Sonntag, 26. Oktober 2008

İNANC YOLUNDAKİ BİR BAYANA CEVAPLAR

INANC YOLUNDAKI BIR BAYANA CEVAPLAR

yol gösteren ALLAHin adiyla

(Bu bildiri, yazarimiz Hüseyin Avdic'in, 2006-7
yillarinda mustafaakyol.org sitesinde bazi
tartismacilara verdigi cavaplardir.)


Merhaba Beyaz Hanim,

Demirkan beyle yaptiginiz yazismanizda demissiniz:

"Yani Tanri gercekten cikti ve, bana su sekilde degil de,
bu sekilde inanacaksiniz dedi, oyle mi?"

Evet, aynen öyle! Cünkü eger Tanri cikip da: "Ben $öyle
$öyle biriyim. Ve Bana $u $u $u $ekilde inanip ibadet
edin. Yoksa inanis ve ibadetiniz gecersiz olacaktir" demis
olmasaydi, insanlar kendi akillarina göre tanrilar uydurup,
kendi keyflerine göre ibadet ederlerdi. Nitekim yüce
Tanri gercegi bildirmis olmasina ragmen Kur'andan haber-
siz olanlar ve ona inanmayan bir cok insanlar kendi akilla-
rina göre din uydurup tapinmakta ve keyflerince ibadet(!)
yapmaktadirlar. Tabi bu insanlarin uydurduklari dinlerin
ve yaptiklari ibadetlerin gecerligine dair bir kanitlari yok-
tur. Oglu ve ortagi ve benzeri bulunmayan Allah'a teslim
olmus kimseler ise, Kur'an sayesinde inanclarinin gecerli-
gini kanitlayabilecek bir delile sahip bulunuyorlar. Eger
Kur'an gibi bir kitap olmasaydi, insanlar "kime nasil ve
nicin inanacaklari" konusunda $askin ve caresiz kalacak
ve sapikliga düseceklerdi.

Yine demissiniz:

"Kendisine ne sekilde inanmamiz gerektigini zaten, bizim
gordugumuz ve goremedigimiz tum yapitaslarimiza, tum
kozmoza kodlamisken, neden boyle birseye gerek duy-
sun?"

Gerek duyar. Cünkü insan akli, kendine bildirilmeyen
konularda kendi bildigini okur. Böyle bir okuma, Yarati-
cinin amacina ve sayginligina zittir. Bu zitligi ortadan kal-
dirmak icin, yüce Yaratici bir "Elcisi"ni görevlendirerek
sayginligini gösterir, "varligini" ve "kimligi"ni bildirir. Bu
bildiri ile akil sahipleri "sahipsizlik"ten kurtulur. Bir ülkenin
bir Basbakani olsun da kendini hic tanitmasin, mümkün
mü? Yaratili$a, ya$atilisa ve yönetilise sahne olan koca
bir evren bulunsun da, onun her$eye gücü yeten, fakat
gözle görülmeyen bir Sultani olmasin! Hic mümkün mü?
Ve böyle bir Sultan ve Basbakan olsun da, Kendini bil-
dirmek ve tanitmak ve isteklerini bildirmek icin bir Elcisini
görevlendirmesin ve ona bir Kitap indirmesin. Elbette
mümkün degildir!

Demissiniz: "O degerlendirmeye gore de, Kuran, benim su
anda beynimde algiladigim Tanrinin ozelliklerini tanimlamada
yetersiz kaliyor."

Bu yetersizlik, siz henüz i$in baslangicinda oldugunuz icindir.
Cünkü yüce Yaratici ve Ya$atici ve Yönetici, "esas olarak"
Kendi özelliklerine dair yeterli bilgiyi vermistir. Bu bilgiye
göre O yüce Tanri: Enerji, i$ik, hayat ve ruh sahibidir. Ira-
de, kudret, kuvvet ve bilgi sahibidir. Sonra ve birlikte: Her-
$eyi bilen, gören, duyan ve her varliga sesini duyurabilen ve
konusan'dir. HerSeyi kaydeden ve ettirendir. Öfke ve acima,
sevgi ve ho$görü sahibidir. Ayrica yaraticilik, ya$aticilik ve
yöneticilikle ilgili bütün fiillerin de sahibidir. Eger Tanri'nin
özelliklerini bildiren bu esaslari yeterli bulmazsaniz, gerisini
yani daha fazla ayrintiyi Kur'an bilginlerinden ve yorumcu-
larindan ögrenebilirsiniz. Cünkü Kur'an, bir bilim kitabi gibi
her konu üzerinde derin, genis ve yüksek anlatimlara gire-
mez. Fakat yüce Yaratici ve Yönetici daha fazla bilgi iste-
yenlerin ihtiyacini karsilamak icin gerekli dinî bilgiyi Kur'an
bilginlerine ilham etmektedir.

Buradan anlamaliyiz ki, Kur'an, onbes asir önce nasil indiril-
misse, öyle kalmis bir Kitap degildir. Yani her yüz yilda bir
yüce Allah tarafindan görevlendirilen -Imam denen- dinsel
Baskanlarla Kur'an daima yenilenmis ve tazelenmistir. Eger
insanlar o Baskanlarin bilgilerine müracaat ederlerse, Kur'
anin nasil anlasilmasi ve yorumlanmasi gerektigini en iyi se-
kilde ögrenebilir ve din hakkinda sapikliga düsmekten kur-
tulurlar. 20. asrin dinsel Baskani, Bediüzzaman Said Nursi'
dir. Gecmis asirda kâinat kitabini en iyi okuyan ve okutturan
ve Kur'ani kendi devrine göre en mükemmel yorumlayan o
zattir. Bu zatin "Risale-i Nur" denen eserlerini gözden gecir-
meniz isabetli olur. Turan Dursun gibi cesitli $üphelerle inan-
cini kaybetmis kimseler, gercek dini bulmada size yardimci
olamazlar.

"Ilk Kur'an ile simdiki Kur'an ayni mi, degil mi?" gibi $üphe-
ler sizi yaniltmasin ve yolunuzdan alikoymasin. Cünkü insan-
larin yüce e$siz Sahibi, her yüz yilda bir, bir dinsel Baskani-
nin kalbine Kitabinin bir özetini indirerek Kur'ani korumus-
tur. O dinsel Baskanlarin tasdikleri sayesinde de Kur'an,
bozulmadan bugüne kadar gelebilmistir Eger o dinsel Bas-
kanlarin tasdiki ve Kur'an bilgisi olmasaydi, bugün Kur'an,
Incil'in ugradigi akibete ugrayacak ve herkesin kendi kafa-
sina göre yorumladigi yüzlerce binlerce birbirini tutmayan
Kur'anlar bulunacak ve aSIL Kitap kaybolup gitmis ola-
cakti. Eger bugün Kur'an tek olarak duruyorsa, birbirini
tutmayan yüzlerce Kur'an ortalikta dolasmiyorsa, o Kitaba
güvenebilirsiniz. Fakat onun en iyi yorumunu asrin dinsel
Baskani'ndan ögrenebilirsiniz. Yirmibirinci asrin dinsel Bas-
kani, Hz. Mehdi'dir. Ama siz önce gecmis asrin dinsel Bas-
kaninin eserlerini inceleyin. Sonra herhalde bu asrin Mehdi-
si'ne de ulasabilirsiniz.

Not: Inanc meselesi, "genetik" degildir. Bunu da, bazi din-
dar kimselerin cocuklarinin dinsizlige ve bazi inkârcilarin
da cocuklarinin Allah'a yönelmesinden anlamak mümkün-
dür. "Genetiginde varsa inanir, yoksa inanmaz" diye bir
gercek yoktur. Cünkü inanc, genetiksel degil, iradî ve
yaradi$saldir. Yani her insan, Tanri'ya inanacak $ekilde
yaratilmistir. Fakat inanip inanmamasi, onun seckisine
birakilmistir.

Genetiksel bir inanc, Tanri'nin amacina zittir. Cünkü yüce
Tanri insanlari, Kendine inandirmak ve taptirmak icin
yaratmistir. I$ genetige kalirsa, Yaratici'nin amaci güme
gider. Cünkü o zaman bazi kimseler diyecek: "Benim
genetigimde yokmus, inanmadim". Bazi kimseler de diye-
cek: "Benim genetigimde varmis, inandim". Böyle bir
e$itsizlik ve adaletsizlige yüce Tanri müsaade edemez.
Bunun icin inanc, genetiksel degil, yaradi$sal ve iradîdir.
Yani Tanri'ya inanma arzusu her insana yerle$tirilmis ve
herkes inanc ve ibadetle görevlendirilmistir. Bu görevin
nasil yerine getirilecegi de insanliga bir Kitap'la bildiril-
mistir. Ateizmin ve materyalizmin "gercek inanc" olduguna
dair bir kanit yoktur. Cünkü madde ve tabiat ve tesadüf,
bir kitap indirmemistir ve indirecek bir durumlari da yok-
tur!

Beyaz Hanim,

Sizin dinsel konudaki hata ve yanlislarinizi normal buluyo-
rum ve sizi kinayacak bir husus göremiyorum. Cünkü ben
de, körü körüne inanmis bir insan degilim. Gercek inanci
bulma yoluna girdigim zaman benim de kafamda yüzlerce
soru, zan, $üphe, inkâr vardi. Inkârci ve ateistlerin sahip
oldugu $üphe ve inkârlari ben de kendime soruyordum.
Sonunda yüce Ya$atici'nin yardimiyla bütün sorularim
cevaplandi ve dinsizlik ve inkârcilik engellerini a$arak
Gercek Inanc'a ulasabildim. Bu konuda kendinizi yalniz
hissetmemelisiniz. Size yardim edecek pek cok kimse
bulunmaktadir. Eger samimi bir sekilde yüce Yaratici'ya
yönelip: "Ey bu âlemin Sahibi! Seni bilmek ve tanimak
istiyorum. Bana yardim et" dediginizde, O'ndan bir yar-
dim alabilirsiniz. Siz de bir gün samimiyetinizle, yani $art-
lanmisliklarinizi bir kenara birakarak yola koyuldugunuzda
önünüzdeki engelleri a$acak ve Dogru Inanc'a ulasacaksi-
niz. Kabul ederseniz bu ulasmada bende sizin elinizden tut-
maya hazirim.

Bu evrenin Sahibi yardimciniz olsun...

Hüseyin Avdic

***

Beyaz Hanim,

"Gercek Tanri ile iletisim kurmak mumkunse, dogru dinin ne
oldugu da bu iletisim esnasinda ortaya cikamaz mi?" ve

"Ve her insan, Tanri ile kendi icinde cok ozgun bir iletisim
kurabiliyorsa, her insan icin bir dogru din tanimindan
bahsetmek yerinde olmaz mi?" diye sormussunuz.

Ben o "Dogru Din Nedir?" baslikli yaziyi bazi Hiristiyanlara
cevap olmasi icin yazmistim. Yani bir analiz yapacak durumu
gerektirmiyordu. Ayrica o ayeti de korkutma amacli degil,
sadece dogruyu gösterme kasdiyla aktarmistim. Korkutmak
isteseydim daha farkli yazardim ve onun ziddinin geregini de
koyardim. Bu konuda orta yolu takip etmeye calisiyorum.
Sizin anlayacaginiz, o makale size hitap etmiyor. Fakat bazi
bilgiler elde edebileceginizi düsünerek o linki size vermistim.

Insanin kendi ic derinliginde Yaratici'yi hissetmesi ve O'nunla
iletisim kurmasi, o kimse icin bir "Dogal Din" olabilir. Fakat
Dogal Din, Allah tarafindan gönderilen ve akil uydurmasi
olmayan "Dogru" ve "Resmî Din"in yaninda cok eksiktir.
Cünkü Tanri bütün Ilâhî Bilgi'leri herkese vermez ve verme-
mektedir. Eger bunun tersi olsaydi, o vakit Peygamberlere
gerek kalmazdi. Yüce Yaratici, bilgilendirme konusunda
Elcilerini araci yapmaktadir. Insanlar da muhtac olduklari
Ilâhî Bilgi'yi Tanri Elcileri'nden almaktadir. Elciler ve Kitap-
lar olmadan "Dogru Din"i bulmaniz mümkün degildir.

Ama o Elciler ve Kitaplar olmadigi veya onlara ulasilama-
digi bir zamanda insanin kendi ic âleminde Tanri'yi hisset-
mesi olan Dogal Din, o kimse icin yeterli olabilir. Fakat biz,
"Gercek Tanri kimdir", "Hakiki Din hangisidir" diye bir a-
rastirma icinde olursak, daha isabetli bir harekette bulunmus
oluruz, diye düsünüyorum.

Tanri'yi hissetmek konusundaki görüslerinize tabiiki katiliyo-
rum.

Zaman: Yeni Cag'in sekizi, Ekim ayi.
Mekan: Avrupa.
Makam: Cevaplama ve Mücadele.
Boyut: Muranizm.

YAYINLAYAN
AVRUPA MURANISTLERI
* * *

Keine Kommentare: