Mittwoch, 22. Oktober 2008

D A R B E N A M E

(Bu bildiri, 2007 Haziran'inda yayinlandi.)

D A R B E N A M E

(Türkiye'de Darbe Olacak Mi?)

zalimleri darbeleyen ALLAHin adiyla

Türkiye'de Darbe Olacak Mi?

Bu sualin cevabini verebilmek icin "bir darbeye gerek var
mi?" sorusunun cevaplanmasi gerekir. Öyle ise soralim:
Bir darbeye gerek var mi?

Bir darbeye gerek olabilmesi icin o ülke ve milletin varligi-
ni, birligini, güvenligini tehdit eden veya hakli ve mesru re-
jimini ortadan kaldiracak bir hareketin mevcut bulunmasi,
eyleme gecmis bulunmasi ve tehlikenin yüzde elliye varmis
bulunmasi ve mevcut iktidarin da buna ses cikarmamasi
veya onlarla basedemiyor olmasi veya onlara yardim ede-
rek ihanet icine girmis olmasi gerekir.

Meselâ Isci Partisi'nin Türkiye'ye marksist veya maoist bir
rejimi getirme ihtimali yüzde kactir? Bunu, onun aldigi oy
oranina veya (varsa) yasa disi eylemlerinin büyüklügüne
bakarak bulabilirsiniz. Ayni sekilde Saadet Partisi'nin se-
riat getirme ihtimalini de hesaplayabilirsiniz. Fakat iktidar-
daki AKP'ye gelince bu hesabi daha farkli yapmalisiniz.
Yani AKP oylarin yüzde otuzunu almissa, onun seriat ge-
tirme ihtimali de "yüzde otuz" olarak hesaplanamaz. Cün-
kü o yüzde otuzluk halk, AKP'ye seriat getirsin diye oy
vermemistir. Bilâkis fakirlige care bulsun, ülkeyi kalkindir-
sin, millete hizmet etsin ve müslümanlar üzerindeki anti de-
mokratik baski ve yasaklari kaldirsin diye oy vermistir.

Eger AKP bir Islâm ve seriat partisi olarak ortaya cikmis
ve hedefini de "cumhuriyet rejimini yikmak" olarak belirle-
mis olsaydi ve buna göre icraat yapsaydi, o zaman hesap
da ona göre yapilirdi. Fakat AKP bir Islâm ve seriat par-
tisi olmadigi gibi, bir devrim partisi de degildir. Icraatlari
da ortadadir.

Ama AKP'nin basörtü yasagina karsi cikmasi, cumhurbas-
kani adayi esinin basörtülü olmasi, zinayi suc kapsami icine
almak ve ickiyi yasaklamak istemesi gibi eylemlerini, "de-
mokratik talepler" olarak görmek gerekir. Halk cogunlugu
bunlarin yasaklanmasindan veya serbest birakilmasindan
yana tavir koyarsa veya hukuksal gereklilik ve yasalar icin-
de bulunan "halki kötülükten koruma" maddeleri icabettirir-
se, onlar yasaklanir veya serbest birakilir.

Eger bunlar demokratik talep veya yasal ve hukuksal zorun-
luluk olarak görülmeyip de, "seriati getirmenin adimlari" ola-
rak görülürse, bu halde camileri de kapatip dini tamamen
yasaklamak gerekir. O zaman Türkiye bir "cumhuriyet" ola-
rak anilabilir mi?

Eger: "Biz Türkiye'yi, Allah demenin dahi yasak edildigi gün-
lere döndürmek istiyoruz" diyenler varsa, acikca söylesin.
Fakat bugünün Türkiyesi'ni 1930'lara yani laikci irticaya,
halkci diktatörlüge geri döndürmeye izin verilmeyecegini
herkesin bilmesi gerekir.

Su anda Türkiye'deki rejimi yikacak degil yüzde elli, yüzde
bes kuvvetinde dahi bir dinsel veya ideolojik tehdit yoktur.
Hadi bu tehlikenin hic olmadigini degil de, yüzde yarim
(0,5) var oldugunu; Hizbullah, IBDA-C ve Milli Görüs'ün
bu tehlike potansiyelini tasidigini kabul edelim. Ama bu o-
randaki bir tehlike ile devletin polisi bas edebilir ve zaten
etmektedir. Iktidarin da mesru rejimi yikacak bir calismasi
veya yikicilarla isbirligi icinde oldugunu belgeleyecek acik
bir kanit bulunmamaktadir.

Yani ortada darbeyi gerektirecek bir durum yok. Su anda
AKP'yi devirmek icin bir darbe yapilsa, bu darbe "gayri
mesru" bir darbe olur. Türk Silahli Kuvvetleri (TSK) icinde
veya disinda gayri mesru bir darbeyi mesru gören ve bunu
gerceklestirmek isteyen kimseler olabilir. (Biz, bunlarin o-
lup olmadigini iyi biliyoruz). Fakat TSK'nin sadece laikci
subaylardan ibaret olmadigini, bir darbe tesebbüsünde
"demokrat subaylar"in sessiz kalmayacagini da herkes iyi
bilmelidir.

Eger yapilacak gayri mesru bir darbeyi demokrat asker ve
subaylar önleyemeyecek olurlarsa, bu sefer Gizli Demokrat
Gücler devreye girip, darbecilerin darbesini onlara geri yut-
turacaklardir. Yani bundan sonra kimse elini kolunu sallaya
sallaya darbe yapamayacaktir. Darbe yapanlar aninda kar-
silik bulacaklardir. Cünkü demokratlarin da, demokrasiyi
koruma haklari vardir. Cünkü 2007 Türkiyesi, 27 Mayis
1960 Türkiyesi degildir. O zamanki halk, ihtilâllere karsi
bilincli, deneyimli ve hazirlikli degildi. Ama simdi, demok-
rat halk, darbe ve diktatörlüklere karsi gereken hazirliga
sahiptir ve ihtiyac oldugunda gücünü gösterecektir. Bu bü-
yük catismayi ve cezalandirilmayi göze alabilecek bir gözü
kara varsa, buyursun darbe yapsin!

Amerika, Türkiye'de yapilacak bir darbeye izin ve destek
verir mi?

"Nisan Muhtirasi"nin yapildigi günlerde Amerikan yönetimi-
nin sözcüleri, darbeye taraftar olmadiklarini, demokrasinin
sürdürülmesi gerektigini acikca söylediler. Simdi söyledik-
lerinin tersini yaparlarsa, bundan büyük zarar görürler; hem
Türkiye'de cogunlugu olusturmakta olan ILIMLI müslüman-
lari, hem de demokratlari karsilarina almis olurlar. Amerikan
yönetimi bu akilsizliga girmeyecektir.

Su anda TSK icindeki (azinlik olan) laikci askerler de, AB
ve ABD karsiti bir tutum icinde, hem "bagimsizlik"tan dem
vuran ve Türkiye'yi Rusya, Cin ve Hindistan kanadina ek-
lemlemeyi düsünen anti Amerikanci bir "hal"dedirler. Bu
halde olan darbe niyetlilerine Amerikan yönetimi nicin yar-
dim etsin? Bunun bir istisnasi olabilir, ama sadece bir istis-
nadir. Demek darbe niyetlileri icin Amerika'dan bir umut
olamaz.

Buraya kadar yazilanlardan ve gösterilen gerceklerden,
"Türkiye'de bir darbe olmayacagini" cikarabiliriz. O halde
Türkiyeliler huzur icinde secimlere gitmeli, Türkiye'ye fay-
dali olacak iktidari cikarip demokrasiyi yasatmaktan yana
tavir koymalidirlar ve koyacaklardir.

Bu tavri koyarken de, asil tehlikenin, Türkiye'yi AB ve
ABD'den koparip Rusya ve Cin'e baglamakta oldugu,
"bagimsizlik"in bir "hikâye" olmaktan öte gidemeyecegi,
egemen bir gücün dünyaya hükmettigi bir zamanda bagim-
sizligin mümkün olmayacagini, sahinlesip egemen bir güc
gibi hareket edilemeyecegini, AB ve ABD ile iyi iliskilerin
sürdürülmesinin Türkiye icin daha hayirli, aksinde ise Tür-
kiye'nin bir ucuruma yuvarlanacagi unutulmamalidir.

Buradan da, hangi iktidarin Türkiye icin daha hayirli olaca-
gini cikartabiliriz. Cünkü Türkcülerin ve Halkcilarin ilk ve
özde söylemleri: "AB ve ABD'ye hayir! Bagimsizliga evet!
Rusya-Cin ittifakina evet!" idi. Ama sonradan söylemlerini
degistirip "sözde" AB ve ABD'ci olduklarini söylemeye
basladilar. Tabi bu degistirme, oy avciligindan öte gidemez.
Bunun icin Türkiye'nin AB ve ABD ile arasini bozacak ma-
lûm partilere dikkat edilmelidir. Türkiye'nin AB ve ABD ile
arasini acip, onu Rusya ve Cin ile eklemleme cabasi, Türki-
ye'yi bir ucuruma yuvarlamaktan baska birsey degildir. Bu
yuvarlama ise, PKK'dan daha tehlikeli bir harekettir. Dar-
belenmesi gereken bir hareket arayanlar önce bu hareketi
darbelesinler. Bu tehlikeye bir darbe vurabilmek icin de
AKP'nin üc-bes yil daha iktidarda birakilmasi, Türkiye'nin
hayrina olacaktir. Özde anti Amerikanciliga hazirlanmis o-
lan MHP ve CHP iktidarinda ise, Türkiye büyük zararlara
ugrayacaktir.

Ama buradan, AKP'nin "Amerikanci" oldugu anlamini ci-
karmamaliyiz. Cünkü egemen güc ile iyi iliskiler icinde ol-
mak, "Amerikancilik" degil, "akilli siyasetcilik"tir. Akilli si-
yasetciligi basaramayacak olanlara iktidar verilmemelidir.

Müslümanlar icin dinli blokla ittifakin, dinsiz blokla ittifak-
tan daha hayirli oldugu da unutulmamalidir. Bazi sartlar bu
ictihadi degistirebilir. Fakat simdilik uyulmasi gereken icti-
had budur. Müslümanlar bu konuda kendi akillarinca degil,
Hz. Mehdi'nin yol göstermesiyle hareket edebilirler. Mehdi
Hazretleri de bu ittifakin cözülmesini degil, daha da güclen-
dirilmesini istemektedir. Bunun icin (Kur'anca) "ehl-i kitap-
kitaplilar" kabul edilen ve müslümanlara dostluk gösteren
Isevîler ve Musevîlerle ve onlarin ülkeleri olan Avrupa ve
Amerika'yla ittifak sürdürülecektir. Bu ittifak ancak, Avru-
pa ve Amerika tümden bütün müslüman dünyaya düsman-
lik etmeye basladigi zaman cözülebilir. Ama insaAllah böy-
le büyük bir düsmanlik dogmayacak ve dünya, Mehdi ile
Mesih'in yüce mâneviyatiyla yönetilecektir. Ve bu yönetim
baslamis bulunmaktadir. Bu yönetimin özeti ise, insanin in-
sanca idaresi ve onun iyilestirilmesinden ibarettir.

Simdi ülkelerinin iyiligini isteyen Türkiyeliler su gelecek söz-
lere kalp ve kulak versinler:

Ey CHP'liler! Ey laikciler! Ey AKP'yi devirmek icin PKK
terörünü kizistiranlar! Ey PKK yerine PKK terörü yapan
ve yaptiranlar! Ey darbe heveslileri! Ey darbede kurtulus
arayanlar!

Kurtulusunuz darbede degil, demokrasidedir, halka güven-
mektedir. Halka güvenmiyorsaniz, siz; cumhuriyet, halk, la-
iklik ve demokrasi taraftari degil, diktatörlük taraftarisiniz
demektir. Eger, "biz diktatörlük taraftari degiliz" diyorsa-
niz, bunu ancak kurtulusu darbede degil, secim sandiginda
aramakla ve sonuca razi olmakla ve sonucun gereklerine
uymakla ve demokrasiye engel olmamakla isbatlayabilir-
siniz. Öyle ise, diktatörlük taraftari olmadiginizi isbatlayi-
niz. Eger bu isbati yapmazsaniz, sahip ciktiginizi iddia et-
tiginiz o degerlerin düsmanisiniz demektir.

Türkiye'nin iyiligini isteyenler, kurtulusu demokraside a-
rarlar. Kötülügünü isteyenler ise, darbelere siginirlar. Biz
de, Türkiye'nin kötülügünü isteyenleri bir hain bilip, onla-
ra firsat vermemeliyiz ve vermeyecegiz. Kötülükcülerin
iktidar olmasini mutlaka engellemeliyiz ve engelleyecegiz.
Laikciler su noktalari iyi bilmelidirler: Türkiye'de müslü-
manlar, -laiklik geregi olarak- sadece "dine dayali bir re-
jim" isteyemezler. Ama dinlerini özgürce yasayabilecek bir
ortamin hazirlanmasini istemek onlarin haklaridir. Bunun i-
cin Türkiye'de bütün partiler müslümanlara hizmet etmek
zorundadirlar. Bu hizmeti yerine getirmeyen partiler, Tür-
kiye'nin partisi olamazlar. Müslümanlar cogunlugu olus-
turdugundan da, onlarin demokratik taleplerini karsilama-
yan veya engel olan partiler de iktidar yüzü göremezler.

Demek, iktidar olmak isteyen bir parti; "dine dayali bir re-
jim istemek"le, "dinini özgürce yasayabilme talebi"ni birbi-
rine karistirmamalidir. Bunlari karistiranlar ve dinsel talep-
leri, "dinsel rejim istegi" olarak görüp gösterenler, müslü-
manlarin demokratik haklarina tecavüz etmektedirler. Bu
bakimdan kamusal alanda basörtüsü takma ve bir cumhur-
baskani adayinin dindarligi ve esinin de basörtülü olmasi
gibi durumlar, "demokratik talep, hak ve özgürlükler"e gi-
rer. Bunlari, "dinsel rejim istegi" veya "rejime tehdit" ola-
rak görüp gösterenler, demokrasiyi baltalamaktadirlar.
Bu baltalama derhal son bulmalidir. Son vermeyenlere
karsi ise, gereken yasal ve hukuksal mücadele baslatilma-
li, baltalamacilara teslim olunmamalidir. Demek CHP'li-
lerin cumhurbaskanligi secimine engel olmalari bir haksiz-
liktir ve bu haksizliga son vermek zorundadirlar.

Ayrica CHP'liler, "esi basörtülü bir milletvekili cumhurbas-
kani olamaz" israrindan da vazgecmelidirler. Zira böyle bir
israr ve inat, müslümanlara ve müslümanliga hakaret, de-
mokrasiye de ihanettir. Ancak bu ihanete son verecek par-
tililer kendilerini halk cogunluguna sevdirebilirler. Hem
CHP'liler, "kamusal alanda basörtüsü yasaginin kaldirilma-
si laikligi deler, laiklige tehlikedir" korkusunu da birakma-
lidirlar. Cünkü asil bu yasagin korunmasi laikligi delmekte-
dir. Cünkü dinsel özgürlük talebi, "yönetimin dinsel rejime
dayandirilmasi" degildir. "Kurallar" ise, müslümanlarin ta-
lep ve ihtiyaclari gözardi edilerek düzenlenemez. Düzenlen-
misse, onlarin düzeltilmesi gerekir.

Demek, simdi hukuku siyasallastiran, demokrasiye darbe
vuran, Genel Kurmay'i siyasal amaclari icin kullanan CHP,
ya yaptiklarina son vermeli, ya da kapatilmalidir. Demek,
kapatilacak bir parti varsa, o da CHP'dir. Parti kapatmak
isteyenler bu noktayi iyi görmelidirler. Demek, iktidar ya-
ri$i, demokratik kurallar icinde yapilmalidir; darbecilere
siginarak degil!

Türkiye'de secim sonuclari nasil olacak?

Türkiye'de Türkcüler ve ulusalcilar, Kürt vatandaslarina za-
rar verirler. Halkci ve laikciler de müslümanlara zarar verir-
ler. Bunun icin cogunlugu teskil eden Türkiyeli müslümanlar
ve demokratlar, bu zararcilarin kuracagi bir MHP-CHP ko-
alisyonu iktidarina yol vermeyeceklerdir. Demokrat Parti'ye,
Genc Parti'ye, Isci Partisi'ne ve Saadet Partisi'ne verilecek
oylar, bir MHP-CHP koalisyonunun iktidarina hizmet ede-
ceginden, Kürtler ve Müslümanlar ve "biz müslümaniz" di-
yen aleviler ve de Demokratlar, oylarini -cogunlukla- AK
Parti'ye vereceklerdir.

Nurcular, Süleymancilar, Fethullahcilar da -ekseriyetle-;
cumhurbaskanligi secimlerinde CHP'nin yaninda yer ala-
rak demokrasiye ihanet etmis olan ANAP ve DYP'nin
yeni kurdugu Demokrat Parti'nin degil, AKP'nin yaninda
yer alacaklardir. Aksi halde CHP'ye yardim etmis olacak-
lardir. Müslümanlarin demokratik haklarini engellemekte
olan bir CHP'ye yardimci olmamak ve koalisyon hükümet-
leriyle Türkiye'yi zayif düsürmemek icin de bu üc cemaat,
oylarini AKP'de toplayacaklardir.

Evet, AKP'nin bazi hata, noksan ve kusurlari olabilir. Ama
bir MHP-CHP koalisyonu, AKP'nin hatalarindan daha
tehlikelidir, daha büyük hatadir. Eger MHP-CHP koalis-
yonu iktidar olursa, PKK terörü daha cok artacak, bugün-
kü terörün on misline cikacak, büyük sehirler yasanmaz
hale gelecektir. Bunun nedenini herhalde anlayabilirsiniz...
Cünkü iki karsit irkin militanlari birbirlerine tahammül ede-
mez, biri ötekini yok etmek ister, Türkiye'yi savas alanina
döndürürler. Zorda kalan MHP'liler de: "Bunlar hep sizin
yüzünüzden oluyor" diye, Kürtler'i imha etmeye kalkarlar.
(Laikci iktidarlar döneminde TSK'nin, "PKK terörünü yok
etmek" maksadiyla binlerce Kürt köylerini yakmasini dü-
sünün)! (Avrupa ve Amerika yönetimleri bu gerceklere dik-
kat etmek durumundadirlar). Iste bunun icin de AKP'nin
iktidarda kalmasinda bin hayir vardir.

"Kararsiz"lar ve "bagimsizlar" da gelecekteki bu tehlikelere
meydan acmamak icin bir MHP-CHP koalisyonuna firsat
vermeyecek sekilde hareket edecekler; bunun icin de ya
AKP'ye katilacaklar ya da -yeterli gücleri olursa- onunla
bir koalisyon kuracaklardir.

Kisaca:
Türkiyeliler, laikci azgin azinligin zorbaliklarina teslim olma-
yacaklar, demokrasinin egemenligini sürdürmede gereken
gayreti gösterecekler, bunun icin de AK Parti'nin yeniden
iktidar olmasini saglayacaklardir. Amerikan yönetimi de,
ileride kendilerine düsmanlik edecek bir MHP-CHP ko-
alisyonuna yardim etmeyecektir. Dolayisiyla AKP, ikinci
kez iktidar koltuguna oturacaktir. Türkiye'nin iyiligi icin de
isabetli olan budur!

Ey laikciler ve ey ILIMLI laikler!

Geliniz, demokrasiye razi olalim, gereklerine uyalim ve so-
nuclarini da hazmedelim. Bu riza ve uyma ve hazim olmaz-
sa, Türkiyeliler bir ic catismaya mecbur kalirlar. Bu catis-
ma sonucunda ise Türkiye üce-dörde bölünür; Kürtler ay-
ri bir devlet, müslümanlar ayri bir devlet, laikciler ayri bir
devlet kurar ve belki Ermeniler de ayri bir devlet isterler.
Böyle bir felâkete razi degilseniz, geliniz demokrasiye ra-
zi olalim, geregine uyalim, sonucuna katlanalim. Demokra-
si, "iyilikte yaris"tir. Geliniz, iyiliklerinizi artirarak bu yarisi
kazanmaya calisiniz, "kaybedenler" olmayiniz.

Bakiniz, Iraklilar demokrasiye razi olmadilar, üce bölündü-
ler. Siz de onlar gibi olmayiniz. Demokrasiye razi olmak,
sizin kurtulusunuzdur. Bu kurtulusu tepmeyiniz. Artik:
Demokrasi mi, yoksa üce bölünmüs bir Türkiye mi? Karar
sizin!

$u Kur'anist atasözleri de kalp ve kafalara iyi kazinmalidir:

KENDiLERINi iDARE ETMESiNi BiLMEYENLER,
BASKALARI TARAFINDAN YÖNETiLiRLER.
HAKKA VE HAKLI HALKA TUZAK KURANLAR,
KENDi KURDUKLARI TUZAGA DÜSERLER.
KURTULUS DARBEDE DEGiL DEMOKRASiDEDiR!

Not 1: AKP, babamizin partisi degildir. Ona bu yardimi,
Türkiye'de demokrasinin korunmasi ve yasatilmasi icin
yapmaktayiz.

Not 2: "Hudson Enstitüsü" gibi fikir üretim merkezleri eger
isabetli bir senaryo yazabilmek istiyorlarsa, önce bizim
bildirilerimizi okusunlar...

Not 3: Eger CHP'liler iktidar olmak istiyorlarsa, tutacakla-
ri yol bellidir. Eger muhalefette kalmak istiyorlarsa, yanlisla-
rina devam edebilirler...

Not 4: "Biz solcuyuz" diyen alevîler de: Irkcilarla koalisyona
mecbur olan bir CHP iktidarindan medet bekleyemez ve bek-
lentilerini de ancak tek basina iktidar olabilecek bir AKP hü-
kümetinde arayabilirler.

Zaman: Yeni Cag'in yedisi, Haziran sonu.
Mekan: Avrupa.
Makam: Düzeltme ve aydinlatma.
Boyut: Muranizm.

YAYINLAYAN
AVRUPA MURANISTLERI
* * *

Keine Kommentare: