Freitag, 20. August 2010

KUR'ANİSTLER ATEİSTLERE CEVAP VERİYOR 4

KUR'ANISTLER ATEISTLERE CEVAP VERIYOR 4

(Bu bildiride, yazarimiz Hakki Hakperest'in, mustafaakyol.org site-
sinde ateistlerle yaptigi tartismalari yayinliyoruz. Bu bildiride gecen
agir sözler, bütün ateistlere degil, Kur'ana ve dinine karsi mücâdele
veren ateistleredir.)

Nilgün hoca dedi:

"Böyle yapıldığında ise dinlerin anlamı kalmıyor. Hani meşhur,
Tanrı mı bizi, biz mi Tanrı'yı yarattık sorusu doğal olarak Tanrı'yı
bizim yarattığımız cevabı ile sonuçlanıyor."

Cevap 4: Allah'a inanmayanlar, dinlerini kendileri yaratir. Ama
Kur'anlilar, Allah'in indirdigini din yaparlar. Dedim ya: "Allah'a
inanmayanlar, Kur'ana inanamaz" diye. Iste siz de inanamiyorsunuz.
O kadar!

Nilgün hoca,

Sizin "kurtulus" saydiginiz "dünyada iyi olmayi yakalayabilmek"
gayreti de, "Allahsizca bir gayret" oldugundan, bizim dinimiz
karsisinda "BOŞ BIR GAYRET"tir. Bu "boş gayret"ten kurtulmak
isterseniz, dünyanizi ve calismalarinizi Allahlilastiriniz.
Yoksa kayiptasiniz! Siz, kazanca gelin, kazanca... Kazanc,
Allah'a inanis ve O'na teslim olusta.

Bayan Nilgün'e

Eger Kur'anin bütün ayetlerini cürütecek bir bilgi ve biliminiz
veya ondan daha üstün bir kitap getirmeye gücünüz varsa,
cikarin ortaya. Eger cikaramazsaniz, Allah'a inancsizliginiz
büyük bir haksizliktir. Bu haksizliktan kurtulmak icin O'na
inanip teslim olmak zorundasiniz. Cünkü bu evreni ve
icindekileri siz yaratmadiniz. Kur'an bunun kanitidir.

Siz dine "kör inanc" diyorsaniz, biz de dinsizlige "dünyanin
en büyük sapikligi" diyoruz. Kur'ana inanc yoksa, bu
sapikliktan da kurtulus yoktur.

Bayan Nilgün,

Dediniz ki:"Hz. Muhammed Kuran'ı yazmadı ve kitap halinde görmedi!
Yazanlar ve derleyenler ya hata yaptılarsa? Yapmadıklarından nasıl
emin olabiliriz? Ne kadar doğru kimseler olurlarsa olsunlar, onlarda
PEYGAMBER VASIFLARI YOKTU. İnsan eli ve hafızası bu. Hata
yapılmış olması yapılmamasından daha büyük ihtimal dahilinde.
Ne de olsa yıllar alan bir süreç içinde ve farklı mekanlarda
ortaya çıkmış. Kuran'ı kelimesi kelimesine Allah'ın kitabı
saymak için elimizde yeterli delil bulunmamaktadır."

Ben de diyorum ki: Ya durum, sizin iddia ettiginizin
aksine ise? Yani: Ya Kur'an, Allah'in korumasi altinda
cok iyi korunmus bir Kitap ise? Kendinizi bu zit duruma
göre de ayarlamaniz gerekmez mi? Gerekir tabii ya! Cünkü
Kur'an, yalniz yazi üstünde birakilmis bir Kitap degil. O ayrica;
Allah'in, âlimlere ilham edilen bilgileri ve Evliya'nin kalblerine indirilen
Kur'an özetleriyle de koruma altinda tutulmustur. Eger bu ikili koruma
olmasaydi, belki o zaman sizin iddianizca süphe icinde olmak gerekirdi.

Bayan Nilgün dedi: "Sorgulamadan imana şartlanmış beyinden
başka ne beklenebilir ki?"

Allah'a iman işi, kalb işidir. Kalbin sorgulamaya ihtiyaci yoktur.
Ancak şüphesi olan sorgular. Şüphesi olmayan neyi sorgulayacak?

Bayan Nilgün sunlari da demis: " Ben hem Atatürkçü hem de Batı
eğitiminden geçmiş, yaşlıca (Arnavut kökenli) bir Türk kadınıyım.
Sizin beyinleri hurafeyle yoğrulmuş Kuran kursçu nineleriniz gibi
köşemde oturup ahiret için dua etmek ve yün örmekle vaktimi
öldürmüyorum. DÜŞÜNÜYOR VE TARTIŞIYORUM."

Sizin dünya dolusu düsünce ve tartismalariniz, bizim imanli
ninelerimizin Allah'a inanc ve duasi yaninda "sifir" eder. O sifirinizin
hükmü de kabre kadardir. Oradan ötesi icinse, "hic"tir. Yani bütün
gayretiniz hiclik icindir. Hiclik icinde olanlarin "ben vakit
öldürmüyorum" demelerine bilmem ne denir!

Bu vakit katliaminizi ne zaman göreceksiniz bayan Nilgün?
Yaratmadiginiz kâinatin Sahibi'ni tanimakta gec kalmiyor musunuz?
Yoksa madde ve atomlarin ilahligina mi kul oldunuz?
"Sorgulama"niz ne zaman sona erecek? Yoksa: "Benim sorgulamam
bitti. Benim Tanrim, benim aklimdir" mi diyeceksiniz? Sahi, bu
evreni sizin akliniz mi yaratti? Yoksa, evren mi akli yaratti?

Siz sorgulamaya devam edin...

Cevap ararsaniz, KUR'AN'da!


Bayan Nilgün,

"Ahlâkin kaynagi din degildir" diyorsunuz. Fakat bu iddia, ateistlerin
görüsüdür. Oysa sizin inanmadiginiz Allah, ilk insandan baslayarak
bütün toplumlara din göndermistir. O toplumlar da ahlâkini bu din ile
olusturmuslardir. Allah'in indirdigi din, insanlara daima güzel ahlâki
emretmistir. Bu ahlâk ise, insani insan eder. Eger insanlar insanlik-
tan cikmis iseler, onlarin ahlâki bozulmus demektir. Ahlak bozulmasi
ise, dinin emirlerinin terkedilmesinden dogar. Siz, dininden uzaklas-
mis insanlara istediginiz kadar seküler egitim verin, onlari insanlas-
tiramazsiniz. Meselâ bir doktor cok iyi bir egitim almistir. Fakat
kalbinde din duygusu olmadigindan, organ mafyacisi olmustur. Veya
daha cok para kazanmak icin saglam hastalarini hasta etmistir. Yani
dinsiz egitim, insanlari belki bilgisizlikten kurtarir, ama onlari insan
etmez. Bir ilkellikten kurtarir, baska bir ilkellige atar. Böylece insanlar
medenî bir toplumda yaşadiklari halde "medenî ilkeller" olarak boy
gösterirler. Istanbul'da ve Avrupa sehirlerinde etrafiniza şöyle bir bakin;
yari medenî-yari ilkel pek cok insan göreceksiniz.

(Belki siz, o doktor misâline "istisna" diyeceksiniz. Ama din duygusu
olmazsa, o istisnalar "kaide" olur.)

Hem Türk halkinin yüzde sekseni, Kemalizmin dayatmalari ve dini
ortadan kaldirma calismalari sonucu Islâmî yaşantidan uzaklasmistir.
Islâmî yaşantidan uzaklasmis bir halkin "namus yüzünden kiz
cocugunu öldürmek" gibi örf-âdet saplantilari, dine mal edilemez.
Cünkü dindar bir toplumda fert, namussuzluga girmez. Namussuz-
luga girmezse, ceza da görmez. Evet din, namussuzluk edene bir
ceza verir. Fakat Islâmin zina edene getirdigi ceza, dayak veya
hapistir. Öldürme degildir. Hem hükümler sartlara göredir. Ferdin
hak ettigi sey ona verilmez de, o da bir suc islerse, o suc, suc
olmaz. Sucsuz sucluya ceza vermek de haksizlik olur. "Töre" diye,
"âdet" diye insanlarin suclanip cezalandirilmasinin asli budur. Yoksa
din, ilkellik ve vahşeti emretmez. Cünkü Islâmiyet, geldiginde diri diri
topraga gömülen kiz cocuklarini kurtariyordu. Eger simdi kiz cocuk-
lari diri diri kesiliyorsa, anlamaliyiz ki, o insanlar Islâmdan uzaklas-
mistir. Hem, devletin oldugu yerde ferdin cezasini aile, toplum ve halk
veremez. Verirse, adaletsiz olacagindan zulüm olur. Bu zulüm de,
dinin hak ve adalet emrini cignemekten cikar. Bu da, insanlarin
dinden uzaklastirilmasindan dogmaktadir. Yoksa dinin emrettigi
ahlâk, insanı insan eden ahlâktir. Dinsiz veya din disi ahlâki töre
yapanlarin töresi, "Islâm" degildir. Islâm, insanlari ilkellikten cikarip,
onlari medenilestirmek ve insanlastirmak icin gelmistir. Bunun tersi
oluyorsa, o din yanlis anlasilmis demektir. Bu da, bir yenilenmeyi
gerektirir.

Bayan Nilgün'e

Eger Kur'anin bütün ayetlerini cürütecek bir bilgi ve biliminiz
veya ondan daha üstün bir kitap getirmeye gücünüz varsa,
cikarin ortaya. Eger cikaramazsaniz, Allah'a inancsizliginiz
büyük bir haksizliktir. Bu haksizliktan kurtulmak icin O'na
inanip teslim olmak zorundasiniz. Cünkü bu evreni ve
icindekileri siz yaratmadiniz.

Bir ateistin inkâriyla Hak din, bâtila dönüsmez; din gercekligini
kaybetmez. Kör bir adam günesi inkâr etse, milyarlarca insan
onu yalanlar ve trilyonlarca canli, günesten faydalanmaya devam
eder. Bir ateistin de kalp gözü kördür. Din günesini inkâr eder.
Ama onun inkâri ne dini, ne de Allah'i yok eder. O ancak kendi
mânevî dünyasini karanliga gömer ve bilim bastonuyla da yolunu
görmeye calisir. En sonunda da gider cehenneme yuvarlanir.
Inanc körlerine acimak lâzim! Fakat zarara kendi rizasiyla girene
merhamet edilmez... Öyle ise: Cehenneme ugurlar olsun!

Nilgün hanim'a,

Ben sizi cehenneme ugurlamistim. Artik sordugunuz "Allah'i kim
yaratti" seklindeki sualinizin cevabini da orada alirsiniz. Ama
istikametinizi degistirip cennete girmeniz de mümkün. Bunun icin
de; Allah'in ezelî bir Varlik oldugunu ve yaratilamayacagini kabul
etmeniz ve O'na inanip teslim olmaniz gerekir. Secim sizin!

Nilgün sordu: "İslam BAŞINDAN beri vardı, diyorsunuz ama
Kuran'daki bazı emirler insanlığın başlangıçtaki durumunda
uygulanamayacak biçimde.

Örneğin:
1. Kuran'da kan/kanlı şey yemek yasak (yanlış hatırlamıyorsam).
Peki insanlar ATEŞİ bulmadan önce nasıl kan yemeden beslene-
cekti? (Vejeteryanlık empoze edilmediğine göre)

2. Kumaş yokken kadın 'başından aşağı, omuzlarına kadar' neyle
örtünecekti?"

Cevap: Islâm, yani Allah'a inanc ve O'na teslim olus, ilk insan ve
ilk Peygamber Hz. Âdem'le basladi. Fakat Allah, insanlarin haline
ve ihtiyacina göre ayet indirir, din gönderir. Bir kadinla bir erkekten
ibaret olan iki insana Kur'an indirmeye gerek yoktu. Onlarin ihtiyaci
üc-bes sayfalik bir kitapcikti. Toplumlarin sayisi arttikca ve
ihtiyaclari cogaldikca sayfa sayisi da artmistir. Kur'an, Hz. Âdem'e
degil, Hz. Muhammed'e indirilmistir. Hz. Âdem, kendine
indirilmeyen bir Kitap'tan sorumlu degildir.

Dolayisiyla Hz. Âdem'in, eti pisirmeden kanli kanli yemesinde bir
kusur yoktur. Cünkü Allah, insanlara güc yetiremeyecekleri bir
sorumluluk yüklemez ve ondan sorumlu tutmaz. Cünkü O, adalet
sahibidir. Fakat, Hz. Âdem'in, eti pisirmeden yedigini de iddia
edemeyiz. Cünkü Allah ona etin nasil yenecegini ve pisirilecegini
ögretmistir. Ilk bilgiler Yaratan'dandir. Yaratan'in ögretmesi
olmazsa, insan ilkellikten cikamaz. Dolayisiyla, "ilk insan medenî-
dir" diyebiliriz. Zaten Hz. Âdem cennette hayat sürmüs bir kimse
oldugundan, o orada medeniyetin en şahanesini görmüstür. Bu
sebeple onu "ilk ilkel insan" olarak kabul etmek dogru degildir.
Belki ona, "ilk medenî insan" demeliyiz.

Ikinci soru: "Kumaş yokken ciplaklik nasil giderilecekti?"

Hz. Âdem'le Havva, iki kisiydi ve birbirlerine mahremdiler, aralarinda
haramlik yoktu. Ciplakliklarina da günah yoktu. Fakat ciplaklik
insana yakisan bir durum olmadigindan, Allah onlara nasil
örtüneceklerini de ilham etmis, ögretmistir.

Fakat Allah'i kabul etmeyen ateistler icin bunlar mümkün degildir.
Cünkü evreni onlar yaratmistir. Her seyi ancak onlar bilir!..

Bayan Nilgün Öven,

Dediniz ki: "Hıristiyanlık Yahudiliğin, İslam Hıristiyanlığın sapması
olmasaydı eskiler yenileri tanırdı."

Eskiler, yeninin sapma olmasindan degil, kendi sapmalarini
göremedikleri icin yeniyi tanimazlar. Eskilerin yeniyi reddede-
bilmeleri icin ellerinde cok iyi ve üstün bir delilin bulunmasi
gerekir. Yeniye "sapma" diyenlerin, ellerinde gecerli bir delili
yoktur.

Ve daha demistiniz ki: "Cennet daima bir guruba özeldir, herkes
yalnızca kendi gurubunun kurtuluşa erip cennete gideceğine inanır,
aksi takdirde emirlere bağlanmanın anlamı kalmaz."

Bu iddianiza karsi bakin Kur'an ne diyor:

Bakara 111-112:

"Yahûdi yahut hıristiyan olandan başkası cennete girmeyecek,"
dediler. Bu, onların kuruntusudur. De ki: "Doğru iseniz,
delilinizi getirin."

"Hayır, kim işini güzel yaparak özünü Allah'a teslim ederse,
onun mükâfâtı, Rabbinin yanındadır. Onlara korku yoktur
ve onlar üzülmeyeceklerdir."

Merhaba bay/bayan Deniz,

Kur'an ayetleri kiyamete kadar gecerlidir. Kiyamete kadar
gecerli olan bu ayetlerde bir hata yoktur. Hata, onlari yanlis
anlama ve yorumlamadadir. Hatali yorumlama yapip onu
uygulayanlar elbette ki haksizliktadir. Bu haksizliga düsmemeleri
icin kendi keyflerine degil, din bilginlerinin söylediklerini dinlemeleri
gerekir. Hukuku ilgilendiren konularda ise, sartlara göre hükümler
degisir. Sartlar degistigi halde hükümler degismezse, adaletsizlik
dogar. Bu adaletsizlik ise Kur'ana zittir. Yani: Yeni sartlarin yeni
hükümlerine uymak gerekir. Bu hükümlere uymayanlar, Kur'anin
adaletini ezip gecmis olur. Kur'anin adaletini ezip gecmis olan
da, dininin yarisini kaybetmis olur.

Bay/ bayan Deniz,

Islâmiyet; hak ve adalet ve namus, ahlâk, ibadet ve insanlik ve
iyilikcilik üzerine kurulmus bir dindir. Bunlardan birini bozan veya
eksilten bir kimse, dinini bozmus ve eksiltmis olur. Islâmiyeti
terörlestirenler, Islâmiyetten cikar. Cünkü, hangi hallerde
savasilacagi, savunmanin nasil yapilacagi ve saldirinin miktarinin
ne kadar olacagi Kur'anda acikca bildirilmistir. Bu bildiri sebebiyle
El-Kaide veya Cecen terörüne Kur'andan onay cikarmak mümkün
degildir. Keyfî yorumlariyla teröre onay cikaranlarin teröründen
Kur'an sorumlu tutulamaz. Masûm sivillere yönelik terör eylemleri
bir zulümdür. Bu zulme Kur'an izin vermez. Dolayisiyla Kur'anin
hic bir ayetinin üzerine cizgi cekilemez. Ancak hukukla ilgili
olarak, haksizlik ve adaletsizlige sebep olan noktalarda adalet
esas alinarak sartlara göre yeni hükümler cikarilir. Bu hükümler,
Kur'anin esasina zit olmaz. Cünkü Kur'anin temeli; Hak ve
Adalet'tir. Kur'anin bütünlügüne uymayan ve Hak ve Adalet
disina cikan yorumlamalar gecersizdir. Keyfî yorumlamalariyla
Kur'anı bir "terör kitabi" yapanlar, dinden cikar, zalim olur!

"Allah yoktur" diyenler icin:

Ben varsam, Allah vardir. Ben yoksam, baskalari vardir.
Baskalari yoksa, evren vardir. Evren yoksa, Allah yine
vardir. Cünkü simdi var olan evren, Yaratansiz olmaz.
Sonuc: Ben olmasam da Allah vardir! Buna delilim; Kur'andir.
Kur'an yoksa, Allah'in varligindan-yoklugundan sorumlu
degilim. Kur'an varsa, Allah'i tanimaya mecburum. Cünkü
ben O'nun yaratigiyim. Bunun icin derim: Yoktur Allah'tan
baska ilah, teslim oldum o Varliga.

Bir Ateiste cevap,

"Müslümanların da ezici çoğunluğu araştırarak sonradan müslüman
olmuş değil" diyorsun.

Müslüman ülkelerdeki insanlarin müslüman olmalari icin müslüman-
ligi arastirmalari sart degil. Cünkü din sadece akil işi degil, daha
cok kalb işidir. Müslüman bir dünyada dogmus olanlar bir arastirma
yapmis olmasalar da, kalblerinde bir Allah'in varligini biliyor ve hisse-
diyorlar. Ve bu kalbî bilgi ve hissiyatla anne-babalarindan aktarilma
inanclarini sürdürüp gidiyorlar. Ama onlarin icinden bu inancta bir
süphesi olanlar olursa, -Turan dursun gibi- onlar da arastirma yapa-
bilirler. Fakat insanlarin cogunlugu degil ancak yüzde on-yirmi gibi
az bir kismi arastirmaya yönelir. Bu arastirmaci kismin cogunlugu
da yaptiklari arastirma sonucunda Islâmiyetin Hak ve gercek bir din
oldugunu daha iyi görüyorlar. Turan Dursun gibi cok az bir kismi da
icine düstügü süphelerden kurtulamayarak sapitiyor. Ama tabii bun-
lar da cok az bir kisimdir. Sapitanlarin sapitmasi, Islâmiyetin "gercek
din" olmadigini isbatlamaz.

"Kuran’ın müslüman olmayan herkesin ebedi cehennemde kalacağını
söylemesi" diyorsun.

Kur'an bunu söylemez. Kur'an ancak onu inkâr edenleri makûm eder,
cezaya atar. Ama Kur'andan ve Islâmdan haberi olmamis kimseleri
de: "Elci göndermedikce azap etmez". Yani Allah'in dininden lâyigiyla
haberi olmamis ve O'nun dinine karsi düsmanlik göstermemis ve
ona karsi savasmamis kimseleri sorumlu tutmaz ve tutmayabilir.
Cünkü Allah mutlak adildir. O'ndan kimse adaletsizlik ve zulüm
bekleyemez. Bekleyen de yanilmis olur. Kuran'i inkâr eden ve onun
dinine karsi savasanlar ise, cezalandirilmayi ve cehenneme atilmayi
bekleyebilir. Kur'andan daha üstün bir kitap getirip ortaya koymadiklari
veya kendilerinin bir "Tanri" oldugunu isbatlamadiklari müddetce de bu
gercek degismez. Bu gercegi degistirebilecek bir gücü olan var ise,
buyursun ortaya ciksin!

Gitti Emre ve Nilgün, geldi Lora... Hosgeldiniz bayan Lora!

Demissiniz: "Insanların cehennem tehdidiyle birinin peygamberliğini
kabule zorlanmasını ahlaki bulmuyorum. Elinizde duygusal sebepler
dışında hiçbir deliliniz olmadığı halde başkalarını kendi dininizde
olmadıklarından dolayı ateşle tehdit edemezsiniz, kendi hayal
aleminizde yaşıyorsunuz."

Allah'a inanmayan ateistleri cehennemle tehdit eden, ben degilim;
Kur'anda Allah'tir. Biz de bu tehdidi sadece duyuruyoruz. Duyu-
ruyoruz ki, yarin ateistler tekrar diriltilip Allah'a hesap verirken
demesinler: "Bizim bu ceza ve hesaptan haberimiz yoktu!"
"Habersizdik" dememeleri icin, karsilasacaklari cehennemi
simdiden haber vermemiz gerekiyor. Eger cehennemden
hoslanmiyorsaniz, size cennetten de haber verebiliriz. Eger
cenneti istiyorsaniz, Allah'a inanmaniz ve O'na teslim olmaniz
sarttir. "Allah kimdir" mi diyorsunuz? Allah, bu evrenin "Sahibi"
dir. Yani sizin yaraticiniz, yaşaticiniz ve yöneticinizdir O. Evren-
deki yaraticilik, yaşaticilik ve yöneticilik de O'nun görünmez varli-
gini bildirir. Sizin buradaki yazilariniz, siz Lora hanimin göremedi-
gimiz varligini bildirdigi gibi... Sizin yazilarinizi burada internette
görüp dururken, "sizin varliginizi görmüyorum" diye, sizi inkâr
etmem. Sizin varliginiza, "görmesem" de inanirim. Bunun gibi;
ortada yaratilisa, yaşatilisa ve yönetilise muhatap olan ve tıkır tıkır
işleyen bir kâinat varken, onun sahibi Allah'i inkâr edemem. O'nu
gözümle görmesem de, varligina inanirim. Üstelik Tevrat, Incil ve
Kur'an gibi Kitaplari indirmisse ve Isa, Musa ve Muhammed
isimli Peygamberleri de göndermisse, benim Allah'i inkârimin bir
hakliligi ve gecerliligi olamaz.

Demissiniz: "Muhammed'in kendini peygamber ilan etmesi onu
peygamber yapmaz. Kendi peygamberliğinde samimi olsa bile
bu başkalarını bağlamaz. Tüm yeryüzü müslüman oluncaya kadar
insanlarla savaşmaya emrolundum diyen birinin egosunun kurbanı
olmasını insanlardan beklemeyin. Sizler Muhammedin karizmasının
etkisinde büyülennmiş olabilirsiniz ama herkes sizin gibi sarhoş
değil."

Hz. Muhammed, kendini Peygamber ilân etmis ama, bu ilânat boş
degil. Elinde koskoca bir Kur'an var. Bu Kur'andan baska yüzler-
ce mûcizesi var. Dünyadaki hic bir kitabin boy ölcüsemedigi bu
"Kur'an" adli Kitap ve o kesinlesmis bilimlerden bin kat daha üstün
yüzlerce mûcize elbette ki insanlari baglar. Kur'andan üstün bir ki-
tap getiremedikleri halde eger ona karsi bir savas acilmissa, bu sal-
diriya cevap vermek haksizlik olmaz. Saldiri yoksa, bu halde dine
dâvet elbette olacaktir. Dâveti önlemek isteyenler varsa, onlara
karsi mücâdele vermek de bir haktir.

Hem "tüm yeryüzü müslüman oluncaya kadar insanlarla savasmak"
yok. Yalnizca Allah'a teslim olmus inanclilara saldiran din düsman-
larina karsi savasmak vardir. Bu savasin müddeti de, "Allah'in dini
galip gelinceye kadar"dir. Eger siz, sözlerinizle Allah'in dinine karsi
bir savas acmissaniz, biz de sözlerimizle sizinle savasmak zorunda-
yiz. Eger yapmakta oldugunuz saldirilar "silahli" bir saldiri olsaydi,
bu halde biz de silahli bir savunma yapmak zorunda kalacaktik.

Demissiniz: "Insanları kendi hayal aleminizdeki cehennemle falan
tehdit etmeyi bırakın, kendi hezayanlarınızla insanlari rahatsız
ettiğiniz yeter..komik olmayın."

Cehennem bir "hayal" degildir. Atesin varligi nasil bir gercek ise,
cehennem de ondan bin kat daha büyük bir gercektir. Bu gercegi
görmenize cok az bir zaman kaldi. Biraz daha bekleyin! Görecek-
siniz... Eger ölümü öldürmeye ve kiyameti durdurmaya gücünüz
yeterse, o büyük atesten ve kahredici cezadan kurtulursunuz.
Aksi halde Allah'a inanmaktan ve O'na teslim olmaktan baska
sansiniz yok!

Evet, bayan Lora! Dünyada zulüm varsa, öte dünyada da cehennem
mutlaka vardir. Allah'i inkâr da, en büyük zulümdür. Bu zulüm ceza-
siz kalamaz. O ceza icin de bir cehennem lâzimdir. Cehennem,
"adaletin geregi"dir. Dünyada cezasiz kalmis suclarin karsiligi, öte
dünyada verilir. Eger öte dünya olmazsa, o vakit her seyi inkâr
etmek gerekir. Fakat evreni inkâr etmek mümkün degildir. Evreni
inkâr edemeyecegimiz gibi, onun Yaraticisini da inkâr edemeyiz.
Yaratici'yi inkâr mümkün degilse, öte dünyanin da inkâri mümkün
degildir. Madem öte dünya vardir, onun geregi olarak cennet ve
cehennem de vardir. Cennet, dünyada alinamamis haklarin karsiligi
oldugu gibi, cehennem de verilememis cezalarin karsiligidir. Siz, ne
ederseniz edin, dünyayi cennete ceviremezsiniz. Ama insanoglu,
dünyayi cehenneme cevirmeyi başardi. Bu cehennemden kurtulus
icin Allah'a inanip O'na teslim olmaktan baska care yoktur. Care,
önünüzde. Bu gercegi inkârla vakit öldürmeyin. Kabre girmenize de
belki cok az bir zaman kaldi. Ölümü öldürecek gücünüz de yok.
Nihayetsiz acizliginizi görüp, sizi "Lora" eden o nihayetsiz kudret
ve merhamet sahibi Allah'a yönelmeli, kurtulusa ermelisiniz. Kur-
tulus size cok yakin...

Not: Eger "hezeyan(!)"larimi duymak istemiyorsaniz, bana cevap
vermez, kurtulursunuz. Cevap verirseniz, karsiligini alirsiniz...

Zaman: Yeni Cag'in onu, Agustos ortasi.
Mekan: Avrupa.
Makam: Cevaplama.
Boyut: Muranizm.

YAYINLAYAN
AVRUPA MURANISTLERI
* * *

Keine Kommentare: