Samstag, 1. November 2008

TÜRKİYE'DEKİ BAŞÖRTÜSÜ YASAĞI LAİKLİĞE AYKIRIDIR!

(Bu bildiri, 2007 yilinda yayinlandi.)

TÜRKIYE'DEKI BASÖRTÜSÜ YASAGI
LAIKLIGE AYKIRIDIR VE KALKMALIDIR!

haksizliklari sevmeyen ALLAHin adiyla

Türkiye gibi "Hukukun üstünlügünü kabul etmis" bir ülke,
"insan haklari"ni cignemez, cignememelidir. Fakat ne yazik
ki, Türkiye'de bu üstünlügü hice sayan laikci kesim, yirmi
yildan fazla bir zamandir üniversitede okumak isteyen din-
dar kiz ögrencilerin en temel haklarindan olan "egitim ve
ögrenim hakkini "laiklik" bahanesiyle gasbetmektedir. A-
cikca bir zulüm olan bu gasbin artik sona ermesi gerek-
mektedir.

Erdogan Hükûmeti de bu konuda elinden gelen gayreti
göstermeli, laikcilerin zulümlerine daha fazla teslim olma-
malidir. Zulümleri ortadan kaldiracak bir calisma icinde
bulunanlara su sözler belki yardimci olabilir:

Türkiyeliler, laikligin ne oldugu konusunda henüz kesin bir
tanimlamaya kavusmus degiller. Bu yüzden herkes laiklige
keyfince bir yorum getirmekte ve bir kesim baska bir kesim
üzerinde despotluk kurabilmektedir. Bu despotlara da biz,
"laikciler" adini verdik.

Din ve devlet islerinin birbirinden ayrilmasi ve birbirlerine
tahakküm etmemesi olan laiklik, (Türkiye sartlarinda) aca-
ba hangi hallerde ihlâl edilmis olur?

Eger bir cumhurbaskani veya basbakan kalkip: "Bugünden
itibaren bütün kadinlar Kur'anin buyruklarina göre örtünmek
zorundadirlar" derse, bu, laiklige aykiri olur.

Yine dindar bir kiz ögrenci, üniversitedeki basi acik kiz ög-
renciler üzerinde: "Hepiniz örtüneceksiniz! Yoksa caninizi
yakarim!" seklinde bir baski kuracak olursa, bu da laikligi
ihlâl olur, o ögrenci cezalandirilir.

Ama "üniversiteli" bir kiz ögrenci: "Ben inancima göre giyin-
mek ve örtünmek istiyorum" derse, bu, laiklige zit olamaz;
ve eger onun örtünme sekli genel ahlâk kurallarina bir ayki-
rilik tasimiyorsa, ona izin verilir. Eger meselâ bir ögrenci,
yüzünü maskeleyerek veya avret yerlerini acarak derse gir-
mek isterse, ona tabii ki engel olunur. Fakat bir kesimin:
"Benim inanc ve ideolojime göre giyineceksin" demesi ka-
bul edilemez. Bu, laiklige aykiri olur ve aykiridir. Demek,
Kemalistlerin: "Benim ideolojime göre olacaksin" dayatma-
si ve basörtüsüne yasak koymasi, bir özgürlük gasbidir. Bu
gasbin cezalandirilmasi gerekiyor. Avrupa Insan Haklari
Örgütü ve Mahkemesi, dindar kadinlara yapilmis bu darbe-
ye ve onlarin hak ve özgürlüklerinin gasbina onay veremez,
bunun "dogru bir is" olduguna hükmedemezler. Türkiye'deki
üniversite rektörleri AIHM'den bu yasagin sürmesi gerekti-
gine dair bir tasdik alamazlar. (Nitekim, bu sözler yazilirken
AIHM, Türkiye'li rektörlerin iddialarin reddetmis, yasaga
taraf olmadigini bildirmistir.)

Eger bir kiz ögrencinin üniversitede basini örtmesi, diger
örtünmeyen kiz ögrenciler üzerinde "baski kurma" olarak
algilanacak olursa, bu takdirde örtünmeyenlerin örtünme-
mesi de, dindar kiz ögrenciler üzerinde kurulmus ayri bir
baski olarak kabul edilmesi gerekecektir. Bu kabul edil-
digi takdirde, ikisini de okula sokmamak icap edecek.
Bu da elbette dogru bir hareket olmaz.

Bir kisim yazarlar: "Basörtüsü yasagi kalkarsa, mahalle bas-
kisi bütün kadinlari örtünmek zorunda birakir" diyerek kork-
makta ve korku yaymaktadirlar. Fakat bu korku bir para-
noya olmaktan öteye gidemez. Cünkü mahallelerde baski
yapmak isteyenler varsa, onlar bunun icin bir kanun cikma-
sini beklemezler. Istedikleri baskiyi dinin ve törenin emirle-
rine uyarak her zaman yapabilirler. Demek, bu korkuya si-
ginarak basörtüsü yasaginin kaldirilmasini engellemeye ca-
lismanin tutarli bir tarafi yoktur.

Hem, vuku bulmamis ve bulmasi da henüz belirsiz olan bir
mahalle baskisindan önce, vukuu meydanda olan ve laikci
kesimin dindar kadinlar üzerinde kurmus oldugu baskiyi
konusalim ve onu kaldirmaya calisalim. Bu baski ve yasak
kalkmadigi müddetce laikcilerin korkulari da cözüm bul-
mayacaktir. Cünkü laikciler, dindar kadinlari baski altinda
tuttuklari icin, kendilerinin de ayni akibete ugrayacaklarini
saniyor ve endiseye düsüyorlar. Halbuki böyle birsey olma-
yacaktir. Cünkü dinde zorbalik yoktur. Herkes inancinda
hür olacaktir. Ve Iran Türkiye'ye model olamaz ve olmaya-
caktir. Türklerin "Osmanlilik Ruhu" bunu reddeder.

O halde örtünenlerle örtünmeyenler arasindaki haklar esit
olmalidir ve adaletsizlige sapilmamalidir. Ve laikcilerin bas-
örtüsü yasagi zulmü mutlaka son buldurulmalidir. Aksi halde
demokrasiyi yok eden bir laiklik de yok olmalidir! Türkiye-
liler, laiksel despotluga teslim olamazlar ve olmayacaklardir!

Zaman: Yeni Cag'in yedisi, Eylül ortasi.
Mekan: Avrupa.
Makam: Kötülügü kaldirma.
Boyut: Muranizm.

YAYINLAYAN
AVRUPA MURANISTLERI
* * *

Keine Kommentare: