Donnerstag, 30. Oktober 2008

CEMAAT VARSA DEMOKRASi YOK MUDUR?

(Bu bildiri, 2007 yilinda yayinlandi.)

CEMAAT VARSA DEMOKRASI YOK MUDUR?

gercekleri gösteren ALLAHin adiyla

Bir gazetenin sayin yazari sütununda: "Cemaat varsa, de-
mokrasi yoktur" anlamina gelen sözler serdetmis. Bu an-
lamdan da: "Demokrasinin varligi icin cemaatlerin yoklu-
gu gerekir" seklinde bir anlam türemektedir. Bu da, sayin
yazarin diktatörlük arzusundan baska birsey yansitma-
maktadir.

Eger Türkiye'deki bütün cemaatler CHP'ye yönelseydi,
cok büyük bir ihtimalle bu yazarimiz rahatsizlanmayacakti.
Ama bu yönelim AKP'ye olunca, is degisti; rahatsizligini
aciga vurmak zorunda kaldi.

Simdi bu rahatsizlanmanin dogru olup olmadigina bakalim
ve bunun icin de; "cemaatler demokrasi ici midir, yoksa
demokrasi disi midir" sualine cevap arayalim:

Cemaat, halkin bütünlesmis parcasidir. Bu parcayi da fert-
ler meydana getirir. Cemaatler de, sadece "dinsel" toplan-
ma ve kenetlenmeler (siz buna "örgütlenme" de diyebilirsi-
niz) degildir. Bunun bir de dinsiz ve dindisi olanlari da var-
dir. Eger Türkiye'de 4 büyük dinî cemaat varsa, bunun
karsisinda 40 tane dindisi cemaat bulunabilir ve sayilabilir.
Sadece dinî cemaatleri görüp dindisi olanlarini görmemek
olmaz. Dinici ve dindisi bütün cemaatleri gözönüne aldigi-
nizda, bunlarin demokrasinin bir parcasi oldugunu görür-
sünüz. Bu cemaatleri yokettiginizde veya yoksaydiginizda,
ortada "halk" diye bir sey kalmaz. O zaman demokrasi-
den de söz edilemez.


(Meselâ) Nurculuk veya Süleymancilik bir cemaatse, bu-
na karsi sagcilik, solculuk, Maoculuk, ülkücülük ve Ata-
türkcülük de bir cemaat ve cemaatlesmedir. Dernekler,
sendikalar, partiler de dinî cemaat ve cemaatlesmenin bas-
ka türleridir.

Evet bir lider kendi cemaatinin fertlerini istedigi tarafa yön-
lendirebilir. Ama bu yönlendirmeyi bir yazar ve aydin da
yapabilmektedir. Eger bir yazar ve aydin bir toplum ve top-
lulugu istedigi tarafa yönlendirebiliyorsa, o da bir cemaat
ve cemaatciligin icindedir demektir. Bunu cemaat disi bir
olay sayamayiz. Eger bir Ilhan Selcuk, MHP'li ve CHP'
lileri bir koalisyona yönlendiriyorsa, o kimse bir cemaat ve
cemaatcilik icindedir. Parti ve parti liderlerini de bu sekilde
görmek mümkün.

Demek sadece dinî cemaatlerin bir partiye yönelmesine
bakip, bunu "demokrasiye aykiri" bulamayiz. Aksi halde
diktatörlügü dâvet edip, iktidari en güclüye teslim etmemiz
gerekir ki, bu da asla kabul edilemez. Demek, cemaat ve
cemaatcilik de demokrasinin bir parcasidir. Halk isterse
fertler halinde, isterse topluluklar (cemaat) halinde istedigi
görüsü paylasir, istedigi secimi yapabilir. Bunun demokra-
siye bir zitligi yoktur. Bes kisinin toplanip oylarini falan
partiye vermesi nasil demokrasi disi olabilir ki, cemaatci-
lik demokrasi disi olsun!

Cemaatlerden korkulmamalidir. Cünkü bugün bir A cema-
ati bir A partisine oy veriyorsa, diger secimde C partisine
oy verebilir. Bu yönelimi partilerin vaad ve icraatlari belir-
ler. "Bir cemaat ebediyen A partisine oy verecektir" diye
bir kaide yoktur. Ama bazi cemaatler de kemiklesebilir.
Bu da bir istisnadir. Pekâlâ bu kemiklesme fert ve fertci-
likde de bulunabilir. (Bazi kimselerin CHP'den sasmamasi
gibi).

Demek, cemaat ve cemaatlesmeyi demokrasi disina atama-
yiz. Aksi halde bütün dinleri, bütün ideolojileri, bütün fikir
ve düsünceleri ortadan kaldirmak zorunda kaliriz ki, tâ
fertler cemaatlesmesin!

"Partilerin cemaatlesmesi" ise, her zaman sürekli degildir.
Erbakan'in tek bir partide kemiklesmis Millî Görüs cema-
ati bile en sonunda kirildi. Bundan bir AKP cikti. Bugün
AKP, tek bir cemaatin partisi degil, bütün cemaatlerden
oy alabilen bir partidir. Dolayisiyla, AKP'yi "cemaatlesmis
bir parti" olarak göremeyiz. Cünkü AKP'ye oy veren ce-
maatler bu partide kemiklesmis halde olmadiklari gibi, ge-
lecekte baska partilere yönelebilmeleri de mümkündür.
O halde cemaatlerden degil, onlari cekememekten, oyla-
rini alamamaktan korkulmalidir.

Cemaatlesmeden yine korkulmamalidir. Cünkü bir cemaat-
tin bütün fertleri her zaman tek bir görüsün etrafinda birle-
semeyebilir. Bugün de zaten hemen hemen bütün cemaatler
bölünmüs vaziyettedir ve farkli farkli partilere yönelebilmek-
tedirler. Eger bazi sorunlar cözüme kavusursa (meselâ kati
bir laiklikten vazgecip ILIMLIlasma gibi), bu halde cemaat-
lerin tek bir partiye yönelmeleri de sona erer.

Halk olmazsa, demokrasi olmaz. Halkin fertler halinde kal-
masi da, topluluklar haline gelmesi de demokrasiye zarar
vermez, onu iptâl etmez. "Halk daima fertler halinde kala-
caktir" diye de bir kaide koyamayiz. Aksi halde kendimizi
diktatörlestirmis oluruz. Lütfen, geri gitmeyelim, mürteci
olmayalim!

Isimize geldigi zaman "cemaate evet", gelmedigi zaman da
"hayir" demek, hakcilik ve adaletcilik degildir. Lütfen, hak-
cilik ve adaletciligimizi koruyalim.

Türkiye'de milletin dinini ve dindarligini ve dinsel taleplerini
hice sayan bir parti muvaffak olamaz. Bunu da iyi hesapla-
mamiz gerekir. Herkes sucu kendinde arasin, cemaatciligi
suclamasin. Ama siz: "Biz dindisi bir kitlenin partisi olmak
istiyoruz" veya "dinsel taleplere kapaliyiz" derseniz, buna
da biz kizmayiz ve karisamayiz. Fakat bizden oy alamaz-
saniz, bozulmayacaksiniz!

Türkiye'de "demokrasi geregi" bir Kürt de, bir Ermeni de,
dindar bir Müslüman da cumhurbaskani olabilir. Eger de-
mokrasi taraftari iseniz, bunu hazmedeceksiniz. Yoksa
parti acmayacaksiniz. Acmissaniz, kapatacaksiniz. Kapat-
mazsaniz, iktidar olamazsiniz. Herhalde MHP ve CHP'nin
lider ve taraftarlari bu sözlerden birseyler anlarlar...

Zaman: Yeni Cag'in yedisi, Temmuz ortasi.
Mekan: Avrupa.
Makam: Aydinlatma.
Boyut: Muranizm.

YAYINLAYAN
AVRUPA MURANISTLERI
* * *

Keine Kommentare: