Donnerstag, 30. Oktober 2008

C U M H U R i Y E T NAME

(Bu bildiri, 2004 yilinda yayinlandi.)

(CHP' lilerin Özgürlük Gaspiyla Ilgili)

C U M H U R I Y E T N A M E

halklarin sahibi Allahin adiyla

Ba$ Not: Avrupa Insan Haklari Örgütü, okul ve kamusal
alanda basörtü takmakla ilgili mevzuati yeniden göz-
den gecirmeli, haksizliklari gidermelidir.

(Bu bildiride muhatabimiz, basörtüsüne düsmanlik eden
CHP'lilerdir, düsmanlik etmeyen CHP'liler degildir.)

CHP'liler, Türk milletinin dinsel haklarini cignemeye
ve özgürlüklerini gasbetmeye devam ediyorlar. Bunu
görmek ve anlamak icin Aksam Gazetesi'nin 11 ve 12 $u-
bat 2004 tarihli $u haberini birlikte okuyalim:

"AKP'nin,CHP'lilerin yoklugunda verdikleri önergelerle
TCK'ya, okullara ve orduevlerine türbanla girise imkân
taniyan ve tarikat ayinlerinin serbestlestirilmesi an-
lamina geldigi belirtilen düzenlemeleri eklemesi, CHP'
lileri kizdirdi. Ayrica bunlari engelleyenlere 5 yila
kadar hapis cezasi da öngörülmesi CHP'li üyeleri, ko-
misyondan cekilme noktasina getirdi."

CHP'li Orhan Eraslan da demis: "Cumhuriyet'in temel
nitelikleriyle oynamak böyle yasa degisiklikleriyle
olmaz. Onun icin ihtilal yapmaniz gerekir. Erbakan'in
dedigini yaparsiniz, kanli yaparsiniz. Sikiyorsa Islâm
devrimi yaparsiniz."

Bir gün sonraki Aksam haberine göre bu konu $öyle so-
nuclanmisti: "Türban önergeleri nedeniyle CHP'lilerin
'cekiliriz' resti cektigi Türk Ceza Kanunu (TCK) Alt
Komisyonu'nda, dün AKP'nin geri adim atarak türban
maddelerini metinden cikarmasi üzerine uzlasma saglan-
di. AKP'liler, CHP'nin isteklerini yerine getirince
calismalara devam edildi."

Görüyorsunuz, AKP'nin türbani yani basörtüsünü özgür-
lestirme girisimleri CHP'liler tarafindan yine engel-
lenmis. Peki, CHP'liler bunu nicin yapiyor? Onlara gö-
re bu tür girisimler "Cumhuriyet'in temel nitelikle-
riyle oynamak" oldugu ve "laiklige aykiri" bulduklari
icin.

Peki, Cumhuriyet'in temel nitelikleri ve laiklik, din-
darlarin dinsel haklarini gasbetmeyi mi emrediyor?
Böyle bir emir olabilir mi? Olursa, hak olur mu? Cünkü
Cumhuriyet, "egemenligin halka ait oldugu devlet bici-
mi"dir. Eger Türkiye bir Cumhuriyetse, egemenlik de
halkina aittir. Eger egemenlik halktaysa, halk, din ve
vicdan özgürlügüne de sahip olmali ve kamusal alan da
onun egemenligi altinda bulunmalidir. Bir kisim dev-
letliler tarafindan din; kamusal alandan dislanmamali-
dir. Böyle bir dislama Cumhuriyet'in icerigine zit ol-
dugundan suctur ve suc olmalidir. Dolayisiyla CHP'li-
ler milletin gözünün icine baka baka suc islemektedir.
Onlarin bu haksizligi mutlaka engellenmelidir. Cumhu-
riyet'i korumak, milletin özgürlüklerini gasbetmekle
olmaz.

CHP'liler, dindarlarin özgürlüklerini engelliyerek
milletin egemenlik haklarina tecavüz etmektedirler. Â-
deta egemenligi halkin elinden alip kendilerini egemen
yapmaktadirlar. Oysa "Cumhuriyet" demek, "CHP'nin ege-
menligi" degil, "halkin egemenligi"dir. Dindar mille-
tin din ve egitim özgürlügünü gasbeden ve engelleyen
CHP'liler, Cumhuriyet'e de tecavüz ediyorlar, laiklige
de. Cünkü laiklik, din ve devlet islerinin birbirinden
ayrilmasi, devlet islerinin dine dayandirilmamasidir.
O halde CHP'lilerin, dindarlarin "kamusal alan" denen
yerde dinsel özgürlüklerini engellemeye ne haklari
vardir? Yoksa dindarlarin o alanda dinlice ya$amalari,
"devlet islerinin dine dayandirilmasi" mi oluyor ki,
CHP'liler haksizliklarini hak olarak görüyor?

"Kamusal alan" denen halkin egemenligine ait o yerde
bir dindar, namaz kilmakla veya basini örtmekle sadece
kendine ait dinsel özgürlügünü kullaniyor, "devleti
benim dinime göre yöneteceksiniz" dayatmasi yapmiyor
ki, onun fiili, "devletin dine dayandirilmasi" olsun.
Yani devlet eger: "Kadinlar kamusal alanda veya disin-
da basini örteceklerdir" derse, o zaman devlet dine
dayandirilmis olur. Ama devlet: "Kadinlar kamusal a-
landa baslarini örtüp örtmemekte serbesttir" derse,
bu, devletin dine dayandirilmasi olmaz. O halde, CHP'
lilerin haksizligi apacik ortada degil mi? Türkiye ve
Dünyanin sayin aydin ve hukukculari bu haksizliga ne
zaman tepki gösterecekler?

Avrupa Insan Haklari Örgütü'nü de, bu haksizligi gör-
meye davet ediyoruz. Dindar kadinlarin devlet dairele-
rinde ve okullarda dinini yasamasi ve bunun icin basi-
ni örtmesi nasil suc olabilir? "Kamusal alan" denen
bölgede din özgürlügünün suc oldugunu, hak olmadigini
bize isbat etsinler. Eger isbat edemezlerse, bu hak-
sizligin ortadan kalkmasi icin gerekeni yapsinlar.

Kamusal alanda bas örtmenin, dindarca ya$amanin suc
oldugunu, haksizlik oldugunu, hak olmadigini isbatla-
yabilmeniz icin Hak'ta olmaniz gerekir. Hak'ta olma-
niz icin de: Yaratan'in, yaratilis'in ve yaratilmis-
lar'in yasasina itaat etmeniz gerekir. Yani din, bilim
ve aklin gereklerine uymuyor ve onlari birbiriyle u-
yusturup baristirmiyorsaniz, siz Hak'ta degilsiniz de-
mektir. Yani sadece bilim ve aklin gereklerini kabul
edip dini dislamaniz, Hak'ta olmaniz icin yeterli de-
gildir.

Evet, sizi, dinin gereklerine uymaya zorlamiyoruz. Bu-
na hakkimiz yoktur. Ama buna karsi sizin de, bizim
dinsel yasantimizi engellemeye hakkiniz yoktur. Öyle
ise, kamusal alani parsellemekten ve oradan dinsel ya-
santiyi kovmaktan vazgecmelisiniz. Eger vazgecmezse-
niz, suc islemis olursunuz ve $u anda suc islemektesi-
niz. Bu fiiliniz de cezayi gerektiriyor. Bu cezayi kim
verecek?

Cumhuriyet'te, kendini krallastirmis fertlerin degil,
halkin egemenligi esastir. Yani azinlik cogunluga ta-
hakküm edemez. O halde kamusal alandan dinsel yasanti-
yi dislayarak dindarlara yapmakta oldugunuz tahakküme
son vermelisiniz. Eger son vermezseniz Cumhuriyetci
degil, kraliyetcisiniz. Halkci degil, zümriyetcisiniz
ve hakci degil, keyfiyetcisiniz. Bu anti cumhuriyetci-
liginize ve zulümlerinize son vermeniz gerekiyor. Eger
son verirseniz, zulmünüzü keserseniz, size düsmanlik
yok. Eger kesmezseniz, zulmünüze karsi mücadelemiz de-
vam edecektir. Eger bu mücadelemize karsi ihtilâlle,
kan dökücülükle karsilik verecek olursaniz, karsinizda
AB'yi ve ABD'yi bulursunuz!

Eger millete vekillik ve devletcilik ediyorsaniz, "A-
daletli" de olmak zorundasiniz. Adaletli olmak icin
de; dindara da, dinsize de esit davranmalisiniz. Bunun
icin kamusal alanda dinli de dinsiz de esit olmalidir.
Fakat bu esitlik, dinliyi dinsizlikte, dinsizi de din-
darlikta esitlemek degildir. Gercek esitlik, ikisini
de özgür birakmaktir. Yani isteyen, kamusal alanda ba-
sini örter, istemeyen örtmez. Ama siz, dindari dinsiz-
likte esitleyerek esitlik yapiyorsunuz. Tabii bu da a-
pacik bir adaletsizliktir. Hem Insan Haklari Örgütü'nü
hem de laikleri Adalet'e davet ediyoruz. Adalet, hak'
la olur, laiklikle olmaz.

Devletcilikte ve insan haklarini korumada adaletli ol-
maktan baska, "Namuslu" da olmalisiniz. Namuslu olmak
ise, aileyi korumaktir. Dindar bir kadin basini, gög-
sünü, kollarini ve bacaklarini, namusunu korumak icin
örter. Bu da, aileyi yikilmaktan koruyan önemli bir
tedbirdir. Eger siz, günün ücte birini kamusal alanda
gecirmek zorunda olan bir bayan ögretmen ve ögrenci
veya memurenin basini acarsaniz, acmak zorunda bira-
kirsaniz, namusu cignemis, namussuzluk etmis olursu-
nuz. Bu da, aileyi yikan cirkin bir eylemdir. Bu eyle-
mi terketmelisiniz. Ailenin korunmasi icin gayrimesru
cinsel iliskilerin terkedilmesi gerekir. Örtüsüzlük i-
se bu iliskilerin kapisini aciyor. Dindar kadinin ör-
tünmesi ise bu kapiyi kapatiyor.

$imdi gelelim CHP'lilere... Madem CHP'liler iyilik ve
güzellikten anlamiyorlar, o halde bu demektir ki,
"dindarlar haklarini yasal yoldan söke söke alacaklar-
dir." Öyleyse dindarlar -eger mümkünse- hem CHP'li en-
gelcileri, hem devleti, hem de hükümeti mahkemeye ver-
melidir. Cünkü devletin okul ve dairelerinde bas ört-
mek; yasal olarak, hak ve hürriyet olarak, laiklik ve
Cumhuriyet olarak, demokrasi ve insanlik olarak her-
hangi bir suc teskil etmemektedir. Eger ediyorsa, bu
isbat edilsin. Fransa'da ögrenci ve ögretmenlerin o-
kullara basörtülü girmelerinin yasaklanmasi, keyfî ve
ideolojiktir. Dinliyi dinsizlikte esitlemektir. Türki-
ye'de de böyledir. Adaletsiz, keyfî ve ideolojik olan
özgürlük gasp ve tecavüzleri ise suctur, zulüm ve hak-
sizliktir. Dindarlarin hak ve özgürlüklerine tecavüz
ederek suc isleyenleri adalete havale ediyoruz. Eger
dünyada devlet ve adalet denen bir müessese varsa, bu
islenilen suclarin hesabini sorar ve sormalidir. Eger
sormazlarsa, onlardan hesap soran birileri mutlaka ci-
kar.

AKP'liler, -milletin vekili olarak- CHP'lilerin zulüm-
lerine, hak ve özgürlük engelciligine göz yummamali,
firsat vermemeli, geri durmamalidir. Bu konuda geri a-
dim ata ata ucuruma yuvarlanacaksiniz. Yuvarlanmadan
gerekeni yapmak zorundasiniz. Yapmak zorunda oldugunuz
seyler sizin hakkinizdir. Bu hakkinizi kullanmalisi-
niz. CHP'lilerin zulüm ve sirretliklerine "yeter be!"
diyebilmelisiniz.

Türkiye'de savci ve hakimler yok mu? Neredesiniz? Siz-
ler, "deprem Ilâhî ikazdir" dedikleri icin, "halki kin
ve nefrete sevkediyorlar" gerekcesiyle dindar gazete-
cileri aylarca, yillarca hapis cezasina mahkûm etmis-
tiniz. Peki, CHP'li vekillerin, hak ve özgürlük gasp-
indan baska, milleti "gerilla savasi" ve "ihtilâl"e
cagiran sözleri, halki kin ve nefrete, anarsi ve te-
röre sevketmiyor mu? Gereken yasal islemi ne zaman ya-
pacaksiniz? Yoksa onlar dindar olmadigi icin mi takibe
ugramiyor?

Ey Halkcilar, ey CHP'liler! Zulümlerinize son vermeniz
icin bir tek sansiniz kaldi. Eger bu sansi kullanip
hak ve özgürlük gaspina son vermezseniz, zulüm ve hak-
sizliklarinizdan vazgecmezseniz, millet sizi iktidar-
dan düsürdügü gibi, muhalefetten de düsürecektir.

Unutmayiniz, dindarlara zulmettiniz, iktidari kaybet-
tiniz. Ama zulümlerinize yine de son vermediniz. Bu
demektir ki, cok yakinda muhalefeti de kaybedeceksi-
niz. Milletin diniyle, dindariyla bir türlü barisama-
diniz. Onun dinini ve dindarligini "irtica" olarak gö-
rüp gösterdiniz. Ama $unu bilmelisiniz: Irticada olan,
onlar degil, sizsiniz! Cumhuriyet ve laikligi cigneyen
yine onlar degil, yine sizsiniz!

Sizin zulmünüzden kurtulmamiz icin ne yapmamiz lâzim?
Bu hususta dindarlara, "ihtilâl yapmaniz gerekir" di-
ye, bir yol göstermissiniz. Fakat biz kan dökülmesini
istemiyoruz. Bunu icin ihtilâl degil, hak ve yasal o-
lan neyse onu yapacagiz. Gücünüz yetiyorsa, durdurun
bakalim. Ama durduramayacaksiniz. Cok yakinda muhale-
fetten de düseceksiniz. Ola ki, dindarlarin hak ve öz-
gürlüklerine engel olmaktan vazgecersiniz. Muhalefette
kalmaniz buna baglidir. Yoksa o bag kopacak ve dindar
millet zulmünüzden kurtulacaktir.

$imdi onbinlerce kadinimiz, sizin kurdugunuz ve icine
attiginiz mânevî cehennemde özgürlüklerini bekliyor.
Onlarin özgürlüklerini iade etmekle muhalefetinizi
kurtarmis olursunuz. Ama en önemlisi insanliginizi
kurtarmaktir.

Ey CHP'liler! Sizler mert adamlar degilsiniz. Eger
mert adamlar olsaydiniz, kadinin basini acmak icin ug-
rasmazdiniz. Gücünüz; acizlere, gücsüzlere, kadinlara
yetiyor. Güya Cumhuriyeti koruyorsunuz! Dindarlik de-
mek, Cumhuriyet yikiciligi demek degildir ki, onlara
karsi muhafizliga kalkiyorsunuz! Cumhuru ezerek Cumhu-
riyet koruyuculugu olmaz. Halkin haklarini cigneyerek
Cumhuriyet korunmaz, Cumhuriyetci olunmaz. Dindarlara
iftira etmekten vazgecin.

Sizin örtünmeyi engellemeniz, kadin soyuculugu ve na-
mus soygunculugudur. Siz bu i$e, halk evlerinde basla-
mistiniz. Bugünlere kadar geldiniz. Ama bu fiilinizle
sadece günahlarinizi artiriyorsunuz, zafer kazanmiyor-
sunuz, ates ve azap kazaniyorsunuz.

Siz bu fiilinizi belki "kadini özgürlestirmek" icin
yapiyorsunuz. Fakat sizin keyfinize göre özgürlük ol-
maz ki! Yaratici'nin da bir bildirdigi var. Ferdin de,
istedigini secme hakki var. Siz kendi görüsünüzü mil-
lete hangi hakla dayatiyorsunuz? Var mi buna hakkiniz?
Elbette ki yok! Öyle ise cekin ellerinizi kadinin öz-
gür iradesinden, basörtüsünden.

Not: "Dindarlar ölcüsüzce bir dindarlik sergiliyorlar"
diye, haklari gasbedilemez. Bas örtme ve örtünmenin de
bir ölcüsü vardir. Bu ölcüyü daha önceki bir bildiri-
mizde aciklamistik. Isterseniz bu konunun uzmanlariyla
bir araya gelir, bir ölcü belirler ve koyarsiniz. Din-
sel yasanti da ölcüsüz olamaz. Ama bunu yapmak yerine
dogrudan dogruya örtünmeyi yasaklarsaniz, haksizlik
etmis olursunuz. Fransa bu konuda hata etmistir. Bu
hatasini düzeltmesi gerekir.

Dindarlarin Türk Hükûmeti'nden talepleri:
1-Ilk kademede, 18 yasina basmis kiz ögrenci ve bayan
ögretmen ve memurlara ve bunlar disindaki kadinlara;
okul, üniversite ve kamusal alanda bas örtme serbest-
ligi verilmeli, bu konudaki yasaklar kalkmalidir.

Ikinci kademede ise: Ilkokul haric ortaokul ve lise-
lerde de basörtüsü yasagi, bir ölcü ve düzene konula-
rak kaldirilmalidir.

2-Dindar vatandaslarin evlerde toplanarak yaptiklari
Allah'i anma ve kitap okuma eylemleri, yani "tarikat
ayinleri" serbest birakilmali, bu fiiller suc olmaktan
cikarilmalidir. Hükûmet isterse, verilecek serbestile-
re, din ve diyanet ve ilâhiyat âlimleriyle birlikte
bir düzen ve ölcü hazirlayip sinir koyabilir. Madem
Anitkabir'de toplanip Atatürk'ü anmak suc degildir,
o halde tarikat ayinleri de suc olmaktan cikarilmali-
dir.

3-Din ve dindarlara konmus diger anlamsiz yasaklar da
kaldirilmalidir.

CUMHURIYET;
CHP VE LAIKLIGIN EGEMENLIGI DEGIL,
MILLETIN EGEMENLIGIDIR.
BU EGEMENLIGE SAYGI GÖSTERILMELIDIR.


Zaman: Yeni Cag'in dördü, $ubat ayi ortasi.
Mekan: Avrupa.
Makam: Mücadele.
Boyut: Muranizm.
YAYINLAYAN
AVRUPA MURANISTLERI
* * *

Keine Kommentare: