Montag, 20. Oktober 2008

ATEiSTLERE CEVAP

ATEISTLERE CEVAP

bilgilendiren ALLAHin adiyla


Ilâhî Bir Kaynaga Nicin Muhtaciz?

Biz insanlar gözümüzü dünyaya acip, aklimiz erme-
ge ba$ladiktan itibaren ilk önce neyin egri, ne-
yin dogru oldugunu ve nasil ya$amamiz gerektigini
"bilmek" isteriz. Bunlari da bize anne-babamiz ve
atalarimiz saglar. Onlar sayesinde ilk bilgileri
(egri de olsa) kazanmi$ oluruz.

Sonra aklimiz daha da geli$tikce bu evrenin "kim"
tarafindan ve "nicin" yaratildigini, yoksa yara-
tilmayip da kendi kendine mi olu$tugunu, ölümden
sonrasinin olup olmadigini, bu dünya hayatinda
dünyayi a$an bir görevimizin bulunup bulunmadigi-
ni merak eder, bilmek isteriz.

I$te biz bu ihtiyaclarimizi ancak Ilâhî bir Kitap
ve Kaynak'la kar$ilayabiliriz.

Acaba buna kar$i: "Hayir! Ilâhî bir kaynaga ihti-
yac yoktur. Biz her $eyi "bilim" ve "akil"la bi-
lebilir ve cözebiliriz" diyebilir miyiz? Eger
dersek, bunu nasil isbatlariz?

Meselâ felsefe: "Bu evrenin bir yaraticisi falan
yoktur. Her$ey kendi kendine veya bazi sebepler ve
tesadüfler neticesinde var olmu$tur" diyebilir mi?
Eger derse ve diyebilirse, isbatlayabilir mi?

Gerekli isbati yapamaz. Cünkü insan, bu evrenin
yapicisi ve yaraticisi degildir. Ve bu evren (olu-
$urken) veya olu$turulurken $ahit olarak da bulun-
mami$tir. Öyle ise insan sirf kendi aklina ve bil-
gisine dayanarak -görünmeze ve bilinmeze ait olan-
evrenin bir Yaratici'sinin bulunup bulunmadigi
hakkinda kesin bir yargiya varamaz. Ancak gerekli
isbati yapabilmede BILIM'den faydalanabilir.

Peki, Bilim bize bu konuda kesin bir bilgi verebi-
lir mi?

Bilim, aklin geli$mesine ve ilerlemesine bagli bir
aractir. Bunun icin Bilim bize, evrenin öncesi ve
ötesi hakkinda acil ve hazir bir bilgi saglayamaz.
Cünkü Bilim, daima geli$meye muhtac ve belki kâi-
natin yikili$ina kadar da bu geli$mesi sürebilecek
bir acziyette ve yetersizlikte oldugundan, muhtac
oldugumuz kesin ve mutlak bilgiyi bize hemen vere-
mez.

Oysa biz, lâzim olan bilgiye hemen "$imdi" muhta-
ciz. Cünkü insanin ortalama olarak bu dünyada alt-
mi$ yil kadarlik bir ömrü vardir. Ve insanin akli
erene kadar da bu ömrün ücte bir gecmi$ oluyor.
Üstelik her an ölümün gelip catmasi da muhtemel-
dir. Bunun icin insanin, bilim (veya felsefe)nin
ula$acagi kesinligi bekliyecek vakti yoktur.

O halde insanligin önünde hazir Ilâhî bir kaynak
olmali ki, bilim ve felsefenin veremediklerini,
belki de hic bir zaman veremiyecekleri bilgileri
bize versin. Böylece Akil'lar, cevapsizlik ve ca-
resizlikten kurtulsun.

I$te bu yüzden Ilâhî bir "KItap" ve "Haberci" ya-
ni "Peygamber" veya "Mehdi"ye yani "bilgilendiri-
ci" ve "dogruluga götürücü"ye muhtac bulunuyoruz.
Cünkü insanin ve insanligin, bilim ve felsefenin
ula$acagi kesinligi bekliyecek vakti yoktur. Cün-
kü insanin ömrü cok kisadir ve her zaman ölüm ka-
piyi calabilir. Ve ölüm kapiyi calmadan önce biz
mutlak gercege sahip olmu$ olmaliyiz. Yoksa her
$ey bizim icin anlamsiz ve karanlikta kalacaktir.

Demek, Ilâhî kaynak olmadan olmaz. Bilim ve fel-
sefe ise onun yerini dolduramiyor ve belki hic
bir zaman da dolduramayacak! O halde inkâr niye?
Ne faydasi var?

Bu dünyada hesapsizca, kitapsizca ya$amak mi bir
kârdir? Yoksa ölümün bir "yokolu$" oldugu bilgisi
(daha dogrusu bilgisizligi) mi bir kârdir? Getiri
olan nedir? Bu getiri acaba seni ne kadar mutlu
edecektir. Bu dünyada sen, mutluluk icinde ebedî
bir hayat sürmek isterken ve ölümün olmamasini
arzu ederken, inkârciliginin asilsiz getirisi se-
ni tatmin edecek midir? Ne kadar tatmin edecektir?

Hadi, tatmin etti diyelim. Ve sen $eytanca ve cok
kisa bir hayat sürüp bu dünyadan cekip gittigini
kabul edelim. Peki, ya bu evrenin bir "Sahibi"
varsa ve bu âlemi ve insani "belirli bir amac i-
cin" yaratmi$ ve dünyanin da bir "ötesi" bulunu-
yorsa ve sen de onlari pe$inen inkâr etmi$sen ne
olur? Üstelik evrenin Sahibi bir de, "Beni nicin
tanimadin" diye senden hesap sormaya kalkarsa,
ne cevap vereceksin?

Öyle ise dikkatli ol!

Cünkü bu evreni sen yaratmadin ve yapili$inda da
hazir bulunmadin. Senin evinin, bahcenin, dükka-
ninin, ülkenin ve diger e$yalarinin bir sahibi
olur da, bu dünya ve evrenin nasil bir sahibi ol-
maz? Bu konularda nasil pe$in hükümlü ve önyargi-
li olabilirsin ve oluyorsun?

O halde kendine gel! Eger "insan" isen ve "gercek
insan" olmak istersen...

Not 1: Hic bir kimse, bilim ve felsefe mutlak ke-
sinlige ula$madan "bu evrenin bir Yaraticisi yok-
tur" diyemez. Bunu diyebilmek icin milyonlarca
sene beklemek veya bu kâinati kari$ kari$ tarayip
elemek ve ötesine gecmek gerekir. Ama inanclilar,
"bu evrenin bir Sahibi vardir" diyebilir. Cünkü
Ilâhî bir kitaplari vardir.

Not 2: Eger senin bilim ve akl(felsefe)nin ula$a-
cagi kesinligi bekliyecek milyonlarca sene ömrün
varsa, inancsizligina ve inkârciligina devam ede-
bilirsin. Sen devam edersen, ben de inanckârligi-
ma devam ederim ve devamdayim. Sonucta kim kazanc-
li cikar, bu senin icin belirsizdir, ama inancli-
lar icin belirlidir.

Not 3: Eger: "Tamam! Inanc lâzimdir. Fakat bir
cok konusu zamanimizla uyu$mayan Kur'an gibi bir
kitabi nasil rehber yapabiliriz" denirse.

Bunu sormakta haklisiniz. "Zamanla uyu$ma" konu-
sunu halletmek icin bu kâinatin Sahibi her asir
bir Imami yani dinsel ba$kan'i görevlendirerek,
kitap üzerinde herhangi bir degi$iklik yapmadan,
Kur'anini yeniletmi$tir. O ba$kanlarin tasdiki
altinda Kur'an bugüne kadar "bozulmadan" gelmi$
ve korunmu$tur. Eger o imamlar olmasaydi Kur'an
da bugün Incil ve Tevrat'in durumunda olacakti.
Yani birbirini tutmayan yüzlerce Kur'an bulunacak-
ti. Fakat o yüce Sahip, görevlendirdigi Imam ve
Ba$kanlarin kalbine Kur'anin bir özetini indire-
rek ve onlari bilgilendirerek Kitabinin bozulma-
sini önlemi$tir. Korunmu$ bir kitap varsa, elbet-
te digerlerinin korunmasina gerek kalmaz. Cünkü
yeni geldi mi, eski gider ve hükmünü kaybeder.
Bunun icin Allah, Incil ve Tevrat ve daha önce
indirilmi$ olan kitaplarin korunmasina önem ver-
memi$tir. Cünkü hepsinin özeti, yenisi ve en ge-
li$mi$i Kur'anda yerle$tirilmi$tir.

Bu asirda dahi Allah, Dinini ve Kitabini yenile-
mek icin Mehdi'sini yani "Dogruluga Götürücü"sü-
nü göndermi$ ve görevlendirmi$ bulunuyor. O Meh-
di de, Allah'in verdigi yetki ve izinle gerekli
yenilemeyi yapacaktir ve yapmaya ba$lami$tir.

Buna göre, $artlarin degi$mi$ olmasiyla o hüküm-
lerin aynen uygulanmasi halinde haksizlik ve ada-
letsizlik doguracagi bilinen miras, el kesme ve
zaniye verilecek cezalar hakkinda yeni hükümler
getirilerek haksizliklar önlenecektir. Meselâ
bakkaldan kücük bir $ey calan cocuk ile devletin
milyarlarini calan bir ki$inin elini kesmek, co-
cuga cok ceza, soyguncuya ise az ceza olacagin-
dan büyük bir adaletsizlik meydana gelecektir.
I$te Allah bu adaletsizligi kabul edemez. Cünkü
Allah'in Kitabi'nin, -Allah'a ve Ötedünyasina i-
nanctan sonra- en önemli ücüncü diregi, ADALET'
tir. Bunun icin el kesme ve recm gibi cezalar
Allah Mehdisi tarafindan kaldirilacak ve Islâmi-
yet yenilenecektir. Bu yenilenme olmazsa, o din,
din olmaktan cikar. Cünkü bir din, haksizlik ve
adaletsizlik üzerine bina edilemez ve zaten Allah
da buna izin vermez. Bunun icin Mehdi'nin görev-
lendirilmesi $art oluyor ve olmu$tur.

Mehdi de, Allah tarafindan ögretilmi$ ve bilgi-
lendirilmi$ olarak miras, ceza, anne karnindaki
ceninin aldirilmasinin katil olup olmayacagi ve
diger bir cok konuda adaletli hükmünü bildirecek
ve Kur'anda degil, fakat uygulamada yapilacak de-
gi$ikliklerle gerekli yenile$meyi gercekle$tirecek-
tir.

Allah'in Mehdisi'nin "kim" oldugunu ise, antoloji.
com/Hüseyin Avdic/ "DUR!DUR!DUR! HERKES BUNU OKU-
MALIDIR" isimli $iire tiklayarak ögrenebilirsiniz.

Not 4: Inancsizliktan ve inkârciliktan kurtulmak
isteyenlere, bizim tarafimizdan yayinlami$ olan
KURTULU$NAME'yi okumalarini öneririz. Bu bildiriye,
mehdininsesi@mynet.com adresine bir not atarak sahip
olabilirsiniz.

ZAMANI DEGERLENDIRMEDE INANCSIZLAR VE INKÂRCILAR
ZARARDADIR. KAZANCTA OLANLAR ISE,INANCLILAR VE
ALLAH'A TESLIM OLANLARDIR.

Zaman: Yeni Cag'in be$i, Ramazan ortasi.
Mekan: Avrupa.
Makam: Duyuru.
Boyut: Muranizm.
YAYINLAYAN
AVRUPA MURANISTLERI
* * *

Keine Kommentare: