Donnerstag, 23. Oktober 2008

BEDiUZZAMANNAME

(Bu bildiri, 2002 yilinda yayinlanmistir.)

B E D I U Z Z A M A N N A M E


(Celâleddin Alioglu'nun Bediüzzaman hakkindaki
iddialarina cevap)

Allahin adi ve yardimiyla

Bediüzzaman Said Nursi'nin, Hz.Isa hakkinda âhirzaman-
la ilgili verdigi haberlerin ziddini isbat etmeye ca-
lisan bir kardesimize cevap vermeye calisacagiz. Fakat
bu cevap,Bediüzzaman'in sahsiyetinin müdâfaasi degil,
Hakk'in ve Hakikat'in müdâfaasi olacaktir. Bediüzzaman'
in sahsiyetinin müdâfaasini yapacak yüzlerce ilim sa-
hibi Risale-i Nur talebesi bulundugundan,onun müdâfaa-
sini onlara birakiyoruz. Onlar da gereken cevabi
vermelidirler, verebilirler.

Kuranî ve Islamî konularda yazip konusan bir cok âlim-
in bilmedigi, fakat bilmesi gerektigi bir hakikat var.
Eger bu hakikat bilinmezse, temelden pek cok hatalara
düsülür. En dâhî âlim de olsaniz, o hakikati bilmedik-
ce ve kabul etmedikce dinî ve Islâmî konularda tam i-
sabet edemezsiniz.

O hakikat ise: Mehdilik ve Mücedditlik hakikati'dir.
Yani Kur'anî isaretlere ve bir Hadîs'e göre Cenab-i
Hak, Peygamberden sonra her yüzyilda bir, dinini ye-
nileyecek bir zati gönderecegini vadetmis. Ve bu vaad
geregi olarak Allah (c.c), her asir bir MÜCEDDIT ile
dinini ve kitabini yenilemektedir. Eger bu yenileyici-
ler olmasaydi, Allah'in dini batila karisip gitmis ve
Kur'an da, Incil'in ugradigi akibete düsmüs olacakti.
Iste o mücedditler sayesinde Allah'in dini korunmus
ve Kur'an, insanlarin kendi kafalarina göre yorumlayip
ortaya cikardigi birbirini tutmaz binlerce Kur'an ol-
maktan kurtulmustur.

Evet, Kur'an'in en dogru yorumunu, Peygamberden sonra
canli Kur'an olan Mücedditler yapabilir. Bediüzzaman
Said Nursi hazretleri de, 20. Asrin bir Mücedditidir.
O asrin Mücedditi oldugunu, yaptigi mücadele ve ortaya
koydugu eserlerle isbat etmistir. Bu isbati bozacak
bir kimsenin önce o mücadele ve eserlerden daha üstün
bir mücadele ve eser ortaya cikarmasi gerekir. Ki, bu
da mümkün degildir. Hem biz Avrupa Kur'anistleri,Hakk'
tan aldigimiz bilgi, isik ve elcilikle, Bediüzzaman'in
Mücedditligini tasdik ediyoruz. Bu tasdiki bozacak
olanin da bir Müceddit olmasi gerekir. Fakat bir Mü-
ceddit de, kendinden önceki Mücedditi inkâr etmez,
tasdik eder, eksigi varsa tamamlar.

Her asrin bir Mücedditi vardir. 20. Asrin Mücedditi
Bediüzzaman oldugu gibi, 21. Asrin Mücedditi de Kur'
anizm'dir. Kur'anizm, Hak'tan gelen yeni bilgi, isik
ve elciligin mânevî sahsi ve global ismidir.

Bu "Mücedditlik Hakikati"ni isteyen kabul eder, iste-
meyen kabul etmez. Kabul eden, dogruyu bulmus olur.
Kabul etmeyen ise, sapikliga düser. Bu sapikligi da
ikiye ayirmak gerekir: Eger bir inkârci ve inancsiz
bu hakikati kabul etmezse, sapiklikta kalir,gercege
eremez. Eger bir Müslüman kabul etmezse, o da cehâlette
kalir; Mehdiye düsmanlik etmedikce dinden cikmaz, fa-
kat dinde pek cok hatalara düser ve cehâlet üzere ölür.
Tabii böyle bir kimseden de: "Nicin asrinin imamina
uymadin?" diye, hesap sorulacaktir.

Iste bu "Mücedditlik Hakikati" sebebiyle: "Hz.Muhammed
son Peygamberdir" demek yetmez. "Peygamberden sonra
Peygamberlik dâvâsini Hz.Mehdi devam ettirir" sözünü
de ekleyip, Hz.Mehdi'yi kabul etmek ve ona uymak gerekir.

"Bu asrin Mehdisi, Mücedditi kimdir?" diye sorulacak
olursa; evet bu asrin da bir Mehdisi var ve ortaya
cikmis durumdadir. Fakat o Mehdi, dünyayi düzeltene
kadar kendini gizleyecek, Kur'an'daki "Magaralilar"
gibi hareket edecek ve en yakinlari dahi onun Mehdi
oldugunu uzun müddet bilmeyecek. Dünya biraz düzeldigi
zaman belki bir Hac günü Mehdiligini izhar eder. Merak
edenler de bu sekilde onun kim oldugunu ögrenmis olur.

Simdi bu gercekler karsisinda Bediüzzaman'in Hz.Isa
hakkinda verdigi haberlerin ziddina deliller getirip,
Bediüzzaman'in dâvâsini cürütmeye calisan kardesimiz,
ya Bediüzzaman'in mücedditligini kabul edip, onun
yaptigi Kur'an yorumuna teslim olur, ya da ona muariz
olur, muhalefet eder. Eger muhalefet ederse, haddini
a$mis olur. Cünkü kendisi bir Müceddit degildir.Yapti-
gi muhalefet de, tam bilgiye degil, noksan bilgiye
dayanir ve dayanmaktadir.Elbette Müceddit olmayanlarin
da itiraz ve tenkide haklari vardir. Fakat onlar iti-
raz ve tenkidini yaparken: "Su söyle olmali degil miydi?
Bu böyle yanlis degil mi?" seklinde yapabilir. Yoksa
kücük bir mes'elede büyük bir adami "sapik" ilân etmek,
"insanlari saptirdigini" söylemek kimsenin haddi degil-
dir. Onlarin gördügünü, bildigini koskoca Bediüzzaman
görememis, bilememis de onlar mi görmüs, bilmis! Bu
suclamayi yapanlarin, Bediüzzaman'in "dini bozdugunu"
iddia etmeden önce kendi yaptiklari Kur'an calismasini
Mustafa Islamoglu, Harun Yahya, Fethullah Gülen, Yasar
Nuri Öztürk veya Risale-i Nur talebeleri gibi kendile-
rine yakin bulacaklari Hak'tan aydinlik alan bir Hak
Eri'ne götürüp kontrol ettirmeleri gerekmez miydi?
Böyle yapmayanlar, kendi keyf ve akillarina uymus
olmuyor mu? I$i, uzmanina götürmek gerekmez miydi?

Maalesef kendi ilminizin yetersiz olabilecegini düsün-
meyip hancerinizi erken cekmis ve Bediüzzaman'i "dini
bozuyor" zan ve gerekcesiyle ve "dini kurtarmak"
hesabina, fakat haksizlikla mânen katletmis, bir cina-
yet islemissiniz. Hem, "milyonlarca insanin imaninin
kurtulmasina vasita olmus Bediüzzaman gibi bir din
büyügünün 'insanlari saptirdigi'ni söylemenin, sapik-
liklarin en büyügü olacagini" da düsünmemissiniz. Hem,
"her bilenin üstünde bir baska bilenin olacagini" da
unutmussunuz.

(Bakin ey insanlar! Cehâletin eline gecen bir Kur'an
nasil bir zulüm âletine dönüsüyor! Allah'in kendisine
elcilik verdigi kimseye; Mehdisi'ne uyun ki, zulme
düsmekten kurtulasiniz. O Mehdi; hem Müceddit'tir,
hem Müctehid'dir, hem Müfessir'dir, hem Mütefekkir'
dir,hem...O, sizi, Hakk'a ve Hayra cagirir. Hem bile-
siniz ki, Allah'in rahmet Kitabini, zulüm ve istibdat
kitabi haline getirmeye hakkiniz yoktur.)

Bediüzzaman, Allah'tan bilgi ve isik almis bir Müced-
dit'tir. Yani onun mürsidi Allah olmustur. Mürsidi
Allah olanin, baska mürsidlere ihtiyaci yoktur. Fakat
o, kendinden önceki Veli ve Mürsidlerin eserlerinden
faydalanmis ve bazilarini da kendine hoca yapmistir.
Demek böyle bir kimsenin vücuda getirdigi eserler,
sirf kendi aklinin degil, Allah'tan gelen bilgi ve
isikla meydana gelmis ürünlerdir. "Risale-i Nur"
denen o ürün ve eserlerde konusan, Bediüzzaman degil,
Hak ve Hakikat'tir. Bu hakikatlar karsisinda dikkatli
olmak gerekmez mi?

Bediüzzaman bir "Müceddit'tir". Bir Müceddit ise,
ehl-isünnet âlimlerinin kabullerine harfiyyen uymak
zorunda degildir. Onlarin kabullerini tasdik eder,
gerekirse tashih eder, düzeltir ve onlarin yaptigi
yorum ve kabulden daha yenisini yapmaya hak ve selahi-
yeti vardir. "Bediüzzaman da onlar gibi olacak, onlar
gibi hareket edecek" diye bir sart yoktur. Onlardan
daha a$kin olma hak ve özgürlügü vardir.

Kur'an'in kesin hükümlerinde ictihad olmayacagini
Bediüzzaman sizden daha iyi biliyor ve bunu sizden ön
ce söylemis. Evet, Kur'an'a ait kesin hükümlerde icti-
had olmaz. Fakat yorum yapilabilir. Bediüzzaman da bu-
nu yapmis ve Kur'an'in, Hz.Isa ve Âhirzamanla ilgili
ayetlerini yorumlamis. Ve bu yorumdan: "Âhirzamanda
insanligin kurtulacagi" mesajini almis ve bizlere müj-
delemis. Ne var bu müjdede? Bu müjde ve haber ile Iman
mi degismis, Islâm mi degismis? Yoksa din mi bozulmus?
Hic birsey olmamis! Eger Bediüzzaman'in bu haberi dog-
ru degilse, Hz.Peygamber (ona selam ve rahmet olsun):
"Âhirzaman'da Hz.Isa nazil olup gelecek, seriatimla
amel edecek" haberini bosuna mi vermis? Hz.Isa geldi-
ginde kendi basina mi amel edecek? Âhirzaman'da kendi
basina amel etmek icin mi gökte tam yirmi asir bekle-
mis? Müslümanlarin bir Mehdisi olduguna ve olacagina,
Hz.Isa'ya ihtiyaclari bulunmadigina göre, elbette
Hz.Isa'nin da büyük ve önemli bir cemaati olacak. Ya-
pacagi ameli, Avrupa ve Amerika'yi arkasina alarak,
onlarin basina gecerek yapacaktir. Onlarin tepesinde
bir diktatör olarak bulunamayacagina, cünkü böyle bir
seyin "inancta zorlama" olacagi, onun da böyle bir
seyi yapmasi mümkün olmayacagina göre, bu da, âhirza-
manda Avrupan ve Amerikan halkinin "kurtulusu" demek-
tir. O halde Bediüzzaman'in, Hz.Isa'nin inisi hakkinda
yaptigi yorumlar öyle dogru ve isabetli ki, herkesin
akli ona yetisemiyor, ihata edemiyor. Sizin de akliniz
yetismedigi ve ihata etmedigi icin Bediüzzaman'a hemen
itiraz ediyorsunuz ve etmissiniz. (Bundan sonraki
sözler giyabinizda söylenecek ve baskalarina
anlatilacaktir).

Simdi gelelim muarazaci zatin diger hata, yanlis, soru
ve iddialarina:

Muarazaci zat: "Bediüzzaman'in Allah'in velisi oldugu
hükmünü nereden cikariyorsunuz? Kur'an ve Hadîs'den
baska Hak kaynaklar mi var?" diyor.

Müminler, Kur'an ve Hadîs'de bulamadiklarini âlimlerin
icmasi ve müctehidlerin ictihadiyla bulabilir. Icma ve
Ictihad da ücüncü Hak bir kaynak oldugu gibi, Mehdi ve
Mesih aleyhisselâmlarin getirdikleri de Hak bir kaynak
olur. Cünkü onlar, Allah'tan aldiklari bilgi, isik ve
elcilikle hareket ediyorlar. Bediüzzaman'in Allah'in
bir velisi ve Mehdisi olduguna biz Kur'anistlerden
baska sahit olacak pek cok âlim ve evliya vardir. Ayri-
ca Bediüzzaman'in eserleri ve mücadelesi, onun "kim"
oldugunu acikca isbat eder.

Muarazaci zat: "Biz Kur'an'dan ve Sünnet'ten baskasin-
dan mi sorulacagiz? Mizan kuruldugunda Nursi'nin mi
yoksa Kur'an ve Sünnet'in agirliklari mi gecerli ola-
cak?" diyor. Kimse: "Kur'an ve Sünnet bize yeter" di-
yemez. Cünkü her asrin bir Imami, bir Iman Yenileyici-
si vardir. Bu Imam ve Yenileyici'ye uymayanlarin (Hak'
tan bilgi ve isik alan, fakat Imam'a zit olmayanlar
haric) Kur'an ve Sünnet'i, Kur'an ve Sünnet degil-
dir. Cünkü Kur'an ve Sünnet'i yorumlayip aciklayacak
bir Rehber lâzimdir. Bu Rehber olmadan kimse Kur'an ve
Hadîs'i lâyigiyla anlayamaz, yorumlayamaz. Siradan
halkin kendi aklina ve kafasina göre yapacagi yorumlar
gecersiz ve isabetsizdir. Meselâ, Kur'an'daki icki
yasagini siradan halk, "Allah, sarabi yasaklamistir,
rakiyi degil" diyerek yorumluyor. Hadîs yorumlari da
dahil daha bunun gibi yüzlerce örnek gösterilebilir.
Iste bunun icin Asrin Imami'na uymak zorunlugu vardir.
Asrin Imami'na uymamis kimseler icin (Hak'tan bilgi
ve isik alan ve Imam'a zit olmayanlar haric) kurtulus
yoktur. Âhirette de ancak Asrin Imami'nin sefaatine
mazhar olanlar kurtulabilecektir.

Bediüzzaman: "Âhirzamanda insanlik Allah'i inkârdan
kurtulacak" demis. Muarazaci zat da Kur'an'dan,
"insanlarin cogu inanmaz" ayetini ileri sürerek, bu
ikisinin nasil uyusturulacagini soruyor.

Burada Kur'an: "Insanlarin cogu inanmaz" derken, bir
zaman vermiyor. Yani "insanlarin cogu hicbir zaman i-
nanmaz veya inanmayacak" demiyor. O halde bunun bir
istisnasi olabilir. Ve âhirzaman gibi öyle bir zaman
olur ki, insanlarin cogu Allah'a inanir hale gelebi-
lir. Ve Mehdi ve Mesih aleyhisselâmlarin ortaya cikma-
siyla da bu hal gerceklesecektir. Nasil insanlik yir-
minci asirda cogunlukla inkârciliga düstüyse, bunun
ziddi olarak da insanlik yirmibirinci asirda cogunluk-
la imana girecek, inkârciliktan kurtulacaktir.(Burada
Âhirzaman'in üc dönemi oldugunu bilmekte fayda var.
Yazinin sonuna bak.)

Muarazaci zat:"Insanlik icin Muhammed'e ve ona indiri-
lene inanmadan da kurtulus var midir?" diye soruyor.

Âhirzamanda, Mehdi ve Mesih, Muhammed'in dâvâsini or-
tak olarak insanliga takdim edeceklerdir. Insanligin
kurtulusu da bu sekilde olacak ve elbette Muhammed'i
ve ona indirileni de tasdik edeceklerdir.

Muarazaci zat: "Kurtulus icin bütün iman sartlari lâzim
ise, Nursi'nin: 'Kurtulacaklar' sözü,Kur'an'in:
'onlar inanmazlar' sözüyle nasil uyusturulacaktir?"
diyor.

"Allah'i inkârdan kurtulmak" sözüyle, bütün inanc
sartlarinin inkârindan kurtulunacagi kasd edilmistir.
Cünkü Allah'a inanc, digerlerine de inanci gerektirir.
Ve âhirzamanda Mehdi ve Mesih aleyhisselâmlar Hakk'i
ortaya koyduklarinda insanlik bütün iman sartlarina
inanarak kurtulacaklardir.

Muarazaci zat: "Bütün insanlarin imanda veya küfürde
birlesmeyeceklerini,iki kisim olacaklarini" dolayisiy-
la "âhirzamanda insanligin kurtulusunun mümkün olmaya-
cagini" iddia ediyor.

Burada delil olarak kullanilan ayet dogrudur. Fakat
Bediüzzaman'in sözüne karsi delil yapilmasi yanlistir.
Cünkü Bediüzzaman, "insanlik inkâr-i uluhiyyetten kur-
tulacaktir" derken, tümden degil, cogunluk olarak kur-
tulacagini, yani inkârciligin azinlikta kalacagini an-
latmak istiyor. Hem o ayet: "Insanlik âhirzamanda co-
gunlukla kurtulmayacaktir" seklinde bir iddia ve ke-
sinlik tasimiyor. Tasimadigi icin âhirzamanda insanli-
gin cogunlugu inanckâr olacaktir. Nasil yirminci asir-
da gelecegin ziddi olarak cogunlukla inkârci olduysa.

Muarazaci zat: "Kücük deccal, büyük deccal diye ikile-
menin ehl-i sünnet kabullerine aykiri oldugunu" iddia
ediyor.

Yirminci asirda Lenin, Stalin, Karlmarx ve Darwin gibi
inancsiz, inkârci ve materyalistler "Büyük Deccal"i
temsil eder. Bir de bunun yaninda Islâm ülkelerinde de
Dini ve Seriati yasaklayip ortadan kaldiran "Kücük
Deccal"lar meydana cikmistir. Büyükleri Bati'dan,kücük-
leri Dogu'dan cikip insanligi küfre batirmislardir.
Ehl-i sünnet kabullerine uysun uymasin bu bir vakia
degil midir? Evet,21.Asrin deccali da Israil'den cika-
cak ve dünya hâkimiyetini ele gecirmeye calisacak. Is-
leyecegi zulümler yüzünden de Hz.Mehdi ve Mesih'in or-
dusu eliyle yenilecek ve gebertilecektir.

Muarazaci zat; Bediüzzaman'in "dini bozdugunu" söylü-
yor...

Dinin esasi nedir? -Iman'dir, Islâm'dir. Imanin sart-
larindan birini inkâr etmeyen ve Islâm'in sartlarindan
da birini iptâl etmeyen ve bunlara bâtil ilâveler yap-
mayan bir kimse, dinin teferruat kisminda yapacagi
kasdî olmayan bir hata ile dini bozmus olmaz. Imandan
cikmaz, küfür islemis sayilmaz. Milyonlarin imanini
kurtarmis Bediüzzaman gibi bir zat, dini nasil bozmus
oluyor acaba? Bediüzzaman bir din bozucusu degil, bir
"din yenileyicisi"dir. Yirminci asir, iman kurtarma
zamaniydi. Bediüzzaman da bunu yapmistir.Yirmibirinci
asir ise, "Islâm kurtarma zamani" olacaktir. Yani bu
asrin Mehdisi, Islâm'in esasi olan Hak ve Adalet'i,
Yardimlasma ve Ibadet'i yerlestirmek icin calisacak-
tir.

Yeri gelmisken, konumuzla alâkali oldugu icin $öyle
bir soruyu da cevapliyalim: Dinde yenileme olur mu?
Dinde yenilesme bâtil midir?

Dinde yenileme olur ve gereklidir. Cünkü zamanin gec-
mesiyle, sartlarin degismesi ve insanligin gelisimiyle
yenilesme bir ihtiyactir. Bunun icin Cenab-i Hak, in-
sanligin gelisimini nazara alarak Tevrat'i Incil ile
ve Incil'i de Kur'an ile "yenilemis"tir. Kur'an'dan
sonra da her asir Geylânî gibi, Gazalî gibi, Mevlâna
gibi, Bediüzzaman ve Imam-i Rabbânî gibi bir Velisini
görevlendirip, ellerine verdigi ilhamî eserlerle Kur'
an'in hakikatlerini daima yenilemistir. Demek dinin
yenilesmesi bâtil degil, Hak'tir.

Evet, Allah'taki din bozulmaz.Fakat Allah'tan insanla-
ra yansiyan din bozulabilir. Yani insanlar kendilerine
ait dinlerini bozabilir. Bunun icin Cenab-i Mevlâ,bazi
toplumlarin "dini bozduklarindan" haber verir. Elbette
bu sekilde bozulan bir dinin "düzeltilmesi" de olur.
Meselâ Hiristiyanlik,insan eliyle bozulmus bir dindir.
Fakat dinin sahibi olan Allah, bozulmus Hiristiyanligi
Kur'an ve Islâm ile "düzeltmis",Gercek Hiristiyanligi*
(yani Isevîligi) Kur'an'in icine almistir.

Peki, Islâm'da bozulma olmamis midir?

-Islâm'da bozulma olmamistir. Fakat insanlarin din ve
Islâm anlayisinda bozulma olmustur. Iste bu bozulmayi
gidermek icin Allah da Mehdisini gönderip dinini koru-
maktadir. Iste bunun icin "düzgün bir din" isteyenler,
Allah'in Mehdisine, Mesihine ve Yenileyicisine uymali
ve itaat etmelidir.

Muarazaci zat: Bediüzzaman'in, "âhirzamanda küfür ehli-
ne maglup düsen Müslümanlar ve Hiristiyanlar, Mehdi ve
Mesih'in gelmesiyle tekrar kuvvetlenip ehl-i küfre ga-
lip gelecekler" mealindeki sözüne de itiraz edip, böyle
söylemenin, "Allah'i ve dinini aciz göstermek demek
olacagini, dolayisiyla bu sözlerin bâtil oldugunu ve
küfür icerdigini" ileri sürüyor.

Burada aciz olan ve gösterilen Allah degil, insanlar-
dir. Hakiki olarak Allah'in aciz olmayacagini, cünkü
O'nun kudretinin "zatî" oldugunu, zatî bir kudrete sa-
hip olanin da aczi olamayacagini bilimsel bir sekilde
Bediüzzaman'dan daha güzel kim izah etmis ki, bu söz-
leri ona söyleyebiliyorsunuz? Bu sözlerinizle asil
cerbezecinin, yani hak ile bâtili birbirine karistiran
"karistirici"nin kendiniz oldugunuzu belirtmis olmuyor
musunuz? Yirminci asirda Hak ile bâtili Bediüzzaman'dan
daha iyi kim ayird etmistir acaba? Siz, Bediüzzaman'in
sözlerini tersinden okumus ve tersinden anlamissiniz,
dogrusundan anlayamiyorsunuz! Bir de Islâm'in esasi
olan Hak ve Adalet ilkelerine de riayet etmiyor, üc
kurus icin adam öldüren haydutlar gibi, Bediüzzaman'i,
kusur olmayan kusurlari ile idam etmeye calisiyorsunuz.
Onun Allah icin yaptigi onca hizmetlerini yok sayiyor-
sunuz. Bir hizmetin bin kusura bedel oldugunu hesab
etmiyorsunuz.

Evet, yirminci asirda Müslümanlar ve Hiristiyanlar ve
cogu insanlik ateizm, materyalizm, darwinizm ve natu-
ralizm cereyaninin hücumu karsisinda maglup düsmedi mi?
Dinsizlik galip olmadi mi? Evet, Allah'in maglubiyeti
yoktur, acizlik ve maglubiyet insanlara aittir. Allah
da insanlari galibiyet ve maglubiyet ile imtihan eder.
Bu sebeple inanclilarin maglubiyeti, Allah'in maglubi-
yeti olarak görülemez, gösterilemez. Bunun ziddi bir
düsünceyi Bediüzzaman gibi yirminci asirda Allah'i en
iyi tanimis ve tanitmis bir kimseye karsi nasil, hangi
anlayisla atfedebiliyorsunuz? Siz, ya Bediüzzaman'in
eserlerini hic okumamissiniz, ya da hic anlamamissiniz,
ya da kusur aramak icin okudugunuzdan cok büyük
hatalara düsmüssünüz.

Evet, Allah'in aczi olmadigi bir gercek olmakla bera-
ber $u hakikati de görmek gerekir: Seytan Âdem'e secde
etmemekle Allah'a isyan etmis ve bu isyaniyla, aciz
olmayan Allah'i -bir mânâda- "aciz birakmis"tir. Fakat
bu aciz birakma hakiki degil, zahirî'dir. (Yani görü-
nüs itibariyledir.) Allah insana ve seytana isyan kabi-
liyeti vermeseydi elbette bu isyani yapamazlardi. Ama
Allah, insanlara cennet ve cehennemi kazandirmak,
gelisimlerini saglamak icin bu isyan kabiliyet ve
iznini verdiginden,insanlar Allah'a isyan edebiliyor-
lar. Seytanin isyani asil olarak Allah'adir. Cünkü emri
tutulmayan Allah'tir, insan degildir. Âdem'in seytana
emretme yetkisi, kendisine secde ettirme hakki yoktur.
Seytanin Allah'i bilmesi ve O'ndan korkmasi ayridir,
Allah'a isyan etmesi daha ayridir. Bunlari birbirine
karistirmamak gerekeir. Yani seytanin Allah'i bilmesi
ve O'ndan korkmasi, O'na isyan etmeyecegi anlamina
gelmez. Seytan, Âdeme secde etmemekle Allah'a isyan
etmistir. (Not: Kimse yanlis düsündügümüzü sanmasin.
Allah'in aciz olmadigini elbette tasdik ediyoruz).

Muarazaci zat: " Nisa 159. ayette gecen: 'Ehl-i kitap-
tan herkesin Hz.Isa'ya ölümünden önce inanacagini ve
kiyamet günü onlarin aleyhinde sahid olacagini' bildi-
ren sözlere göre, bütün ehl-i kitabin, Hz.Muhammed di-
rilene kadar kâfir olarak ölmez demek oldugunu, bunun
ise bâtil oldugunu" söylüyor.Hz.Isa'ya ölümünden önce
inanacak olan kimseler, âhirzamanda Hz.Isa sag iken
inanacak olan kimselerdir. Hz.Isa'nin aleyhlerinde sa-
hid olacagi kimseler ise, âhirzamana kadar Hz.Isa'yi
Allah'in oglu yapmis müsrikler'dir.

Burada kiyamet öncesi "âhirzaman" ile "kiyamet günü"nü
ve kiyamet sonrasi olan "hasir günü"nü iyi ayird etmek
ve birbirine karistirmamak lâzimdir. Hz.Isa'nin yasi-
yacagi dönem, kiyamet öncesi olan "âhirzaman dönemi"
dir. Yani (Allah'in ilham etmesi ve dinsel ve bilimsel
isaretlerin göstermesine göre) 1990 yillarinda Hz.Isa
yeryüzünde tüp bebek olarak bedenlenip ve gökten ruh
olarak cismine binip 2020 yillarinda ortaya ciktiktan
sonra vazifesini yapip 2060 yillarinda da dünyamizi
terkedecektir. O dünyayi terkettikten otuz yil sonra
artik "kiyamet dönemi"ne girilecek ve 2123 yillarinda,
yani 22. Yüzyilin ilk ceyreginde bir kuyruklu yildiz-
in* dünyamiza carpmasiyla "ilk vurus" yapilmis ve ki-
yamet baslamis olacaktir. Iste bu vurus olduktan son-
ra artik günes "bati'dan dogmaya" baslayacak. Iste bu
zamandan
itibaren tövbe kapisi kapanmis olacak. Yoksa Hz.Isa,
kiyametin büyük isaretlerinden olsa da, onun sag oldugu
dönem, tövbe kapilarinin kapandigi dönem olmayacaktir.
Aksi halde Hz.Isa'nin dünyamiza inmesinde hic bir kiy-
met ve anlam kalmaz. Allah(c.c) ise, bos i$ yapmaktan
hoslanmaz. Allah'in muradi, âhirzamanda Hz.Mehdi ve
Mesih ile insanliga son kez "kurtulus kapisini" acmak-
tir. Hz.Isa'nin aleyhlerinde sahid olacagi dönem ise,
"mahser günü"dür. Cünkü "kiyamet günü" bütün insanli-
gin "ölüm günü"dür. Ölüm gününde kimse canini kurtara-
mayacaktir ki, sahitlik mevzubahis olsun. Hem Hz.Isa
kiyamet gününe kadar yasamiyacak, kiyametten altmis
yil kadar önce dünyamizi terkedecektir.Cünkü kiyamet-
ten önceki son otuz yillik dönem, insanligin tekrar
bozulup küfre düsecegi, dünyanin tamamen karisip ya-
sanmaz hale gelecegi, cok dehsetli ve karanlik günle-
rin hüküm sürecegi yasanmaz ve katlanilmaz vakitlerdir.
Böyle bir vakitte Hz.Mehdi ve Mesih'in sag olarak bu-
lunmasinda bir hayir ve hikmet yoktur. Cünkü Allah,
kiyamet gününün acisini salih kullarina tattirmak
istemez. Böyle aci bir dönem, ancak inkârcilara lâyik-
tir. Ve Cenab-i Kadir Mevlâ kiyameti, kâfirlerin tepe-
sinde patlatacaktir.

Durum böyle olunca acaba ayet neden: "Kiyamet günü o
onlarin aleyhinde sahit olacaktir" diyor? Burada ayet-
te gecen "kiyamet" lafzi iki mânâda kullanilmistir.
Kiyamet'in birinci mânâsi: Dünya ve kâinatin yikilisi
ve bütün insanligin ölümü'dür. Ikinci mânâsi ise: In-
sanligin öldükten sonra tekrar dirilmesi demektir.
Cünkü "kiyam", "ayaga kalkmak" demektir. Buna göre
Hz.Isa'nin müsrikler aleyhinde sahitlik edecegi vakit,
dünyanin yikilacagi, insanligin ölecegi vakit degil;
insanlik öldükten sonra dirilip ayaga kalktigi zamanki
dönemdedir. Yani Hz.Isa sahitligini, mahser günü, in-
sanlik dirilince yapacaktir. Yoksa dünya yikilirken
sahitlik falan olmaz. Demek, Hz.Isa'nin yasiyacagi
dönemi, "Hasret Günü" olarak görmek ve göstermek yan-
listir. Iste bu farklari fark edemeyenler ayetleri
yorumlamada cok büyük hatalara düser.

Hz.Isa bahsi gelmisken sunlari da söyleyelim: Avrupa
ve Amerika'daki tüp bebeklerden birisi Hz.Isa olacak.
Yoksa Asya'da veya Afrika'da veya Müslümanlar arasinda
Hz.Isa'nin ne i$i var? Bugün Hz.Isa'ya en cok muhtac
olanlar, Avrupalilar ve Amerikalilar'dir. Elbette o
da oralardan cikacaktir. Hz.Isa'nin gelisiyle ilgili
sunlari da söyleyebiliriz: (Yanlis anlasilacagi düsünce-
siyle buradaki "tüp bebek"le ilgili "daha önce yazmis
oldugumuz" aciklamalari sansürledik...................).

Hz.Isa'nin göge kaldirilisi bir mucize oldugu gibi,
yere indirilisi de mucize ile olacaktir. Fakat bu
mucize, süpermenin gökten inisi gibi degil, tüp bebek
yoluyla meydana gelecektir. Hz.Isa ortaya ciktiginda:
"Ben Allah'in oglu degil, kulu ve elcisiyim" diyecek-
tir. Fakat o, M.Ali Agca ve Hasan Mezarci gibi ortaya
cikip: "Ey ahali! Ben Isa'yim!" demiyecek ve insanlari
inanmaya mecbur edecek bir sekilde inmeyecektir. Ve
onu önce yakin cevresi taniyacak, sonra o kendini,
yapacagi hârika icraatlarla belli edecek ve sonra da
bütün insanlik tanir hale gelecektir. Iste böyle haber-
leri size ancak Allah'tan bilgi, isik ve elcilik alan-
lar verebilir...

Muarazaci zat: "Âhirzaman'da iki dinin birlestirilme-
sini" de mümkün görmüyor. Âhirzaman'da Hz.Mehdi ve Me-
sih'in iki dini birlestirmesinin hakikati, Hiristiyan-
ligin bâtilattan arinip Islâm'a teslim olacagidir.
Yoksa Hak bir din'le bâtil bir dinin birlesmesi söz
konusu degildir. Cünkü Allah'in on tane dini olmaz.
Allah'in dini bir tanedir. O da: Gercek Din'dir.Gercek
Din* de: Oglu ve ortagi olmayan tek Allah'a inanc ve
teslim'dir. Inanc ve teslim'in sartlari da Kur'an'da
bildirilmistir.

Muarazaci zat: Maide 3. ayeti delil göstererek "Hz.Mu-
hammed'in son dâvetci oldugunu, Hz.Isa'nin âhirzaman'
daki dâvetine gerek olmadigini ve Islâm ümmetinin son
ümmet oldugunu" iddia ediyor. Bu sorunu da ancak "Meh-
dilik Hakikati"yla cözebilirsiniz. Yani her yüzyilda
bir gelen Mehdi ve Müceddit gibi zatlar olmasaydi, bu-
gün ortada ne Islâm kalirdi, ne de Islâm ümmeti. 20.
asirda Kur'an'in ve Islâm'in ne hale geldigini gördü-
nüz. Ancak Bediüzzaman Said Nursi gibi büyük Zatlarin
calismasi, gayret ve mücadelesiyle Islâm ve Kur'an
tekrar dirilise kavustu. Yepyeni bir Islâmümmeti mey-
dana geldi. 21. asirda da Mehdi ve Mesih'in calismala-
riyla Avrupa ve Amerika'da yepyeni bir "Islâm Ümmeti"
daha meydana gelecektir. Iste "Yeni Müslümanlar" ile
birlikte "son ümmet" budur. Bunun icin Avrupan ve Ame-
rikan halki, "kâfir bir millet" degil, "dâvete muhtac
bir ümmet"tir. Bu dâvete muhtac ümmet, Hakk'a ve haki-
kata cok ac halde bulunacagindan, Hz.Mehdi ve Mesih'in
hakki ve gercegi ortaya sermesiyle fazla dâvete gerek
kalmadan o ac insanlar kendiliklerinden toplu halde
Hakk'a gireceklerdir.

Muarazaci zat: Bakara 120. ayeti delil göstererek de,
"Ehl-i kitabin, Muhammed'den razi olmayacagini, Isa'
yi Allah'a ogul isnad etmekten vazgecmeyeceklerini ve
tevhide gelmeyeceklerini" belirterek, Bakara 145. ayet
ile de, "Hangi ayet getirilirse getirilsin, onlarin
Muhammed'in kiblesine gelmeyeceklerini, aralarina ki-
yamet gününe kadar kin sokulacagini" da ekliyerek,
"Said Nursi'nin verdigi haberlerin gerceklesmiyecegi-
ni" isbatlamaya calisiyor.

Bu ayetler, Hz.Muhammed döneminden ta 20. asrin sonuna
kadar olan dönemle
ilgilidir. 20. asrin sonundan 21. asrin sonuna kadar
olan âhirzaman dönemi harictir.Eger böyle olmazsa, Hz.
Mehdi ve Mesih'in âhirzaman'daki gelisleri bosuna olur
ki, bu da olamaz. Elbette bunun ziddi olacak ve Mehdi
ve Mesih'in gayretleriyle âhirzaman halki cogunlukla
kurtulacaktir. Bu kurtulusla birlikte Mesih, Hz.Mehdi'
nin arkasinda namaza duracak ve Batililar da Muhammed'
in kiblesine yöneleceklerdir. Böylece Said Nursi'nin
verdigi haberler gerceklesmis olacaktir. Demek ayet
dogrudur, fakat bu ayetin bir istisnasi olmayacak diye
bir kaide yoktur. Demek Kur'an'i yorumlarken ayetlerin
zahirine bakip hemen hükmetmemek; ic mânâsini,öncesini
ve sonrasini ve o ayetlerle ilgili bilimsel gercekleri
de nazara almak gerekiyor. Iste bunu da herkes yapama-
yacagindan, i$i ehline götürmek ve birakmak gerekli
oluyor. O halde bu konularda herkes ehliyeti kadar
konusmali ve ehliyetinin sinirini a$mamali degil mi?

Evet, Kur'an'da Cenab-i Hakk'in, "kiyamete kadar"
Islâmiyet'e girmeyeceklerini haber verdigi kimseler,
"Hz.Peygamberin zamanindaki Hiristiyanlardir". Bu söz
onlara söylenmistir. Ve onlar da, -gelecekteki- "kiya-
mete kadar" inanmamis, Islâm'a girmemistir. Simdi bu-
rada sözün, "kime söylendigi"ne, "hangi zamanda söy-
lendigi"ne ve "hangi zaman icin söylenmis" olduguna
da bakmak lâzimdir. Böyle bakinca, âhirzaman'i, o
sözün söylendigi zamandan ayirmak gerekir. Cünkü o
zamandan bu zamana tam onbes asir gecmis. O zamanin
insanlariyla bu zamanin insanlari bir ve ayni degildir.
Simdi, o söz o zaman öyle söylendi diye, o sözle bu
zamanin insanlarini inancsizliga mahkûm etmek dogru
olur mu, Hak olur mu, Adalet olur mu? Cenab-i Hak
böyle birsey isteyebilir mi? Hem âhirzaman'daki
Hiristiyanlarin dogruyu bulma, Hakk'a girme haklari
yok mudur?

Demek o sözler, âhirzaman'daki Hiristiyanlara hitap
etmiyor. Cünkü o sözler, o zamandaki Hiristiyanlara
söylenmis. Hem bu zamandaki Hiristiyan oldugu kabul
edilen milletler dahi bugün tam Hiristiyan degildir,
Hiristiyanlik'tan uzaklasmistir. Gercek Hiristiyanlik
ile bozulmus Hiristiyanlik arasinda beklemektedirler.
Hz.Isa Hakk'i getirdigi zaman, bu insanlarin toptan
Gercekdin'e girmeleri mümkündür. Ancak onlardan cok
azi, bâtil Hiristiyanlikta kiyamete kadar israr edebi-
lirler. Fakat Hiristiyan milletlerin cogunlugu,âhirza-
manin ikinci dönemi olan 21.Asir'da Hak Din'e girecek-
lerdir. (Bâtil Hiristiyanlik: Allah'i Isa'lastiran ve
Isa'yi da Tanrilastiran Hiristiyanliktir. Gercek Hi-
ristiyanlik ise: "Isa Allah'in elcisi ve mûcizesidir"
diyen Hiristiyanliktir).

Burada: "Kur'an, bütün zamanlarin kitabidir, bütün
zamanlar icin gecerlidir. Öyleyse eski zaman ile yeni
zamani ayirmak mümkün degildir" seklinde bir itiraz
yapilabilir.

Bu sözü söylerken dikkatli olmak lâzimdir. Cünkü,
"Kur'an'in, bütün zamanlarin kitabi olmasi" demek,
"Allah'a inanc ve teslim konularinda degisme olmaz.
Bunlar bütün zamanlar icin gecerlidir" demektir. Fakat
"Cenab-i Hakk'in eski zamanda bazi kimseler icin söy-
ledikleri, (yani hususî bir zamana bakan ve bütün za-
manlara tesmil edilemeyecek olan "Hiristiyanlarin
Müslümanliga girmeyecekleri" gibi haberler) yeni za-
mandaki insanlar icin de gecerli olacaktir" denemez.
Cünkü Cenab-i Hak zulümden münezzehtir, haksizlik et-
mekten arinmistir. Bunun icin O, gelecekteki insanlar-
in degisim hakkini gasbedemez. Yani gelecekteki insan-
lari, gecmisteki insanlarin haline mahkûm edemez. Hem
gecmisteki insanlarin, Kur'an gibi, Incil gibi kitap-
larla O'nun hitabina mazhar olmasi nasil haklari idiy-
se, gelecekteki insanlarin da, O'nun yeni hitabina
mazhar olmak, O'ndan "yeni seyler" duymak haklaridir.
Demek Cenab-i Hakk'in konusmasi tek bir zamanla sinir-
lanamaz, belirli bir vakte hapsedilemez. "Allah, ne
söyleyecekse Kur'anla söylemistir, baska söyleyecek
bir seysi kalmamistir" denemez. Demek Allah'in konus-
masi, Kur'an veya Incil'e hapsedilemez. Onlarla sinir-
lanamaz. Yani O, her zaman konusabilir. Onun sözleri
eski zamanda söylenmis, bitmis degildir. Yeni zaman
insanlarina da söyleyecekleri vardir. Bu sözlerini de
Mehdi ve Müceddit'le söyler. Öyle ise biz, O'nun "yeni
sözleri"ni, Mehdi ve Mücedditi'nden ögrenebiliriz ve
ögrenmeliyiz.

Demek, "Mehdi ve Müceddit hakikati"ni kabul etmekle
dine ait konularda pek cok probleminizi kolaylikla cö-
zebilirsiniz. Eger "Hz.Muhammed son Peygamberdir"
gerekcesiyle bu hakikat kabul edilmezse, dinde pek cok
hatalara düsersiniz. Dikkat ediniz, bu hatalar da sizi
cehenneme götürebilir.

Görüldügü gibi, Bediüzzaman'i öyle bir kac kalem dar-
besiyle devirivermek mümkün degildir. Onun devrinin
münkirleri, münafiklari ve muarizlari bile cok ugras-
tiklari halde onu deviremediler. Siz kim oluyorsunuz
ki, onu devirebilesiniz! Hem sizin yapacaginiz is,
onu devirmek, ona muariz ve muhalif olmak degil,onu
tasdik etmek ve ona teslim olmaktir. Onun dâvâsina,
onun hizmetine, onun mücadelesine alkis tutmaktir.
Eger böyle yaparsaniz, hatanizi affettirebilir,
sefaatina mazhar olabilirsiniz. Biz de mahser günü
sizlerin üzerinizde mutlaka sahit olacagiz,
unutmayiniz.

Evet, Allah'in velilerini putlastirmak ne kadar kötüy-
se,onlari haksiz yere yerin dibine batirmak da o kadar
kötüdür. Bu kötülügü i$leyenlerin de Allah, hasmi o-
lur. Allah'in velilerini incitenler cezasiz kalmaz.
Bediüzzaman'a saldiranlar, bilmeden pek cok hakikatin
ortaya cikmasina vasita oldular. Eger tövbe ederlerse,
istemeden yaptiklari bu iyilik sebebiyle mahser günü
onlarin bu hatasini görmezden gelebiliriz.

*Kuyruklu Yildiz:
Kuyruklu yildiz dünyamiza tam gövdeden degil, yandan
vuracak. Bu vurusla dünya, deprem gibi büyük bir sar-
sinti gecirecek. Bu büyük sarsintiyla insanligin bir
kismi ölecek. Sag kalanlar ise, cok büyük bir panige
ve dehsete kapilacak.Allah'a secde etmek isteyecekler,
fakat secdenin bir kiymeti kalmayacak. Bu birinci kü-
cük vurusla dünya ekseninden cikacak ve tersinden dön-
meye baslayacak. Tabii bununla günes de ters yönden
dogmaya baslayacak. Bir müddet sonra mihverinden cik-
mis olan dünya en yakinindaki bir gezegenle carpisa-
cak. Bu büyük carpismadan sonra dünya tamamen yikilip,
parcalanacak, insanlik ölecek.

Ey insanlik! Bu vakte kadar Allahlica ve Kitaplica
yasamak icin bol bol firsatiniz olacak. Bu firsati
kacirmamalisiniz.

Not: "Kiyametin kopus vaktini Allah'tan baska kimse
bilemez. Siz nereden biliyorsunuz?" denebilir.

Evet, kiyametin vaktini Allah'tan baska kimse bilemez.
Fakat Allah'in ögrettigi bir kimse, kiyamet hakkinda
cok yaklasik bir tahminde bulunabilir. Biz de, kiyame-
tin yilini ve yüzyilini söyledik. Gün ve saatini ver-
medik. Tam vaktini Allah'a birakiyoruz. Bu kadarini da
söylememizde artik fazla bir mahzur yoktur. Zaten Ce-
nab-i Hak, onbes asir evvel, kiyametin "yakin" oldugu-
nu haber vermis. Simdi o vakit, birbucuk asra düsmüs.
Demek kiyametin cok yakin oldugunu haber vermekte faz-
la bir sakinca kalmamistir.Cünkü böyle haberler inanc-
lilari uyanikliga sevkeder. Hem inanclilar kiyametten
önce ölüp gitmis olacaklarindan, kiyametin vaktini
bilmek, onlar icin ürkütücü olmaz.Cünkü kiyamet inanc-
lilarin degil, inkârcilarin basinda patliyacak. Inkâr-
cilar ise, böyle haberlere inanmayacaklarindan, kiya-
metin vaktini haber vermenin onlara da bir zarari
yoktur.

Mehdi hakkinda bazi haberler: 2020 ilâ 2090 yillari
insanligin "Altin Cag"i olacak. Bu cag, Mehdi ve Mesih
aleyhisselâmlarin gayretleriyle kurulacak. Allah'tan
aydinlik alan onlarca büyük Hak Eri ve onlarin kücük-
leri olan yüzlercesi ve bunlarin da kücükleri olan
binlercesi, ellerindeki aydinlik eserlerle, Altin Cag'
in kurulusunda Mehdi ve Mesih'e yardimci olacaklar.
Altincag'da insanlik en yüksek kemâlat ve insanliga
erecek. Kapitalizm yikilacak. Kapitalizmin yikilmasiy-
la fakir insanlik bolluk ve refaha kavusacak. Seytan
zincire vurulacak, bundan sonra insanlara uzun müddet
zarar veremeyecek. Sonra Mehdi Aleyhisselâm, Allah'tan
aldigi Kur'an gibi kisa ve özlü ilhamî eserini 2020
ilâ 2030 yillari arasinda Hz.Mesih'e birakip bu dünya-
dan göcecek.

*Âhirzaman'da Gercek Din: Bâtilattan arinmis Hiristi-
yanligin ve yenilesmis Islâm'in birlesimidir. (Islâm,
"yenilesmeye"; Hiristiyanlik da, "düzeltilmeye" muh-
tactir.)

*Kur'an'daki Gercek Hiristiyanlik: Allah birdir, tektir;
dogmamis ve dogurmamistir, oglu ve ortagi yoktur. Hz.
Isa, Meryem'in ogludur; babasiz olarak "tüpbebek muci-
zesi" gibi bir mucizeyle meydana gel mistir. Allah'in
oglu degil, kulu ve elcisidir. Ölmemis ve öldürülmemis,
Allah tarafindan göge kaldirilmistir. Âdem'in günahi
icin kurban edilmemistir. Cünkü Allah, Âdem'in tövbe-
sini kabul etmis, onu bagislamistir. Onun isledigi
suc icin bir baska masum kurban edilemez. Cünkü Allah,
bir suclunun günahini bir baska masuma yüklemez.
Allah zulümden münezzehdir. Hz.Isa kiyamete yakin
bir dönemde tekrar yeryüzüne inecektir.

Âhirzaman üc dönemdir. Birinci dönem, Müslümanlik ve
Hiristiyanligin maglubiyete ugrayip, küfrün galip ge-
lecegi dönemdir. Bu dönem, 20. Asir'dir.

Ikinci dönem: Imanin küfre tekrar galip gelecegi,
insanligin kurtulusa erecegi dönemdir. Bu dönem, 21.
Asir'dir.

Ücüncü dönem: Insanligin son bulacagi, kiyametin
kopacagi dönemdir. Bu dönem de, 22. Asir'dir.

Mehdiler: Mehdi üctür. Birinci Mehdi, Bediüzzaman
Said Nursi'dir. 20.Asrin Mehdisidir. Küfrün yikicisi,
imanin kurtaricisidir.

Ikincisi: (Allah'in Ideolojisi) Kur'anizm'dir. 21.
Asrin Mehdisidir. Kapitalizmin yikicisi, dünyanin
düzelticisi ve Altincag'in kurucusudur. Kur'anizm'in
fizikî sahsi, Allah'tan bilgi ve isik alan Hak Erleri'
dir. Liderleri, "Âhirüzzaman" lâkapli bir sahistir.

Ücüncü Mehdi: Hz.Isa'dir. 21. ve 22. Asrin Mehdisidir.
Hiristiyanligin düzelticisi, kiyametin kesin isareti
ve habercisidir.

ALLAH'IN ELCILERINE SELAM VE RAHMET OLSUN!

Zaman: Yeni Cag'in ikisi (0002), Temmuz ortasi.
Mekan: Avrupa.
Makam: Mücadele.
Boyut: Kur'anizm.
YAYINLAYAN
AVRUPA KUR'ANISTLERI
* * *

Keine Kommentare: