığı anlaşılınca, AK Partililer oyların ye-
niden sayılması için YSK'ya müracaat etmiş ve oy-
lar yeniden sayılmaya başlamış. Fakat CHP'liler de
hemen harekete geçip, hem de gece yarısı ilgili
hâkim aracılığıyla oy sayma işlemini durdurmuşlar.
CHP'nin bu hamlesi karşısında da AK Parti, seçi-
min yenilenmesi için YSK'ya yeni başvuruda bulun-
muş veya YSK bu kararı vermek zorunda kalmış.
Tabii YSK bu kararı vermekle CHP'yi büyük bir sı-
kıntıdan kurtarmış oldu.

Şimdi şunu sormalıyız: "CHP acaba oyların yeni-
den sayılma işlemini neden durdurttu?"

Bu sualin cevabı şudur: Eğer oylar yeniden sayıl-
saydı, AK Parti'nin 200-300 bin oyunun çalındığı
görülecekti. CHP'liler de yapılan oy soygununun
büyüklüğünü biliyordu. Sonuçta CHP'lilerin veya
CHP için yapılan oy soygunu ortaya dökülecekti.
Bunu da bütün dünya görecekti. Ve en sonunda
da Binali Yıldırım bu seçimin galibi sayılacaktı.

İşte CHP, oyların yeniden sayılmasını engelleye-
rek hem oy hırsızlığının büyüklüğünü örttü, hem de
Binali Yıldırım'ın belediye başkanlığını önlemiş
oldu.

Anlayacağınız, CHP'liler çok akıllı! Ama AK Partili-
ler daha akıllı olmalı.

Fetö ve pkk gibi terör örgütleriyle işbirliği içinde o-
lan CHP'nin suç dosyasına bir de oy soygunculuğu
eklendi. Acaba CHP, Türkiye Adâleti tarafından ne
zaman yakalanıp hapse tıkılacak?

Duamız: Allah'ım! Türkiye aleyhinde faaliyet göste-
ren bozguncuların işini boz. Onlara daha fazla fır-
sat verme. Türkiyemizi CHP'nin kötülüğünden koru
ve kurtar.

İmza: Mehdiyet Makamı.


Not 1: CHP'yi yönetenleri tekrar uyarıyoruz! Eğer
CHP'niz lehine yapılacak oy soygunculuğuna tek-
rar fırsat verirseniz veya onlarla ortaklık kurarsanız
ve ayrıca fetö ve pkk terör örgütleriyle gizli-açık i-
lişkide bulunursanız ve onlarla bir ilişkiniz olmadı-
ğını ve hiçbir zaman da olmayacağına dair bir a-
çıklama yapmazsanız ve belediye seçiminde ala-
cağınız yenilgi karşısında kavga çıkarmaya kalka-
cak olursanız, bunun bedelini, partinize destek
veren İş Bankası ve Koç Holding gibi büyük şir-
ketler ve patronlar ödeyecektir. Bu ödeme için de
bir tek bildirimiz yeterli olacaktır. Bunun ne demek
olduğunu, milletvekillerinize gönderdiğimiz bildiri-
deki "özel not"tan öğrenebilirsiniz. Bundan sonra,
Türkiyeli demokratik çoğunluğun özgür iradesine
karşı operasyon çekenler, çektirtenler ve çektire-
cek olanlar iyi düşünsün ve adımlarını denk atsın-
lar...

CHP'liler, Türkiyeli demokrat çoğunluğun iradesine
teslim olmak zorundadır. Teslim olmak istemiyor-
larsa, particiliği bıraksınlar.

Not 2: Bundan sonra Türkiye'yi Avrupa ve Amerika'
ya boyun eğdirmeme misyonu için çalışmayacak
olan partiler iktidar olamayacak. Türkiye'de iktidar
olmak isteyen partiler bu yeni misyona sahip çık-
malı ve bunun için çalışmalıdır.

İmza: Mehdiyet Makamı.


                     Allah'tan başka ilah yoktur.
         Mehdi ve Mesih Allah'ın kulu ve elçisidir.

Zaman:  Yeni Çağ'ın ondokuzu, Ocak başı.
Mekan:  Avrupa.
Makam: Uyarı ve Hakka dâvet.
Boyut:    Muranizm.

                                                   YAYINLAYAN
                                       AVRUPA  MURANİSTLERİ
                                       *   *   *






Dienstag, 11. Juni 2019

CHP'YE OY VERENLERE DUYURU VE UYARI!

    CHP'YE OY VERENLERE DUYURU VE UYARI!

     chp'lilerin yaptıklarını görmekte ve bilmekte olan
                              ALLAHın adıyla

Yapılan ve yapılacak seçimlerde Cumhuriyet Halk
Partisi'nin kazanmasını çok isteyen Sayın CHP'liler!

31 Mart İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığı
seçimini, oy verdiğiniz partinin Ekrem isimli adayı
oy hırsızlığıyla kazandı. Fakat bu hırsızlığı kimin
yaptığına dair elimizde kesin bir delil olmadığı için
ve olayı yumuşatmak, hem iftiracı olmamak için "bu
hırsızlığı CHP yapmıştır" demeyeceğiz. "Belki Fe-
tö Çetesi yaptırmıştır" diyeceğiz. Çünkü daha ön-
cesine ait sabıkaları olduğu için ve ayrıca Türkiye'
ye ve Türkiyelilere karşı düşmanlıklarından vazgeç-
mediklerinden "bunu ancak Fetö Çetesi yapmış ve
yaptırmıştır" diyebiliriz. Çünkü onlar bundan daha
büyüğünü de yapmışlar, milletin çoğunluk iradesini
kanlı bir şekilde devirmeye kalkmışlardı. Şimdi de
kalkmışlar, oy soygunculuğu ile, oy verdiğiniz CHP'
ye, Türkiye düşmanı Pkk'ın emir kulu HDP ile birlik-
te seçim kazandırmaya çalışıyorlar.

Sizler ise bu çalışmaya "evet" dememeli, "hayır"
demesini bilmeli ve hırsızlıkla, soygunculukla kaza-
nılacak bir seçimin karşısında olmalısınız. Eğer
"biz haktan adâletten yanayız", haksızlığın, hırsızlı-
ğın yanında olamayız" diyorsanız, bu böyle olmalı.
"Tabi böyle olmalı" diyorsanız, bu halde yapılan
seçim hırsızlığının anlaşılmasıyla Yüksek Seçim
Kurulu'nun 31Mart seçimini geçersiz saymasını ve
partinizin başkan adayının haksızlıkla ele geçirmiş
olduğu Belediye Baskanlığı'nın düşürülmesini de
saygıyla karşılamalı, kavga çıkarmaktan uzak dur-
malısınız. Kavga ve savaş çıkarmanız da size fay-
da vermez ve vermeyecektir. Çünkü kavga ve sa-
vaş çıkarmanız sizi haklı yapmaz, partinize seçim
kazandırmaz.

O halde sakinleşiniz ve sakinleşmelisiniz.

Sakinleştiniz mi?

Şimdi şu gerçeği iyi bellemelisiniz: Bir önceki Bele-
diye Başkanlığı Seçimi'nde AK Parti adayı Kadir
Topbaş 300 bin oy farkıyla başkanlığı kazanmış.
Oy soyguncuları bu gerçeği bildikleri için 31 Mart
seçimlerinde Binali Yıldırım'ın 300 bin veya bunun
yarısı kadar oyunun çalınmasına karar vermişler ve
bu soygunu yapmışlardır. Böylece CHP'nizin baş-
kan adayı Ekrem'i kazandırmış olmuşlardır. Siz
buradaki rakamı 150 bine de indirebilirsiniz. Önemli
değil. Önemli olan bir gerçeği görmektir.

Görülmesi gereken gerçek şu: 23 Haziran'da tek-
rarlanacak olan belediye seçiminde CHP'nizin ka-
zanması için küçük sol partiler seçime katılmama
kararı almışlar. Bu karar ile CHP adayına 100 bin
oy gelecektir. 100 bin kadar da Pkk'nın emir kulu
Hdp'den gelecek. Eder 200 bin. Fakat MHP'den
AK Parti adayına gelecek olan 100 bin kadar oy,
200 binin yarısını götürür. Elde kalır 100 bin. AK
Parti adayının ise (eğer çalınmazsa) 300 bin fazla
oyu vardır. Yani Binali Yıldırım bu seçimi 200 bin
fazla oy farkıyla kazanacaktır. Eğer oy verdiğiniz
CHP'ye Saadet Partisinden 100 bin kadar oy gelir-
se, bu seçimi CHP'niz yine kaybedecektir. Küçük
sol partiler ve Hdp de boşuna oy vermiş olacaklar-
dır.

Yani demek istiyoruz ki, 23 Haziran'daki seçimde
partiniz CHP kaybedecektir. Bu kayba hazır olma-
lısınız. Partiniz kaybettiğinde de üzülmemeli, ağla-
mamalı ve kavga çıkarmamalısınız. Tamam mı?

Yoksa kavga çıkarmaya mı niyetlisiniz? Ama hangi
hakla?

"Biz hak-hukuk dinlemeyiz. Kavga istiyoruz, savaş
istiyoruz" mu diyeceksiniz? Ama hangi güçle?

Partinizin siyasal gücü, yüzde 20'dir. Yüzde 10 da
Hdp'den ve Fetö'den alsanız, yüzde 30 olursunuz.
Ama karşınızda yüzde 70'lik kocaman bir Türkiyeli
çoğunluğu vardır. Elinizdeki yüzde 30'la bu büyük
çoğunluğu nasıl yeneceksiniz? Yoksa "Avrupa ve
Amerika'yı yardıma çağırırız" mı diyeceksiniz? O
zaman size "kim" denir? "Vatan haini", "Türkiye
düşmanı" denmez mi!? Râzı mısınız bu damgaya?
Eğer "râzı değiliz" derseniz, o zaman hakkın ve a-
dâletin gereğine teslim olursunuz!

O halde geliniz, teslim olunuz. Bize değil, hakkın ve
adâletin gereğine teslim olunuz. Haketmediğiniz bir
şeyi zorbalıkla istemeyiniz. Demokrasinin ilkelerini
kabulleniniz. Eğer partiniz CHP'nin seçim kazanma-
sını çok istiyorsanız, partinizin, Türkiyeli çoğunlu-
ğun mânevî değerleriyle barışması gerekir. Ama
partiniz bu gerekliği 90 yıldır yerine getiremedi. Ta-
şıdığı zihniyetten kurtulmadıkça da onu yerine geti-
remeyecek. Dolayısıyla partiniz CHP, oy soyguncu-
larının yardımı olmadan veya darbe yapmadan se-
çim kazanamayacaktır.

Dolayısıyla partinizden bir seçim zaferi bekleme-
melisiniz. Çoğunluğun seçtiğine râzı olmalı, kabul-
lenmelisiniz. Hakkın ve adâletin ve demokrasinin
gereği budur. Eğer "biz bu gereğe râzı olmayaca-
ğız" derseniz, o zaman Türkiyeli çoğunluğa savaş
açmak zorunda kalacaksınız. Bu savaş için de Av-
rupa ve Amerika'yı yardıma çağıracaksınız ve "ha-
inler" olacaksınız! Bu hainliğe de hazır mısınız? E-
ğer "hazırız" diyorsanız, o zaman sizler "Türkiye'
nin ve Milleti'nin düşmanı"sınız demektir.

Geliniz, bu düşmanlığı kabullenmeyiniz. Bu düş-
manlığı kabullenirseniz, "kaybeden" olursunuz. E-
vet, Avrupa ve Amerika sizi bu kayıptan kurtarabilir,
ama Türkiye'yi onların emrine vermeniz ve onlara
kul olmanız karşılığında. Bu kulluğa da mı râzı ola-
caksınız? Haketmediğiniz bir iktidar uğruna Türkiye'
yi ve kendinizi satmaya da hazır mısınız?

Eğer "hazırız" diyorsanız, Atatürk'e ne cevap vere-
ceksiniz? Daha önemlisi hesap sorulduğunda yara-
tıcınız, yaşatıcınız ve yöneticiniz olan, ama sizin O'
nu boşladığınız ve kaale almadığınız Allah'a ne di-
yeceksiniz?

Siz sanıyor musunuz ki, yaptığınız ve yapacağınız
kötülükler yanınıza kâr kalacak? Hayır, kâr kalma-
mayacak! Mutlaka cezâ göreceksiniz. Eğer "biz ce-
zâ falan görmeyeceğiz" diyorsanız, haydi ölümü
öldürün ve gücünüz yeterse tekrar diriltilmeyi dur-
durun! Ama ölümü durduramayan bir insan, tekrar
diriltilmeyi ve hasap vermeyi hiç durduramaz. Doğu-
munu durduramamış bir insan, tekrar diriltilmeyi na-
sıl durdurabilir ki? Akibetinizi görebiliyor musunuz?
Eğer görüyorsanız, hakka ve adâlete teslim olunuz.
Teslim olunuz ki, cennet sizin olsun. Bunu kabulle-
nirseniz, Türkiyemiz cennete döner. Cenneti iste-
mez misiniz?

Ey CHP'ye oy verenler! Eğer cenneti isterseniz,
Pkk, Hdp ve Fetö gibi Türkiye düşmanlarıyla ittifak-
tan vazgeçmeyen bir partiden kaçmalısınız. Eğer
kaçmazsanız, partiniz o Türkiye düşmanlarına be-
del ödemek zorunda kalır. Partinizin ödeyeceği
bedel ise, Türkiye'yi cehenneme çevirir! Siz buna
izin vermemelisiniz. Atatürk'ün ruhu sizden bunu
ister.

Ey CHP'ye oy vermekten başka çare bulamayanlar!
Pkk, Hdp ve Fetö gibi Türkiye düşmanlarıyla ittifak-
tan vazgeçmeyen CHP'niz, Türkiye'ye ve Türkiyeli-
lere ihanet içindedir. Eğer CHP'den kaçmazsanız,
siz de onun ihanetine ortak olmuş olursunuz. Bu or-
taklıktan kurtulmak isterseniz, kendinize yeni bir
parti kurabilirsiniz. Yeni bir parti kurmak size zor
geliyorsa, DSP'ye katılabilirsiniz veya kafanıza
uygun daha başka bir partiye geçebilirsiniz.

Ey CHP'den iktidar bekleyen CHP severler!
Bu beklentiniz boşunadır. Çünkü CHP'liler Türkiyeli
çoğunluğun mânevî değerleriyle barışamıyor. Ka-
falarındaki İslâmiyetsiz zihniyeti çıkarıp atmadıkları
müddetçe de barışmaları mümkün değildir. Bu
mümkün olmadığı için de, Türkiyeli çoğunluğun o-
yunu almaları mümkün olmaz. Dolayısıyla partiniz
ancak darbe ile, oy hırsızlığıyla, Türkiye düşman-
larının ve dış güçlerin yardım ve zorbalığıyla iktidar
olabilir. Böyle bir iktidar hoşunuza gider mi? Bu ho-
şunuza gitmemeli! Eğer gidiyorsa, siz Türkiye'nin
ve Türkiyeli çoğunluğun düşmanı olmuşsunuz de-
mektir. Böyle bir düşmanlığı kabul etmemelisiniz!
Bu düşmanlığı kabul etmek yerine, size iktidar sağ-
layacak ve Türkiye'ye ve milletine iyi hizmetler götü-
recek yeni bir parti arayabilirsiniz. Kendinizi CHP'ye
mahkûm etmeye mecbur değilsiniz. Görüyorsunuz,
iktidar partisine düşmanlıkla vakit geçirmeniz, size
kazanç sağlamaz. Ama düşmanlık için para ve ma-
kam alıyorsanız veya öfkenizi beslemek için düş-
manlık yapıyorsanız, o başka!

Bu başkalık size yarasa bile partinize kazandırmaz.
Partinizin kazanmasını istiyorsanız, partilileriniz Tür-
kiyeli çoğunluğun mâneviyatıyla barışmalı. Bu barı-
şı yapmaları mümkün değilse, hiç olmazsa iktidar
partisinden daha iyi hizmette bulunacaklarını isbat-
lamalıdırlar. Bunu isbatlayabilmek için de millet ço-
ğunluğunun seçtiklerine karşı düşmanlığı bırakma-
lılar ve bırakmalısınız. Çünkü yapmakta olduğunuz
düşmanlıkla millete daha iyi hizmet ve yönetim gö-
türebileceğinizi isbatlayamazsınız. İsbatınız nedir?
İktidardaki partiden daha iyi olduğunuzu nasıl gös-
tereceksiniz? Düşmanlıkla mı?

Bundan başka bir de millete güven vermelisiniz. Bu-
nun için de partiniz ve partilileriniz, Türkiye düşman-
larıyla yaptığı ittifakı bozmalıdır. Bunlar yerine geti-
rilmediği takdirde partinizden bir hayır çıkmaz. Ha-
yırsız bir partiye de güven olmaz. Bu şartları yerine
getirmek yerine bunun tam aksi yapılıyorsa, o parti,
Türkiye aleyhine çalışan bir parti olmuş demektir.
Böyle bir partiye destek vermeye devam etmek si-
zin kimliğinizi bozar. Bu bozuluşa râzı olmamalısı-
nız. Râzı değilseniz, konumunuzu değiştiriniz ve
millet çoğunluğunun seçtiklerine karşı düşmanlığı
da sonlandırınız; eğer iyi bir Türkiyeli olmak ister-
seniz. Bunu istemelisiniz. Bunu istemezseniz, kötü-
lük yoluna gitmek zorunda kalırsınız. Uzak durduğu-
nuz Allah ise bunun hesabını sizden mutlaka sorar
ve soracaktır. İyi hesap isterseniz, iyiliğe yöneliniz.
Gerekli şartlar için çalışınız.

Gerekli şartlar için çalışmak yerine; "illa, zorla, zor-
balıkla, haksızlık ve hırsızlıkla da olsa iktidar bizim
olmalıdır" derseniz ve diyorsanız, hayır olmaz!Çün-
kü iktidar olmanın bir yasa ve ilkesi vardır. Siz bu
yasa ve ilkeye uymak zorundasınız. Eğer siz buna
uymazsanız, eşkiyalığa kalkmış olursunuz. Eşkiya
ise Türkiye'ye iktidar olmaz. Buna izin verilmez ve
verilmeyecektir!

Hem ne için iktidar istiyorsunuz? Türkiye'ye daha
iyi hizmetler edebilmek için mi? Eğer bunun içinse,
Türkiyeli çoğunluğun râzılığını almak zorundasınız.
Bunun için de en başta onun mâneviyatıyla barış-
malısınız. Sizleri cennete götürecek İslâmiyet gibi
bir dinle barışmamak büyük bir kayıptır. Bu kayba
râzı olmamalısınız. Hem elinizde "dünyada ebedî
yaşam" garantisi yoksa, cenneti istemelisiniz. Cen-
neti istemeyen, ebedî cehennemi kabul etmiş olur.

Ey CHP için çırpınan ve onun için Türkiyeli çoğunlu-
ğun seçtiklerine düşmanlıktan vazgeçmeyen CHP'li
seçmenler! 70 yıldan beri iktidar olamayan ve ge-
rekli şartları yerine getirmediğinde 70 yıl daha ikti-
dar olamayacak bir partide ne arıyorsunuz? Ondan
ne bekliyorsunuz? Bunu bir düşünmelisiniz.

Ey CHP'liler! Eğer derseniz ki: "Bizim amacımız ik-
tidar olmak değil, iktidar devirmek!" O zaman Biz
Türkiyeli Demokratik çoğunluk da deriz ki: "Özgür
demokratik irademizle seçtiğimiz bu iktidarı asla
yıktırmayacağız! Avrupa ve Amerika'yı Türkiye'nin
kapısına dayasanız da! Çünkü Türkiyeli Demokratik
Çoğunluğun seçtiği bu iktidarı korumak; Cumhuri-
yet'i korumaktır, Demokrasi'yi korumaktır, Türkiye'
yi korumaktır. Bu üçgen kaleyi size asla yıktırmaya-
cağız!

Milet çoğunluğunun iktidara getirdiği yönetimi yık-
maya çalışmak, milletin iradesine düşmanlıktır. Bu
şmanlık karşısında millet sizin partinize ve parti-
lilerinize nasıl güvensin, niye güvensin? Hem millet
çoğunluğunun iktidar yaptığı yönetimi yıkarak yerine
neyi ve kimi koyacaksınız? Elbette haketmeyenleri,
ehliyetsizleri ve daha kötülerini! Bu yapmaya çalıştı-
ğınız, Türkiye'ye ve milletine kötülükten başka bir-
şey değildir. Bu kötülükten vazgeçmelisiniz. İktidar
yıkıcılığı Türkiye'ye iyilik değildir. Yıkıcılık yerine,
kendinizi iyileştirmek için çalışmalısınız. Bu çalış-
maya giriniz ki, millet size güvensin. Millet çoğunlu-
ğunun iradesine saygılı olmak zorundasınız. Bu
saygı yoksa, Cumhuriyet ve Demokrasi'yi reddedi-
yorsunuz demektir! Cumhuriyet ve Demokrasi'yi-
reddedenler neyi istiyor? "İktidar olamıyorsan, ikti-
darı yıkmalısın" düşüncesinden vazgeçmelisiniz.
Bunun yerine; "iktidarı daha da iyileştirmek için ne
yapabiliriz" çalışmasına girmelisiniz. Eğer Türkiye'
ye ve milletine hizmet etmek istiyorsanız, yapmanız
gereken çalışma işte budur!

Ey Atatürk'ü sevdiğini söyleyen CHP'liler!
İçinizden bazılarınızın "biz Atatürk'ün askerleriyiz"
dediklerini duyuyor ve kendilerini millet çoğunluğun-
dan ayırıp başka bir kutba koyduklarını görüyoruz.
Fakat ölmüş bir ata size komutanlık yapamaz. Bu
gerçeği kabul etmelisiniz.Sizin şimdiki komutanınız,
Türkiyeli çoğunluğun seçtiği Başkan ve Cumhur-
başkanı Recep Tayyip Erdoğan'dır. Eğer millet ço-
ğunluğunun seçtiği Komutan'ı reddederseniz, de-
mokrasiyi reddetmiş olursunuz. Demokrasiyi red-
dederseniz, onun yerine neyi koyacaksınız? Dikta-
türlük mü istiyorsunuz? Millet çoğunluğu bunu red-
detmektedir!

Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet'i kabul ediyorsanız,
demokrasiyi de kabul etmelisiniz. Demokrasiyi ka-
bul ediyorsanız, millet çoğunluğunun seçtiği lideri
de kabul etmelisiniz. Bunu reddettiğiniz takdirde,
hem demokrasiyi hem de Cumhuriyet'i reddetmiş
olursunuz. Eğer "biz Cumhuriyet'i reddetmiyoruz"
diyorsanız, demokrasiyi kabul etmek zorundasınız.
Çünkü Cumhuriyet ancak Demokrasi ile yaşar. De-
mokrasiyi reddeden, Cumhuriyet'i öldürmüş olur.
Bu da, Atatürk'ün kurduğunu yıkmak demektir.

O halde demokrasiyi kabullenmekten başka çareniz
yoktur. Demokrasiyi kabul eden de, millet çoğunlu-
ğunun seçtiğini kabullenir. Kabullenmeyenler, Türki-
kiye vatandaşı olmaktan çıkar. Türkiye vatandaşı ol-
mayı kabul etmeyenler acaba hangi ülkenin vatan-
daşı olmayı kabul edeceklerdir? Türkiye vatandaşı
olmayı kabul etmiş olanlar, bu ülkenin siyasal reji-
mini de kabul ederler. Bunu kabul edenler, millet
çoğunluğunun seçtiğini de kabul etmiş olurlar.

Millet çoğunluğunun seçtiğine düşmanlık edenler,
millet çoğunluğuna düşmanlık etmiş olurlar. Millet
çoğunluğuna düşmanlık edenler de, Türkiye'ye
düşmanlık etmiş olurlar. Türkiye'ye düşmanlık e-
denler ise, "vatan haini" sayılırlar. Bu hainlik kabul
edilemez! Asla kabul edilemez!

O halde millet çoğunluğunun seçtiğine düşmanlık
etmeye hakkınız yoktur. Fakat milletin seçtiğini be-
ğenmeyebilirsiniz. Beğenmediğinizi değiştirmek
hakkınızdır. Bu hakkınızı da ancak seçim vaktinde
kullanabilirsiniz. Ve çıkan sonuca da râzı olursunuz.
Bu râzılığın gereği de, düşmanlığa son vermektir.
Düşmanlığa son veren de, kutuplaşmayı sonlandır-
mış olur ve sonlandırmalıdır. Millî Birlik için de bu
gereklidir!

Unutulmasın! Bu birliği bozanlar, Türkiye'nin düş-
manlarına hizmet etmiş olurlar. Bu hizmeti yapanlar,
Türkiye'nin ve Türkiyelilerin düşmanıdırlar. Bu düş-
manlık olmamalı! Çünkü Atatürk'ü gerçekten se-
venler, Türkiye'ye düşmanlık etmez. Türkiye'nin
düşmanlarıyla birlik olmaz, müttefik olmaz! Türkiye'
nin ve Türkiyelilerin yanında olurlar!

"Ben Türkiyeli çoğunluğun seçtiğini kabul etmiyo-
rum" demek; "ben Türkiye Cumhuriyeti yasalarını
ve demokrasiyi reddediyorum" demektir. Bu red
kabul edilemez! Bu reddi yapanlar, Türkiye Cumhu-
riyeti vatandaşlığından çıkmak zorunda kalırlar. Tür-
kiyeli çoğunluğun seçtiğini reddedenler bu zorunlu-
ğu da kabul ediyorlar mı?

İmza: Mehdiyet Makamı.


Not 1: Ey Türkiyeli sanatçılar! Eğer CHP'nin içinde
bulunduğu ihanete sahip çıkarsanız, Türkiye'nin ve
Türkiyelilerin yüzde yetmişini kaybetmiş olursunuz.
Sanatınız da "ihanet" damgası yer. O halde ya par-
tinizi ihanetten arındırınız, ya da o partiyi terkediniz!

Not 2: CHP'yi yönetenler, içinde bulundukları ihane-
ti, Türkiyelilere "ittifak" diye yutturmaktan vazgeç-
melidirler.

Not 3: Türkiye'de hiç kimse, CHP'nin içinde bulun-
duğu ihaneti meşrulaştırmaya çalışmasın.

Not 4: CHP, içinde bulunduğu ihanetten vazgeçme-
diği müddetçe, o Türkiye için çok büyük bir tehlike-
dir. Bu tehlikenin ortadan kaldırılması için gerekli
yasal süreç başlatılmalıdır.

Not 5: Türkiye'de Hdp, Pkk ile olan ilişkisini kesme-
diği ve onun emirleriyle hareket etmeyi bırakmadığı
müddetçe yasal bir parti olmaktan çıkar. Yasallığı
olmayan bir partinin de kapatılması gerekir. Eğer
kapatılmazsa, bu durumda Pkk, yasal bir örgüt ola-
rak kabul edilmiş olur. Eğer Pkk yasal bir örgüt ka-
bul ediliyorsa, Türk Ordusu'nun Pkk ile savaşması
gayri meşru hale gelir. Bu halde şehitler boşuna ö-
lüyor ve Pkk'lılar da zulmen öldürülüyor demek olur.
Bu garabet derhal sonlandırılmalıdır! Bu sonlandır-
ma ile ilgili olarak Hdp'ye, Pkk ile olan gizli açık bü-
tün ilişkilerini bitirmesi için Türkiye'nin güvenliğini
korumakla görevli kurumdan bir ihtarname gönderil-
meli. Hdp bu ihtara uymadığı takdirde kapatılmalı-
dır.

Not 6: CHP'nin Hdp, Pkk ve Fetö ile gizli açık itti-
fak içinde olması, Türkiye için çok büyük bir tehlike-
dir. Çünkü CHP o Türkiye düşmanlarıyla yaptığı itti-
fak karşılığında bir bedel ödemek zorundadır. Bu
bedel için de Türkiye aleyhinde bir karşılık verecek-
tir ve vermeye mecburdur.Dolayısıyla CHP, Türkiye
için çok büyük bir tehlike arzetmektedir. CHP ya bu
haince ve karanlık ittifakı sonlandıracak, ya da Tür-
kiyenin güvenlik kurumları onu kapatacaktır ve ka-
patmaya mecburdur. Eğer gaflet ve dalâlet ve hıya-
net içinde olan CHP, hainane ittifakından vazgeç-
mezse, bu partiye yapılmakta olan 60 milyon liralık-
devlet yardımı derhal kesilmelidir!

Not 7: Ey CHP'ye oy verenler! Türkiyeli çoğunlu-
ğun seçtiklerine karşı düşmanlık içinde olmanız, si-
ze ve partinize hayır ve iktidar kazandırmaz.Bu düş-
manlığı bırakınız ki, partinize iktidar yolu açılsın. A-
ma partiniz Türkiye düşmanlarıyla ittifak içinde oldu-
ğu müddetçe, Türkiyeli çoğunluk partinize güven-
meyecektir. Partinizin "güvenilir" bir parti olmasını
isterseniz, onun yöneticilerini Türkiye düşmanlarıyla
ittifaktan vazgeçirmelisiniz. Aksi halde partinizin iha-
netine karşı Türkiye çaresiz değildir!

Not 8: "Zulüm 1453'te başladı" şeklinde bir söz du-
yuyoruz, ey CHP'liler! Bu sözü siz mi söylüyorsu-
nuz? Eğer bu sözü siz söylüyorsanız, milletin tari-
hiyle barışamamışsınız demektir. Milletin tarihiyle
barışık olmayanlar, milletle de barışamamış de-
mektir. Bu milletle barışık değilseniz, Türkiyeliler-
den hangi yüzle oy ve iktidar isteyeceksiniz? Buna
hakkınız var mı? Diyelim ki partiniz gayri meşru
yollardan iktidar oldu. Milletine düşman olan bu
parti, yani CHP'niz, düşman olduğu millete hiç hiz-
met eder mi? Hizmet etmeyecekse, niçin iktidar
olmak ister? Millete dost olan bir parti ve partililer
ise, onun özdeğerleriyle de barışık olur. Barışık
değilseniz, o milletten oy ve iktidar istemeyecek-
siniz. Partinizi kapatıp gideceksiniz!

Eğer o sözü siz söylemiyorsanız, o sözü söyleyen-
ler ancak Türkiye düşmanlarıdır. Çünkü o sözü söy-
lemek, ancak Türkiye düşmanlarına yakışır! O sözü
kim söylemişse ve kimler o sözün arkasında duru-
yorsa, lütfen Türkiye'yi terketsinler. Çünkü Türkiye
düşmanlarının Türkiye'de yaşamaya hakları yoktur!

Gerçek ise şudur: Zulüm, 1453'te bitti. Eğer zulüm
1453'te bitmemiş olsaydı, ne Atatürk varolurdu, ne
İsmet İnönü! Ne de o sözü söyleyenler! Eğer zu-
lüm 1453'te bitmemiş olsaydı, bugün Türkiye düş-
manlarının ve tarihine düşmanlık edenlerin yerinde
Bizanslılar oturuyor olacaktı!

Evet, zulüm 1453'te bitti! Var mı hâlâ "1453'te baş-
ladı" diyenler? Eğer varsa, çıksınlar ortaya açıkça!
Tanıyalım o Türkiye düşmanlarını!

Ey 23 Haziran İstanbul belediye başkanı seçiminde
CHP adayının kazanmasını çok isteyen CHP'liler!
Desteklediğiniz adayınız; "herşey çok güzel olacak"
dedi. Adayınız Ekrem bu seçimde kaybederse, o
sözü söylemeye devam edebilecek misiniz? Yani:
"Adayımız kaybetti, ama Türkiye kazandı, İstanbul-
lular kazandı" diyebilecek misiniz? Bunu diyebilme-
lisiniz. Eğer demezseniz, o sözler yalanla şişirilmiş
ve patlamış bir balon olur. Fakat sizler yalancılığa
râzı olmamalı, demokratik sonuca teslim olmalısı-
nız. Demokratik sonuca teslim olmuyorsanız ve se-
çimi kazanmış ve kazandırmış olanlara düşmanlık-
tan vazgeçmiyorsanız, demokrasiye tahammülünüz
yok demektir! Bu tahammülsüzlük ise, sizin diktatör-
lüğe olan aşkınızı gösterir. Bu gayri meşru aşka sa-
hip çıkmamalısınız. Bu gayri meşru aşkın Türkiye'
de yaşama hakkı yoktur!

O halde "diren Cumhuriyet" diyerek, Cumhuriyet'i
haksız düşmanlığınıza kalkan yapmayınız. Çünkü
Cumhuriyet, haksız düşmanlıklarınızın kalkanı de-
ğildir. Cumhuriyet, haklı çoğunluğun özgür iradesi-
dir. Haksızlığa dayanan düşmanlığınızla bu iradeyi
boğmaya hakkınız yoktur! Bu haksızlığınız son bul-
malı! "Türkiye barışı" için bu şarttır! Cumhuriyet'in
yaşamasını istiyorsanız, bu şartı yerine getirmelisi-
niz. Aksi halde Cumhuriyet'i öldürmüş olursunuz.
Cumhuriyet yaşamalıdır! Öyle ise hep birlikte diye-
lim: Yaşasın Cumhuriyet! Yaşasın Demokrasi! Ya-
şasın Türkiye!

Not 9: Abdullah Gül ve Ahmet Davutoğlu, CHP yı-
kılmadan parti kurmamalıdır. Eğer kurarlarsa, CHP'
ye hizmet etmiş olurlar. Ama eğer CHP millet düş-
manlarıyla ittifakına son verirse ve Türkiye'nin iyiliği
için çalışmaya başlarsa, o zaman Gül ve Davutoğlu
istedikleri partiyi kurabilirler. Ayrıca, yeni kurulacak
partinin, Türkiye'yi "süper ülke" yapmak gibi büyük
bir hedefi ve Türkiye'yi Avrupa ve Amerika'ya bo-
yun eğen değil, onları Türkiye'ye boyun eğdiren bir
çalışması ve misyonu olmayacaksa, o parti kurul-
mamalıdır. Eğer kurulursa, yaşama şansı olmaz.
Yaşasa bile iktidara gelemez. Bir CHP olmaktan
öte geçemez.

Not 10: Bu bildiri, CHP'ye oy veren bütün halkçılara
iletilmelidir.


                     Allah'tan başka ilah yoktur.
         Mehdi ve Mesih Allah'ın kulu ve elçisidir.

Zaman:  Yeni Çağ'ın ondokuzu, Mayıs sonu.
Mekan:  Avrupa.
Makam: Uyarı ve Hakka dâvet.
Boyut:    Muranizm.

                                                   YAYINLAYAN
                                       AVRUPA  MURANİSTLERİ
                                       *   *   *