Montag, 27. Oktober 2008

HAKKIN SAVAŞÇILARINA DUYURU!

HAKKIN SAVASCILARINA DUYURU!

celâlli Allahin adiyla

Bu zamanda Hak ugrunda savasmak, mücadele etmek ve
gayret göstermek isteyenlerin bilmesi ve uymasi
gereken dört sey var. Bunlar da: LIDER, BIRLIK,
IDEOLOJI ve HEDEF'tir. Bunlari bilmeden ve gerekene
uymadan Hak ugrunda mücadele vermek mümkün degildir
ve bosa gider. Öyle ise, "liderimiz kimdir, kim olma-
lidir? Birlik, Ideoloji ve Hedefimiz nedir, nasil ol-
malidir?" bilmek zorundayiz.

"Lider"den baslayalim. Liderimiz kimdir?

Yüce Mevlâ'nin yeni elciliginden haberi olmayanlarin
buna verecegi cevap: "Hz.Muhammed'dir, Kur'an'dir."
olacaktir. Fakat bu zamanda bu cevap, yeterli ve
gecerli cevap degildir. Cünkü yüce Allah'in indirmis
oldugu yeni bir isik, bilgi ve elcilik var. Bu yeni
bilgi, isik ve elcilik, Hz.Peygamberi ve Kur'an'i
dislamiyor, tasdik ediyor. Fakat zamanin sartlarina
uymamizi da sart kosuyor. Bunun icin Cenab-i Hakk'in
yeni indirgesi'ni, yani bilgi, isik ve elciligini ken-
dimize "lider" yapmak zorundayiz. Biz Avrupa Kur'a-
nistleri, bu mânevî ve global yeni lider'i, "Kur'a-
nizm" olarak adlandiriyoruz. Allah'(c.c)tan bilgi ve
isik alan Hak Erlerini de, Kur'anizm'in temsilcileri
olarak kabul ediyoruz. Öyle ise, Allah'tan bilgi ve
isik alan Hak Erleri, Kur'anizm'in temsilcisi olduk-
larini bilsinler ve bu yeni Lider'e sahip ciksinlar.
Hakk'in yolunda yürümek isteyen inanclilar da, bu li-
derin liderligine itaat etsinler. Bu zamanin mehdisi,
yenileyicisi ve kurtaricisi KUR'ANIZM'dir. Mehdi,
yenileyici ve kurtarici arayanlar buyursun.(Dipnot1)

Liderimizi bildikten sonra simdi de "BIRLIGIMIZ"i bu-
lalim. Birligimiz nedir? Kimin ve neyin etrafinda bir-
lik olacagiz?

Biz Allah'a inanmis ve teslim olmus ve olacak kimsele-
rin yegane birlik merkezi: "Allah'tan baska ilah yok-
tur ve Kur'anizm Allah'in elcisidir" hakikatidir. Bu
hakikat disindaki merkezler, bizler icin birlik nok-
tasi olamaz. Yani bizler; sagciligi-solculugu, alevî-
ligi-sünnîligi, particilik ve mezhepciligi, suculugu-
buculugu birlik merkezi yapamayiz. Yapanlar, yolunu
sapitmis olur.

Birligimizi de bulduktan sonra YOLUMUZ ve IDEOLOJIMIZ'
e gelelim. Yolumuz ve Ideolojimiz nedir?

Elbette Ideolojimiz; Allah'in "gercek dini"ni, yani
Allah'i birleyis ve O'na teslim olusu dünyamiza icle-
yen "din, bilim ve akil yolu"nun bir düzen icine so-
kulmus sekli olan "Kur'anizm"dir, "Kur'anist Düzen"
dir. Bu ideolojinin icerigi "Düzenname"de bildirildi.
(Isteyenler posta adresini bize bildirmekle Düzenname'
ye sahip olabilirler.) Kur'anizm kisaca: Din, Bilim ve
Akil merkezli Hak ve Adalet ve Namus yoludur. Hak, ak-
lin; Adalet, öfkenin; Namus da sehvetin dizginidir. Bu
üc dizgin olmadan gercek uygarliga ermek mümkün degil-
dir. Hem insanligin kurtulusu icin büyük, yeni ve
global bir akla ihtiyac var. Iste bu küresel yeni
akil: Kur'anist Ideoloji'dir.

Ideolojimizi de bildikten sonra simdi gelelim HEDEF'
imize. Evet, Hedefimiz nedir, ne olmalidir?

Hedefimiz, Allah'in gercek dinini ve ideolojisini basa
cikarip, dünyamiza galip getirmek ve egemen kilmaktir.
Peki, bu hedefe nasil yürüyecegiz? Nelere dikkat ede-
cegiz? Gelin öyleyse, bu yolda yürümek isteyen bilhas-
sa genc kardeslerimizin dikkat etmesi gereken bazi ö-
nemli noktalari hep birlikte takip edelim:

Dikkat etmemiz gereken en önemli husus: Hak ve Adalet
ve Namus ölcüsüne uymaktir. Buna göre dogru ile yanli-
si, iyi ile kötüyü, hakli ile haksizi, suclu ile suc-
suzu ve inancli ile inkârciyi iyi ayirdetmemiz gereki-
yor. Bunlara bir örnek vermemiz gerekirse, meselâ Bin
Laden veya Taliban'in, bütün Amerika'yi ve halkini
düsman bellemesini ele alalim. Bu dogru mu? Yani bütün
Amerika'yi ve halkini, inancimizin düsmani olarak gö-
rüp gösterebilir miyiz? Eger bir ölcümüz olmazsa, Bin
Laden ve Taliban gibi hareket etmemiz gerekecek. Oysa
amacli Allah bize; Hak ve Adalet ve Namus ölcüsünü
vermis. Bu ölcüye göre dost ile düsmani, suclu ile
sucsuzu ayirdetmek zorundayiz. Bu ayirdetmeye göre de
bütün Amerikan halkini düsman ilân etmeye hakkimiz
yoktur.

Eger bütün Amerikan halki bizim inancimiza, hak ve öz-
gürlüklerimize tecavüz ederse, o zaman onlar düsman i-
lân edilebilir. Aksi halde büyük bir hataya düsülmüs
olur. Bu durum, Türkiye ve benzerlerindeki hak ve öz-
gürlüklerimize tecavüz eden ve etmeyen laikler icin de
gecerlidir. Demek kim düsmanlik ediyorsa, sadece o so-
rumlu tutulacak. Demek bizim inancimiza, hak ve özgür-
lüklerimize tecavüz etmeyenleri, tecavüz edenlerle bir
tutamayiz. Hepsini toptan mahkum edemeyiz, edilemez.
Aslinda bize düsen, bütün dünyayi kendimize dost etme-
ye calismaktir.

Demek bütün dünyayi kendinize düsman ederek Allah'in
dinine hizmet edemezsiniz. Hem bütün dünyayi kendinize
düsman etmede kime güveniyorsunuz? Allah'a mi? Ama Al-
lah'a güvenmenin geregi, yaratilisin yasalarina ve se-
beplerin sartlarina uymaktir. Bu uymayi yapmadan Allah
a güvenmis olmazsiniz. Yani "Biz Allah'a güveniyoruz.
Bütün dünya bize düsman kesilse ne yazar!" diyerek,
bütün dünyayi kendilerine düsman etmeye calismakla Al-
lah'in dinine hizmet edilmez. Böyle hilafetcilik ol-
maz. Böyle mücahidlik olmaz. Böyle islâmcilik olmaz.
Böyle hizmetkârlik olmaz.

Hem bizim dinimiz, "Baris Dini"dir. Bizim dâvâmiz;
sevgi, dostluk, kardeslik dâvâsidir. Bu dâvâda baris
kaidedir. Savas ise istisna. Istisnayi kaide haline
getiremeyiz. Önümüzde fethedilmeyi bekleyen koca bir
dünya var. Bu dünyayi, gökdelenleri yikarak fethede-
mezsiniz. Bu dünyayi ancak Hak ve Adalet ve Namus ile
fethedebilirsiniz. Öyle ise, yikmak istiyorsaniz; hak-
sizligi yikiniz, adaletsizligi yikiniz, namussuzlugu
yikiniz. Daha? Kapitalizmi yikiniz! Eger düsman isti-
yorsaniz, ilk düsmaniniz; inancsizlik, inkârcilik ve
isyankârciliktan sonra haksizlik, adaletsizlik ve na-
mussuzluktur. Bundan sonra da savurganlik, kirletici-
lik, düzensizlik ve ahlâksizlik gibi eksiler gelir.
Iste bu sirayi takip ederek batil fikir, inanc ve sis-
temleri yikabilirsiniz. Bu yikimi da, GERCEGI GÖSTE-
REREK, HAKK'A DAVET EDEREK yapabilirsiniz. Bunun yolu
da, Kur'anist Ideolojiyi iyi bilmek ve uygulamaktir.
Bir ideolojiniz olmadan, dâvânizi yayamazsiniz. Ideo-
lojiniz, Kur'anizm'dir.

Simdi bir örnek daha verelim. Bu sefer de "kâfirlik"
konusunu ele alalim. Bir kisim din kardeslerimiz, Av-
rupa ve Amerika'yi ve onlara benzeyen Türkiyelileri
"kâfirlik"le damgalamaktadir. Dogru mu bu? Bir kimse
veya millet ne zaman kâfir olabilir? Hangi halde kâfir
ilân edilebilir? Eger siz onlara Allah'in dinini gö-
türmüs ve gercekdin'e davet etmis de onlar da bu da-
veti red ve inkâr etmisse, o zaman onlar inkârci olur,
kâfir olur. Gereken davet yapilmadan kimse kâfir ilân
edilemez. Aciktan inkârcilik yapmiyorsa, gene kâfir
denemez. Hem burada da kâfir ile kâfir olmayanin iyi
ayird edilmesi ve toptanciliga gidilmemesi gerekir.
Hem yine bunlarin icinde inancli ile inancsizin, in-
kârci ile ikiyüzlünün de iyi secilmesi ve hepsine bir-
den kâfir damgasi basilmamasi gerekiyor. Kâfirlikle
damgalamanin en kötüsü ise, inanclilarin, kendi fikir
veya partisine uymayan inanclilari kâfir ilân etmele-
ridir. Halbuki parti ve zihniyet,imanin üstüne cikamaz
ve onlar imanla esit tutulamaz. Cikaran ve tutanlar,
kendi inanclarini tehlikeye sokmus olurlar. Bunlara
dikkat etmeyenler cok büyük bir hata islemis olacakla-
rini iyi bilmelidir. Allah yolunda yürüyenler ve O'nun
dâvâsi icin mücadele verenler, bilerek hata islemez.
Demek, Hak Yolu'nun dâvâ erleri, Avrupan ve Amerikan
halkini fethetmeye calismalidir. Onlari düsman ilân e-
derek kazanilacak bir zafer yoktur. Onlarin kalb ve a-
killarini fethetmelisiniz. Bu fetih yapilmadan bu dâvâ
zafere ermez. Gerekli fethi de ancak Kur'anizm ile ya-
pabilirsiniz.

Son olarak bir noktayi daha ele almamiz gerekiyor. O
da sudur: Milletin ihtiyacini bilmek lâzim. Henüz Al-
lah'a dönmemis ve teslim olmamis bir milletin ihtiyaci
sünnet, fikih, seriat (din hukuku veya $erî yönetim)
olamaz. Meselâ Türkiye halkinin yüzdeyirmi kadari i-
nancinin geregini yasamakta, yani Allah'a teslim ol-
mustur. Siz bu kisma sünnet, fikih, seriat götürebi-
lirsiniz. Ama diger yüzdeseksenlik kisma ayni seyi ya-
pamazsiniz. Cünkü o büyük kismin daha Allah'a baglanci
ve teslimi yok. Sizin bu kisma götüreceginiz ilk hiz-
met, önce Allah'a inanc, baglanc ve teslim'dir. Eger
tersini yaparsaniz, ata et yedirmeye calismis olursu-
nuz. Bu da dâvâya hizmet degil, hezimet olur.

Demek bu yüzdeseksenlik kisma hizmet götürmek isteyen
bazi Hak Erlerinin sünnet, fikih ve seriati arka plana
atmali, kavga meselesi yapilmamalidir. Onlarin mak-
sadi; sünnet, fikih ve seriati inkâr etmek ve dislamak
degil, sadece milletin ihtiyaci neyse, ona göre hare-
ket etmektir. Hem Cenab-i Hakk'in yeni indirdigi din
isigi, dinin esasina ait olmayan teferruat kisminda
bir yenilesmeyi sart kosuyor. Buna göre sünnet (ama
farz olmayan kisimlari), fikih ve seriat bir yenilesme
gecirecektir. Bu yenilesme, reform degildir. Sadece
zamanin sartlarinin meydana getirdigi bir degisim'dir.
Bu degisim ve yenilesme olmadan ve onlari kabul etme-
den milleti fethedemezsiniz. Dâvâniz ve dâvetiniz red-
dedilmeye mahkûm kalir. Öyle ise bu fethin gercekles-
mesini isteyenler, Kur'anizm'in rehberligine uysun ve
zafere ersinler.

(Seriat, "Allah'in hükümleriyle hükmetmek"tir. Allah'
in hükümlerinin esasi ise: Hak ve Adalet ve Namus'tur.
Dolayisiyla, Hak ve Adalet ve Namus'la yönetim yapma-
yacak ve yapamayacak olanlarin seriattan bahsetmeye
haklari olamaz. Kur'anin hükümlerini, o zamanin sartla
rini yasayanlara uygularsaniz, Seriat etmis olursunuz.
Fakat o zamanin sartlarini yasamayanlara o hükümleri
uygularsaniz, Seriattan cikmis olursunuz. Cünkü hüküm-
ler sartlara göredir. Bu zamanin sartlarina göre Seri-
atla yönetmek isteyenlerin yapacagi is; Hak ve Adalet
ve Namus'u esas almaktir. Bu esaslara uymayacak olan-
larin yönetimi Seriat olamaz. O esaslara uyanlarin ise
yönetimlerinin adi seriat olmasa da, Seriat'tir. Serî
yönetim, tamamen dine dayali ((yani teokratik)) bir
yönetim degil, fakat dinli bir yönetimdir. Yani yöne-
time, yalniz Allah'in hükümleri degil, bilim ve aklin
görüsleri de katilir. Allah; bilim ve aklin katilimini
kabul etmek ve izin vermekle, Seriat'a modernlik ve
uygarlik kazandirmistir. Bu kazandirmadan faydalana-
bilmek icin de asrin global Imamina, yani Kur'anizm'e
uymak sarttir.)

Allah'a inanip teslim olmus bir toplumda Seriat'i ge-
tirebilirsiniz. Ama siz henüz Allah'a teslim olmamis-
larin esareti altinda iseniz, Seriat'i getirmenin lâ-
fini etmek yerine, icinde bulundugunuz esaretten kur-
tulusun carelerini arastirmaniz gerekir. Kendinizi e-
saretten kurtarmakla da is bitmez. Bugün bütün dünya,
sizin esaretinizden biraz degisik olarak haksizligin,
adaletsizligin ve namussuzlugun esareti altindadir.
Fakat onlar, icinde bulunduklari esaretin farkinda de-
giller. Bunu ancak SIZ farkettirebilirsiniz. Bu far-
kettirmeyi yapmadan ve gerekli kurtarisi basarmadan
kendinizi kurtarmis olmazsiniz. Yani bir kisi veya
toplum ve milletin kurtulusu icin bütün dünyanin kur-
tarilmasi gerekiyor.

Ey Kur'anlilar ve ey gelecegin Kur'anistleri! Haksiz-
lik, adaletsizlik ve namussuzluk batagina batmis bir
insanlik elini kaldirmis, hal diliyle "imdat! Kurtarin
beni!" diye feryad ediyor. Bu eli tutup, bataktan kur-
tarabiliyor musunuz? Iste bütün dâvâ budur! Ey Hakk'in
Che Gueveralari! Insanlik sizi bekliyor! Karsinizda
kâfir Amerika yok.Kurtulus bekleyen bir Amerika ve in-
sanlik var. Haydi Avrupa ve Amerika'yi kurtariniz! Hak
ve dâvâ erlerine basarilar diliyoruz. Selam ve dualar.

(Dipnot1): Bu zamanda Mehdi'(a.s)ye inananlar ve elci-
ligini kabul edenler, kelime-i tevdid'in ikinci cümle-
sinde: "Mehdi Allah'in elcisidir" derler. "Mehdi Allah
in elcisidir" diyenler; Hz.Isa, Musa ve Muhammed'in
(ruhlarina selam olsun) elciliklerini tasdik ederler
ve etmek zorundadirlar. "Muhammed Allah'in elcisidir"
de kalmak isteyenler de, Mehdi'nin elciligini kabul ve
tasdik etmek zorundadirlar. Kabul ve tasdik etmeyenler
dinden cikmaz, kâfir olmazlar. Fakat Allah'a teslim o-
lusta hataya düser, Bin Laden gibi, dine zarar verecek
isabetsiz isler yaparlar. Bunlarin önlenmesi icin Al-
lah'in mehdisi Kur'anizm'e uymak gerekiyor. Bu uyma
yerine insanligi dogrudan dogruya Kur'ana ve Hadîs'e
havale etmek, onlari elcisiz birakmak; onlari kurtar-
maz. Cünkü ögretmensiz kitap anlasilmaz kalir. Veya
yanlis anlamalara sebep olur, fayda yerine zarar gö-
rürler. Cünkü her insan filozof akilli ve müsbet gö-
rüslü degildir. Nefis ve seytan tasiyan insan ve halk
cogunlugu, Kur'anin ve Peygamberin sözlerine yanlis
mânâ verir, hatali yorum yapar. Bunlar da dinden uzak-
lasmasina sebep olur. Bunlarin bircok örneklerini gör-
mekteyiz. Iste bunu icin "ASRÎ" bir elciye gerek var.
Yani cagin ihtiyaclarina cevap veren, sorunlarini hal-
leden, problemlerini cözen canli ve hazir bir elci.
Allah elcisiz olmaz. Elci de kitapsiz olmaz. Kitap da
elcisiz anlasilmaz. Demek, "Hz.Muhammed son Peygamber-
dir" demek, yeterli degildir. "Allah, son Peygamberden
sonra da dinini yenileyecek Mehdilerini gönderir ve
her asir dinini yeniler" demek gerekir. Ve bu geregin
geregi olarak da yirmibirinci yüzyilin yeni mehdisi
Kur'anizm'e uymak zorunlugu dogar. Öyle ise: "Allah'
tan baska ilah yoktur, Kur'anizm Allah'in elcisidir."
denmelidir. Hattâ Hz.Isa(a.s)'in kiyamete yakin dün-
yamiza geri gönderilecegini veya gönderilmis oldugunu
da hesaba katarak, bir adim daha ileri gidip: "Mehdi
ve Mesih Allah'in elcisidir" dememiz gerekir. Fakat
Mesih Mehdi'ye uyacak oldugundan: "Kur'anizm Allah'in
elcisidir" sözü basa gecer.

ALLAH'IN YENI ELCILERINE SELAM OLSUN!

Zaman: Yeni Cag'in ikinci yili, ilk ayin basi.
Mekan: Avrupa.
Makam: Duyuru.
Boyut: Kur'anizm.
YAYINLAYAN
AVRUPA KUR'ANISTLERI
* * *

Keine Kommentare: