Dienstag, 24. August 2010

ATEİSTLER SORUYOR KUR'ANİSTLER CEVAPLIYOR 10

ATEISTLER SORUYOR KUR'ANISTLER CEVAPLIYOR 10

(Dikkat! Burada gecen agir sözler, gercegi arayan ve dine saygili
olan ateistlere degil, Islâmiyet'e karsi mücâdele veren ateistleredir.)

Ey müslümanlari "bilim düsmani" olarak göstermeye calisan
ateistler!

Müslümanlar, dünyanin günes etrafinda döndügünü kesfeden
bilim adamlarini atese atip yakmadi. Tam aksine, bugünkü
bilimin temelini onlar atti. Onlar sayesinde Avrupali bilimciler
cok sey ögrendi. Dolayisiyla müslümanlari "bilim düsmani"
olarak göstermeye calismaniz bosunadir.

Bir ateist demis: "(Hz.) Muhammed dar görüslü idi."

Ona dar görüslü diyen, dünyanin en dar görüslü insani olur!
Cünkü Ortadogu'da bir dinsel devrim yaparak 15 asir öncesinin
ilkellerini medeniyete erdiren, Islâmiyet'i Arabistan topraklarina
egemen kilan, cok parlak dehâlar ve mükemmel önderler ve
kahramanlar yetistiren, bütün düsmanlarini maglûp edip
imparatorluklari deviren ve 15 asir öncesinden gelecege bakip
dünyanin ve müslümanlarin başina gelecek olaylari haber veren
ve verdigi binlerce haberleri aynen dogru cikan ve cikmakta olan
bir Peygambere "dar görüslü" demek, görüsten nasipsiz olmaktan
baska birsey degildir!

Demek, ona "dar görüslü" diyen, dünyanin en dar görüslü insani
olur. Ona "tecavüzcü" diyen, dünyanin ve bütün zamanlarin en
büyük tecavüzcüsü olur! Bu tecavüzcülügün sonu da ancak
cehennem olur! Savunun kendinizi atesten ey tecavüzcüler!..

***

Ateist demis: "Ya Kuran niye benim inançsızlığıma saygı
göstermiyor da, hiç bir suçum olmadan kendi köşemde
otururken bana "ateist hayvandan aşağı varlıktır" diyebiliyor?"

Bir ülkenin padisahini veya basbakanini reddeden, ona acikca
isyan eden ve devletin yasalarini tanimayip cigneyen bir vatandas,
vatandas olmaktan cikar, "hain" olur, "terörist" olur. Hain ve terö-
ristlerin hakki ise, ya sürülmek, ya da asilmaktir. Cezasi sürülmek
ve asilmak olan bir adama, devlet ve yasasi saygi gösteremez; onu
lânetler!

Bunun gibi, bu kâinatin sahibi, ateistler degil, Allah'tir. Bir ülke sa-
hipsiz olmadigi gibi, evren de sahipsiz degildir ve olamaz. Bunun
delili Kur'andir. Kur'andan üstün bir kitap getirip ortaya koymayan,
onu yok sayamaz. Onu yok sayip evrenin sahibi Allah'i inkâr eden
bir ateiste Kur'an neden saygi göstersin? Mülkün sahibi ateistler mi
ki, böyle bir saygi hak olsun ve ona lâyik olsunlar! Ateistler ken-
dilerini bu evrenin sahibi zannediyor olacaklar ki, Allah'la esit bir
konum istiyorlar ve kendilerini bu konumda görüyorlar!

Ey ateistler! Bir "yaratik" oldugunuzu unutmayiniz. Eger Kur'andan
saygi istiyorsaniz, Yaraticiniz'i taniyiniz. O'nu taniyin ki, siz de tani-
nasiniz. Eger O'nu inkâr etmeye devam ederseniz, lânetlerin en bü-
yügüyle lânetleneceksiniz! Öte tarafta ise, yeriniz ve yurdunuz ates-
tir! "Hayir!" diyorsaniz, ölümü öldürünüz. Ama, ölüm sizi öldürecek-
tir. Bu öldürülmeden sonra da sizi Dogduran, sizi "yeniden" dirilte-
cektir. Diriltecektir ki, sizden hesap sorabilsin. Bu hesap sorma ile
de, Adalet yerini bulsun.

Siz, Allah'i inkârinizla bütün kâinat ve kâinatlilari mânen katledin,
mülkün Sahibi de sizden hic bir hesap sormasin ve siz, öldügünüzle
kalin ve üstelik Kur'an size saygi göstersin! Böyle bir düzen nerede
görülmüs!?

***

Ey Hz. Muhammed'e iftiralarinda direten ateistler!

Kesin bilgiye sahip olmadiginiz bir konuda kesin yargida bulunma-
niz; haksizliktir, zulümdür, ahlâksizliktir. Ahlâkli olmak ve kalmak
isterseniz, Peygamber'e attiginiz iftiradan vazgecersiniz. Eger vaz-
gecmezseniz, sözün bittigi yerdeyiz demektir. O halde iftira ve
küfrünüzle ölünüz! Nasil olsa sizden hesap soracak bir Allah var.
Sizin inkâriniz, O'nun varligini yok etmez. Asil yok olacak olan,
sizsiniz. Küfrünüzle ölünüz! Kur'anin "indirilmis" mi, yoksa
"uydurulmus" mu oldugunu da, gittiginiz yerde görürsünüz...

***

ISLÂMIYET, "cagici" ve "zamanüstü" bir dindir.

Ateist demis: "Bütün mesele şu: Kuran'ın erkeği üstün kılması da,
peygamberin 9 yaşında kızla evlenmesi de, örtünme ayeti de v.s.
v.s.v.s. hepsi de O DÖNEM için normal şeyler....
Benim eleştirdiğim müslümanların bunları ZAMANÜSTÜ ve
EVRENSEL sanarak öyle yaşamak istemeleri... "

Allah, erkegi (biraz daha güclü ve akilli olmak gibi özelliklerle)
kadindan üstün yaratmistir. Bu üstün yaratis, "zaman üstü" bir
olaydir. Yani, degistirilemez. Bunun icin "yaratissal üstünlük"le
"insanî üstünlük"ü birbiriyle karistirmamali ve bir tutmamaliyiz.
Cünkü, Allah, insanî üstünlügün ölcüsü olarak "takva"yi koymus-
tur. Yani, Allah'i daha cok sayan, seven, O'ndan cekinen ve ah-
lâki iyi ve cok olan üstündür. Yoksa "erkek her hal ve sartta ka-
dindan mutlaka üstündür" diye bir gercek yoktur.

Cocuk yasta evlilik meselesi ise, toplumun takdirine kalmistir.
Cocuklarin zarar görmemesi icin yasal bir düzenleme getirilebilir.
Bunun ölcüsü de Hak ve Adalet'tir. Kur'an, "cocuklarinizi cok
kücük yasta evlendireceksiniz" diye bir emir getirmemistir. Hz.
Muhammed'in Ayse'yi almasi ise, ona zarar vermeyecek bir
sekilde gerceklesmistir. Ateistlerin bu konudaki gercek disi
iddialari ise, "iftira" olmaktan öteye gidemez.

Örtünme konusu da yine bireylerin hak ve özgürlüklerini ilgilen-
diren bir meseledir. Bir kadin dinsel gereklik ve ihtiyac görüyorsa,
örtünür. Kimse buna engel olamaz, olmamalidir. Dini dislayan
"kamusal alan" zorbaligi ise, bir zulümdür. Bu zulüm derhal son
bulmalidir. Cünkü Türkiye, yalniz ateistlerin ve dünyaperestlerin
ülkesi degil, -hem de cogunluk olarak- müslümanlarin da ülkesi-
dir.

Bir müslüman, ateistlerin keyfine göre degil, Allah'in istegine göre
yaşar. Hayatini, kendi inancina göre düzenler. Yasalar da, onun
inancini dikkate almak zorundadir. "Tek zihniyet" yasasi, antide-
mokratiktir, insanlik dışıdır.

Ateist demis 2: "İslami değerlerle yaşayalım diyorsunuz. Şimdi
erkekler peygamber gibi çok karı mı alsın? Kızlar 12-13
yaşında mı evlensin? Olur mu bu? Bu zamanda erkek kadından
üstün sayılabilir mi? Kol/bacak kesilebilir mi? Erkeğe karını
dövebilirsin denilebilir mi?"

Kur'anda bir erkegin alacagi kadin sayisi belirlenmis ve sinirlan-
mistir. "Her erkek dört kadin alacak" diye bir mecburiyet yoktur.
Ancak ihtiyac varsa ve sartlarini yerine getirebilecekse, alabilir.
Erkegin bu hakkini gasbetmis olan Avrupa ve benzeri ülkeler,
"tek eslilik" zorbaligiyla erkeklere gayrimesruluk kapisini acmis,
aileyi yari yariya yikmistir. Erkege acilan bu ahlâksizlik kapisi
kapanmali ve erkegin mesru hakki iade edilmelidir.

Kizlarin evlenme yaşini da devlet ve toplum bir araya gelerek
yasalastirabilir. Tabii, müslüman bir toplumun yasasi da, baska
toplumlarin yasalarindan farkli olacaktir. Bütün yasalari zorla
esitlemek zulümdür.

Erkek kadindan "yaratilisca" üstündür. Bunu kimse degistiremez.
Ama esas üstünlük, "insanî" üstünlüktedir. Bunun ölcüsü de: Tak-
va'dir; Allah'a saygi ve sevgide ileri olmaktir. Kim ileriyse, o üs-
tündür.

Her zaman kol ve bacak kesilemez. Cünkü, "hükümler sartlara
göredir". Sartlar degismisse, hükümler de degisir. Adalet neyi
gerektiriyorsa, o uygulanir. Ama cezalarin seklini insanlarin kendi
aralarinda degistirmesi mümkündür. Cünkü, kisasta Allah, "affet-
meyi" de getirmis ve izin vermistir. Bu izne göre cezalandirmanin
seklini degistirmek helâldir. Bu konuda gecmis zamana uymak
zorunlugu yoktur. Ama isteyen bir sucluya bu hak yasak edilme-
melidir. Yani bir suclu: "Ben büyük bir hirsizlik ve soygun yaptim.
Lütfen benim elimi veya kolumu kesin. Cünkü ancak bu ceza ile
vicdanim rahatlayacak" derse, onun hakkini gasbetmemek, rica-
sini yerine getirmek gerekir. Bu gercekleri bilmeyen bazi Ortado-
gu ülkeleri, hatali uygulamada bulunabilir. Onlara gercekleri gös-
termek ve hallerini düzeltmek gerekir. Onlarin hatalari, Allah'in
dinine maledilemez. Onlarla Islâm kötülenemez. Cünkü Allah, in-
sanlara "akil" vermis ve "akletme"yi emretmistir. Aklini kullanma-
yanlar ise, hatadan kurtulamaz, pislik ve ilkellik icinde yuvarlanir
durur. Ama akli "tersinden" kullananlar da, hakki ve dogruyu bu-
lamaz, sapikliga düser, gercek inanctan mahrum kalir. Dogruyu
ancak, aklini Allah'in verdigi isikla isletenler bulur. Kur'ani bilme-
mis veya inkâr etmis olanlar ise, egrilikte kalmis ve insanliktan
cikmistir.

"Erkek kadini mutlaka dövmelidir" diye bir sart yoktur. Isyankâr
bir kadini -eger isyan haksizsa- erkek önce uyarir. Uyari yetmez-
se, ona öfke gösterilir veya yatagi terkedilir. Bu da yeterli olmazsa,
erkek kadini dövebilir -eger evliligi koruyacaksa-. Eger koruma-
yacaksa, bosanmaya basvurulur. Islâmda bir erkege, kadina zul-
metme izni verilmemistir.

Ateist demis 3: "Eeee, bunları YAPIN diyen kitap nasıl oluyor
da zamanüstü ve evrensel sayılabiliyor? Bunu AKLIM almıyor.
Akıl tutulmasınının müslümanlarda olduğunu düşünüyorum."

Kur'anin, sabit olan hakikatlari vardir. Onlar, "zamanüstü"dür,
degistirilemez. Sabit olmayan konularda ise, dinin özüne aykiri
olmayacak sekilde hak ve adalete göre degistirme yapmak
mümkün ve gereklidir.

Kur'andaki inanc, ibadet, ahlâk, hak ve adalet; "zamanüstü" ve
"evrensel"dir. Kur'ana isyan edenler, kendilerini "cagdisi" yapmis
olurlar. "Cagici" olmak isteyenler, Kur'ana teslim olmalidir. Kur'
ana teslim olanlar, ebedî bir hayat ve saadeti kazanmis olurlar.
Onu yok etmek isteyenler ise, kendi ebediyetlerini yok eder ve
cehennemi kazanirlar. Buna süphe yoktur. Cünkü "Allah" vardir.
Evren de, O'nun varligina evren kadar büyük bir delildir. Kur'an
ise, bu delilin "sözü" dür. Peygamber veya (Mehdi) de, o sözün
"sözcüsü"dür.

Ateistlerin ise, akillari tutulmamis, onlar akillarini tersinden islettik-
lerinden "ateist" olmuslardir. Akillarini "düzünden" isletmeye basla-
diklari vakit, "Kur'anist" olacaklardir. Biz de böylece "seytan akil-
li"lardan kurtulmus olacagiz...

***

Ateist demis: "...Yaaa, işte yanılıyor çünkü din bunların nedenlerini
söylüyor bize. Örneğin, depremle insanları cezalandırdığını yazıyor."

Bir silah kendi kendine calismaz, ateslenmez. Onu ancak onu tutan
adam atesler. Dünyadaki depremler de kendi kendine olusmaz. On-
lari (cezalandirma, imtihan veya gerekli bir düzenleme icin) ya evre-
nin Sahibi olusturur, ya da insanlarin hatalari meydana getirir. Ateist-
ler Allah'a inanmadiklari icin, "hersey kendi kendine olur biter." Ve-
ya bilimsel gerekceleri ileri sürerler. Depremler hangi gerekceyle o-
usursa olussun, hepsi yine Allah'in izin vermesiyle meydana gelir. E-
ger insanlar atom bombasi patlatarak veya iklim sartlarini bozarak
veya zulümleriyle arzi hiddetlendirerek depremi tetikliyorlarsa, suc
insanlarindir.

Ateist demis 2: "Din bize dünyanın güneş sisteminin merkezi oldu-
ğunu söylüyor ve insanın Adem/Havva olarak yaratıldığını bildiri-
yor. Ama bu bilgiler bilimin bulgularıyla ÇELİŞİYOR."

Dinin bildirirsi, "bilimsel" degildir. Cünkü dinin bilimsel iddiasi yok-
tur. Dolayisiyla bilimi dinin karsisina cikarmak beyhude bir gayret-
tir. Bu gayret de, "dine düsmanlik"tan ileri gelir. Ateist de dinin düs-
manidir.

Ateist demis 3: "GS: Pes yani...Ibn Sina'lar, Farabi'ler, Kindi'ler
ilmi Greklerden aşırmadı mı?"

Avrupa bilimine temel ve kaynaklik etmis müslüman ilim öncüleri,
eski Yunanlilarin eserlerinden faydalanmislardir, ama "bütün bulus-
larini onlardan almislardir" denilemez. Hem Yunanlilarin, kendilerin-
den önce gelmis hak dinlerin etkisinden ve Allah'in ilham etmesin-
den faydalanmadiklari da söylenemez. Bilim ve teknikte hersey
insanin kendi eseri olamaz. Bilimin temeli, insana Allah tarafindan
ögretilmistir. Teknigin bir kismi da yine Allah'in yarattigi varliklar
üzerinden kopya edilmistir ve edilmektedir.

Zaman: Yeni Cag'in onu, Temmuz basi.
Mekan: Avrupa.
Makam: Cevaplama.
Boyut: Muranizm.

YAYINLAYAN
AVRUPA MURANISTLERI
* * *

Keine Kommentare: