Freitag, 20. August 2010

KUR'ANİSTLER ATEİSTLERE CEVAP VERİYOR 3

KUR'ANISTLER ATEISTLERE CEVAP VERIYOR 3

(Bu bildiride, yazarimiz Hakki Hakperest'in, mustafaakyol.org site-
sinde ateistlerle yaptigi tartismalari yayinliyoruz. Bu bildiride gecen
agir sözler, bütün ateistlere degil, Kur'ana ve dinine karsi mücâdele
veren ateistleredir.)

Bediüzzamani yerin dibine batirmaya calisan ateistlere,

Bilimin Kur'andaki mûcizelerden ilham almasi mümkündür. Zaten
bilim de; inceleme, arastirma, deneme, düsünme, gözleme
ve hayal etme ile gelisir, ilerler. Bu noktalara muhtac bir
bilime, mûcizeler pekâlâ bir fikir ve hayal verebilir. Meselâ
bilim yolundaki bir kimseye, Hz. Süleyman'in iki aylik yolu
bir günde gidip gelmesi olayi, cok sey ilham edebilir, gösterebilir.

Bilimin gelismesi, ihtiyaca göredir. Kim daha cok ihtiyac
duyarsa, ihtiyaci karsilayacak teknigi de o üretebilir.

Hem bilim ve teknolojide ilerlemenin mâzisi de öyle cok derin
degil. Onun henüz bir kac yüz yillik gecmisi var. Bu gecmis
icinde müslüman ülkelerin "Bati müstemlekesi" oldugunu
unutmayalim. Isgal altindaki milletleri, "neden bilim üretmediler"
diye hesaba cekmek abestir.

Hem Avrupa bilim üretti de ne oldu? Iki dünya savasiyla insanliga
kan kusturmadi mi? Tabii bilim üretiminin iyi yüzünü de görmemiz
gerek. Ondan da henüz yeni yeni faydalanabilmekteyiz. Ama bu
faydalanmayi yaparken de bugünkü bilimin temelindeki "Müslüman
Ilim Öncüleri"nin hisselerini unutmamaliyiz. O öncülerin varligi bile,
Islâmin bilimle barisikligini isbatlamaya yeter.

Allah'a ve Kitabina inanmayan ateistlerin, Kur'ani yorumlamis
Bediüzzaman'i cirkin bir sekilde tenkid etmelerinin ne önemi
olabilir ki! Kur'ana inanmamislardan o Kitab'in yorumuna methiye mi
bekleyecegiz? Onlar istedikleri kadar yere batirsinlar, ama biz
Kur'anlilar Bediüzzaman'i ve eserlerini ciddiye aliriz.

Cünkü Bediüzzaman, yirminci yüzyilda Kâinat kitabinin en
mükemmel okuyucusu ve okutucusu ve Kur'anin da en iyi yorum-
cusu olmus müstesna bir ferttir. "Arastirmaci iman yolu"nu da acan
bu Fert, Allah'in yardimiyla meydana getirdigi eserleriyle din inkâr-
ciligini idam etmis ve Anadolu insaninin imanini da idamdan kurtar-
mistir. Onun yetmis yillik mücâdelesi sayesinde ateizm Türkiye'de
maglûbiyete ugramis ve Kur'an ondört bucuk asir sonra yeni bir
galibiyet kazanmistir. Eger ateizm Türkiye'de galip gelseydi, bu,
Kemalizm'in ebedî zaferi olacakti. Bugün Kemalizm gümbür
gümbür yikiliyorsa, bu, ateizmin yenilgisi sayesindedir. Iste bu
yenilgiyi de Bediüzzaman ve onun "isik ordusu" olan talebeleri
gerceklestirmistir. Bediüzzaman gibi öyle büyük muzaffer bir Ferd,
Peygamber sayilmasa da, Peygamber gibi kiymetlidir. Cünkü:
"Âlimler Peygamberlerin mirascisidir." Bediüzzaman da, yirminci
asrin en mükemmel bir Peygamber mirascisidir. Allah, onu,
cennetine ve cemâline nail eylesin.

Not: Bediüzzaman'in eserlerini melekî bir gözle okuyanlar,
alay edilecek bir zekâdan kurtulurlar...

Nilgün hoca demis:

"Kuranistler siyasal İslamcı yani, teyid ediyorsunuz. Dünyada
bir güç olmak istiyorsunuz. Bu dünya geçici filan söylemleriniz
palavra! Bu dünya hırsı ile yanıp tutuşuyorsunuz."

Ben de diyorum: "Siyasal Islâmci" etiketini kabul etmiyorum.
Cünkü ben, Kur'anlica düsünen ve bu düsüncelerimi modern bir
sekilde, yani cagin anlayisina uygun olarak dünyaya yaymak
ve yerlestirmek isteyen bir kimseyim. Bunun icin bana: "Kur'anist"
demeniz daha uygun olur.

Inanc ve düsüncelerimin dünyaya egemen olmasini arzu ederim.
Bu arzumda bir haksizlik ve adaletsizlik ve kötülük yoksa, iyiligin
bir güc haline gelmesinde bir sakinca görmem. Cünkü, kuvvet;
hakta, adalette, ahlâkta ve iyilikte olmali.

Bu dünyanin "gecici" olduguna inaniriz. Fakat dünya gecicidir diye,
kendimizi camiye hapsetmeyiz. Cünkü bizim dinimiz, dünyayi
düzenleyen bir dindir. Dinin getirdigi düzene göre yaşariz. Dünya
hirsi ile degil, âhiret düsüncesiyle yanip tutusuyoruz. Dünyevî
adimlarimizi, ötedünyaya göre atiyoruz. Bedenen dünyaliyiz.
Kalben de ötedünyaliyiz.

Diyorsunuz: "Bizim (benim değilse de Atatürkçü çevremin) dini
anlayışı dinin bireysel olarak, tüm siyasi emel ve ihtiraslardan
arınmış biçimde, Tanrı ile kul arasında yaşanmasıdır. Yalnızca
bir manevi güç olarak!"

Sizin dininiz, ateizm. Cevrenizin dini de Islâm degil veya Islâmdan
uzaklasmis "kimlik müslümanligi"dir. Ama bizim dinimiz: "Islâm"dir.
Bunun icin biz dinimizi hem fert olarak, hem de toplum olarak
yaşariz. Dinimizden dünyayi dışlamayiz. Dünyamizdan da dini
dışlamayiz. Bunlari ic ice yasatiriz. Cünkü bizim dinimiz: "Islâm"dir!
Islâmdan uzaklasmislarin yaşayisi bize model olamaz. Islâm'i
kalbimize hapsedemeyiz. Aksine Islâm, bütün hayat alanlarimizi
ve dünyamizi avucuna alir. Bu sebeple onu belirli bir yere
hapsetmemiz mümkün degildir.

Diyorsunuz: "... Bediüzzaman gibiler de bu zihniyetin sonsuza kadar
değişmemesi için tüm gayretlerini ortaya koyuyorlar. Çünkü
sorgulayan beyin kolay güdülmez."

Atatürk, müslüman milletin ruhunu batililastirmak istiyordu.
Bediüzzaman da milletin inancina zit bir batililasmaya karsi cikiyor
ve onun imanini kurtarmaya calisiyordu. Müslüman millet, kendi
inancina zit bir yaşam felsefesini ve degisimi kabul etmek zorunda
degildi. Fakat Kemalizm, müslüman millete dayattigi Bati ruhunu-
nun müslümanlar tarafindan sorgulanmasina izin vermiyordu. Kendi
bildigi dogrusunun devrimini yapiyordu. Yani milleti zorla degistiri-
yordu. Müslüman millet de, gücü ele gecirmis olan zorbalara
yenik düstü. Artik ona, Kemalistler tarafindan güdülmekten
baska care kalmiyordu!

Diyorsunuz: "Avrupa/Amerika seviyesine neden gelemedik? Bunun
nedenini Batı aydınlanmayı yaşarken uyuyan OSMANLI'ya sorun."

"Bati aydinlanmayi yaşarken" diye birsey yok! Cünkü Osmanli
dünyaya "egemen" iken, Bati aydinlanmaya yeni basliyordu. Hem
Osmanli "karanlikta" degildi ki, batililar gibi bir aydinlanma pesine
düssün? O, kendi aydinligini ve egemenligini yasiyordu! Ama her
egemenligin bir sonu vardi. Osmanli da kaderindeki bu sona
ugramaktan kurtulamadi.

Diyorsunuz: "Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunda durumumuz neydi,
ne oldu? Kaç yılda nerden nereye geldik?"

Sahi, nereye geldik? Belki bir kac Arabistan ülkesinden ileriyiz.
Ama Avrupa'dan ileri miyiz? Osmanli bir "imparatorluk"tu, bir dünya
egemeniydi. Ama Atatürk'ün kurdugu "Atatürk Cumhuriyeti", 90 yil
boyunca Avrupa ve Amerika'ya muhtac ve bagimli kaldi. Bunu da
unutmayin! Bununla birlikte gecmisin olmus bitmisiyle oyalanmak
yerine, "nasil ilerleyebiliriz", Türkiye'yi nasil "egemen bir güc" haline
getirebiliriz sualinin cevabini vermek ve gerceklestirmek icin gayret
göstermeliyiz.

Diyorsunuz: "Haaa, bu soruyu bir de Bediüzzaman gibi, hurafelerle
hızımızı kesen, mistik duygusallığını metafizik doğrular sanan, ve
sanmakla kalmayıp koskoca kitleleri kör inancı kullanarak peşinden
sürükleyebilen HAZRET EFENDİLERE sorun."

Bediüzzaman, hurafeleri kabul etmiyordu. Allah'tan aldigi ilhamla
Kur'anı cagin anlayisina uygun olarak yeniden yorumluyor ve bunu
yaşam düzeni yapiyordu. Siz onun dinini ve düsüncesini "hurafe"
olarak görebilirsiniz. Ama biz de sizin dinsizliginizi en büyük
hurafe olarak görmekteyiz. Bu büyük hurafeden kurtulusunuz, Allah'a
inanmak ve O'na teslim olmakladir. Teslim olun, kurtulun!

Diyorsunuz: "[Ateistlik; bilim degildir, insanlik da degildir; bir hicliktir!
Bu hicligin basi ve sonu da hayvanlik ve seytanliktir. Baska birsey
degil!] Eeee, ne oldu demokratlığınıza? Bu kadar çabuk mu
değiştiniz? Bir paragraftan ötekine:)) Siz yalancısınız. Bunu kendiniz
bu sütunlarda kanıtladınız. Sizin zihin yapınızdaki insanlara niçin
güvenilmemesi gerektiğini hepimize gösterdiniz."

Ben o sözlerle bir tesbitte bulunuyorum. Ama bu demek degildir ki,
"biz bir ülkede ateistlerle birlikte yaşayamayiz". Pekâlâ yaşayabiliriz.
Fakat demokratik ilkeler ve evrensel degerler cercevesinde ve kimse
kimsenin dayatmasina mecbur kalmadan. Fakat biz şu anda
Kemalist dayatmaciligin zulmü altindayiz. Ve bu zulümden kurtulmak
icin mücâdele veriyoruz. En büyük yalancilik, Allah'i inkârdir! Bu
büyük yalanciliktan kurtulmalisiniz. Ve; Hak ve Adalet'i ve
insanlasmayi yaşam düzeninin temeli yapan ve demokrasi isteyen
biz Kur'anistlere güvenmelisiniz.

Diyorsunuz: "Tehlikelisiniz, çünkü güler yüzle, yumuşaklıkla
yaklaşıyor ve aldatıyorsunuz! Aynen kalabalıkları gütmek için ayetleri
kullandığınız gibi..."

Tehlike, bizde ve Kur'anizmde degil, ateizm ve Kemalizmdedir.
Cünkü ateizm; bir seytanliktir, bir ebediyetsizliktir, bir boşluk ve
başibosluktur, bir sahipsizlik ve bir hicliktir. Kemalizm ise; bir Bati
dayatmaciligidir. Yani: Eskimoya Arap fistani giydirmek, Cinliye
Türkce yazdirip okutmak ve Amerikaliyi da Islâm şeriatiyla
yönetmektir! Ama Kur'anizm ise; bütün o noksanliklari
kaldiran ve yerine de insanlasmayi koyan
YENI DÜNYA DÜZENI'dir.

Biz, aldaniriz, ama aldatmayiz. Aldatani da bizden saymayiz. Biz,
toplumu gütmek icin ayet kullanmayiz. Dinimiz, Allah'a inanc ve
teslimiyet oldugu icin, bu teslimiyetin geregine uyariz, onun
sözlerine göre yaşariz. Fakat bu yaşayisi modernlestirmesini
de biliriz.

Nilgün hoca dedi:

"Kemalizm 85 yılda Türkiye'yi dünya üstündeki 57 İslam ülkesi
arasında hem ekonomik hem de sosyal/siyasi bağlamda BİRİNCİ
sıraya yerleştirdi. Şimdi Kemalizm kaybetti. Meydanlar sizin.
Gösterin kendinizi. Hurafeden ilham alarak Türkiyeyi nereye
taşıyacağınızı merakla bekliyorum."

57 Islâm ülkesi arasinda Türkiye'yi birinci siraya Kemalizm mi
yerlestirdi? Ben bunda şüpheliyim! Hem niye Islâm ülkeleriyle
kiyasliyorsunuz da Avrupa ve Amerika, Cin ve Japonya'yla
kiyaslamiyorsunuz? Hadi bu kiyaslamayi yapin da görelim!

Kemalizm kaybedecekti ve kaybetmeliydi. Cünkü Kemalizm,
Türkiye'yi (Müslüman milletin iman gücüyle) Bati işgalinden
kurtardi. Ama o milleti Bati ruhunun isgalinden kurtarmadi. Tam
aksine o batık ruhun işgaline yem yapti. Yani zorla ve dayatmayla
milletin dinini, dilini, elbisesini ve yasasini degistirdi, degistirmeye
calisti. Ücünü degistirmeyi başardi, ama dinini degistirmeyi başa-
ramadi. Onu zayiflatti ve ölüme maruz birakti. Fakat Bediüzzaman
gibi iman savascilari sayesinde Islâm ölümden kurtuldu. Simdi ise,
Islâm'i öldürmeye calisan Kemalizm, ölüm döseginde!

Hem Kemalizm, Türkiye'ye cumhuriyet falan getirmis degildir. Onun
getirdigi cumhuriyet, cumhuriyet degil, Kemalist cumhuriyettir.
Bu sekilde Atatürk, cumhuriyetin "ilk padisahi" olmustur. Yani
sözde padisahlik yikilmis, ama onun yerine Kemalist padisahlik
getirilmistir. Biz yeni cumhuriyetciler de bu Kemalist padisahligi
yikacagiz, yikmaliyiz. Cünkü biz, "milletin olan" bir cumhuriyet
istiyoruz, Atatürk'ün olan bir cumhuriyet degil.

Meydanlar "bizim" degil. Hepimizin! Hep birlikte gösterelim
kendimizi. Ve hepimizin olan yeni bir cumhuriyet kuralim. Bu
cumhuriyette kimse kimseye dayatmada bulunmasin. Demokratik
bir cumhuriyetimiz olsun. Bu cumhuriyeti hep birlikte kuralim;
"sizin", "bizim" olani degil.

Biz hurafeden degil, Allah'tan ve Kur'andan ilham aliriz. Kur'ana
"hurafe" diyenler, önce icinde bulunduklari, insanı ebediyetsizlige
götüren ve mahkûm eden kendi hurafelerini görsünler. Ateistlik;
bilim degildir, insanlik da degildir; bir hicliktir! Bu hicligin başi ve
sonu da hayvanlik ve seytanliktir. Baska birsey degil!

Türkiye'yi nereye tasiyacagimizi merak etmeyin. "Hep birlikte
hepimizin olan tam demokratik bir Türkiye yaratalim" deyin.
Deyin ki, Türkiye geri kalmasin. Hattâ, en ileriye gitsin ve; Asya'ya
ve Avrupa'ya ve Arabistan'a önder ve lider olsun. Ne dersiniz?
Siz ne derseniz deyin. Ama (Kur'anistler olarak) bizim hedefimiz
budur!

Nilgün hoca dedi:

"Hakperest dünyevi arzuları metafiziğe taşıyor, sonra metafizikten
aşağı dünyaya doğru inerek kendinize yasalar oluşturuyorsunuz."

Cevap 1: Hayir, dogru degil. Dünyevî arzu ve taleplerimizi, dinin
izin ve ölcüsüne göre sınırlıyoruz. Yasalarimizi da dinin izin ve
ölcüsüne göre yapmamiz, inancimizin geregidir. Inancimiza zit
yasalar yapmamiz veya yasalar altina girmemiz dogru olmaz.

Nilgün hoca dedi:

"Bakın şöyle: Eğer eşcinsellik insan soyu tükenmesin diye
yasaklandıysa, o takdirde bunun metafiziksel bir değeri yok.
Ama Kuran bunu yasaklamış. Yani, sanki Allah yasaklamış
gibi önümüze sürülüyor. Oysa tamamiyle dünyevi bir vizyonla
peygamberler tarafından konmuş bir yasa."

Cevap 2: Escinselligi Allah yasaklamis. Ama bu yasagin nicin
yapildiginin cevabi olarak da din bilginleri; "insanligin soyunu
korumak" hikmetini bulmuslar. Bu yasaklamanin daha baska
sebepleri de olabilir. Peygamber, Allah yerine yasak koyamaz.
Ancak Allah'in izniyle yasak koyabilir. Tabii Allah'a inanmayan
biri, bir Peygamberin kendi basina yasak koyamayacagina
inanamaz.

Nilgün hoca dedi:

"Tüm Kuran bilgileri, cennet cehennem dahil, insanların dünyada
tatminsizlikle sonuçlanan arzularına bir biçimde adaletli bir çözüm
sunuyor. Anlamıyor musunuz, yasa yukardan aşağı gelmiyor; siz
olmasını istediğiniz şeyleri metafizik boyuta yükseltip kendiniz için
yasalaştırıyorsunuz."

Cevap 3: Hayir, Nilgün hoca, yaniliyorsunuz! Dinsel yasa, yukaridan
aşagiya iner. Fakat sizin gibi Allah'a inanmayan biri icin böyle bir
sey mümkün degildir. Allah'a inanmadikca da Kur'anin indirilmisligine
inanamazsiniz. Yani, Kur'ana inanabilmeniz icin önce Allah'a
inanmaniz gerekiyor. Yani: Kur'ana inanc, Allah'a inancla başlar.
Bir kimse, Kur'ana inanmasa da, Allah'a inanabilir.

Zaman: Yeni Cag'in onu, Agustos ortasi.
Mekan: Avrupa.
Makam: Cevaplama.
Boyut: Muranizm.

YAYINLAYAN
AVRUPA MURANISTLERI
* * *

Keine Kommentare: