Montag, 23. August 2010

ATEİSTLER SORUYOR KUR'ANİSTLER CEVAPLIYOR 6

ATEISTLER SORUYOR KUR'ANISTLER CEVAPLIYOR 6

(Dikkat! Burada gecen agir sözler, gercegi arayan ve dine saygili
olan ateistlere degil, Islâmiyet'e karsi mücâdele veren ateistleredir.)

Âdem'in Kemikleri...

Allah'a inanmayan, Kur'ana da inanmaz. Kur'ana inanmayan,
Âdem'e de inanmaz. "Âdem'in kemikleri hani nerede" diyen
ateist, kemikler ortaya cikinca Allah'a inanacak demektir...

Ey ateist! Sen, Âdem'in kemiklerini birak. Kendi varligina ve
canliligina bak. Bu varligi ve cani nereden buldun? Seni sen
yaratmadigina göre, senin Yaraticin kimdir? Ölmeden önce
cevaplaman veya cevabini bulman gereken sualler bunlardir.

Sen, arkeologlarin onyillarca sonra bulabilecegi kemikleri birak.
Senin suallerine cevap veren Kur'ana bak! Ama kalb ve aklini
birlikte isletmeyenlere Kur'anin faydasi olmaz. Onlar cevaplarini
ancak cehennemde alirlar. Keske cehenneme varmadan cevap-
larini alabilseler...

***

Allahsizlarin inkâri devam ediyorsa, uyarilar da devam eder:

O ateistler, bizim sözlerimizi tekrar etmekle ve âhireti inkâr etmekle
cehennemden kurtulacaklarini sanmasinlar. "Neredeymis o cehen-
nem" mi diyorlar; beklesinler, yakinda görecekler. Görmemek ister-
lerse, ölümü öldürsünler! Ama öldüremezler. Demek aci akibetlerin-
den kurtulamazlar. Kurtulamazlar! Kurtulamazlar! Kurtulamazlar!

***

Ey ateistler!

Kur'anin verdigi haberlerinin masal olmadigini, cehenneme girince
göreceksiniz. Biraz daha bekleyin. Cehenneme gecis tüneline
girmenize az kaldi. Saatinize bakin; saniyeler sizi, oradan baska
bir yere götürmüyor!

***

Deniz Hanim,

Dediniz ki: "Kur'an dışarıdan bir vahiyle peygambere gelen bir
şey değil bizzat Hz.Muhammed'in bilincinden süzülen şeyler..
Hz.Muhammed'in kendindeki Tanrısallığı keşfedişinin
ifadesidir Kur'an.."

Kur'an, Hz. Muhammed'in "bilincinden süzülen seyler" degil,
"Allah'in indirmesi sözler"dir. "Keşif" ile "vahy"i birbirinden ayirt
etmesini bilmelisiniz. Bunlari birbirine karistirirsaniz, ateistlerin
"Muhammed Allah'tan hic birsey almadi", "Kur'an Allah'in
sözleri degil" demesine benzer sözleriniz.

Evet, Hz. Muhammed'in, Tanrisalliga ait keşfettigi seyler de
vardir. Fakat bu keşfiyatlar, Kur'an'in yerini tutamaz. Hic bir
insanin Ilâhî bir Kitap keşfetme gücü yoktur. Ancak Allah
dilerse, sectigi bir kulunun kalbine sözlerini indirir. Işte ancak
bu sözler "Ilâhî Kitap" olur. Ateistler Allah'a inanmadiklari icin
O'nun söz indirmesini veya göndermesini de kabul edemezler.
Fakat siz bir ateist degilsiniz. Bu sözlerinizi de "erken söylenmis
sözler" olarak kabul ediyorum. Dinde ilerledikce gercegi siz de
göreceksiniz.

Demissiniz: "Nasıl fizik aleme ait kuralları keşfetme gücündeyse
insanlar metafizik aleme ait kuralları da keşfedebilirler. Kendileri
için neyin iyi neyin kötü olduğunu tekamül ettikçe anlıyorlar,
keşfediyorlar. Dinlerdeki kurallar da bu keşiflerin ürünü, İnsan
Tanrı'nın yeryüzü şubesi, islami deyişle yeryüzündeki Allah'ın
halifesi..İnsanın gücü kutsal kitapları oluşturmaya, metafizik alemi
keşfetmeye yeter. Hz.Muhammed'de önemli maneviyat kaşiflerin-
den birisi ama bu keşif hala devam ediyor, insan evrenin bir
parçası, evreni tanıdıkça tekamülünde yeni basamaklar,
süreçler oluşuyor."

Burada da ayni seyleri tekrarlamak zorundayim: Insanin gücü,
metafizik âlemde dinsel keşifler yapmaya yeter. Fakat Ilâhî bir
Kitap olusturmaya hic bir insanin gücü yetmez. Tevrat, Incil ve
Kur'an gibi Ilâhî Kitaplar, tamamen Allah'in indirdigi sözlerden
olusmus Kitaplardir. Yalniz iki önceki Kitapta yapilmis
bozulmalar, Kur'anda bildirilmis ve düzeltilmistir.

Şunu unutmayin: Her bilenin üzerinde bir baska bilen vardir...
Bizim bildiklerimiz de, Allah'in ögrettigi kadaridir.

***

Islâmiyete karsi savasan bir ateist demis: "Islâmin modern anlayis-
larla bagdastirilamamasindaki suc Islâmin özünde, tarihte degil.
Cünkü Kur'an, yöresel ve tarihsel bir kitaptir; evrensel ve zaman
üstü degildir."

Islâmin özünde suc degil, sevap vardir. Modern insanlar dahi onda-
ki bu sevaba muhtactir. Cünkü Islâmin kitabı Kur'an, evrensel ve
zaman üstü bir Kitap'tir. Cünkü bu Kitabin asli ve esasi; Allah'a,
Meleklerine, Kitaplarina, Peygamberlerine, Kadere ve Ötedünyasi-
na inanctir. Bu inanc sartlari yöresel ve tarihsel degil, evrensel ve
zaman üstüdür. Bu inanc sartlariyla birlikte Hakk'a, Adalet'e ve Na-
mus'a teslim olmak da vardir. Bunlar da yine belirli bir yer ve zama-
na ait degil, bütün zamanlari ve mekanlari kaplayan toplumsal ve
bireysel gerekliklerdir. Bu gerekliklerle birlikte inancli ferdin "ahlâkli"
ve "iyilikci" olma sarti da vardir. Güzel ahlâklilik ve iyilikci olma sarti
da yine belirli bir yer ve zamanla sınırlı degil, bütün zamanlar ve yer-
ler icin gecerlidir. Geriye kaliyor bir hukuksal meseleler. Bunlar ise
sartlara göre degisebiliyor. Demek oluyor ki, Kur'anin yüzde doksan-
dan fazlasi evrensel ve zaman üstüdür. Eger modern insan, Kur'anin
bu evrensel ve zaman üstü gercekleriyle bagdasmazsa, insan ola-
maz, insanligi bulamaz, hayvanlikta kalir!

Ateist demis: "1. Algılarımız dışında maddesel bir evren olduğu
varsayımı, sizin de dediğiniz gibi insanların %99.9'u tarafından
kabul ediliyor. Bu ORTAK AKIL ile elde edilmiş bilgidir. Oysa
dinlerin esasları subjektif nakli bilgiye dayanır; her bir dininki
farklı olup ORTAK AKLA DAYANMAZ."

Ortak akil nedir ki! Ortak akil, dünya ve evren ici bilgilerin toplamidir.
Bunlar da yine yüce Yaratici'nin insanin elinden tutmasiyla elde
edilmistir. Eger ilham etme ve Kitap gönderme ile bu elden tutma
olmasaydi, insanlik bugün belki yürümeyi dahi ögrenememis ola-
cak, maymun yürüyüsüyle kalacakti! Allah'in indirdigi bilgi ise,
yalniz dünya ve evren icini degil, onlarin disindan ve ötesinden de
haber verir. Bu bilgiye sahip olmayanlar, tek kanatli kuslar gibi
yerlerde sürünür. Insanlik, bugün ancak aya gidebildi. Hz. Muham-
med ise, "Mirac Mûcizesiyle" yildizlari da gecerek Allah'a cikti!
Günümüzün uzay ve kozmoloji bilimi, Hz. Muhammed'in uzay
fatihligi yaninda bir "bebek" olarak kalir. Yani "bilim, bilim" diyerek
Müslümanlari asagilayanlarin, Hz. Muhammed'e yetisebilmeleri
icin alacaklari cok yol var. Calisin bebeler, calisin! Belki ona
yetisirsiniz...

Ateist demis: "2. İslam'da sorgulamak yoktur. İslam akaidinin temel
şartlarından birisi sorgulamadan iman etmektir. Önce kalb ile iman
edilir, sonra dil ile tasdik edilir. İslam'ın 'tahkiki' olanının övülmesi,
yalnızca BEYAZ YALAN dır. Aileler çocuklarını doğumlarından
itibaren kendi dinleri ile ETİKETLERLER. Küçücük beyinler bir
dinle yoğrulduktan sonra, yetişkin olduklarında o dini özgürce
sorgulayabilmeleri çok nadiren gerçekleşebilen bir olgudur."

Tam aksine! Islâm inancinin temel sartlarindan birisi "sorgulamadan
inanmak" degil, "sorgulayarak inanmak"tir. Cünkü Kur'an, 70 kadar
ayetiyle insanlari düsünmeye, sorgulamaya ve akillarini isletmeye
dâvet etmektedir. (Bakiniz: http://meal.ihya.org/kurandan-ayetler/
kuranda-gecen-akil-ile-ilgili-ayetler.html )

Bunun icin, önce Yaratici'nin varligi bilinir. Bu bilme olmadan inanc
olamaz. Ancak O'nun varligi bilindikten veya hissedildikten sonra
O'na inanilir. Yani önce "akil ile bilinir; sonra "kalb ile inanilir"; bun-
dan sonra da "dil ile ikrar edilir" ve beden ile de "ibadet edilir". Bu
ibadet, inancin isbatidir.

Inanc yolunda olan bir insanin aklini isletmesi sarttir. Cünkü insan,
"puta mi tapiyor, yoksa gercek Tanri'ya mi tapiyor", bilmek zorun-
dadir. Bilmek icin de akli isletmek gerekir. Eger bazi insanlar akil-
larini isletmiyorlarsa, bu, Islâmin degil, akillarini kullanmayanlarin
suçudur.

Aileler, cocuklarini dogumlarindan itibaren hangi dine sahipseler,
elbette ki onu aşilayacaklardir. Gidip de onlara ateizmi veya baska
bir dini ögretecek degillerdir. Ama akli ermeye baslayan veya ergin-
lik cagina gelmis cocuk, eger ihtiyac duyuyorsa, dinini sorgulayabi-
lir ve baska dinleri de arastirip inceleyebilir. Bu konuda onun önünü
tikamamak gerekir.

Ateist demis: "3. İslam insanları kula kul olmaktan kurtardı;
modernite ise insanı Tanrı'ya da kul olmaktan kurtararak onu
kendi kendisinin efendisi, özgür bir birey yapmıştır."

Eger dünya ve evreni ve onlarin icindekileri insanlar yaratmis, hem
onlar yaşatiyor ve yönetiyor olsalardi, bu halde Tanri'ya ihtiyaclari
kalmazdi. Nihayetsiz bir acizlik, fakirlik, muhtaclik ve ölümlülük
icinde bulunan insanlar, eger yüce Tanri'ya kul olmazlarsa, seytana
kul olurlar. Tanri'ya kulluktan kacanlar, "özgür birey" degil, ancak
"seytanin mahkûmu"durlar. Insanin vazifesi, seytana degil, Allah'a
kulluktur. Cünkü evreni ve icindekileri yaratan, yaşatan ve yöneten
seytan degildir.

Ateist demis: "4. İslam'da “İslam’dan çıkma” veya “İslam’ın günah
saydığı fiilleri işleme” hürriyeti tabii ki yoktur, ve bu yasak tabii ki
tarihsel şartlardan değil, dinin ÖZÜNDEN kaynaklanır. Aksi
takdirde APAÇIK AYETLERİ inkar etmiş oluruz."

Bir insanin Islâmdan şüphesi varsa, onun şüphelerini giderecek âlim
de vardir. Şüphelerden kurtulmak mümkündür. Ama bir kimse ser-
bestce günah islemek icin Islâmdan cikarsa, cikar. Buna kimse
engel olamaz. Fakat o kimsenin dinden cikisi, bâtil bir dinden cikan
kimsenin cikisi gibi olmaz. Cünkü Islâm gibi en son ve en mükem-
mel bir dini birakan kimse, insanliktan da cikmis olur. Cünkü o kim-
se bütün mükemmellikleri ve insanligi Islâmdan ögrenmistir. Islâm'
in ögretisini ve emirlerini terkeden bir kimse, dehsetli bir bozguncu
olur. Toplumu onun bozgunculugundan korumak icin o kimse ya
(bozgunculugu sabit oldugu takdirde) idam edilir, ya baska bir ülke-
ye sürülür, ya da bozgunculuk yapmayacagina dair teminat vermek
zorunda birakilir. Veya dinden cikisini gizleyerek yaşar. (Buradaki
hüküm, Islâmiyetin hâkim oldugu yer icin gecerlidir.) Bugün Türki-
ye'nin yüzde yetmis-sekseni Islâmiyetten uzaktir.

(Dinden cikma hakkinda şu gercegi de görmek ve adaletli olmak
gerekir: Islâmiyet, insanlari ilkellikten cikarip medeniyete ulastiran
bir dindir. Eger bu din, yanlis anlayis ve yorumlamalarla ilkellige
götüren bir mahiyet kazanmissa, onu terketmek suc olmaz.)

Ateist demis: "5. Müslümanlar bu gerçeklerle bir an evvel
yüzleşip dinleri etrafında yarattıkları bu hayal aleminden
kurtulurlarsa kurtuluşa ererler."

(Sözde) Müslümanlar, Islâmiyetten baska bir yerde insanlik bula-
mazlar. Islâmiyetten uzak olanlar, Islâmiyete yaklasarak ve Islâm-
lica yaşayarak insanlik disi bir hayattan kurtulmalidirlar. Islâmsizca
yaşanan bir hayatta, hayat yoktur! "Vardir" diyenlerin hayati; hak-
sizca, zalimce ve ebediyetsiz bir hayattir! Biz Kur'anlilar bu hayata:
"Vahşet" deriz... Vahşetten kurtulus isteyenler, buyursunlar Islâm'a!

Zaman: Yeni Cag'in onu, Temmuz basi.
Mekan: Avrupa.
Makam: Cevaplama.
Boyut: Muranizm.

YAYINLAYAN
AVRUPA MURANISTLERI
* * *

Keine Kommentare: