Samstag, 21. August 2010

KUR'ANİSTLER ATEİSTLERE CEVAP VERİYOR 5

KUR'ANISTLER ATEISTLERE CEVAP VERIYOR 5

(Bu bildiride, yazarimiz Hakki Hakperest'in, mustafaakyol.org site-
sinde ateistlerle yaptigi tartismalari yayinliyoruz. Bu bildiride gecen
agir sözler, bütün ateistlere degil, Kur'ana ve dinine karsi mücâdele
veren ateistleredir.)

Bayan Nilgün,

Dediniz: "Dinlerin hepsini rafa kaldırmalıyız!"

Olur efendim, siz emredin! Ama önce kaldirdiginiz dinlerin yerine
hangi dini koyacaginizi belirleyin. Ancak bu belirlemeden sonra
biz geregini yapariz. Eger kaldirdiklarinizin yerine koyacaginiz sey
Islâmiyetten daha üstün ise, o zaman sizin teklifinize uyulabilir.

Dediniz: "(Örneğin Hz.İsa'nın gerçek olmadığı ciddi bir bilimsel
iddiadır ancak bu gerçek ne müslümanlar ne de hıristiyanların
umurundadır:)"

Hem: "Ciddi bilimsel bir IDDIA'dir" diyorsunuz, hem de;
"GERCEK" diyorsunuz. "Iddia"lar ne zaman "gercek" oldu,
bayan Nilgün? Kur'andan üstün kitabinizi getirip ortaya
koymadikca, iddialara "gercek" diye sarilmaya devam etmekten
baska careniz yoktur, bayan Nilgün! Ama bu caresiz sapikliktan
kurtulmak mümkündür: Kur'ana teslim olun, kurtulun!

Dediniz: "Hakperest'e gelince, sanırım bizim gibi ateistleri
cehennemle tehdit etmekten ziyade, bizi kurtarmak adına
kendi inancı doğrultusunda uyarmaya çalışıyor. Ancak,
domuz bağından, canlı bomba cihadcılarından engizisyona,
hatta son yılların modası, öteki ile empati kurarak misyonerlik
yürütme yoluyla, yani aldatma yoluyla insan haklarına tecavüze
kadar dinlerin sebep olduğu felaket ve gütme faaliyetlerini
düşünüp KENDİNİ DİNDEN KURTARSA daha iyi olur
kanısındayım."

Islâmiyet, kendilerine saldirilanlara karsi savas izni verir, ama
teröre ve haksiz savasa izin vermez. Bazi dinlilerin hatalari,
Islâmiyet'e mal edilemez. Onlarin hata ve günahlariyla Islâmiyet
söndürülmez. Polisin icinde de suclular var; polis teskilâtini
kapatalim mi? Ögretmenlerin icinde de ahlâksizlar, tacizciler,
bilmemneciler var; ögretmenligi kaldiralim mi? Veya bilim
adamlari icinde de pek cok tehlikeli kimse bulunabilir; bilime
yasak mi koyalim?

Eger beni ben yaratmis olsaydim, o zaman dine ihtiyacim kalmaz
ve dinden kurtulmama da gerek olmazdi. Sizi siz yaratmadiginiz
icin, siz de dine muhtacsiniz! Eger Allah'a teslim olusu kabul
etmezseniz, kendinize baska bir din arayacaksiniz veya dinsizligi-
nizi din yapacaksiniz ve yapmissiniz! Ama bilmelisiniz ki, dinsizlik
dini, sizi cennete ulastirmaz. Siz kendinize, sizi cennete ulastiracak
bir din arayiniz. Allah'a teslim olus dininden baska da, sizi cennete
ulastiracak bir din bulamazsiniz. Vakit fazla gec olmadan, Kurtulus
Dini'ne kapagi atmaya bakin. Cünkü önünüzde kabir, ardinizda da
hic öldüremeyeceginiz ölüm arslani bulunuyor. Fakat siz, icinde
bulundugunuz "BÜYÜK TEHLIKE"den önce, ortasinda yasadi-
giniz "HAYAT CENNETI"nin "kim" tarafindan ihsan edildigini ve
karsiliginda da ne istendigini bilseniz ve arastirsaniz daha iyi olur.
Din düsmanligi yapmakla bir yere varamazsiniz!

Bayan Deniz,

Dediniz ki: "İsa Mesih'in yaşadığına dair müslüman ve hristiyanların
incil ve Kur'an dışında ciddi bilimsel deliller ortaya koymaları lazım."

Bilgi'nin birinci kaynagi; Allah'in indirdigi olan "Ilâhî Bilgi", ikinci
kaynagi da; inceleme, arastirma, deney ve gözlemle elde edilen
"Insanî Bilgi"dir. Birinci kaynak olan Kur'an bize Hz. Isa'nin varligi
ve yaşamisligi hakkinda yeterli bilgiyi vermektedir. Ikinci kaynagin
verecegi bilgiler de olabilir. Meselâ tıb ilminin keşfettigi "tüp bebek"
olayi, Hz. Isa'nin mûcize olarak babasiz dünyaya gelisini destek-
lemektedir. Yani, bir insan babasiz da dünyaya gelebilir, kadinlar
erkeksiz cocuk dogurabilir. Dolayisiyla Hz. Isa'nin babasiz dünyaya
gelis mûcizesini inkâr etmek mümkün degildir. Demek, Kur'anin
verdigi haberi yalanlayamayiz.

Dediniz ki: "Hayal aleminden çıkıp gerçeklerin dünyasına
döndüklerinde insanlar ağır bir yükten kurtulmuş gibi
ferahlayacaklar, dinlerin baskısından kurtulmanın vakti
geldi de geçiyor bence."

Allah'a teslim olus dini olan Islâmiyet sizi, akil uydurmasi olan bütün
sahte dinlerin ve dinsizliklerin agir baskilarindan kurtarip, gercege
iletebilir, hayal dünyasindan cikarabilir. Dinsizlerin dünyasi, bir "hayal
âlemi"dir. Cünkü bu dünya, bir müddet sonra ellerinden cikacaktir.
Gercek Din Islâmiyet ise, elden cikmayacak ebedî bir dünyayi
vaadetmektedir. Gecici bir dünyayi yaratmayi bilmis bir Allah, ebedî
bir âlemi yaratmayi da bilir. Madem ölümsüz bir âlemi varetmeyi
vaadetmis, elbette bu vaadini yerine getirecektir.

Dediniz ki: "Fakat benim dinlerin karşısındaki alternatifim ateizm
değil mistisizm, dinlerden bağımsız saf maneviyat..."

Mistizizm, elbette ki ateizmden iyidir. Fakat mistizizm, toplumsal
bir varlik olan insan icin yeterli degildir. Cünkü insan yalnizca kalp-
ten ibaret bir varlik degildir. Insanin kalbten baska "akli" vardir,
"ruhu" vardir, "bedeni" ve bu bedenin sayisiz istekleri vardir. Onlari
ve isteklerini tatmin edecek ve karsilayacak din ise, ancak Islâmi-
yet'tir. Islâmiyet, toplumun "düzen" ihtiyacini da karsilamakta ve ona
ve bireyine denge, düzen ve ölcü kazandirmaktadir. Islâmiyetten
daha olgun ve mükemmel bir din bulamazsiniz. Ayrica bu âlemin ve
evrenin sahibi yüce Allah, Islâmiyetten ve onunla uyumlu olan dinler-
den baskasini din olarak kabul etmemektedir. "Ben, mistizizmden
baska din tanimam" derken, Allah'a vereceginiz hesabi da düsünme-
lisiniz. Dinsizlerin, din düsmanlarinin ve Islâmiyet aleyhtarlarinin Islâ-
miyet hakkinda kopardiklari gürültülerden ürküp, Islâmiyetten kacma-
malisiniz. Kacarsaniz, cok sey kaybedersiniz. Ama secim, yine de
sizindir.

Bayan Nilgün,

Demissiniz: " Pozitif hukuk kaynağı teosantrik değildir!
Tam tersine, kaostan kozmosa geçişte, yani kültürler
geliştikçe, korunmak ve güvenlik için bir arada yaşamanın
gerektirdiği karşılıklı haklara riayet etme zorunluluğundan
dolayı insanlar ahlak ve hukuk kurallarını KENDİLERİ
geliştirmişlerdir. Dinlerdeki yasaların kaynağı budur."

Insanlar hukuk ve ahlâk kurallarini "kendileri" gelistirmemislerdir
ve gelistiremezler. Cünkü insanlarin buna yetecek "akil"lari yok-
tur. Yeterli akillari olmadigi icin, hukuk ve ahlâk kurallarini ancak
Allah'in gönderdigi "din" ve ilham ettigi "bilgi" sayesinde olustura-
bilmislerdir. Eger Allah'in gönderdigi din ve bilgi olmasaydi, insan-
lar konusmayi bile beceremezlerdi; ki, hukuk ve ahlâk üretebil-
sinler! Tabii Allah'a inanmayan ateistler icin bu gercekleri kabul
etmek mümkün degildir.

Demissiniz: "Eski medeniyetlerin gün ışığına çıkarılması,
8-10.000, 50.000 yıllık kazılar son yüzyılın çalışmalarıdır.
Ondan önce medeniyetlerin başlangıcı ile ilgili fazla bilgi
olmadığından Yahudi/Hıristiyan/İslam kutsal kitap metinleri
herşeyin kaynağı addedildi."

Hitit medeniyetinden önce de "din" vardi. Cünkü Allah'in din
göndermeye baslamasi, Hz. Musa ile degil, ilk insan Hz. Âdem
ile baslamistir. Dolayisiyla Hititler de medeniyetlerini, ilk insan-
dan itibaren gönderilmeye baslayan din ve onun ahlâk ve adalet
ögretilerinin etkisi sayesinde kurabilmislerdir. Yoksa, dinin etkisi
olmasaydi, o "medeniyet" kurdugu iddia edilen milletler, "ilkel"
varliklar olarak kalacaklardi. Ama siz, yine de, Allah'i ve O'nun
gönderdigi dinleri inkâr etmeye devam edebilirsiniz. Inkârin sonu
atestir, saadet olamaz. Cünkü dünya ebedî degildir, sahipsiz de
degildir. Sahibi ise, yerin gögün essiz yaradani yüce ALLAH'tir!
O'ndan baska da gercek bir ilah yoktur. Bu ilahligin son üc
duyurucusu da: Musa, Isa ve Muhammed'dir. Onlarin ruhlarina
selam ve rahmet olsun.

Demissiniz: "Şimdi bakıyorsunuz, Hitit medeniyetinin öyle bir
hukuk sistemi var ki, İslam'dan üstün. Ama teosantrik değil!
Düpedüz kanun. Örneğin, Hitit kanunu 'uzva zarar getiren ceza
verilemez' diyor. Gidin, tabletlere bakın...İslam ne yapmış? Bu
halkları (paganları)cahil cühela, ilimsiz, kitapsız diye MAHKUM
etmiş. Bu mahkumiyet Tanrı'dan değil, düpedüz BİLGİSİZLİKTEN."

Hitit medeniyetinin hukuku Islâminkinden üstünmüs: Cünkü bu
medeniyetin kanunu: "Uzva zarar getiren ceza verilemez" diyormus!
Sevsinler sizin üstün medeniyetinizi! "Uzva zarar getiren ceza",
yani: Kisas, "dogal adalet"tir. Ve bu dogal adalet, henüz medeniyete
yükselmemis kabile ve toplumlar icin en mükemmel adalettir. Ama
Islâmiyet bu en mükemmel adalete şunu da eklemistir: "Isterseniz,
size verilen zarari affedebilirsiniz. Allah da affedenleri sever." Hangi
hukuk daha üstünmüs? Ey medeniyet kafalilar! Önce ilkel toplum-
larda yaşamasini ögrenin. Ondan sonra gelin, medeniyetcilik
taslayin!...

Demissiniz: "Etik kurulda ilahiyatcinin işi yoktur."

Buna siz karar veremezsiniz. Ancak halk ve onun cogunlugu
karar verebilir. Halk cogunlugu da "Müslüman"dir. Müslüman
halk da elbette ki, bilimin onun dini aleyhinde kullanilmasini
istemez. Bunun icin de din ve bilimin uyusturulmasi ve (halkin
düzen ve yasantisini ilgilendiren konularda) birlikte hareket etmesi
gerekir. Gercek din ve bilim, birbirleriyle catismazlar. Catisiyorlarsa,
ya bilimde hata vardir, ya da dinde. Islâmiyet dininde bir hata ola-
mayacagina göre (cünkü akil üretimi bir din degil, Allah indirmesi
bir dindir), bilim de onunla catisamaz. Eger catisirsa, bu catismanin
sebebini o bilimin henüz olgunlasmamisliginda aramaliyiz. Bu tak-
dirde o bilimin olgunlasmasini beklemek zorunda kaliriz. Dinin farz
gerekleri reddedilemez. Ve bu konu, ateistlerin keyfine birakilamaz!

Bayan Nilgün,

"(Hititler), ALLAH'IN HİÇ DAHLİ OLMADAN kendi
dönemlerine uygun, mükemmel bir hukuk sistemi oluşturmuşlar.
İslam hukukunda Allah nelerle uğraşıyor? Peygamber hangi
kanunla kölesinin karısıyla evlensin! Hitit kanunları yanında
İslam'ınkine hukuk sistemi demek traji-komiktir" demissiniz.

Hititler'e Allah'in din göndermedigini nereden biliyorsunuz?
Hititler gökten zenbille mi indi? Hititler, baska medeniyetlerin
devami olamaz mi? Olursa, o medeniyetler dinden nasipsiz mi
olmuslardir? Deliliniz nedir?

"Hititler'in, M.Ö. 2000 yıllarında Anadolu'ya göç ederek yerli
Hatti Beylikleri üzerinde hakimiyet kurdukları bilinmektedir" bilgisi
dogruysa, bu halde onlar göc etmeden önce icinde bulunduklari
toplum veya millete gönderilmis olan din veya Peygamberden
faydalanmis olamazlar mi? Gecmisin biraktiklarindan yararlandik-
lari bilgileri inkâr edebilir misiniz? Bu bilgiler icinde Allah'tan gön-
derilen dinlerin etkisi olmadigini nasil isbat edeceksiniz?

Tabii, Allah'i inkâr ettiginiz müddetce, O'nun "din gönderdigi"
gercegini de yalanlayacaksiniz. Bu yalanlama ile de gecmis toplum
ve milletlerin sahip olduklari üstün hukuk bilgisinin de, onlarin
"süper akillarinin bir meyvesi oldugu" hükmüne varacaksiniz.
Sevsinler sizin hükmünüzü! Sevsinler sizin aklinizi! Allah'i inkâr
ettiginiz müddetce varacaginiz sonuclar hep yanlis cikacaktir. Bu
yanlislardan ancak Allah'a inancla kurtulabilirsiniz.

Siz, Islâm hukukunu elestirmeyi birakin da önce kendi trajikomik
halinizi düzeltin. Ve kendinize sorun: Allah yoksa, siz nereden
ciktiniz? Sizi madde mi cikardi, yoksa tesadüf mü? Yoksa siz,
sizden mi ciktiniz? Sahi, siz nereden ciktiniz? Oysa siz, yetmis
yil önce dünyada bir "yok"tunuz. Ve 15-20 yil icinde de yeniden
"yok" olacaksiniz. Simdi en önemli soruya geldik: Acaba sizi
yokluktan "kim" cikardi? Yoksa "kim"in yerinde bir "sey" mi var?
O sey nedir? O sey sizi yapabilir mi? Allah'a inanmazsaniz,
seyler tarafindan yapildiginiza inanmaya hazir misiniz?

Bayan Nilgün,

Demissiniz: "Hiç değilse şu çelişkiyi görün: Allah herkese din
gönderdiyse Kuran putperesti niye mahkum etti? O takdirde
putperest de Allah'ın dinine inanıyordu!"

Kur'anin putperesti mahkûm etmesi, putperestlerin Allah'a
inanmayi kabul etmemesindendir. Putperest, Allah'a inanmaz;
akliyla uydurdugu puta tapar.

Demissiniz: "Bizi yokluktan kim çıkardı? Bu çok basit sorunun
cevabı:BİLMİYORUZ. Bilmiyoruz, yokluktan mı çıktık, hep mi
vardık? Ama siz büyüklük taslayarak BİLDİĞİNİZİ iddia
ediyorsunuz. Tanrı yarattı diyorsunuz. Biz daha alçak gönüllüyüz.
Hiç değilse BİLMEDİĞİMİZİ BİLİYORUZ. Sonra da
modernizm insanı Tanrı yaptı derler; YANLIŞ. Herşeyi bildiğini
idda eden DİNDARLARDIR aslında. Hem de bir peygamberin
sübjektif algısının nakli bilgisine dayanarak.... Siz buna bilmek mi
diyorsunuz?"

Bizi yokluktan kimin cikardigini biz, Kur'an vasitasiyla
BILIYORUZ. Bu bilgi, "büyüklük taslama" degil, INANCTIR,
INANC! Sizin bilgisizliginiz ise; "alcak gönüllülük" degil,
INKÂRDIR, INKÂR!

Dindarlar, "herseyi bildigini" iddia etmez. Onlar ancak "Allah'in
ögrettigi kadarini" bilirler. Her seyi bilen ve ögreten ise: Allah'tir.
Kur'an, bir Peygamberin "subjektif algisi" degil, insanin sahibi
Allah'in bir "indirmesi"dir. Siz inanmasaniz da bu böyledir! "Hayir"
diyorsaniz, getirin Kur'andan üstün kitabinizi, iddianizi isbatlayin.

Islâmiyete karsi verdiginiz mücâdele, sizi ancak cehenneme
ucurur. Siz asıl bu cehennemden kurtulusun mücâdelesini
vermelisiniz. Cünkü (sizce "ebedî yokluk kuyusu" olan) kabir,
sizi bekliyor. Ona girmenize cok az bir zaman kaldi. Yok olusa
düsmekten kurtulmak isterseniz, kurtulus; Allah'a, Ötedünyasina
ve Kitabina inanista. Bunun disinda kurtulus yoktur. Kurtulus'u
kazanmamis olanlari da ebedî bir cehennem bekliyor. Ölümü
öldüremiyen, bu cehennemden kurtulamaz. Istemeden dogdugu-
nuz gibi, istemeden diriltileceksiniz. Allah karsinizda sizi bekliyor...
Gururu birakin, kalbinizi acin, O'na koşun yeter! Ama unutmayin;
vaktiniz cok az! Gecen saniyeleri aleyhinize işletmeyin. "Kazanan"
olun...

Zaman: Yeni Cag'in onu, Agustos ortasi.
Mekan: Avrupa.
Makam: Cevaplama.
Boyut: Muranizm.

YAYINLAYAN
AVRUPA MURANISTLERI
* * *

Keine Kommentare: