Sonntag, 16. November 2008

ERMENİ İDDİALARI HAKLI MI? VE ALLAH'IN MEHDİSİ MEHMED NUR'AN'IN HALİFELİK İLÂNI

(Bu bildiri, 2007 yilinda yayinlandi.)

ERMENI IDDIALARI HAKLI MI?

Ermeniler tarafindan yürütülen: "Osmanli'nin son dönemlerin-
de Ermeni irkindan olan Osmanli vatandaslarinin, o günkü yö-
netim tarafindan soykirima ugradigi" iddiasinin taninmasi icin
yapilan faaliyetlerin haklilik derecesi nedir? Iste ilk önce so-
rulmasi gereken sual budur!

Bu sual karsisinda, eger Ermenilerin elinde, iddialarinin hak-
liligini tasdikleyen hukukî bir karar varsa, Türkiye de bu ka-
rara uymak zorunda kalir. Eger böyle bir karar yoksa, "soy-
kirim" iddiasi, "bir iddia" olarak kalmaz, "iftira" ve "hakaret"e
dönüsür. Bu durumda Türkiye, bu iddiayi yapan ve kabul e-
den ülkeler aleyhinde, Avrupa Insan Haklari Mahkemesi'nde
(veya buna benzer uluslararasi büyük bir mahkemede) bir
"hakaret dâvâsi" acma hakki kazanir. O ülkeler haksizliklarini
terketmedikleri takdirde de, Türkiye bu hakkini kullanabilir.
Bu durumda Ermeniler ne yapmalidir?

Ermeniler gercekten hakli olduklarina inaniyorlarsa, giderler
AIHM'de Türkiye aleyhine (eger böyle bir dâvânin acilabil-
mesi mümkünse) bir dâvâ acarlar. Bu mahkemede delillerini
ortaya koyarlar. Türkiye de savunmaya dâvet edilir. Sonucta
her iki ülke, mahkemenin verecegi karara uymak zorunda ka-
lir.

Aksi halde ellerinde hukukî bir karar olmadigi halde Ermeniler'
in, iddialarinin kabul edilmesi icin yapacaklari bütün zorlama
ve dayatmalar bir "suc" olarak görülecektir. Cünkü ellerinde
hukukî bir karar olmadigi icin, iddialari da bir "iftira" hükmünü
alacaktir.

Bu iftirayi "yasa tasarisi" olarak kabul eden ülkeler ise, bir kac
milyon Ermeni'ye sirin gözükmeye veya oylarini avlamaya be-
del, 72 milyon Türk'ün kalbini kirmis olacaklardir! Türkiye'nin
kalbini kiranlar ise, 1.5 milyar Müslüman'in kalbini kirmis
olurlar.

Cünkü bugünden itibaren Allah'in Mehdisi Mehmed Nur'an,
Türkiye'yi, Ortadogu'nun "yeni lideri" olarak ilân ediyor. Bu
liderlik ise; Türkiye, demokrasi ve laiklige ve Allah ve insan
haklarina sahip ciktigi müddetce gecerli olacaktir. Ortadogu-
lu ülkeler, Allah'in Mehdisi'nin bir emri olarak bu liderligi ka-
bul etmelidirler. Bu liderligi kabul edenler, ba$sizliktan kur-
tulup Allah'in rahmetine ererler. Reddedenler ise, O'nun ga-
zabina ugrarlar.

Bu sözlerle Allah'in Mehdisi Mehmed Nur'an, "Halifelik"ini
ilân etmis oluyor. Artik bundan sonra Islâmli Ülkeler kendi
bildiklerini okuyamazlar. Kendi bildigini okumaya devam
eden ülkeler ise, zarar görürler. Eger Iran da "zarar gören
ülkeler"den olmak istemiyorsa, Allah'in Mehdisi'nin bir tav-
siyesi olarak, Iran Yönetimi tam demokrasiye gecinceye
kadar nükleer enerji faaliyetlerini sifirlasin. Aksi halde bu-
nun sonuclarina katlanmak zorunda kalir.

Simdi tekrar "Ermeni Iddialari"na dönelim. Yakin gecmiste
Alman Fasist Diktatör Adolf Hitler'in, Yahudileri "soykirim"a
ugrattigi kesindir. Bunu bugünkü Alman Yönetimi de tasdik
etmektedir. Fakat Osmanli'da bir "Hitler" yoktu. O dönem-
de bir cok irk ve dinden farkli insanlar uzun yillar "kardesce"
yönetilmislerdi. Böyle bir yer ve zamanda "Ermeniler'in soy-
kirima ugramis olmasi" imkânsiz görünüyor. Buna dair kesin
bir kanit da ortada yok. Ortada olan sadece Ermeniler'in is-
yan, ihanet, cinayet ve katliamlari karsisinda yapilan savas,
mücadele ve karsilikli öldürmelerdir. Yoksa, ortada bir Os-
manli Hitler'i vardi da, o da irkciligindan ve irklara düsmanli-
gindan dolayi Ermeniler'i yok etmeye calisti! Böyle birsey
olmamistir ve olmasi da mümkün degildir. Iste tarih ve tarih-
ciler de ortadadir!

Hem tarih bize söylüyor ki; naziler karsisinda Yahudiler bir
kurbanlik koyun gibiydiler. Ama Osmanli icinde Ermeniler
ise; isyan, ihanet, cinayet ve katliam icindeydiler. Simdi bu
iki tarafin durumu bir olur mu? Birinci tarafin soykirima ug-
radigini rahatlikla söyliyebiliriz. Ama ikinci tarafin da birin-
ci tarafin ugradigi akibete maruz kaldigini iddia edemeyiz.
Ikisini ayni kategoriye koyamayiz.

Ermenilerin "göc ettirilmesi" ise, (Türkiye tarihine göre): "Is-
yan ve ihanet icerisinde bulunan Ermeni teröristlerin kötü-
lügünden korunmak ve kurtulmak icindi". Bu zamanin Er-
menileri ise, bunun: "Soykirim" oldugunu iddia ediyorlar.
Biz bu konuda herhangi bir taraftarlik icinde bulunmak is-
temiyoruz. Tek istedigimiz, bu konunun bilirkisi ve uzman
bir komisyon tarafindan gercegin aciga cikarilmasi ve 1915
Olaylar'nin niteliginin bir kesinlige kavusturulmasidir. Sonuc
Türkiye aleyhine ciksa da, bunu kabul etmek durumundayiz.
Ama bu gerekli islem yapilmadan tek tarafli Ermeni Iddia-
lari'nin bir degeri yoktur ve olamaz.

Dolayisiyla Ermeniler'in iddialarinin isbatlanmasi gerekiyor.
Acaba o dönemde Ermeniler'in basina gelenler gercekten
bir "soykirim" miydi? Yoksa isyancilarin bastirilmasi mi? Ve-
ya bir cinayet mi? Bir cezalandirma da olabilir! Bu iddia ve
ihtimallerin bir kesinlige kavusturulmasi gerekiyor. Ancak
bunlar kesinlige kavustuktan sonra Ermeniler ellerindeki
kesin bilgi ve belgelere göre bazi kararlar aldirma faaliyeti
yürütebilirler.

Bu yüzden eger Ermeniler Türkiye aleyhinde bir dâvâ aca-
cak olurlarsa (aslinda böyle bir dâvâ acilamaz), uzun yillar
ugrasmalari gerekecek. Kazanacaklari sonuc ise mechûldür.
Ayni zamanda bu dâvânin aleyhlerine dönme rizki de cok
büyük bulunuyor. Cünkü Ermeniler'in de Osmanli halkina
uyguladigi katliam iddialari ve (tarihî kanitlar) var ortada.
Böyle uzun ve cikmaz yollara girmemek ve dostluklari boz-
mamak icin, daha önce baskalari tarafindan yapilmis olan:
"Her iki tarafin gecmiste olanlardan üzüntü duyduklarini
belirten bir aciklamanin yazildigi bir anitin Ermenistan'la
Türkiye hudutlari arasina dikilmesi"ni teklif ediyoruz.
Ermeniler ne yapabilir?

Ermeniler, her iki tarafin gösterecegi tarafsiz tarihci, siya-
setci, hukukcu ve filozoflar tarafindan olusacak bir komis-
yon kurarak 1915'deki olaylarin "soykirim" olup olma-
digini bu komisyona belgeletip ve bunu da uluslararasi bir
mahkeme veya noterde tasdikleterek, sonucu istedikleri a-
macla kullanabilirler.

Ermeniler neler yapamaz?

Ermeniler'in elinde 1915 olaylarinin bir "soykirim" oldugunu
bildiren "hukuksal" bir belge olsa dahi, bununla Türkiye Cum-
huriyeti Devleti'ne karsi bir dâvâ acamazlar. Cünki Adalet'in:
"Dedenin cinayetinden, torunu mesul olmaz" ilkesince böyle
bir dâvânin acilmasi mümkün degildir. Dolayisiyla Türkiye
Cumhuriyeti Devleti ve vatandaslari, özür dilemeye bile dâ-
vet edilemezler. Ancak onlar "isterlerse"; insaniyet geregi o-
larak "olanlardan üzgünüz" diyebilirler. Ama bunun ötesinde
onlara bir yaptirim uygulanamaz, tazminat dâvâsi acilamaz.
Cünkü 1915'de i$lenilen -eger onlarin suc oldugu kanitlan-
missa- günahlari, bugünün yönetimi ve vatandaslari i$lemedi!
Dedenin günahini torununa ödetmeye kalmak ise büyük bir
adaletsizlik olur ki, bunu hic bir ülke kabul edemez. Kabul
eden, "Hazet-i Âdem'in günahini Hazret-i Isa'ya ödetmek"
gibi büyük bir zulme düser!

$u anda "Ermeni Tasarisi"ni kabul eden 20 ülke, bu zulme
düsmüs durumdadir. Bu zulüm ise, Türk Yönetimi'ne ve va-
tandaslarina karsi yapilmis büyük bir hakarettir. Bu hakarete
karsi Türkiye Cumhuriyeti Devleti, AIHM'de bir "hakaret
dâvâsi" acabilir. Cünkü Ermeni iddialarini kabul eden ülke-
lerin elinde, o iddialari isbatlayacak hukuksal bir belgeleri
bulunmuyor. Dolayisiyla Türk Hükûmeti, hakaretci devlet-
leri, iftira ve hakaretlerine son vermeye dâvet edebilir. Dâ-
veti kabul etmeyenleri de mahkemeye verebilir.

Ermeni Soykirim Yasa Tasarisi'ni ABD Temsilciler Meclisi
Dis Iliskiler Komitesi'nden gecirmis olanlar ne büyük bir
hata icinde bulunduklarini herhalde görüyorlardir...

Kimse, Türkiye'nin bu iftira ve hakaret hükmünde olan hak-
siz tasariyi kabul edip de ecdadina küfretmesini beklememe-
lidir.

Sonuc:

1- Tarafsiz bir komisyon tarafindan 1915 Ermeni-Osmanli
Olaylari'nin neligi-niteligi tam tesbit ve analiz edilmeden ve
hukuksal bir belge saglanmadan, Ermeni Iddialari'nin bir
degeri ve gecerligi yoktur.

2- Bu iddialarin hakliligi isbat edilse bile, Ermeniler Türkiye
Cumhuriyeti aleyhinde bir dâvâ acamaz ve hak talep edemez
ve bir yaptirimda bulunamazlar. Cünkü; "dedenin günahini to-
runu ödemez".

3- Ermeni Tasarisi'ni kabul etmis ülkeler, büyük bir haksizlik
ve hakaret icindedirler. Bu hakaretlerinden derhal dönmeliler.
Dönmedikleri takdirde, Türkiye bu hakaretci ülkelere dâvâ
acabilir.

Biz Avrupa Muranistleri ise, bütün dünya ülkelerini Hakk'a,
Adalet'e ve Namus'a dâvet ediyoruz. Savaslar; hakkin, ada-
letin ve namusun cignenmesiyle baslar. Baris isteyenler, bu
dâvetimizi kabul etmelidirler.

Ermeni (Iftira) Tasarisi'ni kabul etmis ülkelere not:
Bu ülkelerin icinde bulunduklari haksizliktan cikmalari icin
$u $ablonu kullanmalari gerekiyor:

"Soykirim" nedir?

Soykirim, "kasitli yok etmedir". Yani bir ülke yönetimi, ken-
di icinde (veya baska ülkede) barinmakta olan farkli irkla-
rin varligina tahammül edemeyip, onlar masum olduklari hal-
de yok ederse, "soykirim" islemis olur. Bunun bir örnegi,
"Nazi Almanyasi'nin Hitler fasizmi"dir.

Fakat azinlikta olan farkli bir irkin mensuplari, icinde bulun-
duklari ülke ve yönetime karsi haksiz bir isyan ve ihanet ve
saldiri icerisinde olduklari halde yok edilir veya sürülürlerse;
bu, "soykirim" degil; "cezalandirma", "korunma" ve "savun-
ma"olur.

Hakli bir kimseyi bir milyon kisi haksizca öldürmeye calis-
sa, bu bir tek kimse, bir milyon kisiyi öldürmeye hak kaza-
nir. Eger o kisi bu öldürmeyi basarirsa, onun yaptigina
"soykirim" denemez. Cünkü hakli kimse, haksizlara karsi
kendini savunmustur. Demek, zalimlerin yok edilmesi,
"soykirim" olmaz. Allah'in gecmiste zalim ve inkârci mil-
letleri yok etmesi de, bir "cezalandirma"dir.

Eger bir milletin fertleri irksal veya dinsel bir düsmanlikla
ve masum (yani bir cinayetleri, bozgunculuklari, ihanetleri
ve haksiz isyanlari olmadigi) halde öldürülmüslerse, bu,
"soykirim" olur.

Simdi bu sablona göre 1915'teki Ermenilerin durumuna
bir daha bakin. Bakalim ne göreceksiniz?

Eger tek tarafli Ermeni Tasarisini, Türkiye'nin savunmasini
almadan kabul etmisseniz, hukuksuzluga düsmüssünüz de-
mektir. Bu hukuksuzluktan kurtulmak icin ya Türkiye'nin
de savunmasini alacak veya hukuksuz tasariyi reddedecek-
siniz. Reddetmediginiz takdirde ise, hakkinizda acilacak bir
dâvâda hesap vermek zorunda kalacaksiniz. Ama siz, icin-
de bulundugunuz hukuksuzlugu terkederek bundan kurtula-
bilirsiniz. Hukuksuzlugu sürdürdügünüz takdirde, tek tarafli
iddialarla Amerika'yi, "Japonya'nin iki sehrini atomlamak-
tan" ve Fransa'yi da, "Cezayir Katliami"ndan; ve diger bir
cok ülkenin de, "soykirim yaptiklari" gerekcesiyle mahkûm
edilmelerinin önünü acmis olacaksiniz.

Avrupali ve Amerikali Hiristiyanlar icin bir not: Tanri, insan
soyundan bir varlik degildir. O, insanin yaraticisi, ya$aticisi
ve yöneticisidir. Tanri'nin insan soyundan olmamasindan an-
lasiliyor ki, O'nun "babalik"la ve insanlarin da "ogulluk"la bir
ilgileri yoktur. Bu tür iddialar bir yakistirma olmaktan öte
gidemez. Peki, bu gercekle ilgisi olmayan yakistirmayi Allah
kabul ediyor mu? Incil'den sonra gönderilen Kur'anda yüce
Tanri, bu yakistirmayi kabul etmedigini bildirmistir. Biz de
Avrupali ve Amerikali Hiristiyanlari (Islâmiyet'e degil), bu
gercegi görmeye dâvet ediyoruz. Eger onlar bu dâveti kabul
ederlerse, gercek Isevîligi kazanmis olurlar. Iran ve El-Kaide
liderlerinin Avrupa ve Amerika'ya yaptiklari "Müslüman ol"
cagrilari gecersizdir. Cünkü Allah'in Mehdisi dururken, on-
larin bu cagriyi yapmaya haklari yoktur. Onlar önce Allah'in
Mehdisi'ni tanisinlar.

ALLAH'IN MEHDISI
MEHMED NUR'AN'IN ACIKLAMASI

aciyan ALLAHin adiyla

Allah'in Mehdisi ben Mehmed Nur'an, bu bildiriyi tasdik edi-
yorum ve asagida yapacagim aciklamayi da, dâvet edildigim
takdirde basin önünde de yapmaya hazirim.

Artik bugünden itibaren Türkiye'nin nüfusu 72-75 milyon degil,
1.5 milyardir. Cünkü Alah'tan aldigim elcilige istinaden Türkiye'
yi, Ortadogu'nun ve Islâmli Ülkeler'in "lideri" tayin ediyorum. Bu
tayin, benim de "Halifelik" ilânim demektir.

Simdiye kadar cözülmemis sorunlarin cözümü:

Türkiye'deki Kürt ve PKK sorunu ne olacak?

Güney Dogu'daki Kürt halkinin cogunlugu istedigi takdirde bu
bölge, Irak Kürdistani'na dahil edilebilir. Istemedikleri takdirde
ise, Türk yönetimi altinda ya$amaya devam ederler. Kürt hal-
kinin da bir "Kürt Yönetimi" isteme hakki bulundugunu unutma-
yalim ve bu hakki onlara taniyalim. Mülk Allah'indir. Onu iste-
digine verir. Kürt halkinin da bulunduklari yerde bir mülk hakki
olduguna göre, bunu istedikleri gibi kullanma hakkina da sahip
sayilirlar. Ama önder bir grubun cikip, Kürt halkini zorla kendi
istikametlerine dogru cekmeye calismalari ve Kürt halkinin co-
gunlugu kabul etmedigi halde bir Kürt Devleti kurmak istemeleri
dogru olmaz. Buna izin veremeyiz ve verilmez.

Abdullah Öcalan'in durumu ne olacak?

Eger Öcalan Müslüman olmayi kabul ederse, affedilebilir. Cünkü
yüce Allah, Müslüman olan bir kimsenin bütün gecmis günahlarini
affetmektedir. Allah'in affettigini ise, Türk halki da affetmek zorun-
da kalir.

Yalniz bu Müslümanligi kabul etme, bizim zorlamamizla degil, gönül
rizasiyla olmalidir. Öcalan Müslüman olmayi kabul etmedigi takdirde,
Türk halkinin cogunlugu onu affedene kadar hapiste kalacak demek-
tir. Onun Müslümanliga girmesini kolaylastirmak icin "Kurtulusname"
isimli bir bildiriyi, www.ahiruzzaman.blogspot.com adresine koyaca-
giz.

PKK savascilarina sesleniyorum!

Bu sözlerimden sonra terör yapmanizi gerektirecek bir durum
kalmamaktadir. Artik sizin de (Türkiye Cumhuriyeti Yönetimi
de razi oldugu takdirde) bu barisi kabul edip silahlarinizi birak-
maniz gerekiyor.

Eger Türkiye Cumhuriyeti bu sözlerime itiraz edecek olursa,
kiyamete kadar PKK terörüyle bogusmak zorunda kalir ve
terör konusunda Irak ve Amerika'dan da yardim göremez.
Eger bu anlasmayi PKK tanimayacak olursa, bütün milletler
onu yok etmek icin birlesir ve gerekeni yaparlar.

Irak'in durumu ne olacak?

Irak'taki hükûmet mesrudur. Direnis ise, gayri mesrudur. I-
rak hükûmeti ne zaman isterse, ABD ordusu da o zaman I-
rak'i terkeder. Direnisciler teröre son versin. Cünkü onlarin,
Irak halkina kötülük yapmaya ve hükûmetlerine isyan etme-
ye haklari yoktur.

Iraklilar'in birlik ve bütünlügünü isterim. Ancak Irakli parcalar,
demokrasi ile kardesce ya$amaya istekli görünmüyorlar. Bu
durumda Irak'in üce bölünmesinden baska care kalmamakta-
dir. Belki bölünmek, Iraklilar icin daha hayirli olabilir.

Israil ve Filistin'in durumu ne olacak?

Israil yönetimi bir Filistin devletinin kurulmasina ve Kudüs'ten
cikmaya razi olmalidir. Eger buna riza göstermezse, Israilliler
bütün Israil'i kaybedebilirler.

Geliniz, ey insanlar!

Esas olarak: Hakk'a, Adalet'e, Namus'a;
Yönetim olarak: Demokrasi ve Laiklik'e (laiklik burada; dün-
yevîlerin dindarlari, dindarlarin da dünyevîleri ezmedigi bir la-
ikliktir);
Ahlâkî olarak da: Sevgi, Baris ve Kardeslik'e teslim olalim.
Bu teslim ve TESLIMCILIK'ten kacanlar, seytanin yönetimi-
ne girmis olurlar.

Ey insanlar! Geliniz, bu dünyayi seytan degil, Allah yönetsin.
Cünkü siz bu dünyayi yönetemez hale gelmissiniz. Yönetimi
daima seytana kaptiriyorsunuz. Allah'in yönetimi ise; Hak ve
Adalet ve Merhamet'ten ibarettir. Siz de bunu istemelisiniz.

Benim hedefim: Allah'tan aldigim bilgi, isik ve elcilikle; Hak
ve Adalet ve Namus'u ve bunlarla birlikte iyilikcilik ve insa-
niyetligi ve bunlarin yaninda da Sevgi, Baris ve Kardeslik'i
yeryüzüne yerlestirmektir.

Bayragim: Yesil zemin yüzüne beyazla yazilmis: "Allah'tan
baska Ilah yoktur, Mehdi ve Mesih Allah'in kulu ve elcisi-
dir" sözleridir. Bu bayragin altina Islâmli Ülkeler'in bayrak-
larinin kücücük bir resmi yerlestirilebilir. Isterlerse bayra-
gimdaki sözleri kabul eden Hiristiyanli Ülkeler de bu bay-
ragin altina girebilirler.

Hilafet merkezim: Israil Kudüs'ten cikincaya kadar Berlin'
dir.

Eger Alman hükûmeti hilafetimi tanirsa, dâvâm resmiyet ka-
zanmis olacaktir. Eger tanimazsa, hilafetimi gayri resmî ola-
rak sürdürecegim.

Allah'in Mehdisi ve Halifesi ve Hakk'in ve Adalet'in adami:
MEHMED NUR'AN

Zaman: Yeni Cag'in yedisi, Ekim ortasi.
Mekan: Avrupa.
Makam: Hakki gösterme ve duyuru.
Boyut: Muranizm.

YAYINLAYAN
AVRUPA MURANISTLERI
* * *

Keine Kommentare: